Adil'in Ebedi Sözü...İyi ki, Allah Türk…
Bizim
yanımızda çalışan bir ustanın çocuğunun dilinden dökülen “İyi ki Allah Türk” sözü
üzerine...
20
yıla yakın Özbekistan’da çalışan bu ustamız, daha sonra ailesi ile Türkiye’ye
göçmüşler. Bana dediğine göre o vakitlerde ezan sesini duymak çok nadirattan
imiş. Kiliselerin çanları zangır zangır ederken, semada tek tük titrek ezan
sesleri kaybolup gidermiş.
Neyse,
çocuk babası ile Türkiye’ye göçtükten sonra bir vesile ile açık alan olan bir iş
yerine gelmişler. Gündüz vakitlerinin birinde ezan sesleri semayı kuşatınca Adil çocuk, durmuş ve uzun süre öylece kalmış ve sonra...
“Baba, iyi ki Allah Türk” demiş.
Evet…kulun
dilinden konuşan Allah’ın kendisidir. Allah Türkleri sever. Onları kendine
millet olarakta seçmiştir. Kutadgu Biligte bunun üzerine çok söz vardır.
Ve Tanrı, İlâhî düzeni (Töre’yi) korumak maksadıyla kendine inananlara Devlet vermekteydi.
Devletin vazifesi Töre’yi korumak ve böylece insanlığı huzura, kavuşturmaktı.
Tanrı Türkİer’e: "Kösleri yok olmasın, Töre’nin tebliğ ve hâkimiyeti durmasın" diye Vatan, Devlet ve Hâkan vermekteydi.
Töre, İlâhi
nizâmdır; eski Türk dininin de adıdır.
Töre (törü),
"Törütgen Tengri" (Hâlık)nin koyduğu nizamdır.
Gerçek Töre
koyucu Tanrı’dır.
Töre olmazsa
kâinât yerinde duramaz.
Yâni Töre
kâinat nizaminin da adıdır.
Töre hükümleri
içindeki tavsiye, yasak ve emirler saf doğrulardır.
Töre, bütün
insanlığı kucaklar.
https://ismailhakkialtuntas.blogspot.com/2020/03/tanri-toresini-ve-turku-koruyacaktir.html
Her
neşense milliyetçiliği bırakın, kabilecilik Arapların kanında onulmaz bir derttir. Araplar
her vakit Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellemin Arap olması ile övünürler. Yakın
bir tarihi örnek verelim.Abdülâziz Mecdi Tolun Efendinin bir hatırasını şöyle
nakleder.
“Abdülâziz Mecdi Efendi Mısırda bulunan Türklerden en ziyade görüşüp
konuştuğu başlıca iki kişi vardır. Birisi; Abdülhamid’in uzun müddet Şeyülhislâmlığını
yapmış ve o sırada Mısıra çekilmiş olan Cemaleddin Efendi, ötekisi de
Mısır Hidivinin saray hocası ve imamı Gümüşhaneli dergâhı şeyhi Dağıstanlı
Ömer Ziyaeddin Efendidir.
İşte bu yola
gidişlerinden dolayıdır ki Umumî Harpte Türkler İngilizlerle harp halinde
bulunduğu ve bu yüzden Mısırdaki Türk tebaası esir sayılıp kamplara
sevkedildiği halde üstada ne İngiliz, ne de Mısır hükümeti bu bapta bir
müşkülât göstermemiştir.
Fakat dindar oluşu,
ulema kisvesini taşıyışı, hele Arab dilini bütün fesahat ve belâğatiyle
konuşuşu yüzünden Arap âlimleriyle vakit vakit camilerde ve hususî
toplantılarda buluşur ve dinî mübahaseler ederlermiş.
Üstâd, Arab
âlimlerinin biz Türklerden çok mutaassıp ve daha inhisarcı olduklarını
söylerdi. Meselâ ne zaman
Rasûlüllah sallallâhü aleyhi ve sellemden bahsetseler
“nebiyyüna el’arabî” (Peygamberimiz Araptır) derlermiş.
Bu sözü Arab
âlimlerinden sık sık işiten ve tabiî içerleyen üstâd; günün birinde son olarak
bir daha işidince kızarak ve sabredemiyerek hemen ilâve etmiş;
“ Allah’ımız da Türktür.”
Bu haklı mukabele'
üzerine görüşüp konuştuğu Mısırlılar “nebiyyüna el’arabî” sözünü bir
daha ağızlarına almamışlardır.
Evet; din bakımından
Arabtan ziyade müslüman olan üstâd, milliyet bahis mevzuu olunca bu derece
milliyetperverdir.
Peygamberimiz salla'llâhü
aleyhi ve sellemin “Arabın aceme acemin araba üstünlüğü yoktur” sözü, arapları
daha çok kapsar düşüncesindeyim.
Orhan Seyfi ORHON’dan
—Irkçılık ediyorsunuz!
Fakat asıl bunu söyleyenler ırkçıdır. Onlar demek istiyorlar ki:
—Bizim ırkımızı karıştırmayın.
Aramıza nifak sokuyorsunuz?
Türklerde hiç bir zaman ırk taassubu olmadığını söylemeye lüzum var mıdır?
Milli tesanütümüze girenlerin içeresinden bu düşüncele kimi ayırmışız?
Aile şeceresi tutmuyoruz. (Araplar gibi) Çünkü her Türk asildir. Bizim için birisi
kendisine Türk dedi mi elverir, onu bizden savarız. Siz büyük adamlarımızın
asıllarını bilir misiniz?
Ziya Gökalp acaba hangi ailedendi?
Ahmet Vefik Paşanı ecdadı kimdi?
Bunu biç düşünmeyiz. İsterse Ziya Gökalp’ın ailesi içinde Türk olmayanlar
bulunsun: bir lâhza hatırımıza onun Türk olmamak ihtimali gelemez.
- Çünkü o bütün vicdaniyle, bütün irfanıyla, bütün gönlüyle Türklüğe
bağlıdır. İsterse Ahmet Vefik paşanın ecdadı mühtedi olsun. O bütün benliğiyle
Türk’tür. Tatavla’daki Rum isyanında sopasını kapıp tek başına palikaryaları
dağıtan adam Türk’ten başka ne olabilir?
Bize ırkçılık yapıyorsunuz, diyenler, kendilerini milli tesanüdun dışında
görenlerdir. Onlar ulak kabilelere, dillerini bilmedikleri ırklara vicdanların
bağlı sapıyorlar. Hâlâ, bu duygu içlerinde! Kendilerini bizden ayırıyorlar.
Bize ırkçılık yapıyorsunuz?- derken:
—Bizim ırkımıza dokunmayın. Biz
onunla öğüneceğiz Onun aleyhinde söz söyletemeyiz!
Demek istiyorlar. Her türlü milli haklarımıza sahip olarak aramızda
yaşadıkları halde hala bunu unutmamaları şaşılacak şeydir. Fakat bundan daha
şaşılacak bir şey varsa o da kendileri müfrit ırkıçılık yaparken, Türkçülüğü
ırkçı düşüncelerine uygun bulmadıkları için bizi soysuzlaştırmaya çalışmak
istemeleridir.[Orhan Seyfi ORHON...11 Aralık 1943 Cumartesi Çınaraltı Dergisi Sayı 116]
Cansız Hocanın bir anısını da söylemekte gerek.
1960 İhtilalinden sonra
Milli Birlik Komitesi üyelerinden bazıları Trabzon’a gelmiş. Cansız Hoca’yı,
İmam-ı Azam’ın Türk olup olmadığını sormak için çağırmışlar. Hoca gitmeden önce
şöyle demiş:
-İmam-ı Azam işi kolay da Allah’ın Türk
olup olmadığını sorarlarsa ne cevap vereceğim.
Bizimde noksan taraflarımız illaki vardır. Ama Türkler milliyetçilik konusunda Arapların eline su dökemez. Bunun en güzel örneği Kerbela’daki dökülen kan şahittir
Nihayet,
“İyi ki, Allah Türk…”
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar