Ona Yüzlerce Canım Olsa Veririm
23
Ecel
gelip çatsa da bütün varlığımız! kapsa ne çıkar bundan; ona yüzlerce canım olsa
veririm de hoş geldin derim, merhaba.
Oynaya-oynaya
göğe ağarım, ondan da neliksiz, niteliksiz tüm varlığa, sonra da sabrımı
kararımı aldın ey ev sahibi derim, daha da tez gel.
Sen
aydan yıldızı kapar, parça-parça alır götürürsün; gâh süt emer çocuğu götürür,
gezdirirsin, gâh dadıyı tutar, çekersin.
Dünya
gibi bir gönlüm var, koskoca dağı bile çekip götürmede. Ben dağ çeken bir erim,
ne diye bir saman çöpünü yükleneyim, kurtar beni şu samanlıktan.
300.
Her kılım bir arslan kesildi amma ölüm iştiyakından da bezdim artık; ben unum,
buğday değilim, nasıl oldu da değirmene geldim?
Değirmene
buğday gider ,çünkü o, başaktan doğmuştur; halbuki ben başağın oğlu değilim,
ayın oğluyum, yerim ne diye değirmen olsun?
Hayır-hayır,
ay ışığı da pencereden değirmene vurur; vurur amma ordan yine aya gider,
ekmekçi dükkânına değil.
Aklımla
eş olsaydım, söylenecek neler söylerdim; fakat yeter, sus da havada esip giden
yel, bu masalı duymasın [1]
[1] Cilt 1, Gazel, 23
Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan :
Abdülbâkiy GÖLPINARLI, İstanbul Remzi Kitabevî , Yükselen Matbaası İstanbul —
1957
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar