Kayıtlar

Dilerim Senden

BEŞİNCİ MEKTÛB Vaktin Sultanına. Kalbin ve nefsin fenâsından ve va’z ve nasîhat olarak çok mühim bir hadîsten bahseder: Ni’metler sâhibi Allahu teâlâya hamd ve şükürler olsun. İnsanların efendisi Resûlüne salâtü selâm, kerîm olan âline ve büyük insanlar olan eshâbına en iyi duâlar olsun. Fakîrlerin en fakîri yüksek ve yüce huzurunuza arz eder: Sizin bu duâcınız, her ne kadar görünüşte yakınınızda ve huzurunuzda bulunup size bil-fiil yardım ve hizmetten uzak ise de, bu günlerde hazırlandığınız büyük harb ve cihadlarda yer alamıyor ise de, ma’nâ ve hakîkat bakımından sizinle beraberim, hizmetinizdeyim, yanınızdayım. Fethinize yardım ve duâlarımla nusretteyim. Bu hususta üzerime düşeni yapmaktayım. Mısra’: Sa’dînin yüzü ve gönlü hep sizinledir. Hadîs-i şerifte: “Kişi sevdiği iledir” buyuruldu. Sevgi, muhabbet dürüst ve tam olunca her savaş meydanında ve her bir yerde yüksek hizmetinizden ayrı sayılmaz ve ma’nen her yerde sizinle beraber olur. Güzel denmiştir. Beyt: İçerden

A Sevgilim, Siz Olmasanız Helâk Oldum Gitti

  33 Aklını başına al ey âşıkların hekimi, bizim gibi bir sevdalı gördün mü sen? A sevgilim, siz olmasanız helâk oldum gitti. 480. Ey yüzlerce topluluğun Yusufu, benim gibi hüzünlere batmış bir Yakup gördün mü? Aşkın eleminden yüzüm sapsarı bir hale geldi, ağlamaktan gözlerime ak düştü. A Yusuf, tertemiz Yakub'un gözlerinden yaşlar akmada, hele bir bak da gör, sevgi yüzünden gözlerimden birteviye yaşlar akıp durmada. *         Yusufların gönüllerinde yüzlerce Mısır vardır, yüzlerce şeker kamışlığı; av, ister büyük olsun, ister küçük, hepsi de yaban eşeğinin karnında. *         İşret, zevk, safa vesileleri düzeldi, gönlüm ne istiyorsa oldu,- fakat bil ki vakit, keskin bir kılıçtır, geçen günleri düşünme. *         Aşkta canınla oyna, İsrailoğulları gibi Musa'ya, «Sen ve rabbin gidin, savaşın, biz burda oturacağız» deme. Dünyada bu âşıklardan daha mazlum kimsecikleri göremezsin aslâ; akıl ve dirayet erbabına deyin ki: Sevenleri hoş görün. *         Derde düşsen

Efendime olan Aşkımın Tarifi

Rasûlüllah salla'llâhü aleyhi ve sellemi Sevmek ONUNCU MEKTÛB Hâce Dînâr’a gönderilmiş olup Kâinâtın Serverini övmekte ve Ona (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) tâbi’ olmağa teşvîk etmektedir: Allahu teâlâya hamd, seçtiği kullarına selâm olsun. İki dünya seâdetine kavuşmak, iki dünyanın Efendisine (aleyhi ve alâ âlihissalâtü ves-selâm) tâbi’ olmağa bağlıdır. Ya’nî Cehennemden kurtuluş, O iyilerin Efendisine uymağa, Cennete girmek de yine O seçilmişlerin İmamına [önderine] mütabeata bağlıdır. Hak teâlânın rızâsına kavuşmak ise, yine O seçilmişlerin Efendisinin izinden gitmek şartıyla mümkündür. Ona uymadan yapılan tevbe, zühd, tevekkül ve dünyadan kesilme makbûl değildir. Onu tevessül etmeden olan zikirler, fikirler, şevkler ve zevkler neticesizdir. Peygamberler Onun hayat pınarından bir bardak içmekle doymuş ve kanmışlar, evliyâ Onun nihâyetsiz denizinden bir yudumla kemâle gelmişlerdir. Melek Onun tufeylîsi, felek Onun huveylisidir. Varlık ipi O’na bağlı, var olma

Öpüşün Var ya...

Sevdam Bugün bahçemde hasretinle dolanırken yine hayalin geldi. Bir öptü, bir öptü ki beni hayal edemezdim. Şimdi aklım uçtu, kendim yerimdeyim de…o aklım, kalbim şimdi nerelerde? Söyler misin bana etrafında nasıl dönüp dolaşayım? Tanrımın sığdığı ev senin değil mi? Ah bir tanem! Dünyama bastığın ayağını bile doymamış açlar gibi öperim. Bu öpüşmeler hatırası değil mi beni ebedîliğe erdiren. Bakıyorum da bahçemdeki çiçeklerin hepsi senin kendilerini öpmen için, ne çeşit ender kokular bulup bezenmişler. Ağızları olsa seni de bülbül gibi anacaklar. Aşkım! Bende neyi benim olarak bıraktın ki, sevdana düştüm düşeli, diyorum kendime onun öptüğün kimsede karar kalır mı? Şimdi seni öpemez bile olsam, hayalimden ayaklarına sarılayım, çünkü sen benim başımın tacısın. Ellerini de bir öpebilseydim şimdi…bir his düştü de içime. Beni bırak okyanuslar bile en yüce dalgaları ile seni öpmeye heveslense ve yüceliğine ermek dileseler, nereye kadar ulaşabilirler ki? Biliyorum ki, yerden

Öpüşün Var ya...

Resim
Sevdam Bugün bahçemde hasretinle dolanırken yine hayalin geldi. Bir öptü, bir öptü ki beni hayal edemezdim. Şimdi aklım uçtu, kendim yerimdeyim de…o aklım, kalbim şimdi nerelerde? Söyler misin bana etrafında nasıl dönüp dolaşayım? Tanrımın sığdığı ev senin değil mi? Ah bir tanem! Dünyama bastığın ayağını bile doymamış açlar gibi öperim. Bu öpüşmeler hatırası değil mi beni ebedîliğe erdiren. Bakıyorum da bahçemdeki çiçeklerin hepsi senin kendilerini öpmen için, ne çeşit ender kokular bulup bezenmişler. Ağızları olsa seni de bülbül gibi anacaklar. Aşkım! Bende neyi benim olarak bıraktın ki, sevdana düştüm düşeli, diyorum kendime onun öptüğün kimsede karar kalır mı? Şimdi seni öpemez bile olsam, hayalimden ayaklarına sarılayım, çünkü sen benim başımın tacısın. Ellerini de bir öpebilseydim şimdi…bir his düştü de içime. Beni bırak okyanuslar bile en yüce dalgaları ile seni öpmeye heveslense ve yüceliğine ermek dileseler, nereye kadar ulaşabilirler ki? Biliyorum ki, yerden kendilerini

YİRMİ BİRİNCİ SİFİR 3. Bölüm

  ÜÇ YÜZ ON DOKUZUNCU BÖLÜM Nefsin Şeriatın Yönlerinden Birisinin Kaydından Başka Bir Tarzd a Kurtulma Menzilinin Bilinmesi Tevekkül amacıyla, rızkı sağlayan sebebi terkin, rızkı sağlayan se­bep olması ve onunla nitelenecek kimsenin sebepler bağından çıkmadı­ğı, ‘rızık’ olması yönüyle Allah Teâlâ karşısında oturan kimsenin malûl (illetli) olduğu hakkındadır. Gök ve yer arasında Alİah’ın tenzili var Bu tenzilde O’nun emriyle değişme ve başkalaşma var Dürülüşünde suretlerden suretler çekilir Bu suretlerle benzerleri olan suretler silinir                                          , Hakkın ondaki sureti                                                                , Hakkın olduğu hal üzeredir Böyle bilinmezse, sapıtılır Hüviyet Hakkın suretlerdeki tecellisine eşlik eder Bu yanlışsız bir doğru İbn Abbas’ın ve amcamızın makamı bu Kuran ve tenzil gelmiştir Bilmediğin bir durum, zinhar seni aldatmasın Çünkü on senin için tespih ve tehlil Söyle onu ve bağlan