Hatalarından tövbe eden bu kulunu Affet!’
Zemahşerî, itikadî olarak Mu’tezilî idi. Hatta kendisi bir kapıdan içeri
girmeye izin amaçlı sorulduğunda: “Ben, Ebu’l-Kasım el-Mu’tezilî’yim” derdi.
Ayrıca Keşşâf ın mukaddimesinde de: “Hamd Kur’ân’ı yaratan Allah’a mahsustur,” demektedir. “Kur’ân’ın
yaratıldığı” ifadesini kullanmasını onun Mu’tezilî olduğuna delil
sayılmaktadır.
Zemahşerî, fıkhî
olarak da Hanefi mezhebine mensuptur. Hârizm ehli gibi o da Hanefi oluşundan
iftiharla bahseder. Mu’tezilî olan Zemahşerî ile Hanefi olan Zemahşerî’nin
kişilikleri arasında şöyle bir fark söz konusudur: Hanefi olan Zemahşerî, fıkhî
meselelerde kendi mezhebi dışındaki görüşlere karşı müsâmahâlı ve hatta zaman
zaman muhaliflerinin görüşlerini benimser ve kabullenirken, Mu’tezilî
olan Zemahşerî ise muhaliflerine karşı müsâmaha göstermez, çoğu zaman onları
eleştirirdi.
Kendine son derece güven duyan, inandığı görüşlere sıkıca bağlı olan,
fakat bu bağlılığının Hakk’a yönelmesine engel olmadığı bilinen Zemahşerî’nin hayâtının son döneminde ehl-i
sünnete döndüğü de rivayet edilir.
Zemahşerî, Mekke dönüşünden sonra Hârizm’m Cürcâniye
kasabasında 538/1144 yılında arefe gecesinde vefat etmiştir. Kabrinin üzerinde
de şu mısranın yazılmasını vasiyet etmiştir:
“Ey karanlık gecede sineğin kanadını gören,
Sineğin boynundaki ecel terlerini ve zayıf
kemiğin iliğini gören,
İlk
zamanlarda kendisinden hâsıl olan hatalarından tövbe eden bu kulunu Affet!’’
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar