Print Friendly and PDF

Yayınlar


İsmâil Hakkı Bursevî 'nin Kürtler Hakkında Beyanı

Bunlarada Bakarsınız

İsmâil Hakkı Bursevî Hazretleri'nin, çok ciltli tefsiri olan Rûhu’l-Beyân fî Tefsîri’l-Kur’ân'da (önceki yazılarımızda eserin genişliğinden ve öneminden bahsetmiştik), Kur'ân-ı Kerim'in çeşitli âyetlerine dair yaptığı tafsilatlı (ayrıntılı) yorumlar arasında, Ehl-i Kitap (Yahudi ve Hristiyanlar) ve diğer milletler hakkındaki rivayet ve hükümleri aktarmıştır. Zât-ı âlinizin spesifik olarak talep ettiği Enbiyâ Sûresi'nin 68. âyeti (kavl-i şerifi: “Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın da ilâhlarınıza yardım edin” dediler.) hakkındaki Kürtler ile ilgili yorum, Hz. İbrahim Aleyhisselâm'ın ateşe atılma hadisesi bağlamında kritik ve çarpıcı bir rivayeti içermektedir.

Enbiyâ Sûresi 68. Âyet ve Kürtler Hakkındaki Rivayet

Bursevî, Rûhu’l-Beyân tefsirinde, Nemrud'un kavmi tarafından Hazreti İbrahim'in (a.s.) ateşe atılması kararının verildiği bu âyeti yorumlarken, söz konusu fikrin hangi zümreden (milletten) çıktığına dair bir rivayeti aktarmıştır.

Bursevî Hazretleri, Rûhu’l-Beyân tefsirinin 5. cildinde yer alan bu kısımda, şu görüşü ifade etmektedir:

"Zaten Hz. İbrahim'i ateşe atılma fikri Kürtlerden geldi. Hz. Ömer'in oğlu Abdullah da tefsirinde böyle söylüyor".

Bu rivayet, Hazreti İbrahim'e (a.s.) karşı uygulanan bu dehşetli cezayı (ateşe atılma eylemini) teşvik eden veya bu fikri ortaya atan ilk zümrenin Kürtler olduğu yönündeki tefsir geleneğinde yer alan bir nakli esas almaktadır.

Bursevî, bu iddianın kuvvetini ve kaynağını pekiştirmek amacıyla, rivayeti Hazreti Ömer'in oğlu Abdullah'ın tefsirine dayandırmaktadır ki, bu durum naklin kendisi için önemli bir otorite kaynağı teşkil etmektedir.

Rivayetin Şiddeti ve Bursevî'nin Vurgusu

Bursevî'nin bu rivayeti aktarırken kullandığı dil, söz konusu milletin Hazreti İbrahim'e karşı gösterdiği düşmanlığın büyüklüğünü vurgulamaktadır. Aktarılan metin, bu düşmanlığın ciddiyetini kendi ifadeleriyle destekler:

"Ömrüme, hayatıma, canıma varlığıma yemin olsun ki İbrahim’i milletler içinde Kürtler kadar..."

(Türkçe Kaynaklarda metin burada kesintiye uğramaktadır, Arapça nüshalarda



ancak cümlenin aslı budur.

"Zaten Hz. İbrahim'i ateşe atılma fikri Kürtlerden geldi. Hz. Ömer'in oğlu Abdullah da tefsirinde böyle söylüyor" ve devamla;

"Ömrüme, hayatıma, canıma varlığıma yemin olsun ki İbrahim’i milletler içinde Kürtler kadar bozguncu, cefa eziyet veren yoktur. Onlar kadar başka kötüsü olan yoktur. Ahlaksızlar, davranışları Müslümanların mallarını talan etmektir. Bildikleri zülümdür, hırsızlıktır, yol kesiciliktir, insan öldürmektir. Muhammed'in ümmetinde bunlar gibi bir millet yoktur. Allah onları insanlar içinde çoğaltmasın, onların en Salihlerinden bile kendinizi koruyunuz ve onların yaşadığı bölgelerden bile geçmeyiniz." Buyuruyor.

Kürtlere Dair Diğer Bir Bağlam (Maneviyat Alanı)

Bu menfi (olumsuz) rivayetin aksine, Bursevî'nin eserlerinde Kürt kökenli ulemâ ve evliyâya dair olumlu zikirlere de rastlanmaktadır. Örneğin, Celvetiyye Tarikatının kurucusu değilse de, büyük evliyalardan biri olan Necmeddin-i Kübrâ Hazretleri'nin aslen Kürt olduğu ve Kübreviyye Tarikatının kurucusu olduğu belirtilmektedir. Hatta Necmeddin-i Kübrâ'ya bu künyenin (Ebü'l Cennâb) rüyada Hazreti Peygamber tarafından verildiği aktarılır.

Bu durum, Bursevî'nin etnik kimlikten ziyade, bireyin manevi hali (velayet veya küfür) üzerinden hüküm verdiğini, ancak Hz. İbrahim kıssasında tarihi ve tefsirî nakilleri olduğu gibi aktardığını göstermesi açısından önemlidir.

Sonuç olarak, İsmâil Hakkı Bursevî'nin Rûhu’l-Beyân tefsirinde, Enbiyâ Sûresi 68. âyeti ile ilgili olarak, Hazreti İbrahim’i ateşe atma fikrinin Kürtlerden çıktığına dair, Abdullah bin Ömer gibi sahabelere dayandırılan bir rivayeti kesin bir dille aktardığı görülmektedir.

 Bursevî, genelde toplumları ve kişileri değerlendirirken etnik kimlikten ziyade manevi durumlarını (iman, taklit, hakikat) esas alsa da, naklî bilgiyi (rivayeti) olduğu gibi aktarmakta tereddüt etmemiştir. Bir kişinin amelleri, nefsinin hırs, tutku ve kötü duygulara esir düşmesine bağlıysa, kişi kendini iç murakabeden/sorgulamadan geçirmelidir. Ancak, Necmeddin-i Kübrâ örneğinde görüldüğü gibi, kişinin manevi üstünlüğü, kökeni hakkındaki menfi rivayetleri gölgede bırakabilmektedir.

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar