Print Friendly and PDF

Kadınların İnce Çizgisi



Erkekler, kendilerini uğraştıran ve merakta bırakan kadınların davranışını, “sadistlik” olarak ifade ederler. Bunun nedeni kadınların beğenilme arzularına bağlarlar. Çünkü kadınlar, sevdikleri erkekleri kendilerine bağlamak için planlar kurar ve gizemli hareketlerle merakta bırakmayı severler. Sonunda aşklarında tutarlı olan erkekler, kadınların güvenini kazanırlar.

Bu nedenle bu tip kadınlar için, “sevgi yorucusu, zulmeden, sadist” gibi yakıştırmalar kullanılmış ve kadının anlaşılmaz olduğu söylenir. Yine erkekler, kadınların beğenilme arzularını, narsistlik özeliklerine bağlarlar. Bu sebeple “ayna” önemli bir yere sahiptir. Çünkü kadınların ekserisi, vücutlarını ayna önünde seyredip beğenilen bir kadın olmanın hayalini kurarlar.

Bunun yanında ailelerine ve çevrelerine karşı aidiyet duygusu oluşturduklarından sosyal hayatta deneyimsiz olan kadınlar, aşk ilişkilerinde de erkekler karşısında edilgen konumda olmaktadırlar. Aşk ilişkilerinde gözleriyle konuşup sezgileriyle hareket ederler. Bu deneyimsizlikleri kadınları, annelerini model almaya itmiştir. Bunun sonucunda annelerinin yönlendirmesiyle zengin erkeklerle çıkara dayalı evlilik yapmışlardır. Anneyi model alan kadınlar, mutsuz bir evlilik yaşamaya başlamışlardır. Sonrasında ya bu şekilde evliliklerine devam etmişler ya da kocalarını başka bir erkekle aldatmaktadırlar.

Aşka dayalı evlilikleri olan  kadınların, geneli mutsuz ve hayal kırıklıklarıyla dolu bir yaşamla karşılaşmıştır. Bununla beraber kocalarını aldatan kadınları bu noktaya getiren erkeğin olduğu söylenebilir.

Kadınlar, mutlu olacakları aşkın peşindedirler. Bu yüzden de sevdikleri erkeğe, bütünüyle sahip olmak isterler. Sevdikleri erkeklerden en büyük beklentileri, sevilen kadın olma arzularıdır. Çünkü aşklarının karşılığında, sürekli ilgi görmek isterler. Bu da kadınların, eşlerine aşkla bağlandıklarını gösterir. Kadınların, aşk ilişkilerinde bir erkeği tutkuyla sevebilmelerinin koşulu ise güvendir.

Kadınlar, genellikle kendilerine güven veren, iradeli ve görünüşü ile kişiliği uyumlu erkeklerle ilişki kurmayı tercih ederler. Buna karşın erkeklerse, cinselliklerini ön planda tutan olgun ve çekici kadınlara ilgi duyarlar. Arzuladıkları, ama dokunamadıkları bu kadınların süs eşyalarından, elbiselerinden cinsel fanteziler kurarak kendilerini tatmin ederler. Bu nedenle erkeklerin kadınlara cinsel açıdan yaklaşımlarında, fetişist davranışlar sergilediklerini söyleyebiliriz.

Erkekler, cinsel açıdan çekici olan bu tip kadınlarla evlenmezler. Görgülü, güzel, genç, millî değerlere sahip, namuslu, zeki, halktan kopmamış kadınlarla evlenmeyi tercih ederler. Beğendikleri kadınlarla, genelde seyahat ortamında karşılaşırlar. Özellikle yurt dışına yapılan seyahatler, erkeklere beğendikleri kadınlara daha rahat yaklaşabilme imkânı sağlamıştır.

Genelde kadın ile erkek arasındaki yaş farkı 12-13 arasındadır. Kadınların kendilerinden yaşlı bir erkek seçmelerinin temelinde, Electra karmaşası olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü kendilerini, yaşça büyük erkeklerin yanında daha çocuk, daha rahat ve güvende hissederler. Buna, çevrelerindeki genç erkeklerin bedenlerini nesneleştirmesine karşın, yaşı ileride olan erkeklerin cinselliklerini ön planda tutmamaları da etkendir.

Böylece çevreleriyle çelişen bir hayat süren bu tip kadınlar, kendilerini koruyan ve yeni bir yaşam sunan orta yaşın üzerinde erkeklerle evlenerek toplum önünde rahatlık duyarlar.

Kadın kimliği ile toplumsal yaşamda değişmeye başlayan kadın kimliği paralellik gösterir. Yaşanan kültürel yozlaşmadan duyulan kaygı  kadın üzerinde odaklanır; kadının lüks düşkünü, millî değerlerini küçümseyen, sosyete hayatına özenen davranışlarını ve fikirleri  eleştirilmiştir. Mesela toplumsal değerlerle uyuşan davranışlara sahip ideal kadınlar; gelenekçi, ailesine bağlı, özverili, namuslu, toplumsal değerlerle uyuşan yapıdadırlar. Toplumla çelişen davranışları sergileyen kötü kadınlar ise, erkekler konusunda deneyimli, cinselliklerini ön planda tutan, eğlence ve lüks düşkünü nitelikte düşünülür.

Aile hayatındaki sadakatsiz eşler, boşanma, annelerin eğitimsizliği, evdeki baba otoritesinin zayıflaması, apartmanların ahlâksızlığın mekânı olarak kullanılması, kaç-göçün kalkmasından sonra kitle ulaşım araçlarında yaşanan cinsel tacizler gibi sosyolojik unsurları, kadın-erkek ilişkileri zemininde değerlendirerek, bunların toplumsal yönüne işaret etmeliyiz.

 

Sonra zengin sınıfa mensup aileler, kızlarını yabancı okullara gönderirlerken; orta sınıfa mensup aileler ise öğretmen veya sanat okullarına yollarlar. Orta sınıftan gelen kızlar ise evdeki baba otoritesi eksikliğinden lüks bir hayatın peşinden giderler. Yine de Orta sınıftan gelen, halkla bağını koparmamış, üretime dâhil, üniversite mezunu genç kızların toplumsal yozlaşmanın önüne geçeceği fikridir. Böylece kurtuluşu yeni düzen içinde sivrilecek orta sınıfın insanlarında görülmelidir.

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar