Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellem e Hz. Ali kerrem'allahü veche radiyallâhü anhın Mersiyeleri
أَمِن بَعدِ تَكفينِ النَبِيِّ وَدَفنِهِ
نَعيشُ بِآلاءٍ وَنَجنَحُ لِلسَلوى
رُزِئنا رَسولَ اللَهِ حَقّاً فَلَن نَرى
بِذاكَ عَديلاً ما حَيينا مِنَ الرَدى
وُكُنتَ لَنا كَالحُصنِ مِن دونِ أَهلِهِ
لَهُ مَعقَلٌ حِرزٌ حَريزٌ مِن العِدى
وَكُنا بِهِ شُمُّ الأُنوفِ بِنَحوِهِ
عَلى مَوضِعٍ لا يُستطاعُ وَلا يُرى
وَكُنّا بِمَرآكُم نَرى النورَ وَالهُدى
صَباحَ مَساءَ راحَ فينا أَو اِغتَدى
لَقَد غَشِيَتنا ظُلمَةٌ بِعدَ فَقدِكُم
نَهاراً وَقَد زادَت عَلى ظُلمَةِ الدُجى
فَيا خَيرَ مَن ضَمَّ الجَوانِحَ وَالحَشا
وَيا خَيرَ مَيتٍ ضَمّهُ التُربُ وَالثَرى
كَأَنَّ أُمورَ الناسِ بَعدَكَ ضُمِّنَت
سَفينَةُ مَوجٍ حينَ في البَحرِ قَد سَما
وَضاقَ فَضاءُ الأَرضِ عَنّا بِرَحبِهِ
لَفَقدِ رَسولِ اللَهِ إِذ قيلَ قَد مَضى
فَقَد نَزَلَت بِالمُسلِمينَ مُصيبَةٌ
كَصَدعِ الصَفا لا صَدعٍ لِلشَعبِ في الصَفا
فَلَن يَستَقِلَّ الناسُ ما حَلَّ فيهُمُ
وَلَن يُجبِرَ العَظمُ الَّذي مِنهُمُ وَهَى
وَفي كُلِّ وَقتٍ لِلصَلاةِ يَهيجُها
بِلالٌ وَيَدعو بِاِسمِهِ كُلَّما دَعا
وَيَطلُبُ أَقوامٌ مَواريثَ هالِكٍ
وَفينا مَواريثُ النُبُوَّةِ وَالهُدى
فَيا حُزناً إِنّا رَأَينا نَبِيَّنا
عَلى حينِ تَمَّ الدينُ وَاِشتَدَّتِ القُوى
وَكانَ الأُلى شُبهَتَهُ سَفرُ لَيلَةٍ
أَضَلُّ الهُدى لا نَجمَ فيها وَلا ضَوى
1- Peygamber’in kefenlenmesi ve elbiseleriyle
defnedilmesinden sonra ben başka birinin ölümüne üzülür müyüm artık?
2- Başımıza Allah Rasûlünü kaybetmek gibi bir musibet
geldi ki yaşadıkça asla göremeyiz ona dengini.
3- O bizim için sığınağıyla ailesini düşmandan muhafaza
eden sağlam bir kale gibiydi.
4- Aramızda gezip dururken ona bakmakla sabah akşam,
görüyorduk nuru ve hidayeti.
5- Onun vefatından sonra gündüz vakti, gecenin
karanlığından daha büyük bir karanlık çöktü üzerimize sanki.
6- Ey gönüllere yerleşip kalpleri dolduranların en
hayırlısı, ey toprağın bağrına bastığı ölülerin en hayırlısı!
7- Senden sonra insanların işleri, taşmakta olan denizin
dalgalarıyla çalkalanan bir gemiye yüklendi.
8- Ve tüm genişliğiyle gökler Allah Rasûlü’nün vefatından
dolayı insanlara dar geldi.
9- Bir kayanın tek parça olarak toplanamayacak şekilde
paramparça olması gibi Müslümanların başına bir musibet geldi.
10- İnsanlar başlarına gelen bu musibeti asla küçük görüp
yok sayamazlar, zira kırılan kemik asla tamamen iyileşmez.
11- Bu acı tazelenir, Bilâl’in onun ismini anarak okuduğu
ezanlarla her namaz vakti.
12- Bazı kavimler ölenin mirasını talep eder ya,
peygamberlik ve hidayet mirasıdır bizimki.
**
أَلا طَرَقَ الناعي بِلَيلٍ فَراعَني
وَأَرَّقني لَمّا اِستَهَلَّ مُناديا
فَقُلتُ لَهُ لَمّا رَأَيتُ الَّذي أَتى
أَغيرَ رَسولَ اللَهِ أَصبَحتَ ناعيا
فَحَقِق ما أَشفَيتَ مِنهُ وَلَم يبل
وَكان خَلِيلَي عِدَّتي وَجَماليا
فَوَاللَهِ لا أَنساكَ أَحمَدُ ما مَشَت
بِيَ العِيسُ في أَرضٍ وَجاوَزَت واديا
وَكُنتُ مَتى أَهبِط مِنَ الأَرضِ تلعَةً
أَجِد أَثَراً مِنهُ جَديداً وَعافيا
جَوادٌ تَشَظَّى الخَيلُ عَنهُ كَأَنَّما
يَرينَ بِهِ لَيثاً عَلَيهِنَّ ضاريا
مِن الأَسدِ قَد أَحمى العَرينِ مَهابَةً
تفادى سِباعَ الأَرضِ مِنهُ تَفاديا
شَديدٌ جَريءُ النَفسِ نَهدٌ مُصدّرٌ
هُوَ المَوتُ مَغدُوٌّ عَلَيهِ وَغاديا
أَتَتك رَسولَ اللَهِ خَيلٌ مُغيرَةٌ
تَثيرُ غُباراً كَالضَبابَةِ كابيا
إِلَيكَ رَسولُ اللَهِ صَفٌّ مُقَدَمٌ
اِذا كانَ ضَربُ الهامِ نَفقاً تَفانيا
1- Bir gece ölüm habercisi kapımı
çaldı, beni korkuttu ve uykumu kaçırdı seslenmeye başlayınca.
2- Gelen kişiyi gördüğümde dedim ki:
Rasûlüllah’tan başkasının ölüm haberini vermeye geldin değil mi?
3- Çekindiğim şeyi gerçekleştirdi,
sözünü esirgemedi, dostumdu o benim, dirliğimdi, güzelliğimdi.
4- Allah ’a yemin olsun ki ey Ahmed,
beyaz develere bindiğim ve bir vadiden geçtiğim sürece bir gün bile seni
unutmayacağım.
5- Ne zaman bir tepeden iniyor
olsam, ondan yeni ve silik bir iz bulur oldum.
6- Öyle cömert ve soylu idi ki,
süvariler kendisini görünce üstlerine saldıran bir aslan görmüşçesine
darmadağın olurlardı.
7- O, yuvasını güven içinde tutan ve
heybetiyle yırtıcı hayvanların kendisinden sakındığı aslanlardandı.
8- Güçlü, cesaretli, pek yürekli
idi, saldıran ve karşılık veren bir aslandı.
9- Bastıkları yerde sis çökmüş gibi
tozu dumana katan gayretli süvariler Allah ’ın Peygamberine ağlasın.
10- Başa vurduklarında yok edecek
şekilde parçalayan o ilk saftakiler Allah’ın Peygamberine ağlasın.
**
ما غاض دمعي عند نازلة ٍ … إلا جعلتك للبكا سببا
وإِذَا ذَكَرْتُكَ مَيِّتا سَفَحَتْ …
عَيْنِي الدُّمُوعَ فَفَاضَ وَانْسَكَبَا
إني أجل ثريَ حللت يهِ … عَنْ أَنْ أُرى
لِسِوَاهُ مُكْتَئِبا
بالسيف في نهنهة الكتائب … عَضْبُ كَلَوْنِ
المِلْحِ في أَقْرابِ
1-
Gözyaşım
hiçbir vâkıa için tükenmezken sadece sana ağlamak sebebiyle tükenecek kadar
azaldı.
2-
Senin vefat ettiğini hatırlayınca ağlar gözlerim,
taşar ve sel olup akar.
3-
Ben
senin yurt edindiğin toprağı bir başkası için kederli görünmekten daha yüce
kabul ederim.
**
نَفسي عَلى زَفَراتِها مَحبوسَةٌ
يا لَيتَها خَرَجَت مَعَ الزَفَراتِ
لا خَيرَ بَعدَكَ في الحَياةِ وَإِنَّما
أَبكي مَخافَةَ أَن تَطولَ حَياتي
1- Canım inleyişlerine hapsoldu,
keşke o inleyişlerle birlikte çıksaydı.
2- Senden sonra yaşamanın anlamı
yok, ömrümün daha uzun olmasının korkusuyla ağlıyorum.
**
كُنتَ السَوادَ لِناظِري
فَعَمي عَلَيكَ الناظِرُ
مَن شاءَ بَعدَكَ فَليَمُت
فَعَلَيكَ كُنتُ أُحاذِرُ
1-
Sen benim gözbebeğimdin ve sana ağladı gözlerim.
2-
Senden sonra
kim ölürse ölsün fark etmez, ben sadece senin üzerine titrerdim.
Kaynak: Abdullah
Muaz Güven, Sahâbe-İ Kirâm’ın Hz. Peygamber İçin Yazdıkları Mersiyeler
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar