Akil İnsanların Mareşal Fevzi Çakmak ile olan dertleri
İnönü
ve Fevzi Çakmak'ın adı silinsin
27.06.2013 03:30
Odatv.com
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Çalışma Ofisi'nde
gerçekleşen toplantıda, Akil İnsanlar Erdoğan'a raporlarını sundu.
Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Grubu'nun "Kamu Düzeni
ve Güvenliği Müsteşarlığı" aracılığıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a
sunduğu rapor ortaya çıktı. Başkanlığını Can Paker 'in yaptığı ve Sibel
Eraslan, Ayhan Ogan, Mahmut Arslan, Abdurrahman Dilipak, İzzettin Doğan,
Abdurrahman Kurt, Zübeyde Teker ve Mehmet Uçum'un yer aldığı heyetin 171 ayrı
yerde 29 bin 546 kişiyle görüşmeler yaptığı belirtildi. Bu görüşmelerde 2 bin
10 kişi söz alarak, 159 kişi ve kurum hazırlık yaparak yazılı 860 kişi de
toplantılar sırasında yazılı görüş bildirdi.
Rapora göre heyet, Malatya, Elazığ, Hakkâri, Van, Tunceli,
Erzincan, Bingöl, Bitlis, Muş, Iğdır, Kars, Ardahan, Ağrı, Erzurum ile birlikte
14 il, Yüksekova, Tatvan, Doğubeyazıt, Mutki, Güroymak ile birlikte 5 ilçe ve
Altınova, Hasköy, Digor, Dağpınar, Susuz beldeleriyle birlikte toplam 24
yerleşim biriminde çalışmalar yürüttü.
ÖNERİLER VE TALEPLER:
Akil İnsanlar Heyeti Doğu Anadolu Grubu'nun sürece ilişkin
öneri ve talepleri 6 başlık halinde sıralandı.
Bu talep ve istekler şöyle:
1-SOSYAL PSİKOLOJİYE İLİŞKİN ÖNERİLER VE TALEPLER
-Batıdakiler ön yargılardan kurtulmalı
-Bölgede çatışmadan kaynaklanan ağır travmaların Türkiye
kamuoyunda bilinmemesi, bunun sebebiyet verdiği yanlış algıların düzeltilmesi
için gayret gösterilmesi
-İnsani taleplerin Türkiye'nin farklı bölgelerindeki insanlar
tarafından “bölünme hassasiyetiö olarak değerlendirilmemesi
-Diyanetin barış sürecinde aktif rol üstlenmesi, veda hutbesi
ekseninde kardeşlik hukukunu öne çıkarması
-Sürece zarar veren dilin (terör örgütü, bebek katili vb.)
bırakılması
-Psikolojik travmaların izalesi için sosyal projeler
geliştirilmesi
-Devlet tarafından haksızlığa uğratılmış tüm kişilerin
itibarların iade edilmesi
-Şeyh Said, Said Nursi, Seyyid Rıza vb. isimlerin
itibarlarının iadesi
-Kardeş şehir, kardeş aile uygulaması yapılmalı
-Kanaat önderleri devreye sokulmalı
-1937 ve 1938 Dersim soykırımlarının kınanması
-Etnik ve mezhebi ayrımcılıklara ve asimilasyon
politikalarına son verilmesi
-Batı bölgelerinde yaşayanlar için doğuya turizm seferberliği
başlatılmalı. Batı doğuyu tanımalı, doğu batıya kendini tanıtmalı.
-Bu ülke artık tek din, tek dil gibi söylemleri kaldırmıyor.
-Tekçilikten vazgeçilmeli. Tek dil, tek millet değil, ortak
vatan, ortak devlet denmeli.
-Devlet hem Kürt halkından hem de (yanlış ve eksik
bilgilendirdiği için) Türk halkından özür dilemeli.
-Kalıplaşmış deyimlerden vazgeçilmeli: Türk bayrağı, Türk
milleti, ne mutlu Türküm diyene, Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur, ürkiye
Türklerindir, bir Türk dünyaya bedeldir gibi.
-CHP ve MHP olumsuz tavrını bırakmalı. Siyasiler aralarındaki
cedelleşmeyi bırakmalı. Başbakan kıymetli bir iş yapıyor, işine odaklanmalı.
Muhalefet de sürecin başarısı için çağırılmalı. Başbakanın davetine gelmezlerse
cumhurbaşkanı çağırmalı. Kavl-i leyyin öne çıkmalı. Barış sürecinin sorumluluğu
tek başına Ak Parti'nin üzerinde kalmamalı.
2-SİYASİ ÖNERİLER VE TALEPLER
A-HUKUK DÜZLEMİNDE
-Yeni anayasa
-Anadilde eğitim
-Seçim barajının kaldırılması
-Siyasi partiler kanununun değiştirilmesi
-Yerel yönetimlere daha fazla yetki verilmesi
-TMK'nın kaldırılması
-Siyasal genel af
-Öcalan'ın serbest bırakılması (bu talep Öcalan'a yakın
siyasi hareketler tarafından örgütlü olarak dile getirilmiştir, ancak diğer
bazı Kürt siyasi grupları da (azadi gibi) bu talebe katılmıştır. Bu talep
Öcalan'ın koşullarının iyileştirilmesi olarak ifade edilen ve ilgili bölümde
yer verilen talepten farklı olarak gündeme getirilmiştir.)
-Gerçek demokrasi olmadan barış olmaz. Süreç karşılıklı
konuşabilme, bir masa etrafında buluşabilme anlamında başarılı ama barışın tüm
boyutlarıyla olabilmesi için gerçek demokrasi olması lazım.
-Türkiye milletvekilliği, yerel parlamentolar olmalı. Eyalet
sistemi olmalı
-Diyanet yeniden yapılandırılmalıdır.
-Sivil temsilciler meclisi.
-Cemevleri ibadethane statüsünde yasal zeminde ifadesini
bulmalıdır: 2009'da Demokratik Açılımla birlikte Alevi çalıştayları üzenlendi.
Ama Alevilerin beklentilerine cevap verilmedi. Mesela Cemevlerine izin çıkmadı.
Alevilerin ödedikleri vergilerle camiler inşa ediliyor ama hiç Cemevi
yapılmıyor.
-Tüm mağdur edilenlere tazminat ödenmeli.
-Teorik demokrasiden pratik demokrasiye geçilmeli.
B-YÜRÜTME/İDARE VE GÜVENLİK DÜZLEMİNDE
-Sadece PKK ve silahlı güçler muhatap alınmamalı. Bölge halkı
topyekün muhatap alınmalı. Şeyhleriyle, Seydalarıyla ve diğer yapılanmalarıyla
birlikte.
-Yol kontrollerinin kaldırılması
-Mayınların temizlenmesi
-Köylere geri dönüş
-Karakol ve kalekol yapımlarının durdurulması
-Koruculuğun kaldırılması
-Koruculuk yapanların sosyal haklarının güvenceye alınması
-Bölgeye atanan yöneticilerin halkla uyumlu olması
-Çatışma dönemlerinde görev yapanların rotasyonu
-Atamalarda “doğu hizmeti” ifadesinin kaldırılması
-Yer isimlerinin iadesi (Dersim, Gever, Çolemerik, Elaziz)
-Cadde, okul,
havaalanı gibi yerlerde İnönü, Fevzi Çakmak, Abdullah Alpdoğan, Sabiha Gökçen
gibi isimlendirmelerin terk edilmesi
-Sol örgütler: Özellikle Tunceli'de PKK sonrası dönemde TİKKO
ve MKP gibi yapılanmalara dikkat edilmeli. PKK'nın ağır silahlarının bu
örgütlere bırakılacağı ifade ediliyor. Tunceli halkı bu örgütlere silahlı
mücadelenin çıkmaz yol olduğunu anlatmalı.
-Tunceli'de şehri BBG evi gibi gözetleyen kameraların
kaldırılması
-Tunceli'de baraj yapımlarının durdurulması
-Seyyid Rıza'nın mezarının gösterilmesi
-Dindarların sorunları da görülmeli. Devlet dinle de
barışmalı. Bölgede hala Kur'an öğretenler cezalandırılıyor.
-Başörtüsü sorunu halledilmeli.
-Üniversitelerde ajanlaştırma faaliyetlerine son verilmeli.
-Diyanet İşleri Başkanlığıyla görüşün: ümmet dili
kullanılsın. Kavmiyetçi ifadeleri çıkarsınlar. Türk kelimelerini çıkarıp Kürt
yazsanız ve aynı hutbeleri Yozgat'ta okusanız ne olur?
-Öcalan serbest bırakılmazsa bile barışı yönetmesi
sağlanmalı. Hiç olmazsa şartları iyileştirilmeli.
C-YARGISAL SÜREÇLER BAKIMINDAN
-Ergenekon operasyonlarının Fırat'ın doğusuna da taşınması
-Roboski olayının çözülmesi
-Uludere katliamından dolayı özür dilenmeli ve failleri
cezalandırılmalı.
-Toplu mezarların ortaya çıkarılması
-Hasta tutukluların serbest bırakılması ve tedavilerinin
yapılması
-Geçmişte yanlış yapan yönetici, asker ve polislerin
yargılanması
-Korkmaz Tağma gibi alenen zulmeden ve bilinen askerler
yargılanmalı.
3- İKTİSADİ SÜREÇLERE İLİŞKİN ÖNERİLER VE TALEPLER
-Yayla yasaklarının kaldırılması
-Sınır ticaretinin açılması
-Sınırların önemsizleştirilmesi politikası çerçevesinde
serbest dolaşım düzenlemelerinin yapılması
-Yargı paketleri yanında ekonomik paketler de olmalı.
-Bölgenin hayvancılık, tarım (özellikle bazı bölgelerde
organik tarım), arıcılık potansiyeli harekete geçirilmeli.
-Bölgenin turizm potansiyelini harekete geçirmeye yönelik
özel girişimler olmalı.
4-KÜLTÜREL ÖNERİLER VE TALEPLER
-Eğitim sistemi baştan aşağı sıfırdan yenilenmeli.
Sıkıntıların temelinde eğitim sistemi var.
-Medyanın kullandığı dili değiştirmesi, süreci destekleyen
bir dil kullanılması
-Eğitim programlarının bölgeye göre yeniden yapılandırılması.
Tarih ve mantık dersleri üzerine eğilmek gerekiyor.
-Sürece zarar veren dizilerin kaldırılması
-Diyarbakır cezaevinin insan hakları müzesine dönüştürülmesi
-Irkçı, şoven ifadelerin dağlardan ve tabelalardan
kaldırılması
-Andımızın kaldırılması
-Demokrasi üniversitelerde de olmalı. Üniversitelerden siyasi
baskılar da kaldırılmalı. Özgür bilim ve sanat olmalı. Gerici ve faşist
uygulamalara son verilmeli. Öğrencilerin kulüp kurmasına izin verilmiyor.
Hocalar ayrımcılık yaparak Kürt öğrencilerin kulüp danışmanlığını kabul
etmiyor.
-İslami STK'lar laik ulusalcı yaklaşımlardan uzak durmalı.
Hakiki İslam anlayışı uygulanmalı. Medreselerin ihyası ve toplumsal barışa
katkısı sağlanmalı. Islah ve irşad hamlesi başlatılmalı. Kur'an ve sünnet
ekseninde olmazsa nasıl olacak? Hamas ve El-Fetih arasında arabulucu olanlar
burada niçin hamle yapmıyor? İki pınar Şeyh Said ve Said- Nursi. İade-i itibar
olmalı.
-Akil insanlar heyeti genişletilmeli ve kalıcı olmalı.
Konumunuzu biliyoruz. Karar verici değilsiniz. Ama “hakikat arayıcısı”
olduğunuzu görüyoruz. Adalet adına mağdurlardan mazlumlardan yana olmalısınız.
“Barış elçileri" ve “umut elçileri" denebilir. “Cemaat-i Hak".
Hakkı ortaya çıkarmak için teşkil olunan ve cemaat yapan kimselersiniz. “Bilge
kişiler heyeti”.
-Devlet anlayışı değişmeli. Bir akil insanlar heyeti de
devletin askerini, polisini sürece hazırlamalı. Türk kurtlaşmasının çözümü Kürt
kurtlaşması değildir. Devletin mankurtlaştırması da değildir. Ulus devlet ve
kutsal devlet algısından sarf-ı nazar edip, kerim, müşfik, hâdim ve munis
devlet anlayışına geçilmeli. Cumhuriyet herkese (Sünniye, Aleviye, Kürde vb.)
sınır getirdi. Zaman içerisinde herkes kendisi olmaktan çıktı. Barış sürecinin
selameti için devlet dinle, Ankara Anadolu'yla barışmalı.
-Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu gibi kurumlar yanında
Kürt Dil Kurumu, Kürt Tarih Kurumu gibi kurumlar da olmalı.
-Yaşayan Diller Enstitüsü mezunlarına öğretmenlik hakkı
verilmeli.
5-SOSYAL ADALET TALEPLERİ (İstihdam, gelir güvencesi ve
teşvikler vb.)
-İşsizlik çözülmeli
-Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalı
-Gelir güvencesi için sosyal politikalar geliştirilmeli
-Bölgeye yönelik teşvikler artırılmalı
-Bölgede görev yapan özellikle polislerle ilgili çalışma
koşulları düzeltilmeli ve terfi uygulamalarında eşitlik sağlanmalı (akademi
mezunlarıyla yüksekokul mezunları arasındaki eşitsizliğin giderilmesi, yani
standart polis olarak mesleğe başlayanlar ile polis akademisi mezunu olarak
başlayanlar arasındaki ayrımcılığın ortadan kaldırılması)
6-DOĞAYA İLİŞKİN ÖNERİLER VE TALEPLER
-Toplumsal barış tabiatı da görmeli. Ormanlar, dereler,
toprak, su bunlar da yok ediliyor.
-Bölgenin yok edilen, yakılan ormanları yeniden
kazandırılmalı. Bölgenin ormanları yok edildi. Köy korucuları ağaç dikmekle
vazifelendirilsin
-Bölgede (özellikle Tunceli Munzur ve Pülümür vadilerinde)
yapılması düşünülen HES'ler bir kez daha düşünülmeli.
SÜRECE İLİŞKİN ENDİŞELER
Raporda görüşmelerde sürece ilişkin öne sürülen endişeler de
paylaşıldı. Endişeler "Güvence" ve "Yöntem" başlığı altında
anlatıldı.
1-Güvence çerçevesindeki endişeler
-Yine kandırılacak mıyız?
-8 defa yaşanan bu süreç 9. defa akamete uğrayacak mı?
-Fail-i meçhul deniyor oysa hepsinin failleri bellidir.
-Hiç kimse boşu boşuna dağa çıkmamıştır.
-Başbakan dün söylediğini bugün nakzedecek açıklamalar
yapıyor.
-Hükümet samimi değil.
-Önümüzde seçimler var ve Suriye politikasından dolayı
konjonktürel olarak barış istiyorlar.
-Sistemler zaten barışı sağlamak istemezler.
-Birileri bu ülkenin sahibi birileri de misafir değil.
-Operasyonlar durdurulmadı, yeni korucular alınıyor, yeni
çete örgütler kuruluyor, karakollar inşa ediliyor.
-Akrabalarımın kanını helal edebilirim ama boşa gitmemeli.
-Türkiye Cumhuriyeti sadece Türklerin mi olacak?
-Kürt halkının önderini 4 duvar arasında tutarak nasıl
barışacaksınız?
-Dilinizi değiştirmeden nasıl barışacaksınız?
-Akil insanlar terör ifadesini kullanabiliyor. Bu
tarafsızlığı zedeler.
-Lozan'dan günümüze kadar Kürt halkı kandırıldı, kandırılmaya
çalışıldı. Artık kandırılmak istemiyoruz.
-Kürtlerden ziyade Türkler ikna edilmeli.
-Bölgede kontrol noktaları, akrepler, namlular çok fazla.
-Türk devlet aklı ve vicdanına güvenemiyoruz. Bize bu konuda
nasıl bir garanti verilecek?
-Türkler Kürtlerle eşit olmak istemiyor.
-Doğduğumdan beri hep kardeş olduğumuzu söylediler. Oysa bunu
göremedik. Dolayısıyla ben artık kardeşlik değil hukuk zemininde eşitlik
istiyorum.
-Türk Kürt kardeşliği de eşitliği doğurmayabilir. Birebir
eşitlik olmadan kardeşlik söylemi de doğru olmaz.
-Cemaat dernekleri, vakıflar vb. kurduruluyor. Sanki Hamidiye
alaylarının modernizasyonu gibi.
-Barış ama hangi barış? Rencide eden bir barış olmaz.
Psikolojik savaşı devam ettirenler var.
-Yeni Şark Islahat Raporları istemiyoruz.
-Türk basını hala aynı kötü dili kullanıyor.
-İttihat ve Terakki'den bu yana Kürt sorunu Kürtleri zabt u
rabt altına alma sorunudur. Her seferinde Kürdistan'a yeni fetihler düzenledi.
205'te Başbakan güzel şeyler söyledi ama sonrasında yanlış adımlar atıldı. Her
iki liderin de tutumu takdire şayan. Ama kaygılarımız var.
-Kürtlerde şu anlayış gelişti: DEVLETE GÜVEN OLMAZ. Bu süreç
umarız bu ifadeyi yalanlar. Bizlere ne verildiği soruluyor: biz kimseden lütuf
beklemiyoruz, gasp edilen haklarımızı talep ediyoruz.
-Gerilla anneleri yavrularına kavuşabilecek mi?
-Geri çekilmeler için yasal güvence olacak mı?
-Hakikatleri Araştırma Komisyonu olacak mı?
-Kimlik ve inanç hakları tanınacak mı?
2-Yöntem ve sonuçla ilgili endişeler
-Öcalan'ın ve PKK'nın muhatap alınması doğru mu?
-Bölünme kaygısı. Kürtlere bağımsızlık mı veriliyor?
-Neler verildi?
-Proje yerli mi yoksa hâkim güçlerin dayatması mı?
-AKP, BDP, PKK ekseninde yürütülen bu süreçte kim kiminle?
-Bu heyette bulunmak sizleri vicdanen rahatsız etmekte midir?
-Dağda öldürülenlere şehit denilebilir mi?
-PKK siyasi parti olarak kabul ediliyor sizler bundan
rahatsızlık duymuyor musunuz?
-PKK'lılar serbest bırakılacak mı?
-TC ifadesi çıkarılacak mı?
-Özerk bir yönetim kurulacak mı?
-Silahsızlandırma sürecinde karşı tarafa verilen tavizler
nelerdir?
-Anayasal süreçle tatmin olunacak mı? Yoksa başka talepler mi
var?
-Kürt siyasi hareketi ne istediğini, devlet de ne verdiğini
anlatmalıdır?
-Barışa taraftarız ama içinde ne olduğunu bilmiyoruz.
-Diğer ülkelerin dayatmasıyla mı oluyor?
-Kürtlerle oluyor da Alevilerle niçin olmuyor?
-BOP kapsamında mı hareket ediliyor?
-İran, Irak, Suriye hep birlikte düşündüğümüzde acaba mezhep
kavgasına mı çekiliyoruz.
-Sınır dışına çıkanlar, Suriye'de Kürt Bölgesi kurulması için
mi savaşacak?
-Sınır dışına çıkanlar, daha sonra çok daha güçlü bir biçimde
içeri girip tekrar sorun olmayacaklar mı? Bunun güvencesi nedir?
-Öcalan ne olacak? İçeridekiler ne olacak. Af var mı?
-Örgüt her şeyiyle çekilecek mi?
-İlerisinin neler getireceğini hiç kimse bilmiyor.
Neticelerden endişe edenler var. Devlet parçalanacak mı? Bu konulara tatmin
edici açıklamalar yapılmalı. Daha açık konuşulmalı. Sürecin adımları
anlatılmalı. Kitleleri tatmin edici açıklamalar yapılmalı. Süreç seçimlere ve
iç siyasete malzeme yapılmamalı.
-Bölünme olacak mı? Öcalan serbest bırakılacak mı?
-Mesela sadece etnisite sorunu değildir. Mesela Hanefilik
bize dayatılıyor oysa biz Şafii'yiz.
-Süreç, şehit ailelerine zarar verecek mi? Haklarında
gerileme olacak mı? Şehitlere verilen değer azalacak mı?
-Terörle mücadele döneminde görev alan güvenlik güçlerinin
itibarsızlaştırılmasından endişe ediyoruz. Yakın zamana kadar kahramanken,
şimdi “hain" gözü ile bakılmaktan korkuyoruz. Bizlerin yaşadığı sorunların
da dikkate alınması gerekir.
RAPORUN SONUÇ KISMI
Raporun sonuç bölümünde ise değerlendirme ve tespitlere yer
verildi. Bu değerlendirmeler şu şekilde dile getirildi:
"Bizler ülkemizde yaşanan problemlerin Türk-Kürt,
Alevi-Sünni problemi olduğunu düşünmüyoruz. Problemin temelinde başından beri
bu ülkenin insanıyla üstenci bir ilişkiyi sürdürmeye çalışan baskıcı, dışlayıcı
ve tasarlayıcı vesayetçi devlet yapısının, sivil ve askeri bürokrasiye dayalı
siyasal paradigmanın ve özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yakın
geçmişe kadar uygulanan zalim ve insafsız devlet politikalarının yattığını
düşünüyoruz. Problem, devleti ve güvenliği esas alan bir yaklaşımdan kaynaklanmaktadır
ve ülkemiz insanı artık bu anlayış yerine toplumu ve özgürlükleri esas alan bir
yaklaşıma ihtiyaç duymaktadır. Türkiye 21. yüzyılda büyüme ve insan hakları
açısından da örnek gösterilen bir ülke olabilme yolunda ilerlerken bu alanda
var olan problemlerini çözüme kavuşturmak zorundadır.
Bu sebeple başlatılan çözüm süreci son derece önemli. Çünkü
çözüm süreci, bu ülkenin büyümesinin önündeki engelleri kaldırmanın, var olan
problemleri çözebilme iradesinin zeminidir. Barış içinde ve birliğimizi
muhafaza ederek hem bölgede hem de bütün dünyada Türkiye'nin daha etkin bir
ülke konumuna gelmesini sağlayacak bir sürecin başlangıcıdır. Ülkemizde ve
bölgemizde istikrarın sağlanabilmesi, ekonomik yatırımların yapılabilmesi ve
geleceğe umutla bakabilmemiz açısından öncelikle silahların susması, güvenlik
eksenli endişelerin ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Bu süreçle birlikte Türkiye'nin büyüyebileceğine, bölgeye
huzur ve refah gelebileceğine, bölge insanının şu anda 3000 dolarlarda seyreden
yıllık gelir payının onlarca kat artabileceğine inanıyoruz.
1.Çözüm süreci, ayrılma değil, bir arada aydınlık yarınlara
umutla bakabilme sürecidir.
2.Çözüm süreci, bir arada, eşit, kardeşçe, dostça yaşayabilme
adına, geleceği hep birlikte kurabilme iradesinin cesurca ifade edilmesidir.
3.Türkiye'de yaşayan herkes artık bölünme endişelerini bir
kenara bırakmalıdır. Çünkü bölge insanları bölünmeyi değil, dmokratikleşme
ekseninde eşit vatandaşlar olarak Türkiye'nin büyümesine katkıda bulunmayı
istemektedir.
4.Silahların susması ve çatışma ortamının ortadan
kaldırılması yolunda Kürt sorununun çözümüne yönelik adımlar, bölünme değil,
barış ve huzur ortamımızın inşası anlamına gelir. Türkiye Toplumu bir bütün
olarak kan ve gözyaşı istemiyor. Artık barışın hâkim olması arzu edilmektedir.
5.Çözüm ve barış süreci devam ettirilmelidir. Bu sadece bir
bölgenin değil, hepimizin meselesidir. Süreci her kesimin sahiplenmesini ve
desteklemesini umuyoruz.
6.Türkiye geldiğimiz bu noktada eş zamanlı olarak hem
yirminci yüzyıldan bugüne aktardığımız demokrasi eksiğini gidermek hem de yirmi
birinci yüzyılın yeni demokrasi ihtiyacına yanıt vermek şansını yakalamıştır.
Siyasal demokrasi açısından çağ atlamanın eşiğindeyiz. Bu şansı ancak demokrasi
koalisyonunu güçlendirerek ve demokratik merkezi destekleyerek gerçeğe
dönüştürebiliriz"
Odatv.com
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Yorumlar
Yorum Gönder