Karanlıktayım Çıkışım Ölüm Olmasın?
"Bir yalnızın beyanı üzerine"
Derdin başladığı ve bittiği yer, insan.
Nice dertleri vardır, anlatılamaz, yazılamaz.
-Hangi dert?
-Ölümün ikiz kardeşi.
-Ayrılmak/ayrı kalmak.
Bütün bedeni saran, arkadaş olunamayan bir yalnızlık.
Dönüşü olmayan yolda, söylenilmeyecek kadar olan bu derdin, gizemli yalnızlığın
birde kötülenmiş çehresi varsa.
Yalnızlığın ağlayan kalbi, dinmeyen gözyaşları vardır.
Kalbin üzerine böcekler üşüşmüş, dili lal olmuş, içtiği zehrolan yalnızlık.
Rahat bulsun diye, böceklerine zehirler verilse, yine içine mi dökülecek.
Kafesini açsa, denilse böcekleri kaçsa, çirkinleşmiş, kokuşmuş bir karanlık
mağaradır, yalnızlık. Işık tutsalar görünsün her şey diye, olmaz mı utandıran
bir aydınlık. Benim diyemeceğin sahiplenemeyeceğin bir yalnızlık.
_Onlar/düşünceler/duygular orada yok mu?
-Var. Bende olduğu gibi, bir kimsede bunlarda var.
Ben biliyorum. Bir şeyleri saklamadan istiyorum. Onlarsa
benim gibi olmadıkları için utanıyorlar, bu yüzden benide istemiyorlar. Beni
yalnızlığına iten duyguların çilesine katlanmak zor gelmiş olsa da, kalbin
titrediği yerde dostun yardımını beklemek, bir kurtuluş olur mu?
-Olur!
…
Günlerini yorgun geçirmiş kalp sahibi. Yardım ararken
açıldığı dostun deryasında çözümsüz kalmış haliyle, yine aramıştı. Bir çıkış
yolu var mı diye?
Dost dinler bulsam/bulunsam diye. Ancak ifadesinin de
yetmediği o yerde, kalan bir yalnızlık vardı.
"Derler.." in bittiği ârın gittiği yer.
Çaresizlik.
Güneşin batışına bakarken, özlemini çektiği hayatı kaybetmiş
birisi için günah kimindir, çıkışı bulamayan dost mudur diye, düşünürsünüz.
Bulduğu olmadı, bulacağı kalmadı ise, beklediği zaman onu
boğuyorsa, "ne yapacağım" diyen kalbe yardım edemediğimiz zamanlar
geldiyse, bu hayatın hangi iyiliğinden bahsedebilir, hangi iyilerdeniz
diyebiliriz ki.
Elemiyle çarpılmış, titreyen kalbin, dinmeyen namelerini,
harflerle ifade edemezken, çıkamayacak kadar korkmuş halleri, düzelmeyecek,
derdine bir kafiyeli şiir dahi yazılamayacaktır.
-Ah ile biten, bir kalbin incindiği yerde, tanrı için
dualar geri edilmez mi?
Sevinçlidir diye gördüğümüz, sinesine kan dökülen bitmiş
yürek sahibine "bizde aciz kaldık" demek gerçekte manasız söz değil mi?
Yine sonsuzluğu çağıranın ciğerden sesi gelmişti
-"Karanlıktayım çıkışım ölüm olmasın"
Bu sesin incelmiş bağını hayata bağlamak için, tanrı olmaya
gereken var mıydı?.
Kolaydı….
-"Kabullen ve git" demek
Geç git, demek. çok kolaydı.
Yalnız kaldığı yerde, duymadan, çektiği acıyı
tadamadan "geç git" demek.
"Zamanı sayılardan kurtardım" diyen bir saatçi
tanıyorum. Saati durdurmayı öğrenmişti. Zamanı kırmış sayısız bırakmıştı.
Nasıl denir, yalnızın içinde zaman kaybolsun, diye.
Zaman, ilaç olmuyor. Yoksa dert zamana yapışık olduğu için
mi daha içimizi sarsıyor.
Umudunu yitirmiş, söylediğinde derdini, yıkıma uğramış kaç
kalp var?
Biliyormuyuz.
"Tanrım ben neden böyleyim. Suçsuz olduğum yerde
suçlanacağım, elimde olmayan bu halimle yaşamaktan çok yoruldum" Tek bir
sözü kalmış için.
Dostunu aramış. Yaşama kuvvetini bulmak umuduyla; o da olmazsa.
Karanlık yalnızlığında yalvarırken "tanrım, beni bende
tutanı alma" "o yok olunca, acım/günahım sevabım olsa" "bende mutlu
değilsem" bu çözüm müdür?
Onlara kötü diyorlar. Onlar ya kötü değillerse.
-Ey Tanrım, "Karanlığımdan çıkışım ölüm olmasın"
diyenin sonlara gelmiş kurgusunda sorumluluğunu alacak birini arıyorum. Sen
olur musun? Çünkü sana hesap soracak kimse olmayacaktır.
«Ey kerem ıssı, sen, yalnız iyi kişinin yaptıklarını kabul
eder, yalnız onu yarlıgarsan,
aşâğılık kişi, suçlu
kişi, nereye gitsin de ağlasın inlesin»
Hz. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (Kuddise sırruhu’s-sâmî)
İsmail Hakkı Altuntaş
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar