Mustafâ [salla’llâhü aleyhi ve sellem] Gibi Karanlık Gecede Arılık Aramıya Bak
44
Vakit
gecikti, vakit gecikti, güneş kuyuya girdi; ey bahtı yar, talihi yaver kişiler,
ayın doğacağı çağ, geldi çattı.
Sâki,
kadehe doğru yürü; bekçi, dama çık,- ey rahatı, kararı kalmıyan can, yürü, o
padişah halvet istiyor.
Gözleri
aydınlatan gözyaşları, harmanımı yakıp kül eden sabır, hattâ hani o yol-yordam
öğrettiğin akıl, hepsi de gece yarısı yollarını sapıtıp gitti.
600.
* Gönülleri aydın erlerin canlan gönül nuruyla geceyi aydınlattılar, Hintliye
benziyen gece, o Türk çadıra geldi diye naralar atarak kaçtı.
* Güzelim oyunlarla beydak gider, ferzin
olur; o kutlu yüzlünün sayesindeyse beydak gitti de şah oldu.
Geceleyin
ruhlar, makamlarına ulaşır; maksatlar hasıl olur, gecenin kadrini bilip anlıyan
kişi, gündüz gibi aydın bir gönül elde eder.
* Ey gündüz mahşer günü müsün yoksa? Ey
gece, Kadir gecesi misin yahut da Musa'nın Tanrı tecellisine mazhar olduğu ağaç
mısın sen?
* Geceleyin ay, yıldızları harman eder, ey
gün, yürü, git artık, bak, saman uğrusunun yolu sümbüle burcunun yüzünden
samanlarla doldu.
* Beden kuyusunda gaflete daima, gökyüzü
kovasına yapış; Yusuf o kovayı tuttu da kuyudan kurtuldu, mevkie erdi, devlete
erişti.
* Mustafâ [salla’llâhü aleyhi ve sellem] gibi karanlık gecede arılık aramıya bak; çünkü
o padişah bir gece Miraç etti de, eşsiz benzersiz bir hale geldi.
Gece
yüzünden âlem sustu, sen de artık tezcanla aramıya, aktarmıya koyul; çünkü
ses, gürültü, halvet yurdunun huzurunu kaçırır.
* Ey Tebrizli Şems sen gece perdesine de
muhtaç değilsin, ondan da sıyrılmışsın; ne doğudasın, ne batıda; işte şimdi söz
kısaldı. [1]
[1] Cilt 1, Gazel, 44
Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan :
Abdülbâkiy GÖLPINARLI, İstanbul Remzi Kitabevî , Yükselen Matbaası İstanbul —
1957
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar