Kayıtlar

Muhiddin Nadir Güven

1915   yılında Beyrut’ta doğdu. Lise eğitimini 1932 yılında İstanbul Kabataş Lisesi'nde tamamladı. 1937 yılında DGSA Mimarlık bölümünden mezun oldu. Serbest mimar olarak uzun yıllar çalıştı. 1961 yılına kadar Mimarlar Odası yönetim kurulu üyeliğinde bulundu. 1961 1969 yılları arasında iki dönem İstanbul milletvekilliği yaptı. Birinci Koalisyon hükümetinde ilk İmar ve İskân Bakanı olarak görev aldı, elli civarında mimari eseri vardır. Şâir ve şiir hakkında düşünceleri şöyledir: Şâir, yaratıcılığına akıl ölçüsünü katabilen, sert kalıplar dışında kurallara uyma ciddiyetini terennümünde taşıyan kişidir. Şiir, üstün deyiştir. Şâir, ömür boyu bunun arayışı içinde, liyâkati isbat yarışında yer alan bir havâridir. Şâirin, ince ve alımlı bir İstanbul üslûbu ve deyiş güzelliği içinde yazdığı şiirlerini topladığı eserleri şunlardır: ‘Neredeydin” 1967, “O Akşam” 1969, "Bitmesin” 1969, “Uçurtma" 1970, “Perde" 1972, "Yere Düşen Baş” 1974, "Söyle Nerde Ellerin” 19

ATATÜRK VE NEYZEN TEVFİK

Münir S. Çapanoğlu Atatürk'le ünlü hiciv ustası Neyzen Tevfığin karşılaşmalarını şöyle anlatıyor: Balıkesir'de şapka inkılâbının ilk günlerindeydi. Atatürk de oraya gelecekti. Ata, Balıkesir milletvekili Süreyyaya, Neyzen Tevfiği görmek istediğini söylemiş: —    Mutlaka Neyzeni getirin! Demişti. Süreyya, Neyzen in uzun yıllar arkadaşlık, kadehdaşlık ettiği ve çok se­vip saydığı şair Eşrefin yeğeni idi. Bundan ötürü onu da seviyordu. Atatürk'ün iltifatı onun kanaliyle gelince sevinci bir kat daha arttı. Hemen kendi tâbiriyle söy!üyorum-''köpeğiyle, möpeğıyle" yola çıktı. Yani tam teçhizat: Ney torba­sı, sazı, matrasi, meşhur köpeği tam beraber... Daha evvel, Süreyya, bir şey yazmasını, Atatürk'e sunacağını söyledi. Neyzen hemen oracakta şu kıtayı söyledi: Sermedi bir iştialin şûlei fanisiyim , Tûrke ait ülkenin feryadı ruhanisiyim, Aldığım kâfi bana Gazii Ekberden nasıp, Gölgesinde mâbedi vicdanımın bânisiyim. Atatürk, ziyafet saatinde

Atatürk ve Şiir

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve "Hakimiyet Milletindir" özdeyişini temelleri­ni attığı Büyük Millet Meclisimizin riyaset makamına nakşeden Mustafa Kemal Ata­türk, kültüre, sanata ve edebiyata büyük önem vermiştir. O’nun şairliği, edebiyatçılığı, sanatçılığı, sanatseverliği, sanatı, sanatçıyı koruyuculuğu, engin kültüründen kaynak­lanmaktadır. "Kültür; okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden mâna çıkarmak, ders al­mak, düşünmek, zekâyı terbiye etmektir. Yine insan enerjisiyle ve fakat tabiatın ona iiîifat edildikçe tükenmez yardımıyla yükselen genişleyen insan zekâsı, hudutsuz kav­rayış anlamında "insanım" diyen bir vasfı mahsusu olur, insan, hareket ve faaliyetin, yani dinamizmin ifadesidir. Bu böyle olunca kültür., "insanlık vasfında insan olabilmek için bir esasî unsurdur" diyen Atatürk, Millî Kültürün önemini de şu sözleriyle açıklar: .evsafı fikriyemizle hiç de münasebeti olmayan yabancı fikirlerden, şarktan ve garptan gelen bilcümle