Print Friendly and PDF

PAPA EFTİM

  






Papa Eftim

Papa Eftim (Pavlos Karahisaridis daha sonra Zeki Erenerol (YunancaΠαύλος Καραχισαρίδης) 1884 yılında, Yozgat’ınAkdağmadeni kazasının İstanbulluoğlu Mahallesi'nde doğdu. Babasının adı Karahisarlı Baraş’tır. İlk ve orta öğrenimini Akdağmadeni’nde yaptı. Zekâsı ve çalışkanlığı sayesinde hocası Şevki Efendi’nin dikkatini çekti. Arkadaşlarının Kur'an ezberlemelerine imrenerek İncil’i ezberledi. 21 yaşında iken Ruhbanlık mesleğine girdi. 1908′de Ankara’ya gelerek babasının mesleği olan, manifaturacılığa başladı. 1912’de diyakos 1915’te seçimle papaz olarak 'Eftim' adını aldı ve Akdağmadeni’ne döndü. 1918′de Keskin Metropolit Vekili iken Fener Rum Patrikhanesi’ne karşı Müstakil Türk Ortodoks Patrikhanesi'ni kurdu ve ölümüne kadar başında kaldı. “Ben Türk dostu değil, Türkoğlu Türk Eftim’im” diyen Papa Eftim, Mart 1968′de, 84 yaşında iken vefat etti.

Keskin ilçesinin metropolit vekîli olan Akdağmadenli Papa Eftim, derhal kendisine bağlı cemaati toplayarak Fener Patrikhanesi’ni protesto etmiş ve milli mücadeleye katılma kararı almıştır. Bu karar, hemen Ankara Hükümeti’ne bildirilmiştir. 72 kilisenin vekili olan Eftim’in bu davranışı, İstanbul Hükümeti’nce zararlı görüldüğünden derhal tutuklanması emredilmiş, fakat bu emir, o sırada Keskin Kaymakamı bulunan Avni Bey tarafından yerine getirilmemişti. Bu sırada Fener Patrikhanesi’nin bütün dünya milletlerine hitaben neşrettiği bir beyanname, derin yankılar uyandırmıştı. Bu beyannamede şöyle deniliyordu: "Canavar, zalim Kemalistlerin zulmünden, biz Hristiyanları kurtarmaya geliniz! Ankara’daki zehirli yuvalarını yıkmak için acele ediniz!"

Türk Bağımsızlık Mücadelesi'ni destekleyen Pavlos Karahisarithis tarafından 1921 yılında Kayseri'de kurulmuştur. Yozgat’ta kapı komşusu olan Çerkez Ethemsayesinde Mustafa Kemal’le tanıştı. 23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış duasını okuyan din adamları arasında Papa Eftim de vardı. Kurtuluş Savaşı’nda “Umum Anadolu Türk Ortodoksları Cemaatleri” olarak yer aldılar. Fener Rum Patrikhanesi'nin 1. Dünya Savasi sonucu Yunanistan tarafini tutmasina karşılik Türk Ortodoks Patrikhanesi kurulmuş ve Papa Eftim'in cemaatini bu kilise çatisi altinda toplanması kararlastirilmistir. 1924 yılında Karahisaridis ayinleri yönetmeye başlamış ve adını daha sonra Zeki Erenerol olarak değiştirmiştir. Cemaat mübadeleyi tabi tutulmus, fakat Karahisaridis ile aile fertleri Türk hükümeti tarafından nüfus mübadelelerinden muaf tutulmuştur.

Savaş bittikten sonra Galata’daki Panagia Kilisesi’ne çekilerek dinî görevle meşgul olan Papa Eftim, 1968 yılında yumduktan sonra yerine oğlu Dr. Turgut Erenerol (2. Papa Eftim), ondan sonra da Selçuk Erenerol geçti (3. Papa Eftim).

Selçuk Erenerol’un ölümünden sonraysa hala görevde bulunan Paşa Ümit Erenerol (4. Papa Eftim), Türk Ortodoks Patrikhanesi'nin başında bulunmaktadır.

1991 yılında Türk Ortodoks Patrikhanesi'nin basın sözcülüğüne getirilen ve hâlen bu görevi yürüten torunu Sevgi ErenerolErgenekon davasında yargılanmıştır.


Atatürk'ün Kendisine 'Baba Eftim' Diye Hitap Ettiği Milli Mücadele Yanlısı Türk Ortodoks Papaz: Papa Eftim

Haberler
>Atatürk'ün Kendisine 'Baba Eftim' Diye Hitap Ettiği Milli Mücadele Yanlısı Türk Ortodoks Papaz: Papa Eftim

Kaynak: Mehmet Biçici

Fotoğraflar: MustafaKemâlim



Zeki Erenerol nam-ı diğer Papa Eftim 1884 yılında Yozgat, Akdağmağdeni'nde doğar. İlk adı Pavli Karahisarlıoğlu'dur.

Zeki Erenerol nam-ı diğer Papa Eftim 1884 yılında Yozgat, Akdağmağdeni'nde doğar. İlk adı Pavli Karahisarlıoğlu'dur.

İlk eğitimini kilisede yapan Eftim sonrasında Rüştiye'ye girer. 1912 yılında Diyakos (papaz yardımcısı) 1915 yılında ise Papaz olur. 1918'de ise 34 yaşındayken Metropolit olur ve dedesinin ismini alır.

Kendisinin Milli Mücadele saflarına katılışı da bu dönemde olur. Bu arada Fener Rum Patrikhanesi, Osmanlı'nın aciz durumundan faydalanarak Anadolu'nun yeniden Rumlaşması için faaliyete başlar.

Kendisinin Milli Mücadele saflarına katılışı da bu dönemde olur. Bu arada Fener Rum Patrikhanesi, Osmanlı'nın aciz durumundan faydalanarak Anadolu'nun yeniden Rumlaşması için faaliyete başlar.

Patrikhane, Papa Eftim'e gönderdiği talimatta 'çeteciliğe önem vermesi, asayişin ihlali için çalışması ve daima İslamlar ve hükumet aleyhinde şikayette bulunmasını' ister. Amaç azınlığı koruma bahanesiyle Yunan askerini bölgeye sokmaktır.

Sonraları, 1922'de Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi'ni kuracak olan Eftim, Fener Patrikhanesi'nin bu talimatlarını sert şekilde reddeden bir beyanname yayımlar:

Sonraları, 1922'de Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi'ni kuracak olan Eftim, Fener Patrikhanesi'nin bu talimatlarını sert şekilde reddeden bir beyanname yayımlar:

(...) mezhebimizi şerre alet ederek, Türk olduğumuz halde Helenizm propagandasıyla aldatılarak güya aslen Yunan imiş ve aslına geri dönermiş gibi azınlık hukuku iddiasıyla mezhebi millete karıştırarak bir taraftan bizi Yunan işlerine alıştırmak hilelerini kullanma ve diğer taraftan da umumî vekilimizmişçesine hakkımızı istiyoruz der gibi vaziyetler alarak Avrupa’ya karşı hükümetimizden şikâyetçi sıfat ve vaziyetiyle göstermeye kalkıştılar (...)

Anadolu'daki Hıristiyanların baskı altında olduklarını kesin bir dille reddeden Eftim'e göre Patrikhane din ile milliyeti birbirine karıştırmaktadır:

Anadolu'daki Hıristiyanların baskı altında olduklarını kesin bir dille reddeden Eftim'e göre Patrikhane din ile milliyeti birbirine karıştırmaktadır:

'İstanbul Patrikhanesi'nin bize Türklüğümüzü unutturmak ve dilimizi değiştirmek için aldığı bunca tedbirler hiç kar etti mi? İşte Türk tabiiyetimiz ve dilimiz olduğu gibi bakidir. Halis Türk ve Türk evlatları olduğumuzu adet, töre, kültür, ve her halimizle bunu ispat etmekteyiz.'

Böylece Türk Ortodokslar Papa Eftim önderliğinde milli mücadelenin yanında yer alırlar. Tabii ki Atatürk de bu denli bir vatanperverliğe kayıtsız kalmaz.

Böylece Türk Ortodokslar Papa Eftim önderliğinde milli mücadelenin yanında yer alırlar. Tabii ki Atatürk de bu denli bir vatanperverliğe kayıtsız kalmaz.

Kendisine 'Baba Eftim' diyen Atatürk, her fırsatta Eftim'e teveccüh gösterir ve şöyle der: 'O, milli mücadelede bize bir ordu kadar yardım etti.' Gazete haberinde de 1922'de Eftim'in meclis duvarından heyecanla halka seslenmesini görürüz, fotoğrafta olmasa da bu toplantıya Atatürk de katılır.


Milli mücadele sonrası Lozan ile birlikte şekillenen mübadele şartları gereği Anadolu'da Ortodoks kalmayınca Papa Eftim İstanbul'a yerleşir.

Milli mücadele sonrası Lozan ile birlikte şekillenen mübadele şartları gereği Anadolu'da Ortodoks kalmayınca Papa Eftim İstanbul'a yerleşir.

Bu arada Türkçe İncil çalışmaları yapan ve her fırsatta Fener Patrikhanesi'nin 'gericiliğiyle' mücadele ettiğini ifade eden Papa Eftim, kendisinden sonra da Türk Ortodoks Patrikhanesi'nin varlığını devam ettirmek için uygun ortamı hazırlar.

1968'de aramızdan ayrılan Papa Eftim'in bu gayreti sonuç bulur ve günümüzde de torunu Paşa Erenerol IV. Papa Eftim sıfatıyla Türk Ortodoks Patriği olarak görevine devam eder.

1968'de aramızdan ayrılan Papa Eftim'in bu gayreti sonuç bulur ve günümüzde de torunu Paşa Erenerol IV. Papa Eftim sıfatıyla Türk Ortodoks Patriği olarak görevine devam eder.

Bu arada Türk Ortodoks Patrikhanesi, Ergenekon operasyonları sırasında hedef gösterilir ve Papa Eftim'in bir diğer torunu, patrikhanenin basın danışmanı da olan Sevgi Erenerol müebbet hapse çarptırılır. 17-25 Aralık sonrası yeniden yargılanan Sevgi Hanım tahliye edilir.

Patrikhane'nin kurulduğu günden beri "Türkiye Cumhuriyeti düşmanlarıyla" mücadeleyi sürdürdüğünü belirten Erenerol, dedesine Atatürk'ün dahi "baba" diye hitap etmesini şöyle açıklar:

Patrikhane'nin kurulduğu günden beri "Türkiye Cumhuriyeti düşmanlarıyla" mücadeleyi sürdürdüğünü belirten Erenerol, dedesine Atatürk'ün dahi "baba" diye hitap etmesini şöyle açıklar:

'Baba nedir? Hep verir… Hep verir… Dedem kimseden hiçbir şey istemezdi, ne varsa hep dağıtırdı. Cebinde kaç lirası varsa verirdi. Yüz lirasımı var, on kişiye paylaştırırdı. Biraz da bana kalsın demezdi. Bir kere çok sevecen birisiydi, çok sevgi doluydu ve her şeyin sevgiyle çözüleceğine inanan bir insandı.'

Sevgiyle her şeyi halledebilirsiniz derdi bize. Bana da zaten Sevgi ismini vermesinin nedeni oydu. İnsanı yaşatan sevgi, iman ve ümittir derdi hep.

Sevgiyle her şeyi halledebilirsiniz derdi bize. Bana da zaten Sevgi ismini vermesinin nedeni oydu. İnsanı yaşatan sevgi, iman ve ümittir derdi hep.

 'Bu üç şeyin var olması lazım derdi. Zaten bizim ailenin üç çocuğunun da ismi bu şekildedir. Ben Sevgi, kız kardeşim İman, o sonradan İnan oldu ve erkek kardeşim Ümit.”





Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar