Hazreti Mehdî (Mehdî-yi Muntazar)...Hazreti İsa (Aleyhisselâm) ve Deccâl
İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri'nin ilmî
ve tasavvufî külliyatında Hazreti Mehdî (Mehdî-yi Muntazar) kavramı, âhir zaman
ahkâmı (hükümleri), hilâfetin nihai mertebeleri ve manevî otoritelerin zirve
noktaları bağlamında ele alınan hayati bir konudur. Bursevî, Mehdî’yi beklenen
bir kurtarıcı figürü olarak görmekte ve onun zuhûruna (ortaya çıkışına) dair
hem teolojik tanımlamalar hem de fıkhî sonuçlar getirmiştir.
Bu inceleme, Bursevî’nin eserlerindeki
bilgileri esas alarak Hazreti Mehdî hakkındaki görüşlerini doktora makalesi
formatında sunmaktadır.
I. Mehdî'nin Tanımı ve Manevî Mertebesi
Bursevî, Hazreti Mehdî’nin manevî
mertebesini ve işlevini, diğer büyük manevî otoritelerle karşılaştırmalı olarak
tanımlar:
1. Hilâfetin Hatmi / Mührü (Sonu)
Hazreti Mehdî (Mehdî-yi Muntazar), hilâfet-i
mukayyedenin / kısıtlı hilâfetin (şartlı halifeliğin) hatmidir / mührüdür.
Bu tanımlama, onun makamının Hazreti Peygamber'in (s.a.v.) vefatından sonra
süren ve şeriat ile sınırlı olan (Nebevî) hilâfet zincirinin sonunu temsil
ettiğini gösterir.
2. Hz. İsa Aleyhisselâm ile İlişkisi
Mehdî’nin mertebesi, Hazreti İsa
(Aleyhisselâm) ile yakından ilişkilidir, ancak farklıdır. Hazreti İsa, hilâfet-i
mutlakın / mutlak halifeliğin (sınırsız/ilâhî hilâfetin) hatmidir.
Bursevî’ye göre, Mehdî (Aleyhirridvân) ortaya çıktığı zaman, Meryem oğlu
İsa'nın da mutlaka olması gerekmektedir. Hadis-i şerifin manasına göre,
Hazreti İsa Aleyhisselâm’dan başka hiçbir kimse Mehdî'nin arkadaşı (yardımcısı)
olmaz. Hazreti İsa, Deccâl'i katlederken Mehdî-yi Muntazar da orada olacaktır.
3. İlmî Tahkik ve Astroloji
Bursevî, Mehdî kavramının "oldukça
entelektüel" olduğunu belirtir. O, bu hususta tereddüde düşmemektedir ve
hatta astrolojik hesaplar yaparak onun çıkışına dair zaman
belirlemeleriyle yakından ilgilenmiştir. Çıkış vakti hakkında farklı görüşler (Hicretin 1150
senesi veya 1200 senesi başı gibi) mevcuttur.
II. Mehdî’nin Kimliği, Şahsiyeti ve Ortaya Çıkışı
Hazreti Mehdî'nin hem nesebî / soy hem de
şahsî özellikleri, Bursevî'nin eserlerinde açıkça zikredilmiştir.
1. Nesep ve Ahlâkî Vasıflar
Hazreti Mehdî'nin büyük bir ihtimalle
Hazreti Ali'nin (r.a.) soyundan geleceği düşünülmektedir. Görünüşü itibarıyla Hazreti
Peygamber’e benzemekle birlikte, ahlâkının bir derece Peygamber’den düşük
olması mümkündür. O, kendi zamanındaki insanların en âlimi, en cesaretlisi
ve en kerem sahibi / cömerdi (mükrimi) olarak bilinecektir.
2. Çıkış Yeri ve Vakit Öncesi Durum
Yaygın olan görüşe göre, Hazreti Mehdî'nin
Kûfe tarafından çıkacağıdır.
Mehdî’nin zuhurundan önce ve sonra pek
çok fetret ve karışıklık (kargaşa) yaşanacaktır. Öyle ki, o zamanlarda
yaşayan insanlar nikâh hukukuna riayet etmeyi bırakacak, hatta kendi
nefislerini korumaktan bile âciz kalıp ölümlerini temenni edeceklerdir.
3. Yardımcıları
Bursevî’nin eserlerinde, Ashâb-ı Kehf'in
(yedi uyurların) âhir zamanda dirileceği ve haccedecekleri nakledilir. Bu
rivayetlere göre, Ashâb-ı Kehf, Mehdî'nin yardımcılarıdır (aleyhimür rıdvân).
III. Mehdî Döneminin Hüküm ve İdarî Sonuçları
Mehdî'nin gelişiyle İslâm dünyasında büyük
bir değişim ve düzelme (ıslah) dönemi başlayacaktır.
1. Mutlak İslâm Hükmü ve Kılıç Kullanımı
Hazreti Mehdî, kılıç sahibi olacak
ve kendisine inanmayanları katledecektir. O’nun zamanında hiçbir kimse
kalmayacak; herkes İslâm dinine girecek ve Müslümanlara haraç
(vergi) vermeye sarılacaktır.
2. Hukukta Kıyasın Kalkması
Hazreti Mehdî döneminin en dikkat çekici
hukuki sonuçlarından biri, kıyasın (analogical reasoning / örfî hukukun)
ortadan kalkacak olmasıdır. Bu durum, fukahâ (İslâm hukukçuları)
arasında düşmanlığa yol açacaktır.
3. Maddi Refah
Hazreti Mehdî'nin zamanında mal ve para
gayet bol olacak; bolluğundan dolayı insanlar mala ve paraya iltifat
etmeyeceklerdir.
IV. Konu Bütünlüğü Açısından Hatırlatma
Bursevî’nin Hazreti Mehdî hakkındaki bu
görüşleri, onun şeriata ve sahih inanca olan mutlak bağlılığını göstermektedir.,
Bursevî’nin bu büyük manevi hedeflere ve kurtuluşa ulaşmanın, yani vuslatın
ve fenâ makamına ermenin anahtarını teşkil eden halvet (inziva)
ve riyâzet (nefsi terbiye) disiplinlerine dair görüşleri eksik
kalmaktadır. Zira Mehdî'nin getireceği kemâlât (olgunluk), ancak bu manevi
eğitim süreçlerinden geçenler tarafından tam olarak idrak edilebilir.
Hazreti İsa (Aleyhisselâm) ve Deccâl
İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri'nin tefsir
ve tasavvuf eserlerinde, Hazreti İsa (Aleyhisselâm) ve Deccâl figürleri, âhir
zaman (son dönem) eskatolojisi / kıyamet bilimleri ve manevî otoritelerin zirve
noktaları bağlamında ele alınmaktadır. Bursevî, bu iki şahsiyeti, Tevhid
akîdesine olan bağlılık ve küfrün nihai tezahürü açısından değerlendirir ve
onları Hazreti Mehdî (Mehdî-yi Muntazar) ile birlikte, hilâfet (halifelik)
mertebelerinin son halkaları olarak tanımlar.
I. Teolojik Konum: Hilâfet Mertebeleri ve Ebedî Şekavet
Bursevî, Hazreti İsa ve Deccâl'i,
yeryüzündeki manevî makamların sınırlarını belirleyen iki zıt kutup olarak
görür.
1. Hazreti İsa: Hilâfet-i Mutlakın Mührü
Bursevî'ye göre, Halifelik (hilâfet),
Hazreti Âdem (Aleyhisselâm) ile başlamış ve Hazreti İsa (Aleyhisselâm) ile son
bulacaktır. Hazreti İsa, Mehdî’den farklı olarak, hilâfet-i mutlakın /
mutlak halifeliğin hatmidir / mührüdür. Bu, onun makamının şeriat ile
kısıtlanmamış, daha yüce ve evrensel bir otoriteyi temsil ettiğini gösterir.
Hazreti İsa'nın Meryem’in oğlu olarak doğumu mucizevîdir.
2. Deccâl: Küfür ve Şekavetin Zâtı
Deccâl, âhir zamanın en büyük fitnesi ve
küfrün cisimleşmiş hali olarak kabul edilir. Deccâl'ın manevî bedbahtlığının
(şekâvet) kaynağı, şekâ-i zâtıdır ki küfürdür. Ehl-i küfere, yani
Deccâl'a tabi olanlara, âhirette kurtuluş yolu yoktur.
II. Deccâl'ın Mahiyeti, Fiziksel ve Manevî Özellikleri
Bursevî, Deccâl'ın sadece fiziksel
varlığını değil, temsil ettiği manevî karanlığı ve onun dünyevîliğe olan mutlak
bağlılığını açıklar.
1. Fiziksel Kusur ve Sembolik Anlamı
Deccâl'ın sağ gözü a'verdir /
tekgözlüdür (ayn-ı yümnâsı/sağ gözü yoktur). Bursevî bu fiziksel kusura
sembolik bir anlam yükler: Deccâl'ın hakikati, dünyadan ibarettir. Onun
sol gözü, dünyaya (sol tarafa) nazırdır; sağ gözün yokluğu ise âhirete (sağ
tarafa) dair olan hakikatleri görememesine işaret eder.
2. Zuhur Zamanı
Deccâl'ın zuhûruna dair kesin bir tarih
vermek zor olmakla birlikte, Bursevî, ilm-i nucûm (astroloji) ile bu konuya
ilgi duymuştur ve onun çıkışına dair tereddüt etmemektedir. Aktarılan
rivayetlere göre:
- Deccâl'ın zuhuru, Hazreti Mehdî'den yedi sene sonra
gerçekleşecektir.
- Deccâl, güneşin batıdan doğmasından on sene önce
ortaya çıkacaktır.
- Bu dönemde büyük fetret ve karışıklıklar yaşanacak, insanlar
nikâh hukukuna riayet etmeyi bırakacaklardır.
3. Zamanın Deccalları Uyarısı
Bursevî, sadece nihai Deccâl'a değil, kendi çağındaki manevi yozlaşmaya
da odaklanır. Şeyh Ali Dede Efendi'den naklen, âhir zamanda zuhur eden
Deccalların, halkı saptıran imamlar (önderler ve şeyhler) olduğunu
belirtir. Bu Deccallar, bilhassa tasavvuf ehli ve müteşâyihler (sahte
şeyhlik iddia edenler) arasından çıkar. Bunlar, baba ve dedelerinin şeyhliğiyle
yetinip halkı kandıran, caiz olmayan def, zurna gibi çalgılarla meclis kuran
sahte mürşidlerdir. Bursevî, bu deccâl şeyhlerin kahredilmesi ve
katledilmesi gerektiğini diler.
III. Hazreti İsa'nın Âhir Zamandaki Nihai Vazifesi
Hazreti İsa'nın geri dönüşü, Deccâl'ın
iktidarını sonlandırmak ve dünya üzerindeki hilâfeti tamamlamak için elzemdir.
1. Mehdî ile Birlikte Zuhur
Hazreti İsa'nın, Mehdî-yi Muntazar ortaya
çıktığı zaman mutlaka olması gerekmektedir. Hazreti İsa, Deccâl'i
katlederken Mehdî-yi Muntazar da orada bulunacaktır. Başka bir hadis-i şerife
göre, Hazreti İsa'dan (a.s.) başka hiçbir kimse Mehdî'nin arkadaşı (yardımcısı)
olmayacaktır.
2. Deccâl'ın Katli ve Yeryüzünde Kalış
Hazreti İsa, Deccâl'i öldürecek ve ondan
sonra dünyada kırk sene kalacaktır. Bu kırk yıllık süreden sonra vefat
edecek ve Hazreti Peygamber'in (s.a.v.) yanına, Ravza-i Şerîf’e konulacaktır.
3. Kıyasın Kalkması
Hazreti İsa'nın ve Mehdî'nin zuhuru
döneminde, kıyasın (örfî hukukun) ortadan kalkacağı ve bu durumun fukahâ
(hukukçular) arasında düşmanlığa yol açacağı bildirilmektedir. Bu, manevî
otoritenin mutlak olarak tesis edileceği bir döneme işaret eder.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Yorumlar
Yorum Gönder