A Ay’ın, a gök kubbenin kıskandığı güzel, ne âlemdesin?
CXXVIII
A can, a görür iki göz, nasılsın? A Ay’ın, a
gök kubbenin kıskandığı güzel, ne âlemdesin?
Biz de, bizim gibi yüzlercesi de sensiz
perişan, yıkık dökük sarhoş bir hale düştük; sensiz bitkin bir haldeyiz a
canım, sen bizsiz ne haldesin?
Senin olmadığın yer, akrep oyuğuna benzer;
senden başka kimseciklerin bulunmadığı o yerde nasılsın, ne âlemdesin sen?
A canım benim, canları nice seçmedesin? A
denizden de artık, deryadan da üstün inci, ne âlemdesin?
A Arş kuşu, suya, toprağa düşmüşsün? Kanla,
sevdayla, balgamla, safrayla karılmış, katılmışsın, ne haldesin bunlarla?
O güzelim gül bahçesinden gelmişsin de şu
külhana düşmüşsün; külhandakilerle nasıl geçiniyor, nasıl uzlaşıyorsun?
Dayanıp durmada, irkilmeyip sarsılmamada
Kafdağı’na benziyorsun, ne de sabırlısın; a Zümrüdüanka gibi yalnızlığı seçen,
ne âlemdesin?
Âlem seninle durmada, sen ne âlemdesin
bakalım? Bedenler seninle diri, sen yapayalnız ne haldesin, bedenlerle
nasılsın?
Güneş bile seni görünce kendinden utanıyor,
hangi doğudasın a güzel? Halis zehir bile seninle helva haline geliyor,
nasılsın a şeker, a bal?
Ne altımız var, ne üstümüz, fakat senin
yüzünden altüst olduk; a dünyaya fitneler, kavgalar salan, ne âlemdesin?
Gönülden kaybolduysan şu gönülde ne işin
var, ne yapıyorsun orda? Yok, gönüldeysen sevda işiyle ne haldesin?
* Ey
Tebriz’in övündüğü eşsiz benzersiz padişah Şems, “iki yay kadar kaldı araları,
daha da yakın” durağında ne âlemdesin?
Kaynak: Cilt 2
Mevlânâ
Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar