Print Friendly and PDF

Üç Noktam Canımın Cananına

Bunlarada Bakarsınız

 Üç Noktanın Söylediği


O, bunu biliyordu. Askere giderken eşiyle son kere yalnız kaldığında demişti ki, “Eve gönderdiğim her mektubun sonuna üç tane nokta koyacağım; üç tane nokta… O üç nokta senin içindir, anladın değil mi?“


Hiç anlaşılmaz mıydı? Eski askerliklerin uzun yıllarında, derbeder fasılalarla eve gönderilen her mektubun sonunda hep o üç nokta vardı.


Analar, babalar, teyzeler, amcalar, komşular ve tanıdıkları hatırlarının sorulmasına memnun oluyorlar, dualar gönderiyorlar ama mektubun sonundaki o üç noktaya hiç mi hiç dikkat etmiyorlardı.


“Üç nokta“nın muhattabı ise her defasında bir öncekinden leziz hasret ve aşk cümleleri okuyordu. Hiçbir edibin o güne kadar kaleme almaya muvaffak olamadığı güzellikteki aşk mektupları, üç noktanın içindeki daracık mekanda, her defasında ter-u taze sevgi kelimeleriyle uzun yolculuklar ediyor, günlerce kayınbabanın emekli cüzdanında, kayınvalidenin En’am cüzünün arasında bir muska ihtimamı ile gezdirildikten sonra lütuf kabilinden gelin hanıma da gösteriliyordu. Onun mektupta yazılanlara aldırış ettiği yoktu; son satırın sonundaki üç noktayı arıyor, buluyor, okuyor, taze havadisler ve mahrem sevgi sözlerini deşifre ediyor ve daima, o üç noktayı buğulanmış gözlerinden süzdüğü üç damla gözyaşı ile yıkıyordu.


Seneler, seneler sonra, bütün sözlerin mahremiyet yaşmağını yırtıp, üryan tekilliklere düştüğü bir gün, yüreğinın tam üzerinde sakladığı son mektubu çıkarıp sonundaki üç noktayı okşarcasına seyrederek sevgilisine şöyle demişti:


– Sahi Ahmet Bey, ne güzel mektuplar yazardın eskiden?


Ahmet Turan Alkan

Üç Noktanın Söylediği, sayfa 209


 

Üç Nokta Hayattır…

Üç nokta; aşktır…

Her nokta gizli bir (ah!)tır…

Seviyorum diye haykıramamaktır…

Boğazda düğümlenen iki çift sözdür…

Dilin lal, gönlün melal olduğu andır…

Gözlerden süzülemeyen iki damla gözyaşıdır…

Hissedilen fakat bir türlü yazılamayandır…

Kelimelerin kifayetsiz kaldığı andır…

Üç nokta; hayattır… Hüznüyle, sevinciyle…

Üç nokta; bitmeyendir… Bitemeyendir…

Üç nokta; ölümdür… İçinde sonsuzluğu barındıran sondur…

Üç nokta; dünün güzelliklerine duyulan özlem, yarına duyulan hasrettir…

Geçmişle gelecek arasında kurulan köprüdür üç nokta, üzerinden bugünün geçtiği…

Üç nokta; bir an durmaktır… Bir nefeslik moladır… Bazen korkudur, heyecandır… Bütün duyguları içinde barındırandır…

Üç nokta; ‘yar’dır her noktada bir harfin gizlendiği…

Üç nokta; bitmeyen duamdır ve hediyemdir sizlere…

Yaşanacak daha çok şeyiniz olsun diye…


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar