Print Friendly and PDF

Felsefeye Düşmüş Hristiyan ve Bir Yahudi kafasına Cevap

Bunlarada Bakarsınız

 





Bütün İslam mezheplerinde de tanrının  vazgeçilmez sıfatlarından bir tanesi  işten ve gören olması Elim de tezim şu:  İçin Tanrı akleden düşünen diye bir  sıfatı yok  

Çünkü akıl bilgi elde eden bir  yetenektir ve akılda bilgi kazanılır Var  olmayan daha önceden olmayan bilgi akla  yüklenir Bu nedenle Cenabı Hakk'ın akıl  değil bilgi sıfatı vardır

Celal  Şengör'ün aklı gözünden ibarettir  Dolayısıyla dini meselede konuşabilecek  dünyadaki en son insandır Özellikle  İslam meselesinde bu ne altyapısı var ne  mantıksal düşünmesi var ne de düşünmesi  var  Eğer Tanrı bilense bu bilmenin ne  görmesine lüzum var ne işin o Evet

Çünkü  görme ve  işit bir Hristiyan kafasıdır Bir Yahudi  kafasıdır

Çünkü onların kafaları böyle  olmasını daha münasip görüyordu  Tanrılarının nasıl olacağına onlar karar  veriyorlardı  [Müzik]  Hoş geldiniz Hoş bulduk Sağ olasın Eee  bugün sizlerle takipçilerimizden gelen  talepler üzerine bir yayın yapacağız Bir  de YouTube'a gelen yorumlar var Onlardan  seçtiğimiz birkaç tane yorumu  değerlendirmenizi talep edeceğiz  Malumunuz Dücane Cündioğlu Türkiye'de  çok tanınan simalardan birisi Aslında  kendisini felsefeci olarak biliyorduk  ama kaynaklardan hangi üniversitede  okuduğuna ulaşamadık Fakat felsefeyle  çok yakından alakar olduğu belki Bunları  söylemeye gerek yok Tanınmış  YouTuberlardan birisi diye söyleyelim  

Tamam O kadar Bunu söyleyelim Bu önemli  bir şey Söyleyelim

Çünkü millet bilsin  Millet ben bak ben bile bilmiyorum  Adamın felsefeci diye biliyorum Biz açık  kaynaklardan ulaşamadık Belki  takipçilerimiz yorumlara yazabilirler  ama daha çok felsefe konuşuyor Bazı  iddiaları var Bu iddiaları sizinle  konuşmak istiyoruz Mesela o iddialardan  birisi şu Şii bütün İslam mezheplerinde  de Tanrının vazgeçilmez sıfatlarından  bir tanesi işten ve gören olması Sanırım  bütün İbrahimi dinlerde de aynı Benim de  tezim şu:

Niçin tanrı akleden düşünen  diye bir sıfatı yok niçin tanrının  düşünen akleden sıfatı yok bu çok açık  bir mesele Yani bu konunun dile  getirilmesi çok garip bir şey olmuş  

Çünkü akıl bilgi elde eden bir  yetenektir ve akılda bilgi kazanılır Var  olmayan daha önceden olmayan bilgi akla  yüklenir Dolayısıyla akıl bizati bilgi  değil bilgi elde etme yeteneğidir Bu  nedenle Cenab-ı Hakk'ın akıl değil bilgi  sıfatı vardır

Çünkü Cenab-ı Hak bizati  bilgidir Bu yalnız burada bilinmesi  gereken nokta şurasıdır En çok  karıştırılıyor Ehli sünnetin buradaki  zat sıfat meselesini iyi bilmek gerekir  Her şeyden önce Cenab-ı Hak zaman ve  mekanı yaratandır Zaman ve mekanı  yaratan zaman mekanındaki sıfatlarla  anlaşılmaz Zaman mekanı yaratan zaman  mekanındaki sıfatlar anlaşılamayacağı  için Cenab-ı Hakk'ı bildirmek üzere dile  getiren tüm sıfatlar ve isimler birer  unvan-ı mülahazadırlar Unvan-ı mülahaza  ne demektir kelamın kifayetsizliği  dolayısıyla idareten kullanılan kelime  demektir Bu noktayı nazardan Cenab-ı  Hakk'ın sıfatları ve isimleri birer  unvan-ı mülahazadırlar Nedir bizim onun  hakkındaki bilgimiz o sıfatların  isimlerin varlığından haber verir  

Mahketinden haber vermez Biz bizdeki  görmeden Allah'ın gördüğünü biliriz ama  nasıl gördüğünü bilmeyiz Biz bizdeki  işitmeden Allah'ın işittiğini biliriz  ama nasıl işittiğini bilmeyiz Biz  bizdeki düşünmeden Allah'ın düşündüğünü  biliriz ama nasıl düşündüğünü bilmeyiz  

Cenab-ı Hakk'ın ismi sıfatıyla yani  Cenab-ı Hakk'ın basar sıfatıyla bizim  görmemiz arasındaki fark Cenabı Hak'la  bizim aramızdaki fark kadar Dolayısıyla  burada Cenab-ı Hakk'ın isim ve sıfatları  dile getirildiği zaman bizim derhal şunu  idrak etmemiz gerekiyor ki

Cenab-ı  Hakk'ın isim ve sıfatları birer unvan-ı  mülhazadırlar Cenab-ı Hak'taki zati  kabiliyetleri bizim anlamamız için birer  ipucudurlar ama sadece ipucudurlar Daha  fazlası değildir Yoksa Cenab-ı Hakk'ın  basar sıfatıyla aklımıza gelen mana semi  sıfatıyla aklımıza gelen mananın Cenab-ı  Hak'taki basarı ve semiyi işitme ve  görme sıfatlarını tarif ettiğini  düşünmek ehli sünnetin kurallarının  tamamen dışına çıkmaktır Ve Allah'ı  zaman mekanında bulunan bizlerin zaman  mekanı yaratan Cenabı Hakk'ın  sıfatlarının bilinebileceği mahiyetinin  bilinebileceği gibi komik bir duruma  düşme ihtimali vardır Kaldı ki önemli  bir nokta var Allah'a sıfat atfedilmez  

Altını çiziyorum Allah'a sıfat  atfedilmez Allah'taki sıfatlar dile  getirilir Atfetme diye bir şey yoktur Bu  kelime tamamen yanlış Onu bir özellikle  söyleyelim Bir ikincisi Cenab-ı Hak'taki  sıfatlar Cenab-ı Hakk'ın zatının ne aynı  ne gayrıdır Bu ne demektir o sıfatlar  zatıyla birlikte mecburi olarak  bulunandır Ne demek mesela örnek verelim  Sadece örnek olsun diye söyleyelim Biz  küp şeklinde bir demir cisim tasavvur  edelim Küp şeklinde demir bir cisim  

Şimdi küp şeklinde demir bir cisim  hakkında şunu söylüyoruz Diyoruz ki bu  altı yüzeyli bir şekil Peki 12 tane  kenarı ayrıtı bulunan bir şekil Peki  yüzeyi parlak olan bir şekil Peki  yüzeyleri parlak Evet Yüzeyleri kaygan  Evet Ağır Evet Şekli var Evet  Paslanabilen Evet Vesaire gibi Şimdi  dikkat edersek bizim tüm bu  söylediklerimiz onda bulunan zorunlu  vasıfların bizim açımızdan  isimlendirilmesinden ibarettir Ortada  sadece bir tane demir küp var Fakat bu  bir tane demir küpü bizim anlama  usulümüz birçok maddeyle birlikte  anlayabildiği için biz onu kelimelerle  dile getiririz Aslında tamamı birdir  Cisim olarak tamamı tek cisimdir bunun  Şimdi bu sadece örnek olsun örnek  olmaktan öteye geçmesin Cenab-ı Hakk'ın  zatı ve sıfatları ne aynıdır ne gayrıdır  

Yani bizim anlamamız açısındandır  sıfatların isimlendirilmesi Yoksa o  isimler o kabiliyetler Cenab-ı Hak'ta  ayrıca bulunan bir şeyler değildir  Cenab-ı Hak tektir Cenab-ı Hakk'ın  vahdaniyet sıfatı vardır Cenab-ı Hakk'ın  vahdaniyet sıfatı tüm isim sıfatların ve  zatının tek olduğu anlamına gelir  Buradaki Allah'ın tekliği anlamında  değildir Sadece vahdaniyeti genelde  Allah'ın tek olması gibi düşünüyorlar  Hayır o da var Evet Ama asıl nedir  cenab-ı Hakk'ın tüm isim ve sıfatları 14  sıfat aslında zatının mahiyetini ifade  eden bizim anlamı açımızdan anlamamızı  sağlayan vasıflardır Yoksa Cenab-ı  Hakk'ın bir zatı var yanında da  ekstradan bunun gibi özellikleri var  değil

Bu Cenab-ı Hak tektir Bu tekliğin  bizim açımızdan ondaki kabiliyetlerin  isimlendirilmesine ibarettir Ve altını  çiziyorum Sıfatlar birer atıf  değildirler Cenab-ı Hakk'ın Kur'an'da  kendisini tarif etmesinden dolayı  bildiğimiz sıfatlardır Bunlar Cenab-ı  Hak'taki zatının kabiliyetlerinin  ilanıdır Cenabı Hak'a sıfat atfetmek  değildir Bunun altını özellikle çizelim  Yoksa mesele anlaşılmamış demektir Bu  meselede Cenab-ı Hak hakkında konuşmak  için ki Cenabı Hak'tan kastımız  Allah'tır

Yani İslamiyettek ki Kur'an'da  kendini bilen Allah'tır Öyleyse bu  meselede zat nedir sıfat nedir varlık  nedir mahiyet nedir islam'da 14 sıfat  niçin zati subutu diye ayrılır zati ve  subuti olarak isimlendirmenin akli  temelleri nedir tüm bunlar bilinmeden bu  mesele anlaşılmaz O yüzden ben bu  İslamiyet hakkında konuşan bu  arkadaşlara özellikle tavsiyede  bulunuyorum Mümkün olduğu kadar  İslamiyet hakkında konuşmayın  Hristiyanlık hakkında konuşun

Çünkü  onların literatürleri daha küçük Onun  hakkında konuşabilirsiniz Yahudilik  hakkında konuşun ya da konfettiyanizm  hakkında konuşun Herhangi bir din  hakkında konuşun Mümkün olduğu kadar  İslamiyet hakkında konuşmayın

Çünkü bu  meselede sizin kafanızdaki ölçüler ile  Cenab-ı Hakk'ın sıfatları aynı değildir  Sizin anladığınız kelimelerin  muhtevasıyla İslam'daki zat ve sıfat  meselelerinin muhtevası aynı değildir Bu  noktaya dikkat etmenizi özellikle rica  ediyorum Kardeşim Tanrı bilendir

Ayrıca  akletmesine yok Ben de tamam kabul  ediyorum dedim O açıklamaya da ben  razıyım Ama eğer Tanrı bilense ayrıca  işten ve gerek yok Bu benim değişik  yaşlarımdan beri sorun ettiğim bir şeydi  Yani bilense bu bilmenin ne görmesine  lüzum var hepsi Evet

Çünkü görme ve  işitme için görme ve işitme Ne  diyorsunuz buna hocam tekrar ediyorum  Biz Cenabı Hak'a sıfat atfetmiyoruz  Cenabı Hak'ta var olan sıfatları dile  getiriyoruz Bence ilim sıfatı varsa  görmek ve işitmek olmaması lazım diye  buna biz karar vermeyeceğiz

Cenab-ı Hak  da benden zaten var olan sıfatların  membağı benim yaratıcımda zaten bulunmak  zorunda Ben bunu ismen bilirim  Dolayısıyla bende görmek varsa yaratan  zaten görüyor demektir Bende işitm varsa  işitmek varsa yaratan işitiyor demektir  Beni yaratmışsa zaten biliyor demektir  Benim bu sıfat olarak dile getirdiklerim  sadece isimdirler Cenab-ı Hak'taki  sıfatların mahiyetini ifade etmezler  Mahiyetini değil varlığıyla alakadar  birer ipucudurlar Kaldı ki tekrar  ediyorum burayı bir daha altını çizeyim  Kaldı ki Cenab-ı Hakk'ın sıfatları ona  atfedilmiş sıfatlar değildir

Cenab-ı  Hakk'ın sıfatları zaten onda bulunup  bizim tespit edebildiğimiz sıfatlardır  Atfetmek diye bir şey yoktur Nasıl yani  cenab-ı Hakk'ın ilmi nihayetsizse  öyleyse zaten ilmi nihayetsiz olduğu  için bilecek görmeye işitmeye ihtiyacı  yok Buna biz karar vermeyeceğiz Allah  kendisini böyle tarif ediyor Biz de onu  tarif ettiği gibi biliyoruz Böyle de  olması mecburidir

Çünkü sanat sanatkarda  bulunması gereken sıfatları zorunlu  olarak zaten gösteriyor Yani burada e  diyor ki çelişki var Yani zaten bilmesi  yeterli olurdu Öyleyse görmesine ne  gerek var yani madem akletmiyor yani  onda bilgi görme ve duyma üzerine  şekillenmiyor Öyleyse kendini niye görür  ve işitir olarak sıfatlandırıyor bu  çelişki değil mi diyor Evet Bu bir  Hristiyan kafasıdır Bir Yahudi kafasıdır  

Çünkü onlar İsa Aleyhisselam'ın insan  şeklinde olmayan o mahiyetini  kendilerince münasip bulmadılar insan  şekline getirdiler Sonra Tanrı'nın oğlu  şekline getirdiler Sonra Meryem'i Tanrı  doğuran insan şekline getirdiler

Çünkü  onların kafaları böyle olmasını daha  münasip görüyordu Tanrılarının nasıl  olacağına onlar karar veriyorlardı Bund  bu fikirde bu kafa yapısı da aynen böyle  bir kafa yapısıdır Tanrının onların  tabirleyle söylüyorum Tanrıın nasıl  olması gerektiğine karar vermek  İslamiyette böyle bir şey yoktur Biz var  olanı tespit ederiz Kur'an'da kendisini  tarif eden Allah kendisini nasıl tarif  etmişse biz de öyle biliriz Allah'ın  sıfatlarını biz çıkarıp atfetmiyoruz ki  var olan sıfatı isimlendiriyoruz

Ve  bizim isimlendirdiğimiz zat mekanı  yaratandır Ben ise zaman mekanda bulunan  kimseyim Ben zaman mekanda bulunduğum  için ben zaman ve mekanı yaratan  kimsenin zaman mekana zaman mekanın  kuralına tabi olmayacağını bilerek  söylediğim her kelimenin birer unvan-ı  mülahazadan ibaret olduğunu bilmem  gerekir Unutmayalım bu din Hristiyanlık  gibi insan eliyle tasiye edilmiş bir din  değil Bu din Yahudilik gibi uydurulmuş  bir din değildir

Bu din Allah'ın  kendisini tarif ettiği dindir Din nedir  islam'a göre din nedir allah'ın  kendisini kainatla birlikte tarif  etmesidir Burada herhalde şöyle de bir  sorun var Yani onlara göre yani yine  Allah'ı insanla kıyaslama hatası  yapılıyor Onlara göre bilmek için  mutlaka işte öğrenmek gerekir Öğrenmek  için de mutlaka işte görmek ya da  işitmek gerekir ya da dokunmak gerekir  Yani duyularla ancak insan öğrenebilir  diye bir algılar var Bu insan için  geçerli olabilir Görmenin bilmeye  yaraması insan için geçerli olabilir Ama  Allah'ta görmek öğrenmeye yarayacak diye  bir şey var mı böyle bir kayıt Bir kere  kavram içeriği yanlış Yani onların  düşündüğü kavram içeriği yanlış Bir kere  biraz önce bahsettik Bir demir küp  hakkında bizim tüm söylediklerimiz onun  bir olma vasfını değiştirmiyor Bizim  anlamamız açısındandır o isimler Cenab-ı  Hakk'ın 14 sıfatı zati subuti sıfatları  bizim Cenab-ı Hak'ı anlamamız anlamı  anlamında söylenen kelimelerdir ve  unvan-ı mülahazadırlar Cenab-ı Hak'ı  doğrudan tarif etmezler

Cenab-ı Hak'taki  kabiliyetlerin birer ipucu olarak  bilinmesine sebep olurlar Dolayısıyla bu  kelimeler bu isimler bu sıfatlar Cenab-ı  Hakk'ın mahiyetindeki kabiliyetleri  bizim açımızdan bilebilmek için birer  ipucu durumundadırlar Daha fazlası  değildirler

Öyleyse benim kendi tarif  ettiğim şekilde değil o zatın kendisini  tarif ettiği şekilde anlamaya çalışmak  gerekli İlmi varsa niye görüyor diye bir  şey olmaz Görüyorsa görüyordur Gördüğünü  söylüyorsa görüyordur Biz bunu buradaki  sorunun temelden mantıksız bir soru Biz  Allah'ı kendimiz üretip ona bir sıfat  atfetmiyoruz ki Allah'ta var olan  sıfatları isimlendiriyoruz Bu kadar  basit Meselenin temen temen de tamamen  mantığı yanlış İşte hep hep insana  kıyasla orayacak İnsana kıyasta Cenabı  Hakk'ı tarif etmek gibi bir hata Tam  tanımı bu Varlık ve mahiyet farklıdır  Bir şeyin varlığı başka bir şeydir  Mahiyeti başka bir şeydir Ben düşünmenin  var olduğunu biliyorum ama mahiyetini  bilmiyorum Mahiyetini bilmek için  anlamak için kendimce bazı kelimeler  koyabilirim Bu benim anlamamı sağlamak  içindir Oradaki ben ne kadar kelime  koyarsam koyayım oradaki onun mahiyeti  değişmez Varlık insanın tasarımınandan  bağımsızdır Varlık insanın onu  adlandırmasından bağımsızdır Varlıklar  insanların tasarımına göre insanların  kararlarına göre insanların yargılarına  göre tamamen bağımsız durumdadırlar Bu  aslı şu yani Yani nesne insan  yargısından ırgılanmaz yani aslında  Tamam mı nesneler insan yargısından  bağımsızdırlar

Ya benim bir nesne  hakkında bir yargıda bulunmam o nesneyi  değiştirmiyor Ben oradakini fark  edeceğim Bu yani burayı söyleyelim  Özellikle şuraya dikkat etmek gerekiyor  Önemli bir nokta Akıl alıcıdır pasiftir  Ne demek pasif kendisi devreye girmeden  alabildiği kadar doğru söyler alabildiği  kadar doğru fikir üretir Nasıl ki cam ne  kadar saydamsa dışarıyı o kadar doğru  gösterir Akıl ne kadar işe karışmadan  geleni alırsa o kadar doğru bilgi üretir  Dolayısıyla biz Cenabı Hakk'ın  mahiyetini anlamak için birer ipucu olan  isim ve sıfatları tarif eden o unvan-ı  mülahazanın unvan-ı mülahazadan daha  fazlası olmadığını bilerek düşünmemiz  gerekir Yani gördüğünü biliyoruz

Çünkü  bize görmek ve gördüğünü bilmeni de  görürcü olarak tasvir etmiş Kur'an'da  Dolayısı buradan biliyoruz ama nasıl  görüyor bilmiyoruz Herhalde bizim gibi  gözle görmüyor yani göze ihtiyacı yok  

Çünkü mahiyetini bilmemiz böyle bir  sıfatlara sahip olmamasını gerektirmiyor  Burada da bence böyle bir kıyas hatası  yapılmış Yani Evet Literatürü yani  düşünme hareket noktası yanlış Bilişsel  bir tarafı var ama yüksek bir taraf  değil ya Hayal etme ondan daha ileride  Düşünme hakk yok Zihinsel aktivite  Tanrıya niçin bu yüksek aktivite atf  verilmemi düşünmek bilmekten daha yüksek  bir aktivite mi öncelikle tabii yine  biraz önce söylediğimiz yere geliyor  Öncelikle kelimenin tam olarak  muhtevasını bir sınırlamak gerekiyor  Düşünmek nedir bilmek nedir onu bir önce  anlayalım Yani düşünmek denen hadise  aklın fiili durumudur Aklın çalışması  düşünme hadisesidir Fakat buradaki  Allah'ın ilim sıfatı diye bahsettiğimiz  bunun dışı yoktur Akıl mesela kendisine  gelen bilgi üzerine düşünür bilgi  üzerine akreder Dolayısıyla akıl bir  yetenektir Onun nesnesi bilgidir Gelen  bilgidir ve onun üzerinde bir faaliyet  icra eder Fakat Cenab-ı Hakk'ın ilminin  dışı yoktur

Cenab-ı Hakk'ın ilminin dışı  olmadığı için akletme ya da düşünme diye  bir faaliyet olmaz

O yüzden Allah'ın  akıl sıfatı değil ilim sıfatı vardır Bu  mesele anlaşılamazsa Cenabı Hak zaten  bilinemiyor demektir O zaman  Hristiyanlıktaki gibi bir tanrı  tasavvuru Yahudileki gibi tanrı  tasavvuru var demektir Burada bir  safsata var değil mi evet Açık safsata  Diyor ki düşünmek bilmekten daha yüksek  bir eylem Ne bu düşünmeyi bilmiyor  demektir Bilmeyi akletmeyi bilmiyor  Aklını bilmiyor anlamına gelir  Kavramları neye göre daha yüksek şöyle  zaten sorusu yanlış da ama şunu önce  ayırt edelim kafamızda bulunsun Cenab-ı  Hak'taki ilim sıfatı her şey içine alır  İlmin dışı olmaz Düşünme ise mevcut elde  edilebilecek başarılı olunan bilgi kadar  o bilginin üzerine düşünebilmek aklın  fiil olarak çalışması anlamına geliyor  Dolayısıyla bu her zaman eksiktir Akıl  düşünme ha işi yapar Dolayısıyla aklın  kendisi ilim değildir Aklın dışı vardır  Aklın bilemediği vardır Aklın  yetişemediği vardır Fakat Allah'ın ilim  sıfatının dışı yoktur Ya yani düşünmek  bilmekten daha yüksek işte yani ne  diyeyim şimdi yani Celal Şengör zaten  dini bir meselede zaten muhatabımız  değil

Çünkü onu anlayacak bir seviyesi  zaten yok ama Dücane Bey madem bu konuda  konuşmak arz ediyor bu konuşmayı  yapmadan önce öncelikle Allah'ın sıfatı  Allah'ın ismi unvanı mülahaza zat ve  mahiyet ayrımı konusunda bir  altyapısının oluşması gerekiyor İnşallah  onlar öğrendikten sonra bu konuda  konuşabilir

Hani bozacının şahidi şiracı  diyorlar ya Yani bu meseleyi gidip Celal  Şengör gibi hani ateist Allah'la ilgili  hiçbir fikri olmayan inancı olmayan  ilgisi olmayan birisiyle konuşması da  ayrı bir garabet Yani hani olayın ne  kadar vahim bir noktaya geldiği zaten o  ikilinin bir araya gelmesiyle  anlaşılıyor

Celal Şengör'ün aklı  gözünden ibarettir

 Dolayısıyla dini  meselede konuşabilecek dünyadaki en son  insandır

Özellikle İslam meselesinde bu  ne altyapısı var ne mantıksal düşünmesi  var ne de düşünmesi var - 


Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar