Sen Benim Özümdesin
Sözün başında hayırlar dilemenin yetmediği, sevgi
sözcüğünün dahi kifayetsiz kaldığı, cümlelerin tutuklaştığı bir anımda, içimden
sana yazabildiğim kadar güzellikler temenni ederek kalemi elime aldım.
Gün her zaman doğar da, bugün bir başka doğmuştu. Mektubun
gelmiş gözlerim değil kalbim ruhum çoşmuştu.
Sevgilim
Zaman ve hayat içinde yandığımız bir ateş gibi, ikimizi
tüketmeye çalışıyor. Benimki daha mı farklıydı, dersen, sen gelmeseydin, benim
ki daha çabuk mu tükenecekti acaba diyorum.
Cevabım hazır…evet hem de çok az kalmıştı…belki son nokta
konmuş, sayfam kapanmış olacaktı.
Vefâlım!
Bütün günahlarımı toplayıp sana taşıdım. Affet beni
diye…şefkatli yüreğin ve aşk nefesinle kara deliğe dönüşmeden sildin süpürdün
hepsini. Öyle ki son raddeye gelmiş beni içine çekebilecekken.
Sen dur dedin…olmaz dedin ve kaybolup gitti.
Defalarca, kaybolmak istiyorum…dedim…sen
hayır…kaybolmayacaksın ısrarınla bana hayat verdin.
Geçmişim, ah benim zalim geçmişim, beni ne çok yıpratmıştı.
Şimdi ise sayende, o geçmiş yaşanmamış gibi geliyor.
Sevdam beni saklı tut …saklamak mümkün olmadığını da
bilsem, beni saklı tut.
Kimsesizliğimin bittiği bir anda… bana ne olursa olsun gel
demen var ya…minnetimi ifade edemiyorum, içimdeki sevinci heyecanı, mutluluğu.
Kelimelerin ve cümlelerin yetmediği yerde ve kalem kırılsa,
ben seni yine anacağım…ölesiye seveceğim.
Sorar mısın bana, her yerde, senin adını söyleyen kuşlar,
rüzgar, toz, toprak ve daha nicesi varken kalemler adını yazmış yazmamış çok mu
önemli… değil ki.
Yetmez dersen, kanımı döker izler yaparım…kalemsiz seni de
anarım demek için.
Bir tanem!
Çok pişmanım bu hayata…senden uzak olmayı çizen kader
için…hiç şey bu kadar acı vermiyor.
Şurada burada, okuduğum aşk cümleleri yetmiyor içimin
ifadesine…daha nasıl anlatmalı bendekini…diyorum
Belki bu hislerimin daha fazlası var ama…yetersiz. Sonra
ben dile döküyorum arsızca defalarca sen çekiniyorsun…sadece aramızda olan bir
fark varsa bu…yoksa sen beni sonsuz seviyorsun biliyorum.
Nasıl olacak bu sevdamız, bende bu hasret sende bu acı, bir
türlü çözemiyorum.
Söylenecek bir şey bulamadığımda susmakta kâr etmiyor
ki…sonunda bitsin bu hasret değil mi?
Hatırlarsan yıllar önce bir rüya görmüştün aklından hiç
çıkmayan.
Yıkık bir evdeymişsin. Ama hep bir sesler ve sanki dua eden
birileri var gibi. Bende varmışım. Sana yardım etmek için. Ve baban da…
Karanlık bir ortam gece ve bir odada sanki. Odanın bir
köşesinde derinliklere uzanan bir kuyu varmış. Fakat çok derinlere uzandığı
belliydi diyordun. Ve o kuyudan çelikten halkalardan oluşmuş birçok başı olan
yılana benzer bir canlı. Yeraltından gelmiş odaya kadar uzamaya çalışıyor. Sen
diyorsun ki başını kesmeliyim. Babandan mı veya başkasından bir bıçak
istiyordun. O öyle bir yaratıktı ki incelmiş bir vücudu da olsa çelikle
kaplanmış bir zırhı var ya imkansız gibiydi…onu kesmek, demiştin.
Benim sesimden bir dua duyuyormuşsun. Onu yok edebilmek
için ben sürekli okumalıymışım… Bıçak istemende sürekli imiş. Ancak bir yandan
da düşünüyormuşsun bunu bıçak nasıl keser ki diye…sürüp gidiyordu rüyan.
Şu an düşünüyorum da Adem ile Havva’nın kaderinde yılan
motifi vardı…onlara cenneti haram etmişti. Babam diye anımsadığın aslında
Tanrının kendisi istiyorsun sürekli olarak kurtulmayı ve bende birlikte bu
hayatın bitmesi ve son bulması için. O kuyu var ya bizim kaderimizin kör kuyusu
içinde hala acılarımızı besleyen yılanlar var . Kapanması lazım.
Bence ezeli bir düşman kazanmış bir nedenle geçmişin
faturasını hala çekiyoruz.
Belki bu acı kader ikimizin aşkı ile son bulacak ama
ikimizde çok yorulacağız. Yine de son bulacak bence rüyaya girdiyse bu sona
erecek demektir.
Sevdam üzülmemelisin. İnan ki ben seni kendim olarak içimde
yaşıyorum. Bir an kadar bile olsa seninle geçireceğim vaktin hayalini
tutuyorum, bekliyorum. Bu sevgim seni koruduğu gibi beni de yanlış yapmaktan
uzak tutuyor daha tutarlı oluyorum.
Bizi biz yapan ve bir bütün olmamızı hak etmemiz çok acı
çektiğimizdendir. Günahsız ve iffetimizle beraber ağladığımız günler, sızlandığımız
vakitler hakkı için verir Rabbim. İnsanların anlayamayacağı bir şekilde dıştan
görünmeyen iç yangınımız hakkı için biz olabildik…inşallah.
Hiçbir şeye üzülme desem de, düşünüyorum elimde
değil…Rabbim bir çıkar yol verir mi bu derdin dermanına…sonuçta onun
emanetindeyiz. Yine de umut…etmeliyiz…değil mi?
Biliyorum Allah Teâlâ’yı bilen O’nu sever, bilgisi
kuvvetlendikçe sevgisi de artar. Bu kuvvetli sevgi aşk halini alır. Bu sebeple
Arablar, Efendimizi Hira mağarasında ibâdette gördükleri zaman, «Muhammed,
Rabbisine aşık oldu» dediler. Bize de bir şeyler desinler, sorun değil.
Kendimi bildim bileli bende sana aşık oldum.
Bugün mektubunu defalarca okudum… senin için tek bir sözüm
var.
Sen benim tanrımsın başka sözü layık göremiyorum. Seni
anlatmaya övmeye, sevmeye…diller kafi değil…
Kalbini meşgul eden şeylerim var ya, uzun zamandır onlardan
bi-haberim. Ancak bir şey söylemeliyim yine de, bugüne kadar söylediğim
hakikatlerin en hakikati ve bu en doğru olanı, kalbimin sağında solunda kırıntı
halinde kalmış senden gayri hiç bir düşünce ve alaka yok artık. Dahası şimdi
izlerini bile sildin…hiç bir şey bırakmadın…nasıl bir şey olduğunu ben
yaşamasam sana anlatmam imkansız bir hal bu.
Senden duyduğum bu kadar içten sevginin karşısında o kadar
mahcubum ki, üzüldüğümüz günler aklıma geliyor da neden diye kendime bir daha
kızıyorum.
Sen şu varlık âleminde sevilmek için yaratılmış veya
sevmenin en güzelini bilen tanrımsın.
Yüce bir vasıfla beni öyle seviyorsun ki karşılıksız ve
ihsanın sonsuz.
Ne demeli nasıl demeli, bu denli sözler için…diyorum bir
can vermeli minik bir kuş gibi ellerine düşmeli.
Sevdam!
Koruyucum güzel meleğim!
Sen benim dünya ve ahiretteki kanatlarım gibisin. Beni
ulaşamayacağım yerlere mekânlara taşıyorsun daima. Büyükler derler ki
sevdiklerine “gönlümün matkabısın”
Sana ilginç gelebilir. Matkap yol açan demek, en sert şeyi
açan delip sıkıntıyı gideren, ona ferahlık veren, öylece düşün…delen delici
gibi değil.
Aşkım söz bitmez…zamanı biraz sana da bırakayım. Ayrılasım
yok aslında…ben ayrılmadan yine de seninleyim. İki kızıl yanağından ve
dudağından doya doya öpüyorum.
Aşkım…
İsmail Hakkı Altuntaş
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar