Aytunç Altındal (1945-2013) Gazeteci, Okültist, Komplo Teorisyeni
Christoph
Herzog (Bamberg)
Ünlü
Türk yayıncı, okültist ve komplo teorisyeni Aytunç Altındal, 18 Kasım 2013'te
Yeşilköy'deki Uluslararası Hastane'de akciğer kanserinden vefat etti. Önceki
aylarda tedavi gördüğü İsviçre'den iki hafta önce Başbakanlık'ın sağladığı
ambulans uçakla [1]İstanbul'a
getirilmişti .
Ölümü
Türkiye'nin hemen hemen bütün büyük gazetelerinde yer aldı. [2]Ertesi gün
Üsküdar yakınlarındaki Karacaahmet Mezarlığı'nda düzenlenen cenaze törenine,
aralarında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan adına da cenaze törenine
katıldığını söyleyen İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve tanınmış İslamcı
gazeteci Abdurrahman Dilipak'ın da bulunduğu ünlü isimler [3]katıldı
. Altındal, önceki gün Yeni Akit gazetesinde yayımlanan vefat ilanında ,
Altındal'ın Müslüman olarak öldüğünü [4]vurgulamıştı
.
Medyanın
ilgisini çeken sadece Aytunç Altındal'ın ölümünden önceki yıllarda Türkiye'de
sahip olduğu itibar ve yüksek medya [5]görünürlüğü
değildi, aynı zamanda ölüm günü, özellikle sevgilisi Selin Şenocak ve manevi kızı Yonca Bayrak [6]ile
kardeşi Mehmet Serendi Altındal'ın , basın toplantısında, merhumun zehirlenerek
suikast girişimine maruz kaldığı yönündeki şüpheleri de kuşkusuz daha da
artmıştı. Selin Şenocak, onun bu bilgisinin özellikle [7]onu
susturmak isteyen [8]dış
güçler tarafından tedirgin edildiğini söyledi .
Radikal
gazetesindeki yazısında Altındal'ın en yakın dostu olarak tanımlanan gazeteci
Mevlüt Yüksel de Takvim gazetesindeki yazısında şöyle diyor : New York
Times gazetesinde yayımlanan haberde, Altındal'ın Lozan'da Tapınak Şövalyeleri'ne bağlı özel
bir birlik tarafından Polonyum 213 kullanılarak zehirlendiği görüşü dile
getirildi . Bu zehir kansere yol açıyor ve iz bırakmıyor. Beş yıldır
tehditler alan Altındal, yemeğine kanserojen madde karıştırıldığından
şüphelendiğini kendisi de dile getirmişti.[9]
Eleştirel
yayıncı Haluk Hepkon'a göre komplo teorisyenlerinin en önde gelenlerinden biri
olarak görünen [10]ve Selin
Şenocak'a göre arkasında yüzlerce öğrenci ve fikirlerinin genç takipçilerini
bırakan bir yazarın ölümünün hemen [11]bir
komplo teorisinin konusu olması ironik bir mantıktan yoksun değil.
biyografi
İnternet
arama motoru Google üzerinden “Aytunç Altındal” şeklinde yapılan basit bir
aramada 2015 yılı Mayıs ayı başında yaklaşık 125.000 sonuç elde ediliyordu;
Kendisinin biyografik bilgilerine çeşitli internet sitelerinden ulaşılabilir. [12]Ancak
genel olarak hayatı hakkında güvenilir bilgi oldukça azdır. Aytunç Altındal
(asıl adı Aytun'dur) Çerkes kökenli bir ailenin dört çocuğunun en küçüğü olarak
1945 yılında İstanbul'da doğdu. Babası Cavit, Beşiktaş kulübünde futbolcu ve
Haysiyet Divanı başkanıydı. Annesi Fatma ev hanımıydı. İlkokulu İstanbul'da
okuduktan sonra 1955'te Diyarbakır'a gitti ve 1960'a kadar İstanbul'a dönmedi .
[13]Sorbonne'da
eğitim gördü; Ancak hangi bölümde eğitim aldığı, tamamlayıp tamamlamadığı,
tamamladıysa hangi dereceyle tamamladığı henüz bilinmiyor.
1960'lı
yılların ortalarından itibaren Türkiye'de gazetecilik yaptı. 1977 yılında İstanbul'da
Havass Yayınevi'ni kurdu , 1980 yılında ise Süreç adında bir yayınevi daha
kurdu . Ayrıca bu ad altında bir dergi de çıkarmıştır. 1975 yılında
yayımlanan Partizan adlı şiir kitabıyla ilgili olarak hakkında açılan
davada [14]mahkûmiyet
tehdidi nedeniyle 1983 yılında Türkiye'den ayrıldı . Zürih'e yerleşerek burada Modus
Vivendi adlı kitap yayınevi ve sanat galerisini kurdu ve on yıl boyunca
yönetti. 1989'da Glasnost döneminde Moskova'da galerisinin bir şubesini kurdu
ve Sovyet kültür otoriteleri adına, [15]ABD
ve Türkiye'de Sovyet sanatçılarının sergilerinin yanı sıra Sovyetler
Birliği'nde Batılı sanatçıların sergilerini düzenledi.
Altındal
başlangıçta Marksist düşüncelere yakındı. Bilimsel bir özlem ve aygıtla kaleme
aldığı Türkiye'deki kadınların tarihi eserinde açıkça Marksist bir bakış açısı
izlemiş, hatta 1982'de yayımlanan Anılan adlı şiir kitabının girişinde,
Marx'ın Kapital'inin önsözünden alıntıladığı Dante'nin Segui il tuo corso, e lascia dir
le genti alıntısını kullanmıştır. [16]Altındal'ın
da, dönemin Türkiye'sindeki diğer sol görüşlü aydınlar gibi, 1980'lerin
sonlarında, oldukça alışılmışın dışında ve orijinal bir biçimde de olsa, dine
ilgi duymaya başladığı anlaşılıyor. 1992 yılında İngiltere'de İsa'nın Üç
Yüzü adlı kısa bir kitap yayınladı . Bu kitapta, İsa'nın Katolik Kristolojisi ile
karşılaştırıldığında eleştirel bir imajı geliştirildi ve İsa'nın seküler bir
Yahudi olduğu tezi savunuldu. Bu dönemde ABD ve Avrupa'da uluslararası
akademik sosyal bilimlerin bir kesimiyle çok sayıda akademik bağlantı kurmuş
ve tezlerinin kabul gördüğü anlaşılmaktadır. Kitabının Türkçe çevirisinde ,
Hz. İsa'yı Müslüman bakış açısıyla değil, Hristiyan teolojisinin terminolojisini
kullanarak Hristiyanlığa özgü bir bakış açısıyla ele alan ilk Türk-Müslüman
yazar olduğunu belirtiyor.[17] Bu
durum, kitabın Türkçe versiyonunun çevrilmesini ve okunmasını da zorlaştırıyor.
Daha sonraki baskıların önsözünde kitabının beklenmedik derecede büyük bir
bilimsel ilgi gördüğünü belirtti. Tezi Exeter Üniversitesi'nde yazılmış bir
tezde tartışılmış, Boston College'da ilahiyat öğrencileri için zorunlu ders
haline getirilmiş ve Makedoncaya çevrilen kitabı oradaki ilahiyat öğrencileri
için yardımcı ders kitabı olarak kullanılmıştır. [18]Sonraki
baskıların eklerine, Cizvit Boston Koleji'nde İlahiyat Profesörü olan Donald J.
Dietrich'ten (1941-2013), tanınmış Amerikalı yazar Robert Pinsky'den ve 1988'de
Indiana Üniversitesi'nden emekli olan ve her birine İsa kitabını gönderdiği
siyaset bilimci Bernard S. Morris'ten (1918-2010) gelen üç kısa teşekkür
mektubunun metnini ekledi.[19]
Altındal,
1990'lı yıllarda özellikle İsrailli filozof Ezra Talmor'un (d. 1919)
liderliğindeki Uluslararası Avrupa Fikirleri Araştırmaları Derneği'nin
(ISSEI) ortamında başarılı oldu. [20]1992
yılında Aalborg'daki Derneğin konferansında Donald J. Dietrich başkanlığındaki
bir panelde İsa tezini sundu ve 1994 yılında [21]Graz'daki
[22]ISSEI konferansında
bilimsel danışma kurulunda yer aldı ve panel lideri oldu . 1995 yılında dönemin Avrupa
Fikirler Tarihi Derneği'nin dergisinde "İsa - Laik Yahudi"
başlıklı kısa bir makalesi yayımlandı.[23]
Aytunç
Altındal, Zürih'teki yıllarında ilk [24]evliliğini
Carole Altındal-Marti ile yaptı. Daha sonra Ayşe adında bir kadınla evlendi ve
Emine, Zeyno ve Ahmet Mustafa adında üç çocuğu oldu.[25]
kendi
biyografisine ilişkin bilgilerde bir ölçüde kendi kendini stilize ettiğini söylemek
gerekir . Uluslararası bağlantılarını, Türkiye bağlamındaki önemini artırmak
için bir kaynak olarak kullanmıştır : "Bunu böyle söylediğimde biraz
küstahça görünebilir ama ben Türkiye'de olduğumdan daha çok yurtdışında tanınan
bir insanım" [26]demiş
gazeteci Selin Ongun'a verdiği bir televizyon röportajında, sanatçılar ve bilim
insanlarıyla olan uluslararası temasları konusunda mütevazı bir tavırla .
Ayrıca, onun inandığı gibi sadece Necmettin Erbakan için değil, Bülent Ecevit
için de çalıştığını söylemişti. [27]Altındal
bu vesileyle erken dönem Kemalist geleneğin iyi bir milliyetçisi olarak kendini
ortaya koymuştur.[28]
Aslında
Altındal'ın yayınlarında okült derneklere olan ilgisi başlangıçta
tarihsel-politik bir kaygı olarak kendini gösterir. Örneğin 1980'lerin başında,
1876 tarihli Fransız [29]Le
Crapouillot dergisinden Masonluk üzerine bir dizi yazıyı kendi dergisi Süreç'te
çevirip yayınlamıştı. Avrupa Birliği'nin Gnostik (resmi kiliseye
karşı ) Hıristiyanlık geleneği içinde yer aldığı tezinin -sadece ruhsal olarak
değil, aynı zamanda örgütsel olarak da- politik bir dayanağı da var. Ancak, [30]kişinin
okült düşüncelerle kişisel ilgisini ihmal etmesi aşırı bir basitleştirme olur .
Aslında kendini İslami Bätiniyye geleneğinin bir müridi olarak tanıtıyor.
Melämiyye geleneğine sahip bir aileden geliyor. [31]Çocukluğunu
İstanbul'da, gençliğini ise Diyarbakır'da geçiren kardeşleri arasında Melâmiyye
tahsilini hakkıyla yapan tek kişidir . Malamiyye'yi Bätiniyye'ye yakın bir
yere yerleştirdi ve İslam'ın elitist-gnostik yorumu ile ilk yayınevi Havass'ın
isim seçimi arasında bir paralellik kurdu. [32]Malamiyye'ye
göre insanların sadece beş duyusu değil, aynı zamanda beş içsel duyusu ( iç
duyu) olduğunu açıkladı ve kadim bir sisteme göre kişisel kehanetlerde
bulunma yeteneğine sahip olduklarını inkar etmedi, ancak 'simyasal olarak' tavsiye
ettiği kişiliklerin isimlerini açıklamayı reddetti. [33]Bu
geniş kapsamlı ezoterik ilgi, yayıncılık faaliyetlerine de yansımıştır:
Altındal, Zürih'teki Modus Vivendi için yürüttüğü yayıncılık faaliyetlerinin
bir parçası olarak, Isaac Newton'un 1733 tarihli Observations Upon the
Prophecies of Daniel and the Apocalypse of Daniel, and the Apocalypse of St.
John adlı eserini 1985'te deri ciltli bir kitapsever faksimile olarak
yeniden basmış ve daha sonra Türkçe'ye çevirmiştir. [34]2007
yılında Laonikos Halkokondilis kroniğinden Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüne
dair kehanetlerin Türkçe çevirisini yayınladı.[35]
Aşağıda
Altındal'ın Hitler hakkındaki kitabından hareketle bilimsel -tarihsel
iddialarla komplo teorisi ve okült yaklaşımların sentezindeki bazı sorunlar
tartışılacaktır.
Altındal'ın
Hitler hakkındaki kitabı
Siyaset
bilimci Bernard S. Morris, Altındal’ın İsa kitabının üslubu hakkında “Akademik,
ancak geleneksel üslupta değil” değerlendirmesinde bulundu. [36]Altındal’ın
Hitler kitabı da kesinlikle aynı derecede alışılmışın dışında. Ancak, bir
aygıta ve Hitler destekçisi Rudolf von Sebottendorf üzerine yapılan
araştırmalara muhtemelen önemli bir katkıya sahip olmasına rağmen, bilimsel
niteliği en azından sorunlu olarak tanımlanabilir.
Milliyet
, Cumhuriyet
ve Sabah gazetelerinde yayımlanan yazılarının oluşturduğunu
belirtiyor . Kitabını ilk başta İngilizce olarak yazdı. Ancak arkadaşları onu
ikna ederek kitabın önce Türkçe yayınlanmasını istediler. [37]Kitabın
İngilizce versiyonu 2010 yılına kadar yayınlanmadı. [38]Her
ne kadar aynı metni içerseler ve uzunlukları da benzer görünse de, iki kitap
birbirinin aynısı değil ve aralarında çok sayıda fark var. Bu, adanmayla
başlar. Türkçe versiyonu, en azından benim ulaşabildiğim 19. baskıda, “Mina”ya
ithaf edilmişken, İngilizce versiyonun biraz daha uzun versiyonunda ise medeni
cesarete ithaf edilmiştir. [39]İngilizce
baskının 'Teşekkürler' bölümünde ayrıca üç vefat etmiş arkadaşımıza vurgulu
bir teşekkür yer alıyor; İngilizce baskıda adlarıyla anılan, ancak Türkçe
baskının 'Teşekkürler' bölümünde hiç adı geçmeyen tanınmış Amerikalı
şahsiyetler : yazar Kurt Vonnegut Jr., senarist Budd Schulberg ve Aspen
Enstitüsü müdürü Joseph E. Slater. [40]Her
iki dil versiyonunda da kitap, dipnotlar, bibliyografya ve sınırlı da olsa
belirli bir akademik iddiayla akademik bir yapıya sahiptir - İngilizce
versiyonu çok daha [41]ayrıntılıdır:
Yazarın, Nasyonal Sosyalizm veya Hitler'in temelde yeni bir tarihini sunmak
gibi bir kaygısı yoktur. Onun amacı daha çok Hitler olgusunu anlaşılır
kılmaktır. Bu, büyük ölçüde [42]Hitler'in,
onu iktidara getiren okültizmin ve aynı türden bazı örgütlerin arka planına
yerleştirilmesiyle yapılır . Son olarak yazar, esasen 1945'ten sonraki ölümden
sonraki yaşamla ilgili olan, Ariosofik Thule Derneği'nin kurucu ortağı Rudolf
von Sebottendorf'a ait yeni keşfedilen belgelere dayanan orijinal bir tarihsel
araştırma katkısı sağladığını vurgulamaktadır . Daha önce, II. Dünya Savaşı
sırasında Türkiye'de Alman casusluğu yapan Herbert Rittlinger'in anılarında yer
alan bilgilere dayanarak , Sebottendorf'un, Almanya'nın 1945'te teslim
olmasının hemen ardından İstanbul Boğazı'nda kendini asarak intihar ettiği varsayılırken
, Altındal, Türk [43]Emniyet
Müdürlüğü'ne ait daha önce bilinmeyen belgelere dayanarak , Sebottendorf'un
1957'ye kadar Türk makamlarının koruması altında Türkiye'de kaldığını iddia
ediyor.[44]
Nasyonal
Sosyalizmin gizli kökenlerine ilişkin bakış açısı Altındal'ın bir yeniliği
değildir. Temel gözlemlerinin çoğunu, İngiliz din bilgini Nicholas
Goodrick-Clarke'ın [45]Aryosofi
ve Nasyonal Sosyalizm üzerine yazdığı çığır açıcı çalışmalardan alır. Ancak Altındal’ın
bakış açısı kökten farklı. Ortaçağ'dan bu yana Hitler ve Nasyonal Sosyalizm'in
ortaya çıktığı heterodoks Gnostik-Anabaptist Hıristiyanlığın gizli düşünce ve
örgütlenmelerine ilişkin uzun vadeli bir bakış açısını, tarihsel ve gizli
argümanları harmanlayan bir bakış açısıyla bütünleştirir . Dolayısıyla Altındal’ın
Hitler hakkındaki kitabı gerçek anlamda bir Hitler biyografisi değildir.
Kitabın biyografik açıdan ilgi çekici yanı ise Aytunç Altındal'ın Hitler'in
belirleyici öncüsü olarak gördüğü Sebottendorf'tur. Hitler söz konusu
olduğunda, onun başarısızlığıyla değil, yükselişiyle ilgilendiği görülüyor.
Diktatörün aile geçmişi dikkat çekici derecede yüksek bir ilgi görüyor.
Altındal , özellikle Adolf Hitler'in aile ağacındaki 'kritik zayıf noktayı' [46], yani
baba tarafından büyükbabası Alois Hitler'in kökenini açıklığa kavuşturmaya çalışıyor
. İlgili açıklamaları aşağıda kitabının argümantasyon yapısı için bir örnek
çalışma olarak kullanılacaktır.
Maria
Anna Schicklgruber'in Alois Hitler'in biyolojik annesi olduğu konusunda
literatürde bir fikir birliği var gibi görünse de, Georg Hiedler'in aslında
biyolojik babası olup olmadığı (sonradan Döllersheim cemaat siciline
kaydedildiği şekliyle) tartışmalıdır. Altındal artık -bildiğim kadarıyla- Maria
Anna Schicklgruber'in Alois Hitler'in biyolojik annesi olmadığı ve Georg
Hiedler'in de babası olmadığı şeklindeki orijinal görüşü temsil ediyor. Oysa
çocuk, yani Adolf Hitler'in babası, onun tarafından evlat edinilmişti.
Karşılığında çocuk 13 yaşına gelene kadar düzenli maddi yardım alıyordu.[47]
Altındal’ın
bu son iddiası, Hitler’in kökenleri hakkındaki biyografik tartışmalara, Nasyonal
Sosyalist Hans Frank’ın idamından kısa bir süre önce yazdığı anılarında soktuğu
ve bazı karışıklıklara yol açan düşünceden türemiştir . Frank, Alois Hitler'in
babasının Frankberger adında Grazlı bir Yahudi olduğunu ve Maria Anna
Schicklgruber'in de onun yanında çalıştığını iddia ediyor. Hitler'in kendisi
bir Yahudi'nin torunu olduğunu reddetti, ancak Yahudilere nafaka ödendiğini
doğruladı. Altındal, Frank'ın iddiasının uzun zamandır tarihsel araştırmalarla
çürütüldüğünü kabul ediyor - örneğin, 1830'larda Graz'da hiç Yahudi nüfusu
yoktu - ancak [48]Hitler'in
Frank'a yaptığı ve nafaka ödemelerinin bir Yahudi kaynağından geldiği yönündeki
iddiasına hâlâ inanıyor gibi görünüyor .[49]
Ancak
bunu, Hitler'in babası Alois'in devlet memurluğundaki mesleki ilerlemesinin şaşırtıcı
olduğunu ve bunun ancak nüfuzlu çevrelerin korumasıyla açıklanabileceğini ileri
süren bir tezle birleştirir. [50]Alois
Hitler’in kunduracı çıraklığından imparatorluk gümrük memurluğuna uzanan
kariyerinin dikkate değer olduğu, çok sayıda Hitler biyografi yazarı tarafından
belirtilmiştir; ancak onun iktidara yükselişinin altında yatan koruyucu ilişki
sorunu bu bağlamda ele alınmamıştır. Oysa [51]Altındal’ın
bakış açısında, tam da onun ortaya koyduğu bu hipotez merkezi öneme sahiptir.
Alois Hitler'i kimin korumuş olabileceğine dair ipuçları ararken, kendisiyle
uzaktan akraba olan ve o dönemde çok tanınan şair ve yazar Robert Hamerling ile
karşılaşır. Altındal'a göre Alois'in Viyana'ya gitmeden önce milliyetçi
çevrelerde putlaştırılan Hamerling'in adını duymuş olması [52]ve
onu görmeye gitmiş olması muhtemeldir . [53]Hamerling
ise Waldviertel'deki köklerinin her zaman bilincindeydi. Altındal, kitabının
İngilizce versiyonunda Hamerling'in Alois Hitler'i destekleyip koruduğunu
"mümkün" olarak nitelerken, Türkçe versiyonda bunu "çok
muhtemel" (kuvvetle muhtemel) olarak ifade ediyor . [54]Ancak
genel olarak bakıldığında Alois Hitler ile Robert Hamerling arasındaki tarihsel
düzeydeki bağ, kaynak kanıtı olmaksızın tamamen spekülatiftir. Kitabın
İngilizce baskısında Altındal, Hamerling’in Adolf Hitler’in büyükbabası
olabileceği fikrine bile değiniyor : “Hamerling’in bir fotoğrafı, Adolf Hitler’inkine
benzeyen çarpıcı yüz hatları ve karakteristik özellikler gösteriyor. Acaba
büyükbabası mıydı?”[55] En
azından Altındal'ın sorduğu bu (açık) soruya net bir hayır cevabı verilebilir.
Altındal'ın yaptığı gibi, Alois Hitler'in (1837) ve Robert Hamerling'in (1830)
doğum yıllarının belirlendiğini varsayarsak [56],
birincisinin ikincisinin oğlu olma olasılığı pek azdır.
Ancak
Altındal'da meta-tarihsel olarak nitelendirilebilecek ikinci bir argümantasyon
düzeyi daha vardır. Bu, kanıtları belli bir meta-tarihsel perspektifi varsayan
bir tür örüntü bulmaktan ibarettir. Robert Hamerling ile Alois Hitler
arasındaki bağlantıya gelince, Altındal’ın metatarihsel argümanı şöyledir:
Hamerling, Katoliklikten Anabaptizm’e geçmiştir ki, bu inanç bugün de özellikle
Bavyera ve Avusturya’da yeraltında varlığını sürdürmektedir. Alois Hitler'e rol
model olmuştur.[57] Tıpkı
Rupert Johann Hammerling'in 1870'lerde ismini Robert Hamerling olarak
değiştirmesi gibi, Alois Schicklgruber'in ismi de Alois Hitler olarak
değiştirildi. Katolik Kilisesi'ni terk ettiğine dair bir belirti olmasa da ,
kesinlikle din adamlarına ve Roma karşıtıydı : "Alois muhtemelen
Hamerling gibi bir Anababtist değildi, ancak Moravya-Hussit hattının ana
akımında kesinlikle gizli bir Hür Kilise geleneği üyeliği taşıyordu."
Altındal, [58]Hitler’de
de Anabaptist motifi bulur : “Giderek daha da belirginleşen şey, Adolf
Hitler’in politikalarının ve ‘arınma’ anlayışının, biçim ve üslup olarak belki
de tesadüfen Anabaptist dindarlığını ve tarihsel montajı yansıtma eğiliminde
olduğudur. Adolf Hitler’e göre, ona kılıcı ve intikamı veren, bütün günahları
cezalandıran, bütün hükümetleri ortadan kaldıran, bütün malları kamulaştıran ve
yeniden vaftiz edilmeye izin vermeyenleri öldüren (Nazileştirme) Tanrı değil,
İlahi Takdir’dir.” [59]Hitler’in
nihai çözüm ve nihai cezaya ilişkin yarı-dinsel bakış açısı, Anabaptistlerin
eskatolojisinde zaten mevcuttu. Ancak [60]Altındal,
entelektüel-tarihsel köklerden veya paralelliklerden daha fazlasını hedefliyor .
Hem gizli örgütler biçimindeki kurumsal devamlılıkları hem de gerçek bir okült
arka planı ima ediyor. O, yalnızca gizli ve esrarengiz örgütlerin siyasi
komplolarıyla ilgilenmiyor . Okültizm aslında onun tarihsel düşünme yönteminin
bir parçasıdır , dolayısıyla meta-tarihsel bir yaklaşımdır. Kitabın önemli bir
bölümü bu metatarihsel düzeyde geçiyor. Bunlara örnek olarak Hitler'in
numerolojik ve tarottan esinlenen yorumları gösterilebilir. [61]Kitabın
-hem İngilizce hem Türkçe versiyonları- bu okült düzeyle ilgilenme isteği
olmadan son derece sınırlı bir değeri vardır. Altındal'ın Hameling'i Alois
Hitler'in olası babası olarak görmesinin kronolojik açıdan açıkça yanlış
değerlendirilmesi de bana bu yönde bir işaret gibi görünüyor: Görünen o ki, bu
hatayı yapması onun için daha da kolaydı çünkü tarihsel boyuta meta-tarihsel
boyuttan çok daha düşük bir öncelik veriyordu.
Altındal’ın
bu sorunu çözmeden , tarihsel argümantasyonuyla meta- tarihsel düşünümünün
birbirinden uzaklaştığı durumlar da vardır . Altındal , çoğu tarihçinin 7
Haziran, bazı tarihçilerin ise 17 Haziran 1837 olarak verdiği Alois Hitler'in
kesin doğum tarihi üzerinde duruyor . Her iki durumda da tarihçiler çocuğun
Strones'te doğduğunu ve annesi tarafından aynı gün vaftiz için Döllersheim'a
getirildiğini varsaydılar. Altındal ise, henüz doğum yapmış, ileri yaşta bir
annenin Strones'ten Döllersheim'a kadar olan mesafeyi, o dönemdeki kötü yol
koşulları göz önüne alındığında, yürüyerek kat etmesinin pek gerçekçi
olmadığını savunuyor. Ayrıca rahibin veya vaftiz anne ve babasının aynı gün
hemen hazır bulunması da beklenmiyordu .
Altındal'ın
yukarıda bahsi geçen Maria Anna Schicklgruber'in Alois Hitler'in biyolojik
annesi olmadığı tezini desteklemek için , bu argümanın kaynaklar açısından
inandırıcılığı konusunu bir kenara bırakarak , Hitler'in aynı gün Strones'te
doğup Döllersheim'da vaftiz edildiği iddiasına şüpheyle yaklaşmak elbette
makuldür. Ancak Altındal, 17 Haziran tarihine ilişkin daha uzun bir
değerlendirmede bulunuyor. Bu gün, Katolik Kilisesi'nde aziz olarak kabul
edilen ve kendisi de kör olan Breton Herveus'un günüdür. Herveus'a bir kurt
eşlik eder ve onu yönlendirir. Alois Hitler, oğlunun ne yaptığını görmeden
öldü, mecazi anlamda: kör. Ayrıca babasını hiç görmediği için kördü. Bu -mecazi
anlamda- kör adam, oğlu Adolf Hitler tarafından tarihe sokulmuş ve
yönlendirilmişti (tarihe sokulmuştu ve yönlendirilmişti), çünkü ünlü
oğlu olmasaydı babası çoktan unutulmuş olacaktı ve kimse onun biyografisiyle
ilgilenmezdi. Ama Hitler aslında bir 'kurt adam'dı (kurt adam), Zira
ismi etimolojik olarak bu anlamdan türemiştir ve aynı zamanda 'Kurt' onun
Nasyonal Sosyalist hareket içindeki kod adıydı. [62]Son
olarak Altındal, bir başka çarpıcı gerçeğe değiniyor : 17 Haziran 1837,
cumartesi gününe, 20 Nisan 1889 ise Adolf Hitler’in doğum gününe denk
geliyordu. [63]Bu konudan
sapmanın argüman değeri henüz belirsizliğini koruyor; özellikle de Altındal'ın
yakın zamanda hem 7 Haziran'ın hem de 17 Haziran'ın doğum günü olarak kabul
edilmemesine karşı çıkması nedeniyle. En iyi ihtimalle vaftiz günü olabilirdi. [64]Bulmacanın
açık bir çözümü yok.
***
Aytunç
Altındal için yazdığı empatik ama mesafeli vefat ilanında, merhumun “kendi
yarattığı, yarı gerçek, yarı ezoterik bir dünyada” yaşayan yalnız, acı çeken
ama zeki bir adam olduğunu yazmıştır.[65]
Komplo teorisyenlerinin
yayıncısı ve eleştirmeni Haluk Hepkon, gevşekçe birbirine bağlı ayrıntıların
bir araya getirilmesiyle oluşan düşük, hatta bazen hiç olmayan iç tartışma
tutarlılığını, Altındal'ın kitaplarının tutarlı ve alışılmışın dışında bir
üslup öğesi olarak değerlendiriyor ve bu durumun, ilgili okuyucuların bile
ortak bir nokta bulmasını zorlaştırdığını söylüyor.[66]
Altunç
Altındal'ın komplo teorileri hem belirsiz hem de radikal. Ona göre Avrupa'nın
bütün tarihi ancak Katolik Kilisesi ile Hıristiyan Gnosis'i ve onun gizli
Masonik ve diğer örgütleri arasındaki çatışma bağlamında anlaşılabilir. [67]Böylece
tarih, özünde, Yahudi-Siyonist olmaktan çok Hıristiyan-Gnostik tabiatlı olan
okült gizli toplulukların ürünü haline gelir. Ancak Altındal, komplo
teorilerini gerçek anlamda okült bir açıklama bağlamına oturtuyor : Sadece bazı
kehanet tekniklerini açıklama biçimleri olarak desteklemekle kalmıyor , aynı
zamanda kendisinin de ezoterik bir inisiye olduğunu iddia ederek yazıyor gibi
görünüyor.
bibliyografya
a) Basılı
edebiyat
Altindal, Aytun 1995. Jesus -
The Secular Jew. History of European Ideas 20/4-6: 669672.
—.
2010.
Behind the Mask of Hitler. London.
Altindal, Aytunç 1982. Anılan. İstanbul.
—.
2010.
Devlet ve Kimlik. İstanbul.
—.
2014a.
Bilinmeyen Hitler. 19. Aufl. İstanbul.
—.
2014b.
Gül ve Haç Kardeşliği. İstanbul.
—.
2015.
Üç İsa. 14. basım. İstanbul.
Altindal - Marti , Carole 1997. Biz
kimiz ve ne istiyoruz. İsviçre Mülteci Konseyi'nin portresi. Bern.
Beinin , Joel 2005. Mısır Yahudiliğinin
Dağılması. Kültür, Siyaset ve Modern Bir Diasporanın Oluşumu . Kahire.
C ohn , Orman 1970. Ortaçağın
Milenyum Devrimci Milenyumcularının ve Mistik Anarşistlerinin Peşinde. Gözden
geçirilmiş baskı. Oxford.
EI 2 =İslam Ansiklopedisi. Yeni Baskı. Cilt VI.
Leiden 1991.
Fest , Joachim C. 1973. Hitler. Bir biyografi. Frankfurt am Main.
Goodrick - Clarke , Nicholas 1997. Nasyonal Sosyalizmin
gizli kökleri. Trans.
Susanne M örtz . Graz.
Hamann , BRIGITTE 2002. Hitler'in Viyanası . Bir Diktatörün Çıraklığı. 5. baskı.
Münih-Zürih.
Kershaw , 1998'de Hitler 1889-1936 . Çev
. Jürgen Peter
Krause ve Jörg W. Rade Macher . Stuttgart.
K reiser , Klaus 1991.
Bektaşilik-Karışık. Türkçe 23: 115-130.
M aser , W erner 1971. Adolf
Hitler. Efsane, mit, gerçeklik. 6. revize edilmiş baskı Münih Baskısı .
Rittlinger , Herbert 1973. Sınırlı
sorumluluğu olan gizli servis . Boğaz'dan haber. Stuttgart.
Toland , John 1976. Adolf Hitler . Cilt 1. New York.
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 29. Ankara
2004.
U LRICH
, V olker 2013. Adolf
Hitler. Biyografi. Cilt 1: Yükseliş Yılları 1889-1939. Frankfurt am
Main.
Bekle , Robert GL1977 . Psikopat Tanrı. Adolf Hitler. New York.
b) İnternet kaynakları
Antik Biyografi bilgi. http://www.biyografi.infb/kisi/aytunc-altindal
(erişim tarihi 1.5.2015).
Altmdal_biyografi.net. http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=203
(erişim tarihi 1.5.2015).
Aytuncaltindal. com/biyografisi. http://www.aytuncaltindal.com/biybgrafisi.htm
(gesehen 1.5.2015).
Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012. = https://www.youtube.com/watch?v=q0vPVUOdGd4
(gesehen 1.5.2015). [In der Sendereihe „Bi Sormak Lazım“ des Fernsehsenders A
Haber am 5. Dezember 2012 ausgestrahltes Interview der Journalistin Selin
Ongun mit Aytunç Altındal.]
Cumhuriyet, 18 Kasım 2013.
„Altındal Öldürüldü“ iddiası = http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/10441/_Altindal_olduruldu_____ iddiasi.html
(gesehen 1.5.2015).
Cumhuriyet, 5, Şubat 2015. Hilafet Kurumu Yeniden Uygulamaya Konulmalı = http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/207317/_Hilafet_kurumu_yeniden_uygulam
aya_konulmali_.html (gesehen 1.5.2015).
DİLİpak, Abdurrahman 2013. Bir Garip Öldü Diyeler, Yeni Akıt, 18 Kasım = http://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/bir-garip-oldu-diyeler-
3683.html (gesehen 1.5.2015).
Haber Türk, 18. Kasım 2013 = https://www.youtube.com/watch?v=UfFX1i1-iN4
(gesehen 6.5.2015).
Haber Vaktim, 1 Ocak 2015. Altındal'ın Kızı Emine Altındal'dan Bomba İddialar! =
http://www.habervaktim.com/haber/401160/altindalin-kizi-emine-altindaldan-bomba-
iddialar.html (gesehen 6.5.2015).
Hepkon, Haluk 2005. Hz. İsa ve ‘Gnostik Dünya Düzeni’, Radikal Kitap, 5
Auğustos 2005 = http://www.radikal.com.tr/kitap/hz_isa_ve_gnostik_dunya_duzeni-857289
(gesehen 6.5.2015).
Hepkon, Haluk 2013. Komplo Teorilerinin Parlattığı Aytunç Altındal, Radikal
Kitap, 22 Kasım 2013 = http://odatv.com/n.php?n=komplo-teorilerinin-parlattigi-aytunc-altindal--2211131200
(gesehen 6.5.2015).
Hürriyet 29 Ağustos 2013. Altındal: “Atatürk’ün Vasiyeti Kasım Ayında
Açıklanacak” = http://www.hurriyet.com.tr/gundem/24609858.asp
(gesehen 1.5.2015).
Hürriyet, 18 Kasım 2013. Gazeteci, Yazar ve Araştırmacı Aytunç Altındal
vefat etti = http://www.hurriyet.com.tr/gundem/25144675.asp
(gesehen 6.5.2015).
Hürriyet, 19 Kasım 2013. Aytunç Altındal Son Yolculuğuna Uğurlandı = http://www.hurriyet.com.tr/kultur-sanat/25156003.asp
(gesehen 1.5.2015).
iha.com.tr, 18 Kasım 2013: https://www.youtube.com/watch?v=VUC9WgAo57E
(gesehen 1.5.2015).
İhlas Haber Ajansı, 19 Kasım 2013. Aytunç Altındal Son
Yolculuğuna Uğurlandı = http://www.iha.com.tr/haber-aytunc-altindal-son-yolculuguna-ugurlandi-312184/
(gesehen 1.5.2015).
Özel Haber [2013] https://www.youtube.com/watch?v=dejB1tEVIkc
(gesehen 1.5.2015). [Eine Reportage des Senders A Haber mit Altındal nach
seiner Krebserkrankung; genaues Datum unbekannt.]
Radikal, 20 Kasım 2013. Aytunç Altındal’ı Tapınak Şövalyeleri Zehirlemiş! =
http://www.radikal.com.tr/turkiye/aytunc_altindali_tapinak_sovalyeleri_zehirlemis-
1161862 (gesehen 1.5.2015).
Vahdet, 1 Ocak 2015. „Babamın naaşını bile göstermediler“ = http://www.gazetevahdet.com/babamin-naasini-bile-gostermediler-3126h.htm
(gesehen 6.5.2015).
Yeni Akıt, 5. Şubat 2015. Dr. Selin Şenocak: Hilafet Yeniden Uygulamaya
Konulmalı = http://www.yeniakit.com.tr/haber/dr-selin-senocak-hilafet-yeniden-uygulamaya-
konulmali-50789.html (gesehen 1.5.2015).
Yüksel, Mevlüt 2013. Lozan’da Zehirlendi, Takvim, 20 Kasım = http://www.takvim.com.tr/guncel/2013/11/20/lozanda-zehirlendi
(gesehen 6.5.2015).
Anhang:
Verzeichnis der in Buchform veröffentlichten Schriften von Aytunç Altındal[68]
Partizan. İstanbul:
Yücel Yayınları 1975.
Dinmeyen.
Şiirler. İstanbul: Havass 1978.
Türkiye’de
Kadın (Marksist Yaklaşım). İstanbul: Birlik 1975.
Haşhaş ve
Emperyalizm. İstanbul: Havass 1979.
Anılan. İstanbul:
Havass 1982.
Siyasal Kültür
ve Yöntem. İstanbul: Havass 1982.
İhanet
Şiirleri. İstanbul: Süreç 1984.
Niçin Eşit İşe
Eşit Ücret Değil? İstanbul: Süreç 1984.
Laiklik:
Enigma’ya Dönüşen Paradigma. İstanbul: Süreç 1986.
Three Faces of
Jesus. Sussex: Book Guild 1992.
Üç İsa. [Übers. SİBEL Özbudun.] İstanbul: Anahtar Kitaplar 1993.
Türkiye ve
Ortodokslar. İstanbul: Anahtar Kitaplar 1995.
Elvedasız [Gedichte].
İstanbul: Sarmal Yayınevi 1996.
Bilinmeyen
Hitler. Ankara: Yeni Avrasya 2000.
Vatikan ve
Tapınak Şövalyeleri. Ankara: Yeni Avrasya 2002.
Gül ve Haç
Kardeşliği. Ankara: Yeni Avrasya 2003.
Kültür
Savaşları. İstanbul: Birharf 2005.
Yoksul Tanrı.
Taynalı Apollonius. İstanbul: Alfa 2005.
Papa 16.
Benedikt. Gizli Türkiye Gündemi. Ankara: Destek 2006.
Vatikan ve Papa ’nın Gizli Türkiye Senaryosu. [Zusammen mit TahİR Tamer Kumkale.] İstanbul : Pegasus Yayınları 2006.
Dünün Belgeleri
Yarının Tarihi. Ankara: Destek 2007.
Türkiye ’de ve
Dünyada Casuslar. [Zusammen mit Hüseyin Movİt.] İstanbul: Truva 2008.
Why Did God
Change HisMind? [Veytaux:] Je publie 2008.
Behind the Mask
of Hitler. London: Janus Publishing 2010.
Bir Türk Casusun Mektupları. Batı’da Sekuler Düsüncenin Gelişimine
Katkı. İstanbul: Alfa 2010.
Devlet ve
Kimlik. İstanbul: Destek Yayınevi 2010.
[1] Cumhuriyet, 18 Kasım
2013.
[2] ise Akşam, Cumhuriyet,
Hürriyet, Milli Gazete, Milliyet, Sabah, Yeni Akıt, Yeni Şafak , Zaman
gibi gazetelerin ilgili haberlerine ulaşılmaktadır .
[3] Bkz. Hürriyet, 19
Kasım 2013 ve İhlas Haber Ajansı, 19 Kasım 2013. Hürriyet, Şakirin
Camii'nde aynı anda üç cenaze töreni yapıldığını, eski Başbakan Mesut Yılmaz'ın
da işadamı Hakan Güley'in cenazesine katıldığını belirtiyor. Ancak İhlas
Haber Ajansı, Yılmaz ve eşinin yanı sıra MHP Milletvekili Meral Akşener'in
de Altındal'ın cenaze törenine katıldığını bildirdi. Ancak Topbaş'ın
açıklamalarına katılıyorlar.
[4] DİLİPAK 2013.
[5] Cumhuriyet, 18 Kasım
2013 tarihli sayısında Altındal’ın “Adalet sekreteri Dr. “Naciye Selin Şenocak
Altındal”. Çeşitli diğer iletişimlerde ise kendisinden eşi ( karısı ) olarak
bahsedilmektedir (örn. Haber Türk , 18 Kasım 2013). Ancak Haber
Vaktım 1 Ocak 2015 ve Vahdet 1 Ocak 2015 gazetelerinde Altındal'ın
biyolojik kızı Emine Altındal, Selin Şenocak'ın merhumun eşi olmadığını
reddederek, "Selin hanım, babamla sadece evlilik dışı ilişki yaşıyor"
dediği aktarıldı . Aydın Üniversitesi web sayfasında “Dr. Selin Şenocak,
UNESCO Kültürel Diplomasi, Yönetim ve Eğitim Kürsüsü Başkanı, Batı Çalışmaları
Uygulamalı Araştırma Merkezi Müdürü, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler
Öğretim Üyesi”; http://bati.aydin.edu.tr/index.asp?id=3
(erişim tarihi 6 Mayıs 2015). Şubat 2015'te, Türkiye'nin hilafeti
yeniden tesis ederek, ezilen İslam dünyasında öncülük yapması gerektiği
yönündeki kamuoyuna yaptığı tavsiyeyle manşetlere çıkmıştı ; bkz. Yeni
Akıt, 5 Şubat 2015 ve Cumhuriyet, 5 Şubat 2015.
[6] Bkz. Hürriyet, 19 Kasım
2013, İhlas Haber Ajansı, 19 Kasım 2013 ve Haber Vaktim, 1 Ocak
2015. Diğer çeşitli medya açıklamalarında ise kendisinden sadece Altın Dal'ın kızı
olarak söz edilmektedir (örn. Haber Türk, 18 Kasım 2013). İstanbul
Fatih'te bulunan Subrosa Basım Yayın İthalat İhracat Turizm ve İnşaat Ltd. Şti.
altında kayıtlı olan Altın Dals'ın resmi internet sitesi olan http://aytuncaltindal.com/
(erişim tarihi 1 Mayıs 2015) işletmektedir . Kayıtlıdır. Ayrıca,
özellikle tarihî ve dinî konularda internet için hazırladığı çok sayıda
konferansı vardır ve bu konferanslarda kendisinden sıklıkla “Yonca Bayrak hoca”
olarak söz edilir - örneğin: B. https://www.youtube.com/watch?v=FbEX2OV7sS0
(izlenme tarihi 6.5.2015) - ayrıca Aytunç Altındal ile yapılmış
çeşitli röportajlar; Örn. B. https://www.youtube.com/watch?v=HiulrLQIqEA
( 6.5.2015 tarihinde görüntülendi).
[7] Cumhuriyet , 18 Kasım
2013.
[8] Hürriyet, 18 Kasım 2013.
Bu açıklamanın iha.com.tr'deki metni, 18 Kasım 2013.
[9] Bkz. Radikal, 20 Kasım
2013 ve YÜKSEL 2013.
Altındal , ölümünden önce A Haber televizyonuna verdiği
röportajda kendisine kanserojen bir madde verilmiş olabileceği yönündeki
şüphesini dile getirmişti. Ancak aynı röportajda akciğer kanserinin elli yıldır
günde iki paket sigara içmesine bağlı olduğunu söylüyor; Özel Haber [2013].
[10] HPKON
2005 .
[11] iha.com.tr, 18 Kasım 2013: 1:51:
“Susturmak isteyen insanlar şunu bilsinler ki Aytunç Altındal ölmedi, çünkü
onun yetiştirdiği yüzlerce öğrenci, yüzlerce genç var, onun yetiştirdiği
gençler bu bilgileri aktarmağa devam edeceklerdir.”
[12] Z. B. auf den einschlägigen
Biographieportalen; vgl. Altındal_biyografi.info u. Altındal_biyo- grafi.net.
Dem folgenden biographischen Abriss liegen, wo nicht anders angemerkt, diese
beiden zugrunde.
[13] Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012.
[14] Hürriyet, 29 Ağustos 2013.
[15] Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012:
16:51. Diese Tätigkeit liegt offenbar der immer wieder kolportierten
Behauptung zugrunde, er habe als Berater für Gorbatschow gearbeitet.
[16] Altındal
1982: 7 .
[17] A LTINDAL 2015:
10, 13, burada kendisinin hiçbir zaman Hıristiyan olmadığını vurgulamaktadır,
a.g.e.: 24.
[18] ALTINDAL 2015: 10-11 .
[19] ALTINDAL 2015: 144-146 .
[20] Halepli bir aileden gelen Kahire
doğumlu filozofun biyografisi ve siyasi rolü hakkında: B EININ 2005:
123-129.
[21] ALTINDAL 2015 : 6.
[22] ALTINDAL 2010: 5 .
[23] BİR ALTINDAL 1995.
[24] İsviçre Mülteci Konseyi'nde
çalıştı; bkz. A LTINDAL
- M
ARTI 1997.
[25] Altındal'ın Ayşe ile evlenmeden
önce Avrupa'ya kaçmasından birkaç ay sonra en büyük kızı Emine dünyaya geldi;
ilk eşinden ayrıldıktan sonra ikincisiyle evlendiği anlaşılıyor; bk. Hürriyet,
29 Ağustos 2013 ve Aytunçaltindal. com/biyografisi.
[26] Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012:
16: 45: “Ben - biraz ayıp olacak söylemesi ama - yurdışında Türkiye’den daha
fazla tanınan bir insanım.” Dennoch bleiben seine biographischen Daten
lückenhaft. DÎLÎPAK
2013 ergänzend zu den immer wieder kolportierten Angaben:
“Bir ara Vatikan’da çalıştı, daha sonra İngiltere’ye gitmişti. Bir ara
Amerika’da Javier Peres de Cuel- lar’la çalıştı. [...] Japonya’ya gitti.”
Über diese Aufenthalte und Tätigkeiten konnte ich bisher keine weiteren
Informationen ermitteln.
[27] Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012:
18: 46.
[28] “Ben milliyetçi bir adamım.
[...] Ben Kuva-yi milliye ruhuna ve birinci meclise bağlılık duyan - kalben
bağlılık duyan - bir insanım”, Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012: 19: 08.
[29] Als Nachdruck im Anhang zu ALTINDAL 2014b:
236-319.
[30] Altindal 2014b.
[31] Zur Melämiyya vgl. EI2
VI: 223-228 (Stw. „Malämatiyya“) und Türkiye Diyanet Vakfı İslam
Ansiklopedisi 29: 25-35.
[32] Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012.
[33] Frage: “Peki bu danışmanlık
yaptığınız siyasilerin arasında sizin simyacı yanınızla ilgilenen bunun sohbeti
yapan bununla ilgili hukukunuz olanlar oldu mu?” Antwort: “Oldu ama onların
isimlerini veremem. Oldu tabii, olmaz mı... olmaz mı? Evet (lacht).” Bi Sormak
Lazım, 5 Aralık 2012: 22:19. Vgl. auch ibid: 3:10 und 12:04.
[34] Newton. KutsalKıtabın Yorumu.
Istanbul: Mahya Yayıncılık 2012.
[35] Türk İmparatorluğu’nun
Yıkılışına Dair Kehanetler Kitabı. Ankara: Destek 2007.
[36] Altindal 2015: 146.
[37] Altindal 2014a: 11.
[38] Altindal 2010.
[39] Die Widmung lautet: “S.V.S. This
book endeavours to honour and further the concept of civil courage. The author
believes that the cause for Human Rights cannot be secured without civil
courage.”
[40] Budd Schulberg, kitabın
önsözünü yazmak istemişti ancak 2009 yazında geçirdiği ölümcül hastalık
nedeniyle bundan mahrum kaldı. ALTINDAL 2010 : vii. Altındal'ın ifadesiyle ,
üçü de "Nazilerle birinci elden deneyime" sahipti.
[41] İngilizce versiyonda 349 dipnot
bulunurken, Türkçe versiyonda yalnızca 136 dipnot bulunmaktadır.
[42] ALTINDAL 2014a: 8 ; ALTINDAL
2010: xi-xiii .
[43] Rıttlinger
1973: 300 .
[44] Bkz. A LTINDAL 2010:
210-216 ve A LTINDAL
2014a: 241-260. Altındal ayrıca K REISER 1991: 123-127
ödülünü de aldı . Sebottendorf hakkında bkz. G OODRICK -C LARKE 1997:
121-135.
[45] G oodrick -Clarke
1997 .
[46] Hamann
2002 :
71.
[47] Bkz. A LTINDAL 2010:
14-27; Altındal’ın buradaki çok net formülasyonu şudur: “Bu nedenle Georg
Hiedler’in onun gerçek babası olma olasılığı çok yüksektir ve Maria Anna da
onun gerçek biyolojik annesi değildir” (ibid: 27). Bkz. A LTINDAL 2014a:
33-85.
[48] ALTINDAL 2010: 15-16 ve 21;
ALTINDAL : 2014a
: 48-49. İngilizce versiyondaki referanslarında neredeyse
sadece T OLAND
1976: 257-258'e atıfta bulunmaktadır . Graz'da 1830'lara
kadar Yahudi nüfusunun bulunmadığı gerçeğine ilişkin olarak 40 numaralı
dipnotta W AITE
1977'ye atıfta bulunur, ancak bu bilgiyi T OLAND 1976:
259, notta da bulabilirdi .
[49] ALTINDAL 2010: 21 ve 41; A LTINDAL 2014a:
77. Altındal’ın bu konudaki formülasyonları genel olarak belirsizdir.
[50] Vgl. ALTINDAL 2010:
41-42; Altindal 2014a: 76-77.
[51] Vgl. Fest 1973: 33; Kershaw 1998: 32; Maser 1971: 51; Volker 2013: 24; Waite 1977: 131.
[52] ALTINDAL 2010:
42-43; Altindal 2014a: 77-79.
[53] Altindal 2010: 42; Altindal 2014a: 77.
[54] Altindal 2010: 42; Altindal 2014a: 77.
[55] Altindal 2010: 42.
[56] Altindal 2010:
17-18, 38 und 42.
[57] ALTINDAL 2010:
45: “Robert Hamerling played the role model for Alois Hitler.”
[58] ALTINDAL 2010:
45; vgl. ALTINDAL
2014a: 82: “Aloys Hitler, belki de Hammerling gibi Kilisesi’ni
açıkça değiştirmemişti, ama Moravya-Hus çizgisine bağlı Rafızi ‘Özgür Kilise’
ekolünün temsilcisi bir gruba gizlice üye olmuştu.”
[59] Ocak
ayı : 44; bkz. Altindal 2014
: 80-82.
[60] ALTINDAL 2010: 44 ; A LTINDAL 2014a:
81. Anabaptistler için Altındal, C OHN
1970'e dayanmaktadır.
[61] Altindal
2010 : 61-87 ve Altindal 2014a
: 103-115.
[62] ALTINDAL 2014a: 42-43 . Bkz.
A LTINDAL 2010: 17; Hitler'in kurtlara olan ezoterik yakınlığı hakkında daha
fazla bilgi için: A LTINDAL
2010: 54-55 ve A ltindal 2014a: 97-98.
[63] Altindal 2010: 18; Altindal 2014a:
43-44.
[64] ALTINDAL 2010:
17.
[65] DÎLÎPAK 2013:
“Kendi kurguladığı yarı reel, yarı esoterik bir dünyada yaşadı.”
[66] HEPKON 2005:
“Altındal bütün bu iddialarını dile getirirken kitaplarında alışılmışın dışında
bir yöntem kullanıyor. Dikkati ilk çeken ilgili ilgisiz bir sürü ayrıntının
yazılara serpiştirilmesidir. Konuyla ilgili okuyucunun bile bunca ayrıntı
arasında bir ilişki kurması zordur. Zaten bazı durumlarda ilişki de
bulunmuyor.”
[67] HEPKON 2013.
[68]Mümkün olan yerlerde ilk baskılar listelendi. Yazılarının birçoğu
çeşitli yayıncılar tarafından kısmen gözden geçirilmiş, değiştirilmiş ve
eklenmiş baskılarla yayımlanmıştır. Diğer yazarlardan yaptığı çevirilere yer
verilmemiştir. Altındal’ın İngilizce eserleri eski ismi olan Aytun adıyla
yayımlanıyordu.
Zu Aytunç Altındal (1945-2013)
Publizist, Okkultist, Verschwörungstheoretiker
Christoph Herzog (Bamberg)
Am 18. November 2013 erlag
im International Hospital in Yeşilköy der bekannte türkische Publizist,
Okkultist und Verschwörungstheoretiker Aytunç Altındal einem Lungenkrebsleiden.
Zwei Wochen zuvor war er aus der Schweiz, wo er in den Monaten zuvor behandelt
worden war, mit einem vom türkischen Ministerpräsidialamt zur Verfügung
gestellten Ambulanzflugzeug nach Istanbul gebracht worden.[1]
Sein Tod wurde in fast allen großen türkischen
Tageszeitungen gemeldet.[2] Zu seiner Beerdigung am
folgenden Tag auf dem Karacaahmet Friedhof bei Üsküdar erschien neben anderer
Prominenz der Oberbürgermeister von Istanbul, Kadir Topbaş, der in einer
Ansprache erklärte, dass er auch im Namen des damaligen türkischen
Ministerpräsidenten Recep Tayyib Erdoğan an der Bestattung teilnehme, sowie der
bekannte islamistische Journalist Abdurrahman Dilipak.[3]
Letzterer hatte in seinem Tags zuvor in Yeni Akıt erschienenen Nachruf
betont, Altındal sei als bekennender Muslim gestorben.[4]
Das Medieninteresse wurde nicht nur durch die
Prominenz und hohe Medienpräsenz, die Aytunç Altındal in den Jahren vor seinem
Tod in der Türkei besessen hatte, geweckt, sondern sicherlich zusätzlich durch
den noch an seinem Todestag insbesondere durch seine Lebensgefährtin Selin
Şenocak[5] und seine Ziehtochter Yonca
Bayrak[6] sowie seinen Bruder Mehmet
Serendi Altındal in einer Pressekonferenz geäußerten Verdacht befeuert, der
Verstorbene sei Opfer eines Mordanschlags durch Vergiftung geworden.[7] Sein Wissen habe, so Selin
Şenocak, vor allem ausländische Kreise (dış güçler) beunruhigt, die ihn
zum Schweigen hätten bringen wollen.[8]
Auch der in einem Artikel der Zeitung Radikal
als engster Freund Altındals bezeichnete Journalist Mevlüt Yüksel vertrat in
einem in der Zeitung Takvim erschienenen Beitrag die Meinung, dass
Altındal vergiftet worden sei, und zwar in Lausanne durch eine Spezialeinheit
des Templerordens mittels Polonyum 213 [sic]. Dieses Gift verursache Krebs und
hinterlasse keine Spuren. Altındal, der seit fünf Jahren mit Drohungen bedacht
worden sei, habe ihm gegenüber selbst den Verdacht geäußert, dass ihm ein
karzinogenes Mittel ins Essen gemischt worden sei.[9]
Es ist nicht ohne ironische Logik, dass der Tod
eines Autors, der dem kritischen Publizisten Haluk Hepkon als einer der
prominentesten Verschwörungstheoretiker erschien,[10]
und der laut Selin Şenocak Hunderte von Schülern und jungen Adepten seiner
Ideen hinterlassen hatte,[11] sofort selbst Gegenstand einer
Verschwörungstheorie wurde.
Biographisches
Eine einfache Suche nach
„Aytunç Altındal“ über die Internetsuchmaschine Google ergab Anfang Mai 2015
ca. 125.000 Treffer; auf mehreren Webseiten finden sich biographische Abrisse
zu seiner Person.[12] Insgesamt gibt es dennoch
verhältnismäßig wenig zuverlässige Informationen zu seinem Leben. Aytunç
Altındal (sein ursprünglicher Vorname war Aytun) wurde 1945 als jüngstes von
vier Kindern einer Familie mit tscherkessischen Wurzeln in Istanbul geboren.
Sein Vater, Cavit, war Fußballspieler des Clubs Beşiktaş und Präsident von
dessen Ehrengericht (haysiyet divanı), seine Mutter Fatma Hausfrau. Nach
dem Besuch der Grundschule in Istanbul, ging er 1955 nach Diyarbakır und
kehrte erst 1960 wieder nach Istanbul zurück.[13]
Er studierte an der Sorbonne; allerdings ist unklar, welches Fach und ob - und
wenn, mit welchem Grad - er dort sein Studium abschloss.
Seit Mitte der 1960er Jahre war er in der Türkei
als Journalist tätig. 1977 gründete er in Istanbul den Verlag Havass,
1980 einen weiteren namens Süreç, unter welchem Titel er auch eine
Zeitschrift herausbrachte. 1983 verließ er die Türkei wegen seiner drohenden
Verurteilung in einem aufgrund seines 1975 veröffentlichten Gedichtbandes Partizan
gegen ihn laufenden Gerichtsverfahrens.[14]
Er ließ sich in Zürich nieder, wo er Modus Vivendi ins Leben rief,
zugleich ein Buchverlagshaus und eine Kunstgalerie, die er zehn Jahre lang
betrieb. 1989, während der GlasnostPeriode, gründete er eine Zweigstelle
seiner Galerie in Moskau und organisierte offenbar im Auftrag der sowjetischen
Kulturbehörden Ausstellungen sowjetischer Künstler in den USA und in der Türkei
sowie Ausstellungen von westlichen Künstlern in der Sowjetunion.[15]
Altındal stand zunächst marxistischem Gedankengut
nahe. Seine mit wissenschaftlichem Anspruch und Apparat geschriebene
Geschichte der Frau in der Türkei folgte ausdrücklich einer marxistischen
Perspektive, und noch der Einleitung seines 1982 veröffentlichten Gedichtbandes
Anılan stellte er das Dante-Zitat Segui il tuo corso, e lascia dir le
genti voran mit dem ausdrücklichen Hinweis, es dem Vorwort von Marxens Kapital
entnommen zu haben.[16] Wie andere linke
Intellektuelle in der Türkei zu jener Zeit scheint auch Altındal im Lauf der
späten 1980er ein Interesse an Religion entfaltet zu haben, allerdings auf eine
durchaus unorthodoxe und originelle Weise. Im Jahr 1992 publizierte er in
England eine kleine Schrift mit dem Titel Three Faces of Jesus. Darin
entwickelte er ein der katholischen Christologie gegenüber kritisches
Jesusbild und vertrat die These von Jesus als einem säkularen Juden. Zu dieser
Zeit scheint er zahlreiche akademische Kontakte zu einem Segment der
internationalen akademischen Sozialwissenschaften in den USA und Europas geknüpft
zu haben, wo seine Thesen Anerkennung fanden. In der türkischen Übersetzung
seines Buches vermerkt er, als erster türkisch-muslimischer Autor überhaupt
Jesus nicht aus muslimischer Sicht, sondern in einer dem Christentum immanenten
Perspektive mit der Terminologie der christlichen Theologie behandelt zu haben.[17] Dies mache auch die
Übersetzung und Lektüre der türkischen Version seines Buches zu einer
Herausforderung. Im Vorwort zu späteren Auflagen stellte er fest, sein Buch
habe unerwartet große wissenschaftliche Aufmerksamkeit erfahren. Seine These
werde in einer an der Universität Exeter angefertigten Dissertation besprochen,
sie sei zum Pflichtprogramm für Studierende der Theologie am Boston College
avanciert, und sein Buch finde in der makedonischen Übersetzung Verwendung als
supplementäres Lehrwerk für dortige Theologiestudenten.[18]
Dem Anhang späterer Auflagen fügte er den Wortlaut dreier kurzer anerkennender
Dankesschreiben bei, die von Donald J. Dietrich (1941-2013), Professor für
Theologie am jesuitischen Boston College, von dem bekannten amerikanischen
Literaten Robert Pinsky und von dem 1988 von der Indiana University
emeritierten Politologen Bernard S. Morris (1918-2010) stammten, denen er sein
Jesus-Buch jeweils hatte zukommen las- sen.[19]
Insbesondere im Umfeld
der von dem israelischen Philosophen Ezra Talmor (geb. 1919)[20] geleiteten International
Society for the Study of European Ideas (ISSEI) reüssierte Altındal in den
1990er Jahren. 1992 trug er seine Jesus-These in einem von Donald J. Dietrich
geleiteten Panel auf der Konferenz der Gesellschaft in Aalborg vor,[21] 1994 war er im
wissenschaftlichen Beirat und Panelleiter der ISSEI- Konferenz in Graz.[22] 1995 erschien in der damaligen
Zeitschrift der Gesellschaft History of European Ideas ein kurzer
Aufsatz von ihm mit dem Titel „Jesus - The Secular Jew“.[23]
Während seiner Züricher
Jahre war Aytunç Altındal in erster Ehe mit Carole Altındal-Marti[24] verheiratet. Später war er mit
einer Frau des Vornamens Ayşe verehelicht, mit der er drei Kinder, Emine, Zeyno
und Ahmet Mustafa, hatte.[25]
Sicherlich muss man
sagen, dass Altındal mit Informationen zu seiner Biographie eine gewisse
Selbststilisierung betrieb. So benutzte er seine internationalen Verbindungen
als Ressource, um seine Bedeutung im türkischen Kontext aufzuwerten: „Es mag
ein bisschen anmaßend erscheinen, wenn ich es so sage, aber ich bin im Ausland
eine bekanntere Person als in der Türkei“[26]
äußerte er in scheinbarer Bescheidenheit mit Blick auf seine internationalen
Kontakte zu Künstlern und Wissenschaftlern in einem Fernsehinterview mit der
Journalistin Selin Ongun, die er auch darüber aufklärte, dass er nicht nur, wie
sie glaube, für Necmettin Erbakan, sondern ebenso für Bülent Ecevit tätig
gewesen sei.[27] Bei dieser Gelegenheit stellte
sich Altındal selbst als guten Nationalisten in frühkemalistischer Tradition
dar.[28]
Tatsächlich stellt sich
in seinen Publikationen Altındals Interesse an okkulten Vereinigungen zunächst
als historisch-politisches Anliegen dar. So hatte er schon zu Beginn der 1980er
Jahre in seiner Zeitschrift Süreç eine Serie zur Freimaurerei aus der
französischen Zeitschrift Le Crapouillot von 1876 übersetzt und
veröffentlicht.[29] Seine These, die
Europäische Union stehe in der - nicht nur geistigen, sondern auch
organisatorischen - Tradition des gnostischen (im Gegensatz zum offiziellen
kirchlichen) Christentums hat gleichfalls eine politische Stoßrichtung.[30] Es wäre allerdings eine
Verkürzung, dabei seine eigene, persönliche Involvierung in okkultes Ideengut
zu vernachlässigen. Tatsächlich stellt er sich als Eingeweihten der islamischen
Bätiniyya-Tradition dar. Er stamme aus einer Familie mit Malämiyya-Tradi- tion.[31] Während seiner Kindheit in
Istanbul und in seiner Jugend in Diyarbakır habe er als einziger seiner
Geschwister eine entsprechende Malämiyya-Ausbildung genossen. Die Malamiyya
rückte er in die Nähe zur Bätiniyya und zog eine Parallele zwischen deren
elitär-gnostischen Interpretation des Islams und der Namenswahl für seine erste
Verlagsgründung Havass[32]
Der Malamiyya zufolge verfüge der Mensch nicht nur über fünf Sinne, sondern
zusätzlich noch über fünf innere Sinne (iç duyu), erklärte er und stritt
nicht ab, über die Möglichkeit zu verfügen, nach einem alten System,
persönliche Prophezeiungen zu machen, weigerte sich aber, Namen von
Persönlichkeiten, die er ,alchimistisch‘ beraten hatte, preiszugeben.[33] Dieses weitgehende
esoterische Interesse zeigt sich auch in seiner Publikationstätigkeit: Im
Rahmen seiner verlegerischen T ätigkeit für Modus Vivendi in Zürich
druckte Altın- dal 1985 Isaac Newtons 1733 veröffentlichte Schrift Observations
Upon the Prophecies of Daniel and the Apocalypse of Daniel, and the Apocalypse
of St. John als ledergebundenes bibliophiles Faksimile nach und übersetzte
sie sp äter ins Türki- sche.[34] 2007 veröffentlichte er eine
türkische Übersetzung der Prophezeiungen über den Untergang des Osmanischen
Reiches aus der Chronik des Laonikos Chalkokon- dyles.[35]
Im
Folgenden sollen einige Probleme von Altındals Synthese von wissenschaftlich-historischem
Anspruch und verschwörungstheoretischen und okkulten Ansätzen anhand seines
Buches über Hitler diskutiert werden.
Altındals Buch über
Hitler
“Scholarly, but not the
conventional style” hatte der Politikwissenschaftler Bernard S. Morris über den
Stil von Altındals Jesus-Buch geurteilt.[36]
Altındals Hitler-Buch ist sicherlich ebenso unkonventionell. Aber seine
wissenschaftliche Qualität ist mindestens als problematisch zu bezeichnen,
trotz eines Apparats und trotz eines vermutlich relevanten Beitrags zur Forschung
über den Hitler-Förderer Rudolf von Sebottendorf.
Das Buch geht im Kern, so
der Autor, auf Artikel zurück, die er zwischen 1992 und 1994 in den Zeitungen Milliyet,
Cumhuriyet und Sabah veröffentlichte. Das Buch selbst habe er
zunächst auf Englisch verfasst. Allerdings hätten ihn Freunde dazu überredet,
das Buch zuerst auf Türkisch erscheinen zu lassen.[37]
Die englische Variante des Buches erschien erst 2010.[38]
Obwohl sie über weite Strecken den gleichen Text beinhalten und von der Länge
her vergleichbar erscheinen, sind die beiden Bücher nicht identisch, und es
gibt zahlreiche Abweichungen. Dies beginnt schon bei der Widmung. Die türkische
Variante, jedenfalls in der mir zugänglichen 19. Auflage, ist „Mina“
zugeeignet, die englische ist in einer etwas längeren Ausführung der
Zivilcourage gewidmet.[39] Die ,acknowledgments‘ der
englischen Fassung enthalten auch einen emphatischen Dank an drei verstorbene
Freunde - prominente amerikanische Persönlichkeiten, die in der englischen
Ausgabe mit Vornamen angeredet werden, in der Danksagung zur türkischen
Ausgabe aber gänzlich unerwähnt bleiben: der Schriftsteller Kurt Vonnegut jr.,
der Drehbuchautor Budd Schulberg und der Leiter des Aspen Institutes, Joseph E.
Slater.[40] In beiden Sprachversionen
verfügt das Buch über einen - in der englischen Variante wesentlich
ausführlicheren[41] - wissenschaftlichen Apparat
mit Fußnoten und Bibliographie und einen gewissen, allerdings eingeschränkten
wissenschaftlichen Anspruch: Es sei dem Autor nicht darum zu tun gewesen, eine
grundsätzlich neue Geschichte des Nationalsozialismus oder Hitlers vorzulegen.
Sein Anliegen bestehe vielmehr darin, das Phänomen Hitler verstehbar zu
machen.[42] Dies nun geschieht weitgehend durch
die Einbettung Hitlers in den Hintergrund des Okkultismus und bestimmter
Organisationen desselben, die ihn zur Macht gebracht hätten. Schließlich betont
der Autor noch, einen originären historischen Forschungsbeitrag zu liefern auf
der Basis von ihm neu entdeckter Dokumente, die sich im Wesentlichen auf das
Nachleben nach 1945 des Mitgründers der ariosophischen Thule-Gesellschaft,
Rudolf von Sebottendorf, beziehen. Während bisher auf Grundlage von Angaben in
den Memoiren des in der Türkei während des 2. Weltkriegs in der deutschen
Spionage tätigen Herbert Rittlinger angenommen wurde, Sebottendorf habe sich
unmittelbar nach der Kapitulation Deutschlands 1945 im Bosporus ertränkt,[43] behauptet Altındal auf Basis
von bisher unbekannten Akten des türkischen Emniyet Müdürlüğü, dass sich
Sebottendorf unter dem Schutz türkischer Behörden bis 1957 weiter in der Türkei
aufgehalten habe.[44]
Die Perspektive auf die
okkulten Wurzeln des Nationalsozialismus als solche ist keine Innovation
Altındals. Er entnimmt viele seiner grundsätzlichen Beobachtungen dem
diesbezüglich wegweisenden Werk über Ariosophie und Nationalsozialismus des
britischen Religionswissenschaftlers Nicholas Goodrick-Clarke.[45] Die Perspektive Altındals ist
aber eine grundsätzlich andere. Er integriert eine Langzeitperspektive auf
okkulte Ideen und ihre Organisationen eines heterodoxen gnostisch-
wiedertäuferischen Christentums seit dem Mittelalter, als deren Produkte Hitler
und der Nationalsozialismus erscheinen, mit einer Betrachtungsweise, die historische
und okkulte Argumente mischt. Das Buch Altındals über Hitler ist daher im
eigentlichen Sinn keine Biographie Hitlers. Das biographische Interesse des
Buches liegt ebenso auf Sebottendorf, den Aytunç Altındal als den
entscheidenden Wegbereiter Hitlers wahrnimmt. Wo es um Hitler geht,
interessiert er sich kaum für das Scheitern, sondern für den Aufstieg dieses
Mannes. Eine auffallend hohe Aufmerksamkeit erfährt die familiäre Herkunft des
Diktators. Insbesondere bemüht sich Altındal darum, die ,entscheidende
Schwachstelle‘[46] in Adolf Hitlers Stammbaum,
nämlich die Herkunft seines Großvaters väterlicherseits, Alois Hitler, zu
klären. Seine damit in Zusammenhang stehenden Ausführungen sollen im Folgenden
als Fallbeispiel für die argumentative Struktur seines Buches herangezogen
werden.
Während in der Literatur
darüber Einhelligkeit zu bestehen scheint, dass Maria Anna Schicklgruber die
leibliche Mutter von Alois Hitler gewesen sei, ist umstritten, ob Georg Hiedler
tatsächlich sein leiblicher Vater ist - wie nachträglich im Pfarrbuch von
Döllersheim eingetragen. Altındal vertritt hier nun die m. W. originelle
Auffassung, dass Maria Anna Schicklgruber nicht die leibliche Mutter von Alois
Hitler und Georg Hiedler nicht dessen Vater gewesen sei. Vielmehr sei das Kind,
also Adolf Hitlers Vater, von ihr nur angenommen worden. Sie habe dafür bis zu
dessen 13. Lebensjahr regelmäßige Geldzuweisungen erhalten.[47]
Bei dieser letzteren
Behauptung Altındals handelt es sich um ein Derivat der von dem
Nationalsozialisten Hans Frank in seinen kurz vor seiner Hinrichtung verfassten
Memoiren in die biographische Diskussion um die Herkunft Hitlers eingeführte
Vorstellung, die einige Verwirrung gestiftet hat. Frank behauptet darin, es
habe sich beim Vater von Alois Hitler um einen Grazer Juden namens Frankberger
gehandelt, bei dem Maria Anna Schicklgruber in Stellung gewesen sei. Hitler
selbst habe ihm gegenüber zwar abgestritten, Enkel eines Juden zu sein, aber
jüdische Alimente- zahlungen bestätigt. Altındal nimmt zwar zur Kenntnis, dass
in der historischen Forschung Franks Behauptung längst als widerlegt gilt - so
gab es in den 1830er Jahren in Graz überhaupt keine jüdische Bevölkerung -,[48] scheint aber Hitlers
angeblicher Aussage gegenüber Frank, die Alimentezahlungen aus jüdischer Quelle
zugibt, dennoch Glauben zu schenken.[49]
Er verbindet dies jedoch
mit der weiteren These, dass das berufliche Vorankommen von Hitlers Vater
Alois im Staatsdienst so erstaunlich sei, dass man es nur mit Hilfe von
Protektion einflussreicher Kreise erklären könne.[50]
Dass die Karriere Alois Hitlers vom Schusterjungen zum k.u.k. Zollbeamten
bemerkenswert sei, ist von zahlreichen Hitlerbiographen festgestellt worden,
ohne dass in diesem Zusammenhang jedoch die Frage eines seinem Aufstieg
zugrunde liegenden Protektionsverhältnisses auch nur thematisiert worden wäre.[51] Für Altındals Sicht der Dinge
ist aber gerade diese offenbar von ihm eingebrachte Hypothese von zentraler
Bedeutung. Auf der Suche nach Anhaltspunkten, wer Alois Hitler protegiert haben
könnte, kommt er auf den weitläufig mit ihm verwandten, damals gefeierten
Dichter und Schriftsteller Robert Hamerling.[52]
Es sei anzunehmen, so Altındal, dass Alois, bevor er sich nach Wien begab, von
dem in nationalistischen Kreisen vergötterten Hamer- ling gehört habe[53] und sich zu ihm begeben habe.
Hamerling wiederum sei sich stets seiner Wurzeln im Waldviertel bewusst
geblieben. Dass Hamerling Alois Hitler gefördert und protegiert habe, wird von
Altındal in der englischen Version seines Buchs mit „possible“, in der
türkischen dagegen mit „sehr wahrscheinlich“ (kuvvetle muhtemel)
angegeben.[54] Insgesamt bleibt der
Zusammenhang zwischen Alois Hitler und Robert Hamerling auf der historischen
Ebene der Argumentation aber ohne Quellenbeleg und rein spekulativ. In der
englischen Version des Buches spielt Altın- dal sogar mit dem Gedanken, ob
Hamerling nicht der Großvater Adolf Hitlers gewesen sein könnte: “A photo of
Hamerling shows striking facial features and charac- teristics resembling those
of Adolf Hitler. Is it possible he was his grandfather?”[55]
Zumindest diese (offen gelassene) Frage Altındals lässt sich mit einem
klaren Nein beantworten. Wenn wir annehmen, wie dies auch Altındal tut,[56] dass die Geburtsjahre für
Alois Hitler (1837) und für Robert Hamerling (1830) feststehen, lässt es sich
kaum wahrscheinlich machen, ersterer könne der Sohn des letzteren sein.
Es gibt aber eine zweite
Ebene der Argumentation bei Altındal, die man als metahistorisch bezeichnen
könnte. Sie besteht im Auffinden einer Art von Mustern, deren Evidenz eine
bestimmte metahistorische Perspektive voraussetzt. Im Falle der Verbindung
zwischen Robert Hamerling und Alois Hitler lautet diese metahistorische
Argumentation Altındals wie folgt: Hamerling sei vom Katholizismus zum
Wiedertäufertum konvertiert, welches nicht zuletzt in Bayern und Österreich bis
heute im Untergrund existiere. Er habe als Rollenmodell für Alois Hitler
gedient.[57] Wie in den 1870er
Jahren Rupert Johann Hammerling seinen Namen in Robert Hamerling geändert habe,
so habe auch Alois Schicklgruber seinen Namen in Alois Hitler ändern lassen.
Zwar gebe es keinen Hinweis darauf, dass er auch die katholische Kirche
verlassen habe, jedoch sei er sicherlich antiklerikal und antirömisch eingestellt
gewesen: “Alois probably was not an Anababtist like Hamerling, but he cer-
tainly carried a secret membership of the Free Church tradition in the
mainstream of the Moravian-Hussite line.”[58]
Bei Hitler findet Altındal gleichfalls das WiedertäuferMotiv: “What ist
increasingly apparent is that Adolf Hitler’s policies and under- standing of
‘purification’ in style and form perhaps coincidentally tended to be echo- ing
the Anabaptist religiosity and the historical montage. According to Adolf
Hitler, it was not Christ but the Providence that gave him the sword and
revenge to punish all sins, to stamp out all governments, to communise all
property and to slay those who do not permit themselves to be rebaptised
(Nazification).”[59] Die quasi-religiöse
Perspektive Hitlers auf Endlösung und finale Vergeltung sei bereits in der
Eschatologie der Wiedertäufer angelegt.[60]
Altındal zielt aber auf mehr als geistesgeschichtliche Wurzeln oder
Parallelen. Er insinuiert sowohl institutionelle Kontinuitäten in der Form
geheimer Organisationen als auch einen realen okkulten Hintergrund. Es geht ihm
nicht nur um die politische Verschwörung geheimer und okkulter Organisationen.
Der Okkultismus ist tatsächlich ein Teil seiner historischen Reflexionsmethode,
die darum eine metahistorische Betrachtungsweise ist. Ein erheblicher Teil des
Buches spielt sich auf dieser metahistorischen Ebene ab. Hierzu gehören beispielsweise
die numerologischen und Tarot-inspirierten Interpretationen von Hit- ler.[61] Das Buch - in seiner
englischen wie in seiner türkischen Version - ist ohne die Bereitschaft, sich
auf diese okkulte Ebene einzulassen, von höchst eingeschränktem Wert. In diese
Richtung scheint mir auch die offensichtliche chronologische Fehleinschätzung
von Hameling als möglichem Vater von Alois Hitler durch Altındal zu zeigen: Der
Fehler, so scheint es, konnte ihm umso leichter unterlaufen, weil er der
historischen Dimension gegenüber der metahistorischen eine weitaus geringere
Priorität einräumt.
Es gibt auch Fälle, in
denen Altındals historische Argumentation und seine metahistorische Reflexion
auseinanderzudriften scheinen, ohne dass dies von ihm aufgelöst würde. So
reflektiert Altındal über das genaue Geburtsdatum von Alois Hitler, das von den
meisten Historikern mit dem 7. Juni, von einigen aber mit dem 17. Juni 1837
angegeben werde. In beiden Fällen nun gingen die Historiker davon aus, das Kind
sei in Strones geboren und am gleichen Tag von seiner Mutter nach Döllers- heim
zur Taufe gebracht worden. Altındal hält dagegen, dass es für eine frische entbundene
Mutter vergleichsweise fortgeschrittenen Alters kaum realistisch sei, den Weg
von Strones nach Döllersheim zu Fuß zurückzulegen, zumal bei den damaligen
schlechten Wegverhältnissen. Außerdem sei nicht zu erwarten, dass der Pfarrer
sowie Taufpaten sofort am selben Tag zur Verfügung gestanden hätten.
Von der
Frage der quellenmäßigen Plausibilität der Argumentation einmal abgesehen, ist
es zur Unterstützung der oben erwähnten These Altındals, dass Maria Anna
Schicklgruber nicht die leibliche Mutter Alois Hitlers sei, natürlich sinnvoll,
die Behauptung, letzterer sei am gleichen Tag in Strones geboren und in
Döllers- heim getauft worden, in Zweifel zu ziehen. Dem allerdings schließt
Altındal eine längere Betrachtung über das Datum des 17. Juni an. Dies sei der
Tag des in der katholischen Kirche als Heiliger verehrten bretonischen Herveus,
der - selbst blind - von einem Wolf begleitet und geführt wird. Alois Hitler
sei nun gestorben, ohne zu sehen, was sein Sohn angerichtet habe, also
metaphorisch betrachtet: blind. Blind sei er auch darin gewesen, dass er seinen
eigenen Vater nie gesehen habe. Dieser - im übertragenen Sinn - blinde Mann sei
durch seinen Sohn Adolf Hitler in die Geschichte gebracht und geleitet worden (tarihe
sokulmuştu ve yönlendirilmişti), denn ohne seinen berühmten Sohn wäre der
Vater längst der Vergessenheit verfallen und niemand würde sich für seine
Biographie interessieren. Hitler sei aber tatsächlich ein ,Wolfsmensch‘ (kurt
adam), denn sein Name leite sich etymologisch von dieser Bedeutung ab, und
zugleich sei ,Wolf‘ sein Codename in der nationalsozialistischen Bewegung
gewesen.[62] Schließlich erwähnt Altındal
als weitere Auffälligkeit, dass der 17. Juni 1837 ebenso ein Samstag gewesen
sei wie der 20. April 1889, der Geburtstag Adolf Hitlers.[63]
Der argumentative Wert dieses Exkurses bleibt unklar - umso mehr als Altındal
ja kurz zuvor sowohl gegen den 7. als auch gegen den 17. Juni als Geburtstag
argumentiert hatte. Allenfalls könne es sein Tauftag gewesen sein.[64] Eine explizite Auflösung des
Rätsels bleibt aus.
***
In seinem bereits erwähnten
empathischen, aber gleichwohl distanzierten Nachruf auf Aytunç Altındal schrieb
Abdurrahman Dilipak, der Verstorbene sei ein einsamer, leidgeprüfter und dabei
kluger Mann gewesen, der in „seiner selbst zusammen gesetzten halb realen, halb
esoterischen Welt gelebt“ habe.[65]
Der Publizist und Kritiker von
Verschwörungstheorien, Haluk Hepkon, betrachtet die durch die
Aneinanderreihung von lose verbundenen Details geringe, und manchmal sogar
fehlende, innere argumentative Kohäsion als ein durchgehendes und
unkonventionelles Stilelement der Bücher Altındals, das es auch interessierten
Lesern schwer mache, einen roten Faden zu finden.[66]
Die Verschwörungstheorien
Altunç Altındals sind zugleich vage und radikal. So kann die gesamte
europäische Geschichte für ihn nur aus dem Konflikt der katholischen Kirche
mit der christlichen Gnosis und ihren geheimen freimaurerischen und anderen
Organisationen verstanden werden.[67] Geschichte wird so im
Wesentlichen zum Produkt okkulter Geheimgesellschaften, die allerdings eher
christlich-gnostisch als jüdisch-zionistisch geprägt sind. Darüber hinaus aber
stellt Altındal seine Verschwörungstheorien in einen genuin okkulten
Erklärungszusammenhang: Nicht allein, dass er okkulte Theorien wie bestimmte
Techniken der Wahrsagerei als Erklärungsmodi unterstützt - er scheint auch mit
dem Anspruch zu schreiben, selbst ein esoterischer Eingeweihter zu sein.
Bibliographie
a) Gedruckte
Literatur
Altindal, Aytun 1995. Jesus - The Secular Jew. History of
European Ideas 20/4-6: 669672.
—. 2010. Behind the Mask of Hitler. London.
Altindal, Aytunç 1982. Anılan. İstanbul.
—. 2010. Devlet ve Kimlik. İstanbul.
—. 2014a. Bilinmeyen Hitler. 19. Aufl.
İstanbul.
—. 2014b. Gül ve Haç Kardeşliği. İstanbul.
—. 2015. Üç İsa. 14. Aufl. İstanbul.
Altindal-Marti, Carole 1997. Wer wir sind und was wir wollen.
Portrait der Schweizerischen Flüchtlingshilfe. Bern.
Beinin, Joel 2005. The Dispersion of Egyptian Jewry.
Culture, Politics, and the Formation of a Modern Diaspora. Cairo.
Cohn, Norman 1970. The Pursuit of the Millennium
Revolutionary Millenarians and Mysti- calAnarchists of the Middle Ages.
Revised ed. Oxford.
EI2
=TheEncyclopaedia of Islam. New Ed. Vol. VI. Leiden 1991.
Fest, Joachim C. 1973. Hitler. Eine Biographie. Frankfurt
am Main.
Goodrick-Clarke,
Nicholas 1997. Die
okkulten Wurzeln des Nationalsozialismus. Übers.
Susanne Mörtz. Graz.
Hamann,
BRIGITTE 2002. Hitlers Wien. Lehrjahre eines Diktators.
5. Aufl. München-Zürich.
Kershaw, Ian 1998. Hitler 1889-1936. Übers. Jürgen Peter Krause & Jörg W. Rademacher. Stuttgart.
Kreiser, Klaus 1991. Bektaşi-Miszellen. Turcica 23:
115-130.
Maser, Werner 1971. Adolf Hitler. Legende, Mythos,
Wirklichkeit. 6. überarb. Aufl. München.
Rittlinger, Herbert 1973. Geheimdienst mit beschränkter Haftung.
Bericht vom Bosporus. stuttgart.
Toland, John 1976. Adolf Hitler. Bd. 1. New York.
Türkiye
Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi.
29. Ankara 2004.
ULRICH,
Volker 2013. Adolf Hitler. Biographie. Bd 1: Die
Jahre des Aufstieges 1889-1939. Frankfurt am Main.
Waite,
Robert G. L.1977. ThePsychopathic
God. Adolf Hitler. New York.
b) Internetquellen
Altındal_biyografi.
info. http://www.biyografi.infb/kisi/aytunc-altindal (gesehen 1.5.2015).
Altmdal_biyografi.net. http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=203 (gesehen 1.5.2015).
Aytuncaltindal.
com/biyografisi. http://www.aytuncaltindal.com/biybgrafisi.htm (gesehen 1.5.2015).
Bi Sormak Lazım, 5
Aralık 2012. = https://www.youtube.com/watch?v=q0vPVUOdGd4 (gesehen 1.5.2015). [In der Sendereihe „Bi Sormak Lazım“
des Fernsehsenders A Haber am 5. Dezember 2012 ausgestrahltes Interview
der Journalistin Selin Ongun mit Aytunç Altındal.]
Cumhuriyet, 18
Kasım 2013. „Altındal Öldürüldü“ iddiası = http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/10441/_Altindal_olduruldu____ iddiasi.html
(gesehen
1.5.2015).
Cumhuriyet, 5, Şubat 2015. Hilafet Kurumu Yeniden Uygulamaya
Konulmalı = http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/207317/_Hilafet_kurumu_yeniden_uygulam aya_konulmali_.html (gesehen 1.5.2015).
DİLİpak,
Abdurrahman 2013. Bir
Garip Öldü Diyeler, Yeni Akıt, 18 Kasım = http://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/bir-garip-oldu-diyeler-
3683.html (gesehen 1.5.2015).
Haber Türk, 18. Kasım 2013 = https://www.youtube.com/watch?v=UfFX1i1-iN4 (gesehen 6.5.2015).
Haber Vaktim, 1 Ocak 2015. Altındal'ın Kızı Emine Altındal'dan
Bomba İddialar! = http://www.habervaktim.com/haber/401160/altindalin-kizi-emine-altindaldan-bomba-
iddialar.html (gesehen 6.5.2015).
Hepkon,
Haluk 2005. Hz. İsa ve
‘Gnostik Dünya Düzeni’, Radikal Kitap, 5 Auğustos 2005 = http://www.radikal.com.tr/kitap/hz_isa_ve_gnostik_dunya_duzeni-857289 (gesehen 6.5.2015).
Hepkon,
Haluk 2013. Komplo
Teorilerinin Parlattığı Aytunç Altındal, Radikal Kitap, 22 Kasım 2013 = http://odatv.com/n.php?n=komplo-teorilerinin-parlattigi-aytunc-altindal--2211131200 (gesehen 6.5.2015).
Hürriyet 29 Ağustos 2013. Altındal: “Atatürk’ün Vasiyeti
Kasım Ayında Açıklanacak” = http://www.hurriyet.com.tr/gundem/24609858.asp (gesehen 1.5.2015).
Hürriyet, 18 Kasım 2013. Gazeteci, Yazar ve Araştırmacı
Aytunç Altındal vefat etti = http://www.hurriyet.com.tr/gundem/25144675.asp (gesehen 6.5.2015).
Hürriyet, 19 Kasım 2013. Aytunç Altındal Son Yolculuğuna
Uğurlandı = http://www.hurriyet.com.tr/kultur-sanat/25156003.asp (gesehen 1.5.2015).
iha.com.tr, 18 Kasım
2013: https://www.youtube.com/watch?v=VUC9WgAo57E (gesehen 1.5.2015).
İhlas Haber Ajansı, 19 Kasım 2013. Aytunç Altındal Son Yolculuğuna
Uğurlandı = http://www.iha.com.tr/haber-aytunc-altindal-son-yolculuguna-ugurlandi-312184/ (gesehen 1.5.2015).
Özel Haber [2013] https://www.youtube.com/watch?v=dejB1tEVIkc (gesehen 1.5.2015). [Eine Reportage des Senders A Haber
mit Altındal nach seiner Krebserkrankung; genaues Datum unbekannt.]
Radikal, 20 Kasım 2013. Aytunç Altındal’ı Tapınak
Şövalyeleri Zehirlemiş! = http://www.radikal.com.tr/turkiye/aytunc_altindali_tapinak_sovalyeleri_zehirlemis-
1161862 (gesehen 1.5.2015).
Vahdet, 1 Ocak 2015. „Babamın naaşını bile göstermediler“
= http://www.gazetevahdet.com/babamin-naasini-bile-gostermediler-3126h.htm (gesehen 6.5.2015).
Yeni Akıt, 5. Şubat 2015. Dr. Selin Şenocak: Hilafet Yeniden
Uygulamaya Konulmalı = http://www.yeniakit.com.tr/haber/dr-selin-senocak-hilafet-yeniden-uygulamaya-
konulmali-50789.html (gesehen 1.5.2015).
Yüksel, Mevlüt 2013. Lozan’da Zehirlendi, Takvim, 20 Kasım
= http://www.takvim.com.tr/guncel/2013/11/20/lozanda-zehirlendi (gesehen 6.5.2015).
Anhang: Verzeichnis der in Buchform
veröffentlichten Schriften von Aytunç Altındal[68]
Partizan.
İstanbul: Yücel Yayınları 1975.
Dinmeyen. Şiirler. İstanbul: Havass 1978.
Türkiye’de Kadın (Marksist Yaklaşım). İstanbul: Birlik 1975.
Haşhaş ve Emperyalizm. İstanbul: Havass 1979.
Anılan.
İstanbul: Havass 1982.
Siyasal Kültür ve Yöntem. İstanbul: Havass 1982.
İhanet Şiirleri.
İstanbul: Süreç 1984.
Niçin Eşit İşe Eşit Ücret Değil? İstanbul: Süreç 1984.
Laiklik: Enigma’ya Dönüşen Paradigma. İstanbul: Süreç 1986.
Three Faces of Jesus. Sussex: Book Guild 1992.
Üç İsa.
[Übers. SİBEL Özbudun.] İstanbul: Anahtar Kitaplar 1993.
Türkiye ve Ortodokslar. İstanbul: Anahtar Kitaplar 1995.
Elvedasız
[Gedichte]. İstanbul: Sarmal Yayınevi 1996.
Bilinmeyen Hitler. Ankara: Yeni Avrasya 2000.
Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri. Ankara: Yeni Avrasya 2002.
Gül ve Haç Kardeşliği. Ankara: Yeni Avrasya 2003.
Kültür Savaşları.
İstanbul: Birharf 2005.
Yoksul Tanrı. Taynalı Apollonius. İstanbul: Alfa 2005.
Papa 16. Benedikt. Gizli Türkiye Gündemi. Ankara: Destek 2006.
Vatikan ve Papa ’nın
Gizli Türkiye Senaryosu. [Zusammen
mit TahİR Tamer Kumkale.]
İstanbul : Pegasus Yayınları 2006.
Dünün Belgeleri Yarının Tarihi. Ankara: Destek 2007.
Türkiye ’de ve Dünyada Casuslar. [Zusammen mit Hüseyin Movİt.] İstanbul: Truva 2008.
Why Did God Change HisMind? [Veytaux:] Je publie 2008.
Behind the Mask of Hitler. London: Janus Publishing 2010.
Bir Türk Casusun
Mektupları. Batı’da Sekuler Düsüncenin Gelişimine Katkı. İstanbul: Alfa 2010.
Devlet ve
Kimlik. İstanbul: Destek Yayınevi
2010.
[1] Cumhuriyet, 18 Kasım 2013.
[2] Eine entsprechende Internetrecherche führt
u. a. zu entsprechenden Meldungen in Akşam, Cumhuriyet, Hürriyet, Milli
Gazete, Milliyet, Sabah, Yeni Akıt, Yeni Şafak und Zaman.
[3] Vgl. Hürriyet,
19 Kasım 2013 und Ihlas Haber Ajansı, 19 Kasım 2013. In Hürriyet
wird darauf verwiesen, dass es zur selben Zeit drei Bestattungsfeiern in der
Şakirin Moschee gegeben habe und dass der frühere Ministerpräsident Mesut Yılmaz
zur Beerdigung des Unternehmers Hakan Güley erschienen sei. Dagegen meldete die
Ihlas Haber Ajansı, Yılmaz und seine Frau sowie die MHP-Abgeordnete
Meral Akşener wären auf Altındals Beerdigung gewesen. Bezüglich der Äußerungen
von Topbaş stimmen sie dagegen überein.
[4] DİLİPAK 2013.
[5] Cumhuriyet, 18 Kasım 2013 nennt sie
Altındals “çalışma arkadaşı Dr. Naciye Selin Şenocak Altındal”. In
verschiedenen anderen Mitteilungen wird sie als seine Gattin (eşi)
bezeichnet (z. B. Haber Türk, 18. Kasım 2013). In Haber Vaktım, 1
Ocak 2015 und Vahdet, 1 Ocak 2015 dementiert jedoch die leibliche
Tochter Altındals, Emine Altındal, dass Selin Şenocak die Ehefrau des
Verstorbenen war, und wird dort mit den Worten zitiert: “Selin hanım, babama
sadece arkadaşlık ve asistanlık ediyordu.” Auf der Webseite der Aydın
Üniversitesi ist sie als “Dr. Selin Şenocak, UNESCO Chair Holder in Cultural
Diplomacy, Governance and Education, Director, Occidental Studies Applied
Research Center, Political Sciences and international Relations Faculty Member”
vorgestellt; http://bati.aydin.edu.tr/index.asp?id=3 (gesehen 6.5. 2015). Im Februar 2015 kam sie wegen ihrer
öffentlich getätigten Empfehlung, die Türkei solle sich an die Spitze der
unterdrückten islamischen Welt stellen und hierfür das Kalifat wieder einführen,
in die Schlagzeilen; vgl. Yeni Akıt, 5. Şubat 2015 und Cumhuriyet,
5, Şubat 2015.
[6] Vgl. Hürriyet,
19 Kasım 2013, ihlas Haber Ajansı, 19 Kasım 2013 und Haber Vaktım,
1 Ocak 2015. In verschiedenen anderen Medienverlautbarungen ist sie einfach als
Tochter (kızı) Altındals bezeichnet (z. B. Haber Türk, 18. Kasım
2013). Sie betreibt die offizielle Webseite Altındals, http://aytuncaltindal.com/ (gesehen 1.5.2015), die unter der in Fatih, Istanbul
ansässigen Firma Subrosa Basım Yayın ithalat ihracat Turizm ve inşaat Ltd.
registriert ist. Außerdem finden sich von ihr zahlreiche für das Internet
hergestellte Vorträge vor allem zu historischen und religiösen Themen im
Internet, wo sie häufig als “Yonca Bayrak hoca” aufgeführt ist - z. B. https://www.youtube.com/watch?v=FbEX2OV7sS0 (gesehen 6.5.2015) - sowie mehrere Interviews mit Aytunç
Altındal; z. B. https://www.youtube.com/watch?v=HiulrLQIqEA (gesehen 6.5.2015).
[7] Cumhuriyet, 18 Kasım 2013.
[8] Hürriyet, 18 Kasım 2013. Der Wortlaut
dieser Erklärung in iha.com.tr, 18 Kasım 2013.
[9] Vgl. Radikal,
20 Kasım 2013 und YÜKSEL
2013. Altındal hatte vor seinem Tod in
einem Interview mit dem Sender A Haber in der Tat den Verdacht geäußert, ihm
könne ein karzinogenes Mittel verabreicht worden sein. Im selben Interview
führte er aber seinen Lungenkrebs zugleich auf den fünfzigjährigen Konsum von
täglich zwei Paketen Zigaretten zurück; Özel Haber [2013].
[10] Hepkon 2005.
[11] iha.com.tr, 18 Kasım 2013: 1:51: “Susturmak
isteyen insanlar şunu bilsinler ki Aytunç Altındal ölmedi, çünkü onun yetiştirdiği
yüzlerce öğrenci, yüzlerce genç var, onun yetiştirdiği gençler bu bilgileri
aktarmağa devam edeceklerdir.”
[12] Z. B. auf den einschlägigen
Biographieportalen; vgl. Altındal_biyografi.info u. Altındal_biyo- grafi.net.
Dem folgenden biographischen Abriss liegen, wo nicht anders angemerkt, diese
beiden zugrunde.
[13] Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012.
[14] Hürriyet, 29 Ağustos 2013.
[15] Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012: 16:51. Diese
Tätigkeit liegt offenbar der immer wieder kolportierten Behauptung zugrunde,
er habe als Berater für Gorbatschow gearbeitet.
[16] Altindal 1982:
7.
[17] ALTINDAL 2015: 10, 13,
wobei er betont, selbst nie Christ geworden zu sein, ibid.: 24.
[18] ALTINDAL 2015: 10-11.
[19] ALTINDAL 2015: 144-146.
[20] Zur Biographie und politischen Rolle des in
Kairo geborenen und aus einer Aleppiner Familie stammenden Philosophen: BEININ 2005:
123-129.
[21] ALTINDAL 2015: 6.
[22] ALTINDAL 2010: 5.
[23] ALTINDAL 1995.
[24] Sie war in der Schweizerischen
Flüchtlingshilfe tätig; vgl. ALTINDAL-MARTI 1997.
[25] Die älteste Tochter Emine wurde wenige Monate
nach der Flucht Altındals nach Europa geboren, als er noch nicht mit Ayşe
verheiratet war; er scheint letztere erst nach seiner Trennung von seiner
ersten Frau geheiratet zu haben; vgl. Hürriyet, 29 Ağustos 2013 und
Aytuncaltindal. com/biyografisi.
[26] Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012: 16: 45: “Ben
- biraz ayıp olacak söylemesi ama - yurdışında Türkiye’den daha fazla tanınan
bir insanım.” Dennoch bleiben seine biographischen Daten lückenhaft. DÎLÎPAK 2013 ergänzend zu den immer wieder kolportierten Angaben: “Bir ara
Vatikan’da çalıştı, daha sonra İngiltere’ye gitmişti. Bir ara Amerika’da Javier
Peres de Cuel- lar’la çalıştı. [...] Japonya’ya gitti.” Über diese
Aufenthalte und Tätigkeiten konnte ich bisher keine weiteren Informationen
ermitteln.
[27] Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012: 18: 46.
[28] “Ben milliyetçi bir adamım. [...] Ben Kuva-yi
milliye ruhuna ve birinci meclise bağlilik duyan - kalben bağlılık duyan - bir
insanım”, Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012: 19: 08.
[29] Als Nachdruck im Anhang zu ALTINDAL 2014b: 236-319.
[30] Altindal 2014b.
[31] Zur Melämiyya vgl. EI2 VI: 223-228
(Stw. „Malämatiyya“) und Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi 29:
25-35.
[32] Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012.
[33] Frage: “Peki bu danışmanlık yaptığınız
siyasilerin arasında sizin simyacı yanınızla ilgilenen bunun sohbeti yapan
bununla ilgili hukukunuz olanlar oldu mu?” Antwort: “Oldu ama onların
isimlerini veremem. Oldu tabii, olmaz mı... olmaz mı? Evet (lacht).” Bi Sormak
Lazım, 5 Aralık 2012: 22:19. Vgl. auch ibid: 3:10 und 12:04.
[34] Newton. KutsalKıtabın Yorumu. Istanbul:
Mahya Yayıncılık 2012.
[35] Türk İmparatorluğu’nun Yıkılışına Dair
Kehanetler Kitabı. Ankara: Destek 2007.
[36] Altindal 2015:
146.
[37] Altindal 2014a:
11.
[38] Altindal 2010.
[39] Die Widmung lautet: “S.V.S. This book
endeavours to honour and further the concept of civil courage. The author
believes that the cause for Human Rights cannot be secured without civil
courage.”
[40] Budd Schulberg habe das Vorwort zu dem Buch
schreiben wollen, doch sei er durch seine tödliche Krankheit im Sommer 2009
daran gehindert worden. ALTINDAL 2010: vii. Alle
drei hatten, wie Altındal formuliert, “first-hand experience with the Nazis”.
[41] Die englische Version enthält 349 Fußnoten,
die türkische Version nur 136.
[42] ALTINDAL 2014a: 8; ALTINDAL 2010: xi-xiii.
[43] Rittlinger
1973: 300.
[44] Vgl. ALTINDAL 2010: 210-216 und
ALTINDAL 2014a: 241-260. Altındal hat auch KREISER
1991: 123-127 rezipiert. Zu
Sebottendorf ansonsten GOODRICK-CLARKE 1997:
121-135.
[45] Goodrick-Clarke 1997.
[46] Hamann 2002: 71.
[47] Vgl. ALTINDAL 2010: 14-27; die hier sehr klare Formulierung Altındals
lautet: “Therefore it is most likely that Georg Hiedler was not his real father
and neither was Maria Anna his real birth mother” (ibid: 27). Vgl. ALTINDAL 2014a: 33-85.
[48] ALTINDAL 2010: 15-16 und
21; ALTINDAL: 2014a: 48-49. In seinen Referenzen in der englischen
Version bezieht er sich hier fast ausschließlich auf TOLAND 1976: 257-258. Für die Tatsache der bis in die
1830er nicht-vorhandenen jüdischen Bevölkerung in Graz bezieht er sich zwar in
Fußnote 40 auf WAITE 1977, hätte diese
Information aber auch in TOLAND 1976: 259, Anm.
gefunden.
[49] ALTINDAL 2010: 21 und 41;
ALTINDAL 2014a: 77. Die Formulierungen Altındals sind diesbezüglich
insgesamt vage.
[50] Vgl. ALTINDAL 2010: 41-42; Altindal 2014a: 76-77.
[51] Vgl. Fest 1973: 33; Kershaw 1998: 32; Maser 1971: 51; Volker 2013: 24; Waite 1977: 131.
[52] ALTINDAL 2010: 42-43; Altindal 2014a: 77-79.
[53] Altindal 2010:
42; Altindal 2014a: 77.
[54] Altindal 2010:
42; Altindal 2014a: 77.
[55] Altindal 2010:
42.
[56] Altindal 2010:
17-18, 38 und 42.
[57] ALTINDAL 2010: 45: “Robert
Hamerling played the role model for Alois Hitler.”
[58] ALTINDAL 2010: 45; vgl. ALTINDAL 2014a: 82: “Aloys Hitler, belki de Hammerling gibi
Kilisesi’ni açıkça değiştirmemişti, ama Moravya-Hus çizgisine bağlı Rafızi
‘Özgür Kilise’ ekolünün temsilcisi bir gruba gizlice üye olmuştu.”
[59] Altindal 2010:
44; vgl. Altindal 2014: 80-82.
[60] ALTINDAL 2010: 44; ALTINDAL 2014a: 81. Für die Wiedertäufer stützt sich Altındal auf COHN 1970.
[61] Altindal 2010:
61-87 und Altindal 2014a: 103-115.
[62] ALTINDAL 2014a: 42-43.
Vgl. ALTINDAL
2010: 17; mehr zur esoterischen
Wolfsnähe Hitlers ALTINDAL 2010: 54-55 und Altindal 2014a: 97-98.
[63] Altindal 2010:
18; Altindal 2014a: 43-44.
[64] ALTINDAL 2010: 17.
[65] DÎLÎPAK 2013: “Kendi
kurguladığı yarı reel, yarı esoterik bir dünyada yaşadı.”
[66] HEPKON 2005: “Altındal
bütün bu iddialarını dile getirirken kitaplarında alışılmışın dışında bir
yöntem kullanıyor. Dikkati ilk çeken ilgili ilgisiz bir sürü ayrıntının
yazılara serpiştirilmesidir. Konuyla ilgili okuyucunun bile bunca ayrıntı
arasında bir ilişki kurması zordur. Zaten bazı durumlarda ilişki de
bulunmuyor.”
[67] HEPKON 2013.
[68]
Soweit als möglich wurden die Erstausgaben aufgeführt. Zahlreiche seiner
Schriften erschienen in mehreren, teils überarbeiteten, veränderten und
ergänzten Auflagen und in unterschiedlichen Verlagen. Seine Übersetzungen von
anderen Autoren wurden nicht aufgenommen. Die englischsprachigen Werke
Altındals erschienen mit seinem früheren Vornamen Aytun.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar
Yorum Gönder