MEHMET AKİF ERSOY’UN TEFSİRCİLİĞİ
ÖNSÖZ
Âlemlerin Rabbi
olan Allah (c.c.)’a hamd-ü senalar; O’nun mümtaz kulu ve elçisi olan Hz. Muhammed
(s.a.s.)’e salât ve selamlar olsun.
Mehmet Akif
Ersoy, birçok ilmî araştırmaya konu olmuş, hakkında nice kitaplar yazılmış, çok
yönlü bir şahsiyettir. Akif, hakkında yazılan kitap ve araştırmalarda daha çok
edebî yönü öne çıkartılmış, diğer yönlerine ise kısmen değinilmiş ya da göz
ardı edilmiştir. Akif’in göz ardı edilen bu yönlerinin başında, onun
tefsirciliği gelmektedir.
Akif, bir
müfessir olmamakla beraber, kendi döneminde bir boşluğu doldurmak maksadıyla
Sırât-ı Müstakîm ve Sebîlü’r-Reşad mecmualarında tefsir yazıları yazmıştır. Bu
yazılar zamanla azımsanamayacak bir hacme ulaşmış ve tefsir ilmi çerçevesinde
değerlendirilebilecek bir boyut kazanmıştır.
Akif,
çocukluğundan itibaren adeta Kur’ân ile yoğrulduğu için, gerek edebî gerekse
ilmî kişiliğinin temelinde Kur’ân bulunmaktadır. Temel eseri olan Safahat’ta,
Kur’ân’dan ilham alarak yazılan şiirleri bunun bir göstergesi olarak
değerlendirilebilir. Akif, bu şiirlerinde bazı âyetleri kendine has bir biçimde
izah etmeye çalışmış, Türkçe’ye ve Arapça’ya olan vukufiyeti sayesinde eşsiz
şiirsel tefsirler ortaya koymuştur.
Biz bu
çalışmamızda, gerek âyetlerin tefsirlerinin yapıldığı tefsir makalelerini,
gerekse Safahat’taki tefsir mahiyetindeki şiirleri, tefsir ilmi açısından
değerlendirerek Akif’in göz ardı edilmiş, tefsircilik yönünü ortaya koymaya
gayret gösterdik.
Çalışmamızda
her türlü desteğini vererek yardımlarını esirgemeyen hocam Prof. Dr. Davut
AYDÜZ Bey’e, ön hazırlıklarımda emeği geçen Doç. Dr. Abdulvahit İMAMOĞLU’na,
araştırmamız esnasındaki katkılarından dolayı Abdullah AYGÜN Bey’e şükranlarımı
arz etmeği bir borç bilirim.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar