Aşıkım Ben, Sarığım Yok, Meyhanecinin Yurdundayım
CLVIII
Ben de
kendimde değilim, sen de kendinde değilsin, şimdi bizi kim götürecek eve? Sana
kaç defa söyledim; iki üç kadeh az iç.
Şehirde de
aklı başında kimsecikleri göremiyorum ki; herkes öbüründen beter deli divane,
ötekinden beter taşkın, coşkun.
Sevgili,
meyhaneye gel de can lezzetini seyret; sevgilinin sohbeti olmadıktan sonra ne
bir tat vardır cana, ne bir lezzet.
Her bucakta
bir sarhoş, koltuğunda bir testi; o her çeşit sarhoşluğu meydana getiren, o
herkesi esritip coşturan sâkî de şahane bir sağrakla meydanda.
Sen meyhaneye
vakıfsın; gelirin de şarap, giderin de; sakın bu vakıftan bir habbecik bile
verme aklı başında olanlara, verme ayıklara.
Ey berbat
çalan şuh, nazik çalgıcı, sen mi daha sarhoşsun, ben mi daha sarhoşum? Senin
gibi bir sarhoşa karşı afsunlarım efsane kesilmiş; hangimiz daha sarhoşuz,
söyle.
Evden dışarı
çıktım, bir sarhoş karşıma çıkageldi; her bakışında yüzlerce gül bahçesi
gizliydi, yüzlerce köşk gizli.
Demir
atmamış gemi gibi eğri büğrü gidiyordu; onun hasretiyle yüzlerce akıllı fikirli
Nerelisin
dedim, beni alaya aldı da dedi ki: A benim canım, yarımız Türkistan’dan,
yarımız Fergane’den.
Yarımız
sudan, topraktan, yarımız candan, gönülden; yarımız deniz kıyısı, yarımız
baştan başa inci.
Bana
yoldaşlık et dedim, senin hısımınım ben; dedi ki: Ben hısımla yabancıyı, yadla
bilişi tanımıyorum ki. Aşıkım ben, sarığım yok, meyhanecinin yurdundayım; bir
gönlüm var ki sözlerle dopdolu; şimdicik anlatayım mı, söyleyeyim mi, yoksa
söylemeyeyim mi?
Topalların
halkasında topallamak gerek; bu öğütü yüce hocadan duymadın mı sen?
*
Böyle bir güzelin sarhoşu, nihayet bir tahta direkten de
aşağı olamaz ya; Hannâne direğinden de bir feryat, bir figan kopmuştu hani.
Şimdi âleme
fettanca bir fitnedir saldın da ey Tebrizli Tanrı Şems’i, halktan ne diye
çekinmedesin, ne diye kaçınmada?
Kaynak:
Cilt 2
Mevlânâ
Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar