Duy Bu Sarhoşun Selâmını, Taş Yürekli Olma
62
Tanrı
bizi bu âleme niçin getirdi? Âlemi gürültülere boğalım diye; zaten onun zinciri
delileri daha da deli eder.
Bu
aşktan nerden aman bulacağız ki gökyüzü bile o büyük yayda, âşıklar gibi
alt-üst olup gerile kalmış, gökyüzü bile onun tuzağına tutulmuş.
Şaşılacak
derecede güzel, şaşılacak kadar şuh bir aşk ki canımıza neşe verdi; evet, her
gece sarhoş, kendinden bile habersizce gel, gir kapıdan içeri.
Ey
aşk, kanımı içmişsin, sabrımı, kararımı almışsın, senin geceleyin, gündüzün
yapageldiğin sınamalar yüzünden seher gibi gizlenmişim, ne gecem belli, ne
gündüzüm.
790.
Lâtif bir hale gelsem de cana dönsem bile nasıl olur da candan gizlenebilirim?
Hattâ yokluk âleminde yuvarlanıp gitsem o âleme bile bakar da görürsün beni.
Ey
her yokluk, katında varlıklara sandık kesilen, ey yoklukta, varlığa kapı açan,
bizi yarattığın vakit yokluktan getirmedin mi sen.
Varlık
seninle hoş, senin sarhoşun, yokluğun kulağı da şenim elinde. İkisi de senin
kulun, senin var ettiğin nesne; ikisi de hükmünü kabu! etmişler, başüstüne
almışlar.
Köşkü
yık, akıllıyı delirt, o şarabı kadehe dök de sun, ikisi de zarardan da
kurtulsun, tehlikeden de.
Ey
tez, ey güvenilir aşk, sana bir sarhoş selâm vermede, duy bu sarhoşun selâmını,
taş yürekli olma.
Madem
ki onun elini sen kırdın, madem ki uykusunu sen aldın; bari gel de mahmurluğunu
dağıt, sarhoşların köyüne bir uğra. [1]
[1] Cilt 1, Gazel, 62
Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan :
Abdülbâkiy GÖLPINARLI, İstanbul Remzi Kitabevî , Yükselen Matbaası İstanbul —
1957
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar