Kayıtlar

HADÎKA...Tenzih Hakkında

  Kıdem/Sonsuzluk sınırı/kalıbı değil. Yaratmasıda cömertliğinden başka bir huy değil. O'nun sözü olmadan ne zaman, ne de tabiat vardır ve cidden ruh O'nun emri olmadan yaşamaz. Bunlar hem eksik hem de kısırdır, ve ikisi de değer vermek ebleh/aptallıktır. Onların maddesi kıdemden yaratılışa kadar yoktu.   O olmadan var olmayacaktır. Mülkünün bir sonu olduğunu bilinmiyor, zatına da bir başlangıçta tanımlanamıyor. -Göz boyama, dolandırıcılığa ve sihire meyletmez.   Tevhid ve sıdk üzere iyi görünen şeylere bakar. Aklı gören göz Hakk'ı görür. Renkleri/karışıklığı gören göz ise Hakk'ı görmez. Ve gözünün süslüce gördüğü her şey batıl/yok olacaktır. Çünkü Hakk su ve çamur birleştiği insanın vehimleriyle/yanılsamalarıyla bilinemez. Akıl, vehim karışıklık ve yanılsama ile çevrilidir, evet her ikisi de, özellikleri basitlik üzerinedir. Yarattıklarında nasıl belirir yahut hangi aynada tecelli eder? Mekân ve ruh senin hizmetkâr kullarındır, ikisi de senin kor

HADÎKA...Tevhid ve Büyüklüğün Açıklaması Üzerine

  O birdir, O'nda sayının yeri yoktur ve hayatta kalmasında ihtiyaç ondan reddedilmiştir. Ve O, aklın ve aklın bilebileceği O değildir ve O, duyu ve hayal gücünün/ yanılsama ile tanıyabileceği Samed değildir. Ne bollukta ne de eksikliktedir. Birin bir ile çarpımı birdir. Onun kapısından başkası olursa   hatadır, Ve burada Onun mutlak birliğinden başkası hatadır. Saymak ve şüphe etmekle meşgul olduğun sürece, birini ya da ikisini bilsen/saysan de ikisi de aynıdır. Şeytan'ın otlaklarının "ne", "ne kadar", "neden" veya "nasıl" içerdiğini kesin olarak bil, bu yüzden dikkatli ol. Onun büyüklüğü çoğalmaktan değildir, özü nicelik ve nedensellikten üstündür. Aciz talebenin araştırması için “Bu mu? Şu mu” ve “kimin” olduğunu söylemek caizdir. Hiç kimse yaratıcı niteliklerinin “ne kadar”, “nasıl”, “ne”, “neden” veya “ne zaman” veya “nerede” olduğunu söylemedi. Eli kudret/güçtür, yüzü bekâsı/sonsuzluktur, gelmesi hikmeti, O'

HADÎKA....Ma'rifet Allah'ı Bilmek Üzerine

  Bir kişi onu kendi başına tanıyamaz, çünkü kendi zâtını kendisi bilebilir. - iyi gitmedi; acizlik O'nun yolunda hızlandı ve O'nu tanıdı. Akıl O'nun gerçeğini aradı ama tam olarak geçmedi, acizliği marifet/bilme yolunda olduğunu öğrendi. Duyuların rehberliğinde kim tanıyabilir? Ve kim bir kubbenin tepesine ceviz yerleştirir? Akıl bir rehberdir, ancak kapısına ve seni ona götüren faziletindir.   Aklın rehberliğiyle oraya gidemezsin; o yüzden diğerleri gibi bir perde gibi sendelenme/bocalama. Yolda bize rehber O'nun lütfudur ve O'na hidayet/ kılavuz ve delildir. İşleride O'na ve şahittir. Ey kendi nefsini/tabiatını bilmekten aciz olan sen, Allah'ı ıtlak yolu ile nasıl bileceksin? [Itlak: bağdan kurtulmak, mutlak olma:. Itlak Yolu:Yaratılmışlığın külfetinden kurtulup, Hakk Olma Yolu… "Bulan ıtlâkı hergiz kayda bakmaz" (Şemseddin Sivâsî) ] - Madem biliyorsun – gücün/bilgin olmadan, Yaradan'dan nasıl haberdar olabilirsin? Ve e