Print Friendly and PDF

Kalemin Kâğıda Aşkı

Bunlarada Bakarsınız


 

Sevgili dünyam benim!

Acılar içinde kıvranan sensizliğimle bedenlerimizin birleşmesi ve ayrılması içinde duygularımı, kelimeler yurdundan gelen yardımla, sana, bu kaçıncı kez anlatışım.

Ben yine de tekrar tekrar sana yazmalıyım.

Kalemin, ten kağıdıyla sevişmesi nasıl olur biliyorum…insan da aşk doruğa çıkınca ve kavuşamadığında, yazdıkları ile sevişir. Bende kelimelerimde öylesine senin tenine dökülüyorum, gizlemeye de uğraşmıyorum. Seviyorum sonsuzca seni.

Ne var ki, kalemden coşkunlukla arada bir damlayan gözyaşları, kağıtta yer bırakmıyor, kurumasını bekliyorum. Başka renkler bulup yazmaya gayret ediyorum. Bazende yazacak birazcık yer bıraktığı yer kalırsa, duramıyorum bir şeyler yazmalısın, diyen içime sus payı veriyorum.

İçimde gizli kalmış söylenmemiş büyük büyük hislerime, değer değmez kıymetsiz şiirlerde, ifadeler buluyor, seni söylensinler.

Canım!

O bembeyaz bedenin güzelliğinde yittim galiba. Bugün kalemden kelimeler birer birer kan akıtıyor. Seni üzenler olmuş. Zaten içinde sana kavuşma kelimelerime ayrılıklar yaklaşınca kalem kan damlıyorken, daha çok oldu, bilemedim…kendiliğinden.

Üzüldüm gözlerim kızarmaya başladı. Hayallerine sarıldım. Ah o sevişmemizin ani patlamaları benden beni alarak yükseklere çıkartıyor. Beni saran öpüşlerinle kendimi bulamıyorum. Beni tut bırakma, beraber olduğumuz aşk otağımızın çarşafların sıcaklığında bedenim, uyuşuyor. Derin derin uyumak istiyorum.

Her sevişmemizden sonra yanyana aşk uykumuz. O çıplak bedenin bıraktığı izde gövdemizin yangını ve izlerine gömülmenin hazzı…

Dağılmış yataktan sarkmış saçların, terlere bulanmış çarşaflarımızın kokusunu düşlüyorum.

Hani uykunda sesli sesli sevdam dediğindeki harfleri, kalemim tutmaya, teninin üzerine nakşetmeye çalışıyor. İniltilerimizin susup sessizliğinde yasak kelimeleri, söylemekten çekinirken, kalem susar mı, birer birer, yazıp bana söyleniyor. Bende unutma diye kaleme yaz dedim.

Odana gidip gölgelerin dansında giyinirken seni hissetmek, bedeninle saçlarının dansını seyretmek, ıslak ayaklarının bıraktığı izlerin yavaş yavaş soluşunu seyretmek…ve bedeninin çıplaklığını gölgelerle  dolayan mum ışığının sarışı ile bende tekrar ruhen yıkanıyorum...

Sabahlar olmasın…

Kırmızı ayının altında zamanın ve ölümün ötesinde, bir benzeri yok denecek kadar sonsuza sevişelim.

Uykudan uyandığımda başımda beklediğini hayal ederek yanı başımda durmanı beni öpücükle ayıtmanı, kızıllarından parıldayan dişlerinle beni ısırmanı, etlerime gömdüğün sarılamaları, tebessümün ve hayat dolu gülümsemeni tırnaklarını batırıp canıma dokunmanı hayal ederek uyanmak, ah ne güzel…ne zaman olacak?

İçim seninle bir dünya oldu.

Denetleyemiyorum ellerimi göğsüne kaynatıp yapıştırdım. ısırdığım alt dudağın ve kıpkırmızı kesilişi, boynunun altından usulca elimi geçirişim tüm gövdeni çıplak gözlerimden yumuyor içime ayan beyan ediyorum.

Kalemim ten aşkınla giyinip soyunuyor. Hissizlik ve ümitsizlikle buz gibi olmuş bedenim, hayalin ateşinde eriyor. Işıklar sönsün, gece aydınlanmasın.

Sana olan açlığım ve susuzluğum kesilmiyor, kendime dikkat et bile diye uyarıyorum. Kalemim bana onun kadar bir ikinci var mı, diye akıl veriyor. Yaşadıklarımızı sonsuzluk içinde saklayalım diye kağıda yazmak istiyor.

Bedenine sımsıkı yapışmak ve kelimelere sığdırmak ve ona sığmak.

Taşmadan ince ince zarif zarif. Yazmalı bir  anı eksik kalmasın, bir öpücük bile saklanmalı diyor. Kalem binlerce kez yineledi adını, seni söyledi…ve tene akşederken adını söylediklerimiz, söylemediklerimiz, kelimeler seni kıskanıyor. Nokta koyamam, sonsuz beraberliğimize delil olsun, bitmesin diye hiçbir işaret koymuyorum.

Hangi kelime çıplak ayağını bastığın toprağın misk kokusuna ulaşabilir ki... Bende bunu farkettim yerlere kağıt koysam ve mecburen bassan. O kâğıtların üzerine yazsam ve şekline, aşk kelimeleri dizsem, okuyan biri bu koku ne kadar güzel dediğinde, aranıp dursa… ama bir ben bileceğim.

Aşkımdan biraz delice olacak, ayağının şeklini göğsüme dövme yapsam diyorum. Ancak o kadar güzel kokmayacağını bildiğimden bir fırsatını bekliyorum, bir kez göğsüme basarsın umuduyla fırsat gözlüyorum.

Sen ve sen…

Beden mi kaldı…yok, bedenimde bir sen varsın. Sessizce yaşamış olduğum harflerin dansı, uzak olduğun zamanlarda, seni bana yakın ediyor. Tüm kelimelerimi burada olmadığın anlarda, bedenimi saran  soluğun ve kokunla, dudaklarının beni emişini ah ederek kalemimden kağıda yazacağım.

Sende doğdum ve sende öldüm…yine seninle doğarım.

Hep diyorum göğsünde uyuyayım sabahlayayım. Kalbimiz beraber çarpışsın. beden bedene gevşeyip ve düğümleşelim.

Ruhum yalnızlığımda bedenimde büzülürken, beni kapsa her şeyimle ele geçir. Ölümün benden alacağı bir şey kalmasın. Dokunduğum, gördüğüm, sahip olduğum, düşünü kurduğum bütün anlar, sırf seninle olsun.

Ah, bembeyaz lekesizim! Ah kırmızı kanım!

Hep sensizlik yorgunuyum, acımla da olsun senden dolayı mutluyum.

Kalemim      çıplak  tenine dokurken seninle…daha çok sevişecek…

Sonsuza…

 


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar