Abıhayat Bile Senin Aşkınla Arkda
48
Can
arkında âbıhayat gibi akmada sevgin; abıhayat bile senin aşkınla arkda, seni
araya-araya akıp gitmede.
Dünya,
bildik kuşların seni övüş nağmeleriyle dopdolu, kuşlar anıldı mı gönül kuşüm
uçmada sanki.
Onların
artışıyla vereyim canımı, hoş bir halde, gülerek vereyim bu cani; can,
sevgiliyi anarak bedenden, giderse nasıl olur da gülmez?
* Her can kuşu bir halka yapmış, üveyk
gibi boynuna takmış, hepsi de benim gibi bir kafes yapmışlar, Süleyman'ın
tapısına gidiyor.
Noksandan
münezzeh varlığa mensub olan herkesin canından ,her an bit ruhanî hal, sarhoş,
yıkık; varlığından geçmiş bir halde tâ rahmet sahibinin arşına dek gitmede.
Can
nedir? Yüce padişahların küpü, içinde de gökyüzünün şarabı var; işte bu yüzden
ya, şimdi söz de âşıklar gibi dağınık bir halde gidiyor.
640.
Yememde bir ayrı zevk, yaşamamda bir ayrı zevk, söylememde bir ayrı zevk...
Ötesi de böyle gidiyor işte.
Bu
meyanda seninle çekişiyoruz ya. Ey ay yüzlü dilber, ne de güze! meydan; fakat
kimin atı topalsa onun harcı değil bu meydan, topallar gidiyorlar bu meydandan.
Ay,
senin çevgenine karşı kendisini bir top haline koydu, güneş de caniyle
Oynamada, top gibi yuvarlanıp gitmede.
Ayla
güneş çok koştular, fakat tapına yol bulamadılar da nuruna boyandılar,
sayvandan dışarda gitmedeler.
Dışardaki
nûr bu olursa devlete ulaşan nasıl temkine kavuşur ya- rabbi, nasıl pırıl-prıl
parlayıp gider yarabbi. [1]
[1] Cilt 1, Gazel, 48
Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan :
Abdülbâkiy GÖLPINARLI, İstanbul Remzi Kitabevî , Yükselen Matbaası İstanbul —
1957
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar