Print Friendly and PDF

Aytunç Altındal (1945-2013) Gazeteci, Okültist, Komplo Teorisyeni

Bunlarada Bakarsınız

 


Christoph Herzog (Bamberg)

Ünlü Türk yayıncı, okültist ve komplo teorisyeni Aytunç Altındal, 18 Kasım 2013'te Yeşilköy'deki Uluslararası Hastane'de akciğer kanserinden vefat etti. Önceki aylarda tedavi gördüğü İsviçre'den iki hafta önce Başbakanlık'ın sağladığı ambulans uçakla [1]İstanbul'a getirilmişti .­

Ölümü Türkiye'nin hemen hemen bütün büyük gazetelerinde yer aldı. [2]Ertesi gün Üsküdar yakınlarındaki Karacaahmet Mezarlığı'nda düzenlenen cenaze törenine, aralarında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan adına da cenaze törenine katıldığını söyleyen İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve tanınmış İslamcı gazeteci Abdurrahman Dilipak'ın da bulunduğu ünlü isimler [3]katıldı . Altındal, önceki gün ­Yeni Akit gazetesinde yayımlanan vefat ilanında , Altındal'ın Müslüman olarak öldüğünü [4]vurgulamıştı .

Medyanın ilgisini çeken sadece ­Aytunç Altındal'ın ölümünden önceki yıllarda Türkiye'de sahip olduğu itibar ve yüksek medya [5]görünürlüğü değildi, aynı zamanda ölüm günü, özellikle sevgilisi Selin Şenocak ve manevi kızı Yonca Bayrak [6]ile kardeşi Mehmet Serendi Altındal'ın , basın toplantısında, ­merhumun ­zehirlenerek suikast girişimine maruz kaldığı yönündeki şüpheleri de kuşkusuz daha da artmıştı. Selin Şenocak, onun bu bilgisinin özellikle [7]onu susturmak isteyen [8]dış güçler tarafından tedirgin edildiğini söyledi .

Radikal gazetesindeki yazısında Altındal'ın en yakın dostu olarak tanımlanan gazeteci Mevlüt Yüksel de Takvim gazetesindeki yazısında şöyle diyor : New York Times gazetesinde yayımlanan haberde, ­Altındal'ın Lozan'da Tapınak Şövalyeleri'ne bağlı özel bir birlik tarafından Polonyum 213 kullanılarak zehirlendiği görüşü dile getirildi . Bu zehir kansere yol açıyor ve iz bırakmıyor. Beş yıldır tehditler alan Altındal, yemeğine kanserojen madde karıştırıldığından şüphelendiğini kendisi de dile getirmişti.[9]

Eleştirel yayıncı Haluk Hepkon'a göre komplo teorisyenlerinin en önde gelenlerinden biri olarak görünen [10]ve Selin Şenocak'a göre arkasında yüzlerce öğrenci ve fikirlerinin genç takipçilerini bırakan bir yazarın ölümünün hemen [11]bir komplo teorisinin konusu ­olması ironik bir mantıktan yoksun değil.

biyografi

İnternet arama motoru Google üzerinden “Aytunç Altındal” şeklinde yapılan basit bir aramada 2015 yılı Mayıs ayı başında yaklaşık 125.000 sonuç elde ediliyordu; Kendisinin biyografik bilgilerine çeşitli internet sitelerinden ulaşılabilir. [12]Ancak genel olarak ­hayatı hakkında güvenilir bilgi oldukça azdır. Aytunç Altındal (asıl adı Aytun'dur) Çerkes kökenli bir ailenin dört çocuğunun en küçüğü olarak 1945 yılında İstanbul'da doğdu. Babası Cavit, Beşiktaş kulübünde futbolcu ve Haysiyet Divanı başkanıydı. Annesi Fatma ev hanımıydı. İlkokulu İstanbul'da okuduktan sonra 1955'te ­Diyarbakır'a gitti ve 1960'a kadar İstanbul'a dönmedi ­. [13]Sorbonne'da eğitim gördü; Ancak hangi bölümde eğitim aldığı, tamamlayıp tamamlamadığı, tamamladıysa hangi dereceyle tamamladığı henüz bilinmiyor.

1960'lı yılların ortalarından itibaren Türkiye'de gazetecilik yaptı. 1977 yılında ­İstanbul'da Havass Yayınevi'ni kurdu , 1980 yılında ise Süreç adında bir yayınevi daha kurdu . Ayrıca bu ad altında ­bir dergi de çıkarmıştır. 1975 yılında yayımlanan Partizan adlı şiir kitabıyla ilgili olarak hakkında açılan davada [14]mahkûmiyet tehdidi nedeniyle 1983 yılında Türkiye'den ayrıldı . Zürih'e yerleşerek burada Modus Vivendi adlı kitap yayınevi ve sanat galerisini kurdu ve on yıl boyunca yönetti. 1989'da Glasnost döneminde ­Moskova'da galerisinin bir şubesini kurdu ve ­Sovyet kültür otoriteleri adına, [15]ABD ve Türkiye'de Sovyet sanatçılarının sergilerinin yanı sıra Sovyetler Birliği'nde Batılı sanatçıların sergilerini düzenledi.­

Altındal başlangıçta Marksist düşüncelere yakındı. Bilimsel bir özlem ve aygıtla ­kaleme aldığı Türkiye'deki kadınların tarihi eserinde açıkça Marksist bir bakış açısı izlemiş, hatta 1982'de yayımlanan Anılan adlı şiir kitabının girişinde, Marx'ın Kapital'inin önsözünden alıntıladığı Dante'nin Segui il tuo corso, e lascia dir le genti alıntısını kullanmıştır. [16]Altındal'ın da, dönemin Türkiye'sindeki diğer sol görüşlü aydınlar gibi, 1980'lerin sonlarında, oldukça alışılmışın dışında ve orijinal bir biçimde de olsa, dine ilgi duymaya başladığı anlaşılıyor. 1992 yılında İngiltere'de İsa'nın Üç Yüzü adlı kısa bir kitap yayınladı . Bu kitapta, İsa'nın Katolik Kristolojisi ile karşılaştırıldığında eleştirel bir imajı geliştirildi ­ve İsa'nın seküler bir Yahudi olduğu tezi savunuldu. Bu dönemde ABD ve Avrupa'da uluslararası akademik sosyal bilimlerin bir kesimiyle çok sayıda akademik bağlantı ­kurmuş ve tezlerinin kabul gördüğü anlaşılmaktadır. Kitabının Türkçe çevirisinde ­, Hz. İsa'yı Müslüman bakış açısıyla değil, Hristiyan teolojisinin terminolojisini kullanarak Hristiyanlığa özgü bir bakış açısıyla ele alan ilk Türk-Müslüman yazar olduğunu belirtiyor.[17] Bu durum, kitabın Türkçe versiyonunun çevrilmesini ve okunmasını da zorlaştırıyor. Daha sonraki baskıların önsözünde kitabının beklenmedik derecede büyük bir bilimsel ilgi gördüğünü belirtti. Tezi ­Exeter Üniversitesi'nde yazılmış bir tezde tartışılmış, Boston College'da ilahiyat öğrencileri için zorunlu ders haline getirilmiş ve Makedoncaya çevrilen kitabı oradaki ilahiyat öğrencileri için yardımcı ders kitabı olarak kullanılmıştır. [18]Sonraki baskıların eklerine, Cizvit Boston Koleji'nde İlahiyat Profesörü olan Donald J. Dietrich'ten (1941-2013), tanınmış Amerikalı yazar Robert Pinsky'den ve ­1988'de Indiana Üniversitesi'nden emekli olan ve her birine İsa kitabını gönderdiği siyaset bilimci Bernard S. Morris'ten (1918-2010) gelen üç kısa teşekkür mektubunun metnini ekledi.[19]

Altındal, 1990'lı yıllarda özellikle İsrailli filozof Ezra Talmor'un (d. 1919) liderliğindeki Uluslararası Avrupa Fikirleri Araştırmaları Derneği'nin (ISSEI) ortamında başarılı oldu. [20]1992 yılında Aalborg'daki Derneğin konferansında Donald J. Dietrich başkanlığındaki bir panelde İsa tezini sundu ve 1994 yılında [21]Graz'daki [22]ISSEI konferansında bilimsel danışma kurulunda yer aldı ve panel lideri oldu . 1995 yılında dönemin Avrupa Fikirler Tarihi Derneği'nin dergisinde "İsa - Laik Yahudi" başlıklı kısa bir makalesi yayımlandı.[23]

Aytunç Altındal, Zürih'teki yıllarında ilk [24]evliliğini Carole Altındal-Marti ile yaptı. Daha sonra Ayşe adında bir kadınla evlendi ve Emine, Zeyno ve Ahmet Mustafa adında üç çocuğu oldu.[25]

kendi biyografisine ilişkin bilgilerde bir ölçüde kendi kendini stilize ettiğini ­söylemek gerekir . Uluslararası bağlantılarını, Türkiye bağlamındaki önemini artırmak için bir kaynak olarak kullanmıştır ­: "Bunu böyle söylediğimde biraz küstahça görünebilir ama ben Türkiye'de olduğumdan daha çok yurtdışında tanınan bir insanım" [26]demiş gazeteci Selin Ongun'a verdiği bir televizyon röportajında, sanatçılar ve bilim insanlarıyla olan uluslararası temasları konusunda mütevazı bir tavırla ­. Ayrıca, onun inandığı gibi sadece Necmettin Erbakan için değil, Bülent Ecevit için de çalıştığını söylemişti. [27]Altındal bu vesileyle erken dönem Kemalist geleneğin iyi bir milliyetçisi olarak kendini ortaya koymuştur.[28]

Aslında Altındal'ın yayınlarında okült derneklere olan ilgisi başlangıçta tarihsel-politik bir kaygı olarak kendini gösterir. Örneğin 1980'lerin başında, 1876 tarihli Fransız [29]Le Crapouillot dergisinden Masonluk üzerine bir dizi yazıyı kendi dergisi Süreç'te çevirip yayınlamıştı. Avrupa Birliği'nin Gnostik (resmi kiliseye karşı ­) Hıristiyanlık geleneği içinde yer aldığı tezinin -sadece ruhsal olarak değil, aynı zamanda örgütsel olarak da- politik bir dayanağı da var. Ancak, [30]kişinin okült düşüncelerle kişisel ilgisini ihmal etmesi aşırı bir basitleştirme olur . ­Aslında kendini İslami ­Bätiniyye geleneğinin bir müridi olarak tanıtıyor. Melämiyye geleneğine sahip bir aileden geliyor. [31]Çocukluğunu İstanbul'da, gençliğini ise Diyarbakır'da geçiren kardeşleri arasında Melâmiyye tahsilini hakkıyla yapan tek kişidir ­. Malamiyye'yi Bätiniyye'ye yakın bir yere yerleştirdi ve İslam'ın elitist-gnostik yorumu ile ilk yayınevi Havass'ın isim seçimi arasında bir paralellik kurdu. [32]Malamiyye'ye göre insanların sadece beş duyusu değil, aynı zamanda beş içsel duyusu ( iç duyu) olduğunu açıkladı ve kadim bir sisteme göre kişisel kehanetlerde bulunma yeteneğine sahip olduklarını inkar etmedi, ancak 'simyasal olarak' tavsiye ettiği kişiliklerin isimlerini açıklamayı reddetti. [33]Bu geniş ­kapsamlı ezoterik ilgi, yayıncılık faaliyetlerine de yansımıştır: Altındal, Zürih'teki Modus Vivendi için yürüttüğü yayıncılık faaliyetlerinin bir parçası olarak, Isaac Newton'un 1733 tarihli Observations Upon the Prophecies ­of Daniel and the Apocalypse of Daniel, and the Apocalypse of St. John adlı eserini 1985'te deri ciltli bir kitapsever faksimile olarak yeniden basmış ve daha sonra Türkçe'ye çevirmiştir. [34]2007 yılında Laonikos Halkokondilis kroniğinden Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüne dair kehanetlerin Türkçe çevirisini yayınladı.[35]

Aşağıda Altındal'ın Hitler hakkındaki kitabından hareketle bilimsel ­-tarihsel iddialarla komplo teorisi ve okült yaklaşımların sentezindeki bazı sorunlar tartışılacaktır.

Altındal'ın Hitler hakkındaki kitabı

Siyaset bilimci Bernard S. Morris, Altındal’ın İsa kitabının üslubu hakkında “Akademik, ancak geleneksel üslupta değil” değerlendirmesinde bulundu. [36]Altındal’ın Hitler kitabı da kesinlikle aynı derecede alışılmışın dışında. Ancak, bir aygıta ve Hitler destekçisi Rudolf von Sebottendorf üzerine yapılan araştırmalara muhtemelen önemli bir katkıya sahip olmasına rağmen, ­bilimsel niteliği en azından sorunlu olarak tanımlanabilir.­

Milliyet , Cumhuriyet ve Sabah gazetelerinde yayımlanan yazılarının oluşturduğunu belirtiyor . Kitabını ilk başta İngilizce olarak yazdı. Ancak arkadaşları onu ikna ederek kitabın önce Türkçe yayınlanmasını istediler. [37]Kitabın İngilizce versiyonu 2010 yılına kadar yayınlanmadı. [38]Her ne kadar aynı ­metni içerseler ve uzunlukları da benzer görünse de, iki kitap birbirinin aynısı değil ve aralarında çok sayıda fark var. Bu, adanmayla başlar. Türkçe versiyonu, en azından benim ulaşabildiğim 19. baskıda, “Mina”ya ithaf edilmişken, İngilizce versiyonun biraz daha uzun versiyonunda ise medeni cesarete ithaf edilmiştir. [39]İngilizce baskının 'Teşekkürler' bölümünde ­ayrıca üç vefat etmiş arkadaşımıza vurgulu bir teşekkür yer alıyor; ­İngilizce baskıda adlarıyla anılan, ancak Türkçe baskının 'Teşekkürler' bölümünde hiç adı geçmeyen tanınmış Amerikalı şahsiyetler : yazar Kurt Vonnegut Jr., senarist Budd Schulberg ve Aspen Enstitüsü müdürü Joseph E. Slater. [40]Her iki dil versiyonunda da kitap, ­dipnotlar, bibliyografya ve sınırlı da olsa belirli bir akademik iddiayla akademik bir yapıya sahiptir ­- İngilizce versiyonu çok daha [41]ayrıntılıdır: Yazarın, ­Nasyonal Sosyalizm veya Hitler'in temelde yeni bir tarihini sunmak gibi bir kaygısı yoktur. Onun amacı daha çok ­Hitler olgusunu anlaşılır kılmaktır. Bu, büyük ölçüde [42]Hitler'in, onu iktidara getiren okültizmin ve aynı türden bazı örgütlerin arka planına yerleştirilmesiyle yapılır . ­Son olarak yazar, esasen 1945'ten sonraki ölümden sonraki yaşamla ilgili olan, Ariosofik Thule Derneği'nin kurucu ortağı Rudolf von Sebottendorf'a ait yeni keşfedilen belgelere dayanan orijinal bir tarihsel araştırma katkısı sağladığını vurgulamaktadır ­. Daha önce, II. Dünya Savaşı sırasında Türkiye'de Alman casusluğu yapan Herbert Rittlinger'in anılarında yer alan bilgilere dayanarak , Sebottendorf'un, Almanya'nın 1945'te teslim olmasının hemen ardından İstanbul Boğazı'nda kendini asarak intihar ettiği ­varsayılırken , Altındal, Türk [43]Emniyet Müdürlüğü'ne ait daha önce bilinmeyen belgelere dayanarak , Sebottendorf'un 1957'ye kadar Türk makamlarının koruması altında Türkiye'de kaldığını iddia ediyor.[44]

Nasyonal Sosyalizmin gizli kökenlerine ilişkin bakış açısı Altındal'ın bir yeniliği değildir. Temel gözlemlerinin çoğunu, ­İngiliz din bilgini Nicholas Goodrick-Clarke'ın [45]Aryosofi ve Nasyonal Sosyalizm üzerine yazdığı çığır açıcı çalışmalardan alır. Ancak ­Altındal’ın bakış açısı kökten farklı. Ortaçağ'dan bu yana Hitler ve Nasyonal Sosyalizm'in ortaya çıktığı heterodoks Gnostik-Anabaptist Hıristiyanlığın gizli düşünce ve örgütlenmelerine ilişkin uzun vadeli bir bakış açısını, tarihsel ve gizli argümanları harmanlayan bir bakış açısıyla bütünleştirir . Dolayısıyla ­Altındal’ın Hitler hakkındaki ­kitabı gerçek anlamda bir Hitler biyografisi değildir. Kitabın biyografik açıdan ilgi çekici yanı ise Aytunç Altındal'ın Hitler'in belirleyici öncüsü olarak gördüğü Sebottendorf'tur. Hitler söz konusu olduğunda, onun başarısızlığıyla ­değil, yükselişiyle ilgilendiği görülüyor. Diktatörün aile geçmişi dikkat çekici derecede yüksek bir ilgi görüyor. Altındal , özellikle Adolf Hitler'in aile ağacındaki 'kritik zayıf noktayı' [46], yani baba tarafından büyükbabası Alois Hitler'in kökenini açıklığa kavuşturmaya ­çalışıyor . İlgili açıklamaları aşağıda kitabının argümantasyon yapısı için bir örnek çalışma olarak kullanılacaktır.

Maria Anna Schicklgruber'in Alois Hitler'in biyolojik annesi olduğu konusunda literatürde bir fikir birliği var gibi görünse de, Georg Hiedler'in aslında biyolojik babası olup olmadığı (sonradan ­Döllersheim cemaat siciline kaydedildiği şekliyle) tartışmalıdır. Altındal artık -bildiğim kadarıyla- Maria Anna Schicklgruber'in Alois Hitler'in biyolojik annesi olmadığı ve Georg Hiedler'in de babası olmadığı şeklindeki orijinal görüşü temsil ediyor. Oysa çocuk, yani Adolf Hitler'in babası, onun tarafından evlat edinilmişti. Karşılığında çocuk 13 yaşına gelene kadar düzenli maddi yardım alıyordu.[47]

Altındal’ın bu son iddiası, Hitler’in kökenleri hakkındaki biyografik tartışmalara, Nasyonal Sosyalist Hans Frank’ın idamından kısa bir süre önce yazdığı anılarında soktuğu ve bazı karışıklıklara yol açan düşünceden türemiştir . ­Frank, Alois Hitler'in babasının Frankberger adında Grazlı bir Yahudi olduğunu ve Maria Anna Schicklgruber'in de onun yanında çalıştığını iddia ediyor. Hitler'in kendisi bir Yahudi'nin torunu olduğunu reddetti, ancak Yahudilere nafaka ödendiğini doğruladı. Altındal, Frank'ın iddiasının uzun zamandır tarihsel araştırmalarla çürütüldüğünü kabul ediyor ­- örneğin, 1830'larda Graz'da hiç Yahudi nüfusu yoktu - ancak [48]Hitler'in Frank'a yaptığı ve nafaka ödemelerinin bir Yahudi kaynağından geldiği yönündeki iddiasına ­hâlâ inanıyor gibi görünüyor .[49]

Ancak bunu, Hitler'in babası Alois'in devlet memurluğundaki mesleki ilerlemesinin ­şaşırtıcı olduğunu ve bunun ancak nüfuzlu çevrelerin korumasıyla açıklanabileceğini ileri süren bir tezle birleştirir. [50]Alois Hitler’in kunduracı çıraklığından imparatorluk gümrük memurluğuna uzanan kariyerinin dikkate değer olduğu, çok sayıda Hitler biyografi yazarı tarafından belirtilmiştir; ­ancak onun iktidara yükselişinin altında yatan koruyucu ilişki sorunu ­bu bağlamda ele alınmamıştır. Oysa [51]Altındal’ın bakış açısında, tam da onun ortaya koyduğu bu hipotez ­merkezi öneme sahiptir. Alois Hitler'i kimin korumuş olabileceğine dair ipuçları ararken, kendisiyle uzaktan akraba olan ve o dönemde çok tanınan şair ve yazar Robert Hamerling ile karşılaşır. Altındal'a göre Alois'in Viyana'ya gitmeden önce milliyetçi çevrelerde putlaştırılan Hamerling'in adını duymuş olması [52]ve onu görmeye gitmiş olması muhtemeldir . [53]Hamerling ise Waldviertel'deki köklerinin her zaman bilincindeydi. Altındal, kitabının İngilizce versiyonunda Hamerling'in Alois Hitler'i ­destekleyip koruduğunu "mümkün" olarak nitelerken, Türkçe versiyonda bunu "çok muhtemel" (kuvvetle muhtemel) olarak ifade ediyor . [54]Ancak genel olarak bakıldığında Alois Hitler ile Robert Hamerling arasındaki tarihsel düzeydeki bağ, kaynak kanıtı olmaksızın tamamen spekülatiftir. Kitabın İngilizce baskısında Altındal, Hamerling’in Adolf Hitler’in büyükbabası olabileceği fikrine bile değiniyor ­: “Hamerling’in bir fotoğrafı, Adolf Hitler’inkine benzeyen çarpıcı yüz hatları ve karakteristik özellikler gösteriyor. Acaba büyükbabası mıydı?”[55] En azından Altındal'ın sorduğu bu (açık) soruya net bir hayır cevabı verilebilir. Altındal'ın yaptığı gibi, Alois Hitler'in (1837) ve Robert Hamerling'in (1830) doğum yıllarının belirlendiğini ­varsayarsak [56], birincisinin ikincisinin oğlu olma olasılığı pek azdır.

Ancak Altındal'da meta-tarihsel olarak nitelendirilebilecek ikinci bir argümantasyon düzeyi daha vardır. Bu, kanıtları belli bir meta-tarihsel perspektifi varsayan bir tür örüntü bulmaktan ibarettir. Robert Hamerling ile Alois Hitler arasındaki bağlantıya gelince, Altındal’ın metatarihsel ­argümanı şöyledir: Hamerling, Katoliklikten Anabaptizm’e geçmiştir ki, bu inanç bugün de özellikle Bavyera ve Avusturya’da yeraltında varlığını sürdürmektedir. Alois Hitler'e rol model olmuştur.[57] Tıpkı Rupert Johann Hammerling'in 1870'lerde ismini Robert Hamerling olarak değiştirmesi gibi, Alois Schicklgruber'in ismi de Alois Hitler olarak değiştirildi. Katolik Kilisesi'ni terk ettiğine dair bir belirti olmasa da ­, kesinlikle din adamlarına ve Roma karşıtıydı ­: "Alois muhtemelen Hamerling gibi bir Anababtist değildi, ancak Moravya-Hussit hattının ana akımında kesinlikle gizli bir Hür Kilise geleneği üyeliği taşıyordu." Altındal, [58]Hitler’de de Anabaptist motifi bulur ­: “Giderek daha da belirginleşen şey, Adolf Hitler’in politikalarının ve ‘arınma’ anlayışının, biçim ve üslup olarak belki de tesadüfen Anabaptist dindarlığını ve tarihsel montajı yansıtma eğiliminde olduğudur. Adolf Hitler’e göre, ona kılıcı ve intikamı veren, bütün günahları cezalandıran, bütün hükümetleri ortadan kaldıran, bütün malları kamulaştıran ve yeniden vaftiz edilmeye izin vermeyenleri öldüren (Nazileştirme) Tanrı değil, İlahi Takdir’dir.” [59]Hitler’in nihai çözüm ve nihai cezaya ilişkin yarı-dinsel bakış açısı, ­Anabaptistlerin eskatolojisinde zaten mevcuttu. Ancak [60]Altındal, entelektüel-tarihsel köklerden veya paralelliklerden daha fazlasını hedefliyor ­. Hem gizli örgütler biçimindeki kurumsal devamlılıkları hem de gerçek bir okült arka planı ima ediyor. O, yalnızca gizli ve esrarengiz örgütlerin siyasi komplolarıyla ilgilenmiyor ­. Okültizm aslında onun tarihsel düşünme yönteminin bir parçasıdır ­, dolayısıyla meta-tarihsel bir yaklaşımdır. Kitabın önemli bir bölümü bu metatarihsel düzeyde geçiyor. Bunlara ­örnek olarak Hitler'in numerolojik ve tarottan esinlenen yorumları gösterilebilir. [61]Kitabın -hem İngilizce hem Türkçe versiyonları- bu okült düzeyle ilgilenme isteği olmadan son derece sınırlı bir değeri vardır. Altındal'ın Hameling'i Alois Hitler'in olası babası olarak görmesinin kronolojik açıdan açıkça yanlış değerlendirilmesi de bana ­bu yönde bir işaret gibi görünüyor: Görünen o ki, bu hatayı yapması onun için daha da kolaydı çünkü ­tarihsel boyuta meta-tarihsel boyuttan çok daha düşük bir öncelik veriyordu.

Altındal’ın bu sorunu çözmeden , tarihsel argümantasyonuyla meta- ­tarihsel düşünümünün birbirinden uzaklaştığı durumlar da vardır ­. Altındal , çoğu tarihçinin 7 Haziran, bazı tarihçilerin ise 17 Haziran 1837 olarak verdiği Alois Hitler'in kesin doğum tarihi üzerinde duruyor . Her iki durumda da tarihçiler çocuğun Strones'te doğduğunu ve annesi tarafından aynı gün vaftiz için Döllersheim'a getirildiğini varsaydılar. Altındal ise, ­henüz doğum yapmış, ileri yaşta bir annenin Strones'ten Döllersheim'a kadar olan mesafeyi, o dönemdeki kötü yol koşulları göz önüne alındığında, yürüyerek kat etmesinin pek gerçekçi olmadığını savunuyor. Ayrıca rahibin veya vaftiz anne ve babasının aynı gün hemen hazır bulunması da beklenmiyordu .­

Altındal'ın yukarıda bahsi geçen Maria Anna Schicklgruber'in Alois Hitler'in biyolojik annesi olmadığı tezini desteklemek için , bu argümanın kaynaklar açısından inandırıcılığı konusunu bir kenara bırakarak ­, Hitler'in aynı gün Strones'te doğup Döllersheim'da vaftiz edildiği iddiasına şüpheyle yaklaşmak elbette makuldür. Ancak Altındal, 17 Haziran tarihine ilişkin daha uzun bir değerlendirmede bulunuyor. Bu gün, Katolik Kilisesi'nde aziz olarak kabul edilen ve kendisi de kör olan Breton Herveus'un günüdür. Herveus'a bir kurt eşlik eder ve onu yönlendirir. Alois Hitler, oğlunun ne yaptığını görmeden öldü, mecazi anlamda: kör. Ayrıca babasını hiç görmediği için kördü. Bu -mecazi anlamda- kör adam, oğlu Adolf Hitler tarafından ­tarihe sokulmuş ve yönlendirilmişti (tarihe sokulmuştu ve yönlendirilmişti), çünkü ünlü oğlu olmasaydı babası çoktan unutulmuş olacaktı ve kimse onun biyografisiyle ilgilenmezdi. Ama Hitler aslında bir 'kurt adam'dı (kurt adam), Zira ismi etimolojik olarak bu anlamdan türemiştir ­ve aynı zamanda 'Kurt' onun Nasyonal Sosyalist hareket içindeki kod adıydı. [62]Son olarak Altındal, bir başka çarpıcı gerçeğe değiniyor : 17 Haziran 1837, cumartesi gününe, 20 Nisan 1889 ise ­Adolf Hitler’in doğum gününe denk geliyordu. [63]Bu konudan sapmanın argüman değeri henüz belirsizliğini koruyor; özellikle de Altındal'ın yakın zamanda hem 7 Haziran'ın hem de 17 Haziran'ın doğum günü olarak kabul edilmemesine karşı çıkması nedeniyle. En iyi ihtimalle vaftiz günü olabilirdi. [64]Bulmacanın açık bir çözümü yok.

***

Aytunç Altındal için yazdığı empatik ama mesafeli vefat ilanında, merhumun ­“kendi yarattığı, yarı gerçek, yarı ezoterik bir dünyada” yaşayan yalnız, acı çeken ama zeki bir adam olduğunu yazmıştır.[65]

Komplo teorisyenlerinin yayıncısı ve eleştirmeni Haluk Hepkon, ­gevşekçe birbirine bağlı ayrıntıların bir araya getirilmesiyle oluşan düşük, hatta bazen hiç olmayan iç tartışma tutarlılığını, Altındal'ın kitaplarının tutarlı ve alışılmışın dışında bir üslup öğesi olarak değerlendiriyor ve bu durumun, ilgili okuyucuların bile ortak bir nokta bulmasını zorlaştırdığını söylüyor.[66]

Altunç Altındal'ın komplo teorileri hem belirsiz hem de radikal. Ona göre Avrupa'nın bütün tarihi ancak ­Katolik Kilisesi ile Hıristiyan Gnosis'i ve onun gizli Masonik ve diğer örgütleri arasındaki çatışma bağlamında anlaşılabilir. [67]Böylece tarih, özünde, Yahudi-Siyonist olmaktan çok Hıristiyan-Gnostik tabiatlı olan okült gizli toplulukların ürünü haline gelir. Ancak Altındal, komplo teorilerini gerçek anlamda okült bir açıklama bağlamına oturtuyor : ­Sadece ­bazı kehanet tekniklerini açıklama biçimleri olarak desteklemekle kalmıyor ­, aynı zamanda kendisinin de ezoterik bir inisiye olduğunu iddia ederek yazıyor gibi görünüyor.

bibliyografya

a) Basılı edebiyat

Altindal, Aytun 1995. Jesus - The Secular Jew. History of European Ideas 20/4-6: 669­672.

—. 2010. Behind the Mask of Hitler. London.

Altindal, Aytunç 1982. Anılan. İstanbul.

—. 2010. Devlet ve Kimlik. İstanbul.

—. 2014a. Bilinmeyen Hitler. 19. Aufl. İstanbul.

—. 2014b. Gül ve Haç Kardeşliği. İstanbul.

—. 2015. Üç İsa. 14. basım. İstanbul.

Altindal - Marti , Carole 1997. Biz kimiz ve ne istiyoruz. İsviçre ­Mülteci Konseyi'nin portresi. Bern.

Beinin , Joel 2005. Mısır Yahudiliğinin Dağılması. Kültür, Siyaset ve Modern Bir Diasporanın Oluşumu . Kahire.

C ohn , Orman 1970. Ortaçağın Milenyum Devrimci Milenyumcularının ve Mistik Anarşistlerinin Peşinde. Gözden geçirilmiş baskı. Oxford.

EI 2 =İslam Ansiklopedisi. Yeni Baskı. Cilt VI. Leiden 1991.

Fest , Joachim C. 1973. Hitler. Bir biyografi. Frankfurt am Main.

Goodrick - Clarke , Nicholas 1997. Nasyonal Sosyalizmin gizli kökleri. Trans.

Susanne M örtz .Graz.

Hamann , BRIGITTE 2002. Hitler'in Viyanası . Bir Diktatörün Çıraklığı. 5. baskı. Münih-Zürih.

Kershaw , 1998'de Hitler 1889-1936 . Çev . Jürgen Peter Krause ve Jörg W. Rade Macher ­.​​ Stuttgart.

K reiser , Klaus 1991. Bektaşilik-Karışık. Türkçe 23: 115-130.

M aser , W erner 1971. Adolf Hitler. Efsane, mit, gerçeklik. 6. revize edilmiş baskı Münih Baskısı ­.

Rittlinger , Herbert 1973. Sınırlı sorumluluğu olan gizli servis . Boğaz'dan haber. Stuttgart.

Toland , John 1976. Adolf Hitler . Cilt 1. New York.

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 29. Ankara 2004.

U LRICH , V olker 2013. Adolf Hitler. Biyografi. Cilt 1: Yükseliş Yılları 1889-1939. Frankfurt am Main.

Bekle , Robert GL1977 . Psikopat Tanrı. Adolf Hitler. New York.

b) İnternet kaynakları

Antik Biyografi bilgi. http://www.biyografi.infb/kisi/aytunc-altindal (erişim tarihi 1.5.2015).

Altmdal_biyografi.net. http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=203 (erişim tarihi 1.5.2015).

Aytuncaltindal. com/biyografisi. http://www.aytuncaltindal.com/biybgrafisi.htm (gesehen 1.5.2015).

Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012. = https://www.youtube.com/watch?v=q0vPVUOdGd4 (gesehen 1.5.2015). [In der Sende­reihe „Bi Sormak Lazım“ des Fernsehsenders A Haber am 5. Dezember 2012 ausgestrahl­tes Interview der Journalistin Selin Ongun mit Aytunç Altındal.]

Cumhuriyet, 18 Kasım 2013. „Altındal Öldürüldü“ iddiası = http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/10441/_Altindal_olduruldu_____ iddiasi.html

(gesehen 1.5.2015).

Cumhuriyet, 5, Şubat 2015. Hilafet Kurumu Yeniden Uygulamaya Konulmalı = http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/207317/_Hilafet_kurumu_yeniden_uygulam aya_konulmali_.html (gesehen 1.5.2015).

DİLİpak, Abdurrahman 2013. Bir Garip Öldü Diyeler, Yeni Akıt, 18 Kasım = http://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/bir-garip-oldu-diyeler- 3683.html (gesehen 1.5.2015).

Haber Türk, 18. Kasım 2013 = https://www.youtube.com/watch?v=UfFX1i1-iN4 (gesehen 6.5.2015).

Haber Vaktim, 1 Ocak 2015. Altındal'ın Kızı Emine Altındal'dan Bomba İddialar! = http://www.habervaktim.com/haber/401160/altindalin-kizi-emine-altindaldan-bomba- iddialar.html (gesehen 6.5.2015).

Hepkon, Haluk 2005. Hz. İsa ve ‘Gnostik Dünya Düzeni’, Radikal Kitap, 5 Auğustos 2005 = http://www.radikal.com.tr/kitap/hz_isa_ve_gnostik_dunya_duzeni-857289 (gesehen 6.5.2015).

Hepkon, Haluk 2013. Komplo Teorilerinin Parlattığı Aytunç Altındal, Radikal Kitap, 22 Kasım 2013 = http://odatv.com/n.php?n=komplo-teorilerinin-parlattigi-aytunc-altindal--2211131200 (gesehen 6.5.2015).

Hürriyet 29 Ağustos 2013. Altındal: “Atatürk’ün Vasiyeti Kasım Ayında Açıklanacak” = http://www.hurriyet.com.tr/gundem/24609858.asp (gesehen 1.5.2015).

Hürriyet, 18 Kasım 2013. Gazeteci, Yazar ve Araştırmacı Aytunç Altındal vefat etti = http://www.hurriyet.com.tr/gundem/25144675.asp (gesehen 6.5.2015).

Hürriyet, 19 Kasım 2013. Aytunç Altındal Son Yolculuğuna Uğurlandı = http://www.hurriyet.com.tr/kultur-sanat/25156003.asp (gesehen 1.5.2015).

iha.com.tr, 18 Kasım 2013: https://www.youtube.com/watch?v=VUC9WgAo57E (gesehen 1.5.2015).

İhlas Haber Ajansı, 19 Kasım 2013. Aytunç Altındal Son Yolculuğuna Uğurlandı = http://www.iha.com.tr/haber-aytunc-altindal-son-yolculuguna-ugurlandi-312184/ (gesehen 1.5.2015).

Özel Haber [2013] https://www.youtube.com/watch?v=dejB1tEVIkc (gesehen 1.5.2015). [Eine Reportage des Senders A Haber mit Altındal nach seiner Krebserkrankung; genaues Datum unbe­kannt.]

Radikal, 20 Kasım 2013. Aytunç Altındal’ı Tapınak Şövalyeleri Zehirlemiş! = http://www.radikal.com.tr/turkiye/aytunc_altindali_tapinak_sovalyeleri_zehirlemis- 1161862 (gesehen 1.5.2015).

Vahdet, 1 Ocak 2015. „Babamın naaşını bile göstermediler“ = http://www.gazetevahdet.com/babamin-naasini-bile-gostermediler-3126h.htm (gesehen 6.5.2015).

Yeni Akıt, 5. Şubat 2015. Dr. Selin Şenocak: Hilafet Yeniden Uygulamaya Konulmalı = http://www.yeniakit.com.tr/haber/dr-selin-senocak-hilafet-yeniden-uygulamaya- konulmali-50789.html (gesehen 1.5.2015).

Yüksel, Mevlüt 2013. Lozan’da Zehirlendi, Takvim, 20 Kasım = http://www.takvim.com.tr/guncel/2013/11/20/lozanda-zehirlendi (gesehen 6.5.2015).

Anhang: Verzeichnis der in Buchform veröffentlichten Schriften von Aytunç Altındal[68]

Partizan. İstanbul: Yücel Yayınları 1975.

Dinmeyen. Şiirler. İstanbul: Havass 1978.

Türkiye’de Kadın (Marksist Yaklaşım). İstanbul: Birlik 1975.

Haşhaş ve Emperyalizm. İstanbul: Havass 1979.

Anılan. İstanbul: Havass 1982.

Siyasal Kültür ve Yöntem. İstanbul: Havass 1982.

İhanet Şiirleri. İstanbul: Süreç 1984.

Niçin Eşit İşe Eşit Ücret Değil? İstanbul: Süreç 1984.

Laiklik: Enigma’ya Dönüşen Paradigma. İstanbul: Süreç 1986.

Three Faces of Jesus. Sussex: Book Guild 1992.

Üç İsa. [Übers. SİBEL Özbudun.] İstanbul: Anahtar Kitaplar 1993.

Türkiye ve Ortodokslar. İstanbul: Anahtar Kitaplar 1995.

Elvedasız [Gedichte]. İstanbul: Sarmal Yayınevi 1996.

Bilinmeyen Hitler. Ankara: Yeni Avrasya 2000.

Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri. Ankara: Yeni Avrasya 2002.

Gül ve Haç Kardeşliği. Ankara: Yeni Avrasya 2003.

Kültür Savaşları. İstanbul: Birharf 2005.

Yoksul Tanrı. Taynalı Apollonius. İstanbul: Alfa 2005.

Papa 16. Benedikt. Gizli Türkiye Gündemi. Ankara: Destek 2006.

Vatikan ve Papa ’nın Gizli Türkiye Senaryosu. [Zusammen mit TahİR Tamer Kumkale.] İstanbul : Pegasus Yayınları 2006.

Dünün Belgeleri Yarının Tarihi. Ankara: Destek 2007.

Türkiye ’de ve Dünyada Casuslar. [Zusammen mit Hüseyin Movİt.] İstanbul: Truva 2008.

Why Did God Change HisMind? [Veytaux:] Je publie 2008.

Behind the Mask of Hitler. London: Janus Publishing 2010.

Bir Türk Casusun Mektupları. Batı’da Sekuler Düsüncenin Gelişimine Katkı. İstanbul: Alfa 2010.

Devlet ve Kimlik. İstanbul: Destek Yayınevi 2010.



[1]    Cumhuriyet, 18 Kasım 2013.

[2]     ise Akşam, Cumhuriyet, Hürriyet, Milli Gazete, Milliyet, Sabah, Yeni Akıt, Yeni Şafak , Zaman gibi gazetelerin ilgili haberlerine ulaşılmaktadır .

[3]     Bkz. Hürriyet, 19 Kasım 2013 ve İhlas Haber Ajansı, 19 Kasım 2013. Hürriyet, Şakirin Camii'nde aynı anda üç cenaze töreni yapıldığını, eski Başbakan Mesut Yılmaz'ın da işadamı Hakan Güley'in cenazesine katıldığını belirtiyor. Ancak İhlas Haber Ajansı, Yılmaz ve eşinin yanı sıra MHP Milletvekili Meral Akşener'in de Altındal'ın cenaze törenine katıldığını bildirdi. Ancak Topbaş'ın açıklamalarına katılıyorlar.

[4]     DİLİPAK 2013.

[5]     Cumhuriyet, 18 Kasım 2013 tarihli sayısında Altındal’ın “Adalet sekreteri Dr. “Naciye Selin Şenocak Altındal”. Çeşitli diğer iletişimlerde ise kendisinden eşi ( karısı ) olarak bahsedilmektedir (örn. Haber Türk , 18 Kasım 2013). Ancak Haber Vaktım 1 Ocak 2015 ve Vahdet 1 Ocak 2015 gazetelerinde Altındal'ın biyolojik kızı Emine Altındal, Selin Şenocak'ın merhumun eşi olmadığını reddederek, "Selin hanım, babamla sadece evlilik dışı ilişki yaşıyor" dediği aktarıldı ­. Aydın Üniversitesi web sayfasında “Dr. Selin Şenocak, UNESCO Kültürel Diplomasi, Yönetim ve Eğitim Kürsüsü Başkanı, Batı Çalışmaları Uygulamalı Araştırma Merkezi Müdürü, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi”; http://bati.aydin.edu.tr/index.asp?id=3 (erişim tarihi 6 Mayıs 2015). Şubat 2015'te, Türkiye'nin hilafeti yeniden tesis ederek, ezilen İslam dünyasında öncülük yapması gerektiği yönündeki kamuoyuna yaptığı tavsiyeyle manşetlere çıkmıştı ­; bkz. Yeni Akıt, 5 Şubat 2015 ve Cumhuriyet, 5 Şubat 2015.

[6]  Bkz. Hürriyet, 19 Kasım 2013, İhlas Haber Ajansı, 19 Kasım 2013 ve Haber Vaktim, 1 Ocak 2015. Diğer çeşitli medya açıklamalarında ise kendisinden sadece Altın ­Dal'ın kızı olarak söz edilmektedir (örn. Haber Türk, 18 Kasım 2013). İstanbul Fatih'te bulunan Subrosa Basım Yayın İthalat İhracat Turizm ve İnşaat Ltd. Şti. altında kayıtlı olan Altın ­Dals'ın resmi internet sitesi olan http://aytuncaltindal.com/ (erişim tarihi 1 Mayıs 2015) işletmektedir . Kayıtlıdır. Ayrıca, özellikle tarihî ve dinî konularda internet için hazırladığı çok sayıda konferansı vardır ve bu konferanslarda kendisinden sıklıkla “Yonca Bayrak hoca” olarak söz edilir - örneğin: B. https://www.youtube.com/watch?v=FbEX2OV7sS0 (izlenme tarihi 6.5.2015) - ayrıca Aytunç Altındal ile yapılmış çeşitli röportajlar; Örn. B. https://www.youtube.com/watch?v=HiulrLQIqEA ( ­6.5.2015 tarihinde görüntülendi).

[7]  Cumhuriyet , 18 Kasım 2013.

[8]  Hürriyet, 18 Kasım 2013. Bu açıklamanın iha.com.tr'deki metni, 18 Kasım 2013.

[9]  Bkz. Radikal, 20 Kasım 2013 ve YÜKSEL 2013. Altındal , ölümünden önce ­A Haber televizyonuna verdiği röportajda kendisine kanserojen bir madde verilmiş olabileceği yönündeki şüphesini dile getirmişti. Ancak aynı röportajda akciğer kanserinin elli yıldır günde iki paket sigara içmesine bağlı olduğunu söylüyor; Özel Haber [2013].

[10]  HPKON 2005 .

[11]  iha.com.tr, 18 Kasım 2013: 1:51: “Susturmak isteyen insanlar şunu bilsinler ki Aytunç Altındal ölmedi, çünkü onun yetiştirdiği yüzlerce öğrenci, yüzlerce genç var, onun yetiştirdiği gençler bu bilgileri aktarmağa devam edeceklerdir.”

[12]  Z. B. auf den einschlägigen Biographieportalen; vgl. Altındal_biyografi.info u. Altındal_biyo- grafi.net. Dem folgenden biographischen Abriss liegen, wo nicht anders angemerkt, diese bei­den zugrunde.

[13]  Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012.

[14] Hürriyet, 29 Ağustos 2013.

[15]  Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012: 16:51. Diese Tätigkeit liegt offenbar der immer wieder kol­portierten Behauptung zugrunde, er habe als Berater für Gorbatschow gearbeitet.

[16]  Altındal 1982: 7 .

[17]  A LTINDAL 2015: 10, 13, burada kendisinin hiçbir zaman Hıristiyan olmadığını vurgulamaktadır, a.g.e.: 24.

[18]  ALTINDAL 2015: 10-11 .

[19]  ALTINDAL 2015: 144-146 .

[20]  Halepli bir aileden gelen Kahire doğumlu filozofun biyografisi ve siyasi rolü hakkında: B EININ 2005: 123-129.

[21]  ALTINDAL 2015 : 6.

[22]  ALTINDAL 2010: 5 .

[23]  BİR ALTINDAL 1995.

[24]   İsviçre Mülteci Konseyi'nde çalıştı; bkz. A LTINDAL - M ARTI 1997.

[25]   Altındal'ın Ayşe ile evlenmeden önce Avrupa'ya ­kaçmasından birkaç ay sonra en büyük kızı Emine dünyaya geldi; ilk eşinden ayrıldıktan sonra ikincisiyle evlendiği anlaşılıyor; bk. Hürriyet, 29 Ağustos 2013 ve Aytunçaltindal. com/biyografisi.

[26]   Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012: 16: 45: “Ben - biraz ayıp olacak söylemesi ama - yurdışında Türkiye’den daha fazla tanınan bir insanım.” Dennoch bleiben seine biographischen Daten lückenhaft. DÎLÎPAK 2013 ergänzend zu den immer wieder kolportierten Angaben: “Bir ara Vatikan’da çalıştı, daha sonra İngiltere’ye gitmişti. Bir ara Amerika’da Javier Peres de Cuel- lar’la çalıştı. [...] Japonya’ya gitti.” Über diese Aufenthalte und Tätigkeiten konnte ich bisher keine weiteren Informationen ermitteln.

[27]   Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012: 18: 46.

[28]   “Ben milliyetçi bir adamım. [...] Ben Kuva-yi milliye ruhuna ve birinci meclise bağlılık duyan - kalben bağlılık duyan - bir insanım”, Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012: 19: 08.

[29]  Als Nachdruck im Anhang zu ALTINDAL 2014b: 236-319.

[30]  Altindal 2014b.

[31]  Zur Melämiyya vgl. EI2 VI: 223-228 (Stw. „Malämatiyya“) und Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi 29: 25-35.

[32]  Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012.

[33]  Frage: “Peki bu danışmanlık yaptığınız siyasilerin arasında sizin simyacı yanınızla ilgilenen bunun sohbeti yapan bununla ilgili hukukunuz olanlar oldu mu?” Antwort: “Oldu ama onların isimlerini veremem. Oldu tabii, olmaz mı... olmaz mı? Evet (lacht).” Bi Sormak Lazım, 5 Ara­lık 2012: 22:19. Vgl. auch ibid: 3:10 und 12:04.

[34]  Newton. KutsalKıtabın Yorumu. Istanbul: Mahya Yayıncılık 2012.

[35]  Türk İmparatorluğu’nun Yıkılışına Dair Kehanetler Kitabı. Ankara: Destek 2007.

[36]  Altindal 2015: 146.

[37]  Altindal 2014a: 11.

[38]  Altindal 2010.

[39]  Die Widmung lautet: “S.V.S. This book endeavours to honour and further the concept of civil courage. The author believes that the cause for Human Rights cannot be secured without civil courage.”

[40]   Budd Schulberg, kitabın önsözünü yazmak istemişti ancak ­2009 yazında geçirdiği ölümcül hastalık nedeniyle bundan mahrum kaldı. ALTINDAL 2010 : vii. Altındal'ın ifadesiyle , üçü de ­"Nazilerle birinci elden deneyime" sahipti.

[41]   İngilizce versiyonda 349 dipnot bulunurken, Türkçe versiyonda yalnızca 136 dipnot bulunmaktadır.

[42]  ALTINDAL 2014a: 8 ; ALTINDAL 2010: xi-xiii .

[43]   Rıttlinger 1973: 300 .

[44]   Bkz. A LTINDAL 2010: 210-216 ve A LTINDAL 2014a: 241-260. Altındal ayrıca K REISER 1991: 123-127
ödülünü de aldı . Sebottendorf hakkında bkz. G OODRICK -C LARKE 1997: 121-135.

[45]   G oodrick -Clarke 1997 .

[46]   Hamann 2002 : 71.

[47]   Bkz. A LTINDAL 2010: 14-27; Altındal’ın buradaki çok net formülasyonu şudur: “Bu nedenle Georg Hiedler’in onun gerçek babası olma olasılığı çok yüksektir ve Maria Anna da onun gerçek biyolojik annesi değildir” (ibid: 27). Bkz. A LTINDAL 2014a: 33-85.

[48]  ALTINDAL 2010: 15-16 ve 21; ALTINDAL : 2014a : 48-49. İngilizce versiyondaki referanslarında neredeyse sadece T ­OLAND 1976: 257-258'e atıfta bulunmaktadır . Graz'da 1830'lara kadar Yahudi nüfusunun bulunmadığı gerçeğine ilişkin olarak 40 numaralı dipnotta W AITE 1977'ye atıfta bulunur, ancak bu bilgiyi T OLAND 1976: 259, notta da bulabilirdi .

[49]  ALTINDAL 2010: 21 ve 41; A LTINDAL 2014a: 77. Altındal’ın bu konudaki formülasyonları ­genel olarak belirsizdir.

[50]  Vgl. ALTINDAL 2010: 41-42; Altindal 2014a: 76-77.

[51]  Vgl. Fest 1973: 33; Kershaw 1998: 32; Maser 1971: 51; Volker 2013: 24; Waite 1977: 131.

[52]  ALTINDAL 2010: 42-43; Altindal 2014a: 77-79.

[53]  Altindal 2010: 42; Altindal 2014a: 77.

[54]  Altindal 2010: 42; Altindal 2014a: 77.

[55]  Altindal 2010: 42.

[56]  Altindal 2010: 17-18, 38 und 42.

[57]  ALTINDAL 2010: 45: “Robert Hamerling played the role model for Alois Hitler.”

[58]  ALTINDAL 2010: 45; vgl. ALTINDAL 2014a: 82: “Aloys Hitler, belki de Hammerling gibi Kili­sesi’ni açıkça değiştirmemişti, ama Moravya-Hus çizgisine bağlı Rafızi ‘Özgür Kilise’ ekolü­nün temsilcisi bir gruba gizlice üye olmuştu.

[59]  Ocak ayı : 44; bkz. Altindal 2014 : 80-82.

[60]  ALTINDAL 2010: 44 ; A LTINDAL 2014a: 81. Anabaptistler için Altındal, C OHN 1970'e dayanmaktadır.

[61]  Altindal 2010 : 61-87 ve Altindal 2014a : 103-115.

[62]  ALTINDAL 2014a: 42-43 . Bkz. A LTINDAL 2010: 17; Hitler'in kurtlara olan ezoterik yakınlığı hakkında daha fazla bilgi için: A LTINDAL 2010: 54-55 ve A ltindal 2014a: 97-98.

[63]  Altindal 2010: 18; Altindal 2014a: 43-44.

[64]  ALTINDAL 2010: 17.

[65]  DÎLÎPAK 2013: “Kendi kurguladığı yarı reel, yarı esoterik bir dünyada yaşadı.”

[66]  HEPKON 2005: “Altındal bütün bu iddialarını dile getirirken kitaplarında alışılmışın dışında bir yöntem kullanıyor. Dikkati ilk çeken ilgili ilgisiz bir sürü ayrıntının yazılara serpiştirilmesidir. Konuyla ilgili okuyucunun bile bunca ayrıntı arasında bir ilişki kurması zordur. Zaten bazı durumlarda ilişki de bulunmuyor.”

[67]  HEPKON 2013.

[68]Mümkün olan yerlerde ilk baskılar listelendi. Yazılarının birçoğu çeşitli yayıncılar tarafından kısmen gözden geçirilmiş, değiştirilmiş ve eklenmiş baskılarla yayımlanmıştır. Diğer yazarlardan yaptığı çevirilere yer verilmemiştir. Altındal’ın İngilizce ­eserleri eski ismi olan Aytun adıyla yayımlanıyordu.

*************************************

Zu Aytunç Altındal (1945-2013)
Publizist, Okkultist, Verschwörungstheoretiker

Christoph Herzog (Bamberg)

Am 18. November 2013 erlag im International Hospital in Yeşilköy der bekannte türkische Publizist, Okkultist und Verschwörungstheoretiker Aytunç Altındal einem Lungenkrebsleiden. Zwei Wochen zuvor war er aus der Schweiz, wo er in den Mo­naten zuvor behandelt worden war, mit einem vom türkischen Ministerpräsidialamt zur Verfügung gestellten Ambulanzflugzeug nach Istanbul gebracht worden.[1]

Sein Tod wurde in fast allen großen türkischen Tageszeitungen gemeldet.[2] Zu seiner Beerdigung am folgenden Tag auf dem Karacaahmet Friedhof bei Üsküdar er­schien neben anderer Prominenz der Oberbürgermeister von Istanbul, Kadir Topbaş, der in einer Ansprache erklärte, dass er auch im Namen des damaligen türkischen Ministerpräsidenten Recep Tayyib Erdoğan an der Bestattung teilnehme, sowie der bekannte islamistische Journalist Abdurrahman Dilipak.[3] Letzterer hatte in seinem Tags zuvor in Yeni Akıt erschienenen Nachruf betont, Altındal sei als bekennender Muslim gestorben.[4]

Das Medieninteresse wurde nicht nur durch die Prominenz und hohe Medien­präsenz, die Aytunç Altındal in den Jahren vor seinem Tod in der Türkei besessen hatte, geweckt, sondern sicherlich zusätzlich durch den noch an seinem Todestag insbesondere durch seine Lebensgefährtin Selin Şenocak[5] und seine Ziehtochter Yonca Bayrak[6] sowie seinen Bruder Mehmet Serendi Altındal in einer Presse­konferenz geäußerten Verdacht befeuert, der Verstorbene sei Opfer eines Mordan­schlags durch Vergiftung geworden.[7] Sein Wissen habe, so Selin Şenocak, vor allem ausländische Kreise (dış güçler) beunruhigt, die ihn zum Schweigen hätten bringen wollen.[8]

Auch der in einem Artikel der Zeitung Radikal als engster Freund Altındals bezeichnete Journalist Mevlüt Yüksel vertrat in einem in der Zeitung Takvim er­schienenen Beitrag die Meinung, dass Altındal vergiftet worden sei, und zwar in Lausanne durch eine Spezialeinheit des Templerordens mittels Polonyum 213 [sic]. Dieses Gift verursache Krebs und hinterlasse keine Spuren. Altındal, der seit fünf Jahren mit Drohungen bedacht worden sei, habe ihm gegenüber selbst den Verdacht geäußert, dass ihm ein karzinogenes Mittel ins Essen gemischt worden sei.[9]

Es ist nicht ohne ironische Logik, dass der Tod eines Autors, der dem kritischen Publizisten Haluk Hepkon als einer der prominentesten Verschwörungstheoretiker erschien,[10] und der laut Selin Şenocak Hunderte von Schülern und jungen Adepten seiner Ideen hinterlassen hatte,[11] sofort selbst Gegenstand einer Verschwörungs­theorie wurde.

Biographisches

Eine einfache Suche nach „Aytunç Altındal“ über die Internetsuchmaschine Google ergab Anfang Mai 2015 ca. 125.000 Treffer; auf mehreren Webseiten finden sich biographische Abrisse zu seiner Person.[12] Insgesamt gibt es dennoch verhältnis­mäßig wenig zuverlässige Informationen zu seinem Leben. Aytunç Altındal (sein ursprünglicher Vorname war Aytun) wurde 1945 als jüngstes von vier Kindern einer Familie mit tscherkessischen Wurzeln in Istanbul geboren. Sein Vater, Cavit, war Fußballspieler des Clubs Beşiktaş und Präsident von dessen Ehrengericht (haysiyet divanı), seine Mutter Fatma Hausfrau. Nach dem Besuch der Grundschule in Istan­bul, ging er 1955 nach Diyarbakır und kehrte erst 1960 wieder nach Istanbul zu­rück.[13] Er studierte an der Sorbonne; allerdings ist unklar, welches Fach und ob - und wenn, mit welchem Grad - er dort sein Studium abschloss.

Seit Mitte der 1960er Jahre war er in der Türkei als Journalist tätig. 1977 gründe­te er in Istanbul den Verlag Havass, 1980 einen weiteren namens Süreç, unter wel­chem Titel er auch eine Zeitschrift herausbrachte. 1983 verließ er die Türkei wegen seiner drohenden Verurteilung in einem aufgrund seines 1975 veröffentlichten Gedichtbandes Partizan gegen ihn laufenden Gerichtsverfahrens.[14] Er ließ sich in Zürich nieder, wo er Modus Vivendi ins Leben rief, zugleich ein Buchverlagshaus und eine Kunstgalerie, die er zehn Jahre lang betrieb. 1989, während der Glasnost­Periode, gründete er eine Zweigstelle seiner Galerie in Moskau und organisierte of­fenbar im Auftrag der sowjetischen Kulturbehörden Ausstellungen sowjetischer Künstler in den USA und in der Türkei sowie Ausstellungen von westlichen Künst­lern in der Sowjetunion.[15]

Altındal stand zunächst marxistischem Gedankengut nahe. Seine mit wissen­schaftlichem Anspruch und Apparat geschriebene Geschichte der Frau in der Türkei folgte ausdrücklich einer marxistischen Perspektive, und noch der Einleitung seines 1982 veröffentlichten Gedichtbandes Anılan stellte er das Dante-Zitat Segui il tuo corso, e lascia dir le genti voran mit dem ausdrücklichen Hinweis, es dem Vorwort von Marxens Kapital entnommen zu haben.[16] Wie andere linke Intellektuelle in der Türkei zu jener Zeit scheint auch Altındal im Lauf der späten 1980er ein Interesse an Religion entfaltet zu haben, allerdings auf eine durchaus unorthodoxe und originelle Weise. Im Jahr 1992 publizierte er in England eine kleine Schrift mit dem Titel Three Faces of Jesus. Darin entwickelte er ein der katholischen Christologie gegen­über kritisches Jesusbild und vertrat die These von Jesus als einem säkularen Juden. Zu dieser Zeit scheint er zahlreiche akademische Kontakte zu einem Segment der internationalen akademischen Sozialwissenschaften in den USA und Europas ge­knüpft zu haben, wo seine Thesen Anerkennung fanden. In der türkischen Überset­zung seines Buches vermerkt er, als erster türkisch-muslimischer Autor überhaupt Jesus nicht aus muslimischer Sicht, sondern in einer dem Christentum immanenten Perspektive mit der Terminologie der christlichen Theologie behandelt zu haben.[17] Dies mache auch die Übersetzung und Lektüre der türkischen Version seines Buches zu einer Herausforderung. Im Vorwort zu späteren Auflagen stellte er fest, sein Buch habe unerwartet große wissenschaftliche Aufmerksamkeit erfahren. Seine The­se werde in einer an der Universität Exeter angefertigten Dissertation besprochen, sie sei zum Pflichtprogramm für Studierende der Theologie am Boston College avanciert, und sein Buch finde in der makedonischen Übersetzung Verwendung als supplementäres Lehrwerk für dortige Theologiestudenten.[18] Dem Anhang späterer Auflagen fügte er den Wortlaut dreier kurzer anerkennender Dankesschreiben bei, die von Donald J. Dietrich (1941-2013), Professor für Theologie am jesuitischen Boston College, von dem bekannten amerikanischen Literaten Robert Pinsky und von dem 1988 von der Indiana University emeritierten Politologen Bernard S. Mor­ris (1918-2010) stammten, denen er sein Jesus-Buch jeweils hatte zukommen las- sen.[19]

Insbesondere im Umfeld der von dem israelischen Philosophen Ezra Talmor (geb. 1919)[20] geleiteten International Society for the Study of European Ideas (ISSEI) reüssierte Altındal in den 1990er Jahren. 1992 trug er seine Jesus-These in einem von Donald J. Dietrich geleiteten Panel auf der Konferenz der Gesellschaft in Aalborg vor,[21] 1994 war er im wissenschaftlichen Beirat und Panelleiter der ISSEI- Konferenz in Graz.[22] 1995 erschien in der damaligen Zeitschrift der Gesellschaft History of European Ideas ein kurzer Aufsatz von ihm mit dem Titel „Jesus - The Secular Jew“.[23]

Während seiner Züricher Jahre war Aytunç Altındal in erster Ehe mit Carole Altındal-Marti[24] verheiratet. Später war er mit einer Frau des Vornamens Ayşe verehelicht, mit der er drei Kinder, Emine, Zeyno und Ahmet Mustafa, hatte.[25]

Sicherlich muss man sagen, dass Altındal mit Informationen zu seiner Biogra­phie eine gewisse Selbststilisierung betrieb. So benutzte er seine internationalen Verbindungen als Ressource, um seine Bedeutung im türkischen Kontext aufzu­werten: „Es mag ein bisschen anmaßend erscheinen, wenn ich es so sage, aber ich bin im Ausland eine bekanntere Person als in der Türkei“[26] äußerte er in scheinbarer Bescheidenheit mit Blick auf seine internationalen Kontakte zu Künstlern und Wis­senschaftlern in einem Fernsehinterview mit der Journalistin Selin Ongun, die er auch darüber aufklärte, dass er nicht nur, wie sie glaube, für Necmettin Erbakan, sondern ebenso für Bülent Ecevit tätig gewesen sei.[27] Bei dieser Gelegenheit stellte sich Altındal selbst als guten Nationalisten in frühkemalistischer Tradition dar.[28]

Tatsächlich stellt sich in seinen Publikationen Altındals Interesse an okkulten Vereinigungen zunächst als historisch-politisches Anliegen dar. So hatte er schon zu Beginn der 1980er Jahre in seiner Zeitschrift Süreç eine Serie zur Freimaurerei aus der französischen Zeitschrift Le Crapouillot von 1876 übersetzt und veröffentlicht.[29] Seine These, die Europäische Union stehe in der - nicht nur geistigen, sondern auch organisatorischen - Tradition des gnostischen (im Gegensatz zum offiziellen kirch­lichen) Christentums hat gleichfalls eine politische Stoßrichtung.[30] Es wäre aller­dings eine Verkürzung, dabei seine eigene, persönliche Involvierung in okkultes Ideengut zu vernachlässigen. Tatsächlich stellt er sich als Eingeweihten der islami­schen Bätiniyya-Tradition dar. Er stamme aus einer Familie mit Malämiyya-Tradi- tion.[31] Während seiner Kindheit in Istanbul und in seiner Jugend in Diyarbakır habe er als einziger seiner Geschwister eine entsprechende Malämiyya-Ausbildung ge­nossen. Die Malamiyya rückte er in die Nähe zur Bätiniyya und zog eine Parallele zwischen deren elitär-gnostischen Interpretation des Islams und der Namenswahl für seine erste Verlagsgründung Havass[32] Der Malamiyya zufolge verfüge der Mensch nicht nur über fünf Sinne, sondern zusätzlich noch über fünf innere Sinne (iç duyu), erklärte er und stritt nicht ab, über die Möglichkeit zu verfügen, nach einem alten System, persönliche Prophezeiungen zu machen, weigerte sich aber, Namen von Persönlichkeiten, die er ,alchimistisch‘ beraten hatte, preiszugeben.[33] Dieses weit­gehende esoterische Interesse zeigt sich auch in seiner Publikationstätigkeit: Im Rahmen seiner verlegerischen T ätigkeit für Modus Vivendi in Zürich druckte Altın- dal 1985 Isaac Newtons 1733 veröffentlichte Schrift Observations Upon the Prophe­cies of Daniel and the Apocalypse of Daniel, and the Apocalypse of St. John als ledergebundenes bibliophiles Faksimile nach und übersetzte sie sp äter ins Türki- sche.[34] 2007 veröffentlichte er eine türkische Übersetzung der Prophezeiungen über den Untergang des Osmanischen Reiches aus der Chronik des Laonikos Chalkokon- dyles.[35]

Im Folgenden sollen einige Probleme von Altındals Synthese von wissenschaft­lich-historischem Anspruch und verschwörungstheoretischen und okkulten Ansätzen anhand seines Buches über Hitler diskutiert werden.

Altındals Buch über Hitler

“Scholarly, but not the conventional style” hatte der Politikwissenschaftler Bernard S. Morris über den Stil von Altındals Jesus-Buch geurteilt.[36] Altındals Hitler-Buch ist sicherlich ebenso unkonventionell. Aber seine wissenschaftliche Qualität ist min­destens als problematisch zu bezeichnen, trotz eines Apparats und trotz eines ver­mutlich relevanten Beitrags zur Forschung über den Hitler-Förderer Rudolf von Sebottendorf.

Das Buch geht im Kern, so der Autor, auf Artikel zurück, die er zwischen 1992 und 1994 in den Zeitungen Milliyet, Cumhuriyet und Sabah veröffentlichte. Das Buch selbst habe er zunächst auf Englisch verfasst. Allerdings hätten ihn Freunde dazu überredet, das Buch zuerst auf Türkisch erscheinen zu lassen.[37] Die englische Variante des Buches erschien erst 2010.[38] Obwohl sie über weite Strecken den glei­chen Text beinhalten und von der Länge her vergleichbar erscheinen, sind die beiden Bücher nicht identisch, und es gibt zahlreiche Abweichungen. Dies beginnt schon bei der Widmung. Die türkische Variante, jedenfalls in der mir zugänglichen 19. Auflage, ist „Mina“ zugeeignet, die englische ist in einer etwas längeren Ausführung der Zivilcourage gewidmet.[39] Die ,acknowledgments‘ der englischen Fassung ent­halten auch einen emphatischen Dank an drei verstorbene Freunde - prominente amerikanische Persönlichkeiten, die in der englischen Ausgabe mit Vornamen ange­redet werden, in der Danksagung zur türkischen Ausgabe aber gänzlich unerwähnt bleiben: der Schriftsteller Kurt Vonnegut jr., der Drehbuchautor Budd Schulberg und der Leiter des Aspen Institutes, Joseph E. Slater.[40] In beiden Sprachversionen verfügt das Buch über einen - in der englischen Variante wesentlich ausführliche­ren[41] - wissenschaftlichen Apparat mit Fußnoten und Bibliographie und einen ge­wissen, allerdings eingeschränkten wissenschaftlichen Anspruch: Es sei dem Autor nicht darum zu tun gewesen, eine grundsätzlich neue Geschichte des Nationalsozia­lismus oder Hitlers vorzulegen. Sein Anliegen bestehe vielmehr darin, das Phäno­men Hitler verstehbar zu machen.[42] Dies nun geschieht weitgehend durch die Ein­bettung Hitlers in den Hintergrund des Okkultismus und bestimmter Organisationen desselben, die ihn zur Macht gebracht hätten. Schließlich betont der Autor noch, einen originären historischen Forschungsbeitrag zu liefern auf der Basis von ihm neu entdeckter Dokumente, die sich im Wesentlichen auf das Nachleben nach 1945 des Mitgründers der ariosophischen Thule-Gesellschaft, Rudolf von Sebottendorf, bezie­hen. Während bisher auf Grundlage von Angaben in den Memoiren des in der Tür­kei während des 2. Weltkriegs in der deutschen Spionage tätigen Herbert Rittlinger angenommen wurde, Sebottendorf habe sich unmittelbar nach der Kapitulation Deutschlands 1945 im Bosporus ertränkt,[43] behauptet Altındal auf Basis von bisher unbekannten Akten des türkischen Emniyet Müdürlüğü, dass sich Sebottendorf unter dem Schutz türkischer Behörden bis 1957 weiter in der Türkei aufgehalten habe.[44]

Die Perspektive auf die okkulten Wurzeln des Nationalsozialismus als solche ist keine Innovation Altındals. Er entnimmt viele seiner grundsätzlichen Beobachtun­gen dem diesbezüglich wegweisenden Werk über Ariosophie und Nationalsozia­lismus des britischen Religionswissenschaftlers Nicholas Goodrick-Clarke.[45] Die Perspektive Altındals ist aber eine grundsätzlich andere. Er integriert eine Langzeit­perspektive auf okkulte Ideen und ihre Organisationen eines heterodoxen gnostisch- wiedertäuferischen Christentums seit dem Mittelalter, als deren Produkte Hitler und der Nationalsozialismus erscheinen, mit einer Betrachtungsweise, die historische und okkulte Argumente mischt. Das Buch Altındals über Hitler ist daher im eigent­lichen Sinn keine Biographie Hitlers. Das biographische Interesse des Buches liegt ebenso auf Sebottendorf, den Aytunç Altındal als den entscheidenden Wegbereiter Hitlers wahrnimmt. Wo es um Hitler geht, interessiert er sich kaum für das Schei­tern, sondern für den Aufstieg dieses Mannes. Eine auffallend hohe Aufmerksamkeit erfährt die familiäre Herkunft des Diktators. Insbesondere bemüht sich Altındal da­rum, die ,entscheidende Schwachstelle‘[46] in Adolf Hitlers Stammbaum, nämlich die Herkunft seines Großvaters väterlicherseits, Alois Hitler, zu klären. Seine damit in Zusammenhang stehenden Ausführungen sollen im Folgenden als Fallbeispiel für die argumentative Struktur seines Buches herangezogen werden.

Während in der Literatur darüber Einhelligkeit zu bestehen scheint, dass Maria Anna Schicklgruber die leibliche Mutter von Alois Hitler gewesen sei, ist umstritten, ob Georg Hiedler tatsächlich sein leiblicher Vater ist - wie nachträglich im Pfarr­buch von Döllersheim eingetragen. Altındal vertritt hier nun die m. W. originelle Auffassung, dass Maria Anna Schicklgruber nicht die leibliche Mutter von Alois Hitler und Georg Hiedler nicht dessen Vater gewesen sei. Vielmehr sei das Kind, also Adolf Hitlers Vater, von ihr nur angenommen worden. Sie habe dafür bis zu dessen 13. Lebensjahr regelmäßige Geldzuweisungen erhalten.[47]

Bei dieser letzteren Behauptung Altındals handelt es sich um ein Derivat der von dem Nationalsozialisten Hans Frank in seinen kurz vor seiner Hinrichtung verfassten Memoiren in die biographische Diskussion um die Herkunft Hitlers eingeführte Vor­stellung, die einige Verwirrung gestiftet hat. Frank behauptet darin, es habe sich beim Vater von Alois Hitler um einen Grazer Juden namens Frankberger gehandelt, bei dem Maria Anna Schicklgruber in Stellung gewesen sei. Hitler selbst habe ihm gegenüber zwar abgestritten, Enkel eines Juden zu sein, aber jüdische Alimente- zahlungen bestätigt. Altındal nimmt zwar zur Kenntnis, dass in der historischen For­schung Franks Behauptung längst als widerlegt gilt - so gab es in den 1830er Jahren in Graz überhaupt keine jüdische Bevölkerung -,[48] scheint aber Hitlers angeblicher Aussage gegenüber Frank, die Alimentezahlungen aus jüdischer Quelle zugibt, den­noch Glauben zu schenken.[49]

Er verbindet dies jedoch mit der weiteren These, dass das berufliche Vorankom­men von Hitlers Vater Alois im Staatsdienst so erstaunlich sei, dass man es nur mit Hilfe von Protektion einflussreicher Kreise erklären könne.[50] Dass die Karriere Alois Hitlers vom Schusterjungen zum k.u.k. Zollbeamten bemerkenswert sei, ist von zahlreichen Hitlerbiographen festgestellt worden, ohne dass in diesem Zusammen­hang jedoch die Frage eines seinem Aufstieg zugrunde liegenden Protektionsver­hältnisses auch nur thematisiert worden wäre.[51] Für Altındals Sicht der Dinge ist aber gerade diese offenbar von ihm eingebrachte Hypothese von zentraler Bedeu­tung. Auf der Suche nach Anhaltspunkten, wer Alois Hitler protegiert haben könnte, kommt er auf den weitläufig mit ihm verwandten, damals gefeierten Dichter und Schriftsteller Robert Hamerling.[52] Es sei anzunehmen, so Altındal, dass Alois, bevor er sich nach Wien begab, von dem in nationalistischen Kreisen vergötterten Hamer- ling gehört habe[53] und sich zu ihm begeben habe. Hamerling wiederum sei sich stets seiner Wurzeln im Waldviertel bewusst geblieben. Dass Hamerling Alois Hitler ge­fördert und protegiert habe, wird von Altındal in der englischen Version seines Buchs mit „possible“, in der türkischen dagegen mit „sehr wahrscheinlich“ (kuvvetle muhtemel) angegeben.[54] Insgesamt bleibt der Zusammenhang zwischen Alois Hitler und Robert Hamerling auf der historischen Ebene der Argumentation aber ohne Quellenbeleg und rein spekulativ. In der englischen Version des Buches spielt Altın- dal sogar mit dem Gedanken, ob Hamerling nicht der Großvater Adolf Hitlers gewe­sen sein könnte: “A photo of Hamerling shows striking facial features and charac- teristics resembling those of Adolf Hitler. Is it possible he was his grandfather?”[55] Zumindest diese (offen gelassene) Frage Altındals lässt sich mit einem klaren Nein beantworten. Wenn wir annehmen, wie dies auch Altındal tut,[56] dass die Geburts­jahre für Alois Hitler (1837) und für Robert Hamerling (1830) feststehen, lässt es sich kaum wahrscheinlich machen, ersterer könne der Sohn des letzteren sein.

Es gibt aber eine zweite Ebene der Argumentation bei Altındal, die man als metahistorisch bezeichnen könnte. Sie besteht im Auffinden einer Art von Mustern, deren Evidenz eine bestimmte metahistorische Perspektive voraussetzt. Im Falle der Verbindung zwischen Robert Hamerling und Alois Hitler lautet diese metahisto­rische Argumentation Altındals wie folgt: Hamerling sei vom Katholizismus zum Wiedertäufertum konvertiert, welches nicht zuletzt in Bayern und Österreich bis heute im Untergrund existiere. Er habe als Rollenmodell für Alois Hitler gedient.[57] Wie in den 1870er Jahren Rupert Johann Hammerling seinen Namen in Robert Hamerling geändert habe, so habe auch Alois Schicklgruber seinen Namen in Alois Hitler ändern lassen. Zwar gebe es keinen Hinweis darauf, dass er auch die katholi­sche Kirche verlassen habe, jedoch sei er sicherlich antiklerikal und antirömisch ein­gestellt gewesen: “Alois probably was not an Anababtist like Hamerling, but he cer- tainly carried a secret membership of the Free Church tradition in the mainstream of the Moravian-Hussite line.”[58] Bei Hitler findet Altındal gleichfalls das Wiedertäufer­Motiv: “What ist increasingly apparent is that Adolf Hitler’s policies and under- standing of ‘purification’ in style and form perhaps coincidentally tended to be echo- ing the Anabaptist religiosity and the historical montage. According to Adolf Hitler, it was not Christ but the Providence that gave him the sword and revenge to punish all sins, to stamp out all governments, to communise all property and to slay those who do not permit themselves to be rebaptised (Nazification).”[59] Die quasi-religiöse Perspektive Hitlers auf Endlösung und finale Vergeltung sei bereits in der Eschato­logie der Wiedertäufer angelegt.[60] Altındal zielt aber auf mehr als geistesgeschicht­liche Wurzeln oder Parallelen. Er insinuiert sowohl institutionelle Kontinuitäten in der Form geheimer Organisationen als auch einen realen okkulten Hintergrund. Es geht ihm nicht nur um die politische Verschwörung geheimer und okkulter Organi­sationen. Der Okkultismus ist tatsächlich ein Teil seiner historischen Reflexions­methode, die darum eine metahistorische Betrachtungsweise ist. Ein erheblicher Teil des Buches spielt sich auf dieser metahistorischen Ebene ab. Hierzu gehören bei­spielsweise die numerologischen und Tarot-inspirierten Interpretationen von Hit- ler.[61] Das Buch - in seiner englischen wie in seiner türkischen Version - ist ohne die Bereitschaft, sich auf diese okkulte Ebene einzulassen, von höchst eingeschränktem Wert. In diese Richtung scheint mir auch die offensichtliche chronologische Fehlein­schätzung von Hameling als möglichem Vater von Alois Hitler durch Altındal zu zeigen: Der Fehler, so scheint es, konnte ihm umso leichter unterlaufen, weil er der historischen Dimension gegenüber der metahistorischen eine weitaus geringere Prio­rität einräumt.

Es gibt auch Fälle, in denen Altındals historische Argumentation und seine meta­historische Reflexion auseinanderzudriften scheinen, ohne dass dies von ihm aufge­löst würde. So reflektiert Altındal über das genaue Geburtsdatum von Alois Hitler, das von den meisten Historikern mit dem 7. Juni, von einigen aber mit dem 17. Juni 1837 angegeben werde. In beiden Fällen nun gingen die Historiker davon aus, das Kind sei in Strones geboren und am gleichen Tag von seiner Mutter nach Döllers- heim zur Taufe gebracht worden. Altındal hält dagegen, dass es für eine frische ent­bundene Mutter vergleichsweise fortgeschrittenen Alters kaum realistisch sei, den Weg von Strones nach Döllersheim zu Fuß zurückzulegen, zumal bei den damaligen schlechten Wegverhältnissen. Außerdem sei nicht zu erwarten, dass der Pfarrer so­wie Taufpaten sofort am selben Tag zur Verfügung gestanden hätten.

Von der Frage der quellenmäßigen Plausibilität der Argumentation einmal abge­sehen, ist es zur Unterstützung der oben erwähnten These Altındals, dass Maria Anna Schicklgruber nicht die leibliche Mutter Alois Hitlers sei, natürlich sinnvoll, die Behauptung, letzterer sei am gleichen Tag in Strones geboren und in Döllers- heim getauft worden, in Zweifel zu ziehen. Dem allerdings schließt Altındal eine längere Betrachtung über das Datum des 17. Juni an. Dies sei der Tag des in der katholischen Kirche als Heiliger verehrten bretonischen Herveus, der - selbst blind - von einem Wolf begleitet und geführt wird. Alois Hitler sei nun gestorben, ohne zu sehen, was sein Sohn angerichtet habe, also metaphorisch betrachtet: blind. Blind sei er auch darin gewesen, dass er seinen eigenen Vater nie gesehen habe. Dieser - im übertragenen Sinn - blinde Mann sei durch seinen Sohn Adolf Hitler in die Ge­schichte gebracht und geleitet worden (tarihe sokulmuştu ve yönlendirilmişti), denn ohne seinen berühmten Sohn wäre der Vater längst der Vergessenheit verfallen und niemand würde sich für seine Biographie interessieren. Hitler sei aber tatsächlich ein ,Wolfsmensch‘ (kurt adam), denn sein Name leite sich etymologisch von dieser Be­deutung ab, und zugleich sei ,Wolf‘ sein Codename in der nationalsozialistischen Bewegung gewesen.[62] Schließlich erwähnt Altındal als weitere Auffälligkeit, dass der 17. Juni 1837 ebenso ein Samstag gewesen sei wie der 20. April 1889, der Ge­burtstag Adolf Hitlers.[63] Der argumentative Wert dieses Exkurses bleibt unklar - umso mehr als Altındal ja kurz zuvor sowohl gegen den 7. als auch gegen den 17. Juni als Geburtstag argumentiert hatte. Allenfalls könne es sein Tauftag gewesen sein.[64] Eine explizite Auflösung des Rätsels bleibt aus.

***

In seinem bereits erwähnten empathischen, aber gleichwohl distanzierten Nachruf auf Aytunç Altındal schrieb Abdurrahman Dilipak, der Verstorbene sei ein einsa­mer, leidgeprüfter und dabei kluger Mann gewesen, der in „seiner selbst zusammen gesetzten halb realen, halb esoterischen Welt gelebt“ habe.[65]

Der Publizist und Kritiker von Verschwörungstheorien, Haluk Hepkon, betrach­tet die durch die Aneinanderreihung von lose verbundenen Details geringe, und manchmal sogar fehlende, innere argumentative Kohäsion als ein durchgehendes und unkonventionelles Stilelement der Bücher Altındals, das es auch interessierten Lesern schwer mache, einen roten Faden zu finden.[66]

Die Verschwörungstheorien Altunç Altındals sind zugleich vage und radikal. So kann die gesamte europäische Geschichte für ihn nur aus dem Konflikt der katholi­schen Kirche mit der christlichen Gnosis und ihren geheimen freimaurerischen und anderen Organisationen verstanden werden.[67] Geschichte wird so im Wesentlichen zum Produkt okkulter Geheimgesellschaften, die allerdings eher christlich-gnostisch als jüdisch-zionistisch geprägt sind. Darüber hinaus aber stellt Altındal seine Ver­schwörungstheorien in einen genuin okkulten Erklärungszusammenhang: Nicht al­lein, dass er okkulte Theorien wie bestimmte Techniken der Wahrsagerei als Erklä­rungsmodi unterstützt - er scheint auch mit dem Anspruch zu schreiben, selbst ein esoterischer Eingeweihter zu sein.

Bibliographie

a) Gedruckte Literatur

Altindal, Aytun 1995. Jesus - The Secular Jew. History of European Ideas 20/4-6: 669­672.

—. 2010. Behind the Mask of Hitler. London.

Altindal, Aytunç 1982. Anılan. İstanbul.

—. 2010. Devlet ve Kimlik. İstanbul.

—. 2014a. Bilinmeyen Hitler. 19. Aufl. İstanbul.

—. 2014b. Gül ve Haç Kardeşliği. İstanbul.

—. 2015. Üç İsa. 14. Aufl. İstanbul.

Altindal-Marti, Carole 1997. Wer wir sind und was wir wollen. Portrait der Schweizeri­schen Flüchtlingshilfe. Bern.

Beinin, Joel 2005. The Dispersion of Egyptian Jewry. Culture, Politics, and the Formation of a Modern Diaspora. Cairo.

Cohn, Norman 1970. The Pursuit of the Millennium Revolutionary Millenarians and Mysti- calAnarchists of the Middle Ages. Revised ed. Oxford.

EI2 =TheEncyclopaedia of Islam. New Ed. Vol. VI. Leiden 1991.

Fest, Joachim C. 1973. Hitler. Eine Biographie. Frankfurt am Main.

Goodrick-Clarke, Nicholas 1997. Die okkulten Wurzeln des Nationalsozialismus. Übers.

Susanne Mörtz. Graz.

Hamann, BRIGITTE 2002. Hitlers Wien. Lehrjahre eines Diktators. 5. Aufl. München-Zürich.

Kershaw, Ian 1998. Hitler 1889-1936. Übers. Jürgen Peter Krause & Jörg W. Rade­macher. Stuttgart.

Kreiser, Klaus 1991. Bektaşi-Miszellen. Turcica 23: 115-130.

Maser, Werner 1971. Adolf Hitler. Legende, Mythos, Wirklichkeit. 6. überarb. Aufl. Mün­chen.

Rittlinger, Herbert 1973. Geheimdienst mit beschränkter Haftung. Bericht vom Bosporus. stuttgart.

Toland, John 1976. Adolf Hitler. Bd. 1. New York.

Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 29. Ankara 2004.

ULRICH, Volker 2013. Adolf Hitler. Biographie. Bd 1: Die Jahre des Aufstieges 1889-1939. Frankfurt am Main.

Waite, Robert G. L.1977. ThePsychopathic God. Adolf Hitler. New York.

b) Internetquellen

Altındal_biyografi. info. http://www.biyografi.infb/kisi/aytunc-altindal (gesehen 1.5.2015).

Altmdal_biyografi.net. http://www.biyografi.net/kisiayrinti.asp?kisiid=203 (gesehen 1.5.2015).

Aytuncaltindal. com/biyografisi. http://www.aytuncaltindal.com/biybgrafisi.htm (gesehen 1.5.2015).

Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012. = https://www.youtube.com/watch?v=q0vPVUOdGd4 (gesehen 1.5.2015). [In der Sende­reihe „Bi Sormak Lazım“ des Fernsehsenders A Haber am 5. Dezember 2012 ausgestrahl­tes Interview der Journalistin Selin Ongun mit Aytunç Altındal.]

Cumhuriyet, 18 Kasım 2013. „Altındal Öldürüldü“ iddiası = http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/10441/_Altindal_olduruldu____ iddiasi.html

(gesehen 1.5.2015).

Cumhuriyet, 5, Şubat 2015. Hilafet Kurumu Yeniden Uygulamaya Konulmalı = http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/207317/_Hilafet_kurumu_yeniden_uygulam aya_konulmali_.html (gesehen 1.5.2015).

DİLİpak, Abdurrahman 2013. Bir Garip Öldü Diyeler, Yeni Akıt, 18 Kasım = http://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/bir-garip-oldu-diyeler- 3683.html (gesehen 1.5.2015).

Haber Türk, 18. Kasım 2013 = https://www.youtube.com/watch?v=UfFX1i1-iN4 (gesehen 6.5.2015).

Haber Vaktim, 1 Ocak 2015. Altındal'ın Kızı Emine Altındal'dan Bomba İddialar! = http://www.habervaktim.com/haber/401160/altindalin-kizi-emine-altindaldan-bomba- iddialar.html (gesehen 6.5.2015).

Hepkon, Haluk 2005. Hz. İsa ve ‘Gnostik Dünya Düzeni’, Radikal Kitap, 5 Auğustos 2005 = http://www.radikal.com.tr/kitap/hz_isa_ve_gnostik_dunya_duzeni-857289 (gesehen 6.5.2015).

Hepkon, Haluk 2013. Komplo Teorilerinin Parlattığı Aytunç Altındal, Radikal Kitap, 22 Kasım 2013 = http://odatv.com/n.php?n=komplo-teorilerinin-parlattigi-aytunc-altindal--2211131200 (gesehen 6.5.2015).

Hürriyet 29 Ağustos 2013. Altındal: “Atatürk’ün Vasiyeti Kasım Ayında Açıklanacak” = http://www.hurriyet.com.tr/gundem/24609858.asp (gesehen 1.5.2015).

Hürriyet, 18 Kasım 2013. Gazeteci, Yazar ve Araştırmacı Aytunç Altındal vefat etti = http://www.hurriyet.com.tr/gundem/25144675.asp (gesehen 6.5.2015).

Hürriyet, 19 Kasım 2013. Aytunç Altındal Son Yolculuğuna Uğurlandı = http://www.hurriyet.com.tr/kultur-sanat/25156003.asp (gesehen 1.5.2015).

iha.com.tr, 18 Kasım 2013: https://www.youtube.com/watch?v=VUC9WgAo57E (gesehen 1.5.2015).

İhlas Haber Ajansı, 19 Kasım 2013. Aytunç Altındal Son Yolculuğuna Uğurlandı = http://www.iha.com.tr/haber-aytunc-altindal-son-yolculuguna-ugurlandi-312184/ (gesehen 1.5.2015).

Özel Haber [2013] https://www.youtube.com/watch?v=dejB1tEVIkc (gesehen 1.5.2015). [Eine Reportage des Senders A Haber mit Altındal nach seiner Krebserkrankung; genaues Datum unbe­kannt.]

Radikal, 20 Kasım 2013. Aytunç Altındal’ı Tapınak Şövalyeleri Zehirlemiş! = http://www.radikal.com.tr/turkiye/aytunc_altindali_tapinak_sovalyeleri_zehirlemis- 1161862 (gesehen 1.5.2015).

Vahdet, 1 Ocak 2015. „Babamın naaşını bile göstermediler“ = http://www.gazetevahdet.com/babamin-naasini-bile-gostermediler-3126h.htm (gesehen 6.5.2015).

Yeni Akıt, 5. Şubat 2015. Dr. Selin Şenocak: Hilafet Yeniden Uygulamaya Konulmalı = http://www.yeniakit.com.tr/haber/dr-selin-senocak-hilafet-yeniden-uygulamaya- konulmali-50789.html (gesehen 1.5.2015).

Yüksel, Mevlüt 2013. Lozan’da Zehirlendi, Takvim, 20 Kasım = http://www.takvim.com.tr/guncel/2013/11/20/lozanda-zehirlendi (gesehen 6.5.2015).

Anhang: Verzeichnis der in Buchform veröffentlichten Schriften von Aytunç Altındal[68]

Partizan. İstanbul: Yücel Yayınları 1975.

Dinmeyen. Şiirler. İstanbul: Havass 1978.

Türkiye’de Kadın (Marksist Yaklaşım). İstanbul: Birlik 1975.

Haşhaş ve Emperyalizm. İstanbul: Havass 1979.

Anılan. İstanbul: Havass 1982.

Siyasal Kültür ve Yöntem. İstanbul: Havass 1982.

İhanet Şiirleri. İstanbul: Süreç 1984.

Niçin Eşit İşe Eşit Ücret Değil? İstanbul: Süreç 1984.

Laiklik: Enigma’ya Dönüşen Paradigma. İstanbul: Süreç 1986.

Three Faces of Jesus. Sussex: Book Guild 1992.

Üç İsa. [Übers. SİBEL Özbudun.] İstanbul: Anahtar Kitaplar 1993.

Türkiye ve Ortodokslar. İstanbul: Anahtar Kitaplar 1995.

Elvedasız [Gedichte]. İstanbul: Sarmal Yayınevi 1996.

Bilinmeyen Hitler. Ankara: Yeni Avrasya 2000.

Vatikan ve Tapınak Şövalyeleri. Ankara: Yeni Avrasya 2002.

Gül ve Haç Kardeşliği. Ankara: Yeni Avrasya 2003.

Kültür Savaşları. İstanbul: Birharf 2005.

Yoksul Tanrı. Taynalı Apollonius. İstanbul: Alfa 2005.

Papa 16. Benedikt. Gizli Türkiye Gündemi. Ankara: Destek 2006.

Vatikan ve Papa ’nın Gizli Türkiye Senaryosu. [Zusammen mit TahİR Tamer Kumkale.] İstanbul : Pegasus Yayınları 2006.

Dünün Belgeleri Yarının Tarihi. Ankara: Destek 2007.

Türkiye ’de ve Dünyada Casuslar. [Zusammen mit Hüseyin Movİt.] İstanbul: Truva 2008.

Why Did God Change HisMind? [Veytaux:] Je publie 2008.

Behind the Mask of Hitler. London: Janus Publishing 2010.

Bir Türk Casusun Mektupları. Batı’da Sekuler Düsüncenin Gelişimine Katkı. İstanbul: Alfa 2010.

Devlet ve Kimlik. İstanbul: Destek Yayınevi 2010.



[1]    Cumhuriyet, 18 Kasım 2013.

[2]     Eine entsprechende Internetrecherche führt u. a. zu entsprechenden Meldungen in Akşam, Cumhuriyet, Hürriyet, Milli Gazete, Milliyet, Sabah, Yeni Akıt, Yeni Şafak und Zaman.

[3]     Vgl. Hürriyet, 19 Kasım 2013 und Ihlas Haber Ajansı, 19 Kasım 2013. In Hürriyet wird darauf verwiesen, dass es zur selben Zeit drei Bestattungsfeiern in der Şakirin Moschee gegeben habe und dass der frühere Ministerpräsident Mesut Yılmaz zur Beerdigung des Unternehmers Hakan Güley erschienen sei. Dagegen meldete die Ihlas Haber Ajansı, Yılmaz und seine Frau sowie die MHP-Abgeordnete Meral Akşener wären auf Altındals Beerdigung gewesen. Bezüglich der Äußerungen von Topbaş stimmen sie dagegen überein.

[4]     DİLİPAK 2013.

[5]     Cumhuriyet, 18 Kasım 2013 nennt sie Altındals “çalışma arkadaşı Dr. Naciye Selin Şenocak Altındal”. In verschiedenen anderen Mitteilungen wird sie als seine Gattin (eşi) bezeichnet (z. B. Haber Türk, 18. Kasım 2013). In Haber Vaktım, 1 Ocak 2015 und Vahdet, 1 Ocak 2015 dementiert jedoch die leibliche Tochter Altındals, Emine Altındal, dass Selin Şenocak die Ehe­frau des Verstorbenen war, und wird dort mit den Worten zitiert: “Selin hanım, babama sadece arkadaşlık ve asistanlık ediyordu.” Auf der Webseite der Aydın Üniversitesi ist sie als “Dr. Selin Şenocak, UNESCO Chair Holder in Cultural Diplomacy, Governance and Education, Director, Occidental Studies Applied Research Center, Political Sciences and international Relations Faculty Member” vorgestellt; http://bati.aydin.edu.tr/index.asp?id=3 (gesehen 6.5. 2015). Im Februar 2015 kam sie wegen ihrer öffentlich getätigten Empfehlung, die Türkei solle sich an die Spitze der unterdrückten islamischen Welt stellen und hierfür das Kalifat wieder ein­führen, in die Schlagzeilen; vgl. Yeni Akıt, 5. Şubat 2015 und Cumhuriyet, 5, Şubat 2015.

[6]  Vgl. Hürriyet, 19 Kasım 2013, ihlas Haber Ajansı, 19 Kasım 2013 und Haber Vaktım, 1 Ocak 2015. In verschiedenen anderen Medienverlautbarungen ist sie einfach als Tochter (kızı) Altın­dals bezeichnet (z. B. Haber Türk, 18. Kasım 2013). Sie betreibt die offizielle Webseite Altın­dals, http://aytuncaltindal.com/ (gesehen 1.5.2015), die unter der in Fatih, Istanbul ansässigen Firma Subrosa Basım Yayın ithalat ihracat Turizm ve inşaat Ltd. registriert ist. Außerdem finden sich von ihr zahlreiche für das Internet hergestellte Vorträge vor allem zu historischen und religiösen Themen im Internet, wo sie häufig als “Yonca Bayrak hoca” aufgeführt ist - z. B. https://www.youtube.com/watch?v=FbEX2OV7sS0 (gesehen 6.5.2015) - sowie mehrere Interviews mit Aytunç Altındal; z. B. https://www.youtube.com/watch?v=HiulrLQIqEA (ge­sehen 6.5.2015).

[7]  Cumhuriyet, 18 Kasım 2013.

[8]  Hürriyet, 18 Kasım 2013. Der Wortlaut dieser Erklärung in iha.com.tr, 18 Kasım 2013.

[9]  Vgl. Radikal, 20 Kasım 2013 und YÜKSEL 2013. Altındal hatte vor seinem Tod in einem Inter­view mit dem Sender A Haber in der Tat den Verdacht geäußert, ihm könne ein karzinogenes Mittel verabreicht worden sein. Im selben Interview führte er aber seinen Lungenkrebs zugleich auf den fünfzigjährigen Konsum von täglich zwei Paketen Zigaretten zurück; Özel Haber [2013].

[10]  Hepkon 2005.

[11]  iha.com.tr, 18 Kasım 2013: 1:51: “Susturmak isteyen insanlar şunu bilsinler ki Aytunç Altındal ölmedi, çünkü onun yetiştirdiği yüzlerce öğrenci, yüzlerce genç var, onun yetiştirdiği gençler bu bilgileri aktarmağa devam edeceklerdir.”

[12]  Z. B. auf den einschlägigen Biographieportalen; vgl. Altındal_biyografi.info u. Altındal_biyo- grafi.net. Dem folgenden biographischen Abriss liegen, wo nicht anders angemerkt, diese bei­den zugrunde.

[13]  Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012.

[14] Hürriyet, 29 Ağustos 2013.

[15]  Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012: 16:51. Diese Tätigkeit liegt offenbar der immer wieder kol­portierten Behauptung zugrunde, er habe als Berater für Gorbatschow gearbeitet.

[16]  Altindal 1982: 7.

[17]  ALTINDAL 2015: 10, 13, wobei er betont, selbst nie Christ geworden zu sein, ibid.: 24.

[18]  ALTINDAL 2015: 10-11.

[19]  ALTINDAL 2015: 144-146.

[20]  Zur Biographie und politischen Rolle des in Kairo geborenen und aus einer Aleppiner Familie stammenden Philosophen: BEININ 2005: 123-129.

[21]  ALTINDAL 2015: 6.

[22]  ALTINDAL 2010: 5.

[23]  ALTINDAL 1995.

[24]   Sie war in der Schweizerischen Flüchtlingshilfe tätig; vgl. ALTINDAL-MARTI 1997.

[25]   Die älteste Tochter Emine wurde wenige Monate nach der Flucht Altındals nach Europa ge­boren, als er noch nicht mit Ayşe verheiratet war; er scheint letztere erst nach seiner Trennung von seiner ersten Frau geheiratet zu haben; vgl. Hürriyet, 29 Ağustos 2013 und Aytuncaltindal. com/biyografisi.

[26]   Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012: 16: 45: “Ben - biraz ayıp olacak söylemesi ama - yurdışında Türkiye’den daha fazla tanınan bir insanım.” Dennoch bleiben seine biographischen Daten lückenhaft. DÎLÎPAK 2013 ergänzend zu den immer wieder kolportierten Angaben: “Bir ara Vatikan’da çalıştı, daha sonra İngiltere’ye gitmişti. Bir ara Amerika’da Javier Peres de Cuel- lar’la çalıştı. [...] Japonya’ya gitti.” Über diese Aufenthalte und Tätigkeiten konnte ich bisher keine weiteren Informationen ermitteln.

[27]   Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012: 18: 46.

[28]   “Ben milliyetçi bir adamım. [...] Ben Kuva-yi milliye ruhuna ve birinci meclise bağlilik duyan - kalben bağlılık duyan - bir insanım”, Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012: 19: 08.

[29]  Als Nachdruck im Anhang zu ALTINDAL 2014b: 236-319.

[30]  Altindal 2014b.

[31]  Zur Melämiyya vgl. EI2 VI: 223-228 (Stw. „Malämatiyya“) und Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi 29: 25-35.

[32]  Bi Sormak Lazım, 5 Aralık 2012.

[33]  Frage: “Peki bu danışmanlık yaptığınız siyasilerin arasında sizin simyacı yanınızla ilgilenen bunun sohbeti yapan bununla ilgili hukukunuz olanlar oldu mu?” Antwort: “Oldu ama onların isimlerini veremem. Oldu tabii, olmaz mı... olmaz mı? Evet (lacht).” Bi Sormak Lazım, 5 Ara­lık 2012: 22:19. Vgl. auch ibid: 3:10 und 12:04.

[34]  Newton. KutsalKıtabın Yorumu. Istanbul: Mahya Yayıncılık 2012.

[35]  Türk İmparatorluğu’nun Yıkılışına Dair Kehanetler Kitabı. Ankara: Destek 2007.

[36]  Altindal 2015: 146.

[37]  Altindal 2014a: 11.

[38]  Altindal 2010.

[39]  Die Widmung lautet: “S.V.S. This book endeavours to honour and further the concept of civil courage. The author believes that the cause for Human Rights cannot be secured without civil courage.”

[40]   Budd Schulberg habe das Vorwort zu dem Buch schreiben wollen, doch sei er durch seine töd­liche Krankheit im Sommer 2009 daran gehindert worden. ALTINDAL 2010: vii. Alle drei hat­ten, wie Altındal formuliert, “first-hand experience with the Nazis”.

[41]   Die englische Version enthält 349 Fußnoten, die türkische Version nur 136.

[42]  ALTINDAL 2014a: 8; ALTINDAL 2010: xi-xiii.

[43]   Rittlinger 1973: 300.

[44]   Vgl. ALTINDAL 2010: 210-216 und ALTINDAL 2014a: 241-260. Altındal hat auch KREISER
1991: 123-127 rezipiert. Zu Sebottendorf ansonsten GOODRICK-CLARKE 1997: 121-135.

[45]   Goodrick-Clarke 1997.

[46]   Hamann 2002: 71.

[47]   Vgl. ALTINDAL 2010: 14-27; die hier sehr klare Formulierung Altındals lautet: “Therefore it is most likely that Georg Hiedler was not his real father and neither was Maria Anna his real birth mother” (ibid: 27). Vgl. ALTINDAL 2014a: 33-85.

[48]  ALTINDAL 2010: 15-16 und 21; ALTINDAL: 2014a: 48-49. In seinen Referenzen in der engli­schen Version bezieht er sich hier fast ausschließlich auf TOLAND 1976: 257-258. Für die Tatsache der bis in die 1830er nicht-vorhandenen jüdischen Bevölkerung in Graz bezieht er sich zwar in Fußnote 40 auf WAITE 1977, hätte diese Information aber auch in TOLAND 1976: 259, Anm. gefunden.

[49]  ALTINDAL 2010: 21 und 41; ALTINDAL 2014a: 77. Die Formulierungen Altındals sind diesbe­züglich insgesamt vage.

[50]  Vgl. ALTINDAL 2010: 41-42; Altindal 2014a: 76-77.

[51]  Vgl. Fest 1973: 33; Kershaw 1998: 32; Maser 1971: 51; Volker 2013: 24; Waite 1977: 131.

[52]  ALTINDAL 2010: 42-43; Altindal 2014a: 77-79.

[53]  Altindal 2010: 42; Altindal 2014a: 77.

[54]  Altindal 2010: 42; Altindal 2014a: 77.

[55]  Altindal 2010: 42.

[56]  Altindal 2010: 17-18, 38 und 42.

[57]  ALTINDAL 2010: 45: “Robert Hamerling played the role model for Alois Hitler.”

[58]  ALTINDAL 2010: 45; vgl. ALTINDAL 2014a: 82: “Aloys Hitler, belki de Hammerling gibi Kili­sesi’ni açıkça değiştirmemişti, ama Moravya-Hus çizgisine bağlı Rafızi ‘Özgür Kilise’ ekolü­nün temsilcisi bir gruba gizlice üye olmuştu.

[59]  Altindal 2010: 44; vgl. Altindal 2014: 80-82.

[60]  ALTINDAL 2010: 44; ALTINDAL 2014a: 81. Für die Wiedertäufer stützt sich Altındal auf COHN 1970.

[61]  Altindal 2010: 61-87 und Altindal 2014a: 103-115.

[62]  ALTINDAL 2014a: 42-43. Vgl. ALTINDAL 2010: 17; mehr zur esoterischen Wolfsnähe Hitlers ALTINDAL 2010: 54-55 und Altindal 2014a: 97-98.

[63]  Altindal 2010: 18; Altindal 2014a: 43-44.

[64]  ALTINDAL 2010: 17.

[65]  DÎLÎPAK 2013: “Kendi kurguladığı yarı reel, yarı esoterik bir dünyada yaşadı.”

[66]  HEPKON 2005: “Altındal bütün bu iddialarını dile getirirken kitaplarında alışılmışın dışında bir yöntem kullanıyor. Dikkati ilk çeken ilgili ilgisiz bir sürü ayrıntının yazılara serpiştirilmesidir. Konuyla ilgili okuyucunun bile bunca ayrıntı arasında bir ilişki kurması zordur. Zaten bazı durumlarda ilişki de bulunmuyor.”

[67]  HEPKON 2013.

[68] Soweit als möglich wurden die Erstausgaben aufgeführt. Zahlreiche seiner Schriften erschienen in mehreren, teils überarbeiteten, veränderten und ergänzten Auflagen und in unterschiedlichen Verlagen. Seine Übersetzungen von anderen Autoren wurden nicht aufgenommen. Die eng­lischsprachigen Werke Altındals erschienen mit seinem früheren Vornamen Aytun.


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar