Print Friendly and PDF

Yayınlar


İlm-i Remil ve Diğer Kehanet Sistemleri

Bunlarada Bakarsınız

 

Remil / İlm-i Remil, kökeni ve uygulama esasları itibarıyla geniş bir alana yayılan, tahmine dayalı gizli ilimler / havass sahasının önemli bir bölümünü teşkil eden bir disiplindir. Bu makale, Remil ilminin tanımını, tarihsel arka planını, temel prensiplerini, uygulama yöntemlerini ve etik boyutlarını ayrıntılı bir şekilde ele alarak konuyu tam teşekküllü öğretici bir tarzda açıklamayı amaçlamaktadır.

Remil İlminin Tanımı ve Tarihsel Arka Planı

Remil kelimesi Arapça'da "kum" anlamına gelmektedir. İlm-i Remil ise ismini, kağıt henüz icat edilmemiş olduğu çok eski zamanlarda, atılan remillerin kum üzerine yazılması geleneğinden almıştır. Bu ilim, günümüzde bile hudutsuz denecek kadar çok geniş ve engin bir bilgi birikimine sahiptir.

Remil, noktalar ve hatlar üzerinden bir denklem kurma ve bu denkleme göre hüküm çıkarma esasına dayanır. Temel olarak, bu ilimdeki şekillerin esasını noktalar oluşturur; her iki nokta bir hat olarak kabul edilir. Noktalara ferd (tek), hatlara ise zevc (çift) adı verilir.

Ancak bu noktada bilinmesi gerekir ki, Remil ile elde edilen bilgiler, mutlak gayb / gizli olanı bilme iddiasını taşımaz. Remil'den elde edilen bilgi, ancak doğruya en yakın bir tahmin derecesini geçmez; zira bütün gizli şeyleri bilmek mutlak olarak Cenab-ı Hakk'a mahsustur. Yüce Tanrı gayb ilmini yine kullarından bazılarına dilediği nisbette ve miktarda bildirebilir.

Remil'in Temel Şekilleri ve Unsurları

Remil'in temel yapısını oluşturan ve Ebur remil (Remil'in babası) adı verilen başlangıç şekli ve Ümmül remil (Remil'in anası) adı verilen son şekli mevcuttur.

Remil'in esasını teşkil eden dört temel şekil bulunmaktadır:

  1. Hamre
  2. Lahyan
  3. Ütebei hariç / Harice
  4. Nakiyyülhad Bu dört şekil dışındaki bütün remil şekilleri (Cemaat hariç) bu dört temel şekilden elde edilmektedir.

Remil şekilleri, yorumlanma kolaylığı açısından çeşitli gruplara ayrılır:

  • Sa'd Şekilleri: Hayırlı / uğurlu sonuçlara işaret eden şekillerdir.
  • Nahıs Şekilleri: Uğursuz / olumsuz sonuçlara işaret eden şekillerdir.
  • Dahil / Dahile Şekiller: İçsel veya sabit durumlara işaret edebilir.
  • Hariç / Harice Şekiller: Dışsal veya hareketli, dönek durumlara işaret edebilir.
  • Hayat Şekilleri: Yaşam ve canlılıkla ilgili özel göstergeler sunan şekillerdir.

Remil Denkleminin Oluşturulma Usulleri

Remil denklemi genellikle Ümmehat (ana haneler) adı verilen ilk dört şeklin oluşturulmasıyla başlar. Bu, çeşitli yollarla gerçekleştirilebilir:

  1. Küçük Kağıt Parçaları Yöntemi: On altı remil şeklinin her birinden dörder tane olacak şekilde küçük kağıt parçalarına yazılır. Bu kağıtlar bükülerek bir torbaya konur. Remil attırmak isteyen kişi niyet ettirildikten sonra torbadan kağıtları birer birer çeker. Dört sefer çekilen bu kağıtlar sıra ile dizilerek Ümmehat teşkil edilir ve diğer haneler (denklem) bu Ümmehat'tan meydana getirilir.
  2. Rakam Söyletme Yöntemi: Remil attırmak isteyen kişiye niyetini düşünerek dörder haneli dört rakam söyletilir. Bu rakamlar yukarıdan aşağıya doğru yazılır ve rakamların tek ya da çift oluşuna göre nokta ve hatta çevrilerek Ümmehat teşkili tamamlanır.
  3. Zar Atma Yöntemi: On altı defa zar atılıp, tek veya çift gelmesine göre nokta ve hatlar yazılarak Ümmehat oluşturulur.

Ümmehat teşkil edildikten sonra, kalan on iki hane matematiksel / hesaplama yoluyla türetilir ve böylece on altı haneli remil denklemi / tablosu tamamlanarak gereken hüküm verilmeye başlanır.

Remil Dökme Şartları ve Etik Gereklilikler

Remil dökülmeden evvel, doğru sonuçlar almak ve manevi hazırlığı sağlamak amacıyla belirli şartlara dikkat edilmesi gerekir:

  1. Temizlik: Abdestli olmak, yerin ve giyeceğin temiz olması esastır.
  2. Yönelim: Yüzünü kıbleye döndürmek gerekir.
  3. Hava Şartları: Hava bulanık, yağmurlu, karlı, bulutlu veya fırtınalı olmamalıdır.
  4. Zamanlama: Kötü sayılan saatlerde remil dökülmemelidir. Mümkün olduğu kadar kuşluk zamanına / saatine denk getirilmesi tavsiye edilir.
  5. Fiziksel Durum: Karnı çok tok iken (tıkabasa dolu) remil atmaktan kaçınılmalıdır.
  6. Niyet ve Zihin Yoğunluğu: Remil atarken fikir ve zihni bütün güçle niyet / arzulanan konunun üstünde toplamak büyük önem taşır.

Bu ilimlerle uğraşanlara ayrıca etik tavsiyeler yapılmıştır: Bu ilimleri alet ederek gayrimeşru işler yapmamak, yalan söylememek, kötülük ve intikam peşinden koşmamak gerekir. Aksi halde haksız işlerde istenilen kötülük kişinin kendi başına dönebilir.

Remil İlminin Uygulama Alanları ve Yorumlama Örnekleri

Remil, kişinin iş ve meslek seçiminden, evlilik kararlarına, kayıp eşyaların bulunmasına kadar geniş bir yelpazedeki sorulara cevap aramak için kullanılır.

1. İş ve Hayatın Genel Seyri

  • Geleceğin nasıl olacağı veya bir işin hayırlı olup olmadığı sorularına bakılır.
  • Bir işten fayda ve yardım görülüp görülmeyeceği, remilin birinci hanesindeki şekil ile onuncu hanesindeki şeklin toplanmasıyla elde edilen sonuca bakılarak anlaşılır. Çıkan şekil sa'd ise fayda ve yardım görülür, nahıs ise fayda ve hatta zarar gelebilir.

2. Evlilik ve İlişkiler Üzerine

  • Evlenme ve nikahın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, huyca birleşmenin olup olmayacağı gibi konular incelenir.
  • Sevgiliye kavuşma durumu, remilin beşinci hanesindeki şekle göre yorumlanır:
    • Sa'dı dahil ise yakın zamanda kavuşmak mümkündür.
    • Sa'dı hariç ise biraz vakit geçtikten sonra kavuşulur.
    • Nahsı dahil olursa kavuşmak pek büyük zahmetlerden sonra olur.
    • Nahsı hariç olursa kavuşmak umudu yoktur.

3. Hamilelik ve Doğum Üzerine

Remil, hamilelik ve doğacak çocuğun cinsiyeti hakkında da tahmin yürütmek için kullanılır:

  • Hamilelik Tespiti: Hazırlanan remilin birinci, beşinci, sekizinci, dokuzuncu ve on ikinci hanelerindeki şekiller eşkali dahile (dahil) ve sabite (sabit) şekillerden ise kadın hamiledir. Eşkali harice (hariç) ve münkalibe (dönen) şekillerden ise hamile değildir.
  • Cinsiyet Tespiti: Doğacak çocuğun cinsiyetini belirlemek için birkaç yöntem kullanılır:
    1. Remilin beşinci hanesi ile altıncı hanesindeki şekiller toplanır (cem' edilir). Çıkan şekil erkek şekillerden ise çocuk erkek, dişi şekillerden ise kız olur.
    2. Remilin dokuzuncu hanesinde bulunan şekil erkekse doğacak çocuğun erkek olacağına, dişi şekillerdense kız olacağına hüküm olunur.
  • Doğum Kolaylığı: Hamile kadının kolay doğum yapıp yapmayacağı remilin altıncı hanesine bakılarak anlaşılır: Eğer saadı hariç gelirse kolaylıkla doğurur. Eğer nahsı hariç gelirse neticesi tehlikeli olmamak üzere zorluk görülür. Eğer bu haneye eşkali dahile ve sabiteden biri gelirse kötü sayılır.

4. Hırsızlık ve Kayıp Üzerine

Hırsızlık olup olmadığı ve hırsızın kimliğine dair yorumlar yapılabilir:

  • Hırsızlık Olayı: Remilin ikinci hanesine gelen şekil saadı dahil ise hırsızlık olmamıştır (soran yalan söylüyordur). Nahsı dahil ise çalındığı sanılan şey kendi yerindedir. Eğer şekil, gerek sa'd gerek nahıs olsun hariç ise hırsızlık olmuştur.
  • Hırsızın Kimliği: Remilin on beşinci haneye kadar olan şekillerindeki tek noktalar toplanıp üçe bölünür:
    • Tek kalırsa: Hırsız yabancı değil, tanıdık veya akrabadandır.
    • İki kalırsa: Hırsız yabancıdır.
    • Üç kalırsa: Hırsız ev içindendir.
  • Mahpusun Durumu: Mahpusun kurtulup kurtulamayacağı, beşinci ve altıncı hanelerde görülen şekillerin tek nokta / çift nokta olmasına göre yorumlanır: Tek noktalı ise kurtulur, çift noktalı ise kalır.

5. Yolcunun Dönüşü

Yolcunun geri gelip gelmeyeceği de remil ile bakılan bir konudur. Remilin ikinci hanesindeki şekil dahil (içsel) şekillerden ise yolcu o günlerde gelir. Eğer bu şekiller hariç (dışsal) şekillerden iseler, yolcunun daha uzağa gideceği ve dönmeyeceği anlaşılır.

Remil ve Diğer İlimler Arasındaki Benzerlikler

Remil'e benzer bir hesaplama metodu da Rim Hesabı olarak bilinir. Rim hesabı kaidesi, Remil kaidesine benzemekle birlikte, harf tertibinde Ebced hesabına terstir. Rim hesabında da talip / isteyen ve matlup / istenen kişi arasında galibiyet durumları incelenir. Eğer talip galip gelemezse, matluba üstün gelmesi için talibin ismine Esmaül Hüsna'dan bir isim eklenmesi gibi gizli sırlar içeren yollara başvurulur.

Rim Hesabı

Remil ilmi bağlamında sıkça adı geçen ve hesaplamaya dayalı özel bir kehanet metodu olan Rim Hesabı, Galip / üstün gelen ile Mağlup / yenilenin, Talip / isteyen ile Matlub / istenenin akıbetini bilmek için faydalanılan kadim bir kaidedir.

Rim Hesabı, ünlü Ebced hesabına benzemekle birlikte, harf tertibinde / sıralanışında Ebced hesabına terstir. Bu ilmin kaidesi, alimler arasında çok meşhurdur ve uygulayıcılar tarafından büyük kıymet verilen bir sistemdir.

Rim Hesabı, güçlü olanı, zayıf olanı, galibi, mağlubu, ortakları (veya karı kocayı) veya inat eden kişileri Allah Teâlâ’nın izniyle bilme imkânı sunar.

Rim Hesabının Temel Prensibi ve Hesaplama Yöntemi

Rim Hesabının temel prensibi, isimlerin sayısal değerlerini alıp, bu değerler üzerinden tek ve çift sayıların baskınlığını veya denkliğini tespit etmeye dayanır.

1. İsimlerin Hesaplanması

Hesaplamaya başlamak için öncelikle Talip (soruyu soran veya üstün gelmek isteyen) ve Matlub (istenilen veya karşı taraf) kişinin isimleri ele alınır. Bu isimler, Rim cetveline (Ebced'e ters bir harf tertibi olan cetvele) göre hesap edilerek sayısal değerleri bulunur.

2. Dokuzar Düşme (Tarh-ı Tisa)

Rim Hesabının sırrının ortaya çıktığı kısım, bulunan bu toplam adetlerden dokuzar dokuzar düşülmesi (tarhıt tisa) işlemidir. Bu çıkarma işleminden sonra kalan adede (baki) bakılır.

3. Zevciyye / Ferdiyye Analizi

Kalan adede bakılarak, bu sayıların Zevciyye (Çift) ve Ferdiyye (Tek) durumları analiz edilir.

  • Eşit Olmama Durumu: Eğer Zevciyye (çift) ve Ferdiyye (tek) sayıları eşit değilse, çok olan sayı az olan sayıyı yener.
  • Eşit Olma Durumu (Zevciyye Eşitliği): Eğer Zevciyye sayıları aynı ise / eşit kalırsa (istivâil zevci), matlup olan (istenilen kişi/konu) galip gelir.
  • Eşit Olma Durumu (Ferdiyye Eşitliği): Eğer Ferdiyye sayıları aynı ise / eşit kalırsa (istivâil ferdi), talip olan (isteyen kişi) galip gelir.

Rim Hesabına Dair Bilgiler ve Gizli Sırlar

Bu kaide, özellikle arzulara kavuşma ve istenilen şeylere nail olma hususunda kullanılmıştır:

"Rim hesabını ezberlersen arzuna kavuşursun, Dilediğin ve istediğin şeylere nail olursun. Öyle bir hesap ki 9 düştüğü zaman sırrı zuhur eder. Melek isimleriyle üzerinde tecrübe edilmiştir. Çiftlerde ve teklerde en az olanı yükselir. Çiftler eşit olursa matlup olan galip gelir. Tekler eşit olursa talip olan galip gelir."

Rim Hesabının uygulanması sırasında ortaya çıkan sonuçlar Talip ve Matlub arasındaki gücün göstergesidir. Eğer Rim hesabı sonucunda Talip, Matlub'a karşı galip gelemezse, bu durum amelde başarıya ulaşılamayacağı anlamına gelir.

Bu durumda, Talip'in Matlub'a üstün gelmesi için gizli bir sır devreye sokulur: Talip'in ismine Esmaül Hüsna'dan / Allah'ın güzel isimlerinden bir isim eklenmesi gerekir. Bu sır, bu sanatı iyi bilen ve "eli uzun" olarak tabir edilen kişiler tarafından bilinen gizli bir yöntemdir.

Bu hesap kaidesi, zor durumdaki, endişeli, hüzünlü veya özlem dolu olan kişilerin durumlarını anlamak ve bu yolla amel etmek ve fayda sağlamak için kullanılan beytler ile işaretlenmiştir. Rim Hesabının inceliklerinin sayısız olduğu ve sırlarının tam olarak araştırılamayacağı ifade edilmiştir.

Benzer İlimlerdeki Hesaplamalar ve Kullanımlar

Remil ve Rim Hesabı gibi ilimler, geniş havass ilminin bir parçasıdır. Havass ilminde ayrıca harf, rakam ve isimler üzerinden yapılan çeşitli hesaplama metotları mevcuttur. Örneğin:

  • Ebced-i Kebir / Büyük Ebced: Rakamların birden ona (birer birer), ondan yüze (onar onar) ve yüzden bine (yüzer yüzer) artması esasına dayanır.
  • Bast Metotları: Harfleri olduğu gibi tabiatı nispetiyle yerine koymaya “Rakam bastı”, harfi söylendiği gibi ismini telaffuz ederek yerine koymaya “Harf bastı”, her harfin adedini harflere çevirerek yerine koymaya “Adet bastı” denir. Bast işlemi, çıkan harfleri bir isim için birleştirerek bu ismi Vefk'in dört tarafına yazmak gibi uygulamalar için kullanılır.
  • Gizli İlimlerin Şartları: Bu tür hesaplamalar ve ameller (Remil veya Rim Hesabı gibi) yapılırken, Talip'in niyetinin halis olması, abdestli olması, temiz giysi ve mekân kullanması, sessiz ve kimsenin görmediği bir yerde çalışması, sırrı saklaması ve müttaki / takva sahibi olması gerektiği önemle belirtilir. Ayrıca burçların ve gezegenlerin dost olup olmadığına bakılarak amelin uygun günde ve saatte yapılması gerektiği, aksi halde emeğin boşa gideceği ifade edilir.

I. Mısır Sayı Sisteminin Matematiksel Yapısı

Mısır Numerolojisi / Sayı Falı / ve Kehanet Sistemi, Kadim / eski / Mısır uygarlığının hem ileri matematiksel zekâsını hem de karmaşık dinî ve majikal / büyüsel / inançlarını birleştiren, on tabanına dayalı kendine özgü bir disiplindir. Mısır, Babil ile birlikte, yaklaşık 10.000 yıl önce gizli bilimlerin / havass / ve kehanet / tahmin / sistemlerinin geliştiği kadim bir merkez olarak kabul edilmektedir.

Bu sistem, sayıların sadece nicelik / miktar / ifade etmediği, aynı zamanda felsefi / felsefi / kavramları ve evrensel prensipleri temsil ettiği inancına dayanır.

Mısır sayı sistemleri, Mezopotamya’nın altmışlı / seksagesimal / tabanından farklı olarak, tamamen on tabanına / desimal / ve toplama ilkesine dayalı olarak geliştirilmiştir.

A. Hiyeroglif Sayı Sistemi

M.Ö. / İ.Ö. III. binden beri kullanılan hiyeroglif dizgesi, çoğunlukla taş anıtlara yönelik törensel bir özellik taşımaktaydı. Temel onluk kuvvetlerinin her biri özel bir çizgesel im / sembol / ile temsil edilirdi:

  • 1 için dikey bir çizgi.
  • 10 için ters "U" biçiminde bir im.
  • 100 için bir sarmal.
  • 1.000 için bir nilüfer çiçeği.
  • 1.000.000 için kollarını açıp diz çökmüş bir adam.

Sayının tamamı, bu temel imlerin gerektiği kadar yinelendiği toplama yoluyla betimleniyordu. Örneğin, 7.659 gibi bir sayıyı yazmak için tam 27 rakamın kullanılması gerekiyordu.

B. Hızlı Yazım Sistemleri (Hieratik ve Demotik)

Hızlı yazım ve pratik hesaplama gereksinimleri nedeniyle, yazmanlar sistemi yalınlaştırmıştır:

  1. Hieratik Sayı Sistemi: M.Ö. XXVII. yüzyıldan itibaren kullanılmıştır. Bu sistem, 1’den 9’a kadar birimlerin, 10’dan 90’a kadar onlukların ve 100’den 900’e kadar yüzlüklerin her biri için özel bir rakam kullanıyordu. Bu sayede, 3.577 gibi bir sayı sadece dört simgeyle betimlenebiliyordu (hiyeralif sisteminde yirmi iki simge gerekirdi).
  2. Demotik Sayı Sistemi: M.Ö. VIII. yüzyılda, Hieratik yazının daha işlek bir formu olarak günlük kullanıma girmiştir.

C. Aritmetiksel Sınırlamalar

Mısır sayı sisteminin aritmetik işlem pratiğine uygun olmamasının temel nedeni, en önemli matematiksel ilerlemeler olan konum ilkesini / yerel değer sistemi / ve sıfır kavramını sistemine dâhil edememesidir.

  • İşlemler: Toplama ve çıkarma basit olsa da, çarpma ve bölme yöntemleri yavaştı, karmaşıktı ve esneklikten yoksundu. Hesaplamalar genellikle sadece toplamayı ve 2'yle çarpmayı bilmeyi gerektiriyordu.
  • Gelenekçilik: Mısır yazmanları eski geleneksel ilkelerine derinden bağlı kaldıkları için, konum ilkesini benimseyememişlerdir, bu da sistemin tıkalı kalmasına neden olmuştur.

II. Mısır Numerolojisi ve Majikal / Büyüsel / Kehanet Sistemi

Mısır’da sayıların kullanımı, pratik hesaplamaların ötesine geçerek büyü / maji /, din ve kehanet gelenekleriyle iç içe girmiştir. Büyü, Eski Mısırlılar için günlük hayatın ve öteki dünya inancının ayrılmaz bir parçasıydı.

A. Numeroloji ve Sayısal Sembolizm

  1. Sayıların Mistik Gücü: Felsefi kavramları ifade etmek için sayılar kullanılması, Antik Mısır'dan kaynaklanan bir fikirdir. Antik gizem okullarının temeli sembolik matematikti; her tanrının doğası ve sembolik gezegeni sayıyla temsil edilirdi.
  2. Basite İndirgeme: Mısır'da sayılar üzerinde çalışan rahiplerin, sayıları tek rakama indirgeme yöntemini önemle uyguladıkları bilinmektedir. Bu yöntem, modern numerolojinin temelini oluşturan, bütün sayıların 1’den 9’a kadar olan şekillere indirgenmesi inancını yansıtmaktadır.
  3. Mistik Sayılar: Numerolojide, genellikle 1, 3, 7, 9, 40 ve 41 gibi sayıların büyülü / gizli / bir güce sahip olduğuna inanılmıştır.

B. Majikal Uygulamalar ve Telkin

Ruhban sınıfının en önemli faaliyetlerinden biri olan büyü, rahipler tarafından titizlikle yapılırdı.

  1. İsmin ve Sözün Gücü: Büyünün yapılabilmesi için "isimler bilmek" önemliydi. Sihirli uygulamalar, telaffuzu zor belirli kelimelerin ve isimlerin doğru ses tonuyla söylenerek yapıldığına dayanıyordu, çünkü canlı ve cansız doğanın bu kelimelere itaat ettiğine inanılırdı.
  2. Manyetizm ve Ruhsal Arınma: Bir zamanlar inisiyatik / sırlar / kökenli dinlerin tüm ayinlerinde manyetizm / mıknatıslık / kullanılırdı. Mısır'ın sırlar dinlerinde, manyetizmin önemli bir uygulama alanı vardı. Bu kapsamda ruhsal arınma, inisiyatik çalışmaların ana hedefi olup, fiziksel ve zihinsel arınma için su kullanılırdı.

C. Kehanet Yöntemleri ve Cinler / Jinn / İnancı

Mısır inançları, farklı kültür ve gelenekleri derinden etkilemiştir.

  1. Astroloji / Yıldız Bilimi /: Antik Mısır’da astroloji, din ile birlikte gelişmiştir. Örneğin, Zühre (Venüs) ile Müşteri (Jüpiter) yıldızlarının birleştiği zamanda doğan kimseye "sahipkıran" denmiş ve bu durum, gökyüzündeki manzaranın kişinin kaderini etkileyeceği fikrinden hareket etmiştir.
  2. Rüya Yorumu: Eski Mısır'da rüya yorumu bir fal / kehanet / yöntemi olarak kullanılmıştır. Hatta Kur'an-ı Kerîm'de Mısır melikinin sâdık rüyasından söz edildiği ve rüya yormasının önemli bir bilgi olduğu belirtilmiştir.
  3. Cin İnancı: Mısırlılar, diğer kültürlerin aksine, Cinlerin mekânının ateşten çok toprak olduğunu ve onların yer altında yaşadıklarına inanırlardı. Bu nedenle onlardan bahsederken "tahtaniyin" (aşağıdakiler) veya "yeraltında yaşayan kardeşlerimiz" gibi ifadeler kullanırlardı. Bir kimse yere sıvı bir şey dökecekse, ansızın gelebilecek bir zarara karşı korunmak amacıyla "destur" veya "destur yâ mübarekin" (mübarekler/hayırlılar izin verin) demesi adet hâline gelmişti.

Sümer Numerolojisi ve Kehanet Sistemi, uygarlık tarihinin en kadim / eski / matematiksel başarılarından biri olarak kabul edilen Sümer uygarlığının, sayısal gösterim biçimlerini ve bu biçimlerin kehanet / tahmin / geleneklerine etkisini inceleyen bir disiplindir. Sümer matematiği, kendisinden sonra gelen Mezopotamya (özellikle Babil) gizli ilimlerinin ve aritmetik sistemlerinin temelini oluşturmuştur.

Aşağıda, Sümer numerolojisinin temel matematiksel yapısı, kehanet sistemleriyle ilişkisi ve modern sistemlerle karşılaştırmalı analizi tam teşekküllü ve öğretici bir üslupla açıklanmaktadır.

I. Sümer Sayı Sisteminin Yapısı ve Karma Taban İlkesi

Sümer yazmanları, M.Ö. / İ.Ö. III. bin boyunca, Mezopotamya'da üç farklı sayısal gösterim kullanmışlardır. Sümer sayı sistemi, Mezopotamya'da kullanılan ve on tabanına / desimal / dayanan diğer sistemlerden farklı olarak, altmış tabanı / seksagesimal / ilkesini benimsemiş ve bunu on tabanı ile birleştiren karma / melez / toplama dizgesi olarak geliştirilmiştir.

A. Altmışlı Tabanın Mantığı ve Temsili

Altmış tabanı, kuramsal olarak 1’den 60’a kadar altmış ayrı sözcüğün ya da imin bilgisini gerektiriyordu. Sümerler, bu bellek yükünü hafifletmek için, altmışlı birimler arasına on sayısını bir ara sahanlık olarak eklemişlerdir.

Sayıların çizgesel / grafik / temsili, başlangıçta somut nesnelerle, yani calculi / kil simgeler / ile yapılmıştır. Bu simgelerin biçimleri ve boyutları, temsil ettikleri sayısal değerlere karşılık gelirdi:

  • 1 birim: Küçük bir koni veya ince bir kertik.
  • 10 birim: Bilya imi veya küçük bir delik.
  • 60 birim: Büyük bir koni veya kalın bir kertik.
  • 600 birim: Delikli bir büyük koni.
  • 3.600 birim: Bir küre.

Sümer yazılı sayı sistemi, aritmetiksel işlemlerin sonuçlarını yazılı olarak kaydetmeye yönelik çizgesel imlerdi.

B. Toplama ve Çıkarma Prensibi

Sümer sistemi esasen toplama ilkesine dayanıyordu, yani birimler gerektiği kadar yan yana tekrarlanarak büyük sayılar yazılırdı. Yalınlaştırma kaygısıyla, Sümer yazmanları bazen çıkarma yöntemini de kullanmışlardır. Örneğin, 9, 18, 38, 57 gibi sayıları yazmak için $10-1$ veya $60-3$ gibi ifadeler kullanılmış, LA sesçil değerini taşıyan bir im, bizim "eksi" / negatif / imimizin dengi olarak işlev görmüştür.

Ayrıca, Sümer sayı sisteminde, bir eldeki beş parmağın çifti olan 10'un 12'den daha doğal sayılması yerine, 12 tabanı ile 5 tabanının birleşiminin sonucu olarak 60 tabanının seçildiği düşünülmektedir; bu, kökeninde insanın yapısına bağlı olan beşli / beş tabanlı / bir sistemin izlerini taşımaktadır.

II. Sayıların Kullanım Alanları ve Ezoterik Bağlamı

Sümer uygarlığının sayı sistemleri, öncelikle pratik ve idari / yönetsel / kayıt tutma amaçlarına hizmet etmiştir:

  • Pratik Hesaplar: Çeşitli insan, hayvan ya da nesne sayımları ile ağırlık ve uzunluk ölçüleriyle ilgili ifadeleri kaydetmekte kullanılıyordu.
  • Kehanetin Kökleri: Numerolojinin / Sayı falı / bilinen en eski kökleri, en az 4000 yıl önce Babil ve Kalde medeniyetlerine kadar uzanmaktadır. Sümerlerin halefi olan Babil ve Kalde uygarlıkları, sayıların mistik anlamı ve tekrarı üzerine kurulan tanrısal ve kozmik düzenlemelerle ilişkilendirilen inançları geliştirmiştir. Bu sistemler, sonraki İbrani Kabalası'nın Gematria ve Arap Ebced sistemlerinin de dolaylı olarak kökenini oluşturmuştur.
  • Ezoterik Form: Sümer numerolojisi, harflere sayısal değer atayan (Gematria veya Ebced gibi) alfabetik ezoterik sistemlerden ziyade, sayıların çizgesel temsili ve astronomik / gökbilimsel / hesaplama temelleri üzerine kurulmuştur.

III. Matematiksel Sınırlamalar ve Kehanet Sistemine Etkisi

Sümer sayı sistemi, altmışlı tabanıyla astronomi ve geometri için önemli bir miras bırakmış olsa da, modern matematiğin ve gelişmiş aritmetik işlemlerin önünü açan temel kavramlardan yoksun kalmıştır.

A. Konum İlkesinin Sistemli Eksikliği

Sümer sistemi, Babilliler tarafından da sürdürülen altmışlı tabanıyla önemli bir ilerleme kaydetmiş olmasına rağmen, konum ilkesini Hint sisteminde olduğu gibi sistemli olarak uygulayamamıştır.

B. Sıfırın / Yok Nicelik / Olmayışı

Sümer ve onu devralan Babilli matematikçiler, on beş yüzyıldan daha fazla bir süre boyunca sıfırın olmayışı sorunundan muzdarip olmuşlardır.

(Önceki yazılarımızda) konumlu sayı sisteminin zorunlu kıldığı sıfır kavramını ayrıntılı olarak incelemiştik. Konum ilkesi uygulandığında, olmayan birimleri betimlemek için çizgesel bir im kullanmak gerekir. Sıfırın / yok sayı / olmadığı bir sistemde ise, örneğin 4 rakamının 4'ü mü yoksa $4 \times 60$, $4 \times 60^2$ 'yi mi betimlediği bilinemiyordu.

Babil bilginleri (Sümer'in halefleri) ilk konumlu sayı sistemini (altmışlı) icat etmiş olsalar bile, onların sıfırı, Hint bilginlerinin icat ettiği ve aritmetik işlemlere dâhil olan bir sayı olmaktan ziyade, yalnızca bir boşluk belirteci / placeholder / olarak işlev görüyordu. Bu durum, Sümer ve Babil sistemlerini tıkamış ve Hint konumlu sayılamasının üstünlüğünü ortaya koymuştur.

Sümerlerin bu tıkalı sistemi, yazılı hesaplamalara yatkın olmadığı için, aritmetik işlemler çoğunlukla abaküs / çörkü / veya calculi gibi somut araçlar üzerinde yapıldıktan sonra sonuçlar kaydedilirdi.

Sonuç olarak, Sümer numerolojisi, kendisinden sonra gelen kehanet ve matematik sistemlerine taban ve çizgesel temsil (özellikle Babil'e altmışlı tabanı ve konum fikrinin ilk tohumlarını) miras bırakmış olsa da, esas olarak pratik saymanlık ve ölçü bilimsel / metrik / uygulamalara odaklanmış; kehanet alanındaki asıl nümerolojik (harf-sayı) açılımlar, daha sonraki Sami / Semitic / medeniyetleri (Babil, İbrani, Arap) tarafından geliştirilmiştir.

Kapsamlı bir yanıt verebilmek adına, öncelikle belirtmek gerekir ki, sağlanan kaynaklar dizisinde doğrudan "Uygur Numerolojisi" veya Uygurlara özgü detaylı bir kehanet / tahmin / sisteminin adı veya kaidesi açıkça tanımlanmamıştır. Ancak, Uygur medeniyetinin tarihsel olarak konumlandığı Orta Asya coğrafyası göz önüne alındığında, bu bölgenin ezoterik / gizli / sistemleri üzerindeki muhtemel etkileşimleri ve bu coğrafyada geçerli olan genel kehanet prensipleri hakkında elimizdeki verileri tam teşekküllü olarak açıklayabiliriz.

Uygur sistemleri, büyük olasılıkla, bulundukları coğrafya gereği Doğu (Çin) ve Batı (İslami / Arap) numerolojik / sayı falı / geleneklerinden beslenmiştir.

I. Numerolojinin Evrensel Prensipleri ve Uygulama Alanları

Mısır, Babil, Hint, Yunan ve diğer kadim medeniyetlerde numerolojinin / sayı falı / temelini oluşturan prensipler, Uygur kültürünün de içinde bulunduğu geniş bir coğrafyada binlerce yıldır kullanılmaktadır.

A. Sayıların İndirgeme Esası

Numerolojinin temel aldığı felsefe, evrendeki tüm sayıların 1'den 9'a kadar olan tek haneli asıl / orijinal / sayılara indirgenmesi ilkesine dayanır. Bu indirgeme yoluyla, sayıların evrensel bir senfoninin parçası olan kozmik titreşimleri temsil ettiğine inanılır. Mistik sistemlerde felsefi kavramları ifade etmek için sayılar kullanılır ve bu sistemlerin temeli sembolik / simgesel / matematiktir.

B. Farklı Taban Sistemlerinin Kullanımı

Mısır'ın onlu / desimal / tabana, Mayaların yirmili / vigesimal / tabana ve Babillilerin altmışlı / seksagesimal / tabana dayalı sayı sistemleri kullandığını (önceki yazılarımızda) incelemiştik. Uygurlar gibi Orta Asya halkları da tarihsel olarak farklı taban sistemleriyle (onlu, on ikili veya yirmili tabanlar) ilişki kurmuş olabilir. Örneğin, Eski Türklerdeki sözlü sayım sisteminde, geleceğe dönük sayım yapılırken çıkarma işlemi esas alınmıştır (örneğin $3 \times 20 - 10$ gibi).

II. Orta Asya ve Uygur Coğrafyasındaki Potansiyel Etkileşimler

Uygur bölgelerinin tarihi ve kültürel konumu, iki büyük ezoterik sistemin, Çin ve İslami/Arap/İbrani geleneklerinin kesişim noktasında yer alır.

A. Çin Kehanet Sistemlerinin Etkisi

Çin medeniyetinde falcılık / kehanet / M.Ö. / İ.Ö. en az 4000 yıl önce uygulanmıştır. Bu sistemler, Uygur coğrafyasını kültürel olarak etkilemiş olabilecek karmaşık kehanet tekniklerini barındırır:

  1. I Ching / Değişimler Kitabı /: Antik Çin’in bu köklü kehanet sistemi, 64 heksagramdan / altılı çizgi / oluşan simgesel bir yapıya dayanır. Soruyu soran kişinin rastlantısal olarak çektiği çizgilerle oluşturduğu heksagram, evrenin o anki durumunu yansıtan bir bilgelik metni sunar. Bu sistem, numerolojinin her bir sayıyı kozmik bir titreşim olarak kabul etmesi ilkesiyle paralellik gösterir.
  2. Sayı Çubukları Sistemi ( Suan Zi ): Çinli bilginler, Hanlar çağından (MÖ 206-MS 220) beri onlu, konumlu bir sayı sistemi olan suan zi'yi ("fişlerle hesap") kullanmışlardır. Bu sistemde, hesaplamalar kamışlarla betimlenen çubukların yönüne ve konumuna göre yapılırdı.

B. İslami ve Alfabetik Numeroloji Etkisi

Uygur kültürünün İslamiyet’i kabul etmesinden sonra, Orta Asya’da yaygın olan Arap ve Fars dillerine dayalı ezoterik sistemlerle etkileşime girmesi muhtemeldir:

  1. Ebced ve Harf Hesapları: Harfleri sayılara dönüştürme esasına dayanan Ebced Hesabı ve Kabala’daki Gematria sistemi, mistik düşünceli Müslümanlar arasında yaygınlık kazanmıştır. Ebced sistemi, Arap alfabesinin harflerine sayısal değerler atar ve bu, olmuş veya olması muhtemel olaylar hakkında tahmin yürütme (Cefr) ve vefk / sihirli kare / oluşturma gibi majikal / büyüsel / sistemlerin temelini teşkil eder. Uygur dilinin ve alfabesinin de bu tip bir numerolojik dönüşüme tabi tutulması, genel havass / gizli ilimler / geleneği içinde yaygın bir pratiktir.
  2. Havass Uygulamaları: Havass'ın zor öğrenilen, fedakârlık ve zaman gerektiren bir disiplin olduğu belirtilir. Havass uygulamalarında, Esmaül Hüsna'dan isimlerin veya surelerin Ebced toplamları üzerinden büyük sayılar elde edilebilir ve bu sistemler karmaşık matematiksel kurallar gerektirir.

III. Mistik İsimler ve Kehanet Araçları

Genel kehanet pratikleri içinde, Uygur coğrafyasındaki sistemler de ismin ve rastlantısal olayların yorumlanmasına dayanır:

A. İsim Analizi

Numerolojiye göre, kişinin ismi, harflerin sayısal değerlerinden oluşan titreşimsel / vibrasyonel / bir kod taşır ve bu kodun, kişinin karakteri ve geleceği hakkında bilgi verdiğine inanılır. İsim analizi, aynı zamanda kişinin kaderini değiştirmesi veya iyileştirmesi için isim değişikliği yapabileceği fikrini de destekler.

B. Rastlantısal Kehanet Yöntemleri

Çin geleneğinde domino veya zar falcılığı gibi rastlantısal olayların dahi kozmik bir düzenin yansıması olduğu kabul edilir.

  • Zar/Kemik Kehaneti: Atılan zarların veya kemiklerin toplam puanları ve tek tek sayıları, durumu karakterize etmek için kullanılır. Kehanette, herhangi bir şey üzerinde tahmin yapılabileceği ilkesi mevcuttur.

IV. Önemli Mistik Sayılar

Uygur kehanet sistemlerinin etkilendiği geleneklerde (özellikle Babil ve Kabala'da) bazı sayıların mistik bir güce sahip olduğu inancı önemlidir:

  • 7 (Yedi): Numerolojide ve büyüsel işlerde en yaygın mistik sayılardan biridir.
  • 9 (Dokuz): Temel rakamların en yükseği olup, Pisagor sisteminde bütün sayıların kendisine indirgendiği asıl sayı, Kalde sisteminde ise sonsuzlukla / infinity / bağlantılı kutsal bir sayı olarak kabul edildiği için kullanılmazdı.

Çin Numerolojisi / Sayı Falı / ve Kehanet Sistemi, uygarlığın en eski mistik / gizemli / ve matematiksel geleneklerinden birini temsil eder. Hint medeniyetinin modern konumlu / yerel değer / sayı sisteminin gelişimine paralel olarak, Çin, kendine özgü çizgesel / grafik / ve on tabanlı / desimal / sayım yöntemlerini geliştirmiş ve bunları kapsamlı kehanet sistemleriyle birleştirmiştir. Falcılığın / kehanetin / Çin medeniyetinde M.Ö. / İ.Ö. en az 4000 yıl önce uygulandığı bilinmektedir.

Bu makale, Çin sayı sisteminin temel yapısını, konumlu sisteme geçişini ve numerolojik ilkelere dayanan başlıca kehanet tekniklerini tam teşekküllü ve öğretici bir üslupla açıklamaktadır.

I. Çin Sayı Sisteminin Matematiksel Yapısı

Çin sayı sistemi, temel olarak on tabanına dayalı sözlü sayılama biçimiyle başlamış ve daha sonra onlu ve çarpımlı ilkeleri birleştiren karma / melez / bir ilkeyle çalışmıştır.

A. Konumlu Sistem ve Hesap Çubukları (Suan Zi)

Çin matematiğinin temeli, ileri aritmetik ve cebir / çözümsel matematik / kurallarını içeren suan zi ("fişlerle hesap") sistemidir.

  1. Onlu Konum İlkesi: Çinli bilginler Hanlar çağından (M.Ö./İ.Ö. 206 - M.S./İ.S. 220) beri suan zi adıyla bilinen onlu, konumlu bir sayı sistemi kullanmışlardır. Bu sistem, dokuz yalın birimin betimlenişinde yatay ve dikey çubukları bir araya getiriyordu ve bir çeşit sütunlu abaküs olarak tasarlanmış damalı tahtanın üzerinde bulunan saz çubuklarının yazılı haliydi.
  2. Karma İlke: Çin sayı sisteminde, ara sayılar genellikle hem toplama hem de çarpma yoluyla betimlenir. Bu sistem, on tabanına dayalı olup, her yalın birime ve 10'un her kuvvetine özel bir rakam veriyordu; bu gösterimde onların, yüzlerin, binlerin vb. gösterimi çarpma ilkesine uygun olarak yapılıyordu.
  3. Büyük Sayılar: Çinli matematikçiler, günlük sayı sistemlerini kullanarak yüz milyara ($10^{11}$) kadar herhangi bir sayıyı betimleyip kaydedebilirlerdi. Bu sistem, $10^{4096}$ basamağına varabilen, fiziksel bakımdan betimlenebilir en büyük niceliğin ötesine geçen sayılara kadar uygulanabilmişti.

B. Sıfırın Benimsenmesi (Hint Etkisi)

Çin konumlu sayı sistemi, başlangıçta matematiksel ilerleme için gerekli olan sıfırın yokluğu nedeniyle önemli bir zorlukla karşılaşıyordu.

  • Eksik Konumlar: İlk aşamada, on'un bir kuvvetinin eksik olduğu her yerde bir boşluk bırakılırdı, ancak bu çözüm 764, 7064, 70640 gibi sayıların kolayca karıştırılmasına yol açıyordu.
  • Sıfırın Kullanımı: Çinli bilginler, M.S. yaklaşık VII. yüzyıldan itibaren, belli bir basamağın birimlerinin yokluğunu belirtmek için özel bir im (küçük bir yuvarlakla gösterilen) kullanmaya başlamışlardır. Bu fikir, büyük bir olasılıkla Hint uygarlığı matematikçilerinin etkisiyle akıllarına gelmiştir.

II. Çin Kehanet Sistemleri ve Numerolojik Yorumlama

Çin kehanet sistemleri, sayısal gösterimleri ve sembolik yapıları evrensel düzeni okumak amacıyla kullanır.

A. I Ching / Değişimler Kitabı / Sistemi

I Ching (Değişimler Kitabı), Antik Çin’in kehanet geleneğinin en köklü ve bilgelik temelli sistemlerinden biridir.

  1. Yapı ve İlke: I Ching, 64 heksagramdan / altılı çizgi / oluşan simgesel / sembolik / bir yapıya dayanır. Soruyu soran kişinin rastlantısal olarak çektiği çizgilerle oluşturduğu heksagram, evrenin o anki durumunu yansıtan bir bilgelik metni sunar.
  2. Uygulama: Bu sistemde, rastgele çizgiler çizme yöntemi (ılgın otu sapı prensibine dayalı olarak) temel unsur olarak görülmüştür. Kehanetin doğruluğu, uygulayıcının yoğun konsantrasyonuna bağlıdır; ne kadar çok konsantre olunursa, o kadar doğru cevaplar elde edilir. Bu, numerolojinin her bir sayıyı kozmik bir titreşim olarak kabul etmesi ilkesiyle paralellik gösterir. Bu sistemin kökeni, efsanevi bilge İmparator Fu Hsi'ye (M.Ö./İ.Ö. 2852-2738) kadar dayanır.

B. Shen Shu / Madeni Para Falı / Kehanet Tekniği

Shen Shu, madeni paralar ve sayılar kullanılarak yapılan, numerolojinin pratik bir uygulamasıdır.

  • Yöntem: Bu teknik, 0'dan 9'a kadar rakamlarla işaretlenmiş on madeni paranın kullanılmasını gerektirir. Atılan paralar sonucunda çıkan sayısal kombinasyonlar, soru soran kişinin karşılaştığı durumu açıklayan oracle / kâhin / sözleriyle ilişkilendirilir.
  • Ezoterik Bağlam: Taocu / Daoist / terminolojide "mavi bulutların yolunda" yürümek, kutsal kelimelerin veya mantraların yardımıyla "dilin gizemi"ni bilmek anlamına gelir. Bu sistemde, kişisel zenginleşme arzusu arka planda kalmalı; ancak mali konular ve ticari işlemler kehanetin konusu olabilir.

C. Çin Fizyonomi / Yüz Okuma / Sistemi (Sayısal Noktalar)

Çin numerolojisi, insanın dışsal görünüşü ve fizyolojik yapısı üzerine sayısal atamalar yaparak kader ve karakter analizi yapar.

  • Temel Noktalar: Bu sistemde, yüzün orta bölümüne doğru yayılan on üç asıl nokta bulunmaktadır (16, 19, 22, 25, 28, 41, 44, 45, 48, 51, 60, 70, 71). Bu noktalar, yüzü iki eşit parçaya bölen özel noktalardır.
  • Yorumlama: Bu noktaların üzerindeki yüz özelliklerinin dengeli ve orantılı olması, kişinin iyi bir karaktere sahip olduğunu gösterir. Örneğin, 16 numaralı nokta çocuklukta yaşam aktivitelerini yansıtır; bu bölgenin kusurlu olması sıkıntılı bir çocukluk dönemine işaret eder.

D. Döngüsel İşaretler ve Astroloji

Çin numerolojik kehanet sistemlerinin altında karmaşık bir zaman ve döngü sistemi yatar.

  • Döngüsel Yapı: Çin ay takvimi, 60 yıllık büyük bir döngüyü oluşturan "On Göksel Kök" ve "On İki Dünyevi Dal" döngülerine dayanır. Bu karmaşık düzen sistemi, her takvim saatinin ve herhangi bir astrolojik / yıldız bilimi / ve jeomantik / yer-büyüsel / hesaplama ve analizin altında yatar.
  • Kişilik Analizi: Çin astrolojisi, doğum yılına göre atanan hayvan burçları üzerinden kişinin eğilimlerini ve mesleklerini tahmin eder. Örneğin, Horoz insanıysanız, toprağı sevdiğiniz, çiftçilik ve çiçekçilik gibi işlerin size hem zevk vereceği hem de para getireceği anlaşılır. Ayrıca, düşlere yer vermeyen araştırmacılık ve matematik alanlarında başarı elde edebileceğiniz belirtilmiştir.

III. Genel Numerolojik Prensiplerle İlişki

Çin numerolojisi de evrensel numerolojinin temel prensiplerini kabul eder. Evrensel numerolojinin kökleri astroloji kadar eskidir ve tüm sayıların 1'den 9'a kadar olan sayılara indirgenmesi ilkesine dayanır.

  • Titreme / Vibrasyon / İlkesi: Numeroloji, her bir sayıyı evrensel bir senfoninin parçası olan kozmik bir titreşim olarak kabul eder. Bu titreşim, kişinin hayatı, kişiliği, yetenekleri ve kaderi hakkında bilgi edinmek için doğum tarihi ve adının harfleri kullanılarak hesaplanır. Çin kehanet sistemleri, bu kozmik desenin okumasını yapmaya çalışır.
  • Kader ve Özgür İrade: Numerolojiyi kabul edenler, geleceğin planlandığına inansa da, insanların bilinçli değişiklikler yapma yeteneğine sahip olduklarını ve sayıların geleceği bildirdiğini düşünürler. Çin'in hayvan burçları (örneğin Horoz insanı) veya döngüsel işaretler sistemi de kişinin içinde bulunduğu durumu ve eğilimleri belirlemeye yardımcı olur.

Kabala ve Gematria Numerolojisi, Yahudi mistisizminin / gizembilim / en kadim ve en karmaşık bilgi sistemlerinden birini teşkil eder. Bu disiplin, harflerin sayısal değerlerini kullanarak evrenin ve ilahi düzenin gizli / ezoterik / bilgisini edinmeyi hedefler; ancak bu bilginin pratik kehanet / tahmin / veya büyü / maji / uygulamalarıyla ilişkisini kesin bir şekilde reddeder.

Bu makale, Kabala’nın numerolojik temeli olan Gematria sistemini, felsefi amacını ve kehanet/tahmin sistemlerine dair geleneksel Kabalistik yaklaşımı ayrıntılı olarak açıklamaktadır.

I. Kabala’nın Felsefi Temeli ve Amacı

Kabala, İbranice'de "Lekabbel" (almak) kelimesinden türemiştir ve kelime anlamı "alınan şey" veya "vahiy olarak alınan gelenek" anlamına gelir. Kabalistler, bu bilginin duyusal algıdan değil, kişinin ruhundan geldiği inancına dayanırlar.

A. Nihai Amaç: Form Eşitliği

Kabala, teorik bir çalışma olmayıp pratik bir metottur. Bu ilmin en temel tanımı, mükemmel hazzın en mükemmel şekilde nasıl alınacağının ilmi / bilimi / olmasıdır. Kabala’nın nihai hedefi, insanın doğuştan gelen egoistik / bencil / alma arzusunu, Yaratıcı'nın ihsan / özgecil / niteliğine eşitleyerek manevi form eşitliğine ulaşmaktır.

Kişi, Kabala'yı çalışarak, üst dünyayı—Yaratıcı'yı—algılamasına olanak verecek olan manevi alanı (Altıncı His) esaslı biçimde hissetmeyi öğrenir. Bu sayede, yaşamının gerçek gayesini ve kaderini gerçekleştirebildiği bir aşamaya ulaşır. Bu, ölüm veya acı yolu yerine Islah (düzelme/iyileşme) yoluyla ilerlemeyi sağlayan bir sıçrama tahtası olarak görülür.

B. Kabala ve Kehanet/Büyü Arasındaki Ayrım

Kabala, harf ve sayıların ezoterik yorumlanmasına dayanmasına rağmen, kehanet sistemleriyle olan ilişkisini kesinlikle reddeder:

  1. Büyü ve Tılsım Yasağı: Kabala'nın büyü / maji /, meditasyon veya tedavi gibi hızlı çözümlerle bir ilgisi yoktur. Muskalar / tılsım / ve harf/nümeroloji manipülasyonları, insanların ticari emelleri için icat edilmiş ve putperestlik / puta tapma / olarak kabul edilerek yasaklanmıştır. Üst güçlerin insanları kontrol edip kendi çıkarları için kullanmanın imkânsız olduğu, çünkü Üst Güç ile bağ kurmak için doğanın tamamen değiştirilmesi gerektiği belirtilir.
  2. Astroloji ve Falcılığın Reddi: Çeşitli türdeki yıldız falları, astroloji ve kehanetlerin Kabala ile hiçbir alakası yoktur. Bu uygulamalar, genellikle maddi vücutla ve hayvani / egoist / özelliklerle ilgilidir. Kabala, ev kredisi ödemeye veya ailevi meselelere çözüm bulmaya yönelik belirsiz cevaplar vermez; onun amacı manevi yükseliştir.

II. Gematria: Harf-Sayı Dönüşümünün İlmi

Gematria, Kabala'nın harflerin sayısal değerlerini yorumlamaya odaklanan temel ezoterik / gizli / yöntemidir.

A. Gematria'nın Tanımı ve Kökeni

Gematria, Grekçe'de grammateia'dan türemiştir ve İbranice'de "alfabetik hesap" ya da "sözcüğün sayısal değeri" anlamına gelir.

  1. İlkesi: Gematria, İbrani alfabesinin 22 harfinden her birine sayısal bir değer atanmasına dayanır. Bu harflerin sayısal değerlerinin toplanmasıyla, kelimeler ve cümleler arasındaki gizemli bağlantıların keşfedilmesi amaçlanır. Kutsal metinlerdeki her sözcük, harf ve hatta noktanın bir anlamı olduğuna inanılır.
  2. Kökeni: Gematria'nın kökleri, M.Ö. / İ.Ö. 8. yüzyılda Babil Kralı II. Sargon zamanında bir kehanet yöntemi olarak kullanıldığı Mezopotamya'ya (Babil/Kalde) kadar uzanır. Kabalistler bu tekniği benimsemişlerdir. Arap kültüründeki Ebced Hesabı da bu harf-sayı dönüşüm geleneklerinden beslenmiştir.
  3. Uygulama: Gematria'nın temel uygulaması, aynı sayısal değere sahip iki kelime arasında bir bağlantı kurmaktır. Örneğin, Gematria tekniğiyle Tanrı'nın dört harfli ismi olan YHVH (Tetragrammaton) kelimesinin, Âdem ya da insan kelimesiyle aynı sayısal değere sahip olduğu ve bu kelimelerin birbiriyle değiştirilebildiği belirtilir.

B. Kabalistik Numerolojinin Yöntemi

Kabalistik numeroloji, kişinin doğum tarihinden ziyade, ismini esas alır.

  1. Harf Değerleri: Kabalistik sistemde harflere sayısal değerler atanır ve bu sayılar toplanır. Bu toplamın, kişinin karakteri ve kaderi üzerinde bir yansıma oluşturduğuna inanılır. Harflerin sayısal değerleri 1'den 10'a, 20'den 90'a ve 100'den 400'e kadar (ve bazen daha yüksek) ilerleyen bir sisteme dayanır.
  2. Gematria ve Faniler: Numeroloji, Gematria'dan kaynaklanmasına rağmen, Gematria'nın esas olarak Tanrı, melekler ve Sefirot gibi yüksek varlıkların isimleriyle uğraştığı; numerolojinin ise esas olarak fanilerle (maddi varlıklar) ilgilendiği belirtilir. Bu nedenle, Kabalistler numerolojiyi alçak bir uygulama olarak görme eğilimindedir.

III. Kehanetin Gerçek Sistemi: Sefirot ve Kozmik Düzen

Kabalistik anlamda kehanet veya üst dünya bilgisine erişim, bir falcılık tekniği değil, Sefirot doktrini aracılığıyla Yaratan’ın düşüncesini ve evrenin planını anlama çabasıdır.

A. Sefirot Doktrini

Sefirot, Kabala’nın kozmik yapısının temelini oluşturur. Sefirot sözcüğü İbranice'de "sayılar" anlamına gelen bir kelimenin çoğuludur.

  1. On İlahi Oluşum: Sefirot, Tanrı'nın kendisini on ayrı oluşum aşamasıyla gösterdiği ilahi yayılımlardır. Bu on Sefirot ve İbrani alfabesinin 22 harfi, Kabalistik sistemin temel modeli olan Hayat Ağacı'nı (Etz Hachayim) oluşturur.
  2. Sayısal Tecelli: Her bir Sefira, "sayısal tecelli" olarak tanımlanabilir. En üst Sefira Kether (Taç) iken, en aşağı Sefira Malkut (Krallık) olarak adlandırılır.

B. Kehanet Aracı Olarak Kriptogramatik Yöntemler

Gematria dışında Kabala'da kutsal metinlerin gizli anlamlarını çözümlemek için kullanılan iki ana kriptogramatik / şifre çözücü / yöntem daha mevcuttur:

  1. Notarikon: Bir kelimenin her bir harfinin, başka bir kelimenin baş harfi olarak ele alınmasıyla bir cümle elde edilmesidir. Ya da ayetteki kelimelerin ilk harflerinin alınıp yeni bir kelime üretilmesidir. İlahi sıfatlar, melek ve şeytan isimleri çoğunlukla bu yöntemle ortaya çıkartılmıştır.
  2. Temura: Bu yöntem, harflerin yerinin değiştirilmesiyle farklı anlama gelen yeni kelimeler türetmeyi esas alır. Temura, birçok ilahi mesajın anlamını deşifre etme, yani bir yorum / tefsir / ustalığıdır. Kabalistler bu teknikleri kullanarak Torah’ı okur ve farklı anlamlar çıkarırlar.

Bu yöntemlerin tamamı, Yaratan'la olan bağlantıyı keşfetmek ve manevi gerçeğe dair bir anlayış ve yakınlaşma yaratmak amacına hizmet eder; bilimsel anlamda realitenin nasıl inşa edildiği ve işlediği hususunda bilgi elde etmeyi hedeflemez.

IV. Kabala'da Önemli Mistik Sayılar

Kabalistik ve Gnostik gelenekler, belirli sayıların evrensel bir güce sahip olduğu inancını taşır:

  1. Tetragrammaton: Tanrı'nın dört harfli ismi (Yod, He, Vau, He) olup, Kabala'da dünyanın tüm sırlarını içeren kutsal kelimedir. Deneyimsiz kişilerin "Yehova" olarak telaffuz ettiği bu kelimenin gerçek telaffuzu "Yod-e-vo-e"dir. Bu kelimeyi doğru telaffuz eden olursa, dünyanın sonunun geleceği inancı vardır.
  2. 666 Sayısı: İblisin / anti-İsa / işareti olarak bilinir ve İncil'in / Kitab-ı Mukaddes / Vahiy bölümünde geçmektedir. Karabüyü / kara maji / yazarları ve korku filmi yapımcıları tarafından bilinen tek anlamlı sayı olduğu iddia edilir.
  3. 888 Sayısı: İncil'de geçmemesine rağmen, Acıların Adamı, yani İsa ile ilişkili bir sayı olarak kabul edilir.
  4. 12 Sayısı: Bütünlüğün sayısıdır. 12 ay, 12 burç, İncil'deki 12 havari gibi kavramlarla uyumludur ve maddenin ve ruhun tezahürünün tüm ritimlerini içerir.
  5. Master Sayılar: Kabalistik numeroloji, 11, 22 ve 33 gibi Master Sayıları (Üstat Sayılar) tanır ve bu sayılar tek haneye indirgenmeden özel mistik anlamlarını korur. Bu sayılar, öbür dünya sırlarının kapılarını açan yaşam ve ölüm işareti (11) gibi manalar taşıyabilir.

Bu bağlamda, Kabala ve Gematria'nın temel kehanet sistemi, kişinin ismini ve harf değerlerini hesaplayarak geleceği matematiksel bir kesinlikle bulma iddiasında değil, aksine manevi realiteyi anlaması ve Yaradan'ın mükemmeliyetine doğru ilerlemesi için bir yol haritası sunma amacını taşır. Bu hesaplamalar, kişiye yolunun efendisi olma yetisi veren "alınan bilgi" olarak kabul edilir.

Arap Numerolojisi / Sayı Falı / ve Kehanet Sistemi, İslami gizli ilimler / havass / geleneğinin merkezinde yer alan, harflerin sayısal değerlerini kullanarak evrensel sırlar ve geleceğe dair tahminler elde etme esasına dayanan kadim / eski / bir disiplindir. Bu sistem, Yahudi Kabalası'ndaki Gematria ve Yunanların Isopsephi sistemleriyle kökensel ve yapısal olarak benzerlikler taşır.

Bu makale, Arap numerolojisinin ana iskeletini oluşturan Ebced Hesabını, kehanet ve sihirli kareler / vefkler / üzerindeki uygulamalarını tam teşekküllü ve öğretici bir dille açıklamaktadır.

I. Ebced Hesabının Tanımı ve Yapısal Esasları

Arap numerolojisinin temelini Ebced Hesabı veya diğer adıyla Huruf el Cümel ("harfler aracılığıyla toplama hesabı") / Hesab-ül-Cümel / sistemi oluşturur.

A. Tanım ve Köken

Ebced, Arap ve İbrani alfabelerindeki harflerin sayısal değerlerini gösteren tablolara verilen isimdir. Ebced ismi, alfabedeki ilk dört harfin (elif, be, cim, dal) birleştirilmesinden oluşmuştur. Bu sistem, Arap kültürü içinde numerolojinin karşılığı olarak görülür.

Ebced sisteminin kökeni, Eski Yunanlılardan (Pisagor) ve Yahudilerden (Kabala) yola çıkarak kullanılmaya başlanmış olup, harflerin sayısal değerlerini yükleyen Arap sayısal harfler dizgesi, yalnız İbrani modeline göre değil, aynı zamanda Yunan alfabetik sayılamasına da öykünerek yaratılmıştır. Ebced’in Arap alfabesine uygulanması M.S. / İ.S. VII. yüzyılın sonlarına veya VIII. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Harflerin sırası (elif, be, cim, dal, he, vav, ze, ha, tı...), harflerin sesçil / fonetik / değerine değil, Doğu Araplarının kullanımındaki sayısal değerlerine karşılık gelmektedir.

B. Ebced Hesaplama Çeşitleri

Ebced hesabı, farklı hesaplama yöntemlerine ve amaçlara göre çeşitlere ayrılır:

  1. Ebced-i Kebir / Büyük Ebced Hesabı: Havass bilim, sanat ve uygulamalarında en çok kullanılan ana / Ana Ebced / cedveldir. Bu hesapta rakamlar:
    • 1’den 10’a kadar birer birer artar (Elif=1, Be=2...).
    • 10’dan 100’e kadar onar onar artar (Yod=10, Kef=20...).
    • 100’den 1000’e kadar yüzer yüzer artar (Kaf=100, Ra=200, Ğayın=1000...).
  2. Ebced-i Sağir / Küçük Ebced Hesabı: Büyük Ebced’den türemiştir. Ebced-i Kebir'deki her harfin adedinden on ikişer (12) çıkarılıp kalan rakam o harfin karşılığıdır.
  3. Başka Ebced Hesapları: Ebced’i Kebir ile türetilen Ebced-i Arabî gibi başka sistemler de mevcuttur.

II. Kehanet ve Ezoterik Uygulamalar

Arap numerolojisi, kehanet / tahmin /, kader analizi ve majikal / büyüsel / amellerde geniş bir uygulama alanına sahiptir.

A. Cifr / Cefr İlmi (Gelecek Tahmini)

Ebced Hesabı genellikle "olmuş olayların ilmi" olarak görülürken, Cifr veya Cefr adı verilen disiplin, harflerin ve sayıların oluşturduğu biçimlerden yararlanarak olması muhtemel olaylar hakkında tahminde bulunma / kehanet / ilmidir. Bu metot, harfleri sayılara dönüştürme esasına dayanır ve mistik düşünceli Müslümanlar arasında yaygınlık kazanmıştır.

B. Yıldızname ve Kader Tespiti

Osmanlı geleneğinde yer alan Yıldızname uygulamalarında, doğum tarihi bilinmeyen kişilerin burçlarının ve kaderlerinin belirlenmesinde Ebced Hesabı kritik bir rol oynar.

Yıldızname Hesaplama Yöntemi:

  1. İsimlerin Sayısal Karşılığı: Fal baktıracak kişinin kendi isminin ve annesinin isminin harflerine denk gelen Ebced değerleri (Ebced-i kebîr veya Ebced-i sagîr) bulunur ve toplanır.
  2. Burç Tespiti: Elde edilen toplam sayı, burçların sayısına atıfla on ikiye (12) bölünür.
  3. Yorumlama: Bölme işleminden kalan sayı, kitabın ilgili burcuna (bâb) karşılık gelir ve yorum buna göre yapılır.

Ayrıca bir sözün doğru mu yalan mı olduğunu anlamak için, söylenen kişinin ismiyle sözü söylediği günün isminin Ebced karşılığı toplanır ve beşe bölünür; çıkan sonuç tek ise sözün gerçek, çift ise yalan olduğu yorumlanır.

C. Vefkler / Sihirli Kareler / ve Harflerin Elementleri

Ebced numerolojisinin en somut ve karmaşık uygulaması vefklerdir / sihirli kareler /.

  1. Vefklerin Yapılışı: Vefklerin hazırlanmasında Ebced hesabı kilit esaslardan biridir. Harfler sayı değerlerine göre toplanır ve toplamın cinler / jinn / âlemiyle bir bağlantısının olduğu düşünülür. Vefke alınacak esma / isim / veya ayet, birinci haneye sayısal olarak yazılır, sonra hanenin tabii sıra numarası ile çarpılarak diğer haneler doldurulur. Üçlü vefkte kesir kalırsa, vefk yapılmak istenen adet bozulmadan birinci haneye yazılır ve birer misli zamla artırılarak dokuzuncu ve son haneye kadar gidilir.
  2. Anasır-ı Erbaa / Dört Unsur /: Havass / gizli ilimler / geleneğinde harflerin element / anasır / tabiatları büyük önem taşır. Arap alfabesindeki yirmi sekiz harf, dört unsura (Ateş, Toprak, Hava, Su) ayrılmış olup, her unsurda yedi (7) harf vardır.
    • Ateş Harfleri: Kuru ve sıcak olup, yönü doğudur; safravi tabiatlıdır.
    • Toprak Harfleri: Soğuk ve kurudur.
    • Hava Harfleri: Sıcak ve nemlidir.
    • Su Harfleri: Soğuk ve rutubetlidir. Vefkin hanelerine rakam veya harfler konulurken, amaca uygun unsura göre (Ateş unsuru vefki veya Toprak unsuru vefki gibi) konulmalıdır.
  3. Astrolojik Zamanlama: Büyüsel işlemlerin astrolojiyle / yıldız bilimi / yakın bağlantısı vardır. Vefklerin hazırlanmasında en uygun zaman diliminin (saat-i eşref) tespiti için, kişinin isminin Ebced toplamı yediye (7) bölünür; kalan sayı, hangi güne (gezegenin gününe) işaret ediyorsa o gün işlem yapılır.
  4. Bast ve İstintak: Harf, rakam ve isimler üzerinden yapılan bast (açılım) metotları bulunur. Harfleri olduğu gibi tabiatı nispetiyle yerine koymaya “Rakam bastı” denir. Daha karmaşık olan bu sistemler, harflerin değerlerinin art arda hesaplanarak (birinci bast, ikinci bast, vb.) ilerlemesiyle çalışır. Bu hesaplamalar sonucunda, vefke hâkim olan meleklerin (ulvi melek) veya yardımcı cinlerin (ardi melek/avân) isimleri çıkarılır (istintak işlemi).

III. Havass / Gizli İlimler / Geleneğinde Numerolojinin Önemi

Havass, İslami majikal / büyüsel / sistem ve geleneği olarak tanımlanır. Bu ilim, kolaycacık, emek vermeden veya fazla masrafa girmeden halledilebileceğini düşünenler için değildir; aksine, zor öğrenilen, fedakârlık ve zaman gerektiren bir iştir.

Havass uygulamalarında, belirli amaca ulaşmak için harflerin sayısal değerlerine dayalı kesin adetler (tekrarlar) esastır:

  • Adetlerin Titreşimi: Numerolojiye göre, her isim harflerin sayısal değerlerinden oluşan titreşimsel / vibrasyonel / bir kod taşır. Bu nedenle, bir zikir / anma / veya dua, ismin veya ayetin Ebced değerine uygun sayıda okunmalıdır.
  • Majikal Uygulamalar: Bir kimsenin celb / çekilmesi / niyetiyle fitiller üzerine duaların yazılması ve ateşe atılması gibi ritüeller veya Kasemül Emlakül Felekiyye gibi özel duaların 7 kere okunması belirli sayısal kurallara uymayı gerektirir.
  • İsimlerin Gizli Gücü: Büyüsel ve teolojik yorumlamalarda, harflerin sayısal değerleri üzerinden Allah'ın güzel isimleri / Esmaül Hüsna / ile kelimeler arasında bağlantılar kurulur. Örneğin, günlük kullanımda 1 değerini taşıyan Elif harfi, Allah isminin Ebced değeri olan 66 değerine bağlanmıştır. Bu tür numerolojik kurgulamalar, gizemciler / gizemciler / ve kâhinlere geçmiş, şimdi ve gelecek üzerine tahmini hesaplar yapma olanağı sağlamıştır.

Pagan Numerolojisi ve Kehanet Sistemi kavramı, tek bir standardize edilmiş disiplini ifade etmekten ziyade, tektanrıcılık öncesi ve dışındaki kadim / eski / medeniyetlerin (Kalde, Babil, Mısır, Yunan, Çin gibi) sayıları ve harfleri evrensel sırları çözmek, kaderi okumak ve majikal / büyüsel / işlemler yapmak amacıyla kullandığı geniş ve senkretik / karma / ezoterik / gizli / gelenekler bütününü kapsar.

Bu sistemler, sayıların yalnızca nicelik / miktar / değil, aynı zamanda kozmik / evrensel / prensipleri ve kuvvetleri temsil eden titreşimsel / vibrasyonel / güçler olduğu inancına dayanır. Numerolojinin / Sayı falı / bilinen en eski kökleri, astroloji / yıldız bilimi / kadar eskidir ve en az 4000 yıl önce Babil ve Kalde medeniyetlerine kadar uzanmaktadır.

Aşağıdaki açıklama, antik pagan kültürlerinin sayısal gösterimlerini ve kehanet / tahmin / metotlarını tam teşekküllü olarak incelemektedir.

I. Pagan Sayı Sistemlerinin Felsefi Temelleri

Pagan geleneklerinde sayılar, evrenin düzeni ve harmonisinin nihai ifadesi olarak görülmüştür. Bu felsefe, Pisagor / Pythagoras / tarafından sistematize edilmiş ve günümüz numerolojisinin temellerini atmıştır.

A. Sayıların İndirgenmesi ve Gücü

Pisagor ve takipçileri, bütün sayıların 1’den 9’a kadar olan asıl / orijinal / sayılara indirgenmesi ilkesini esas almışlardır. Bu temel sayılar, diğer bütün sayıların türetilebileceği kabul edilir.

  1. Kozmik Titreşim: Numeroloji, her bir sayıyı, evrensel bir senfoninin parçası olan kozmik bir titreşim olarak kabul eder. Her sayının kendine has bir gücü vardır; bu güç sadece çokluk ve miktarı belirten bir güç olmayıp, aynı zamanda eşyaların birbiriyle olan ilişkilerini ve doğanın ilkeleri arasındaki ilişkiyi de ifade eden bir dildir.
  2. Ezoterik Matematik: Antik gizem okullarının temeli sembolik / simgesel / matematikti.

B. Kadim Sistemler ve Köken Tartışması

Numerolojinin gelişimine katkıda bulunan başlıca antik sistemler şunlardır:

  • Kalde Numerolojisi: Numerolojinin üç ana formundan biri olan Kalde sistemi, Pisagor sisteminden daha eski kabul edilir. Bu sistem, 1’den 8’e kadar olan sayıları kullanır ve 9 sayısını kullanmaz; zira 9’un sonsuzlukla / infinity / bağlantılı kutsal bir sayı olduğuna inanılırdı. Kalde, bu nedenle tarihte "en kabul gören olaylardan bazılarını tahmin etmesiyle" bilindiği iddia edilmiştir.
  • Pisagorcu Numeroloji: Pisagor'un bu sistemi Yunanistan’a, Mısır ve Asya ülkelerini dolaştıktan sonra getirdiği ve sayılar ilminin, felsefi bilginin esas anahtarı olduğunu ileri sürdüğü belirtilmiştir.

(Önceki yazılarımızda), Mısır’ın (on tabanlı) ve Sümer/Babil’in (altmışlı tabanlı) eski sayı sistemlerinin konum ilkesinden yoksun, toplamalı / summatif / yapısını incelemiş, bu sistemlerin aritmetik işlemler için hantal kaldığını görmüştük. Pagan numerolojisi, bu eski sayı sistemlerinin yerine, harflerin sayısal değerlerine dayanan (Gematria gibi) veya somut nesnelerin yorumlanmasına dayanan sistemleri kullanmıştır.

II. Gematria'nın Kalde/Babil Kökeni ve Numerolojik Kehanet

Harflere sayısal değerler atama ilkesine dayanan Gematria / harf-sayı dönüşümü /, İbrani Kabalası’nın merkezi bir aracı olsa da, kökleri antik Mezopotamya’ya dayanır ve pagan kehanetinin bir formu olarak ortaya çıkmıştır.

A. Gematria'nın Ezoterik Kullanımı

Gematria, kelimeleri ve cümleleri sayısal değerlere dönüştürerek gizli anlamlar bulma yöntemidir.

  1. Antik Uygulama: Babil’de Kral II. Sargon zamanında (M.Ö./İ.Ö. 8. yüzyıl) Gematria’nın bir kehanet yöntemi olarak kullanıldığı belirtilmiştir.
  2. Mistik Bağlantı: Bu sistem, sayıların mistik anlamı ve tekrarı üzerinden tanrısal ve kozmik düzenlemelerle ilişkilendirilen inançları geliştirmiştir. Harflerin sayılarla irtibatlandırılması ilmi, daha sonra mistik düşünceli Müslümanlar arasında yayılan Ebced hesabının da temelini oluşturur.

B. Mistik Sayıların Gücü

Pagan sistemlerde bazı sayıların büyülü / gizli / bir güce sahip olduğuna inanılırdı.

  • Yedi (7): Büyüsel işlerde ve numerolojide en yaygın mistik sayılardan biridir. Yedi sayısı, Kabalistik ve Mısır inisiyasyonunda (yedi bağlantı noktası / şakra /) önemli ruhsal yapıları sembolize etmiştir. Babil’de astrolojiye verilen önemden dolayı da 7 sayısının önemi büyüktü.
  • Kırk (40): Arınma / temizlenme sayısı olarak kabul edilirdi.
  • Üç (3) ve Dokuz (9): Mistik güce inanılan temel rakamlardır.

III. Pagan Kehanetinde Sayısal ve Sembolik Yöntemler

Paganizm, majikal uygulamaları ve kehanet biçimleri ile tanımlanır. Maji / Büyü, Farsça kökenli bir kelime olup "rahiplerin ya da bilge kişilerin çalışmaları" anlamına gelmiştir. Antik dönemde tanrıların, kâhinler aracılığıyla dünyevi olaylarla ilgili görüş bildirme inancı birçok medeniyette yaygındı.

Numeroloji, bu kehanetlerin temelini oluşturan sayılar, harfler ve semboller üzerinden yorumlama sanatıdır.

A. Rastlantısal Seçim ve Yorumlama (Sortilege)

Rastlantı gibi görünen olayların dahi kozmik bir düzenin veya ilahi bir iradenin yansıması olduğu felsefesine dayanır.

  1. I Ching (Değişimler Kitabı): Antik Çin’in bu köklü kehanet sistemi, 64 heksagramdan / altılı çizgi / oluşan sembolik bir yapı kullanır. Soruyu soran kişinin ılgın otu sapı prensibine dayalı olarak rastlantısal çizgi çizmesi, evrenin o anki durumunu yansıtan bir bilgelik metni sunar.
  2. Zar ve Kemik Kehaneti: Atılan zarların veya kemiklerin toplam puanları ve tek tek sayıları, durumu bir bütün olarak karakterize etmek için kullanılır. Bu, saf numerolojinin pratik bir uygulamasıdır. Eski Türklerde koyunun kürek kemiğine (scapulimancy) bakılarak gelecek okunurdu.
  3. Domino Falcılığı: Domino taşları üzerindeki sayılar ve kombinasyonları yorumlanır; burada, 9 sayısının dışlanması gibi Kalde numerolojisi ilkeleriyle benzerlik gösteren, sıfırın / kukla / olumsuzlukları yansıttığı dikkate alınır.

B. Element ve Doğa Temelli Fallar

Kadim fal yöntemleri, doğanın kendisini ilahi mesajlar taşıyan bir metin olarak okumaya dayanır.

  • Ateş Falı (Pyromancy): Ateşin alevlerinin şekillerini yorumlama sanatı.
  • Su Falı (Hydromancy): Suyun yüzeyinde beliren çizgileri yorumlama.
  • Kum ve Toprak Falı (Geomancy): Kum, toprak, toz veya çakıl taşlarını kullanarak gelecekle ilgili yorumlar yapma.
  • Kuş Falı (Ornithomancy): Kuşların uçuşu ve seslerinden geleceğe dair anlamlar çıkarma işi.

C. Astroloji ve Gezegensel Etki

Pagan medeniyetlerinde astroloji, kaderin ve olayların öğrenilmesinde anahtar rol oynamıştır.

  • Mezopotamya Kökeni: Mezopotamya sisteminin temelinde yıldızlar, gözle görülebilen tanrılar olarak düşünülmüş ve gezegenlerin tabiatları gereği insanlar üzerinde etkilerinin olduğuna inanılmıştır. Babil’de rahiplerin işlerinin büyük bir bölümü, belirli bir eylem için koşulların uygun olup olmadığını araştırmak amacıyla kehanet üzerine kuruluydu.
  • Gezegensel Güçler: Havass / gizli ilimler / çalışmalarında (ve vefk / sihirli kare / gibi majikal araçlarda) Arapça gün ve gezegen isimleri Arap majisinin majikal isimleri hâline gelmiştir (örneğin Satürn / Zuhal, Jüpiter / Elmüşteri, Merkür / Utarid).

D. Beden ve Karakter Analizi

Antik sistemler, sayısal ve sembolik anlamları insan bedenine yansıtarak kehanet yapmışlardır.

  1. Fizyonomi (Çin Sistemi): Yüzün orta bölümüne yayılan on üç asıl nokta (16, 19, 22, 25, 28, 41, 44, 45, 48, 51, 60, 70, 71) kullanılarak karakter ve kader analizi yapılır.
  2. El Falı (Chiromancy): El falında, ele etki eden her gezegenin bir sayısının da olduğuna inanılmış ve numerolojiden yararlanılmıştır. El, yedi tepenin ve çizgilerin yorumlanmasıyla kişinin karakterini ve geleceğini okumada kullanılır. Elin yapısı, parmakların biçimleri ve falanksların / parmak kemikleri / uzunlukları, kişinin zihinsel / manevi / ve maddi alanlardaki eğilimlerini gösterir. Örneğin, yassı / spatula / parmak tipi, mistik düşüncelere yatkınlık ve hurafelere inanmaya açıklık işareti olarak yorumlanmıştır.

Türk Numerolojisi ve Kehanet Sistemi, coğrafi ve tarihsel olarak geniş bir yelpazeye yayılan, İslâm öncesi Orta Asya Türk inanç sistemlerinden (Şamanizm / Sihri Sistemler /) ve İslâmiyet sonrası dönemde Arap-Fars mistik geleneklerinden (Ebced ve Havass / Gizli İlimler /) etkilenmiş karmaşık bir yapıya sahiptir.

Türk sistemlerinde numeroloji, harflerin sayısal değerlerine dayanan kesin hesaplamalardan, rastlantısal kemik atışlarının kozmik yorumlanmasına kadar geniş bir uygulama alanı bulmuştur.

I. İslâmiyet Sonrası Dönem: Ebced, Havass ve Sayısal Hesaplamalar

Türk ve Osmanlı ezoterik / gizli / geleneği, Arap alfabesi üzerine kurulu olan ve harflerin sayısal değerlerinin gizli anlamları içerdiğine inanan Ebced Hesabı sistemini yoğun olarak kullanmıştır.

A. Harflerin Sayısal Değerleri ve Türk Alfabesine Uyarlanması

Ebced Hesabı, Arap alfabesindeki her harfe belirli bir sayısal karşılık atar. Bu sistem, olmuş olayların ilmi olarak görüldüğü gibi, aynı zamanda olması muhtemel olaylar hakkında tahminde bulunma ilmi olan Cefr / Cifr / için de temel teşkil eder.

  1. Harflerin Değeri: Ebced Hesabında harflerin sayısal değerleri, Elif’ten (1) Ğayın’a (1000) kadar birler, onlar, yüzler ve binler basamağında ilerler.
  2. Türkçe Karakterler: Farsça ile Türkçede bulunan P, Ç, G gibi özel harflerin, aynı şekilde yazılan Arap harfleriyle aynı sayısal değerleri taşıdığı belirtilmiştir.
  3. Kronogram Sanatı: Ebced ve Kabala sistemlerinin sayısal harf değerleri, Orta Çağ'dan beri İbrani ve Müslüman yazılarında, harflerin sayısal değerlerinin toplanması yoluyla tarihleri ifade eden Kronogram / tarih yazma sanatı / adı verilen gerçek bir sanat olarak kabul görmüştür.

B. Vefkler / Sihirli Kareler / ve Kozmik Düzen

Türk-İslam havass geleneğinde, numeroloji, Vefk adı verilen sihirli karelerin hazırlanmasında merkezi bir rol oynar.

  1. Vefklerin Yapısı ve Unsurlar: Vefkler, belirli bir sayısal toplamı (toplamı) veren karelerdir. Vefklerin en çabuk tesir edeninin üçlü vefk olduğu ve bu vefklerin anasırı erbaaya / dört unsur / (Ateş, Toprak, Hava, Su) göre şekillerinin tanzim edildiği belirtilmiştir.
  2. Gezegen ve Saat Belirleme: Vefkin adına hazırlanacağı kişinin isminin Ebced hesabıyla toplamı bulunur ve bu toplamın haftanın günlerinin sayısı olan yediye (7) bölünmesiyle kalan sayının hangi güne işaret ettiğine bakılarak en uygun zaman dilimi belirlenir. Bu süreçte gezegenlerin (Güneş, Ay, Mars, Merkür, Jüpiter, Venüs, Satürn) Arapça isimlerinin, İslamî majinin / büyü / majikal isimleri hâlini aldığı ve uygulamalarda bunların kullanılması gerektiği vurgulanmıştır. Örneğin, sekizli vefk Utarit / Merkür yıldızına mensuptur.
  3. Hadim / Hizmetçi / İsimleri: Vefklerin dört avan meleğini ve vefke hâkim olan meleğin isimlerini çıkarmak için karmaşık sayısal işlemler yapılır; örneğin vefke konulan duanın sayısal karşılığı, tabayı' / Burucu Felek / (360) hasıl olan sayı ve vefkin dört köşesinin toplamı toplanarak Ayil / Melek / için 51 çıkarılır ve çıkan harfler birleştirilir.

C. Sayısal Zikir ve Ritüelistik Tekrarlar

Numeroloji, amaçlara ulaşmak için yapılan zikirlerin ve okumaların kesin sayısını belirler. Belirli bir sayının tekrar edilmesi (adet) ritüelin başarısı için vazgeçilmez bir koşuldur.

  • Gizli İsimler: Arapça olmayan, eski Arami / Aramaic / veya Süryani kökenli olduğu düşünülen mistik isimler (esmâ) için de belirli tekrarlar zorunludur. Örneğin, bir kimsenin celbi / çekilmesi / niyetiyle 1209 defa (bir örnekte) bu isimlerin okunması gerekir.
  • Mistik Adetler: Ruhaniyyet / tinsellik / davetlerinde 7 gün boyunca riyazetli oruç tutulup her gün 7777 defa zikir çekmek gibi usuller kullanılır.

II. Eski Türk Kehanet Sistemi: Irk Bitig ve Kemik Kehaneti

İslâmiyet öncesi Eski Türk topluluklarında, din adamları / şamanlar / aynı zamanda büyücü olarak da kabul edilmişler ve sihri sistemler kullanmışlardır. Türk kehanet sisteminin en önemli yazılı örneği, Irk Bitig / Kader Kitabı / adı verilen fal kitabıdır.

A. Irk Bitig'in Yapısı ve Yöntemi

  1. yüzyılda Çin Türkistanı'nda (Uygur coğrafyası) ortaya çıkan Irk Bitig (Kader Kitabı), sorulan soruya 31 (veya 224) cevap içeren bir kehanet sistemidir.
  2. Rastlantısal Yöntem: Bu sistem, falcının sorusuna cevap bulmak için rastlantısal olarak belirlenen bir sayıya karşılık gelen falın okunması esasına dayanır. Kehanet numarası, genellikle aşık kemiği / kemik kehaneti / atılarak tespit edilmiştir.
  3. Yorumlama: Her yanıt, kehanet konusuna bağlı olarak, genellikle belirsiz içeriğe sahip şiirsel bir sloka / şiirsel metin / ve anlamının düzyazı bir yorumundan oluşur. Örneğin, 18. ırk (fal) metninin sonunda "kesinlikle iyidir" (anıyq edgü ol) sonucuna varılır.
  4. Sonuç Sınıflaması: Her kehanetin sonunda, o anın "iyi" veya "çok iyi", "kötü" veya "çok kötü", "çok iyi değil" veya "ortalama" olduğu sonucuna varılır.

B. Kemik / Zar Falı ve Numerolojik İlişki

Rastgele atma veya seçme prensibine dayanan kehanet yöntemleri (zar, kemik, bakla falı gibi) numerolojinin pratik uygulamalarıdır.

  • Numaralandırma: Falına baktırmak isteyen insan, aşık kemiğini üç defa atmak suretiyle kendisine kaç numaralı falın çıktığını tespit edebilir. Kemiğin dört yüzünden her biri bir sayıya karşılık gelir.
  • Bağlantı ve Uyum: Bir kimse hakkında bilgi almak için ona bir numara atanır. Eğer kişinin numarası ve uygulayıcının numarası birlikte düşerse, bu ilişkinin uyumlu olduğu ve aralarında görünmez bir bağlantının korunduğu anlamına gelir.

III. Eski Türk Sayı Sistemlerinin Yapısı

Uygurlar gibi eski Türk topluluklarının kullandığı sayı sistemleri, on tabanına dayalı sözlü sayım biçimine sahipti ve daha sonra Çin kültürünün etkisiyle rasyonelleşmiştir.

  1. Sözlü Sayım: Eski Türk sayım sisteminde 1'den 9'a, 10'dan 90'a ve 100'den 900'e kadar sayılar on tabanına göre adlandırılır (iki yüz, üç yüz vb.).
  2. Karmaşık İfadeler: Eski Türklerdeki sayım sisteminde dikkate değer bir kendine özgülük mevcuttu. Örneğin, geleceğe dönük bir sayım yapılırken çıkarma işlemi esas alınırdı: 50 sayısını $3 \times 20 - 10$ (üçüncü yirminin yarısının hesaba katılmaması gerektiği) şeklinde ifade etmek gibi. Ancak X. yüzyılda bu biçim Uygurlarda yalınlaştırılarak on artukı bir ("10'dan 1 fazla") gibi toplama esaslı ifadelere dönüştürülmüştür.
  3. Gizli Sayı Sistemi (Siyak): Osmanlı Türk İmparatorluğunun devlet dairelerinde yakın bir döneme dek siyak adı verilen gizli sayı sistemleri kullanılmıştır. Bu rakamlar, aslında Arap dilindeki sayı adlarının monogramlarından ya da kısaltmalarından başka bir şey değildi ve hileli değişiklikleri önlemek veya miktarları halkın bilmesini engellemek amacıyla kullanılıyordu.

IV. Özet: Türk Numerolojisinin Evrensellik İçindeki Yeri

Türk numerolojisi geleneği, sayıların kozmik bir titreşim taşıdığı ve 1'den 9'a kadar olan sayılara indirgenmesi gerektiği şeklindeki evrensel numeroloji ilkesini kabul eder.

Türklerin tarihsel pratikleri incelendiğinde, numeroloji ve kehanet sistemlerinin üç ana damarda ilerlediği görülür:

  1. Ezoterik Numeroloji: Arap ve İbrani sistemlerinden esinlenen ve ritüel, vefk, gezegen saatleri belirleme ve harf hesaplamaları için kullanılan Ebced-Cifr sistemi.
  2. Kadim Kehanet: Rastlantısal sayılar ve sembolik metinlerin (şiirsel sloka) yorumlanmasına dayanan Irk Bitig gibi sözlü ve yazılı fal sistemleri.
  3. Mistik İnançlar: Hayatın, karakterin ve geleceğin sayıların titreşimsel kodları (doğum ve isim numarası) ile belirlendiği inancı ve belirli mistik sayıların (özellikle 7) ritüelistik kullanımları.

Hitit ve Mezopotamya medeniyetleri, antik dünyanın en etkili kehanet / tahmin / ve matematik sistemlerini geliştirmiş kadim merkezlerdir. Bu iki coğrafya, sayıların hem pratik hesaplamalarda hem de kozmik / evrensel / sırların çözülmesinde nasıl kullanıldığına dair zıt ama tamamlayıcı örnekler sunar.

Bu makale, Mezopotamya’da konum ilkesi ile tanışan numeroloji / sayı falı / sistemlerini (Babil/Kalde) ve Hitit’teki toplamaya dayalı basit sayı sistemlerinin kehanet uygulamalarıyla ilişkisini ayrıntılı bir şekilde ele almaktadır.


I. Mezopotamya Numerolojisi ve Konumlu Sayı Sisteminin Keşfi

Numerolojinin bilinen en eski kökleri, en az 4000 yıl önce Babil ve Kalde / Chaldean / medeniyetlerine kadar uzanmaktadır. Mezopotamya, hem matematiksel soyutlamanın beşiği olmuş hem de sonraki ezoterik / gizli / sistemleri (İbrani Kabalası ve Arap Ebcedi) etkileyen yöntemlerin ilk ortaya çıktığı yerdir.

A. Sümer ve Babil Sayı Sistemlerinin Yapısal Esasları

Mezopotamya'nın sayı sistemleri, iki ana taban ilkesini benimsemiştir:

  1. Karma Toplama Dizgesi (Sümer): Sümer yazmanları M.Ö./İ.Ö. III. bin boyunca, on tabanı / desimal / ile altmış tabanını / seksagesimal / birleştiren karma / melez / bir toplama dizgesi kullanmışlardır. Bu sistemde sayılar, somut nesnelerle temsil edilen fiziksel simgeler / calculi / ile gösterilirdi. Örneğin, 1 birim için küçük bir koni (kertik), 10 birim için bilya (küçük delik) ve 3.000 birim için delikli büyük koni kullanılırdı. Sayısal gösterimde kolaylık sağlamak amacıyla, Sümer yazmanları bazen çıkarma yöntemini de kullanmışlardır (örneğin 9 sayısını yazmak için $10-1$ gibi ifadeler).
  2. Konumlu Altmışlı Taban (Babil): Babil bilginleri (M.Ö./İ.Ö. XIX. yüzyıl dolaylarında) matematiksel tarihin en büyük atılımlarından birini gerçekleştirerek ilk gerçek konumlu sayı sistemini icat etmişlerdir. Bu sistem, kesin olarak altmış tabanına dayanıyordu. Konum ilkesine göre, bir rakamın değeri, sayıların yazılışında tuttuğu konuma göre değişiyordu. Örneğin, bizim onlu sistemimizde $[3; 1; 2]$ öbeği, Babil matematikçileri için $3 \times 60^2 + 1 \times 60 + 2$ anlamına geliyordu.

B. Konum İlkesi ve Sıfırın Sınırlılığı

Babil'in konumlu dizgesi, kendisinden önceki toplama sistemlerinden (Sümer, Mısır) çok daha üstün olsa da, uzun süre boyunca sıfırın / yokluk / olmayışı sorunundan muzdarip olmuştur.

  • Boşluk Belirteci: Konum ilkesi uygulandığında, olmayan birimleri betimlemek için çizgesel / grafik / bir im kullanmak gerekir. Babil sistemi bu boşluğu yalnızca bir boşluk belirteci olarak kullanıyordu; bu, $10-10$'daki "hiç" niceliğini ifade eden bir sayı / fonksiyonel sıfır / değildi.
  • Kehanet ve Yönetim: Konum ilkesinin Mezopotamya’da ne denli yaygın olduğu, Asur kralı Asarhaddon'un "Kara Taş" anektodundan anlaşılır. Bu hikâyede, tanrının Babil'in boş kalacağı 70 yıl sayısını yazgılar tabletine işlemesi, ardından merhamet ederek rakamların sırasını değiştirmesi (konum ilkesine dayalı olarak) kurgusu, konum ilkesinin yaygın bir anlayış olduğunu göstermektedir.

II. Mezopotamya Kehanet Sistemleri ve Numeroloji

Sümerlerin ayin dilleri, onların halefleri olan Sâmîlerin (Babil ve Asurluların) kutsal dili ve büyü dili olarak kullanılmıştır. Babil’de rahiplerin işlerinin büyük bir bölümü kehanet üzerine kuruluydu.

A. Gematria'nın Kökeni

Gematria / harf-sayı dönüşümü /, kelimeleri ve cümleleri sayısal değerlere dönüştürerek gizli anlamlar bulma yöntemidir.

  • Kehanet Aracı: Numerolojinin bu en eski formu, köklerini antik Babil ve Kalde medeniyetlerinden alır. Babil’de Kral II. Sargon zamanında (M.Ö./İ.Ö. 8. yüzyıl) Gematria'nın bir kehanet yöntemi olarak kullanıldığı belirtilmiştir.
  • Etkisi: Gematria sistemi, sayıların mistik anlamı ve tekrarı üzerinden tanrısal ve kozmik düzenlemelerle ilişkilendirilen inançları geliştirmiştir. Daha sonra bu teknik, Yahudi mistisizmi olan Kabala tarafından benimsenmiştir.

B. Astroloji ve Mistik Sayılar

Babil'deki rahiplerin temel amacı, belirli bir eylem için koşulların uygun olup olmadığını araştırmak ve uygun astral / göksel / bilgileri veren takvime başvurmaktı.

  • Yedi Sayısının Önemi: Sayıların ve rakamların büyüsel / majikal / işlerdeki önemi büyüktür. Yedi (7) sayısının önemi, muhtemelen Babil'de astrolojiye verilen önemden kaynaklanmaktadır.
  • Diğer Mistik Sayılar: Numerolojide, genellikle 1, 3, 7, 9, 40 ve 41 gibi sayıların büyülü bir güce sahip olduğuna inanılırdı. Ayrıca, 777 sayısının ezoterik bir notla birlikte Asur-Babil dinlerine dair araştırmaya dayandığı da belirtilmiştir.

III. Hitit Numerolojisi ve Kehanet Sistemi

Hititler, M.Ö. II. binden itibaren Anadolu’ya yerleşerek büyük bir imparatorluk kurmuşlardır. Sayı sistemleri ve kehanet metotları, coğrafi ve kültürel etkileşimleri yansıtan kendine has özellikler taşır.

A. Hitit Sayı Sisteminin Yapısı

Hitit hiyeroglif sayı sistemi, toplama ilkesine ve on tabanına dayanıyordu.

  • Sınıflandırma: Hitit sayı sistemi, Mısır hiyeroglif sistemi ve Girit sistemleriyle tamamen benzer bir yapıya sahipti.
  • Gösterim: Bu sistemde, tıpkı Mısır’da olduğu gibi, yalnızca birime ve 10'un ardışık kuvvetlerine özel bir im yükleniyordu. Bu sistemler, harflerin sayısal değerlerinin üst üste eklenmesiyle işleyen alfabetik sayı sistemlerine de (Yunan, İbrani) benzerdir, ancak bu yapılar (toplamalı sistemler), yazılı işlemler yapmaya elverişli değildi ve aritmetik için hantal kalıyordu.

B. Hitit Büyü ve Kehanet Yöntemleri

Hitit inanç sisteminde, doğaüstü güçlerle iletişim kurma ve geleceği okuma, ruhban sınıfının görevleri arasındaydı.

  1. Doğa Gözlemi ve Analoji / Benzetme /: Hitit büyü ritüellerinde en sık karşımıza çıkan metotlardan birisi, doğada meydana gelen olayların gözlenerek algılanmasına dayanıyordu.
  2. Taklit Büyüsü (Homoapathik): Hitit büyüsünde en popüler olan büyü şekli, homoapathik, açıklayıcı analojik ve sempatatik olarak adlandırılan taklit büyüsüdür. Bu tekniğin temel amacı "benzer benzeri çeker" ilkesinden hareketle, benzerlik kurma yoluyla istenilen sonucu elde etmektir.
  3. Kullanılan Materyaller: Hitit ritüel sanatında en çok telaffuz edilen büyü materyali çakıl taşı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca Hitit tıbbında şifalı bitkiler önemli bir yere sahipti; çoğunluğu soğanlı bitkiler olmak üzere 33 adet şifalı otun adı eczacılık metinlerinde geçmekteydi.

Özetle, Mezopotamya (Babil), sayısal bir devrim (konumlu sistem) yaparak numerolojik kehanet tekniklerinin (Gematria) kuramsal temellerini atarken; Hititler, daha geleneksel, toplama ilkesine dayalı sayı sistemlerini kullanmış ve kehanette daha çok doğal gözlem ve taklit (homoapathik) büyü yöntemlerine ağırlık vermişlerdir.

Süryani Numerolojisi ve Kehanet Sistemi, Yakın Doğu’nun Sâmî / Semitic / halklarının köklü birikimini temsil eder ve İbrani Kabalası’ndaki Gematria ile Arap Ebced sistemlerinin ortaya çıkışına zemin hazırlayan alfabetik sayısal / nümerik / gösterim grubuna dâhildir. Bu sistem, harflerin sayısal değerlerini kullanarak ezoterik / gizli / anlamlar çıkarma geleneğine dayanmaktadır.

Bu makale, Süryani sayı sisteminin yapısal özelliklerini, tarihsel rolünü ve ezoterik uygulamalarla olan ilişkisini tam teşekküllü öğretici bir yaklaşımla incelemektedir.

I. Süryani Sayı Sisteminin Yapısal Esasları ve Kökeni

Süryani sayılaması, tıpkı İbrani ve Yunan sistemlerinde olduğu gibi, harfleri sayısal imler olarak kullanan toplamalı / summatif / bir dizgedir. Bu sistemin kökleri, Mezopotamya’nın ve İlk Çağ Avrupa’sının alfabetik gösterim sistemlerinin ortak atası olan Fenike alfabesine dayanmaktadır.

A. Alfabenin ve Harf Sırasının Yapısı

Süryani alfabesi (Nasturi ve Serto gibi varyantlar), Fenike alfabesinden türeyen Arami / Aramaic / alfabesinin bir çeşidi olan Estranghelo'dan gelmektedir. Bu yazı, bütün batı Sâmîlerinde görüldüğü gibi, yirmi iki özgün Fenike harfinin sırasını korumuştur.

Bu harf sırası, Doğu Arap sayısal harfleri dizgesiyle karşılaştırıldığında, 400’den küçük sayılarda üç sistem arasında tam bir uygunluk olduğu görülür.

B. Sayısal Değerlerin Atanması ve Kullanım Tarihi

Süryani sistemi de, İbrani Kabalası ve Arap Ebcedi gibi, harflere sayısal değerler yükleme ilkesine dayanır.

  1. Sayısal Atama: Harfler, 1'den 10'a, 20'den 100'e ve 200'den 400'e kadar olan sayısal değerlere karşılık gelir.
  2. Tarihsel Kullanım: Süryani harf-sayı sisteminin kullanımına tanıklık eden en eski belgeler M.S. / İ.S. VI./VII. yüzyıllarından öteye gitmemektedir. Ancak, daha eski Süryani yazıtları, klasik Arami dizgesiyle akraba olan tek bir sayısal gösterim kategorisi vermektedir.

II. Süryani Sayılamasının Pratik Rolü ve Matematiksel Sınırlamaları

Süryani alfabetik sayı sisteminin temel kullanım alanı, aritmetik işlemlerden ziyade, düzenleme ve arşivleme amacı taşımıştır.

A. Kodekslerin Numaralandırılması

Süryani numerolojisi, özellikle el yazmalarında / kodekslerde / kullanılmıştır. Süryani el yazmalarında (en azından IX. yüzyıldan sonrakilerde), kodeksi oluşturan defterlerin düzenli olarak numaralandırılmasıyla doğrulanmaktadır. Bu numaralama, "kitabın" oluşturuluşunda unutmadan ya da sıra değiştirmeden ileri gelebilecek her türlü hatadan kaçınmak amacıyla yapılırdı.

B. Aritmetiksel Kısıtlılıklar

Süryani sistemi, Yunan ve İbrani sistemleri gibi, pratik aritmetik işlemler yapmaya elverişli değildi.

  • Toplama İlkesi: Harflerin sayısal değerlerinin toplama yoluyla yan yana yazılması esasına dayanıyordu.
  • Konum İlkesinin Yokluğu: Bu sistemler, modern aritmetiğin temelini oluşturan konum ilkesini ve sıfır kavramını içermediği için aritmetik işlemlerin yazılı olarak yapılmasına uygun değildi. Bu tür işlemler, genellikle abaküs / çörkü / gibi somut araçlar üzerinde yapıldıktan sonra sonuçlar bu harflerle kaydedilirdi. Bu durum, Hint uygarlığının konumlu sayı sisteminin üstünlüğünü ortaya koymuştur.

III. Süryani Numerolojisi ve Kehanet Sistemi İlişkisi

Süryani sayı sisteminin kendisi doğrudan bir kehanet metodu olmasa da, harf-sayı eşleştirmesi, Gematria ve Kronogram gibi ezoterik tekniklere zemin hazırlamıştır.

A. Gematria ve Ezoterik Yorumlama

Harflere sayısal değerler atama ilkesi (Gematria), Kabalistik ve Arap mistik geleneklerinin temelini oluşturur. Süryani alfabesinin de bu prensibe göre düzenlenmiş olması, kelimelerin ve ifadelerin sayısal değerleri üzerinden kutsal metinlerdeki gizli bağlantıları keşfetme pratiğine uygunluğunu gösterir.

B. Kronogram / Tarih Yazma Sanatı /

Sayısal harf sistemlerinin mistik ve pratik uygulamalarından biri de Kronogram sanatıdır. Harflerin sayısal değerlerinin toplanması yoluyla tarihleri ifade etme yöntemi, Orta Çağ’dan beri İbrani ve Müslüman yazılarında gerçek bir sanat formu olarak kabul edilmiştir. Süryani sisteminin bu disiplinle ilişkisi, bölgedeki diğer Sâmî / Semitik / alfabetik sistemlerle olan mutlak benzerliğinden kaynaklanmaktadır.

C. Kehanet Alanındaki Etkileşimler

Süryani sisteminin kökleri, astrolojiye büyük önem veren ve kehaneti temel bilim olarak gören Mezopotamya (Babil/Kalde) medeniyetlerine uzanır. Büyüsel işlerde rakamların ve sayıların önemi büyüktür. Süryani geleneği de, bu geniş coğrafi alanda, sayıların ruhani / spiritual / anlamları taşıdığına dair mistik inançları sürdürmüştür.

Türk Numerolojisi ve Kehanet Sistemi, tek bir monolitik / yekpare / disiplin yerine, Orta Asya’dan Anadolu’ya yayılan geniş bir coğrafyanın kültürel ve mistik / gizemci / etkileşimlerinin bir sentezini temsil eder. Türk gizli ilimler / havass / geleneği, özellikle İslâmiyet sonrası dönemde Arap ve İbrani numeroloji / sayı falı / sistemlerinin (Ebced ve Kabala) derin etkisi altında şekillenmiş ve kehanet / tahmin / yöntemlerini geliştirmiştir.

Bu makale, Türk numerolojisinin temelini oluşturan İslâmi ve Osmanlı geleneklerini (Ebced, Cifr ve Vefk) ve aynı zamanda kadim Türk sayı sistemlerinin ve kehanet pratiklerinin izlerini tam teşekküllü olarak açıklamayı amaçlamaktadır.

I. İslami ve Osmanlı Geleneğinde Numeroloji: Ebced Hesabı

Türk numerolojisinin en belirgin ve matematiksel olarak sistematik formu, Arap alfabesindeki harflerin sayısal değerlerine dayanan Ebced Hesabı'dır. Bu sistem, Yahudi Kabalası’ndaki Gematria ve Yunan alfabesindeki Isopsephi sistemleriyle aynı harf-sayı dönüşümü ilkesine dayanır.

A. Ebced Hesabının Tanımı ve Yapısı

Ebced, Arap alfabesindeki harflerin belirli bir sayısal karşılığına dayanan tablolara verilen isimdir ve Arap kültürü içinde numerolojinin karşılığı olarak görülür. Sistemin adı, alfabenin ilk dört harfinin (elif, be, cim, dal) birleşmesinden oluşmuştur.

  1. Sayısal Değerler: Ebced Hesabı, harfleri sayısal değerlere dönüştürerek gizli anlamlar bulmayı amaçlar. Bu sistemde harfler, 1’den 10’a, 10’dan 100’e (onar onar) ve 100’den 1000’e (yüzer yüzer) kadar değerler taşır.
  2. Türkçe Harflerin Uyarlanması: Arap alfabesine özgü olmayan, Farsça ve Türkçede bulunan P, Ç, G (yumuşak G) gibi harflere de benzer Arap harflerine verilen sayı değerleri atanmıştır. Bu sistemde, Arapçaya has olan altı harf (ت te, ث se, ج cim, ذ zel, ظ zı ve غ ğayın) 22 harflik alfabenin sonuna eklenerek 28 harf elde edilmiştir.

B. Kehanet Uygulamaları (Cifr ve Yıldızname)

Ebced hesabı, harflerin ve sayıların oluşturduğu biçimlerden yararlanarak olması muhtemel olaylar hakkında tahminde bulunma ilmi olan Cifr / Cefr / için temel bir araçtır.

  1. Yıldızname ile Kader Tespiti: Osmanlı geleneğinde ve Türk havass / gizli ilimler / uygulamalarında yaygın olarak kullanılan Yıldızname sistemi, doğum tarihi bilinmeyen kişilerin burçlarını ve kaderlerini tespit etmek için Ebced Hesabını kullanır.
    • Yöntem: Kişinin kendi isminin ve annesinin isminin harflerine denk gelen Ebced değerleri toplanır. Elde edilen toplam sayı, zodyak burçlarına atıfla on ikiye (12) bölünür ve kalan sayıya göre kitabın ilgili bölümünden (bâb) yorum yapılır.
  2. Doğruluk Analizi: Söylenen bir sözün gerçek mi yalan mı olduğunu anlamak için, kişinin ismiyle sözü söylediği günün isminin Ebced karşılığı toplanıp beşe bölünür. Kalan sayı tek ise sözün gerçek, çift ise yalan olduğu yorumlanır.

C. Vefkler / Sihirli Kareler / ve Astrolojik Zamanlama

Arap numerolojisinin en karmaşık uygulamalarından olan Vefkler (sihirli kareler), Türk-İslam havass geleneğinde önemli bir yer tutar.

  1. Algoritmik Yapı: Vefklerin inşası, karmaşık matematiksel kurallar dizisi ve algoritmik / yönergeli / talimatlar gerektirir. Bu, gizli ilimlerin rastgele eylemler değil, matematiksel kesinliğe dayanan sistematik bir disiplin olduğunu gösterir.
  2. Zamanlama ve Gezegenler: Vefklerin hazırlanmasında en uygun zaman diliminin (saat-i eşref) tespiti için, kişinin isminin Ebced toplamı yediye (7) bölünür. Kalan sayı, hangi güne (gezegenin gününe) işaret ediyorsa o gün işlem yapılır. Vefkler, genellikle Yedi Klasik Gezegen ile haftanın yedi günü ve yedi majikal saatle ilişkilendirilir.

II. Eski Türk Sayı Sistemleri ve Kehanet İzleri

İslâmiyet öncesi Türk kültürleri, komşu uygarlıklardan etkilenmiş olsa da kendine özgü sayım ve kehanet pratikleri geliştirmiştir.

A. Türk Sayı Sisteminin Yapısı

Eski Türklerin sözlü sayım sistemi, Hint-Avrupa dilleriyle benzer şekilde on tabanına / desimal / dayalı bir yapıya sahipti.

  1. Geleceğe Dönük Sayım: Eski Türklerdeki sözlü sayım sisteminde, geleceğe dönük sayım yapılırken çıkarma işlemi esas alınmıştır. Örneğin, 50 sayısını $3 \times 20 - 10$ (üçüncü yirminin yarısının hesaba katılmaması gerektiği) şeklinde ifade etmek gibi karmaşık ifadeler kullanılırdı.
  2. Yalınlaştırma: X. yüzyılda Uygurlarda bu biçim yalınlaştırılarak on artukı bir ("10'dan 1 fazla") gibi toplama esaslı ifadelere dönüştürülmüştür.

B. Kadim Kehanet Yöntemleri

Türk kehanet sistemlerinde, sayısal veriler ve rastlantısal seçim, kozmik düzenin bir yansıması olarak kabul edilirdi.

  1. Zar ve Kemik Kehaneti: Türk sisteminde açıkça adı geçmese de, bu coğrafyada zar ve kemik atışlarına dayanan kehanet yaygındır. Bu yöntemde, düşen sayılar neredeyse saf numeroloji / sayı falı / olarak kabul edilir. Bu kehanetlerde, atılan kemiklerin veya zarların toplam puanları ve tek tek sayıları, durumu bir bütün olarak karakterize etmek için kullanılır.
  2. Uyum Analizi (Kemik Falı): Başka bir kişi (rakip, sevgili, uzaktaki oğul) için bir numara atanır. Bu kişinin numarası ile uygulayıcının numarası birlikte düşerse, bu durum aralarındaki ilişkinin uyumlu (ahenkli) olduğunu ve görünmez bir bağlantının korunduğunu anlamına gelir.
  3. Kura ile Fal: Rastgele nesneleri atma veya seçme prensibine dayanan kehanet yöntemleri, rastlantı gibi görünen olayların dahi ilahi bir iradenin yansıması olduğu felsefesine dayanır.

III. Osmanlı İmparatorluğu'nda Gizli Sayı Sistemleri (Siyak)

Türk yönetim tarihinde, Arap numerolojisinden türeyen özel gizli yazı ve sayı sistemleri, mali ve idari amaçlar için kullanılmıştır.

Siyak Rakamları: Osmanlı Türk İmparatorluğunun devlet dairelerinde, yakın bir döneme dek Siyak adıyla bilinen gizli sayı sistemleri dolaşmıştır.

  1. Amacı: Bu rakamların amacı, hileli değişiklikleri önlemek veya bu rakamlarla betimlenmiş miktarları halkın bilmesini engellemekti.
  2. Kökeni: Siyak rakamları, aslında Arap dilindeki sayı adlarının monogramlarından / kısaltmalarından / başka bir şey değildi. Bu gizli sistem, geleneksel sırayla (Ebced sırasıyla) sıralanmış eski Arami / Aramaic / harflerinin biçimlerinin kalıntısından başka bir şey değildi.

Türk numerolojisi, bu üç ana damar üzerinde gelişmiştir: İslami mistisizmin kesin matematiksel kurallara (Ebced) dayalı kehanetleri, kadim Türklerin rastlantısal sayım ve fal pratikleri ve idari amaçlarla kullanılan gizli sayısal kodlama sistemleri.

Uygarlığın kadim / eski / dönemlerinden günümüze dek süre gelen ezoterik / gizli / bilgi sistemleri içerisinde yer alan numeroloji / sayı falı /, Paganizm'in modern akımlarından biri olan Wicca gibi senkretik / karma / inanç sistemlerinin temelini oluşturan mistik / gizemci / bir disiplindir. Kaynaklarımız doğrudan "Wicca Numerolojisi" adıyla spesifik bir sistem tanımlamasa da, modern Pagan hareketlerinin büyük ölçüde Antik Yunan (Pisagor), İbrani (Kabala) ve Kalde / Chaldean / geleneklerinden devraldığı evrensel numeroloji ilkelerini ve kehanet / tahmin / yöntemlerini ayrıntılı olarak ele almaktadır.

Bu makale, modern Paganizmin sayısal yorumlama sistemlerini, bu sistemlerin dayandığı köklü ilkeleri ve kehanet yöntemlerini tam teşekküllü olarak açıklamayı amaçlamaktadır.

I. Pagan Numerolojisinin Felsefi ve Mistik Temelleri

Modern Pagan ve Wicca uygulamalarında numeroloji, sayıların yalnızca nicelik / miktar / değil, aynı zamanda kozmik / evrensel / prensipleri ve kuvvetleri temsil eden titreşimsel / vibrasyonel / enerjiler olduğu inancına dayanır. Numerolojinin kökleri astroloji / yıldız bilimi / kadar eskidir.

A. Pisagorcu İndirgeme İlkesi

Bugünkü modern numerolojinin temelini, M.Ö. / İ.Ö. VI. yüzyılda Pisagor ve takipçilerinin sistematize ettiği felsefe oluşturur. Bu ilkeye göre:

  1. Evrenin Matematiği: Bütün evren saf matematiksel sayılar üzerine kurulmuştur ve matematik dokuz temel sayıdan (1’den 9’a kadar) oluşur.
  2. Basite İndirgeme: Tüm çift haneli sayılar, tek haneli bir temel sayıya (1-9) indirgenir. Bu sayede evrendeki tüm olayların sayıların etkisinde olduğu düşünülür.
  3. Birlik İlkesi: Numeroloji, her şeyin temeli olan birlik / yekparelik / ilkesini anlamak için kullanılan bir yoldur.

B. Mistik Sayıların Gücü

Numerolojide genellikle 1, 3, 7, 9, 40 ve 41 gibi sayıların büyülü / gizli / bir güce sahip olduğuna inanılır. Pagan ve Hristiyan geleneklerinde önemli olan sayılar mevcuttur:

  • 7 (Yedi): Mistik ve büyüsel işlerde en yaygın kullanılan sayılardan biridir. Evrenin ve insan doğasının tüm ritimlerini içerdiği düşünülür.
  • 12 (On İki): Bütünlüğün / tamlığın / sayısıdır; 12 ay, 12 burç, 12 havari gibi kavramlarla uyumludur ve maddenin ve ruhun tezahürünün tüm ritimlerini içerir.
  • 13 (On Üç): Geleneksel olarak şanssız kabul edilse de, numerolojide eski on ikilik sistemde yeni bir başlangıca işaret ettiği yorumu da mevcuttur.

II. Wicca’da Kullanılan Ana Numeroloji Sistemleri

Wicca gibi modern inanç sistemleri, harflere sayısal değer atama ve bu değerler üzerinden kişisel kodları ve kaderi analiz etme amacıyla üç ana tarihi numeroloji formunu (Kalde, Pisagor, Kabalistik) kullanabilir.

A. Kalde Numerolojisi (Chaldean System)

Kalde sistemi, numerolojinin en eski formu olarak kabul edilir ve köklerini antik Babil ve Kalde medeniyetlerinden alır.

  • 9 Sayısının Dışlanması: Kalde sistemi 1’den 8’e kadar olan sayıları kullanır ve 9 sayısını kullanmaz; çünkü 9’un sonsuzlukla bağlantılı kutsal bir sayı olduğuna inanılır.
  • Titreşim Odaklılık: Kalde sistemi, harf ve sayılar arasındaki ilişkiyi sesler ve tonlar üzerinden kurarak, titreşimleri koordine eder.
  • İsim Kullanımı: Bu sistem, kişinin doğum adından ziyade, halen kullandığı ismi esas alır, çünkü kişinin etrafında oluşan titreşimlerin mevcut isme dayandığına inanılır.

B. Kabalistik Numeroloji ve Gematria

Kabalistik numeroloji, İbrani alfabesine (Kabala) dayanır ve Gematria / harf hesabı / adı verilen bir yöntemle harflere sayısal değerler atanması ilkesini kullanır.

  • Sefirot ve Kozmik Düzen: Kabala'ya göre Tanrı, evreni İbrani alfabesinin 22 harfi ve sonsuz sayı dizisinin ilk on sayısı olan Sefirot (sayılar anlamına gelir) yardımıyla yaratmıştır. Kabala’nın numerolojiyle ilgilenmesinin nedeni, harflerin sayısal değerlerini kullanarak (Gematria) bu kozmik düzeni ve ilahi isimleri çözümlemektir.
  • Master Sayılar: Kabalistik numeroloji, 11, 22 ve 33 gibi Master Sayıları tanır. Özellikle 11, İsa’nın sadık müritlerinin sayısı ve öbür dünya sırlarının kapılarını açan bir yaşam ve ölüm işareti olarak görülür.

III. Pagan Kehanetinde Numerolojik Sistemler

Pagan geleneğinde kehanet, sayıların ya da sayısal atamaların yorumlanmasıyla gerçekleştirilen çeşitli yöntemleri kapsar.

A. Runik Kehanet Sistemi

Rün alfabesi, Kuzey Avrupa halklarının maji / büyü / ve kehanette kullandığı bir yazı sistemi olup, numerolojik yorumlamalar için uygun bir yapıya sahiptir.

  • Sıralama ve Titreşim: Rün sistemi, harflerin sayısal değerlerini toplamaktan ziyade, her bir Rün'ün ait olduğu titreşimsel alanı ve kutsal dizilimi temsil eder. Her Rün'ün sırası, onun kehanet yorumunun ve majikal etkisinin temelini oluşturur.
  • Kehanet Yöntemleri: Geleceğe dair yorumlar, runelerin rastgele seçilmesi (Çekme Yöntemi veya Dağıtma Yöntemi) ile yapılır.

B. Tarot Kartları ve Sayısal Sembolizm

Tarot, Kabala, astroloji ve numeroloji gibi birçok okült / gizli / bilginin sembolizmini genelleştiren bir kehanet sistemidir.

  • Sayının Temeli: Tarot kartları (Major Arcana), 22 İbrani harfinin ve sayıların sembolizmini taşır. Her kart bir sayıya, İbranice alfabesinin bir harfine, bir gezegenin işaretine ve bir madde sembolüne karşılık gelir.
  • Matematiksel İlişki: Kötü şöhretli okültizm araştırmacısı P. D. Uspensky'nin yerinde bir şekilde belirttiği gibi, "Metafizik ile ilgili olarak tarot, aritmetik ile ilgili olarak abaküs ile aynıdır".

C. Rastlantısal Kehanet Yöntemleri

Antik pagan geleneklerinden gelen ve numerolojinin pratik uygulamaları olan rastlantısal kehanetler, kozmik düzenin bir yansıması olarak kabul edilir.

  • Zar ve Kemik Kehaneti: Atılan zarların veya kemiklerin toplam puanları ve tek tek sayıları, durumu bir bütün olarak karakterize etmek için kullanılır. Düşen sayılar neredeyse saf numeroloji olarak kabul edilir. Dokuz (9) kemik alınmasının daha iyi sonuç vereceği iddia edilmiştir.
  • Domino Falcılığı: Domino taşları üzerindeki sayısal kombinasyonların yorumlanması esasına dayanır. Sıfırlar ("kukla") olumsuzlukları veya olumlu bir tahminin ertelenmesini işaret eder.

IV. Numerolojinin Etik ve Ezoterik Konumu

Numeroloji, uzmanlık bilgisi gerektiren astroloji ve el falının aksine, "kullanımı kolay ve matematiksel olarak kesin" bir şekilde kişinin yaşam seyrini anlama gücü verdiğini vaat eder. Ancak bu kehanetler, kişinin kaderinin önceden planlandığına inansa da, insanların bilinçli değişiklikler yapma yeteneğine sahip olduklarını ve sayıların sadece geleceği bildirdiğini düşünürler.

Ancak bu noktada, Kabalistik geleneğin (ki modern Pagan numerolojisinin ana kaynağıdır), numerolojiyi (Gematria'dan türemesine rağmen) "fanilerle" (maddi varlıklar) uğraştığı için daha düşük bir seviyede konumlandırdığını ve büyü / maji / ile tılsım / talismatik / uygulamaları kesinlikle yasaklayarak putperestlik olarak gördüğünü hatırlatmak gerekir. Kabalistler için asıl amaç, manevi form eşitliğine ve Yaratan'la birliğe ulaşmaktır. Modern Pagan sistemleri ise bu araçları kehanet ve pratik maji amaçlarıyla bütünleştirmiştir.

Rus Numerolojisi ve Kehanet Sistemi, tek başına özgün bir sistem olmaktan ziyade, Avrupa’da yaygın olan ezoterik / gizli / akımların (özellikle Pisagor / Pythagoras /, İbrani Kabalası ve Hint gelenekleri) prensiplerini uygulayan senkretik / karma / bir yapı sergilemektedir.

Bu disiplin, sayıların yalnızca nicelik / miktar / ifade etmediği, aksine hayatımız üzerinde önemli etkileri bulunan titreşimsel / vibrasyonel / güçler taşıdığı inancına dayanır. Rusya'da da kullanılan bu sistemler, kehanet / tahmin / yöntemlerini hem geleneksel yaklaşımlarla hem de modern uygulamalarla harmanlamıştır.

I. Numerolojinin Felsefi Temelleri ve Evrensel Prensip

Rus numerolojisi, Batı numerolojisinin kurucusu Pisagor’un felsefi prensiplerini temel alır.

A. Basit İndirgeme ve Kozmik Titreşim

Numerolojinin temel aldığı felsefe, tüm sayıların 1’den 9’a kadar olan asıl / orijinal / sayılara indirgenmesi ilkesine dayanır. Bu indirgeme, evrendeki tüm olayların sayıların etkisi altında olduğu ve her sayının kendine has bir gücü olduğu düşüncesiyle yapılır.

  1. İşlem: İndirgeme, sayının tüm basamaklarının toplanması ve sonucun tek haneli bir sayı elde edilene kadar bu işleme devam edilmesiyle gerçekleştirilir.
  2. Bileşik Kökler: Çıkan çift haneli ara toplamlar (bileşik kökler), bazı numerologlar tarafından ek anlam taşıdığı için yorumlamada muhafaza edilir.

B. Harf ve Sayı İlişkisi (Gematria’dan Türeyiş)

Numeroloji, kökenini İbrani Kabalası'ndaki Gematria / harflere sayısal değer verme / sisteminden alır.

  • Fanilerle İlgilenme: Gematria esas olarak Tanrı, melekler ve Sefirot gibi yüksek varlıkların isimleriyle uğraşırken, numerolojinin ilgi alanı esas olarak fanilerdir.
  • Sayısallaştırma: Avrupa dillerindeki herhangi bir sözcük, numerolojik sistemlerden biri kullanılarak bir sayıya dönüştürülebilir. Bu harf-sayı dönüşümü, kişinin karakteri ve geleceği hakkında bilgi veren titreşimsel / vibrasyonel / bir kod taşıdığı inancına dayanır.

II. Kişisel Sayısal Kodlar ve Kehanet Yöntemleri

Rus numerolojisi geleneğinde, her insanın kaderinde çok şey belirleyen kendi sayısal kodu olduğuna inanılır.

A. Doğum ve İsim Kodları

Kişisel sayısal kod iki ana unsurdan oluşur:

  1. Doğum Tarihi Numarası (Kader Sayısı): Değiştirilemeyen bu sayı, kişinin hayatının temel seyrini belirler.
  2. İsim Numarası: Kişinin gelişmiş kişiliğinin ve başarılarının anahtarıdır; bu numaranın doğum numarasıyla uyumlu / ahenkli / olması esastır.
  3. Uyum ve İlişkiler: Numeroloji, partnerlerin, iş yerlerinin veya adreslerin kişinin sayısal titreşimleriyle uyumlu olup olmadığını bulmaya yardımcı olur. En güçlü ilişkilerin, tek ve çift sayı kombinasyonlarında olduğu gibi, zıt ve tamamlayıcı enerjilere sahip olanlar arasında oluştuğu düşünülür.

B. Kehanet Sistemleri

Numerolojinin pratik uygulamaları, şansa / rastlantı / dayalı görünen sistemlerin yorumlanmasını içerir:

  • Zar ve Kemik Falcılığı: Atılan zarların veya kemiklerin toplam puanları ve tek tek sayıları, durumu bir bütün olarak karakterize etmek için kullanılır. Düşen sayılar neredeyse saf numeroloji olarak kabul edilir. Numerolojide, kehanet kemikleri için en uygun sayının dokuz (9) olduğu iddia edilir.
  • Domino Falcılığı: Domino taşları üzerindeki falcılıkta, 1’den 6’ya kadar olan sayılara ek olarak sıfırlar ("kukla") da bulunur. Sıfır ile herhangi bir sayının kombinasyonunun, tahmini olumsuz yaptığı veya olumlu bir tahminin uygulanmasını uzun süre ertelediği dikkate alınmalıdır.
  • Tarot (Eteilla Sistemi): Modern kehanet sistemlerinin temel unsurları haline gelen Eteilla sisteminde, büyük ve küçük sırlar olmak üzere 78 kartın tamamı kullanılır. Tarot, Kabala ve numeroloji gibi okült / gizli / bilimlerin sembolizmini genelleştiren bir sistemdir.

III. Mistik Sayılar ve Simgesel Anlamları

Rus numerolojisi geleneğinde de evrensel ezoterik sistemlerdeki gibi belirli sayılara özel anlamlar yüklenir.

Sayı

Simgesel Anlamı

7

Evren ve insan doğasının tüm ritimlerini içerir; Uzayla bağlantıyı (Enerji) ve tam aile mutluluğunu simgeler.

9

Yeterlik / yeterlilik / ve uygulama; Kehanet kemikleri için en uygun sayı.

11

İsa'nın sadık müritlerinin sayısı; öbür dünya sırlarının kapılarını açan bir yaşam ve ölüm işareti.

12

Bütünlük / tamlık / sayısıdır; maddenin ve ruhun tezahürünün tüm ritimlerini içerir (12 ay, 12 burç, 12 havari).

13

Geleneksel olarak şanssız ve tehlikeli (patlama veya bilinmeyen bir kaliteye geçiş) kabul edilir, ancak büyücülerin / sihirbazlar / favori sayısıdır.

40

Mutlak bütünlük ve arınma / karantina kelimesi "kırk gün" anlamına gelir / sayısıdır.

IV. Ezoterik Sistemin Eleştirel Perspektifi ve Dilsel Yapı

Numerolojinin kökeni Gematria'dan gelmesine rağmen, bu sistemin zındıklar / kâfirler / tarafından sadece cahilleri etkilemeye yarayan bir hileye dönüştürüldüğü yönünde eleştiriler mevcuttur.

  • Maddi Amaçlar: Bu tür uygulamaların, insanların ticari emelleri için geliştirildiği ve putperestlik / puta tapma / olarak kabul edildiği belirtilir.
  • Blöfçülük: Numerolojinin sıklıkla blöfçüler / blöfçüler / tarafından kullanıldığı ve sistemin başarısının, sayıları söylenenlere uydurmakta gösterilen ustalığa bağlı olduğu ileri sürülür.

Kiril Alfabesi ve Numerolojik Uygulama

Sistemin alfabetik numerolojiye dayanması sebebiyle, Rusya coğrafyasında kullanılan Kiril alfabesinin de numerolojik hesaplamalara tabi tutulması beklenir. Kiril alfabesi, M.S. IX.-X. yüzyıllarda Yunan alfabesinden esinlenerek icat edilmiş olup, bu alfabenin harflerine sayısal değerler atandığı bir sistem, Avrupa'daki alfabetik sayı sistemlerinin kalıtsal / genetik / dizgesinin bir parçasını oluşturmaktadır. Bu, harflerin sayısal değerlerinin toplanması yoluyla kelimelerden ve isimlerden gizli anlamlar çıkarma pratiğinin Kiril alfabesine de uygulandığını gösterir.

Hint / Hintistan Numerolojisi ve Kehanet Sistemi, dünya matematik tarihi açısından merkezi bir öneme sahiptir; zira modern aritmetiğin temelini oluşturan konumlu sayılama / yerel değer sistemi / ve sıfır kavramı / Shûnya / keşfini gerçekleştiren tek uygarlıktır. Hint düşüncesinde sayılar, sadece nicelik / miktar / ifade eden araçlar değil, aynı zamanda metafiziksel / aşkın / ve felsefi bir çevre içinde derin anlamlar taşımaktadır.

Bu makale, Hint numerolojisinin temelini oluşturan matematiksel deha, ezoterik uygulamaları ve kehanet sistemleriyle olan ilişkisini tam teşekküllü ve öğretici bir dille açıklamaktadır.

I. Hint Matematiksel Devrimi: Konumlu Sayılama ve Sıfırın Keşfi

Modern sayı sistemini borçlu olduğumuz Hint uygarlığının başarısı, binlerce yıl boyunca uzmanlaşmış bir zümrenin tekeline bırakılmış olan aritmetiğin, bu keşif sayesinde bu sanata hiç yatkın olmayan zihinlere bile yolunu açmasını sağlamıştır.

A. Üç Temel Keşfin Birleşimi

Hint / Hintistan / kökenli rakamlar, ne kadar büyük olursa olsun her sayıyı zorluk çekmeden betimlemeyi sağlayan üstün bir sistem sunmuştur. Bu sistem, aritmetik işlemlerin yazılı olarak yapılmasını tam anlamıyla mümkün kılan üç temel fikri birleştirmiştir:

  1. Dokuz Yalın / Soyut Şekil: Betimlenen birimleri görsel olarak çağrıştırmayan dokuz temel rakamın kullanılması (1’den 9’a kadar). Bu, Brahmi rakamlarından çıkan bir gelişimdir.
  2. Ondalık / Desimal Konum İlkesi: Rakamların değerinin, sayıların yazılışındaki konumlarıyla belirlenmesi ilkesi. Örneğin, "3" rakamı, bulunduğu konuma göre 3 birim, 3 on veya 3 yüz değerini taşıyabilir.
  3. Sıfır Kavramı / Shûnya /: Olmayan birimlerin yokluğunu belirtmeye yarayan, "hiç" veya "eksik bir birimin yerinin boşluğu" anlamına gelen bir simgenin / çizge / icadı.

B. Shûnya Kavramının Mistik ve Cebirsel Değeri

Hint felsefesi ve matematiğinde sıfır kavramı (shûnya), mistik bir temele dayanır. Shûnya, en eski anlamıyla "boşluk", "hiçlik" ve "yokluk" anlamına geliyordu.

  • Fonksiyonel Sıfır: Hint bilginleri, başlangıçta yalnızca konumlu sayı yazılışındaki eksik yerlerin boşluğunu doldurmaya yarayan bir çizge / im / iken, bu kavramı hızla zenginleştirerek modern anlamda "sıfır sayısı" ya da "yok nicelik" anlamına gelen bir sayı haline getirmişlerdir.
  • Aritmetik Üstünlük: Bu kavramsal atılım, genelleyici sayı fikrine yol açarak modern matematiğin ve cebir / çözümsel matematik / biliminin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Hint matematikçileri Brahmagupta ve Bhâskarâchârya (+1150), sıfırın matematiksel bir kavram (yok sayı) olarak sunulduğu temel cebir kurallarını (pozitif ve negatif sayılarla ilgili kurallar dahil) biliyorlardı.
  • Tarihleme: Hintlerin bu konumlu sistemi ve sıfırı bildiğine dair kesin kanıtlar M.S. VI. yüzyıldan itibaren görülmeye başlamış, Lokavibhaga (Evrenin Parçaları) adlı Caina kozmoloji çalışması M.S. 458 tarihli olup, sayısal simgeler aracılığıyla sıfırın ve ondalık konumlu sayı sisteminin bulunduğu bilinen en eski Hint metnidir.

II. Hint Ezoterik Numerolojisi ve Kehanet Sistemi

Numeroloji, harflerin sayısal değerlere dönüştürülmesine dayanan, Pisagor ve takipçileri tarafından geliştirilmiş kadim bir kehanet sistemidir; bu sistemin Hint kültüründe de kadim kökleri bulunmaktadır. Hint numerolojisi, sayıların sadece miktar belirtmekle kalmayıp, eşyaların birbiriyle olan ilişkilerini ve doğanın ilkeleri arasındaki bir bağı ifade eden bir güce sahip olduğu inancına dayanır.

A. Harf-Sayı Dönüşümü: Katapayâdi Sayılaması

Hint numerolojisi, diğer kültürlerdeki Kabala / İbrani mistisizmi / ve Ebced / Arapça harf hesabı / gibi sistemlere benzer şekilde, harflere sayısal değerler yükleyerek ezoterik anlamlar çıkarmayı hedefler.

  • Katapayâdi Sayılaması: MS +850 dolaylarında Hint gökbilimcisi / astronom / Haridatta tarafından icat edilen bu dizge, tarihin ilk alfabetik konumlu sayılamasıdır. Bu sistem, Hint alfabesinin harflerini kullanır ve konum ilkesine ve sıfırın kullanımına dayanır.
  • Kişisel Kodlar ve Kader: Numeroloji, her ismin harflerin sayısal değerlerinden oluşan titreşimsel / vibrasyonel / bir kod taşıdığı ve bu kodun, kişinin karakteri ve geleceği hakkında bilgi verdiğine inanır. Kişinin isminin numarası, değiştirilemeyen doğum numarası (kader sayısı) ile uyumlu / ahenkli / olması gereken temel sayılardan biridir.
  • Mistik Sayılar: Genel numeroloji inancına göre, Hint kültüründe de 1, 3, 7, 9, 40 ve 41 gibi sayıların büyülü / gizli / bir güce sahip olduğu düşünülür. Örneğin 7 sayısı, hem büyüsel işlerde hem de evrenin ve insan doğasının ritimlerini içermesi yönüyle yaygın bir mistik öneme sahiptir. 40 sayısı ise arınma / temizlenme / sayısı olarak kabul edilir.

B. Mistik Sayılar ve Tahmini Hesaplar

Hint numerolojisi, basit indirgeme yöntemini kullanarak tüm sayıları 1’den 9’a kadar olan temel sayılara indirir; bu, diğer tüm sayıların türetilebileceği orijinal sayılardır. Numeroloji ve aritmetik, geleceğin planlandığına inananlar tarafından, geleceği bildirme gücü ve bilinçli değişiklikler yapma yeteneği verme amacıyla kullanılır.

III. Sayıların Simgesel Kullanımı ve Soyutlama Yeteneği

Hint bilginlerinin soyutlama yeteneği, rakamların ezoterik kullanımının ötesinde, büyük sayılara dair benzersiz terminolojiler ve simgesel gösterimler oluşturmalarında da kendini göstermiştir.

A. Sayısal Simgeler (Vamasankhyâ)

Hint astronomi ve matematik metinlerinde, sayıların doğrudan rakamlarla (Brahmi) yazılması yerine, simgesel değeri olan çeşitli sözcüklerle gösterilmesi dikkat çekicidir.

  • Neden Kullanılır: Rakamlı betimlemelerin güvenilir olmaması ve karışıklıklara yol açma tehlikesi taşıması nedeniyle, Hint astronomları yüzyıllar boyunca simgesel sözcükler kullanmayı yeğlemişlerdir.
  • Konumlu Sözlü Sayı Sistemi: Bu simgesel sözcükler, konum ilkesine dayalı gerçek bir on tabanlı sözlü sayı sisteminin temellerini atmıştır. Örneğin, $3982$ gibi bir sayı için iki.sekiz.dokuz.üç gibi bir ifade kullanıldığında, iki yalın birime, sekiz onluk basamağa, dokuz yüzlük basamağa ve üç binlik basamağa karşılık geliyordu.

B. Büyük Sayıların Kavramsal Değeri

Hint bilginlerinin düşünce zenginliği, büyük sayıların anlatımında da kendini göstermiştir. Hintliler, 10’un kuvvetlerine hesaplardaki en yüksek sayılara dek özel adlar düşünmüşlerdir.

  • Uçsuz Bucaksız Sayılar: Hint terminolojisi, $10^{23}$ (Mahâkshobha) gibi terimlerle fiziksel olarak betimlenebilir her şeyi aşan büyüklükleri ifade etmiştir. Bu durum, Hint kültürünün en taşkın sayısal ya da aritmetik kozmogonik kurgulamalarına hayranlık verecek ölçüde uygundu.

IV. Özet: Hint Sisteminin Diğer Kadim Sistemlerle Karşılaştırması

(Önceki yazılarımızda), konumlu sayı sisteminin tarihte özgün yaratı olarak yalnızca dört halk tarafından (Babil, Çin, Maya ve Hint) keşfedildiğini belirtmiştik.

  • Konum İlkesinde Üstünlük: Hint bilginlerinin sistemi, Babil’in altmışlı sisteminin, Çin’in konumlu sisteminin ve Mayaların yirmili sisteminin eksik kaldığı noktayı tamamlamıştır. Babil'de sıfır sadece bir boşluk belirteciydi, Çin'de sıfır sonradan Hint etkisiyle sisteme dâhil edildi, ve Mayalar sıfırı takvimsel amaçlı keşfetmişlerdi.
  • Son Yetkinlik: Hint uygarlığı, dokuz yalın birim, ondalık konum ilkesi ve aritmetik işlemlere dâhil olan gerçek sıfır kavramını tam ve tutarlı bir sistem halinde bir araya getirmeyi başararak, sayısal gösterimin en son yetkinliğini ve modern matematiğin temelini oluşturmuştur.

Hint numerolojisi, bu matematiksel kesinliğe dayanan yapısıyla, kader, karakter ve kozmik düzeni okuma sanatını birleştirmiş, bu sayede tüm dünyadaki numeroloji ve kehanet sistemlerini köklü bir şekilde etkilemiştir.

Kadim / eski / metinlerin sayısal ve harfsel yapılarının yorumlanması, Tevrat'ın (Eski Ahit) numeroloji / sayı falı / ve kehanet / tahmin / sistemi bağlamında ele alınmasını gerektirir. Bu sistem, Yahudi mistisizminin / gizembilim / en temel disiplinlerinden olan Kabala ve bu ilmin sayısal karşılığı olan Gematria’ya / Harf Hesabı / dayanır.

Bu disiplin, Tevrat metinlerindeki her kelimenin, harfin ve hatta noktanın bir anlamı olduğuna ve bu anlamların harflere atanan sayısal değerler yoluyla çözümlenebileceğine inanır.

I. Tevrat’taki Sayı Sistemi: İbrani Alfabesinin Sayısal Yapısı

Tevrat'ın orijinal dili olan İbranice, sayıları harflerle ifade eden alfabetik toplamalı / summatif / bir sayı sistemi kullanır.

A. Harflerin Sayısal Değerlere Dönüştürülmesi

İbrani sayı sistemi, (önceki yazılarımızda) Arap Ebcedi ve Yunan alfabetik sayılamasında gördüğümüz gibi, harflere düzenli bir sıra içinde sayısal değerler yükler:

  • Alfabenin ilk dokuz harfi (Alef’ten Tet’e kadar) 1’den 9’a kadar olan sayıları temsil eder.
  • Sonraki dokuz harf 10’dan 90’a kadar olan onlukları temsil eder.
  • Son dört harf ise 100’den 400’e kadar olan yüzlükleri temsil eder. Bu harf-sayı dönüşümü ilkesi, Gematria olarak bilinir ve aynı zamanda numerolojinin bir varyasyonu olarak kabul edilir. Bu sistem, Fenike kökenli bir sıraya dayanır ve 400’den küçük sayılarda Arap ve Süryani alfabetik sistemleriyle tam bir uygunluk gösterir.

B. Sistemin Aritmetik Sınırlaması

İbrani sayı sistemi, konum ilkesine / yerel değer sistemi / dayanmaz; harflerin sayısal değerleri üst üste eklenerek sayılar betimlenir. Bu yapı, pratik aritmetik işlemlerin yazılı olarak yapılmasına uygun değildir. Bu nedenle İbrani sayıları, dinî alanla ilgili hesaplara, takvim tarihlerini göstermeye, Eski Ahit’in paragraf ve ayetlerini numaralamaya ya da sayfa numarası vermeye yönelik ikincil bir araç olarak kullanılmıştır.

II. Gematria ve Kriptogramatik Kehanet İşlemi

Tevrat'taki numeroloji bilgisi, kutsal metinlerin gizli mesajlarını çözmek ve kelimeler arasındaki mistik bağlantıları ortaya çıkarmak için Gematria ve benzeri kriptogramatik / şifre çözücü / yöntemlerle gerçekleştirilir.

A. Gematria Yöntemi

Gematria, aynı sayısal değere sahip iki kelime veya ifade arasında gizli bir mistik bağlantı olduğuna inanılması prensibine dayanır. Kabalistler, kelimeleri ve karşılık gelen sayıları birleştirerek geleceği bilmeye ve hatta onu etkilemeye inanırlardı.

  • Kökeni: Gematria'nın kehanet yöntemi olarak kullanımı, köklerini İbrani kültüründen çok daha eskiye, antik Babil ve Kalde medeniyetlerine kadar uzatmaktadır. Babil'de Kral II. Sargon zamanında (M.Ö. / İ.Ö. 8. yüzyıl) bu yöntemin kehanet aracı olarak kullanıldığı belirtilmiştir.

B. Diğer Şifre Çözücü Yöntemler

Kabalistler, Tevrat'ı yorumlamak için Gematria dışında iki ana kriptogramatik yöntemi daha kullanmışlardır:

  1. Notarikon: Bir kelimenin her bir harfinin, başka bir kelimenin baş harfi olarak ele alınmasıyla yeni bir cümle veya kelime oluşturulmasıdır.
  2. Temura: Harflerin yerinin değiştirilmesiyle farklı anlama gelen yeni kelimeler türetilmesi yöntemidir.

C. Sayısal Simgeler: Sefirot ve Kozmik Kodlar

Kabala’nın en önemli çıkarımı, evrenin Tanrı tarafından sayısal kodlarla yaratıldığıdır.

  • Sefirot: İbranice’de "sayılar" anlamına gelen bu terim, Tanrı'nın kendisini gösterdiği on ayrı oluşum aşamasını temsil eder. Sefirot'un en iyi tanımı **"sayısal tecelli"**dir.
  • Hayat Ağacı: Kabalistlere göre Tanrı, evreni İbranice alfabenin 22 harfi ve sonsuz sayı dizisinin ilk on sayısı olan Sefirot yardımıyla yaratmıştır. Bu on Sefirot ve 22 harf, Kabalistik sistemin temel modeli olan Hayat Ağacı'nı oluşturur.

III. Kabala’nın Kehanet ve Büyü Karşısındaki Konumu

Kabalistik numeroloji bilgisi, Tevrat metinlerinden türemesine rağmen, modern falcılık veya büyü / maji / uygulamalarıyla ilgili olduğu fikrini kesinlikle reddeder.

A. Kabala’nın Nihai Amacı

Kabala, teorik bir bilgi olmayıp, insanın doğuştan gelen egoistik / bencil / arzusunu ıslah ederek / iyileştirerek / Yaratan’ın ihsan / özgecil / niteliğine eşitleme pratiğidir. Kabala’nın nihai hedefi, mükemmel hazzın en mükemmel şekilde nasıl alınacağının ilmi / bilimi / olup, bu yolla manevi forma eşitliğe ulaşılır. Bu, manevi gelişme kurallarına göre kişinin hayatında en yüksek manevi dereceye erişmesi gereken bir süreçtir.

B. Kehanet ve Muskaların Reddi

Kabala, astroloji, falcılık, büyücülükle ilgili hileler, ezoterik hileler ve muska / tılsım / yazma gibi uygulamaların hiçbirisini onaylamaz.

  • Putperestlik: Muskalar ve harf/numeroloji manipülasyonları, insanların ticari emelleri için icat edilmiş ve putperestlik olarak kabul edilerek yasaklanmıştır. Kabalistler, numerolojinin Gematria’dan türemesine rağmen, esas olarak fanilerle (maddi varlıklarla) ilgilendiği için onu daha alt bir uygulama olarak görme eğilimindedir.
  • Mistik Pi'nin Saçmalığı: Numeroloji alanındaki blöfçülerin / blöfçülerin / dinleyiciyi etkilemek için "mistik pi'nin gerçek sayısını biliyor olmalısınız" gibi asılsız sözler savurabildikleri belirtilmiştir. Bu durum, numerolojik bilgeliğin istismar edilmesine yönelik eleştirileri gösterir.

C. Önemli Mistik Sayılar

Kabalistik gelenek, evrensel numerolojinin temel mistik sayılarını kullanır:

  • 11 (On Bir): İsa’nın sadık müritlerinin sayısıdır; Kabalistik numerolojide öbür dünya sırlarının kapılarını açan bir yaşam ve ölüm işareti olarak görülür.
  • 12 (On İki): Bütünlüğün / tamlığın / sayısıdır; maddenin ve ruhun tezahürünün tüm ritimlerini içerir.
  • 40 (Kırk): Arınma sayısıdır.

Sonuç olarak, Tevrat'taki sayı sistemi, harflerin sayısal değerlerine dayanan geleneksel bir gösterim olsa da, Gematria ile kehanet bulma işlemi, köklerini Babil’den alan ve Kabala tarafından kutsal metinlerin gizli manevi kodlarını çözümlemek için kullanılan, ancak maddi amaçlı falcılığı ve büyüyü reddeden karmaşık bir ezoterik disiplin olarak işlev görür.

Kutsal Kitap Yeni Ahit / İncil’deki Sayı Sistemi ve Kehanet / Tahmin / Bulma İşlemi, kendisinden önceki Tevrat / Torah / metinlerinin numerolojik yapısı (Kabala) ile Antik Yunan felsefesinden (Pisagorculuk) türeyen sembolik / simgesel / matematik geleneklerinin Hristiyan metinleri üzerine uygulanmasıyla ortaya çıkan ezoterik / gizli / bir disiplindir. Bu sistem, sayıların kozmik bir düzeni kodladığı ve bu kodların Kutsal Metinlerin yapısında ve kullanılan isimlerde gizlendiği inancına dayanır.

Bu sistemde amaç, sayıların titreşimsel / vibrasyonel / değerlerini kullanarak, kişinin yaşam seyrini, karakterini ve Kutsal Metinlerdeki gizlenmiş teolojik / dinbilimsel / sırları çözümlemektir.

I. İncil’deki Sayı Sisteminin Felsefi ve Ezoterik Kökeni

Yeni Ahit’in yazım dilleri (Yunanca ve Aramice) alfabetik sayı sistemlerini barındırıyordu. Bu dillerde harflere sayısal değerler atama geleneği, metinlerin numerolojik yorumlarının temelini oluşturmuştur.

A. Pisagorcu İndirgeme ve Sembolizm

Modern numerolojinin / sayı falı / temelini, M.Ö. / İ.Ö. VI. yüzyılda Pisagor ve takipçileri tarafından sistematize edilen prensipler oluşturur. Bu felsefe, Kutsal Kitap’ın sayısal yorumlanmasında da etkili olmuştur:

  1. Evrenin Dili: Tüm sayıların 1’den 9’a kadar olan asıl / orijinal / sayılara indirgenmesi ilkesi kabul edilir. Bu, evrendeki tüm olayların sayıların kozmik titreşimlerinin etkisi altında olduğu düşüncesine dayanır.
  2. Sayıların Gücü: Her sayının kendine has bir gücü olduğu ve bu gücün yalnızca miktarı değil, aynı zamanda eşyaların birbiriyle olan ilişkilerini ve doğanın ilkelerini temsil ettiği kabul edilir.

B. Harf-Sayı Dönüşümü: Gematria ve Isopsephi

İncil'deki kelimelerin gizli sayısal değerleri, Gematria (İbrani alfabesi) ve Isopsephi (Yunan alfabesi) adı verilen yöntemlerle elde edilir.

  • Gematria’nın Rolü: Kabalistik sistem, harflere sayısal değerler atanması esasına dayanır ve bu sayede kelimeler ve cümleler arasındaki gizemli bağlantılar keşfedilir. (Önceki yazılarımızda) da değindiğimiz gibi, Gematria’nın kökleri Babil/Kalde medeniyetlerine kadar uzanır ve M.Ö. 8. yüzyıldan itibaren kehanet yöntemi olarak kullanıldığı belirtilmiştir.
  • Numerolojinin Fanilere Yönelmesi: Gematria esas olarak Tanrı, melekler ve Sefirot / ilahi nitelikler / gibi yüksek varlıkların isimleriyle uğraşırken, numerolojinin ilgi alanı daha çok faniler / maddi varlıklar / olmuştur.

II. Kutsal Metinlerdeki Kehanet Bulma İşlemi ve Sayısal Sırlar

Kutsal Kitap metinlerinin düzenlenmesinde dahi sayısal tesadüflerin ve simgesel değerlerin yorumlanması, Hristiyan numerolojisinin temelini oluşturur.

A. İncil’in Merkezi Ayeti ve Sayısal Kod

Kutsal Kitap’ın yapısında bulunan en ilginç numerolojik tesadüflerden biri, merkezi ayetin tespitiyle ilgilidir:

  1. Merkeziyet: Kutsal Kitap’ın tam orta veya merkezi ayeti, Mezmur 118’in 8. ayetidir.
  2. Sayısal Bağlantı: Bu ayet numaraları yan yana yazıldığında elde edilen 1188 sayısı, bu ayeti içeren bölüm dışında İncil'deki tam olarak bölüm sayısına karşılık gelir. Bu ayetin sözleri ("İnsana umut etmektense Rab'be güvenmek daha iyidir") bu sayede büyük bir gerçeğin özeti olarak kutsal bir konuma yerleştirilmiştir.

B. Mistik Sayıların Kehanet Değerleri

Bazı sayılar, taşıdıkları numerolojik titreşimler nedeniyle özel kehanet anlamları kazanır:

  • 666 (İblis’in Sayısı): İncil'in Vahiy / Revelation / bölümünde geçen ve İblis’in / anti-İsa / işareti olarak bilinen sayıdır. Bu sayı, aynı zamanda sihirli kareler / vefk / matematiğinde de yer bulur; örneğin, Güneş vefki olarak bilinen bir altılı sihirli karenin toplamının 666’yı verdiği belirtilmiştir.
  • 888 (İsa’nın Sayısı): İncil'de açıkça geçmemesine rağmen, numerolojik yorumlarda Acıların Adamı, yani İsa ile ilişkili bir sayı olarak kabul edilir.
  • 11 (Yaşam ve Ölüm): Bu bir Master Sayıdır. İsa'nın sadık müritlerinin sayısıdır ve öbür dünya sırlarının kapılarını açan bir yaşam ve ölüm işareti olarak görülür.
  • 12 (Bütünlük): Maddenin ve ruhun tezahürünün tüm ritimlerini içerir. İncil'deki 12 havari / apostle / ile uyumlu olarak bütünlüğün sayısıdır.

III. Kehanet ve Ezoterik Uygulamaların Konumu

Hristiyanlık, Yahudi ve Yunan ezoterik mirasından faydalanmasına rağmen, resmî Kilise doktrini kehaneti ve majikal / büyüsel / uygulamaları kesinlikle reddetmiştir.

A. Kabalistik Reddiye ve Putperestlik

(Önceki yazılarımızda) Kabala’nın, harf manipülasyonlarının ve astrolojinin ticari amaçlarla kullanımını putperestlik / puta tapma / olarak gördüğünü belirtmiştik. Kabala'ya göre, kişinin doğum sayılarının öğrenilmesinin ve harf analizinin amacı, manevi yükseliş ve ıslah / düzelme / yolunda ilerlemesini sağlamaktır; maddi kazanç veya kehanet için kullanılması bu amaca aykırıdır.

B. Halk İnançlarında Kehanet ve Tılsımlar

Resmî yasağa rağmen, Hristiyanlık coğrafyasında halk, numerolojik ve majikal uygulamalara başvurmaya devam etmiştir:

  • Muska / Tılsım /: Hastalıklardan, nazardan, kötü cin ve şeytanlardan, evlerin ve kişilerin korunması için yaygın bir şekilde muska yazıldığı ve taşındığı bilinmektedir.
  • Numerolojinin Yayılması: Orta Çağ Avrupası’nda numeroloji, Yahudi mistisizminin Gematria sistemi olarak yayılmış ve Pisagorcu geleneğin Orta Çağ’daki en önemli gelişimi olarak büyük önem kazanmıştır.
  • Kura ile Fal: Rusya gibi Hristiyan coğrafyalarında, tartışmalı aile meselelerine kura ile karar verme veya talipleri kura ile seçme gibi rastlantısal kehanet / kura ile fal / yöntemleri hala kullanılmaktadır. Bu yöntemlerde, düşen sayılar (zar veya kemik) saf numeroloji olarak yorumlanarak, durum bir bütün olarak karakterize edilir.

 

Kuran-ı Kerim'deki sayı sistemi ve kehanet / tahmin / bulma işlemi, doğrudan Kutsal Kitabın kendisi tarafından onaylanmış bir matematiksel sistem olmaktan ziyade, İslami gizli ilimler / havass / geleneği içinde, Kuran ayetlerinin ve Allah’ın isimlerinin (Esmaül Hüsna) sayısal değerlerini kullanarak ezoterik / gizli / anlamlar çıkarma ve geleceğe yönelik tahminlerde bulunma pratiği olan Ebced Hesabı ve Cifr / Cefr ilimlerine dayanır.

Bu disiplin, harflerin sayısal değerlerini toplayarak kelimeler ve cümleler arasındaki gizli bağlantıları keşfetme esasına dayanır; bu, Yahudi Kabalası'ndaki Gematria sistemiyle yapısal benzerlikler taşır.

I. Kuran-ı Kerim’in Sayısal Temeli: Ebced ve Cifr

Arap numerolojisinin ve Kuran-ı Kerim metinlerinin ezoterik yorumunun merkezinde Ebced Hesabı yer alır.

A. Ebced Hesabının Tanımı

Ebced Hesabı, Arap alfabesindeki her harfe belirli bir sayısal değer atanmasına dayanır. Bu sistem, mistik düşünceli Müslümanlar arasında yaygınlık kazanmış bir yöntemdir.

  • Matematiksel Yapı: Ebced sisteminde harfler, 1’den 10’a kadar birer birer, 10’dan 100’e kadar onar onar ve 100’den 1000’e kadar yüzer yüzer artan bir değer taşır.
  • Harflerin ve İsimlerin Dönüşümü: Kuran-ı Kerim’den ayetler, Allah'ın isimleri (Esmaül Hüsna) veya kişilerin isimleri, bu sisteme göre sayısal karşılıklara dönüştürülür.

B. Cifr / Cefr İlmi (Gelecek Kehaneti)

Havass ilmi çatısı altında, Ebced hesabı iki ana disipline ayrılır:

  1. Ebced Hesabı: Genellikle "olmuş olayların ilmi" olarak görülür.
  2. Cifr / Cefr: Harflerin ve sayıların oluşturduğu biçimlerden yararlanarak olması muhtemel olaylar hakkında tahminde bulunma / kehanet / ilmidir.

Bu numerolojik çıkarımlar, kişinin kişiliğinin temel eğilimlerini, soydan gelen kalıtımsal yeteneğini ve gelecekteki durumunu tahmin etmeye yönelik bir bilgi olarak görülür.

II. Sayısal Kehanet Yöntemleri ve Çıkarımlar

Kuran-ı Kerim metinlerinin harf ve sayı değerleri, çeşitli kehanet ve kader tespit mekanizmalarında kullanılır.

A. Yıldızname ve Kader Analizi

Ebced hesabının en bilinen kehanet uygulamalarından biri, kişinin doğum yıldızını ve kaderini tespit etmek için kullanılan Yıldızname yöntemidir.

  1. Hesaplama: Fal baktıracak kişinin kendi isminin ve annesinin isminin harflerine denk gelen Ebced değerleri toplanır.
  2. Bölme: Elde edilen toplam sayı, burçların sayısına atıfla on ikiye (12) bölünür.
  3. Yorumlama: Bölme işleminden kalan sayı, kitabın ilgili bölümüne (bâb) veya burca karşılık gelir ve yorum buna göre yapılır. Bu yorumlar kişinin evlilik hayatını, mal ve ticaretini, korku ve ölüm tehlikesi yaşayacağı yaşları (örneğin 7, 11, 15 ve 43 yaşlarında tehlike atlatılırsa 88 yıl yaşanır) ve yolculuklarını içerir.

B. Doğruluğun Tespiti

Numeroloji, bir sözün veya tahminin gerçek mi yalan mı olduğunu anlamak için de kullanılır:

  • Söylenen kişinin ismiyle sözü söylediği günün isminin Ebced karşılığı toplanır ve beşe (5) bölünür.
  • Çıkan sonuç tek ise sözün gerçek, çift ise yalan olduğu yorumlanır.

III. Kuran Ayetlerinin Numerolojik Uygulamaları: Vefk ve Zikir

Kuran-ı Kerim ayetleri ve Allah’ın isimleri, manevi veya majikal / büyüsel / amaçlara ulaşmak için sayısal değerleri üzerinden vefk (sihirli kareler) oluşturularak ve ritüelistik tekrarlar (adet) yapılarak kullanılır.

A. Vefkler / Sihirli Kareler /

Vefkler, her yönden (yatay, dikey ve çapraz / kutur) toplamları eşit olan sayılardan oluşur ve harflerin sayısal değerlerini temel alır. Vefkler, kâğıt üzerine, gümüş, altın veya bakır bir levha üzerine yazılıp taşınabilir.

  1. Vefklerin Kuruluşu: Vefkler, vefk olunacak adedin (esmâ veya ayet sayısı) vefk derecesine (üçlü, beşli, dokuzlu vb.) göre yapılan karmaşık çıkarma (tarh) ve bölme (taksim) işlemlerine dayanır.
    • Üçlü Vefk: Kesir kalırsa, vefkini yapmak istenen adet hiç bozulmadan birinci haneye yazılır ve birer misli zamla artırılarak dokuzuncu ve son haneye kadar gidilir.
    • Dokuzlu Vefk: Vefk olunacak adetten 360 çıkarılıp kalan adet 9’a bölünür. Harici kısmet birinci haneye yazılır ve birer zamla son haneye kadar gidilerek vefk tamamlanır.
  2. Kuran Ayetlerinin Kullanımı: Kuran-ı Kerim ayetleri, kötü amaçla toplanmış kişileri ayırmak, ayrılık, muhabbet, koruma, rızık bolluğu ve kara sevdaya şifa için vefklerde ve yazılı muskalar / tılsım / üzerinde kullanılır.

B. Ritüelistik Sayısal Tekrarlar (Adet)

Kuran-ı Kerim’den ayet veya Allah’ın isimleri okunurken, amaca ulaşmak için hassas sayısal tekrarlar (adet) zorunludur.

  1. Kesin Sayılar: Bir kimsenin celbi / çekilmesi / niyetiyle bazı isimlerin 1209 defa okunması gerekir. Ya Muktedir isminin beşli vefkini üzerinde taşıyan kimsenin ayrıca her gün 744 defa okumaya devam etmesi gerekir.
  2. Kutsal Sayılar: Çeşitli amellerde ve ritüellerde yedi (7) sayısı sıklıkla kullanılır: Yedi defa ayet kerime yazmak, yedi gün sabahları su içmek, yedi gece vefke koyulan ayeti okumak, yedi kere dua okumak. Ayrıca zikir davetlerinde 7777 gibi büyük sayılar da kullanılır.
  3. Korunma ve Şifa: Bir kimse üzerinde taşıdığı hatem / mühür / ile 700 senelik tılsım olsa dahi hepsinin batıl olacağına inanılır. Başka bir örnekte, Nas Sûresi'nin 101 defa okunması düşmanın elinden ve dilinden korunmak için bir formüldür.

C. Kur'an'ın Konumu ve Ahlaki Çıkarımlar

Kutsal metinlerin ve isimlerin majikal / büyüsel / amaçlarla kullanılması, Havass ilminin başlangıçta eşyanın hakikatini aramak olan amacından saparak; düşmanlara karşı başarı elde etme, define bulma, kısmet açma, insanlar arasındaki sevgi ve nefretin yönetimi gibi büyüsel bir amaca kaymasına yol açmıştır.

  • Helal ve Haram: Kuran-ı Kerim, temiz işler ve kötü işler arasındaki ayrımı şu ayetle vurgular:

"El habisatü li habisine vel habisune li habisit" / Kötü işler ve pis sözler kötü kişilere ve pislere yakışır ve layıktır.

  • Muska ve Büyünün Statüsü: Kabala ve Ebced gibi harf manipülasyonları yoluyla hazırlanan muska ve tılsımların, bazı mistik çevrelerce putperestlik olarak kabul edildiği ve yasaklandığı da belirtilmiştir. Kutsal Kitapların metinlerinin Kabalistlerin manevi duygularını geliştirmek için birbirlerine yazdıkları rehber kitaplar olduğu, manevi duyguları gelişmiş olan bir kişinin bu kitapların gelişimine yardımcı olduğunu ifade edilmiştir. Bu bağlamda, bu uygulamalar Kuran'daki sırları çözme ve manevi yükselişi anlama amacına hizmet etmelidir.

Aleister Crowley’in (1875-1947) ezoterik / gizli / sistemi, 20. yüzyıl okültizmine / bâtınîlik / damgasını vuran ve kadim numeroloji / sayı falı / geleneklerini (özellikle Kabala ve Gematria / Harf Hesabı /) yoğun törensel büyü / maji / pratikleriyle birleştiren karmaşık bir disiplindir. Crowley, kendisini "majisyen" ve hatta "ilk sıradakilerden biri" olarak nitelendirmiş, majiyi irade doğrultusunda değişiklik yaratmanın sanatı ve bilimi olarak tanımlamıştır.

Crowley’in sistemi, Kabalistik numerolojiyi kehanet ve ruh çağırma amaçları için yeniden yorumlamış, Thelema adını verdiği yeni bir dinin ve Liber Al vel Legis (Kanunun Kitabı) adlı kutsal metninin temelini oluşturmuştur.

I. Numerolojinin Merkezi: Kabala, Gematria ve 666 Sayısı

Crowley’in kehanet ve maji sisteminin en temel aracı, İbrani mistisizminin / gizemcilik / numerolojik bilimi olan Kabala'dır. Kabala'nın temel süreçleri ve Gematria'da (harflerin sayısal değerlerini dönüştürme) Crowley, Altın Şafak / Golden Dawn / Adepti Allan Bennett tarafından yetiştirilmiştir.

A. Gematria ve Sayısal Sırların Çözümlenmesi

Crowley, Kabala üzerine kapsamlı çalışmalar yapmış ve bu bilgiyi eserlerinde sistemleştirmiştir:

  1. Liber 777 ve Kozmik Kodlar: Crowley, törensel büyünün / maji / çeşitli bölümlerini, Kabalistik Hayat Ağacı’nın on Sefirot / ilahi nitelik / ve yirmi iki yoluyla temsil edilen otuz iki sayıya ilişkilendiren tabloları içeren Liber 777 adlı kitabı derlemiştir. Bu eser, Kabalistik sistemi kullanarak kutsal kelimelerin ve melek isimlerinin sayısal değerlerini çözümler.
  2. Sepher Sephiroth (Sayılar Kitabı): Crowley'in Kabalistik çalışmalarından biri de Sepher Sephiroth (Sayılar Kitabı) adını taşır ve bu, Equinox dergisinden derlenmiştir.
  3. İsimler Üzerindeki Gematria: Crowley, majikal uygulamalarda kullanılacak ruhların (demon veya melek) sigillerini / mühür / çizmek için Kabalistik bir teknik olan Aiq Bekar (ya da Kabbala der neu Kammern) yöntemini kullanmıştır. Bu yöntemde, ruhun İbranice ismindeki harflerin sayısal değerleri en küçük değerlerine indirgenir (örneğin 200 değerindeki Res harfi 2 olarak sayılır). Elde edilen sayılar, ilgili gezegenin majikal karesine / vefk / (örneğin Mars veya Jüpiter) işlenerek sigil elde edilir.

B. Canavarın Sayısı (666) ve İsa’nın Sayısı (888)

Crowley, hayatının merkezine 666 sayısını yerleştirmiştir.

  • Kimlik ve Kehanet: Annesi, onu Kutsal Kitap / İncil’deki Vahiy / Book of Revelation / kitabındaki atıftan sonra "The Beast 666" (Yüce Canavar) olarak adlandıran ilk kişiydi. Crowley bu unvanı gönülden kabul etmiş ve kendisini İnsanlık tarihini Yeni Çağ’a (Horus’un Çağı’na) aktaracak aracı kişi olacağına inanmıştır.
  • Kozmik Olaylar ve Kodlar: Kendisine Kahire'de gelen vahiy sırasında (1904), kendisini özellikle ilgilendiren, ahşaptan bir anıt üzerine çizilmiş Horus'un Ra-Hoor-Khuit biçimindeki resminin numarasının 666 olması oldukça tuhaftı.
  • Karşıt Sayılar: Crowley'in, Vahiy Kitabı’ndaki bu sayıya olan bağlılığı, aynı zamanda İncil metinlerindeki numerolojik yorumlara da atıfta bulunur; örneğin, 888 sayısı İsa ile ilişkilendirilmiştir.

II. Kehanet ve Törensel Maji Sistemleri

Crowley’in sistemi, geleneksel kehanet yöntemlerini (Tarot) yeni bir mistik felsefenin (Thelema) aracı olarak yeniden şekillendirmiştir.

A. Liber Al vel Legis ve Aiwass Vahyi

Crowley’in kehanet sisteminin temel taşı, 1904'te eşi Rose aracılığıyla Mısır'da aldığı Liber Al vel Legis (Kanunun Kitabı) adlı kutsal metindir.

  1. Vahyin Kaynağı: Crowley, yazının kendisine Aiwass adında yüksek derecede bir melek / üst derece bir varlık / tarafından aktarıldığını iddia etmiştir.
  2. Sayısal Şifre: Bu kitapta, bir de numerolojik şifre / bulmaca / vardı ki, Crowley’in izdeşlerinden / takipçilerinden / bir matematik öğretmeni, gizemi çözmek için çok uğraştıktan sonra intihar etmiştir.
  3. Sümer Numerolojisine Atıf: Crowley’in Kanunun Kitabı'nı AUM.HA. kelimeleriyle sonlandırması, bu kitabın temelinde Sümer karakterinin yattığına ihanet eder. AUM kelimesi Sümerlilerce de bilinmekteydi ve Majisyenlerin Tanrısı ENKI'ye aitti. ENKI'nin Grekçe hecelenişi olan EA, Grek alfabesinde HA olarak görünecektir.

B. Tarot (Thoth Kitabı)

Crowley, Tarot kartlarını Batı okültizminin / gizli bilimler / temel aracı olarak görmüş ve bu konudaki en önemli eserlerinden biri olan The Book of Thoth (Thoth Kitabı) adlı çalışmayı yazmıştır. Bu kitapta, Tarot kartlarının sembolizmi, Kabala’nın yirmi iki harfiyle (yirmi iki Büyük Sır kartı) ve diğer numerolojik atamalarla ilişkilendirilmiştir.

C. Goetia ve Ruh Çağırma (Evokasyon)

Crowley, Lesser Key of Solomon (Süleyman'ın Küçük Anahtarı) adlı grimoire'ın (büyü kitabı) Goetia bölümünü düzenlemiştir. Bu çalışma, ruhları defetme ve bağlama yollarını içerir.

  • Psikolojik Yorumun Reddi: Crowley'in, Goetia'nın girişinde, demonların / cin / psikolojik veya anatomik "insan beyninin parçaları" olmadığını kategorik olarak belirtmesi, bu tür varlıkların dışsal gerçekliğini kabul ettiğini gösterir. Ancak bu yorumbilimsel / hermeneutik / yaklaşımı, bazı okült tarihçiler tarafından sonraki öğrencileri karıştıran ve kusurlu bir yayın olarak eleştirilmiştir.
  • Pratik Maji: Crowley, majik bir eylem örneği olarak, bir Evokasyon / çağırış / ritüelini kullanarak (Typhon-Seth’in sigilini yükselterek) Altın Şafak tarikatından inatçı bir kardeşi büyülemiştir.

III. Ezoterik Sistemlerin Kaynağı ve Yöntem

Crowley’in sistemi, köklerini esas olarak Hermetik Altın Şafak (Hermetic Order of the Golden Dawn) ve Doğu Tapınağı Örgütü (Ordo Templi Orientis - O.T.O.) gibi örgütlerden almıştır.

A. Cinsel Maji ve Yüksek Okültizm

Crowley, kehanet ve majikal gücün en yüksek seviyesine ulaşmak için cinsel majiyi (ritual sexual magic) savunmuştur.

  • Tantrik Köken: Crowley, bu fikri, Orta Çağ'da Mesmerizm yoluyla Orta Doğu’dan geldiğine inanılan ve tüm Masonik ve Hermetik sırları açabileceğine inanılan cinsel yoga uygulayıcısı Karl Kellner'in kurduğu O.T.O.'dan almıştır.
  • Geleneksel Yöntemlere Karşıtlık: Crowley, cinsel hazzın doruğunda yayılan gücün, mistiklerdeki kendinden geçmişlik haliyle büyü güçlerinin dorukta olduğu hale geçmek için kullanılabileceğini savunmuştur. Bu, mistiklerin oruç tutma ve kendilerini kırbaçlama gibi yöntemlerine göre daha mantıklı bir yol olarak görülmüştür.
  • Sembolik Birlik: Majikal dilde, bir kadın ve bir erkek bulunmadan gerçek bir maji yapılamaz ve Aysız bir Güneş olamaz. Simyada, törensel majide ve cadılıkta formül aynıdır; eril ve dişil niteliklerin birleşimi esas alınır.

B. Numerolojinin Tehlikeli Yönü

Crowley, her ne kadar majinin bilimin ve iradenin sanatı olduğunu söylese de, uygulamalarının riskli olduğu belirtilmiştir.

  • Matematiksel Tuzaklar: Liber Legis'teki numerolojik bulmacayı çözmeye çalışan takipçisinin intiharı veya Chaos’un Şeytanı Koronzon’u uyandırdığında beş köşeli yıldızın dışına çıkarak ruhun ona hakim olması gibi olaylar, sistemin taşıdığı tehlikeleri göstermektedir.
  • Numerolojik Blöf: Crowley’in Kabalistik sistemi kullananların, halkın önünde İbranice çeviri yapmayı ve aritmetiği kontrol etmeyi bilen kimse olmadıkça, aritmetik kontrolünden sıkıldıklarında "Ben İbranilerin sayma yöntemini kullanıyorum. Bildiğiniz gibi onlar geriye doğru sayarlar" şeklinde bir blöf / yalan / kullanabileceği yönündeki ironik açıklaması, ezoterik sistemlerin bu yönünün istismar edilebileceğini göstermektedir.

19 Sayısının Mucizesi / Gizemi / ve Kehanet Sistemlerindeki Rolü

19 sayısı, kadim numeroloji / sayı falı / geleneklerinde ve özellikle İslami gizli ilimler / havass / sisteminde merkezi bir konuma sahiptir. Bu sayının mucizesi, hem Kuran-ı Kerim'in temel formülü olan Besmele'deki harf sayısıyla olan birebir ilişkisinden, hem de manevi ve majikal / büyüsel / hedeflere ulaşmak için gerekli olan ritüelistik tekrarların ve arınma / riyazat / döngülerinin temel periyodu olmasından kaynaklanır.

Bu makale, 19 sayısının kehanet, büyüsel uygulamalar ve çeşitli kültürel sistemler içindeki ezoterik / gizli / anlamını ve kritik önemini tam teşekküllü ve öğretici bir üslupla incelemektedir.

I. İslami Ezoterizmde (Havass) 19 Sayısının Merkeziyeti

İslami gizli ilimler geleneğinde, 19 sayısı, ritüel ve hesaplamalarda kullanılan en önemli anahtar sayılardan biridir.

A. Besmele ve Sayısal Uyumu

Kuran-ı Kerim’in anahtarı olan Besmele'nin (Bismillâhirrahmânirrahîm) sayısal ve yapısal olarak 19 sayısıyla özel bir ilişkisi bulunmaktadır:

  1. Harf Sayısı: Bismillâhirrahmânirrahîm ifadesi tam olarak 19 harften oluşmaktadır.
  2. Devri Feleki / Kozmik Döngü /: Bismillahirrahmanirrahim ifadesinin zikir / anma / ve tesbih / yüceltme / uygulamalarıyla ilişkilendirilen Devri Feleki (Kozmik Döngü), $19 \times 19 = 361$ olarak hesaplanır.
  3. İlmi Cifr'e Göre Kodlama: Bir Ayet-i Kerime'nin (Eve men kâne meyten feahyeynâhü) Ebced-i Kebir değeri 784'tür. Bu sayının rakamları yan yana toplanırsa 19 sayısı çıkar ve bu da Besmele'nin harflerinin adedidir.

B. Ritüelistik Tekrarlar ve Süreler

19 sayısı, bir amelin yerine gelmesi, ruhaniyyet / tinsellik / davet edilmesi veya bir kehanet sırrının açılması için gereken tekrar ve sürelerin temelini oluşturur. Ameliyatların eksik veya fazla yapılmaması gerektiği kesin bir kuraldır.

  1. Zikir ve Okuma Adedi: Pek çok güçlü dua, Esma / Allah'ın isimleri / veya Ayet-i Kerime, bir amaca ulaşmak için her farz namazın ardından 19 defa okunmalıdır.
  2. Süreç Uzunluğu: Bu ritüellerin ve Cünnetül Esma uygulamalarının süresi genellikle 19 gündür.
  3. Hacet ve Kabul: Duaların kabul olması, af dilemek, ilim ve hikmet talep etmek, fetih ve zafere ulaşmak, sihirleri batıl etmek ve hayırlı evlat sahibi olmak gibi 43 farklı maksat için bu 19 günlük ve 19 tekrarlı okumalar tavsiye edilir.
  4. Cünnetül Esma Dairesi: Bu ayet ve esmalar, iki adet Cünnetül Esma dairesine yazılarak, birinin üzerinde taşınması ve diğerinin suyla ıslatılıp 19 gün boyunca içilmesi, kişinin muradına nail olmasına yardımcı olur.

C. Riyazat ve Ezoterik Keşifler

19 sayısı, manevi makamlara erişim, ilmi ledünni / gizli ilim / öğrenme ve yer altındaki sırları keşfetme pratiği olan riyazat / nefsi terbiye / süreçlerinin süresini belirler.

  • Besmele ile Tasarruf: Bir kimsenin ıssız bir yere çekilip (halvet) 19 gün kalması ve her gün 19 bin defa Besmele-i şerif okumasıyla, 19 gün sonra Besmele ile tasarruf yetkisine sahip olacağına inanılır. Bu, hafızayı kuvvetlendirir, fakiri zengin yapar.
  • Gizli Hazinelerin Keşfi: Eğer bir kimse 19 gün boyunca riyazetli oruç tutarak:
    • Bazı isimleri adedince (1931) okumaya devam ederse, ehli keşif olur, toprağın altındaki defineler ve alemi gayb / görünmez âlem / kendisine ifşa olunur.
    • Belirli isimleri büyük adedince (14832 defa) okursa, yer altındaki hazineler kendisine açılır.
    • Gecede ve gündüzde 4832 defa okusa, Hakk Teala o kişiye yeryüzünün hazinelerini açar.
    • Kalp gözünün açılması için de 19 gün riyazetli oruç ve her gün 1931 defa okuma tavsiye edilir.
  • İlmi Ledünni: İlmi ledünniyi öğrenmek ve kâinatta olan biten her şeyden haber almak isteyen kişi, 19 gün riyazetli oruç tutup her gece 4444 defa okuma yapmalıdır.

II. Kozmik ve Kehanet Sistemlerinde 19 Sayısı

19, sadece İslami ezoterizmde değil, aynı zamanda kozmik döngülerde, diğer fal / kehanet / pratiklerinde ve eski kültürlerde de önemli bir sayıdır.

A. Astrolojik ve Döngüsel Önem

19 sayısı, zaman döngüleri ve astrolojik etkiler açısından kritik bir eşiği temsil eder:

  • Ay Düğümü Döngüsü: Ay Düğümleri (Ay Düğümleri) 18.5 - 19 yılda bir kendi yerine döner. Bu döngünün tamamlanması, yeni bir döneme başlanması ve yeni bir bilinç seviyesine ulaşılması anlamına gelir.
  • Burç Dereceleri: Koç burcunun şerefi kendi burcunun 19. derecesidir.
  • Arabi Ayın 19. Günü: Matlubu heyecanlandırmak (celb-i muhabbet) için yapılan ritüellerin, Arabi ayların 19. gününe kadar olan müddette ve özellikle cuma günleri sala vaktinde yapılması tavsiye edilir.
  • Utarit Saati: Kısmeti bağlı kadınların kısmetini açmak için yapılan çalışmaların, 19 gün boyunca Utarit saatlerinde yapılması önerilir.

B. Kadim Kehanet ve Tılsımat

19 sayısı, farklı kehanet ve büyüsel / majikal / sistemlerde de rastlantısal seçim ve ritüel adet olarak kullanılmıştır:

  • Antik Mısır: Ayın 19. günü, Antik Mısır dininde şanslı olarak kabul edilmekteydi. Bu gün, "Ra’nın huzurunda gökte ve yeryüzünde bir festival günü" olarak nitelendirilirdi.
  • Eski Türk Kehaneti (Irk Bitig): Kadim Uygur fal kitabı Irk Bitig’de, toplam 65 kehanetten 19 tanesi mənfi / negatif / sonuçla bitmekteydi. Bu da kehanetlerin %29’unu oluşturmaktadır.
  • Kart Falı: Rastgele kart seçimine dayanan kehanetlerde, kartlar yüzleri aşağı bakacak şekilde üç gruba (7 + 6 + 6 = 19) ayrılarak düzenlenirdi.
  • İşlerin Kolaylaşması Duası: İşlerin kolaylaşması için okunan bir dua metni, 19. madde olarak kaydedilmiştir.

C. Sayısal Büyü ve Uygulama Adetleri

Kuran-ı Kerim Sure ve Ayetlerinin pratik uygulamalarında da 19 sayısı kritik bir tekrar adedi olarak karşımıza çıkar:

  • Yasin Suresi: Yasin Suresi ile yapılan bir dizi okumanın bir bölümünde, 19 ayet-i kerimenin listelendiği bölümler mevcuttur.
  • Fetih Suresi: Fetih Suresi’nin ilk ayetini 2000 defa okuyan kimseye Allah Teala'nın gaybi bilgilerden ve manevi ilimlerden nasipdar edeceğine inanılır; bu uygulama da 19. madde olarak belirtilmiştir.
  • Sihir Bozma: Sihirleri batıl etmek ve zararları def etmek için Ayet-i Kerime, Esmalara ilave edilerek 19 gün boyunca 19 defa okunur.

Gizli ilimler / havass / ve mistik / gizemci / gelenekler içerisinde yer alan Masonluk, sayıları ve sembolizmi, felsefi / düşünsel / ve teolojik / dinbilimsel / sırlarını ifade etmek için kullanan karmaşık bir ezoterik / gizli / disiplindir. Masonların kullandığı numeroloji sistemi, doğrudan özgün bir Rus sisteminden ziyade, Batı ezoterik geleneğinin temelini oluşturan Kabala ve Pisagor sistemlerinden yoğun olarak beslenir.

Aşağıda, Masonluk ve ilgili kardeşlik örgütlerinin sayı sistemlerine, numerolojik yaklaşımlarına ve kehanet/majikal / büyüsel / uygulamalardaki rollerine dair detaylı açıklamalar sunulmuştur.

I. Masonluğun Ezoterik Temelleri ve Sayısal Simgeler

Masonluğun sırları, genellikle kutsal bir özellik taşıdığı açıkça belirtilen sembolik matematik ve numerolojik atamalara dayanır.

A. Antik Gizem Okulları ve Sembolik Matematik

Masonluk ve onunla ilişkili örgütler (Hermesçiler, Gül-Haçlılar / Rosicrucian'lar /, Tapınak Şövalyeleri / Templar /), antik gizem okullarının kullandığı gizli kutsal dili benimsemişlerdir.

  1. Sayıların Rolü: Sembolik matematik, antik gizem okullarının temeliydi ve insanların inançlarını, yaşamlarını düzenleyen prensipleri belirlerdi.
  2. Tanrısal ve Gezegen Atamaları: Her tanrının doğası ve sembolik gezegeni sayıyla temsil edilirken, geometri biliminde her harfin sayısal bir karşılığı vardı. Herhangi bir kelimenin veya adın şifresini çözerek daha derin, sembolik niteliklerini anlamak mümkündü.
  3. Mimari ve Sırların Kodlanması: Tapınakların ve anıtların boyutları, şiirlerin ölçüleri ve müzikal yazımlar gibi diğer konuların tanrılarla ve güçleriyle ilgili olması gerektiğine inanılırdı.

B. Evrenin Ulu Mimarı ve Enok Efsanesi

Masonluğun birinci derecesinde kullanılan "Evrenin Ulu Mimarı" ifadesi, numerolojik ve kozmik düzenlemelerle ilişkilidir.

  • Enok’un Kitabı Etkisi: Masonluk tarihi içinde 17. yüzyıla kadar uzanan bir efsane, Enok’un Kitabı bulunmadan önce dahi Masonluğa girmişti. Bu anlatıda, loca tavanındaki yıldızların Enok’un Kitabı'nda anlatılan düzen ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Bu, Masonluğun kullandığı numerolojik düzenin ve sembolizmin, kadim ve mistik kozmolojik / evrenbilimsel / kaynaklara dayandığını gösterir.

II. Masonlukla İlişkili Gizli Kardeşlik Örgütleri ve Numeroloji

Masonluk, tarihsel olarak, numerolojik ve majikal sistemleri yoğun olarak kullanan başka ezoterik örgütlerle iç içe geçmiştir.

A. Kabala ve Altın Şafak Tarikatı (Golden Dawn)

Kabala, Orta Çağ’da numerolojinin / sayı falı / en önemli gelişimi olarak büyük önem kazanmıştır. Masonlukla yakından ilişkili olan Altın Şafak Tarikatı, Kabala’yı ve onun numerolojik sistemlerini temel almıştır.

  1. Gematria ve Yöntem: Kabala’nın numerolojiyle ilgili kolu olan Gematria, İbrani alfabesinin harflerinin sayılara denk gelmesi ilkesine dayanır.
  2. Majikal Ritüeller: Masonik çalışmalara benzeyen klasik majikal ritüellerde tapınak oluşturulur, sütunlar ve semboller kullanılır. Bu ritüellerde belli melekler ya da demonlar / cin / çağrılır. Aynı zamanda, Kabala’nın on Sefira / ilahi nitelik / dizilimine yönelik yapılan çalışmalarda bir sürü Mısır ve Yunan tanrısı imajine edilir, değişik semboller ve renkler düşünülür.

B. Doğu Tapınağı Örgütü (Ordo Templi Orientis - O.T.O.)

Aleister Crowley tarafından yönetilen ve Masonluğun yüksek derecelerini temel alan O.T.O. (Doğu Tapınağı Örgütü), Kabalistik numerolojiyi ve büyüsel / majikal / hesapları en uç noktalara taşımıştır.

  • Cinsel Maji: O.T.O. sistemi, cinsel maji (ritual sexual magic) uygulamalarına dayanır ve bunun, tüm Masonik ve Hermetik sırları açabileceğine inanılırdı. Majikal dilde, bir kadın ve bir erkek bulunmadan gerçek bir maji yapılamaz ve bu eril ve dişil niteliklerin birleşimi, simyadaki temel formül olarak görülür.

C. Mısır Masonluğu (Cagliostro)

  1. yüzyılda Cagliostro tarafından kurulan Mısır Masonluğu Tapınağı girişimi de, Masonluk adını kullanarak eski Mısır’dan kaynaklanan sayısal ve sembolik sistemleri uygulama çabasıdır.

III. Kehanet ve Sayısal Atamalar

Masonluk ve ilişkili ezoterik örgütler, sayısal atamaları kehanet ve kader analizi için kullanmışlardır.

A. Napoleon Bonaparte Örneği

Numerolojik hesaplamalar, siyasi kehanetler ve kader analizleri için kullanılmıştır.

  • 13 Sayısı: Komplocuların astrolojik bir çizelgenin en iç çemberine gizlice yerleştirdiği bir bilgiye göre, Kabalistik terimlerle Napoleon Bonaparte isminin 13 sayısına eşit olduğu ve bunun ölüm, aldatma ve yıkımı simgelediği belirtilmiştir. Geleneksel olarak şanssız kabul edilen 13 sayısı, aynı zamanda büyücülerin / majisyenlerin / favori sayısıdır.

B. Master Sayılar ve Mistik Değerler

Masonluğun kullandığı ezoterik sistemler (Kabala ve Pisagor), Master Sayılar (Üstat Sayılar) kavramını bilir.

  • Master Sayılar: 11, 22 ve 33 gibi sayılar indirgenmeyerek özel mistik anlamlarını korur. Bu sayılar, öbür dünya sırlarının kapılarını açan yaşam ve ölüm işareti (11) gibi manalar taşıyabilir.

Masonluk, bu sayısal ve harfsel sistemleri kullanarak, evrenin ve insanın kaderinin matematiksel bir düzen içinde kodlandığı inancını üyelerine aktarmış ve bu bilgiyi törensel uygulamaların ve felsefi öğretilerin ayrılmaz bir parçası haline getirmiştir.

Modern kehanet / tahmin / sistemleri ve kadim ezoterik / gizli / disiplinler, 21. yüzyıla dair kesin tarihler veya döngüsel olaylar üzerinden çeşitli numerolojik / sayı falı / çıkarımlar sunmaktadır. Bu tahminler, genellikle Çin astrolojisinin döngüsel mantığına ve uzun vadeli, büyük ölçekli olaylara yönelik yorumlara dayanmaktadır.

Aşağıda, kaynaklarımızda belirtilen ve 21. yüzyıl içerisine denk gelen numerolojik veya kehanet sistemlerine dayalı öngörüler ve çıkarımlar tam teşekküllü olarak açıklanmaktadır:

I. Çin Astrolojisi Döngülerine Dayalı Yıllık Kehanetler

Çin kehanet sistemi, on iki burcun on iki yılı kapsadığını kabul eder ve her yılın belirli bir hayvanın etkisi altında olduğunu varsayar. Bu döngüsel sistemde, 21. yüzyılın erken ve orta dönemine ait bazı yıllar ve bunların getireceği koşullar net bir şekilde belirlenmiştir:

A. Ejderha Yılları (2000, 2012, 2024, 2036, vb.)

Ejderha yıllarının karakteristik özellikleri, sakin geçmeyecek olmasıdır. Bu yıllarda başarıya ulaşmak için kişinin hırslı olması ve arzu ettiklerine kavuşmak için cesaretle atılması gerekir.

  • Karakteristikler: Bu yıllar pırıltılı / parlak / ve renkli olacak, çeşitli törenler ve eğlenceler dikkat çekecektir.
  • Sonuçlar: Ejderha yılları, eşsiz başarılar veya korkunç yenilgiler getirebilir; bu nedenle dikkatli davranmak ve cesaretle dayanmak başarıya erişmeyi kolaylaştırabilir.

B. Yılan Yılları (2001, 2013, 2025, vb.)

Yılan yılları, sevginin ön plana çıktığı bir devre olarak tanımlanır ve "âşıklar yılıdır".

  • Duygusallık: Duyguların ön plana çıktığı bu devrede, işler önemini biraz kaybedebilir. Akılcı davranılsa bile zaman zaman duygulara yenik düşülebilir.
  • Davranış Biçimi: Bu yıllarda kişinin olayları incelemesi, düşünmesi ve yaşamın tadını çıkarması tavsiye edilir, çünkü genellikle kimse başkasına dikkat etmeyecek ve herkes kendisiyle ilgilenecektir.
  • Tahta Yılanı (2025-2026): Yazar, idealist, cömert, bilgili ve dikkatli bir tip olacağı öngörülmüştür.

C. Kedi (Tavşan) Yılları (2011, 2023, 2035, vb.)

Kedi yılları, görünüşte sakin geçecektir.

  • Tavsiyeler: Bu yıl fırsatlardan yararlanarak dinlenilmeli ve zevk verecek konularla ilgilenilmelidir. Evle ilgili konular üstünde durulmalı; ev onarılmalı, süslenmeli ve eşyalar alınmalıdır.
  • İlişkiler: Evdeki mutluluğu sağlayabilecek her çareden yararlanılmalıdır ve kafaya uygun kimse bulunduysa evlenilmelidir. Gelecek yıl fazla yorulma ihtimali olduğu için bu yıllar dinlenmeye ayrılmalıdır.

D. Maymun Yılları (2004, 2016, 2028, vb.)

Maymun yıllarında yerleşmelere önem verilmesi ve bunların yararının görüleceği belirtilmiştir. Ancak sevgi / aşk / yaşamında bazı anlaşmazlıklar görülebilir; haksız yere suçlamalar ve düş kırıklıkları yaşanabilir.

E. At Yılı (2026) İçin Özel Uyarı

At yılının (2026) getireceği koşullar nedeniyle tehlikeli işlere girişme olasılığı fazladır. Özellikle Fare insanından (kurnaz ve çıkarcı kimselerden) çekinilmesi gerektiği belirtilmiştir.

II. Uzun Vadeli Numerolojik Kehanetler

Çin astrolojisinin döngüsel tahminlerinin yanı sıra, Batı ezoterik geleneklerinde yer alan bazı uzun vadeli kehanet yorumları da 21. yüzyıl bağlamında kaydedilmiştir:

  • Küresel Savaş ve Aydınlanma: Başka bir kehanet yorumunda, küresel savaşın 25 yıl süreceği ve ardından aydınlanmanın geleceği öngörülmüştür. (Bu tahminin hangi tarihte başladığı belirtilmemiştir, ancak 25 yıllık süresi nedeniyle 21. yüzyılla ilgilidir.)

III. Ezoterik Uygulamalarda Kullanılan Kritik Sayısal Periyotlar

  1. yüzyılda İslami Havass / Gizli İlimler / geleneğinde ve majikal / büyüsel / uygulamalarda başarı ve kehanet keşfi için kullanılan periyotlar, numerolojik açıdan kritik sayılarla ilişkilendirilmiştir. Bu periyotlar, manevi makamlara erişim, ilmi ledünni / gizli ilim / öğrenme ve yer altındaki sırları keşfetme pratiği için önemlidir:
  2. 21 Günlük Döngü: Pek çok önemli ritüel ve riyazet / nefsi terbiye / (oruç tutma, dünya kelamı konuşmama, günde bir kez gusül etme gibi zorlu koşullar) 21 gün sürer.
    • Kehanet Çıkarımı: 21 gün tamamlanınca Hakk Teala’nın izniyle kalp gözlerinin açıldığı ve rüyada hadimlerin / hizmetkâr ruhaniyetler / gelerek her şeyi beyan ettiği belirtilmiştir.
    • Fiziksel Keşif: 21 günlük halvet sonunda ervah-ı kudsilerin / kutsal ruhaniyetlerin / musahhar / hizmetkâr / olduğu ve istenen her talebi yerine getirdiği belirtilmiştir.
    • Önemli Tekrar Sayısı: 21, ayrıca pek çok duanın, Azimetin ve Kasemin okuma sayısıdır.
  3. 19 Günlük Döngü: Özellikle ilmi ledünni / gizli ilim / öğrenmek, yer altındaki hazineleri ve alemi gaybı / görünmez âlemi / keşfetmek için 19 gün boyunca riyazetli oruç tutulması gerekir. Bu, Kuran’ın anahtarı olan Besmele’nin 19 harf sayısıyla da uyumludur.
  4. 41 Günlük Döngü: Cümle mahlûkatın / tüm yaratılmışların / ve her türlü hayvanatın kişiye itaat etmesi (musahhar olması) ve dünya eline geçmesi için en uzun riyazet periyodu olan 41 gün oruç tutulması ve günde 21 bin defa zikir yapılması gerekir. Bu sürenin sonunda alemi ulvide ve alemi süflide tasarruf yetkisi kazanılır.

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar