Kayıtlar

Leylâ'nın aşkı yüzünden

  38 Âşıklara, mümkünü yok, hiç kimsenin öğüdü fayda etmez. Aşk öylesine bir sel değildir ki biri çıksın da önünü kesebilsin. Sarhoşun zevkim, aklı başında olan âslâ anlıyamaz. Kendisinden geçenin kapısındaki toprağın değerini, akıllı kişi âslâ bilemez. Aşıkların, gönül meclisinde içtikleri şaraptan bir koku duysalardı padişahlar bile padişahlıktan bezerlerdi. *         Hüsrev, padişahlığına ,Şîrîn için vedâ etti. Ferhad da onun içtn dağa külünk vurmada. *         Mecnun, Leylâ'nın aşkı yüzünden akıllılar halkasından kaçmada. Vâmık aşk yüzünden her serkeşin sakalına, bıyığına gülüp durmada. 540. O güzelim candan ayrı geçen ömür, dönmüş, kaskatı kesilmiştir. Yoldaki belden, yardan haberi olmıyanın beyni kokmuştur. Şu gökyüzü, bizim gibi âşık olmasaydı, şu gökyüzünün, bizim gibi başı dönmeseydi bu dönüşten usanırdı da yeter artık derdi, niceye bir dönüp duracağım, niceye bir? Âlem bir neye benzer, oysa her deliğinden üfürüp durmadadır. Her feryat, o şeker mi şeker ,

Santurama

Resim
Sonsuz sevdam… Nasılsın? Uzun zamandır sana yazamadım. Şu an hatırımda değil ama bir şey olmuştu..”benim için böyle hiçbir şarkı yazmadın ve bestelemedin” “hani” demiştin. Bende çok üzüldüm…elim kolum varmıyordu ki…kaleme ve santurama. Öyle donmuş camid gibi, taşlaşmış kalp mi bile diyemediğim bir halde suskunluğa düşmüştüm. Dün senden bir mektup geldi. Çölde kuruyan çiçek gibi suya hasret kalmış can gibi, sana hemen yazmak istedim. Yaşıyorum derler, bende yaşıyorum…ama hayat nasıl bir şey unuttum galiba…dün ayıkınca anladım. Ne çok özlemişim seni…ben sana sorayım “nerelerde idin der” gibi. Sabah kalktım, cennet çalgısı santuramın önüne diz çöktüm, biraz çaldım…nameleriyle içim yoğruldu eridi yumuşacık oldu. İnan ki sevginin lezzetini seninle duydum, diyebilirim. Sevgiyi bilmez biri değilim. Ama sen olunca bambaşka. Dün dedin ya izin sana küsmedim. Santurama elimi dahi süremiyordum…bir teline elim değmedi kaç zamandır. Çünkü sen yok dedin, ben yokum dedin. Gerçekten

[FÜTÛHÂT-I MEKKİYYE'NİN] OTUZ YEDİNCİ KISMI

  Rahman ve Rahim Olan Allah Teâlâ’nın Adıyla FA SIL-VASIL İmam ve Cemaatin Niyeti Şeri at bilginle r i, imam ve cemaatin niy eti hakkında görüş ayrılığına düşmüştür. Acaba cemaatin niyeti imamın niyetine uymalı mıdır? Baş­ka bir ifadeyle, namazı belirlemede ve vacip olmada cemaatin niyeti imamın niyetine uymalı mıdır? Bazı bilginler bu uyumun zorunlu ol­duğunu, bazı bilginler zorunlu olmadığını ileri sürmüştür. Her grubun burada zikredemeyeceğimiz kanıdan vardır. Konunun nefsle ilgili yorumu şudur: Doğrusu, cemaatin niyetinin imamın niyetine uymasının zorunlu olmadığıdır. Çünkü niyet, gizli bir iştir. İmamlık ise, duymak veya görmek gibi, duyunun ilgili olduğu şeylerle gerçekleşir. Bu nedenle Şari, imamlıkta kabaca anlattığı şeyleri ayrıntılandırmış, herhangi bir duyuyla algılanan filleri zikretmiş, bunla­rın arasında niyeti zikretmemiştir. Çünkü niyet kalbin amelidir. Böyle bir uygunluğu istemek, bilinemeyecek bir şeyle yükümlü tutmak de­mektir. İlahi genişliğin, Hakkın b