printfriendly-pdf-button-nobg-md

İş İşten Geçti (mi)

Bunlarada Bakarsınız

 

23 Temmuz .1947, Çarşamba

Biricik aşkım benim, Senden yeni

mektup alamadım; ama daha geçen hafta iki tane almıştım, bu yüzden onları bir

kez daha okudum. Biliyorsun, kumar oynamanı onayladığımı söyleyemem. Ama bütün

gün çalışıyorsan neden olmasın?

Önemli olan çalıştığında adam akıllı

çalışman, çalışmayı bıraktığında da dinlenmek için gerçekten sevdiğin şeyi

yapman. Ben içmeyi tercih ederim; ama bu da kumardan ne daha iyi ne de daha

kötü. Bu aralar galiba çok

fazla içiyorum; çünkü seni çok özledim.

Böyle olacağım hiç düşünmemiştim.

Nelson, sevgilim, sen bu dünyadaki en hoş adamsın, oraya gelebilmem için her

şeyi ayarlamaya çalışman çok güzel; ama sadece bir dilek bu. Hala yaşıyorsan ve

beni seviyorsan, başka bir şey yapmaya ne gerek var?

Yapacak bir şey yok. Eğer on

dolara bir araba alabilirsen ve kullanabilirsen çok hoş olur; ama sadece otobüsler

ve uçaklar, uçağı da boşver sadece otobüs de bize yeter, küçük mutfağımızda

sadece biftek ve mısır olsa, biftek de olmasın sadece mısırla mutlu olabiliriz,

değil mi?

Bilirsin ben gösterişe düşkün değilimdir;

sadece ekmek, patates, su ve aşkla yaşayabilirim. Bunlar için kafa yormana

gerek yok. Evet biraz korkuyorum, bu doğru. Öğleden sonra, Satre'ın filmini

izledim, oldukça iyiydi; ama olması gerektiği kadar değil. Neyse, sorun bu

değil.

Sorun şu ki filmin öyküsü beni

biraz rahatsız etti . Birbirini seven ve öldükten sonra karşılaşan bir kadınla

bir adamın öyküsüydü, birbirlerini sevdiklerinden dünyaya dönmelerine izin

verildi, eğer bu aşkı gerçekten yaşayan bir aşk haline getirebilirlerse sonsuza

kadar yaşayabileceklerdi; ama başaramazlarsa yeniden öleceklerdi. Sonunda

başarısız oldular.

Gerçekten çok dokunaklıydı, seni

ve beni düşündüm. Biz birbirimizi anılarımız, umutlarımız ve mektuplarımızla, aramızdaki

mesafeye rağmen seviyoruz, bu aşkı gerçekten bitmeyecek mutlu bir aşk

yapabilecek miyiz?

Yapmalıyız. Yapabileceğimize de

inanıyorum; ama kolay olmayacak. Nelson, seni seviyorum. Ama sana hayatımı

adamazsam bu aşkı hak eder miyim?

 Hayatımı sana adayamayacağımı açıklamaya çalışmıştım

Beni anlıyor musun?

 Bana gücenmedin mi?

 Hiç gücenmeyecek misin?

 Her zaman sana verdiğimin aşk olduğuna mı

inanacaksın?

 Belki de bunları sormamalıyım, bunları

böylesine apaçık söylemek bana çok acı veriyor. Ama bir türlü bundan kurtulamıyorum,

kendime sürekli bunları soruyorum. Sana yalan söylememeliyim, senden bir şey

gizlememeliyim. İki aydır çok kötüyüm; sürekli içimi kemiren, kalbimi acıtan

bir soru var: Her şeyini vermeye hazır değilken, kendinden bir şeyler vermek

doğru mu?

 Benden istemesine rağmen bütün hayatımı ona vermeyi

düşünmüyorsam, onu sevebilir miyim, ona bunu söyleyebilir miyim?

 Benden nefret etmez mi?

 Nelson, aşkım bu konuda konuşmamak benim için

çok daha kolay olurdu. Kolay olurdu; çünkü sen bu konuda hiçbir şey söylemedin;

ama birbirimize yalan söyleyemeyeceğimizi, sessiz kalamayacağımızı söylemen öyle

güzeldi ki. Aramızda oluşabilecek her türlü kötü duygudan, aldatmacadan,

kırgınlıktan nefret ediyorum. Ama bunları yazdığıma göre her şeyi göze almış

durumdayım. İstemezsen cevap yazma, bunları karşılaştığımızda yüz yüze konuşuruz.

Hatırlıyor musun bir keresinde sana çok fazla saygı duyduğumu söylemiştim; işte

bu yüzden yazdım bunları. Benden bütün hayatımı istiyorsun demek istemiyorum,

söylemek istediğim sadece şu: Tekrar karşılaştığımızda ne olacağını bilmiyoruz;

yalnız şunu biliyorum ki ne olursa olsun, sana her şeyimi veremem, bu yüzden de

kendimi kötü hissediyorum. Ah, sevgilim, bu kadar uzakta olmak, böylesine önemli

şeyler konuşurken birbirimizin yüzüne bakamamak ne korkunç bir şey. Aşkın

sadece "seni seviyorum" demekten fazla bir şey olduğunu, gerçeği

söylemeye çalışmanın da aşk olduğunu hissedebiliyor musun?

 Aşkını istediğim kadar aşkını hak etmeyi de

istediğimi anlıyor musun?

 Bu mektubu sevgi dolu bir kalple, başımı omzunda hissederek okumalısın. Belki de bütün bu söylediklerim sana çocukça gelecek, kimbilir belki de zaten bunları biliyorsun. Bu akşam bunları yazmaktan kendimi alamadım sadece. Aşkımız gerçek olmalı, kavuştuğumuzda bunu başarmalıyız. Kendime güvendiğim kadar sana da güveniyorum. Aklından neler geçiyorsa geçsin, öp beni.

Simone'un

Simone de Beauvoir/AŞK MEKTUPLARI sh:56-58

https://www.youtube.com/watch?v=OGW5WdnyOE8&t=135s

https://www.youtube.com/watch?v=OufbW-7pbgU&t=40s

 

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar