Print Friendly and PDF

Ne Bilsin ki Sır İçinde Sır Vardır...



Kıymetli Bir arkadaşım bana bu gönderiyi göndermişti...Hikmete mizahi yönden bakmış bakan ama, asıl içindeki sır ise...


Somuncu Baba namıyla bilinen Şeyh Hâmid-i Velî hakkında anlatılan menkıbelerinden birine Nefehat Tercümesi’nde rastlamaktayız.  

Burada anlatılan menkıbeye göre Somuncu Baba ömrünün son demlerinde Aksaray’a gelmiş ve orada dervişlerle iştigal edip onları irşat etmiştir. Onun sohbetleri sayesinde sayısız hak talipleri nefsaniyet bataklığından çıkıp ruhaniyet burcuna yükselmiştir. Aksaray’da derviş yetiştirmekle meşgul olan Somuncu Baba hem kendi geçimi hem de mahrumların rızkının temini için küçük bir tarla edinmiştir. Bu tarlasını çiftçi olan dervişlerinden birine ekmesini söyler.

O derviş de Somuncu Baba’nın talep ve tarifiyle tarlanın bir kısmını kendisi için bir kısmını da şeyhi için eker. Baharla çimlenen ekin, mevsim yaza dönünce başağa durur.

Derviş, hasat zamanı tarlaya gittiğinde bakar ki, kendisi için ektiği taraf gayet verimli iken Somuncu Baba için ektiği taraf kavrulmuş, mahsul vermemiştir. Bir süre Somuncu Baba da tarlanın başına varır. Şeyhini gören dervişin hali gariptir. Mahcup bir şekilde boyun büker. Somuncu Baba dervişine: “Bu tarlanın hangi tarafı bizimdir?” diye sorunca derviş, verimsiz tarafı işaret etmekten çekindiğinden kendisi için ektiği ve bol mahsul veren tarafı göstererek: “Bu taraf sizindir efendim.” der. Somuncu Baba bu duruma çok üzülür. Onun üzüldüğünü gören derviş, şeyhine üzüntüsünün sebebini sorar. O da dervişine şöyle cevap verir:

“Hiç dünyamızın onduğu yoktu. Acaba bu hangi günahımızdan oldu?” (Molla Câmî (2016). Nefahâtü’l-ÜnsMinHadarâti’l-Kuds. Tercüme ve Şerh: Mahmud Lâmiî Çelebi, Sad.: Abdulkadir Akçiçek. İstanbul: Huzur Yayınları: 884, 885). 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar