Kayıtlar

Kaçacaksam sana kaçarım

Resim
  Sa’di Şirazi: كوته نكنم ز دامنت دست ور خود بزنى به تيغ تيزم بعد از تو ملاذ و ملجائى نيست   هم در تو گريزم، ار گريزم Keskin kılıçla bana vursan da     Eteğinden elimi çekmem Senden sonra sığınağım yok Kaçacaksam sana kaçarım

Unutur mu Bir An

Resim
  Sa’di Şirazi derki: Kabileye artık gelmeyen Mecnun’a Leyla’yı unutup unutmadığı sorulunca Mecnun efkârlanmıştır ve Leyla’ya karşı bitmek bilmeyen aşkını şu şekilde dile getirmiştir:   بگفتا مبر نام من پيش دوست كه حيف است نام من آذجا كه اوست Sevgilinin yanında benim adımı anma dedi. Onun olduğu yerde adımın anılması hoş olmaz.  

Âşık Nasihatten Anlamaz ki

Resim
    Aşk gelip geçici bir şey değildir. Pervane ölecekse de ölümünün sevgilinin elinden olmasını ister. Bu aşkta yanıp yok olmasının bir önemi yoktur. Aşk öyle vazgeçilmesi zor bir duygudur ki âdeta âşığın kulakları verilen tüm öğütlere karşı sağır olur. Bu bakımdan Sa‘dî, tesir etmeyeceğini bildiğin bir kişiye öğüt verilmemesi gerektiğini “Sinbadname” eserinde geçen bir sözle dile getirmiştir:   جه نغز امد اين نكته در سندباد كه عشق آتش است اى پسر پندن باد     Ne güzel denk gelmiş Sinbad’daki şu nükte: Ey oğul aşk ateşe benzer, nasihat yele

Kenzü'l-menâm...Rüya Tabirleri

   "Kenzü'l-menâm: mükemmel ve mufassal rüya tabirnamesi" nin Osmanlıca Kitapları için Atatürk Kitaplığına online kayıt olun. Kayıt olmak ücretsiz. Ayrıca sanal kısmında başka kitaplarında pdflerine ulaşabilirsiniz. Giriş Not Sorgulamayı .../Kenzü'l-menâm/...olarak yapmanız uygun olur.

Sahâbe-i Kirâm’ın Hz. Peygamber İçin Yazdıkları Mersiyeler

  Hulefâ-yı Râşidîn’in Hz. Peygamber İçin Yazdığı Mersiyeler 40 Hz. Ebû Bekir’in Mersiyeleri          41 Hz. Ömer’in Mersiyeleri      49 Hz. Ali’nin Mersiyeleri         53 Akrabalarının Hz. Peygamber İçin Yazdığı Mersiyeler           60 Âtike bint-i Abdülmuttalib’in Mersiyeleri   61 Ebû Süfyan el-Hâşimi’nin Mersiyesi        66 Ervâ bint-i Abdülmuttalib’in Mersiyeleri    68 Hz. Fâtıma’nın Mersiyeleri 72 Hind bint-i Hâris’in Mersiyesi         81 Hind bint-i Üsâse’nin Mersiyeleri   82 Safiyye bint-i Abdülmuttalib’in Mersiyeleri          87 Ümmü Seleme’nin Mersiyesi        99 Diğer Sahâbîlerin Hz. Peygamber İçin Yazdığı Mersiyeler     101 Abdullah b. Mâlik El-Erhabî’nin Mersiyesi          101 Abdullah b. Seleme el-Hemdânî’nin Mersiyesi   102 Abdullah b. Üneys’in Mersiyesi     103 Âmir b. Tufeyl’in Mersiyesi 106 Amr b. Sâlim el-Huzâî’nin Mersiyesi        106 Âtike bint-i Zeyd’in Mersiyesi        107 Ebu’l-Heysem Mâlik b. et-Teyyihân’ın Mersiyesi  

Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellem e Hz. Ali kerrem'allahü veche radiyallâhü anhın Mersiyeleri

    أَمِن بَعدِ تَكفينِ النَبِيِّ وَدَفنِهِ نَعيشُ بِآلاءٍ وَنَجنَحُ لِلسَلوى رُزِئنا رَسولَ اللَهِ حَقّاً فَلَن نَرى بِذاكَ عَديلاً ما حَيينا مِنَ الرَدى وُكُنتَ لَنا كَالحُصنِ مِن دونِ أَهلِهِ لَهُ مَعقَلٌ حِرزٌ حَريزٌ مِن العِدى وَكُنا بِهِ شُمُّ الأُنوفِ بِنَحوِهِ عَلى مَوضِعٍ لا يُستطاعُ وَلا يُرى وَكُنّا بِمَرآكُم نَرى النورَ وَالهُدى صَباحَ مَساءَ راحَ فينا أَو اِغتَدى لَقَد غَشِيَتنا ظُلمَةٌ بِعدَ فَقدِكُم نَهاراً وَقَد زادَت عَلى ظُلمَةِ الدُجى فَيا خَيرَ مَن ضَمَّ الجَوانِحَ وَالحَشا وَيا خَيرَ مَيتٍ ضَمّهُ التُربُ وَالثَرى كَأَنَّ أُمورَ الناسِ بَعدَكَ ضُمِّنَت سَفينَةُ مَوجٍ حينَ في البَحرِ قَد سَما وَضاقَ فَضاءُ الأَرضِ عَنّا بِرَحبِهِ لَفَقدِ رَسولِ اللَهِ إِذ قيلَ قَد مَضى فَقَد نَزَلَت بِالمُسلِمينَ مُصيبَةٌ كَصَدعِ الصَفا لا صَدعٍ لِلشَعبِ في الصَفا فَلَن يَستَقِلَّ الناسُ ما حَلَّ فيهُمُ وَلَن يُجبِرَ العَظمُ الَّذي مِنهُمُ وَهَى وَفي كُلِّ وَقتٍ لِلصَلاةِ يَهيجُها بِلالٌ وَيَدعو بِاِسمِهِ كُلَّما دَعا وَيَطلُبُ أَقوام

Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellem e Hz. Ömer radiya'llâhü anhın Mersiyeleri

  لعمري لقد أيقنت أنك ميتٌ ... ولكنما أبدى الذي قلته الجزع وقلت: يغيب الوحي عنا لفقده ... كما غاب موسى ثم يأتي كما رجع وكان هواي أن تطول حياته ... وليس لحي في بقا ميت طمع فلما كشفنا البرد عن حر وجهه ... إذا الأمر بالجذع المرحب قد وقع فلم يك لي عند المصيبة حيلة ... أرد بها أهل الشماتة والفزع سوى آذن الله الذي في كتابه ... وما آذن الله العباد به يقع وقد قلت من بعد المقالة قولة ... لها في حلوق الشامتين به بشع ألا إنما كان النبي محمد ... إلى أجل وافى به الموت فانقطع ندين على العلات منا بدينه ... ونعطي الذي يعطي ونمنع ما منع ووليت محزوناً بعين سخينةٍ ... أكفكف دمعي والفؤاد قد انصدع وقلت لعيني كل دمع ذخرته ... فجودي به إن الشجي له دفع 1-      Ömrüme yemin olsun, artık senin öldüğüne kesin olarak inandım ve önceden söylemiş olduklarıma acına tahammül edemeyişim sebep olmuştu. 2-      Demiştim ki o öldüğü zaman vahy de bizden ayrılır, bu yüzden geri gelecektir Musa’nın kaybolup sonra dönmesi gibi. 3-      Arzum, onun ömrünün uzun olmasıydı ama hiçbir canlı için ebed