Helal Gıda Yemenin Önemi Hakkında
Şu
Zararlı Bu Zararlı Yayınlar Hakkında
İletişim çağında yanlış ve hatalı bilgi
doğru bilgiden daha hızlı yayılmaktadır. Bu şekilde insanların kontrolünü
elinde tutmak isteyen art niyetli teşkilatlar ve guruplar ideallerine
kavuşmakta zorlanmıyorlar. Ve bilgi teknolojisi ile çok şeyleri silahsız ve
kolay ele geçiriyorlar.
Bu meyanda “yediğiniz yiyecekler
hakkında şu zararlı ilaçlar kullanılıyor,” “İşte Avrupa bu ilacı yasakladı,
Amerika bunu kaldırdı” sözüyle başlayan demagoji yapan bir çok yayın yapan
ve desteklenen kişilere itibar etmemenizi tavsiye ederim.
Yeryüzünde hangi bitki veya hayvan türü
insan yiyeceği sınıfına girdiyse ona verilen ilahi emir insana hizmet etmekle
emrolunmuş olmasıdır. Onlar yaratılış hikmeti zararlı olanı kendi bünyelerine
almadıkları için genelde dış yüzeylerinde bulunur zararlı maddeler. Bu nedenle
yıkama işlemine dikkat etmek en iyi işlemdir.
Ayetlerde:
"O (Allah) ki; yeryüzündeki şeylerin hepsini sizin için
yarattı, sonra (kudret ve iradesiyle) göğe yönelip, onları da yedi (kat) gök olarak düzenledi. O, (her şeyi bilen) Alim'dir." (Bakara, 2/29)
"O'dur ki, O yüce Allah'tır ki
bütün göklerde ve bütün arzlarda (hayat olan âlemlerde yarattığı) her
şeyi katından sizlerin (insanların) emrine musahhar kıldı.
Muhakkak ki bunda düşünen bir kavim için âyetler vardır." (Casiye,
45/13)
Bu ayetlerden çıkarılan bir mana şudur ki,
her canlı insana zarar vermemek üzere programlanmıştır. Velevki birileri bu
bitkileri insana zararlı hale getirmek istediyse, eğer o insan Allah
Teâlâdan yardım dilenerek onu alır yer veya kullanırsa yine zarar görmeyeceği
kesindir. Çünkü Allah Teâlâ verdiği sözünden dönmez. Şeytanı huzurundan
kovarken Hicr Suresi'nin 42. ayeti şöyle der: "Şüphe yok ki, Benim
kullarım üzerinde senin bir saltanatın olmayacaktır". Buyurmuştur.
Eğer bir kul ayık ve uyanık olursa gaflet etmezse koruma altındadır, demek
oluyor.
"Benim salih kullarıma zarar
veremeyeceksin" şeklinde tam bir ayet Kur'an-ı Kerim'de
bulunmamaktadır, ancak Allah'ın salih kullarını koruyacağına dair mesajlar
veren farklı ayetler vardır. Bu ve benzer ayetlerde, Allah'ın dostlarına
zarar verilmesine izin vermeyeceğini ve onları koruyacağını ifade etmektedir.
Bir örnek aktaralım
حَدَّثَ خَالِدُ بْنُ
شُعَيْبٍ قَالَ: ثنا شُرَيْحُ بْنُ يُونُسَ ثنا يَحْيَى بْنُ زَكَرِيَّا بْنِ أَبِي
زَائِدَةَ، عَنْ يُونُسَ بْنِ أَبِي إِسْحَاقَ، عَنْ أَبِي السَّفَرِ قَالَ:
" نَزَلَ خَالِدُ بْنُ الْوَلِيدِ الْحِيرَةَ عَلَى امْرَأَةٍ مِنَ الْمَرَازِبَةِ
فَقَالُوا: احْذَرِ السُّمَّ لَا تَسْقِيكَهُ الْأَعَاجِمُ فَقَالَ: ائْتُونِي بِهِ
فَأُتِيَ بشَيْءٍ مِنْهُ فَأَخَذَهُ بيده ثُمَّ اقْتَمَحَهُ وَقَالَ: بِسْمِ اللَّهِ
فَلَمْ يَضُرَّهُ شَيْئًا
Halid ibn Şuayb, ebu Sefer aktardı ki,…
- Halid b. Velid (r.anh), Hîre’ye
geldiğinde Acemlerin reisine misafir oldu.
Müslümanlar ona “Bu acemlerin seni
zehirlemelerinden sakın!” dediler.
Bunun üzerine Halid (r.anh) “Bana zehir
getirin!” dedi.
Getirildiğinde de “Bismillah” diyerek onu
içti. Ama zehir kendisine hiç bir zarar vermedi.
(Ebû Nuaym Ahmed b. Abdillâh b. İshâk
el-İsfahânî, Delalilu’n Nubuvve, sf: 368; Muhammed Yusuf Kandehlevi,
Hayatu’s-Sahabe, C. 4, Sf: 413; Heysemi, IX/350 (Ebu Ya’lâ, Ebu’s-Sefer’den);
İsâbe, I/414 (Ebu Ya’lâ’dan. Ayrıca İbn Sa’d’ın da iki vecihle rivâyet ettiği
kaydedilir)
قال شيخ الإسلام ابن
تيمية: من السلف من يأتي بالآيات دلالة على صحة الاسلام، وصدق الرسول، كما ذكر أن خالد
بن الوليد شرب السم لما طلب منه آية، ولم يضره
Şeyhu’l-İslam İbn Teymiye (rahimehullah)
dedi ki: -Bu kıssayı- seleften İslam’ın hak olduğuna ve Rasulun doğru
söylediğine dair delil olarak getirenler vardır. Tıpkı, Halid bin Velid
(r.anh)’den bir delil istendiğinde zehiri içmesi ve ona zarar vermemesi zikredildiği
gibi.
Bu örnekle memleketimizde devletin
kontrolünde olan tarım ilaçları hakkında yapılan spekülasyonlara itibar etmeyin
demek olacaktır. İhracat malları geri gönderildi şeklindeki haberler art
niyetli olaylardır.
Hatırlatacağım asıl can alıcı husus ise
insanın yaratılışının en mükemmel oluşudur.
Gazâlî ve Charles Sanders Peirce’e göre,
(Olandan daha mükemmelinin ilk kez
yaratılması mümkün değildir)
Bu cümle tartışmalara açık olsa da sözünün
anlamı: “Varlığı ile yokluğu müsavi olan -imkân dairesindeki- mümkinatın
mevcut varlığından daha mükemmeli, daha güzeli mümkün değil.” Yani, İmam
Gazali’nin bu ifadesi, Allah'ın, ilim, kudret ve hikmeti ve diğer
sıfatlarında aşırılığa, mübalağaya ve mücazefeye gidenlere bir cevap
niteliğindedir. "Allah, daha büyüğünü daha mükemmelini yaratırdı,
o halde neden yaratmadı?.." diyenlere karşı "Elbette ki daha
büyüğünü, daha mükemmelini yaratabilir. Ancak değerlendirmeyi yaparken kainat
standartlarını esas almak lazım. Mevcut standartlar içinde en mükemmel
budur." diyor.
Bu nedenle bileceğimiz husus, insanlar
kendinden aşağı seviyede yaratılmışlara galip gelecektir.
Hatırlarsanız bir dönem GDO polemikleri ortalığı
kasıp kavuruyordu. Şimdilerde yok…
Bunun nedeni ne olabilir?
Corana gibi basit bir gribin insan
beyinlerine verilen telkinlerle nasıl ortalığı ayağa kaldırdığını düşünmenizi
isterim. Binlerce insan yapılan aşılar da ayrı bir konu. Öyle ki, yanlış
tedavilerle binlerce insanı ölüme sürüklediler. Ve coranadan ölenlerin
bedenlerine otopsi yaptırmadılar. Hiç merak etmiyor musunuz? Çünkü gerçek
tedavinin önü açılacaktı.
Sözü buradan “telkin” konusuna getirmek
istiyorum. Filmler, prof lakaplı ilim adamları ve yayınları ile beyinleri
savunmasız bırakan etkilerin taarruzundan ve vesveselerinden kendinizi
korumanızı tavsiye ederim.
Halihazırda tıp geçmiş dönemlere göre
büyük bir hızla ilerlemedi sadece teknolojik bir ilerleme oldu. En meşhur dr
bile tahlillerin kontrolünde. Artık yapay zeka bile tahlil sonucunu
verebiliyor.
Hayatınızda en ilkel tarz ne olabilirse
öyle yaşayın. 1990 ların başlarında
kanserin ilacı çıktı derken hala piyasada olmayışı, İsrail ve Hindistan’da
kanser vakalarının nadir oluşuna mana vermekte zorlanıyoruz. Çünkü insanlar
bilgi ile kuvvetlendiriliyor. Çok basit tedbirlerle hayatlarını düzenliyorlar. Bu
nedenle yediğiniz şeylerde helal ve haram konusuna dikkat etmeniz, sağlıklı
yiyecek, organik yiyecek yiyeceğim demekten daha çok faydalıdır.
Abdülkâdir Geylânî Hazretleri buyurur:
“Bak evlâdım! Haram yemek, kalbi
öldürür. Lokma vardır, kalbini nurlandırır; lokma vardır onu karanlığa boğar.
Yine lokma vardır, seni dünya ile meşgul eder; lokma vardır ukbâ ile meşgul
eder. Lokma vardır, seni her iki dünyanın da zâhidi yapar, seni dünya ve
âhiretin Hâlıkı’na yöneltir.”
Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu
anh-’ın çok aç olduğu bir gün, kendisine bir yiyecek ikram edilir. O da
açlığının şiddetinden, o gıdanın nereden geldiğini sormadan bir lokma alıverir.
Fakat o lokmanın haram veya şüpheli bir yoldan kazanılmış olduğunu öğrenince,
derhâl parmağını boğazına götürüp (bütün eziyetine rağmen) yediklerinin hepsini
çıkarır. O yiyeceği getiren kimseye de;
“–Yazıklar olsun sana! Neredeyse beni
helâk ediyordun!” der.
Kendisine:
“–Bir lokma için bu kadar eziyete değer
miydi?” diyenlere de şu cevâbı verir:
“–Canımın çıkacağını bilseydim, yine de o
lokmayı çıkarırdım. Zira Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
«Haramla beslenen vücudun müstahak
olduğu yer, Cehennem’dir!» buyurdular.” [Buhârî,
Menâkıbu’l-Ensâr, 26; Ebû Nuaym, Hilye, I, 31; Ahmed bin Abdullah et-Taberî,
er-Riyâdu’n-Nadra, II, 140-141.]
Sonuç:
Tarım ilaçları konusunda devletimize
güvenmeliyiz. Bazı insanların yaptığı hataları umuma şamil kılmaktan
kaçınmalıyız. Helal kazanç noktasında dikkatli olmalıyız. Bilmeliyiz ki, faiz
parasıyla organik gıda alıp sonra ondan şifa beklemek ahmaklıktır.
Yemeğimizde, işimizde Allah Teâlânın
ismiyle başlamalıyız. Ne idüğü belirsiz, komplocu insanların yaptıkları
yayınlara kapılıp içimize şüphe tohumları ekmemeliyiz.
Katkı maddeleri konusunda Kur'ân-ı
Kerimde haram sayılanları dikkate almalıyız.
Bu şekilde güvenli ve huzurlu bir hayat
yaşayacağımıza eminim.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar
Yorum Gönder