Aşkın Neresinde
Küçükken neden biran önce büyümek ister ki
insan.
Büyürken
acıların da büyüyeceğini hiç düşünmez.
Oysa ki hayat öyle zor sınavlarla doludur ki
büyüdükçe sınavlarında zorlaşır.
Hele ki yaşadığın hayatın gidişatı hep
ummadığın şeyler çıkarırsa karşına.
Küçükken âşık olmak nedir bilmezken veya anlamazken
dahası aşk kelimesini kullanmak bile utanç kaynağı olmuştur hepimize.
Hiç unutmam çocukluğumda TRT de aşk gemisi
adında bir dizi vardı.
Bu akşam televizyonda ne var diye konusu
geçince dahi Aşk gemisi var diyemez hep çekinirdik.
Sanki bu bir suçtu adını söylemek veya bir günahtı.
Bizlere neden aşk kelimesinden dahi utanmak
gerektiği hissi verilmişti.
Bunun sebebi neydi hep düşünürdüm.
Aşk aslında dünyanın en güzel en yaşanası
duygusu ancak nedendir bilmem çocukluğumuzdan ve günümüze kadar hep ayıplanacak
bir şey gibi algılatılıyor.
Yaş ilerledikçe okuldaki kız veya erkek arkadaşlarımın
konuştukları ile mektuplaşmaları bile bana aşkı çağrıştırmazdı. Onlar da bunu
hep bir oyun eğlence gibi görürlerdi.
Bende bunun bir oyun olmayacağını çok farklı
bir şey olması gerektiğini düşünürdüm.
O yaşımda bile bunu düşündüğüme göre çok
nadir bulunan bir hazine olmalıydı.
Hayatımı hep ömrüm boyunca bir kişiye adamalı
ve ona aşık olmalıyım diyerek buna odaklamıştım.
Ama âşık olmak başka bir şey bunu
planlayamazsın.
İstesen de zorla bir kimseyi sevemezsin.
Aşk bambaşka bir dünya serer önüne.
Bazısı birinin gülüşüne ya da bakışına
vurulur kapılıp gider.
Bu aşk değildir.
Aşk bence ruhun hoşnutluğu.
İki ruhun birbirini çekimi.
Çekim gücü ne kadar yoğun olursa hele birde
kavuşmak yoksa ve engellerle kaplıysa, hayatındaki
acısı da o kadar büyük olur.
Aşk aslında açıdan ibarettir.
Acı çekmeden gerçek aşkı yaşayamazsın.
Ayrıca aşkı herkes de yaşayamaz.
Bunun için Allah’ın seçtiği kullardan
olmalısın.
Onlar seçilmiş şanslı ruhlardan olmalılar.
Onların ne kadar çok içleri kan ağlasa da
aşkın verdiği her acıya razıdırlar.
Belki de büyük bir haz ve zevk veriyordur.
İnanabiliyor musunuz, insan acıdan zevk
alabilir mi?
Garip olan bir tek bu olsa yine iyi.
Bu tuhaf bir duygu hem kavuşamayacağın birine
tutulmuşsun acı içindesin. Bu durum tükenmişlik denen sendromu yok ediyor olmalı.
Bir yandan insana yaşama bağlanma hissi veriyor…galiba. Bazen kendi kendine
gülümsetiyor bazen de durduk yere ağlamaklı kılıyor,
İki tarafı kesen bıçak darbeleri arasında
duygu geçişleri yaşatıyor. Bunları hissetmeyen biri nasıl olurda yaşıyorum
diyebilir. Yahut yaşamak nedir bilebilir mi?
ilber
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar