Ey Sevgili, Senin Güzelliğin, İçinde Saklı Olandan İbaretti
وقلن للسيد : يا رسول الله إن نساء الرؤساء والأشراف
قد تجمعن فى دعوة، فمر هذه العين والمصباح حتى تضىء المجلس، وأرسل هذا الجوهر الطاهر
حتى تكون واسعة عقد هذا المحفل. وكان هؤلاء الحسانيلبن الثياب الفضفاضة، ويجرجرن ذيولهن
على أرض التنعم، ولكن أى نفع من ذلك وليس فى ثيابهن رقعات. وشتان بينهن وما كانت فاطمة
عليه من الجرع والعرى. فأذن لها اليد. فنظرت سيدة النساء إلى أبيها وبكت وقالت : يا
أبى كنت أملك شالاً فى وقت ما . وقد فرطت أيضا فى القباء فى مقابل عدة سعفات . وهو
رهن عند شمعون اليهودى. فقال قيم الكونين وسيد الثقلين. يا عينى ومصباحى لا بد أن تذهبى
فليست حضرتنا هى حضرة البأس، فذهبت سيدة الدنيا بحكم سيد الأرض إلى هذا الجمع . وقد
حط على أسارير جبهتها المباركة مائة ألف هزار تمسح العرق. وأخذت تمطر مسكا. وحينما
انتهى الحفل وعادت سيدة الناء إلى الحجرة، قالت : أيها السيد أيكون حناً أن ترسل فلذة
كبد،ك إلى مجل لا يزالون يجصدون فيه ثمار ( حمية الجاهلية ) وتوقد
مصباحك فى مجلى لايزالون فيه حتى ا لآن يثرثرون ب (حتى زرتم المقابر) فاحتضن سيد العالم
رأسها وقبل جبهتها وقال :يا روح أبيك ليست منلاأملها تكون كذلك فالرسول يصفى أطفاله
فى هذه البوتقات، وكان سيد العالم لا يزال فى حديثه، حتى حفيف قوادم جبريل وخوا فيه،
وتجلى أثر الوحى على دائرة جماله، ونظر إلى فاطمة وقاللها: لاذا هذا الضيق ؟ وأنت جاء
لم تسألين مرة أوكك المحجبات ماذا يملكون من أثواب وماذا تملكين أنت، قالت : أنا لا
أجد نفسى محلاً لهذا الكلام، قال : فادع الناء وأساليهن، فدعتهن وسألتهن فقلن فى هكذا
كان فى ذلك الزمان الذى جملت فيه سيدة الخليقة هذا المحفل، أن تحير فيها كل الناظرات،
وظهر أمامها كل الكابيات وهن عاريات، وأخذت امرأة تقول لأخرى : « ما رأيك ؟ فى أية
ولاية نسجوا هذا القصب وتقول هذه لتلك : « ترى من أى بيت أزياء خرج هذا الزى ؟ هذه
هى خبرة يد الأستاذ، وهذه هى مهارة الأصبع المتمرس، متى استطاع أن يتعلم هذا العلم،
هذه هى مهارة المطرز الذكى الذى استطاع أن يطرز مثل هذا الثوب، وذلك مصداق الآية الكريمة
: ( إنما يريد الله ليذهب عنكم الرجس أهل البيت) قالت : يا أبى لمتظهرلى ذلك حتى أسر
؟
قال : يا حبيبة
أبيك، إن جمالك كان فيما كان مختفيا فيك غير مرنى لك. ولعمرى أن هذه المشقة
للجد سلامة الأمر وضياء الأيام، إذ أنهم هكذا
يربون المرء فى الحجب ولكن هذا الفطام كان مسلما لفاطمة،
إذ أنهم لم
يخرجوها ليد الاقتداء . .
s. 19
Efendimiz salla'llâhü aleyhi ve
selleme dediler ki:
Ey Allah'ın Resulü, ileri
gelenlerin ve soyluların kadınları bir davette toplandılar, Nur kandili
[kızını] gönderde, topluluk aydınlansın…bu özü temiz olan [kızını] gönder ki, daralmış
mahalgenişlesin.
Ve bu iki güzel, bol elbiseler
giyip, lüks diyarında ne faydası olmayan
eteklerini sürüklüyorlardı, öyleki elbiselerinde yama dahi yoktu?
Hz. Fatıma çoğu zaman aç ve
giyecek elbisesi yoktu. Aralarında pek çok fark vardır
Peygamber Efendimiz, bu yüzden
ona elini verdi.
Seyyidet'ün Nisa [Kadınların Efendisi]
babasına baktı ve ağladı ve dedi ki:
“Baba, bir zamanlar bir şalım
vardı. Ayrıca birkaç parça yiyecek karşılığında Yahudi Şem'un/Simon rehin
verdim."
Kayyımu'l Kevneyn, Seyyidü's
Sakaleyn [İki dünyada tasarruf sahibi ve iki cihanın efendisi] salla'llâhü
aleyhi ve sellem dedi ki
“Ey iki gözümün aydınlığı
gitmelisin, çünkü bizim onurumuz yiğidin onuru değil."
Bu yüzden dünyanın efendisi Hz. Fatıma
hanımı, yeryüzünün efendisi sayesinde bu topluluğa gitti.
Mübarek alnındaki teri silene yüz
bin sır vardır. Misk yağmuru gibi yağmaya başladı. Ve merasim sona erip de Seyyidetü'n
Nisa odaya döndüğünde, dedi ki:
Ey Efendim, ciğerlerini, İslam
öncesi dönemin meyvelerini ve diyetini hala hasat ettikleri bir tarlaya
gönderir misin?
“ Hala (cehalet diyeti)
meyvelerini topladıkları bir tarlaya gönderiyorsunuz ve şimdiye kadar hala
gevezelik ettikleri bir tarlada lambanızı yakıyorsunuz."
Dünyanın efendisi salla'llâhü aleyhi ve sellem onun başını
kucaklayıp alnını öptü ve dedi ki:
"Ah, babasının ruhu, bundan
ümitsiz değildim, Böylece Resûl, çocuklarını bu potalarda arındırır."
Dünyanın efendisi salla'llâhü
aleyhi ve sellem Cebrail'in gelişinin gelişini hissedene ve vahyin etkisi onun
güzelliğinin çemberinde belli oluncaya kadar konuşmasına devam etti. Cebrail aleyhisselâm
Fatıma'ya baktı ve ona dedi ki:
“Bu sıkıntın nedendir? “
“Ve sen geldin de, bir kere bile
sormadın sen ne giymiştin, neyin var diye?
Dedi ki:
“Ben bu sözlere bir mahal bulamıyorum.
O halde, bir kadını çağır da onlara sor “ dedi.
Bütün bakanların şaşkına
döndüğünü ve tüm pelerinler çıplakken önüne çıktığını ve bir kadın diğerine
şöyle demeye başladığını:
"Ne düşünüyorsun? Bu elbiseyi
nerde ördüler? Ve bunu ona söyledi. :
Bu kıyafet yeni mi çıktı?
Bu, bir ustanın elinin
deneyimidir ve bunu öğrenebildiğinde deneyimli bir parmağın becerisi olmalı. Böyle
bir elbiseyi işlemeyi becerebilen akıllı nakışçının hüneridir“
Bu durum yüce âyetin delilidir:
“Allah sizden murdarlığı ancak
sizden uzaklaştırmak ister."
"Babacığım, ben sıkıntıya/esir
edene kadar bunu bana göstermeyecektin" dedi.
Dedi ki: “Ey babasının sevdiceği,
senin güzelliğin sende gizliyken sana dokunulmazdı."
Ömrüme yemin olsun ki, bedene
olan bu sıkıntı, bir insanı örtüler içinde kaldırırken, maddenin emniyeti ve
günlerin aydınlığıdır, fakat bu acı veren kesme (dünya ve ahiret farkı], Hz.Fatıma'yı
örnek almak ve içindeki sakladığı ve dışarı çıkarmadıkları için verildi.
***
Ahmad b. Mas‘ud then related how one day a company of women
wished to have audience with Fatima, Muhammad’s daughter. Muhammad gave
permission ; but Fatima, weeping, said,
Father, • how long is it since I have had even a little
shawl for my head ? and that mantle that I had pieced together in so many
places with date-leaves is in pledge with Simeon the Jew. How can I receive
them ?” But Muhammad said,
There is no help ;
you must go.”
Fatima went ashamed to the interview, and came back in
sorrow to her father ; who was comforting her when the rustle of Gabriel’s
wings was heard. Gabriel looked at Fatima and asked,
What is this sorrow ?
Ask the women, then, what garments they had on, and what thou.” Muhammad sent a
messenger to the women, who returned, and said, “ It was so, at the time when
the Mistress of Creation bestowed beauty on that assembly, that the onlookers
were astounded ; though clothed, they seemed to themselves naked ; and among
themselves they were asking
Whence came this fine
linen, and from which shop this embroidery ?
What skilful artificers, what nimble-fingered craftsmen ! ’
”
Fatima said, “O my father, why didst thou not tell me, that
I might have been glad ? ” He answered,
O dear one, thy
beauty consisted in that which was concealed inside thyself.”
Kaynak
Hakîm Sanâ'î Gaznevî (f 550 h./l 155)'de, trc. Hadîqat
al-haqîqa (ed. Tahran 1329, s. 34-38):
Kutub Sa'îd Râwandî Kummî'de (f 573 h./1177), Kharâ'ij wa
jarâ 'ih, extr. ap. Lisân al-Mülk Sepehr, Nâsikh al-tawârikh, t. 4, 2' kısım,
Sıddîqa Kubrà Fâtima, s. 254-255:
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar