Yaram
Göğsümde bir yara var elim değince ağrıyor değmese de. Soruyorum…ne yapacağım?
Belki ölümü beklemek… onu da isteyince vermiyorlar.
Yaraya dedim ki: sen beni terk etmezsin bende senden ayrılamam…öyleyse bu acı olmasa daha iyi değil mi?
Cevap yaradan duyulur mu, yara yaradır.
Şunu anladım…hayat sana bu kadardan fazlasını vermeyecekse yaranı kanatma. Kapansın iyileşince o senden ayılır, zaten.
Şimdi yaram kanıyor…bu ne o zaman? İyi mi kötü mü?
Aşçı Dedem bir hikaye anlatırdı… ben yalancıyım galiba en doğrusu bu…
Galata Mevlevîhânesi’nde, Mesnevi şârihi İsmail Rusûhî Ankarâvî Hazretleri medfundur. Kendileri bir zaman hastalanmış ve birkaç hafta mukabeleye çıkamamışlar. Öteden beri kendisine Ganem ismi verilmiş bir dervişi varmış. Hazret’in üç dört hafta semahaneye çıkamadıklarından pek üzgün olan Ganem Dede de, Aşçı Dede’ye: Sultanımıza ne oldu? Çok hasretiz… Ne vakit mukabeleye çıkacaklar?
Diye sormuş. Aşçı Dede de: Vallahi Ganem Dede, Efendimiz çok rahatsız! Diye cevap verince Ganem Dede ağlamaya başlamış ve: Ne olur, bir Fatiha çeksen de, sultanımın uğruna ben kurban gitsem! Demiş. Bunun üzerine Aşçı Dede bir Fatiha çekmiş ve Ganem Dede de derhal cemâle yürümüş. Bundan sonra da Hazret gittikçe iyileşerek semahaneye teşrif etmeye başlamışlar. Ganem Dede’nin başının, Hazret’in türbesi içine tesadüf ettiği bilinir.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar