Sevgili (Beloved) And Aşk (Love)
Âteş (Persian): 1. od, hareret, kızgınlık [fire, heat, fever] 2. aşk, sevda, tutku, acı, ızdırap [love, passion, pain, suffering], Ateş etmek [to shoot], Ateşe atılmak: Canını riske etmek [to risk one’s life blindly], Ateşle barut aynı yerde durmaz: Genç erkek ve kız yalnız bırakılmaz [lit. Fire and powder cannot stay together – It is dangerous to leave young people (boys and girls) together], Ateş bacayı sardı: İki taraf arasında aşk başladı [lit. The fire has caught the chimney – The love affair is out of control], Ateş kırmızısı: Parlak kırmızı [fiery red], Ateş pahası: çok pahalı [too expensive], Aşk ateşi [fire of love]. âteş-i sûzân (the biggest fire).
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar