Benim Hû’m
Ebû
Bekir b. Fûrek (k.s) şöyle diyordu: Huve, He ve Vav olmak üzere iki harften
oluşur.
He boğazın en aşağı kısmından çıkar ki bu mehâric[-i hurûfun] en son kısmıdır.
Vav ise
dudaktan çıkar ki bu da mehâric[-i hurûfun] ilk kısmıdır. Sanki Huve sözü her
hâdisin
kendisinde başlayıp kendisinde bittiğine işâret etmektedir. Onun için ibtida ve
intiha
yoktur. Allah’u Teâlâ’nın “O evveldir, âhirdir” sözünün anlamı şudur: “O
evveldir”
O’nun kıdemini “O âhirdir” ise yokluğun imkânsızlığını haber vermektedir. […]
Sûfîlerden biri şöyle demiştir. Hayret içinde kalmışlardan (vâlih) birini
gördüm ve dedim
ki: ‘İsmin nedir?’ dedi ki: ‘Hû/O’. Dedim ki: ‘Sen kimsin?’ dedi ki: ‘Hû’.
Dedim ki:
‘Nerden geldin?’ dedi ki: ‘Hû’. Dedim ki ‘Hû’ sözünle kimi kastediyorsun. Dedi
ki: ‘Hû’.
O’na ne sorduysam cevabında ancak ‘Hû’ dedi. Dedim ki: Belki de sen Allah’ı
kastediyorsun ha? Bağırdı ve ruhunu teslim etti.
İşâret ehlinden biri şöyle demiştir: ‘Şüphesiz Allah Teâlâ Hû sözüyle
sırları ortaya
çıkarandır (kâşif). Yine Hû sözüyle -Hû dışında- isimleri kalplere açandır’.
Denildi ki: ‘Allah muhiplere (huyyem) Hû kavliyle muhabbet ehline (muheyyimîn)
Allah
kavliyle, âlimlere Ehad kavliyle, Avama ‘Doğmadı ve doğurmadı ve O’nun dengi
yoktur’ kavliyle mükâşef olur.
Kuşeyrî,
Şerhu Esmâillâhi’l-Hüsnâ, s. 71-72.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar