Print Friendly and PDF

Beni Oku

Devletlim! evvelâ karşıma şu kâinat kitabını açtın ve :
— Oku! dedin.
Ben, acemi fakat çalışkan bir talebe gibi, onu kelime kelime hecelemeğe başladım. Dostlarım buna şahiddir. Bir kır çiçeğinde, bir çiğ tanesinde, bir incecik su şırıltısında, zevkte, tebessümde hep senin parmak izlerini görerek hızlı hızlı okuyor ve yanındakilere söylüyordum.
Fakat bunlara, bu güzelliklere doymadan sahifeler karşımda dönüyor, bütün telâşıma rağmen, zahmette, meşakkatte, gözyaşında iztırabda gene senin dehâna ve hünerine şahid oluyordum. İşte böylece de gece demiyor, gündüz demiyor, önüme ne gelirse okuyor, okuyordum.
Nihayet yorgunluğuma acımış miydin, neydi? karşıma gelip bana dedin ki:
— Kâinat kitabını okumak uzun sürer; kendi kitabım oku!.
Bu, o büyük kitabın hülâsası idi; onda da güzelliklerden çirkinliklerden, zevklerden ye acılardan izler, eserler, görünüşler vardı. Belki hakikaten bu, ötekinden küçüktü; ancak kâinat kitabına sığmayan büyüklükler buna sığmıştı.
Şaşırmıştım Ben bunu, bu karmakarışık, sökülmez, ezberlenmez çetin kitabı nasıl okurum, diye düşünürken, gene karşıma geldin ve bana:
— Kendi kitabını okumak uzun sürer, beni oku! dedin.
— Seni mi, devletlim?
Acaba bu cihanda seni okumuş kim vardır ki ben bu bahtiyarların arasında sayılayım?
Benden bir olmazı istemekle, beyhude didinip tebah [Mahvolmuş. Yıkılmış. Fesada giriftar olmuş. Bozuk. ] olduğumu mu istiyorsun? diye haykırdım..
O zaman tekrar yanıma geldin. Hayır, hayır., yanıma gelmekte ne demek?
Gözüm oldun, dilim oldun, tenimdeki canım oldun ve bunları, benim yerime kendin okudun.


Yusufcuk /Sâmiha AYVERDİ




Bugün Kaçtın




Bugün hep benden kaçtın;


seni görmek için arkandan koştukça,


bilmem nerelere,


hangi dağların bayırların ardına saklandın ki hiç bir tarafta bulamadım.


Akşam, dizi dizi bulutlarını ufukta topladığı,


güneş, görünmez fırçasile ağaçların tepelerine dile gelmez renklerinden sürdüğü zaman, ben de bir kayanın üstüne oturdum


Koşmaktan, didinip çırpınmaktan takati kesilmiş vücudumu dinlendirmeğe


O kadar muhtaçtım ki..


Artık seni bulmaktan da ümidim kalmamıştı...      


O zaman, boşa çıkmış mücadeleler, işe yaramaz didinmelerden sonra evine dönen yorgun, bir adam gibi, ben de içime, kendime döndüm.


Döndüm.


Hayretle ve dehşetle gördüm ki sen oradasın.


Dağ bayır arayıp bulamadığım sen, oradasın.


Biraz muğber biraz tutuk ve sitemli, yüzüme bakıyor ve diyorsun ki :


—           Bütün dünyadan gizlenmiş olabilirim; fakat senden de mi saklanacaktım en yakınını koyup beni ıraklarda aradın?


Yusufcuk /Sâmiha AYVERDİ

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar