Eşeklik Etme
Tanrı’nın tek dostu yine kendisi.
O’na lâyık olan yine Odur, değil başkası.
Biri sorarsa sana: Ne dersin?
Kaybetmedin bir şey; neyi ararsın?
Birincisi, bulacağını nasıl bulacaksın?
Kaybolunca bir şey, aramaya koşacaksın.
Saçmalıktır uğraşmak bu hasret içinde.
Nice canlar çıktı bu hasret ile.
Bütün sıddıkların yüreği kan doldu.
Kim bilir ki onun sırrı nasıldır?
Bakar mısın, binlerce yıldır İblis’in işi
Tanrıyı teşbih ile takdis etmekti.
Herkes O na ibadeti bir yana koydu
Kendini beğenmişlikle ibadeti unuttu.
Gönlü kanlandı, yeri sıkıntılı oldu
**
Sen geceleyin Tanrı’ya açarsın sırrını
Gündüz oldu mu iftihar eder, herkese söylersin.
Kul isen, ibadetine paha biçme.
Bu Tanrı ya şirk koşmak demektir.
Sen ibadetini yüz kere satarsan
Şunu iyi bil, Tanrı o ibadete alıcı olmaz.
İkiyüzlülük, kendini beğenmişlik ateşten dağdır.
Bunun Cehennem dağı olduğunu bilmiyor musun?
Sen İblis gibi ibadet etmiş olsaydın
Böyle böbürlenince, İblis olurdun.
Şu böbürlenmene bak; dünya ibadeti buysa
Pamuk ambarına düşmüş ateşten yoktur farkı.
Görmüş geçirmiş biri vekalet yoluyla
Yürüyerek kırk defa hacca gitmişti.
Son haccma gitmişti ama
Tarikat hükümlerinden biri geldi aklına.
Dedi: Yürüyerek kırk defa gittim hacca.
Doğrusu çok sıkıntı çektim bu yolculuklarda.
Kendindeki böbürlenmeyi görünce kalktı ayağa
Tellal çıkarttı Mekkede sağa sola.
“Bu zalim yayan haccetmiştir kırk defa
Kırk haccını kim satın alır bir ekmeğe?”
Bir ekmeğe sattı haccını, ekmeği verdi köpeğe
Bir ihtiyar yetişti arkasından rüzgâr hızıyla.
Ensesine vurdu tokadı, sonra dedi ona:
Be hey eşek! Şimdi eşekliğin sırası mı?
Kırk haccı bir ekmeğe sattım diye
Neden giriyorsun havalara?
Âdem içi nur dolu sekiz Cenneti
İki buğdaya sattı! Yıkıl şimdi karşımdan!
Esrârnâme/Ferîdüddîn Attâr
Tezkiretül-evliyâda geçen bir hikâyeye göre Şeyh Abulkasım Nasrâbâdî vekaleten kırk kez hacca gitmişti. Bir gün Mekke’de aç, susuz, cılız bir köpek gördü. Şeyhin köpeğe verecek bir şeyi yoktu.
“Kırk haccımı kim bir ekmeğe alır?” diye seslendi çevresine. Biri geldi, şahit huzurunda onıın kırk haccını bir ekmeğe satın aldı. Şeyh de ekmeği köpeğe yedirdi. Görmüş geçirmiş biri onu uzaktan izledi. Yerinden kalktı, gelip Şeyhe bir yumruk attı.
“Be hey ahmak! Kırk haccını bir ekmeğe satarak bir iş yaptığını mı sanıyorsun? Benim babam (Adem) Cenneti iki buğdaya sattı. Bu ekmekte en az bin buğday var!" diye çıkıştı. Şeyh bu sözden çok utanıp bir köşeye çekildi.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar