Print Friendly and PDF

O Rûh, Tanrı'ya En Yakın Meleklerden Bile Usandı, Halvet İstiyor

Bunlarada Bakarsınız

 


45

Vakit geçti, akşam oldu, güneş kuyuya girdi. Âşıkların can güneşi de Tanrı halvetine daldı.

610. * Hintlilerin arasındaki Türk, gece içinde bir gündüzdür adetâ. Geceleyin gürültüyü bırak, çünkü o Türk, çadıra girdi artık.

Bu aydınlıktan bîr koku alırsan uykuyu ateşe verir, yakarsın, zühre geceleri yürüyüp gitmek, kulluk etmek yüzünden aya eş oldu.

Geceleyin yola düşmüşüz, ardımızda da Hintliler var; çünkü biz altın çaldık bekçi de haber aldı.

Gece yol almayı öğrenmişiz, yüzlerce bekçiyi yakıp yandırmışız, yanaklarımız gül gibi yalımlanmada, çünkü beydakımız şah oldu.

Yeryüzünün pazaryeri dağıldı, yıldızların pazarını seyret; tan- yerleri, yıldızlarla, değerli incilerle bir harman yeri oldu.

Niceye bir bu beden bineğinden çekeceğim bunu, benden bo yuna saman ister ,arpa ister; halbuki gökyüzünde saman uğrusunun yolu, onun için samanlarla doldu.

Binek hayvanının nasibi yoktur, yüzünü devlet yüzüne koyamaz; devlet o canın nasibidir ki eşi benzeri bulunmaz onun.

Bedeni gördün ya, cana da bak. Mücevheri gördün ya, madeni de seyret; şu eşi bulunmaz acayip imana bak ki iman bile ona dalınca yolunu kaybetti gitti.

Mâna, boyuna diyor ki: Bana şu eski hırkayı giydirme; söz gerçekten de eski bir hırka, öylesine eski ki herkes eğleniyor onunla, dillere düşmüş.

Ben de ey mâna diyorum, gel, rûh gibi sen de şekle gir, gir de hırkalar da, eski elbiseler de canın nuruyla ipekli haline gelsin.

620. * Yeter artık bez yıkamayı bırak da periler duymasın, çünkü peri şöyle dürsün, o rûh, Tanrı'ya en yakın meleklerden bile usandı, halvet istiyor. [1]



[1] Cilt 1, Gazel, 45

Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI, İstanbul Remzi Kitabevî , Yükselen Matbaası İstanbul — 1957

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar