James Grady...Condor
James Grady'nin Kronolojik ve
Kapsamlı Yaşamı ve Kariyeri
James Grady, gerilim / thriller,
casusluk ve polis prosedürel / police procedural romanlarıyla tanınan,
Amerika Birleşik Devletleri / ABD’li yazar ve araştırmacı gazetecidir.
Kariyeri, hem eleştirmenlerden büyük beğeni toplamış hem de popüler kültürde
derin izler bırakmış eserlerle doludur.
Erken Yaşamı ve Eğitimi
(1949–1972)
James Grady, 30 Nisan 1949
tarihinde Montana, Shelby’de doğmuştur. Ailesi Montana’nın kuzeyine 1884
yılında yerleşen Martin ailesine mensuptur. Babası Thomas W. Grady, bir çiftçi
ailesinden gelmekte olup, Grady yaklaşık 17 yaşındayken Shelby’deki Roxy sinemasını
işletmiştir. Grady, memleketi Shelby’yi, “American Graffiti ve The
Last Picture Show arasında bir geçiş bölgesi” olarak tanımlamaktadır.
Yazmaya henüz dört yaşındayken,
hikâyelerini annesine dikte ederek başlamıştır. Lise yıllarında da yaratıcı
yazarlıkta başarı göstermiştir; 1967’de lise son sınıf oyununun yazarlığını
üstlenmiştir. İlginç bir detay olarak, Genç Cumhuriyetçi / Teenage
Republican olarak 1964 Cumhuriyetçi Parti Eyalet Kurultayının Platform
Komitesinin en genç üyesi olmuştur.
1967’de Shelby Lisesinden mezun
olduktan sonra, Montana Üniversitesinde Gazetecilik alanında lisans / B.A.
eğitimi almıştır (1972 mezunu, ancak üniversite eğitimini teknik olarak 1971’de
tamamlamıştır). Bu dönemde şair Richard Hugo ile çalışmıştır. Üniversite
yıllarında tatillerde Chicago'daki Siyah Topluluk Eylem Grubunda çalışmış ve
dönemin savaş karşıtı politikalarıyla ilgilenmiştir. Üniversite gazetesi The
Kaimin'de film eleştirmenliği yapmıştır. Üniversitede kendi parasını
kazanmak amacıyla dört yaz boyunca Shelby’deki şehir yolu, su ve kanalizasyon
ekibinde çalışmıştır.
- 1971: Grady, Ocak'tan Nisan'a kadar ABD Senatörü Lee
Metcalf (D-MT) için Sears Kongre Gazetecilik Stajyeri / Intern
olarak Washington D.C. / DC kadrosunda görev yapmıştır.
- 1971–1972: Montana eyaletinin 1972'de yenilenen Anayasa
Konvansiyonu / Constitutional Convention için Araştırma Analisti ve
komite yardımcısı olarak görev almıştır.
Yazarlık Kariyerinin Başlangıcı
ve Condor (1973–1979)
Montana’ya döndükten sonra,
itfaiye musluğu / fire hydrant müfettişliğinden çocuk suçluluğunu önleme
görevliliğine kadar çeşitli işlerde çalışmıştır; bu tuhaf işler, ilk romanını
bitirmesine olanak sağlamıştır.
- 1973: Yıllarca kısa hikâye ve şiirleri için red
mektupları / rejection slips aldıktan sonra, ilk romanı olan “Six
Days of the Condor” (Akbabanın Altı Günü) adlı eserini yayımlamıştır.
Romanı, Helena, Montana’da, dört ay boyunca gece ve hafta sonları mutfakta
bir köşede oturarak yazmıştır ve olay örgüsünün altı güne sığdığını fark
ettiğinde ismine karar vermiştir (o dönemde “seven days” / yedi gün
başlıklı bir gerilim / thriller zaten vardı). Casusluk kod adı
olarak "akbaba"dan / vulture daha havalı olduğu için
"Condor"u seçmiştir.
- 1974: Roman yayımlanmış ve anında sansasyonel bir
çoksatar / bestseller olmuştur. Hollywood'a satılmıştır. Grady, bu
yıl ayrıca ABD Senatörü Lee Metcalf’in kadrosunda bir burs / fellowship
ile görev yapmıştır.
- 1975: Six Days of the Condor romanı, Sydney
Pollack yönetmenliğinde, Robert Redford ve Faye Dunaway’in başrollerini
paylaştığı “Three Days of the Condor” (Akbabanın Üç Günü) adıyla
sinemaya uyarlanmıştır. Grady, bu uyarlamayı kitaptan daha iyi bir film
olarak değerlendirmektedir.
- 1975: İkinci romanı olan “The Great Pebble Affair”
(Büyük Çakıl Olayı), Brit Shelby takma adıyla yayımlanmıştır.
- 1975: Grady, Pulitzer Ödüllü araştırmacı gazeteci Jack
Anderson'ın kadrosuna katılmış ve 1979 ortalarına kadar onun için
çalışmıştır. Bu süre zarfında casusluktan uyuşturucu kaçakçılığına kadar
birçok konuyu araştırmıştır. Bu deneyim, kurgusal çalışmalarına zemin
hazırlamıştır. Grady, romanlarında gerçek hayat ile kurguyu harmanlama / blending
real life and fiction konusunda ustadır.
- 1976: “Shadow of the Condor” (Akbabanın Gölgesi)
yayımlanmıştır. Bu romanı Senatör Lee Metcalf'e ithaf etmiştir.
Olgunluk Dönemi ve Diğer
Eserleri (1980–Günümüz)
- 1980: Jack Anderson’ın ekibinden ayrılarak tamamen
yazarlığa odaklanmıştır. “Catch the Wind” (Rüzgârı Yakala) adlı
romanı yayımlanmıştır.
- 1984: Özel dedektif John Rankin'in ilk kez sahneye
çıktığı “Runner in the Street” (Sokaktaki Koşucu) adlı romanı
yayımlanmıştır. Rankin, Washington D.C.'nin/DC'nin ve çağımızın benzersiz
bir özel dedektifidir.
- 1985: John Rankin serisinin bir diğer romanı olan “Hard
Bargains” (Zorlu Pazarlıklar) yayımlanmıştır. Ayrıca, Baltimore polis
teşkilatından Devlin Rourke'un başrolde olduğu “Razor Game” (Jilet
Oyunu / Colpo di rasoio / De maaaiende engel) adlı romanı
yayımlanmıştır. Bu romanı yazarken organize suç soruşturmalarından, D.C.
cinayet ve fuhuş ekipleriyle / prostitution squads geçirdiği
haftalardan ve Baltimore polisi ve muhabirleriyle yaptığı görüşmelerden
yararlanmıştır.
- 1985: Bonnie Goldstein ile evlenmiştir. Goldstein bir
yazardır. Grady, yönetmen Rachel Grady'nin üvey babası ve Nathan Grady'nin
öz babasıdır.
- 1987: “Just a Shot Away” (Sadece Bir Atış Uzakta)
yayımlanmıştır.
- 1988: "The Train" adlı kısa öyküsüyle Regardie's
Magazine Birincilik Ödülünü kazanmıştır.
- 1989: “Steeltown” (Çelik Şehir) yayımlanmıştır.
- 1991: “River of Darkness” (Karanlık Nehri)
romanı yayımlanmış, daha sonra “The Nature of the Game” (Oyunun Doğası)
adıyla yeniden basılmıştır.
- 1994: “Thunder” (Gök Gürültüsü) romanı
yayımlanmıştır. Bu roman, James Ellroy tarafından "muazzam bir üslup
sıçraması" olarak övülmüştür.
- 1996: “White Flame” (Beyaz Alev)
yayımlanmıştır. Aynı yıl Unusual Suspects adlı antolojiyi
düzenlemiş ve "Kiss the Sky" adlı kısa öyküsü bu derlemede yer
almıştır. "Kiss the Sky" hikayesi, daha sonra D.C. Noir 2:
The Classics antolojisinde de yer almıştır (2008).
- 2000: James Dalton takma adıyla “City of Shadows”
(Gölgeler Şehri) yayımlanmıştır.
- 2001: Fransa'nın Grand Prix du Roman Noir / Kara
Roman Büyük Ödülü'nü kazanmıştır.
- 2003/2004: İtalya'nın Raymond Chandler Madalyası / Raymond
Chandler Medal'nı kazanmıştır.
- 2005: Montana Üniversitesinden Seçkin Mezun / Distinguished
Alumni Award Ödülünü almıştır.
- 2006: “Mad Dogs” (Kudurmuş Köpekler) romanı
yayımlanmıştır. Bu roman, emekli ajanlar için gizli bir akıl hastanesinden
kaçan beş CIA katilini konu almaktadır. George Pelecanos, romanı
"modern casusluk geriliminin / thriller kralı"nın bir
geri dönüşü olarak nitelendirmiştir. Aynı yıl D.C. Noir
antolojisinde "The Bottom Line" (Temel Prensip) adlı kısa öyküsü
yayımlanmıştır.
- 2008: Londra'nın Daily Telegraph gazetesi
tarafından "Ölmeden Önce Okunması Gereken 50 Suç Yazarı"
arasında gösterilmiştir.
- 2015: “Last Days of the Condor” (Akbabanın Son
Günleri) romanı yayımlanmıştır.
- 2015: The Washington Post, Grady'nin nesir / prose
üslubunu George Orwell ve Bob Dylan’a benzetmiştir.
- 2017: Keir Graff ile birlikte “Montana Noir”
antolojisinin ortak editörlüğünü yapmıştır.
- 2019: Richard Malcolm'un (Condor) yer aldığı kısa öykü
koleksiyonu “Condor: The Short Takes” yayımlanmıştır. Bu
koleksiyon, “Russian Roulette of the Condor” (Akbabanın Rus Ruleti)
adlı bir novella / uzun hikâye içerir.
- 2022: “This Train” (Bu Tren) romanı
yayımlanmıştır.
Yazarlık Üslubu ve Ek Bilgiler
Grady, eserlerinde sıklıkla
Washington, D.C./DC'yi merkez alır, bu şehrin entrika, yolsuzluk ve amansız
mücadelelerin merkezi olduğunu vurgular. Washington'ın iç işleyişine dair derin
bir anlayışa sahiptir.
- Ödüller: Grady, yukarıda belirtilen ödüllere ek olarak,
Japonya’nın Baka-Misu Edebiyat Ödülü'nü de kazanmıştır. Ayrıca
Amerika Gizem Yazarları / Mystery Writers of America Edgar Ödülüne
de finalist olarak gösterilmiştir.
- Takma İsimler: Grady, Brit Shelby ve James Dalton takma
adlarını kullanmıştır. Ayrıca Nick Russell takma adını da kullanmıştır.
- Sinema ve Televizyon
Kariyeri: Grady, Paramount, CBS, FX
ve HBO dahil olmak üzere büyük stüdyolar için senaryo yazarı / scriptwriter
olarak çalışmıştır. Robert Ludlum ile birlikte Covert-One serisinde
üç kitapta ortak yazar olarak yer alan Gayle Lynds, David Morrell ile
birlikte Uluslararası Gerilim Yazarları / International Thriller
Writers organizasyonunun kurucusudur. First Blood (İlk Kan)
romanının yazarı olan David Morrell gibi, Grady'nin eserleri de sinemaya
uyarlanmış ve ona kültürel başarı getirmiştir.
- Condor Serisi Detayı: Six Days of the Condor romanının baş
kahramanı Ronald Leonard Malcolm, Condor kod adıyla anılır ve Merkezi
Haber Alma Teşkilatı / CIA ajanı olarak heyecan verici konumunu, Cervantes'in
Don Kişot’u hakkındaki bir üniversite sınavı sorusuna verdiği
dâhice / fake cevap sayesinde kazanmıştır. Malcolm'un görevi
casusluk romanlarını okuyup, cinayet çözme yöntemlerini ve ilgi çekici
konuları raporlamaktır (Bölüm 17).
- Yaşam Alanı: Grady, eşiyle birlikte Washington, D.C./DC
Beltway’in / Çevreyolunun içinde, bir banliyöde yaşamaktadır.
|
Yıl |
Olay/Eser |
Kaynak(lar) |
|
1949 (Nisan 30) |
Doğum: Shelby, Montana |
|
|
1964 |
Cumhuriyetçi Parti Eyalet
Kurultayı Platform Komitesinin en genç üyesi |
|
|
1967 |
Shelby Lisesi mezuniyeti;
lise son sınıf oyununu yazdı |
|
|
1971 (Ocak-Nisan) |
Senatör Lee Metcalf'in
Washington D.C./DC ekibinde stajyer |
|
|
1971–1972 |
Montana Anayasa
Konvansiyonunda Analist |
|
|
1972 |
Montana Üniversitesinden
Gazetecilik alanında mezuniyet |
|
|
1973 |
İlk romanı: “Six Days of
the Condor”'u tamamladı ve sattı |
|
|
1974 |
“Six Days of the Condor” yayımlandı; Senatör Metcalf’in kadrosunda görev
yaptı |
|
|
1975 |
Film uyarlaması: “Three
Days of the Condor” gösterime girdi |
|
|
1975 |
“The Great Pebble Affair” (Brit Shelby adıyla) yayımlandı |
|
|
1975–1979 (Ortası) |
Araştırmacı gazeteci Jack
Anderson’ın kadrosunda çalıştı |
|
|
1976 |
Roman: “Shadow of the
Condor” yayımlandı |
|
|
1980 |
Roman: “Catch the Wind”
yayımlandı |
|
|
1984 |
Roman: “Runner in the
Street” (John Rankin serisi) yayımlandı |
|
|
1985 |
Romanlar: “Hard Bargains”
ve “Razor Game” yayımlandı |
|
|
1985 |
Bonnie Goldstein ile evlendi |
|
|
1987 |
Roman: “Just a Shot Away”
yayımlandı |
|
|
1988 |
“The Train” kısa öyküsüyle Regardie's
Magazine ödülü |
|
|
1989 |
Roman: “Steeltown”
yayımlandı |
|
|
1991 |
Roman: “River of Darkness”
(yeniden basım: The Nature of the Game) yayımlandı |
|
|
1994 |
Roman: “Thunder”
yayımlandı |
|
|
1996 |
Roman: “White Flame”
yayımlandı; Unusual Suspects antolojisinin editörlüğünü yaptı |
|
|
2001 |
Fransa Grand Prix du Roman
Noir / Kara Roman Büyük Ödülü |
|
|
2006 |
Roman: “Mad Dogs”
yayımlandı |
|
|
2008 |
Daily Telegraph tarafından "Ölmeden Önce Okunması Gereken 50
Suç Yazarı" arasına seçildi |
|
|
2015 |
Roman: “Last Days of the
Condor” yayımlandı |
|
|
2017 |
Montana Noir antolojisinin ortak editörlüğü |
|
|
2019 |
Kısa öykü koleksiyonu: “Condor:
The Short Takes” yayımlandı |
|
|
2022 |
Roman: “This Train”
yayımlandı |
James Grady'nin yazar / author
ve araştırmacı gazeteci / investigative journalist kariyeri boyunca
kaleme aldığı eserler, özellikle casusluk / espionage ve gerilim / thriller
türündeki yapıtları, uluslararası çapta büyük bir başarı yakalamış ve bu başarı
sinema ve televizyon dünyasına da taşınmıştır. Grady’nin edebi eserleri içinde
filme veya diziye uyarlanan en önemli eserler aşağıda kronolojik olarak ve
detaylarıyla ele alınmıştır:
I. Condor Serisi: Başyapıt ve
İki Farklı Uyarlama
James Grady'nin kariyerini
uluslararası çapta tanımlayan ve en meşhur eseri olan romanı, "Six Days
of the Condor" (Akbabanın Altı Günü)'dür.
1. "Three Days of the Condor" (Akbabanın Üç
Günü) – Sinema Filmi (1975)
- Romanın Yayımlanması: Grady, bu ilk romanını yirmi dört yaşındayken
kaleme almış ve 1974 yılında yayımlamıştır. Eser, anında sansasyonel bir
çoksatar / bestseller olmuş ve yayımlandıktan kısa bir süre sonra
Hollywood'a satılmıştır.
- Film Adaptasyonu (1975): Roman, Sidney Pollack yönetmenliğinde, 1975
yılında "Three Days of the Condor" adıyla sinemaya
uyarlanmıştır.
- Önemli Detaylar:
- Filmde
başrolleri Robert Redford (Condor karakteri olarak) ve Faye Dunaway
paylaşmıştır.
- Orijinal
romanın adı "Altı Gün" olmasına rağmen, senaristler Lorenzo
Semple Jr. ve David Rayfiel, kronolojik bir takip hikâyesini / chronological
chase story filmde etkili bir şekilde anlatabilmek için olay örgüsünü
sıkıştırmış ve bu nedenle film "Üç Gün" olarak
adlandırılmıştır.
- Film, 1970'lerin paranoyak / paranoid
döneminin kilit yapıtlarından biri olarak kabul edilmektedir. Condor kod
adlı karakter, Richard Malcolm (ya da filmde Redford'un canlandırdığı
karakter), öğle yemeğinden döndüğünde CIA'nın gizli araştırma
dairesindeki iş arkadaşlarının katledildiğini görmesiyle başlayan bir
hikâyenin merkezindedir.
- İlgili Eserler: Bu romanın gördüğü büyük başarının ardından
Grady, 1975 yılında "Shadow of the Condor" (Akbabanın
Gölgesi) adlı eseriyle seriyi devam ettirmiştir. (Bu devam romanının
filme çekildiğine dair kaynaklarda kesin bilgi bulunmamaktadır.)
2. "Condor" – Televizyon Dizisi (2018-2020)
- Grady'nin ilk romanı olan Six Days of the
Condor, 1975 filminden yıllar sonra, Max Irons'ın başrolünde oynadığı
(ve William Hurt'ün de yer aldığı) "Condor" adlı hit
AT&T orijinal televizyon dizisine de temel teşkil etmiştir. Bu, Condor
hikâyesinin modern çağa (21. yüzyıla) uyarlanmış halidir.
II. Diğer Sinema ve Televizyon
Çalışmaları
James Grady, eserlerinin
uyarlanmasının yanı sıra, aktif olarak Hollywood'da senarist / screenwriter
olarak da görev yapmıştır. Grady, senaryo yazarı olarak filmler ve televizyon
dizileri için çalışmıştır.
- Çalıştığı Kurumlar: Grady; Paramount, CBS, FX ve HBO gibi büyük
stüdyolar ve kanallar için senaryolar kaleme almıştır.
- İşbirlikleri: Kaynaklar, Grady'nin TV şovları için Stephen J.
Cannell ile ve film çalışmaları için Brandon Lee, William Katt ve David
Hasselhoff gibi isimlerle çalıştığını belirtmektedir.
- Danışmanlık: Aynı zamanda filmler ve televizyon için danışman
/ consultant ve hikâye editörü / story editor olarak da
hizmet vermiştir.
Önemli Not: Grady'nin diğer eleştirmenlerce beğenilmiş gerilim
romanları olan "Razor Game" (1981) ve "Runner in the
Street" (1984) gibi eserleri, yazarın Jack Anderson'la yaptığı
araştırmacı gazetecilik / investigative reporting deneyiminden elde
ettiği gerçekçi arka plan bilgileriyle yazılmış olsa da, kaynaklarda bu
romanların doğrudan sinema veya televizyona uyarlandığına dair kesin bir bilgi
bulunmamaktadır. Ancak kendisinin genel anlamda film ve TV için senaryo yazdığı
bilinmektedir.
Eserlerinde Ana Temalar
ve Kurgusal Ortam
James Grady, gerilim / thriller,
casusluk ve polisiye kurgu alanlarında derin ve eleştirel bir yaklaşımla
tanınan bir yazar olup, eserlerinde sıklıkla tekrarlanan felsefi temalar,
teoriler ve gözlem teknikleri kullanmaktadır. Grady'nin kariyeri, kendisinin
araştırmacı gazeteci / investigative journalist olarak edindiği
deneyimle şekillendiği için, kurgusal yapıtları da gerçek dünyanın karmaşık
mekanizmalarını inceleyen bir nitelik taşır.
İşte Grady'nin eserlerinde
kullandığı genel temalar ve sürekli kullanmayı tercih ettiği teoriler:
I. Ana Temalar ve Kurgusal
Ortam
Grady'nin edebi çalışmaları,
genellikle iki ana kurgusal ortam ve bunları saran ahlaki / moral ve
politik / political çöküş teması etrafında yoğunlaşır:
1. Washington D.C. / DC’nin Entrikası ve İhanet / Betrayal
Grady, eserlerinin çoğunu, Washington D.C./DC, yani dünyanın en güçlü
ülkesinin başkenti olarak bilinen şehirde konumlandırmaktadır. Bu şehir,
entrika, yolsuzluk ve amansız mücadelelerin merkezidir.
- Ahlaki Muğlaklık / Ambiguity: Grady'nin romanları, casusluk anlatılarının
felsefi konumunu yansıtarak, muğlaklık ve rölativizmle / relativism
doludur. Bir ülke
için hain olan kişi, diğeri için bir kahraman olabilir. Casusluk
dünyasında yalancı, sahtekâr ve alçakça davranan biri, başka bir örgüt
için koşulsuz bir beceri ve cesaret figürü olarak kabul edilmektedir.
- Korku ve Tavizler: Eserlerinde başkahramanlar, korku ya da
konformizm / conformism yoluyla zorlandıkları ahlaki ödünleşmelerle
/ moral compromises boğuşurlar.
- Gerçekçi Arka Plan: Grady, Pulitzer Ödüllü araştırmacı gazeteci Jack
Anderson için muhabirlik / muckraker journalism yapmıştır. Bu deneyim, onun
Washington'daki gizli servislerin iç işleyişine dair benzersiz bir bakış
açısı kazanmasını sağlamış ve kurgusal eserlerini beslemiştir. Onun
eserleri, gerçek yaşamla kurguyu harmanlama / blending real life and
fiction konusunda bir ustalık gösterir.
2. Kimlik ve Paranoya
Özellikle Condor
serisinde (ki romanı Six Days of the Condor ve filmi Three Days of
the Condor ile ünlüdür), bireyin kimliğini kaybetme ve sürekli takip edilme
paranoyası ana temadır.
- Condor (Ronald Malcolm)
Figürü: Malcolm, kendini CIA'in
bir bölümünde (Bölüm 17) casusluk romanlarını okuyup, ilginç yöntemleri
raporlamakla görevli bulan sıradan bir adamdır. Kurum katledildiğinde,
birdenbire tüm casusluk dünyasının hedefi haline gelir.
- Sivil Hayatın Kaybı: Malcolm gibi karakterler, casusluk dünyasının
içine çekildiğinde, sıradan, düz ve bir anlamda gereksiz bulduğu sivil
hayatına geri dönmekte zorlanır; yoğun yaşadığı yeni dünyaya ait olmaya
başlar.
II. Sürekli Kullanılan Teoriler
ve Metaforlar
Grady, hikâyelerinin felsefi
derinliğini artırmak ve karakterlerinin zihinsel süreçlerini yansıtmak için
çeşitli teorik yaklaşımları kullanır.
1. Oyun Teorisi ve Satranç Metaforu
Grady, gerilim ve casusluk
hikâyelerini, büyük bir satranç partisine / chess game benzetir; burada
oyuncular (ajanlar, hükümetler) kriz anlarını ve riskleri yönetmek
zorundadırlar.
- Savunma ve Saldırı
Stratejisi: Satranç, karakterlere
(özellikle Condor'a) karşı karşıya oldukları tehlikeleri anlamayı ve çözüm
yolları aramayı öğretir. Satranç ustası Fred Reinfeld'ın sözleri
alıntılanarak, en iyi savunmanın saldırı olduğu ve bu agresif savunma
yöntemiyle hasmın sinirlerinin bozulabileceği fikri vurgulanır.
- Kriz Noktası ve Risk
Hesaplaması: Her satranç oyununda bir
bunalım noktası / crisis point vardır. Eğer oyuncu bu kritik anda
ne yapacağını biliyorsa (sonucun önceden kestirilmiş risk / calculated
risk olduğunu hesaplamışsa), başarılı olabilir; aksi takdirde oyunu
kaybetmiştir. Bu, Grady’nin karakterlerinin hayati kararlar alırken
yüzleştikleri zorlukları sembolize eder.
- Aşırı Güvenin Tehlikesi: Oyuncunun, kazanacağını düşünerek kendini aşırı
güvene / overconfidence kaptırması durumunda, beklenmedik bir
hamleyle yenilgiye uğrayabileceği teorisi, casusluk dünyasındaki
sürprizleri ve hataları açıklar.
2. Kargaşa Teorisi / Chaos Theory
Olayların doğası gereği kontrol
edilemez olduğunu, her eylemin öngörülemeyen sonuçlar doğurduğunu öne süren bu
teori, Grady'nin casusluk dünyasına olan bakış açısının temelini oluşturur:
- Beklenmedik Tepkiler: Kaynaklarda, "Kaos Teorisi bize bir şey
öğrettiyse, o da şudur: Her eylem, kasıtlı olmayan, öngörülemeyen
tepkilere neden olur" ifadesiyle bu felsefe net bir şekilde
belirtilmiştir. Casusluk faaliyetleri sırasında bile, bilgi edinme eylemi
sorumluluk ve tehlike getirir.
3. Psikolojik Değerlendirme ve Beyin Yıkama
CIA'in kurgusal iç işleyişi,
karakterlerin ruh hallerini ve davranışlarını analiz eden bilimsel yöntemlere
odaklanır.
- Davranış Prognostikleri: CIA, davranışların tahmini / prognosis of
behavior konusunda uzmanlaşmış psikiyatri ekipleri kullanır (örneğin
Dr. Lofts). Bu uzmanlar, karakterlerin (örneğin Malcolm'un) stres altında
ne yapacaklarını öngörmeye çalışır.
- Sorgulama Teknikleri: Romanlarında sorgulama tekniklerinin gelişimi
ele alınır; 1950'lerdeki "hakikat serumları" (sodium
pentothal) yönteminden, modern yöntemlere geçiş anlatılır. Hakikat
serumlarının, sarhoş birinden bilgi almaya benzemesi nedeniyle, netlik ve
güvenilirlik için yeni yöntemler geliştirilmiştir. Ancak eski teknikler,
Maronick tarafından Malcolm üzerinde (onu konuşturmak veya bayıltmak için)
hala kullanılmaktadır.
- Nörolinguistik Programlama
(NLP): Karakterler, sorgulama
sırasında mahkûmların göz hareketlerinin görevleriyle ilgili sırları
ortaya çıkarabileceğini bilmeleri gibi gelişmiş psikolojik taktiklerin
farkındadır.
4. Gözlem ve Dikkat (Henry James’in Dersi)
Grady, özellikle Henry James’in
bir romanına atıfta bulunarak, aşırı gözlem ve algının casusluk mesleğindeki
ikilemini işler:
- Persepsiyon / Algı Tuzağı: Bir karakterin babası, Henry James'in
romanındaki Lambert Strether'ın hikâyesinden bir ders aktarır: Strether,
roman ilerledikçe daha dikkatli hale gelir, nüansları ve detayları fark
eder. Ancak baba, "Tüm dikkatine rağmen, Strether kaybeder. Sonunda
onunla dalga geçilir. Şeyleri algılamadaki hassasiyetine olan güveni onu
mahveder" der.
- Sürekli Şüphe: Bu durum, Grady'nin casusluk mesleği için kritik
felsefesini oluşturur: "Bir şeyden mutlak emin olduğun gün, ondan şüphe duymaya başlaman
gereken gün olacaktır. Casusluk mesleğinin özü, asla yeterince algılı
olamaman, hiçbir zaman her şeyin yeterince farkında olamaman; çünkü
düşmanın senden daha fazlası olmaya kararlıdır".
5. Sadelik ve Anlatım Yeteneği
Grady'nin edebi yaklaşımının
bir parçası olarak, karmaşık siyasi ve felsefi konuları okuyucuya anlaşılır
kılma çabası öne çıkar.
- Sadelikte Ustalaşmak: Grady'nin eserlerine katkıda bulunan yazarların
paylaştığı tek nitelik, karmaşık bir hikâyeyi basit bir şekilde anlatma
yeteneğidir. Ünlü casusluk yazarı Eric Ambler'ın, eser yaratmada en zor
unsurun "sadelik" olduğu yönündeki görüşü bu bağlamda
desteklenir.
III. Polis Prosedürel Temaları
Grady, casusluk dışında da
polis prosedürel / police procedural türünde önemli eserler vermiştir.
- Gerçekçi Polis
Çalışmaları: Grady'nin Razor Game
(Colpo di rasoio / De Maaiende Engel) gibi romanları, organize suçu
araştırma, D.C./DC cinayet ve fuhuş ekipleriyle / prostitution squads
zaman geçirme ve Baltimore polisi ve muhabirleriyle konuşma gibi bizzat
edindiği deneyimlere dayanmaktadır.
- Karakter Odaklı Polisler: Polis romanları, Baltimore’dan Devlin Rourke
gibi, uyuşturucu bağımlılığı ve mafya ile olan garip ilişkileri gibi
kişisel sorunları olan, ancak işinde çok yetenekli olan karakterlere
odaklanır. Örneğin Razor Game romanında Rourke, Baltimore'da bir
fahişe ve bir çocuğu hedef alan seri katili (Il Mietitore / De Maaiende
Engel kod adıyla bilinen) ararken, bu görevi üstlerine ek olarak
Mafya'dan da alır. Bu, yozlaşma ve kanunla yasadışı güçlerin kesişimini
gösterir.
Komplo Teorileri
James Grady'nin gerilim / thriller
ve casusluk romanları, Amerika Birleşik Devletleri / ABD’nin politik ve
gizli servis dünyasının en karanlık köşelerine ışık tutarak, kurguyu
araştırmacı gazetecilik / investigative journalism deneyimiyle
harmanlar. Grady, Pulitzer ödüllü gazeteci Jack Anderson için muhabirlik / muckraker
journalism yapmış olması sayesinde, eserlerinde kullandığı komplo
teorilerini ve temalarını, Washington'ın iç işleyişine dair gerçekçi detaylarla
donatır.
Grady'nin eserlerinde,
özellikle Six Days of the Condor (Akbabanın Altı Günü) ve Razor Game
(Jilet Oyunu / Colpo di rasoio) gibi temel romanlarında sürekli olarak işlenen
genel temaları ve sürekli kullanmayı tercih ettiği komplo teorilerini detaylı
bir sınıflandırma ile ele alalım.
I. Devlet İçi Gizli Yapılanmalar ve Kurumsal Paranoya
Teorileri
Bu kategori, Grady'nin en
ikonik temasıdır ve Condor serisinin merkezini oluşturur. Bu teori,
görünürdeki meşru hükümet yapısının arkasında, hiçbir denetime tabi olmayan,
derin ve sürekli bir gücün yattığı fikrine dayanır.
1. Devlet İçinde Devlet / State within a State
(CIA’nın Mutlak Gücü)
Grady’nin romanlarında Merkezi
Haber Alma Teşkilatı / CIA sadece dış istihbarat / intelligence toplamakla
kalmaz, aynı zamanda iç politikayı da şekillendiren, yasal sınırları zorlayan
bir organizasyon olarak tasvir edilir.
- Yetki Alanlarının
Muğlaklığı: Ulusal Güvenlik Yasası / National
Security Act gibi düzenlemeler, CIA'ye o kadar geniş ve yoruma açık
yetkiler verir ki, örgüt, ülkenin iç güvenlik sorunlarına bile karışabilir
(Ulusal Güvenlik Kurulu'nun / National Security Council onayıyla).
- Gizli Yönetim Organları: Devletin en kritik kararlarını alan gizli üst
komitelerin varlığı açıkça belirtilir. Eisenhower döneminde, istihbarat
örgütleri arasındaki denge ve işbirliğini sağlamak amacıyla kurulan ve adı
dönemin gizli kararnamesinden gelen "Özel Topluluk" veya "54/12
Topluluğu" bu yapının zirvesini temsil eder. Bu topluluğun
varlığını en üst düzeyde sadece on beş kişinin bildiği ve bu bölümün akıl
almaz yetkilere, korkunç bir güce sahip olduğu anlatılır.
2. İhanet ve Yüksek Düzeyli
Sızma / High-Level Penetration
Komplo, genellikle dış
düşmanlar tarafından değil, sistemin en tepesindeki ahlaksızlaşmış / corrupted
yerli güçler tarafından örgütlenir.
- İki Taraflı Oynayanlar: Grady’nin eserlerinde, CIA içinde iki taraflı / double-sided
çalışan, sistemin olanaklarını kendi yasadışı amaçları için kullanan
"içeridekiler" / insiders bulunur. Örneğin, Condor’un
hikâyesindeki Albay Weatherby, Maronick ve Lloyd gibi suçlularla işbirliği
içinde, CIA’nın gizli operasyonlarını ve kimlik olanaklarını kullanmıştır.
Weatherby, CIA içinde bir sızıntı / penetration oluşturur ve bu
sızıntının çok yüksek düzeyde olduğu düşünülür.
- Kişisel Hırs ve
Ödüllendirme Mekanizması: Kahramanlar (örneğin John
Rankin veya Devlin Rourke), genellikle güç peşinde koşmayan, ancak etik
değerlere bağlı olan inatçı / stubborn kişilerdir, ancak
karşılaştıkları düşmanlar (örneğin Emmett Sloan) güçten ziyade hayranlık
ve şöhret peşinde koşar ve bu amaç uğruna her şeyi yapmaya hazırdır.
II. Kurumsal Yolsuzluğun Gizli
Ağları (Kara Operasyonlar Teorisi)
Grady, casusluk romanlarını
sadece politik entrikalarla sınırlamaz, aynı zamanda devlet kurumlarının
yasadışı kâr elde etmek için nasıl suç örgütlerine dönüştüğünü de inceler.
1. Yasadışı Ticaretin Devlet
Tarafından Kolaylaştırılması
- Eroin Ticareti: Condor serisinin arka planındaki en büyük
sır, CIA’nın 1968’de Laos’taki Komünist karşıtı kabilelere yardım ederken,
bölgede eroin üretimine geçmesi ve bu eroini uçaklarla dünya ticaret
merkezlerine taşımasıdır.
- Kâr Odaklı Suç Ortaklığı: Maronick’in Malcolm’a itiraf ettiği üzere,
Atwood’un başını çektiği bir çete (hepsi CIA ajanı olmasına rağmen),
eroini CIA’den çalmış ve büyük paralar kazanmıştır. Bu operasyon, Kurum'un
(Bölüm 17) muhasebecisi Heidegger'in defterleri ayarlaması ve kitap
kutuları içinde eroini ABD'ye sokması gibi dahili / internal
yöntemlerle kolaylaştırılmıştır. Bu durum, ulusal güvenlik adına başlayan
operasyonların, kişisel zenginleşme amacıyla nasıl yasadışı bir ticarete
dönüştüğünü gösterir.
2. Gizli Örgütlenme ve Suçla
İşbirliği
- The Reaper / De Maaiende
Engel (Orakçı / Biçen Melek): Razor Game (Colpo
di rasoio) romanında Devlin Rourke, yalnızca kendi amirleri tarafından
değil, aynı zamanda Baltimore Mafyası tarafından da bir seri katili (The
Reaper) bulmakla görevlendirilir. Katilin, bir Mafya liderinin
torununu öldürmüş olması, yeraltı / underground dünyasının bile
katilden intikam almak istemesi anlamına gelir. Bu durum, kanun
uygulayıcıların ve suç örgütlerinin yasadışı bir ortak amaçta nasıl
kesiştiğini ortaya koyar.
III. Psikolojik Savaş ve Algı
Yönetimi Teorileri
Grady'nin karakterleri, sürekli
şüphe ve algı kontrolü altında yaşar. Bu temalar, komplo teorilerinin hayatta
kalma mekanizmalarıyla nasıl iç içe geçtiğini gösterir.
1. Henry James Dersi: Algının
Tehlikesi
Grady'nin eserlerinde, en
tehlikeli şey düşmanın gücü değil, bireyin kendi algısına olan aşırı güvenidir.
Bu felsefe, Henry James’in The Ambassadors (Elçiler) romanından alınan
bir dersle simgeleştirilir:
- Aşırı Dikkatlilik
Yanılgısı: Romanın kahramanı Lambert
Strether, roman ilerledikçe ayrıntılara karşı daha dikkatli ve keskin hale
gelir. Ancak tam da bu dikkatine olan güveni onu mahveder.
- Casusluk Mesleğinin Özü: Bu ders, casusluk mesleğinin temelini oluşturur:
"Bir şeyden mutlak emin olduğun gün, ondan şüphe duymaya başlaman
gereken gün olacaktır. Casusluk mesleğinin özü, asla yeterince algılı
olamaman, hiçbir zaman her şeyin yeterince farkında olamaman; çünkü
düşmanın senden daha fazlası olmaya kararlıdır".
2. Psikolojik Silahlar ve
Sorgulama Teknikleri
CIA'in iç bürokrasisi ve
yöntemleri, kişisel psikolojinin bir silah olarak nasıl kullanıldığını
gösterir.
- Nörolinguistik Programlama
/ Neurolinguistic Programming – NLP: Sorgulayıcılar, tutukluların göz hareketlerinin
görevleriyle ilgili sırları ortaya çıkarabileceğini bilmesi gibi gelişmiş
psikolojik taktiklerin farkındadır ve mahkûmların da bu tekniklere karşı
koymaya çalıştığını gözlemler.
- Doğruluk Serumları / Truth
Serums: 1950'lerde yaygın olan
sodyum pentotal / sodium pentothal gibi ilaçların kullanılması
(örneğin Heidegger'in vücudunda bulunur), kişinin disiplinini bozarak
sorgulamaya karşı savunmasız hale getirmeyi amaçlar.
- Davranışsal Prognostik / Prognosis
of Behavior: CIA, bir kriz anında
ajanların ne yapacağını tahmin etmek için psikiyatrik ekipler (örneğin Dr.
Lofts) kullanır; bu, Malcolm’un Küba krizi sırasında Kruschev’in
davranışını analiz eden ekibe benzer şekilde, insanları sadece biyolojik
bir araç olarak görme eğilimini yansıtır.
3. Kimlik Kargaşası ve Hayatta
Kalma Sanatı
Malcolm gibi Condor kod adlı
karakterler, sıradan kütüphane memurluğundan (Bölüm 17) aniden hayatta kalma
mücadelesi veren bir kaçağa dönüşür.
- Rol Yapmak / Playing a
Role: Malcolm, hayatta kalmak
için bir berberde saçını kestirip, bit pazarından asker postalı, çorap ve
kazak alarak görünümünü kökten değiştirir ve çevresine "serseri"
intibası vermek için asker adımlarıyla yürüyerek sürekli bir rol oynar.
Bu, hayatta kalmanın sürekli bir taklit / imitation ve kendini
gizleme sanatı olduğu temasını vurgular.
IV. Sürekli Kullanılan Metafor:
Hayat Bir Kumar / Oyun
Teorisi
Grady'nin eserlerinde, casusluk
operasyonlarının ve hayatın kendisinin büyük bir kumar / game of chance
veya satranç partisi / chess game olduğu fikri sürekli işlenir.
- Kestirilebilir Risk
Teorisi: Gerçek profesyoneller,
karşılarına çıkan her oyunda yer almazlar. Akıllı oyuncu, ne zaman
kayıplarını azaltıp kaçacağını bilir ve yanlış zamanda yanlış riskleri
almaktan kaçınır. Kritik anlarda, başarının önceden kestirilmiş bir risk /
calculated risk olduğunu hesaplamış olmayı gerektirdiği savunulur.
- Saldırı Olarak Savunma: Hayatta kalmak için en iyi savunmanın saldırı
olduğu ve bu agresif savunma yöntemiyle düşmanın sinirlerinin
bozulabileceği, rahat düşünme yeteneklerinin engellenebileceği fikri,
satranç ustası Fred Reinfeld'e atıfla açıklanır. Malcolm’un eylemlerinin
büyük bir kısmı, bu saldırgan savunma prensibine dayanır.
- Mantık Zincirlerinin
Kırılması: Komplo o kadar karmaşık hale gelir ki,
olayların "neden" sorusu yerine "ne oluyor" sorusunun
sorulması gerekir, çünkü ancak bu sayede mantık döngüsünden çıkılabilir.
Bu karmaşıklık, çoğu zaman mantık dışı olayların dahi komploya
hizmet edebileceği teorisini güçlendirir.
Özetle, James Grady'nin
eserlerindeki komplo teorileri, salt maceradan ziyade, Amerikan gücünün
merkezindeki ahlaki çürümeyi, devasa bürokrasilerin karanlık amaçlar için nasıl
kullanılabileceğini ve casusluk mesleğinin gerektirdiği psikolojik paranoyayı derinlemesine
inceleyen, öğretici ve eleştirel bir yapıya sahiptir. Grady, bu konuları
işlemede, eski iş arkadaşı Jack Anderson’ın deyişiyle "gerçek hayatı
kurguyla harmanlama / blending real life and fiction" konusunda
ustalık sergiler.
Kuguların Gerçek
Hayatla Paralellikler Taşıması
James Grady'nin gerilim / thriller türündeki eserleri, kurgusal
anlatıyı araştırmacı gazetecilik / investigative journalism ve siyasi
gerçeklerle o denli iç içe geçirmiştir ki, eserlerindeki olay örgülerinin hem
yazıldığı dönemin hemen öncesindeki veya sırasındaki gerçek hayatla
paralellikler taşıdığı hem de yazımından sonra ortaya çıkan bazı kurumsal
sırlarla şaşırtıcı benzerlikler gösterdiği bilinmektedir. Grady'nin eserlerindeki komplo teorileri ve temaları,
önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi, onun bizzat Washington D.C. /
DC'nin iç işleyişine dair derin bilgisine dayanmaktadır.
Grady, Pulitzer Ödüllü gazeteci Jack Anderson için araştırmacı muhabirlik /
muckraker journalist yaptığı sırada casusluktan uyuşturucu kaçakçılığına
kadar birçok konuyu soruşturmuştur. Bu deneyim, romanlarına
"ham materyal" / raw material sağlamış ve onun "gerçek hayat ile kurguyu
harmanlamada / blending real life and fiction bir usta"
olarak tanınmasına yol açmıştır.
Grady'nin eserlerindeki
kurgusal olayların, gerçek hayatla örtüştüğü veya büyük benzerlik taşıdığı
durumları aşağıdaki gibi geniş çaplı ve sınıflandırılmış olarak
inceleyebiliriz:
I. Watergate Dönemi Paranoik
Atmosferiyle Edebi Örtüşme (Zamanlama Benzerliği)
James Grady’nin uluslararası
üne kavuşmasını sağlayan ilk romanı "Six Days of the Condor"
(Akbabanın Altı Günü), 1974 yılında yayımlanmıştır. Bu zamanlama, eserin
toplumsal ve politik atmosferle olan güçlü bağını ortaya koyar.
- Siyasi Arka Plan: Romanın yayımlandığı dönem, Richard Nixon'ın
istifasıyla sonuçlanan Watergate skandalının hemen sonrasına denk
gelmektedir. Grady, skandalın yaşandığı yıllarda Montana Senatörü Lee
Metcalf'in yasama danışmanı / legislative aide olarak Washington'da
görev yapmaktaydı.
- Condor ve Washington Paranoyası: Roman, Merkezi
Haber Alma Teşkilatı / CIA içerisindeki gizli, etik dışı
operasyonları ve devlet aygıtının bireyi yok etme potansiyelini
işlemiştir. Kaynaklar, bu eserin "Washington paranoyası, güç tripleri ve
düzenbazları için kurmaca bir kıyaslama noktası" / fictional
benchmark for Washington paranoia, power trips, and rogues haline
geldiğini belirtmektedir. Roman, kamuoyunda kurumlara olan güvenin
sarsıldığı bir dönemde bu güvensizliği yansıtmış ve büyük ölçüde yankı
uyandırmıştır. Yazarın
üslubu, George Orwell'ın siyasi keskinliğiyle karşılaştırılmıştır.
Bu bağlamda, Condor'un
başarısı, kurgulanan kurumsal ihanet ve komplo teorilerinin, ABD'deki
insanların o dönemde devlet kademeleri hakkında duyduğu gerçek korku ve şüpheyi
yansıtmasıyla doğrudan örtüşmektedir.
II. Uyuşturucu Kaçakçılığı
Komplosu ve Gerçek Hayat İddiaları (Özel Örtüşme)
Grady'nin eserlerindeki en
somut ve tartışmalı komplo teorilerinden biri, CIA'nın yasadışı uyuşturucu
ticaretiyle olan ilişkisidir.
- Kurgusal Olay Örgüsü
(Condor): Six Days of the Condor
romanının temelini oluşturan komplo, 1968 yılında Laos'ta geçmektedir.
Hikâyeye göre CIA, Laos'taki Komünizm karşıtı kabilelere yardım etme
bahanesiyle bölgede eroin / heroin üretimine geçmiştir. Üretilen bu
eroin, CIA uçaklarıyla uluslararası ticaret merkezlerine taşınmış ve bu
sayede örgüt, Komünizm'e karşı savaşta kullanmak üzere gizlice büyük
miktarda kâr elde etmiştir. Bu faaliyet, hükümet veya Kongre'den
gizlenmiştir.
- Grady'nin Referansları: Grady, bu romanı yazarken referans kaynakları
arasında "Güneydoğu Asya’da Eroin Siyaseti (1972) Alfred W.
McCoy" adlı kitaptan bahseder. Bu, Grady'nin kurguyu oluştururken
gerçek politik analizlerden ve iddialardan yola çıktığını açıkça gösterir.
- Gerçek Hayatın
Yansımaları: CIA'nın Güneydoğu Asya'daki (özellikle
Vietnam Savaşı sırasındaki Laos ve Altın Üçgen'deki) faaliyetleri ve Air
America gibi paravan şirketler aracılığıyla uyuşturucu kaçakçılığına
dolaylı veya dolaysız katılımı, 1970'li yıllarda Kongre soruşturmaları ve
gazetecilik araştırmaları sırasında ortaya atılan ciddi iddialardan
biriydi. Grady'nin 1974'te yayımladığı roman, bu iddialar henüz tam
olarak kamuoyuna mâl olmadan veya resmi olarak soruşturulmadan önce,
istihbarat teşkilatlarının illegal yollardan fon yaratma potansiyelini
gözler önüne sermiştir. Bu, kurgusal bir komplo teorisi olarak sunulsa da,
Grady'nin araştırmacı gazeteci olarak topladığı "ham materyalin"
doğrudan bir yansımasıdır.
III. Kurumsal Yozlaşma ve
"Devlet İçinde Devlet" Teorisi
Grady'nin eserleri, ABD
istihbarat ve kolluk kuvvetleri içindeki yüksek düzeyli bürokratik yozlaşmanın
kalıcılığı ve yaygınlığı temasını sürekli olarak işler.
- Gizli Yönetim Katmanı
(54/12 Topluluğu): Condor romanında,
haber alma örgütleri arasındaki dengeyi ve işbirliğini yönetmek üzere, Ulusal Güvenlik Kurulu'na
bağlı, "Özel Topluluk" veya "54/12
Topluluğu" adında gizli bir alt kurulun varlığı detaylıca
anlatılmaktadır. Bu topluluk, olağanüstü yetkilere ve korkunç bir güce
sahiptir. Bu kurgusal yapılanma, Soğuk Savaş sırasında ABD istihbaratını kontrol
eden, adı "54/12" gibi gizli kararnamelerden gelen gerçek
komitelerden esinlenmiştir. Grady, bu kurgusal yapının ABD'deki on
bir haber alma örgütünü yönettiğini ve denetlediğini ve varlığını sadece
on beş kişinin bildiğini belirtir. Bu, bürokrasinin en üst düzeyinde,
seçilmiş hükümetten bağımsız hareket edebilen bir "Devlet İçinde Devlet"
/ State within a State olduğu komplo teorisinin somut bir
yansımasıdır.
- Kişisel Hırs ve İhanet: Kurgusal olaylarda (Condor'un öldürülme
girişiminde olduğu gibi), üst düzey CIA yetkilileri (Örneğin Albay
Weatherby ve Atwood) kişisel zenginleşme ve güç uğruna (uyuşturucu
kaçakçılığı dahil olmak üzere) ihanet eder ve örgüt kaynaklarını kullanır.
Bu, istihbarat teşkilatlarının kurumsal değil, bireysel ahlaksızlaşma
yoluyla nasıl yozlaşabileceğine dair gerçek hayattaki endişeleri yansıtır.
IV. Polis Prosedürel
Romanlardaki Gerçekçi Bağlantılar
Grady'nin polis prosedürel / police
procedural romanları, doğrudan araştırmacı gazetecilik deneyiminden elde
edilen verilerle doludur.
- Razor Game (Jilet Oyunu / De Maaiende Engel): Grady,
bu romanı yazarken organize suçu araştırma, D.C. cinayet ve fuhuş
ekipleriyle / prostitution squads zaman geçirme ve Baltimore polisi
ve muhabirleriyle konuşma gibi belseçmelerden / first-hand experiences
yararlandığını açıkça belirtmiştir.
- Romanın
konusu (Baltimore'da bir fahişe ve çocuğu hedef alan seri katil / De
Maaiende Engel) ve baş kahraman Devlin Rourke'un sıra dışı
yöntemleri, polis bürokrasisi ve yerel Mafya arasındaki gerilim,
Grady'nin gazeteci olarak maruz kaldığı veya araştırdığı kent suçlarının
ve ahlaki karmaşanın kurgusal bir yansımasıdır.
- Runner in the Street (Sokaktaki Koşucu): Bu eser de yine
Grady'nin Jack Anderson için yaptığı araştırmacı gazetecilikten aldığı ham
materyali kullanır.
Sonuç olarak, James Grady’nin eserlerindeki komplo teorileri ve olaylar,
çoğunlukla yazıldığı dönemin siyasi ve sosyal gerçekliğiyle (Watergate, CIA’nın
gizli operasyonlarına dair iddialar, kent suçları ve yozlaşma) birebir örtüşen
veya bunlardan ilham alan detaylı ve gerçekçi kurgular sunmaktadır. Bu durum, Grady'nin romanlarının sadece birer
gerilim hikâyesi değil, aynı zamanda Amerika'nın karanlık politik manzarasına
dair keskin birer eleştiri ve gözlem olarak kabul edilmesinin ana nedenidir.
James Grady’nin edebi
çalışmalarının merkezinde, gelecekten ziyade, mevcut güç yapıları ve bu
yapıların değişmez ahlaki / moral muğlaklığı / ambiguity yer
almaktadır. Ancak Grady, bir araştırmacı gazeteci / investigative journalist
olarak edindiği bilgi birikimi ve Washington D.C./DC’nin iç işleyişine dair
derin anlayışı sayesinde, eserlerinde küresel politik eğilimlere ve ABD’nin
gelecekteki zorluklarına dair güçlü, felsefi varsayımlar ve eleştirel gözlemler
sunmaktadır.
Bu varsayımlar, belirli
kehanetler / prophecy olmaktan çok, kurumların ve insan doğasının
sürekli kriz yaratma potansiyelini öne süren teorik çıkarımlardır.
I. Kurumsal Karanlık ve Sürekli
Belirsizlik Teorisi
Grady'nin eserlerinin temelini
oluşturan en önemli felsefi varsayım, devlet mekanizmasının doğası gereği
tehlikeli ve şeffaf olmayan / non-transparent bir yol izleyeceği
inancıdır.
1. Devletin Seyir Yönü:
Karanlık Nehri / River of Darkness Grady,
romanlarında devlet yönetiminin geleceği hakkındaki en çarpıcı ifadeyi Merkezi
Haber Alma Teşkilatı / CIA Müdür Yardımcısı General William Cochran’a
atfedilen bir epigraf / epigraph ile sunar: "Tüm devlet gemileri / ship of state
bir karanlık nehri / river of darkness üzerinde seyretmektedir.".
Bu ifade, Grady'nin, güçlü kurumların eylemlerinin her zaman ahlaki ve etik
olmayan / unethical, gizli ve potansiyel olarak yıkıcı yollar izleyeceği
varsayımını desteklemektedir. Yani devletin geleceği, aydınlıkta değil, sürekli
bir gizlilik, tehlike ve manipülasyon nehri üzerinde yol alacaktır.
2. Işık ve Gölge Teoremi Bu karanlık seyir varsayımı, Alman yazar / author
Johann Wolfgang von Goethe'nin bir sözüyle de felsefi olarak pekiştirilir:
"Çok ışık olduğunda
mutlak çok da gölge vardır". Grady'nin evreninde, Washington
D.C./DC gibi küresel gücün en parlak merkezleri, aynı zamanda en büyük yozlaşma
/ corruption ve komplo gölgelerine de ev sahipliği yapmaktadır. Bu,
küresel gücün artmasının, denetimsiz, gizli operasyonların artması anlamına
geldiği varsayımını doğurur.
II. Soğuk Savaş Sonrası Yeni
Dünya Düzeni / New World Order Hakkındaki Varsayımlar
Grady, kariyerine Soğuk Savaş
döneminde başlamış olsa da, 1990'larda yazdığı eserlerinde küresel güç
dengelerindeki kaymaları ve yeni uluslararası düzeni / New World Order
ele almıştır.
1. Yeni Tehditlerin
Karmaşıklığı Thunder (Gök Gürültüsü) romanı, eleştirmenler tarafından
"Yeni Dünya Düzeni'ni çağrıştırmasıyla" övülmüştür. Bu yeni
düzen, nükleer savaş tehdidi gibi nispeten "basit" tehditlerin
yerini, daha karmaşık ve belirsiz düşmanlara bırakmıştır. Grady, Vietnam Savaşı'nın 10 bin gün
sürdüğünü ve ABD için zaferin tanımının bile yapılamadığı bir savaş olduğunu
dile getirerek, gelecekteki küresel çatışmaların (önceki yazılarımızda
bahsedildiği gibi), sonuçları net olmayan, tanımlanması zor, uzun süreli mücadeleler
olacağını varsayar.
2. Modern İstihbaratın Odağı Grady'nin karakterleri ve olay örgüsü, istihbaratın
gelecekteki odak noktalarını gösterir:
- Siber Tehditler: Condor serisi, kurgusal olarak 21. yüzyıla taşınırken,
karakterlerin karşılaştığı tehditler arasında "benzeri görülmemiş Rus
siber tehditleri" / unprecedented Russian cyber threats yer
almaktadır. Bu, gelecekte uluslararası casusluk / espionage
faaliyetlerinin dijital alana kayacağı varsayımını içerir.
- Küresel Kaos ve Terörizm: Condor'un geri dönüşü, 11 Eylül / 9/11
saldırılarının yarattığı "kaos" / chaos sonrası döneme
denk gelir. Bu, küresel politikanın terörizm ve beklenmedik büyük çaplı
saldırılar tarafından kalıcı olarak şekilleneceği varsayımını güçlendirir.
III. Amerikan Toplumunun
Gelecek Algısı ve Yanılsamaları
Grady, Amerikan kültürünün
geleceğe dair beklentilerini, dünyanın geri kalanının gerçekleriyle
karşılaştırarak bir sosyal eleştiri sunar.
1. Sürekli "Yeniden
Doğuş" İllüzyonu Grady, Amerikan bakış açısına
göre lise / high school çağının (eski güzel günlerin / then, long ago)
bir "Amerika'nın beşiği" / cradle of America olduğunu ifade
eder. Bu, Amerikalıların sürekli olarak "yeniden doğabileceğine" / can
be reborn inanma eğiliminde olduğunu varsayar; daha zeki, daha çekici, daha
zengin, daha güçlü olma hayalleri kurarlar.
- Global Gerçeklik Farkı: Grady, bu Amerikan idealizmini, dünyanın geri
kalanındaki insanların ise sadece "olduklarından daha iyi ve daha
güvende / better and safer olmak için mücadele ettiği"
gerçeğiyle karşılaştırır. Bu durum, ABD'nin gelecekteki politikalarının ve
kararlarının, uluslararası düzeyde güvenlik ve hayatta kalma odaklı
gerçeklerle çatışan ergenlik / adolescent düzeyinde bir
iyimserlikten kaynaklanabileceği varsayımını öne sürer.
IV. Gelecekteki Tehditlerin
Kimliği (Tekrar ve Kaçış)
Grady'nin karakterleri, hayatta
kalma mücadeleleri sırasında, tehditlerin asla tamamen yok olmayacağını fark
eder.
1. Kaçınılmaz Tekrar: Condor’un Sonsuz Kovalamacası Condor serisi, Richard Malcolm'un (Condor)
macerasının yirmi birinci yüzyıla dek uzadığını gösterir. Malcolm, kurumsal
ihanetten kaçarken, tehditlerin sadece şekil değiştirdiğini, ancak temel
komplonun (devlet içindeki karanlık güçlerin varlığı) kalıcı olduğunu keşfeder.
Kendisini yakalamaya gelen Albay Weatherby'nin (önceki yazılarımızda
bahsedildiği gibi) öldürülmesinin ardından Maronick'in (Levine) ortaya çıkması
ve Maronick'in de öldürülmesinden sonra dahi, Atwood gibi yüksek rütbeli
yetkililerin sistemde kalmaya devam etmesi, komplonun sonsuz bir döngü olduğu
varsayımını güçlendirir.
2. Yeni Hayatın Olasızlığı Malcolm, sevgilisi Wendy Ross ile birlikte, normal
bir hayata dönme umuduyla kaçar. Ancak Maronick, Malcolm'a "Bundan böyle bu tür işlere
karışma. Talihin her zaman yaver gitmeyebilir. Doğrusunu istersen, pek o kadar
iyi bir casus değilsin" diyerek, sıradan bir hayatın artık kendisi
için imkânsız olduğunu ima eder. Bu durum, bir kez devletin karanlık
operasyonlarının içine çekilen bireylerin, o sistemin sürekli tehdidi altında
yaşamak zorunda kalacakları varsayımını destekler.
Özetlemek gerekirse, James
Grady, spesifik bir küresel felaket (örneğin bir savaşın tarihi)
öngörmemektedir. Aksine, geleceğin, kurumsal yozlaşmanın kalıcı bir sonucu
olacağını varsayar. ABD ve diğer ulusların geleceği, dış düşmanlardan ziyade,
kendi içlerindeki ahlaki denetimden yoksun gizli güçlerin oluşturduğu sürekli
bir tehdit ve belirsizlik "karanlık nehri" üzerinde seyretmeye devam
edecektir.
Küresel Sermaye ve Bankacılık
Eserlerinde kullandığı komplo
teorileri incelendiğinde, güç merkezlerinin dikey bir hiyerarşisi görülür; bu
hiyerarşide, Küresel Sermaye ve Bankacılık unsurları, hükümet ve
casusluk kurumlarıyla iç içe geçmiş bir yozlaşma / corruption ağı olarak
belirirken, Vatikan veya İsrail gibi
spesifik uluslararası aktörler ya da Din Elitleri (kurumsal anlamda)
odak noktası olmamıştır.
Aşağıda, James Grady'nin
eserlerinde bu temaların nasıl işlendiğine dair kapsamlı bir sınıflandırma
sunulmuştur:
I. Küresel Sermaye, Yüksek
Finans ve Bankacılık (Global Capital and High Finance)
Grady'nin eserlerinde yozlaşma,
sadece hükümetin değil, aynı zamanda kâr peşinde koşan sermaye çevrelerinin de
bir ürünüdür. Yüksek rütbeli bürokratlar, kendi çıkarları için bu finansal
güçlerle işbirliği yapmaktan çekinmezler.
1. Gizli İşbirlikleri ve
Finansal Yolsuzluk
- Bankacı Görünümlü
Figürler: Six Days of the Condor
(Akbabanın Altı Günü) romanının ve devam hikâyelerinin komplo ağında, ana
düşmanlardan biri sürekli olarak "bankacıya benzeyen adam"
olarak anılmaktadır. Bu figür, ana casus ve suikastçı Vincent Maronick
(Levine) ile işbirliği içindedir ve Kurum'daki / Agency (CIA)
yüksek düzeyli sızıntıların bir parçasıdır. Bu şahıs, kurgusal olarak
gizli devlet operasyonlarını finanse eden veya yöneten, görünüşte meşru
ama özünde kirli işler yürüten sermaye sınıfını temsil eder. Hatta Condor
(Malcolm) tarafından yazılan notlardan birinin bankasına gönderilecek
olması, bu kurumların önemini gösterir.
- Lobi Faaliyetleri ve Kâr
Hırsı: Washington D.C./DC, lobi
faaliyetlerinin / lobbying ve sermayenin politikalara yön verdiği
bir merkez olarak tasvir edilir. Bir romanda, bir karakterin (Emmett
Sloan) babasından kalan para, K Street'teki bir danışmanlık ofisinden
yönetilmekte, bu kişi politik ve yarı-politik komisyonlarda çalışmakta ve
zengin olmak için ailesinin parasını ve "tüm aptallardan koparılan parayı"
kullanmaktadır. Başka bir romanda ise, bir karakterin (Joey)
şüpheli bir havayolu şirketi / airline company ve Güney Amerika
konsorsiyumlarıyla / South American consortiums (muhtemelen gizli
polislere silah sevkiyatı yapan) iş yaparak zenginleştiği belirtilir; daha
sonra bu parayı aklayarak meşru / legitimate bir cephe oluşturur.
- Geleceğin Finansal
Oyuncuları: Grady'nin 2022 tarihli
romanı This Train (Bu Tren) için hazırlanan tanıtım metinlerinde,
modern sermaye figürleri açıkça yer alır. Ana olay örgüsünün geçtiği
trende, "altın çocuk finansçı" / golden boy of finance ve
"kibirli ve ırkçı bir bankacı" / an arrogant and racist
banker gibi karakterlerin bulunduğu, bu kişilerin yasa dışı planlar
yürüttüğü görülür.
2. Pazar ve Ticaretin Küresel
Gücü
- Ticaretin Yönlendirilmesi: Comme une flamme blanche (Beyaz Alev)
romanında, Sugamo'nun işlerinin bağlı olduğu pazarın / market, ABD
hükümeti tarafından yönetildiği ve bu nedenle ABD siyasetinin ve
ticaretinin görmezden gelinemeyeceği vurgulanır. Bu durum, uluslararası
ticaretin ve küresel sermayenin ABD’nin politikalarını yakından etkilediği
varsayımını güçlendirir.
- Yüksek Ödemeler ve
Şirketleşen Casusluk: Gizli görevlilerin
devletten ayrılarak özel şirketler / companies için çalışması,
sermayenin casusluk dünyasına sızdığının önemli bir göstergesidir.
Kaynaklarda, FBI ve CIA'daki önde gelen sokak tetikçilerinin / street
gunmen istifa ederek, aynı işi devletin iki katı maaşla yapan hükümete
hizmet sunan şirketler için çalıştığı ifade edilmektedir. Bu, devletin
görevlerini bile parayla satın alabilen bir "sermaye-casusluk"
döngüsünün gelecekteki önemini işaret eder.
II. Din Elitleri, Vatikan ve
İsrail Temaları
Grady'nin eserlerinin odak
noktası, Amerikan iç politikası ve kurumlar arası çekişmeler olduğu için, Batı
dışındaki belirli dini elitler veya Vatikan gibi spesifik dini-politik
kurumlar, doğrudan komplo kurucular veya ana güç merkezleri olarak kaynaklarda
yer almamaktadır.
1. Dini Fanatizm ve İdeolojik
Motivasyon (Kurumsal Elit Değil)
Grady’nin romanlarında dini
referanslar nadiren, ancak genellikle bireysel şiddet veya terörist motivasyon
bağlamında ortaya çıkar.
- Razor Game (Jilet Oyunu) Serisi: Bu romanda,
Baltimore'daki polis memuru Devlin Rourke'un peşine düştüğü seri katil, "Il
Mietitore" / "De Maaiende Engel" (Orakçı / Biçen Melek)
adını kullanır ve cinayetlerini yerel gazetelere "İncil / Bible"
referanslı ilanlarla önceden bildirir. Katilin, bir fahişeyi ve bir çocuğu
öldürmesi ve kendine dini bir isim takması, bireysel dini fanatizmi / individual religious
fanaticism ve sapkınlığı / deviancy temsil eder, ancak
bu bir dini elitin veya kurumun gücünü yansıtmaz.
- Terörizmin Ahlaki Analizi: Bir kısa hikâyede, terörist eylemlerin
meşruiyeti / legitimacy hakkında bir tartışma geçer. Kur'an'ın
masumların, kadınların ve çocukların öldürülmesini yasakladığı (haram)
belirtilir. Bu nedenle gökdelenlere yapılan saldırılar haram
olmalıdır; ancak Pentagon'daki askeri ve onlara hizmet eden sivillere
karşı yapılan saldırının ise halal (izin verilen) olabileceği
yönünde bir terörist argümantasyonu sunulur. Bu, dini metinlerin
teröristler tarafından nasıl eylemlerini gerekçelendirmek için
kullanıldığına dair bir gözlem sunar.
III. Extradition / İade
Programları ve Küresel İşkence Merkezi Teorileri
Grady'nin eserlerinde, ABD
kurumlarının gücü, uluslararası alanda şüphelilere yönelik yasadışı
operasyonlarda kendini göstermektedir. Bu, küresel sermayeden bağımsız ancak
ABD devlet gücünün küresel ölçekte yozlaşmasını gösteren bir temadır.
- Olağanüstü İadeler / Extraordinary
Renditions: Bir kaynakta, bir
karakter (Schafer), çalıştığı şirket adına özel bir görev üstlendiğini ve
çok büyük paraların söz konusu olduğunu belirtir. Bu görev,
"olağanüstü iadeler" / extraditions extraordinaires
olarak adlandırılan programla ilgilidir. Schafer, Doğu Avrupa'da birkaç "kara
site" / sitios negros (black sites) yönettiğini itiraf
eder. Bu siteler, terör şüphelilerinin "alternatif prosedürler
serisi" kullanılarak sorgulandığı (yani işkence / torture)
yerlerdir.
- Cenevre Sözleşmesinin
İhlali: Bu kurgusal (ve gerçek
hayattan ilham alan) komploların ardında, terörle mücadele / fight
against terrorism sırasında Üçüncü Cenevre Sözleşmesi’nin / Third
Geneva Convention (savaş esirleri hukuku) uygulanmaması kararı
yatmaktadır. Bu, ABD'nin küresel ölçekte kendi kurduğu hukuki düzeni kendi
amaçları doğrultusunda nasıl deldiğine dair bir komplo teorisi sunar.
Özetle, James Grady, kurgusunda
Küresel Sermaye ve Yüksek Finansı (özellikle kâr odaklı yozlaşmış
iş dünyası ve Washington DC'deki lobi/finans çevreleri) sürekli bir komplonun
ayrılmaz bir parçası olarak gösterir. Dini
fanatizm bireysel bir suç motivasyonu olarak işlenmiştir.
Eserlerinde Yahudiler
(Jewish Elites), Vatikan veya İsrail gibi spesifik
aktörlerin, Grady'nin kurduğu merkezi komplo ağının sürekli bir parçası
olduğuna dair kapsamlı ve bir atıf
bulunmamaktadır. Grady'nin komplo teorileri, kurumsal Amerikan gücünün (CIA,
Pentagon, Washington D.C./DC bürokrasisi) kendi içindeki ahlaki çürümesinden
kaynaklanır.
Ancak, kaynaklarda bu bağlamla
ilgili ele alınması gereken birkaç spesifik detay yer almaktadır:
Yahudi Kimliğine Dair Bireysel
Atıflar
Grady'nin eserlerinde, Yahudi kökenli karakterlere dair tekil ve geçici
detaylar yer almaktadır; ancak bu detaylar, bu karakterlerin bir komplo ağının
parçası olmasından ziyade, onların "kâğıt üzerindeki hayatını" / paper
life veya geçmişini oluşturmaya hizmet eder:
- Mary Ruth Rosen'in
Geçmişi: Condor hikâyesinin
bir bölümünde, Richard Malcolm (Condor), peşindeki suikastçılardan
kaçarken tanıştığı bir kadının (Wendy Ross / Mary Ruth Rosen) evinde
araştırma yapar. Bu araştırmada bulduğu kişisel eşyalar ve evraklar
arasında, kadının lise kimliği ve bu kimliğin arkasında yazan bir Sinagog
adresi bulunur. Bu detay, karakterin (Mary Ruth Rosen) geçmişindeki
bir unsuru belirtmekte, ancak kendisinin bir dini elit komplosunun parçası
olduğunu düşündürmemektedir.
- Dini Fanatizm Teması
(İstisnaî Kullanım): Grady'nin polis
prosedürel / police procedural romanı olan Razor Game (Colpo
di rasoio / De Maaiende Engel), dini referansları bir seri katil
motivasyonu olarak kullanır. Katil, cinayetlerini yerel gazetelerde İncil
/ Bible referanslı ilanlarla duyurur ve kendine "İl
Mietitore" / "De Maaiende Engel" (Orakçı / Biçen Melek)
adını verir. Kurbanlar arasında "Thad Gardner" ve "Maggie
O’Donovan" (Mary Magdalene'den esinlenme) gibi karakterler bulunur.
Bu durum, bireysel dini fanatizmi işlerken, odak Hıristiyanlık / Christianity
veya İncil'e / Bible dayalı sapkınlık / deviancy üzerinedir;
kurumsal bir dini elit komplosuna yönelik bir gönderme değildir.
Sonuç olarak, James Grady'nin
eserlerinde komplo teorileri ve ihanet / betrayal şemaları son derece
karmaşık olsa da, mevcut kaynaklar, yazarın Yahudi elitlerini sürekli
bir komplo teması olarak kullanmadığını göstermektedir. Odağı, aksine,
Watergate sonrası dönemde ortaya çıkan ve siyasi gücün merkezindeki finansal ve
bürokratik yozlaşmayı eleştirmektir.
Beyin Yıkama ve
Psikolojik Faktörler
James Grady'nin gerilim ve
casusluk romanları, kurguyu Washington D.C./DC'deki siyasi ve istihbarat
mekanizmalarının çıplak gerçekleriyle harmanlama yeteneğinden büyük ölçüde
beslenir. Bu durum, eserlerinde beyin yıkama teknikleri, psikolojik manipülasyonlar
ve toplumu yönlendirme amaçlı entrikalara geniş yer vermesine neden olmuştur.
Aşağıda, Grady'nin eserlerinde
kullandığı beyin yıkama/psikolojik manipülasyon, subliminal mesajlar, toplum
mühendisliği entrikaları ve manipülasyon teorileri detaylı bir şekilde
sınıflandırılmıştır:
I. Beyin Yıkama ve Psikolojik
Sorgulama Teknikleri
Grady, karakterlerini yüksek
stres altında test ederken, istihbarat kurumlarının sorgulama / interrogation
ve psikolojik kontrol tekniklerine odaklanır.
1. Nörolinguistik Programlama /
Neurolinguistic Programming – NLP
İstihbarat dünyasında, sorgu
ajanları, insanların bilgiyi nasıl işlediği konusunda eğitim almaktadırlar. Bu,
özellikle şüphelilerin yalan söyleyip söylemediğini anlamak için kritik bir
yöntemdir:
- Temel Teoriler: NLP teorisine göre, çoğu insan görme, duyma veya
dokunma duyularından biri tarafından yönlendirilir. Görsel kişiler "ya
görüyorum ne demek istediğini" gibi görsel metaforlar kullanma
eğilimindedir. İşitsel kişiler "anladım ne demek istediğini"
gibi işitsel metaforlar kullanır.
- Göz Hareketleri Analizi: Bir gözlemci, şüphelinin bakış yönüne dikkat ederek bilgi üretip
üretmediğini (yalan söyleme ihtimalini) veya bir şeyi hatırlayıp
hatırlamadığını (doğruyu söyleme ihtimalini) ayırt edebilir. Örneğin, bir
kişi yeni bir düşünce oluştururken (üretirken) sola yukarı, bir şeyi
hatırlarken ise sağa yukarı bakma eğilimindedir.
- Düşmanın Savunması: Grady’nin eserlerindeki düşmanlar (fanatikler),
bu sofistike yöntemlerin farkındadır. Sorgulanan bir kişinin, göz
temasından ısrarla kaçınması, kendisine NLP hakkında uyarı yapıldığını ve
göz hareketlerinin görevi hakkında bilgi sızdırmasını engellemeye
çalıştığını gösterir. Bu durum, düşmanların öldürücü bir hata yapmamak
için, öğrenilen psikolojik mekanizmalara karşı koyacak kadar
karmaşıklaştığını göstermektedir.
2. İlaçlı Sorgulama ve Kimyasal
Etkiler (Hakikat Serumları / Truth Serums)
Grady, istihbaratın geçmişte ve
güncelde kullandığı kimyasal yöntemlere atıfta bulunur:
- Sodyum Pentotal / Sodium Pentothal: Andrew'un babasının
gençliğinde (1950'lerde) yaygın kabul gören bir sorgulama tekniği,
mahkûmlara sodyum pentotal veya benzeri "hakikat serumları" / sueros
de la verdad enjekte etmekti. Bu ilaçlar, mahkûmu rahatlatarak
zihinsel disiplinlerini tehlikeye atar ve sorgulamaya karşı savunmasız
bırakırdı.
- Yüksek Risk: Bu yöntemin tehlikesi, sarhoş birinden bilgi
almaya benzemesiydi; yani, gerçeklik ve fanteziler birbirine karışır,
netlik ve güvenilirlik kaybolurdu.
- Kurgudaki Kullanımı: Condor serisinde, Condor (Ronald Malcolm)
yakalandığında zorla bir ilaç enjekte edilir. Bu ilaç, onun damarlarında
hızla yayılarak her şeyi anlatmasını sağlamayı amaçlar. Malcolm, ilacın
etkisi altındayken bile zihninde bir tuğla duvar oluşturmaya çalışır, ancak
ilaç sorularla birlikte tuğlaları teker teker yıkar.
3. Psikolojik Testler ve
Kişilik Değerlendirmesi
CIA, personelin davranışlarını
tahmin etmek için psikiyatrik ekipler kullanır. Bu teknik, bir anlamda
bireylerin gelecekteki eylemlerini kontrol etme çabasıdır.
- Davranışın Prognostiği / Prognosis
of Behavior: CIA'nın psikiyatrik
ekibinin başındaki Doktor Lofts, belirli bir durumda kişinin ne yapacağını
öngörme konusunda uzmandır. Bu değerlendirmeler, Malcolm’un işbirliği
yapmaya hazır olup olmadığını belirlemek için kullanılır. Bu tür analizler, geçmişte
Küba bunalımı sırasında Nikita Kruşçev’in kişiliğinin değerlendirilerek
ABD Başkanı John Kennedy'nin ablukaya karar vermesine yardımcı olmuştur.
4. Gönüllü Dayanıklılık ve
Şehitlik
Düşman gruplar (fanatikler),
Grady'nin eserlerinde, batılı sorgulama tekniklerine karşı koyabilmek için
kendilerini eğitmişlerdir.
- Sorguya Karşı Eğitilmiş
Olmak: Sorgulananlar, NLP mekanizmalarını
inceleyerek buna karşı koymayı öğrenir. Hatta bazı gruplar, işkenceye
(örneğin boğulma/ submarino tekniğine) karşı tepkilerini kontrol
etmek için gönüllü olarak bu işkenceye maruz kalabilirler.
Bu, inançları ve cennete ulaşma arzusu için kendilerini bomba ile
patlatmayı veya çiçek hastalığı / viruela ile enfekte etmeyi göze
alan bir grubun, her türlü acıya dayanabileceği varsayımına dayanır.
II. Subliminal Mesajlar ve
Ortam Manipülasyonu
Grady, bilinçaltına hitap eden
veya gizlice yerleştirilen mesajların, karakterlerin kararlarını nasıl
etkilediğini gösteren mekanizmalara yer verir.
1. İşitsel Şartlandırma / Auditory
Conditioning
Psikolojik eğitim seansları
veya sorgulama sırasında müzik ve okuma materyalleri bir arada kullanılır:
- Frank Sinatra Müzikle İşkence: Andrew'un babasının yaşadığı bir sorgulama
deneyiminde, kilitli bir odada Henry James'in romanını okuması istenir.
Odanın gizli hoparlöründen, sürekli olarak "çok metal / much metal"
içeren Frank Sinatra şarkısı ("I’ve Got You Under My Skin") çalınır. Ne zaman
okumayı bırakıp ne olduğunu anlattığında müzik kesilir. Bu, okuma eylemini
(veya görevi) rahatsız edici bir deneyimle ilişkilendiren, bireyin
psikolojik direncini kırmayı amaçlayan bir tür koşullandırmadır.
2. Hayati Bilgilerin Gizli
İletimi
Malcolm, ikinci bir ilaç
enjeksiyonundan sonra bilinci kapalıyken, çevredeki sesleri ve bir notu
kaydeder:
- Gizli Not: Malcolm, baygın haldeyken kendisine bakan kişi
tarafından yakınında bir yere yerleştirilen, üzerinde "27 Numara Dünya
Havayolları, Ulusal, Sabah altıda" yazan pembe bir kâğıt
parçasını okur. Bu, onu öldürmeye çalışan suikastçılardan biri olan
Maronick'in kaçış planının detaylarıdır. Malcolm, bu bilgiyi farkında
olmadan beynine kaydeder ve daha sonra bu detayı kullanarak Maronick'i
yakalar. Bu, komplocuların veya müttefiklerin kritik bilgileri alışılmadık
ve şifreli yollarla ilettiğini göstermektedir.
III. Toplum Mühendisliği ve
Haber Yayınlarında Entrikalar
Grady’nin romanları, hükümet ve
istihbarat kurumlarının skandalları örtbas etmek veya dikkatleri dağıtmak için
kamuoyunu ve medyayı nasıl manipüle ettiğini gösterir.
1. Medya ve Gerçeğin Kontrolü
(Olayların Örtbası)
- Suikastın İntihar Olarak
Gösterilmesi: Maronick (Serçe IV kod adlı suikastçı),
Ulusal Havaalanı'ndaki umumi tuvalette Malcolm tarafından öldürüldüğünde,
Kurum (CIA) ve ilgili yüksek düzeyli yetkililer bu olayın karmaşık
casusluk ağıyla bağlantısını kesmek ister.
- Komplo, Maronick'in, Kongre yakınlarında
öldürdüğü polisin katili olduğu bilgisini kabul ettirir ve Maronick'in "intihar
ettiğini" yalanını ortaya atar. Bu yalan, polise ve kamuoyuna kabul ettirilir. Bu tür
"palavra" / palavras haberler için (gerçeği gizlemek
amacıyla) hademeye rüşvet verilmesi gibi manipülatif yöntemler
kullanılır.
- Medya Yoluyla Dikkati
Dağıtma: CIA’daki üst düzey yetkililer, kendi
içlerindeki köstebeği bulmak ve düşmanlarını şaşırtmak için kasıtlı olarak
yanlış bilgi yayma stratejisi izlerler:
- Yanlış
Hedef Belirleme:
Malcolm'u takip eden komplocuları şaşırtmak ve Malcolm'u ortaya çıkarmak
için, Malcolm’un kız arkadaşı Wendy Ross'u (cinayet mahallindeki cesetle
ilişkisi nedeniyle) cinayet şüphelisi olarak polise ilan etme
kararı alırlar. Böylece hem polisin dikkatini oraya çekerler hem de asıl
komplocuların kim olduğunu anlamaya çalışırlar.
- Gazete
İlanları: Kayıp
olan Malcolm'a şifreli mesajlar iletmek amacıyla Post Gazetesine
şifreli ve şifresiz ilanlar vermeyi planlarlar ("Karga Yuvanı
Ara").
2. Kurumların Güç Çatışması ve
Yetki Manipülasyonu
Grady’nin eserleri, kurumların
(CIA, FBI / Federal Soruşturma Bürosu) kendi aralarındaki yetki savaşını / jurisdictional
wars sürekli bir manipülasyon olarak gösterir:
- Ulusal Güvenlik Yasası'nın
Kötüye Kullanımı: Normal şartlarda CIA'nın
yasaları uygulama ve iç güvenlik konularına karışma yetkisi yoktur. Ancak
Grady, Ulusal Güvenlik Yasasının Beşinci Maddesi'nin muğlaklığını
kullanarak (ki bu madde, Ulusal Güvenlik Kurulu'nun yönetimi altında
CIA'nın iç güvenlik sorunlarına da eğilebileceğini söyler), CIA'nın iç
soruşturmalara burnunu sokma yetkisini manipüle ettiğini gösterir. Bu,
yasanın esnekliğinin, kurumların güçlerini artırmak için nasıl
kullanıldığına bir örnektir.
- Polisin Manipülasyonu: Polis teşkilatları, federal kurumlar arasındaki
bu çatışmalar karşısında eli kolu bağlı kalır. Polisler, federal
görevlilerin "kendilerine federal görevli diyen" kişilerin
emirlerine uymak zorunda kalmaktan şikâyet ederler.
IV. Seçimlerin Kazanılmasında
Yapılan Manipülasyonlara Örnekler
James Grady'nin kaynaklarımızda yer alan eserleri, genellikle
post-Watergate dönemindeki (1970'ler ve sonrası) devletin gizli
operasyonları ve gücü koruma mekanizmaları üzerine odaklanmıştır.
Mevcut kaynaklarda, Grady'nin
romanlarında doğrudan seçmen iradesini etkileyecek, seçimlerin kazanılmasını
sağlayacak oy manipülasyonlarına, sandık dolandırıcılığına veya büyük
siyasi kampanyaların yasa dışı fonlanmasına dair detaylı olay örgüsü
örnekleri bulunmamaktadır.
Ancak, Grady'nin kariyerindeki
genel politik arka plan, bu tür manipülasyonların olası atmosferine işaret
eder:
- Genel Siyasi Atmosfer: Grady, kariyerinin başlangıcında (1970'lerin
başında), Montana Senatörü Lee Metcalf'in yasama yardımcısı / legislative
aide olarak Watergate döneminde Washington'da bulunmuş, bu da
eserlerinin kurumsal şüphe ve paranoyayı yansıtmasına neden olmuştur.
- Güce Erişimin Önemi: Grady'nin karakterleri, gücü ele geçirmek için
kişisel hırsı kullanır. Örneğin, J. Emmett Sloan gibi karakterler,
merkezdeki danışmanlık ofisleri ve lobi faaliyetleri aracılığıyla para
kazanır ve politik komisyonlarda çalışır. Bu durum, seçimin kendisi manipüle
edilmese bile, seçim sonrası siyasi gücün ve bürokrasinin, Küresel
Sermaye / Global Capital ile iç içe geçmiş çıkarlar tarafından
yönetildiği veya etkilendiği varsayımını desteklemektedir. John Rankin'in
(bir Grady dedektifi) yer aldığı romanlarda bile tema, Washington'ın
"entrika, yolsuzluk, spietate lotte" / entrika, yolsuzluk,
acımasız mücadeleler merkezi olmasıdır. Seçimler bu mücadelelerin
sonucudur, ancak manipülasyonun odak noktası değildir.
Cinayet Ve Katil
Profilleri
James Grady'nin gerilim / thriller
ve polisiye romanları, kurguladığı cinayet ve katil profilleri aracılığıyla hem
kurumsal yozlaşmanın / institutional corruption hem de bireysel
psikopatolojinin derinlemesine bir analizini sunar. Grady, araştırmacı gazeteci
/ investigative journalist geçmişinden aldığı gerçekçi bilgilerle,
cinayetin ardındaki motivasyonları (para, ideoloji, ego ve uzlaşma / MICE:
Money, Ideology, Compromise, Ego) incelemekte ve Washington'daki ihanet / betrayal
atmosferini bu karakterler üzerinden yansıtmaktadır.
Aşağıda, Grady’nin
eserlerindeki katiller ve seri katiller hakkındaki geniş analizler,
motivasyonlarına ve yöntemlerine göre sınıflandırılmıştır:
I. Profesyonel ve Kurumsal
Katiller (Casusluk ve Kontrat Cinayetleri)
Grady’nin casusluk romanlarında
katiller genellikle yüksek düzeyde eğitim almış, soğukkanlı profesyonellerdir.
Bu karakterler, kişisel kazanç veya kurumsal güvenlik (genellikle kılık
değiştirmiş kurumsal suç) adına cinayet işlerler.
1. Vincent Maronick (Serbest
Çalışan Usta Casus / Suikastçı)
Maronick (bazen Levine olarak
anılır), Grady evrenindeki en tehlikeli ve yetenekli kiralık katil / hitman
figürüdür. O, uluslararası bir uzman, serbest çalışan bir meslektaştır.
- Yetkinlik ve Tecrübe: Maronick, "bu yüzyılda görülen en becerikli casus"
olarak nitelendirilir. Başarısı olağanüstüdür; zekâ, bilgi, dikkat ve
acımasızlık gerektiren kısa süreli işler için ondan daha iyisi bulunamaz.
Yönetici, nişancı, pilot veya sabotajcı olarak ondan daha iyileri olsa da,
bir işin izini sürme ve sonuçlandırmadaki "delicesine bir güçle
sonuna kadar kovalama" yeteneği onu üstün kılar.
- Çeşitli Motivasyonlar ve
İşverenler: Maronick, tek bir ülkeye
bağlı değildir. 1960’larda Fransızlar hesabına Cezayir'de, İngiltere,
Komünist Çin, İtalya, Güney Afrika, Kongo, Kanada, hatta iki kez CIA ve
kısa sürelerle İrlanda Cumhuriyeti Ordusu / IRA ve Yaser Arafat
hesabına çalışmıştır.
- Soğukkanlılık ve Yöntem: Maronick, Condor hikâyesinin zirve
noktasında, kendisini tanıyabilecek ve ifşa edebilecek olan uzun boylu
yardımcısı Cutler’ı (zayıf adam) tereddüt etmeden vurur. Bu, Maronick’in
başarıya ulaşmak için self-sacrifice / özveri kavramının bile
ötesine geçtiğini, en yakın ortaklarını bile feda edebileceğini gösterir.
O, cinayetlerini kargaşa teorisine / chaos theory göre,
düşmanın asla tahmin edemeyeceği anlarda ve şekillerde gerçekleştirir.
Washington D.C./DC’de bir polis memurunu (Arthur Stebbins) öldürerek
kaçması da onun acımasızlığının ve hedefine ulaşma kararlılığının bir
göstergesidir.
2. Condor Operasyonunun
Kurumsal Tetikçileri (Cutler ve Weatherby)
İlk Condor katliamını
gerçekleştiren ekip, Kurum'un (CIA) içindeki yozlaşmış ağa hizmet eden,
eğitimli ancak daha düşük rütbeli ajanlar veya görevlilerdir.
- Sistematik Katliam: Güneydoğu A Sokağı'ndaki CIA Bölüm 17'deki tüm
personel, Weatherby'nin emri ve Maronick'in planıyla sistematik olarak
öldürülmüştür (Bayan Russell, Walter, Doktor Lappe, Ray Thomas, Tamatha ve
Harold Martin). Bu cinayetler, gizli operasyonlardaki hataların veya
sızıntıların ortaya çıkmasını engellemek amacıyla gerçekleştirilmiştir.
- İşkence ve İnfaz: Malcolm’un muhasebeci arkadaşı Heidegger (eski
bir alkolik), diğerleri öldürülmeden önce evinde sorgulanmış ve boğularak
öldürülmüştür. Cesedinde Sodium Pentothal (doğruluk serumu) izine
rastlanmıştır. Bu, katillerin sadece infaz yapmadığını, aynı zamanda bilgi
sızdıran kişiden ne öğrendiğini anlamak için işkence de uyguladığını
gösterir.
- Weatherby’nin Motivasyonu: Albay Weatherby, Malcolm’u öldürmeye
kalkıştığında, arkasındaki "garip bakışlı, iyi giyimli
adamdan" (Maronick) kurtulamayacağını bilmekteydi. Weatherby,
Kurum'dan ve diğer ABD haber alma örgütlerinden kurtulmanın yollarını
bilen, ancak Maronick'in dolaysız eyleme geçme kararlılığından korkan bir
ustaydı. Weatherby, Maronick tarafından Langley Hastanesinde, cinayet
hücresinin başındaki kişi tarafından (muhtemelen Atwood) verilen emirle,
sistemdeki bir sızıntıyı temizlemek amacıyla öldürülmüştür.
3. Delirmiş Köpekler / Mad
Dogs (Programlanmış Profesyoneller)
Mad Dogs serisinde yer alan karakterler, travma sonrası
psikolojik kırılma yaşayan, ancak üstün yeteneklerini koruyan eski ajanlardır.
- MICE Motivasyonu: Bu
ajanlar/katiller, casusluk mesleğinde insanları hain veya casus yapan dört
motivasyon kategorisine işaret eder: Para, İdeoloji, Uzlaşma ve Ego / MICE:
Money, Ideology, Compromise, Ego.
- Travmatik Dönüşüm: Bu karakterler "eğitimli, deneyimli, bir
Şey Yapmak üzere programlanmış profesyonel paranoyaklar"dır. Birçoğu
travma nedeniyle "maniaci" olarak sınıflandırılmıştır. Örneğin
Zane, Katolik rahibeler tarafından büyütülmüş ve Da Nang’da savaş
görmüştür. Bu katiller, içindeki "statü" / status ve ego
/ ego kavramlarının, onları deli eden travmaya rağmen ayakta tutan
yegâne unsur olduğunu düşünürler.
II. Seri Katiller ve Dini
Fanatizm
Grady'nin polisiye
romanlarında, casusluktan bağımsız olarak, sosyal düzeni sarsan psikopatolojik
cinayetler de yer alır.
Il Mietitore / De Maaiende
Engel (Orakçı / Biçen Melek)
"Razor Game" (Colpo
di rasoio / De Maaiende Engel) romanının ana antagonisti / antagonist
olan bu figür, dini motifli bir seri katildir.
- Kurbanlar ve Yöntem: Katil, hızla şehir değiştirir ve her seferinde
iki kurban bırakır: bir çocuk ve bir fahişe. Cinayetleri tıraş
bıçağı / razor darbeleriyle işler.
- Dini İdeoloji: Il Mietitore, delilik derecesinde dindar
bir karaktere işaret eder. Cinayetlerini, yerel gazetelere İncil / Bible
(Vahiy Kitabı'na) gönderme yapan, uğursuz reklamlarla duyurur.
- Zihinsel Profil: Katil, Devlin Rourke'a göre, organize olabilen,
çok canlı bir zekâya sahip, güçle (belki de mutlak güçle) aşırı derecede
rahat eden, otorite sahibi, ancak insan türüne karşı derin bir küçümseme
ve güvensizlik besleyen bir yalnızdır. Cinayetler, kendisini üstün bir
varlık olarak görmesinden kaynaklanan megalomani ve yıkıcı bir
misyon inancıyla beslenir. Thad Gardner'ı (On İki Havari'den Thaddeus)
ve Maggie O'Donovan'ı (Mary Magdalene'den esinlenerek) öldürmesi,
cinayetlerin dini ekstapolasyonlar / extrapolations yoluyla
seçildiğini gösterir.
III. Sosyo-Politik ve Hırsa
Dayalı Katiller
Bu kategori, politik güç ve
toplumsal tanınma / admiration için cinayet işleyen, Washington'a özgü,
yozlaşmış bireyleri içerir.
Emmett Sloan (J. Emmett Sloan /
Joey Malletta)
John Rankin serisindeki bu
karakter, politik çevrede hareket eden, hırsın ve gösterişin zirvesine çıkmayı
hedefleyen bir katil/manipülatördür.
- Motivasyon: Şöhret ve
Hayranlık: Emmett Sloan, saf güçten
ziyade hayranlık, ün / fame ve "star" olma
arayışındadır. O, "eski bir araba satıcısının oğlu" olmaktan
kurtulmak, önemli bir figür olmak için her şeyi yapacaktır. Hırsı,
"açlık" / hunger kelimesiyle tanımlanır.
- Kişilik ve Yöntem: Sloan, Condor serisindeki yozlaşmış
bürokratlara benzer şekilde, ailesinden kalan parayı ve "bütün
aptallardan toplanan parayı" / soldi scroccati a tutti i minchioni
kullanarak politik/yarı-politik komisyonlarda çalışarak zenginleşmiştir.
Görünüşte büyüleyici, ancak arkadaşı tarafından "ilkel, kravatlı
ve beyaz gömlekli bir vahşi" / primitivo, un selvaggio in
cravatta e camicia bianca olarak nitelendirilir; onu yönlendiren
duygular korku, nefret, kıskançlık ve açgözlülüktür.
- İlişkili Cinayet: Sloan'ın, eski bir arkadaşı olan maitre
d'hôtel / baş garson Parviz Naderi'nin (Pascà) cinayetinde parmağı
olduğu ima edilir. Naderi, Sloan'ın yasadışı işlerini biliyor olabileceği
için ortadan kaldırılmıştır. Sloan, cinayet işlemek için yeterince akıllı
ve dikkatli olsa da, şu an için suçüstü yakalanmayacak kadar da
ihtiyatlıdır.
IV. Cinayet Yöntemleri ve
Silahlar
Grady'nin hikâyelerinde
cinayetler, sadece fiziksel eylemler değil, aynı zamanda psikolojik ve
stratejik eylemlerdir:
- İlkel Silahlar ve Yüksek
Teknoloji: Il Mietitore gibi
fanatikler tıraş bıçağı / razor gibi ilkel, kesici silahlar
kullanırken, casusluk operasyonlarında ses kesici / silencer
takılmış otomatik silahlar (İngiliz yapımı hafif makineli tüfekler gibi)
tercih edilir. Modern tehditler ise bilgisayarlar ve siber yöntemlerle
(önceki yazılarımızda bahsedildiği gibi) gerçekleştirilebilir.
- İşkence ve Doğruluk
Serumları: Karakterler, sorgulama
sırasında Sodium Pentothal gibi ilaçların kullanıldığını
bilmektedir. Bu maddeler, kişinin aklındaki duvarları yıkmak için zorla
damardan verilir ve kurbanın bayılmasını sağlayabilir.
- Stratejik Yaklaşım
(Satranç ve Oyun Teorisi): Grady'nin cinayetlere
yaklaşımında Oyun Teorisi baskındır. Satranç ustası Fred Reinfeld'a
atıfta bulunarak, en iyi savunmanın saldırı olduğu ve bu sayede düşmanın
sinirlerinin bozulabileceği ve rahat düşünme yeteneğinin engellenebileceği
belirtilir. Başarılı bir katil veya ajan, sonuçları önceden kestirilmiş
riskleri / calculated risk alarak eyleme geçer. Eğer oyuncu kriz
anında ne yapacağını hesaplamışsa başarılı olabilir, aksi takdirde oyunu
kaybetmiştir. Malcolm'un, Maronick'ten kaçarken uyguladığı saldırgan
savunma (kaynar su fırlatmak, tüfek kullanmak) bu prensibe dayanır.
Grady'nin katil ve seri katil
analizleri, ABD kurumlarının ve toplumunun altında yatan karanlık gerçekleri,
kişisel hırsın ve mutlak gücün cinayete nasıl dönüştüğünü gösteren kapsamlı bir
panorama sunmaktadır.
Çarpıcı Aforizmalar / Aphorisms
Ve Epigraf / Epigraph
James Grady'nin gerilim / thriller
ve casusluk romanları, sadece olay örgüsüyle değil, aynı zamanda karakterlerin
ve anlatıcının felsefi derinliğini yansıtan, çoğu zaman eserin ana temasını
özetleyen çarpıcı aforizmalar / aphorisms ve epigraf / epigraph
kullanımlarıyla da dikkat çekmektedir. Gazetecilik geçmişinden edindiği
deneyimler sayesinde, bu ifadeler genellikle politik gücün ve casusluk
dünyasının değişmez kurallarını didaktik / didactic bir tonda öğretici
bir şekilde ortaya koyar.
Grady'nin eserlerinde sıklıkla
karşılaşılan ve olayların karmaşık doğasını açıklayan aforizmalar ve teorik
ifadeler aşağıda detaylıca sınıflandırılmıştır:
I. Politik Gücün ve Devlet
Mekanizmasının Doğasına Dair Aforizmalar
Bu ifadeler, genellikle
romanların başında epigraf olarak yer alır ve ABD'deki gizli operasyonlar ile
bürokrasinin ahlaki / moral muğlaklığını / ambiguity özetler.
1. Karanlık Nehri Üzerindeki Devlet Gemisi (En
Önemli Epigraf)
Grady'nin River of Darkness
(Karanlık Nehri) gibi eserlerinin de ana temasını oluşturan bu ifade, devletin
sürekli bir tehdit ve gizlilik içinde seyredeceği varsayımını özetler:
- "Tüm
devlet gemileri / ship of state bir karanlık nehri / river of
darkness üzerinde seyretmektedir.".
- Analiz: Bu söz, CIA Müdür Yardımcısı General William
Cochran’a atfedilmiştir. Kapsamlı ve öğretici bir dille ifade etmek
gerekirse; bu aforizma, devletin veya güçlü kurumların eylemlerinin,
kamuoyunun bilgisi dışında, şeffaflıktan uzak ve ahlaki sınırları zorlayan
yollardan ilerleyeceğini; yani devletin doğasının kalıcı olarak karanlık
ve tehlikeli olduğunu varsayar.
2. Güvenlik ve Gizleme
Yöntemleri
Eserler, istihbarat
faaliyetlerinin her zaman gerçeği gizlemeye yönelik olduğunu, eylemlerin
kendilerinin bile birer manipülasyon aracı olduğunu vurgular:
- "BU
ETKİNLİKLERİN, KİŞİYİ YANLIŞ YOLLARA YÖNELTEN, GERÇEKLERİ BULANDIRAN,
KENDİLERİNE ÖZGÜ KURALLARI VE GİZLEME YÖNTEMLERİ VARDIR...".
- Analiz: Bu ifade, Başkan Dwight D. Eisenhower'ın 1960
tarihli bir sözü olarak sunulmuştur ve gizli operasyonların / covert
activities doğası gereği kişileri yoldan çıkaracağını ve gerçeği
örtbas etmek için özel kurallar ve yöntemler kullandığını belirtir.
3. CIA'nın Olağanüstü Gücü
Condor serisinde, Merkezi Haber Alma Teşkilatı'na / CIA
dair kurumsal gücün tanımı, bir aforizma niteliğinde sunulur:
- “Ulusal
Güvenlik Yasası... Merkezî Haber Alma Örgütüne, dünyanın hiçbir yerinde,
hiçbir haber alma örgütüne verilmeyen bir güç kazandırmıştır...”.
- Analiz: Bu alıntı, eski CIA Genel Yöneticisi Allen
Dulles'a atfedilir ve CIA'nın ulusal güvenlik yasası sayesinde nasıl
denetimden uzak ve mutlak bir güç haline geldiğini açıklamaktadır.
II. Strateji, Risk ve
Paranoyaya Dair Teorik İfadeler (Satranç ve Oyun Teorisi)
Grady, casusluk ve hayatta
kalma mücadelesini açıklamak için sürekli olarak Satranç Ustası Fred Reinfeld’in sözlerini
ve Oyun Teorisi prensiplerini kullanır. Bu ifadeler,
karakterlerin hayati kararlar alırken dayandığı teorik çerçeveyi sunar.
1. Aşırı Güvenin Tehlikesi
(Yenilginin Eşiği)
- "Satrançta
zafere çok yaklaşan bir oyuncu, şah matı gerçekleştirebilecek hamlelerin
sırasını şaşırdığı an, yenilgiye uğrar. Zaferin eşiğindeyken kendini
yenilginin kucağında bulur...".
- Benzer
İfade:
"Oyunun olağan bir biçimde süreceği sanısına kapılarak, kendimize
olan güvenimizi arttırıp, kazanacağımızı 'şah mat' demeden kabul edersek,
yeniliriz! Karşımızdakinin hiç beklenmedik anda yapacağı bir hamle sonucu
bütün tasarılarımız alt üst olabilir.".
- Analiz: Bu aforizmalar, Malcolm (Condor) gibi
karakterlerin en kritik anlarda dahi aşırı güvene kapılmaması
gerektiğini; aksi takdirde en zayıf düşmanın bile beklenmedik bir
hamleyle (satrançta buna "budalaca hamle" / idiot move
denilebilir) oyunu tersine çevirebileceğini öğretir.
2. Kriz Noktası ve Hesap
Edilmiş Risk
- "Her satranç oyununda bilinmesi,
zamanında anlaşılması gereken bir bunalım noktası / crisis point
vardır... Eğer bilerek yapmışsa, biz buna sonucu önceden kestirilmiş
risk / calculated risk deriz.".
- Analiz: Casusluk, şansa bırakılamayacak bir oyundur.
Profesyoneller, tehlikeye atılmadan önce bile, bu durumun sonuçlarının ne
olacağını, hangi adımların atılması gerektiğini ve başarı oranını
hesaplamış olmalıdır. Önceden düşünülmemiş bir risk, mutlak yenilgi anlamına
gelir.
3. Savunmanın Saldırı Olması
Prensibi
- "İyi
bir savunma oyuncusu olabilmek için, en iyi savunmanın saldırı olduğunu
bilmek gerekir. Eğer böyle düşünerek eyleme geçerseniz, her şeyden önce
hasmınızı şaşırtmış olursunuz.".
- Analiz: Bu taktiksel aforizma, Malcolm’un peşindeki
suikastçılara karşı kaçmak yerine saldırmasını veya yanlış bilgi yayarak
onların sinirlerini bozmasını açıklayan temel prensiptir. Saldırı,
düşmanın rahat düşünme yeteneğini engeller ve önceden düzenlenmiş tasarılarını
bozar.
4. Bütün ve Parçaları Toplamı
- "Tüm, parçalarının toplamından
oluşur".
- Analiz: Bu ifade, geleneksel matematik denklemi olarak
sunulur ve Malcolm'un yaşadığı karmaşık olaylar zincirini (cinayetler,
ajanlar, gizli operasyonlar) analiz ederken, her bir detayın (parça)
bütünü (komplo) anlamak için kritik olduğunu vurgular.
III. Genel Gözlemler ve
Klişe/Sınırlı İfadeler
Grady'nin anlatılarında,
olayların gerçekliğini pekiştirmek veya karakterlerin duygusal durumunu
yansıtmak için kullanılan, türün beklentilerine uygun ve didaktik amaçlı
klişe/sınırlı ifadeler de bulunur.
1. Gerçeğin Yemini
- "Gerçek, bütün gerçek, sadece
gerçek...".
- Analiz: Geleneksel yeminin bu ifadesi, özellikle
karakterler sorgulanırken veya komplonun aydınlatılması gereken anlarda,
daima peşinde koşulan nihai hedefi, yani gerçeği temsil eder.
2. Suç ve Polisiye Yaşamının
Gerçekliği
Polisiye romanların ana
karakterlerinin yaşadığı zorlukları yansıtan ifadeler:
- "Dizlerimin üzerinde doğruldu. Birisi
bir leğen sürdü önüne. Midesini boşalttıktan sonra oturdu.".
(Fiziksel gerilimin ve şiddetin mide bulantısı gibi gerçekçi etkileri.)
- "Şehir yirmi dört saat polislerle
doludur." (Washington D.C./DC'deki sürekli polis varlığına ve yüksek
suç oranına dair gözlem).
- "Eskiden ne rahattım be! Koskocaman bir
gemim vardı. Dertsiz, tasasız geçinip gidiyordum. Bıktım bu can sıkıcı,
saçma sapan toplantılardan!". (Bürokratik yükten ve politik hayattan
bıkmış olan Albay'ın hayata dair yakınması.)
3. Karakter Tanımları
Karakterlerin kimliklerini
tanımlayan, bazen alaycı ifadeler:
- "J. Emmett Sloan, vatandaş
modeli.". (Toplum içinde saygın görünmeye çalışan, ancak özünde
ahlaksız olan bir karakterin ironik tanımı.)
- "Böyle iyi yürekli kişilerle, insan bu koca kentte
sık sık karşılaşmıyor.”. (Washington D.C./DC gibi büyük, acımasız
şehirlerdeki nadir iyi niyetli davranışlara dair genel gözlem.)
Düşünce Dünyası ve
Görüşleri
I. Hayaller / Rüyalar ve İnsan
İdealleri (Dreams / Imagination and Human Ideals)
Grady'nin karakterleri, kâbus
gibi bir gerçeklikle mücadele ederken, hayatta kalmak ve anlam bulmak için
rüyalara, kişisel ideallere ve bazen de kaçış amaçlı kurgulara yönelirler.
1. Rüyalar ve Geçmişin İzleri
Rüyalar, karakterlerin
bilinçaltındaki / subconscious hesaplaşmaları ve geçmiş kayıplarla
yüzleşmelerini temsil eder:
- Geçmiş Dostların Ziyareti: Ga adında bir karakter, eski en iyi arkadaşının
artık rüyalarında onu ziyaret ettiğini anlatır. Bu durum, rüyaların, güçlü
dostlukların ve geçmişin (bu durumda ABD'deki üniversite günlerinin)
hatıralarını taşıyan bir alan olduğunu gösterir.
- Amerikan İdeali ve
İllüzyonlar: Grady, Amerikan
kültürünün geleceğe dair beklentilerini eleştirir. Özellikle Amerikan
gençliği, kendilerini sürekli olarak "daha akıllı, daha çekici, daha
zengin ve daha güçlü" olma hayalleri kuran bir "yeniden doğuş" /
rebirth döngüsünde görürken, dünyanın geri kalanındaki
insanlar sadece daha iyi ve daha güvende / safer olmak için
mücadele etmektedir. Grady'nin anlatıları, bu iyimser illüzyonun politik
gerçeklikle keskin bir tezat oluşturduğunu gösterir.
2. Kurgu Yoluyla Akıl Sağlığını
Koruma
Karakterler, uğraştıkları
cinayet ve kurumsal deliliğin karmaşasından kaçmak için edebi ve görsel kurguya
sığınırlar:
- Condor (Richard Malcolm)
Figürü: Richard Malcolm, Merkezi
Haber Alma Teşkilatı'nın / CIA bir alt biriminde casus romanlarını
okuyarak çalışır. Malcolm, roman okuma görevini bir zamanlar "aklını korumak"
/ to preserve his mind için bir yöntem olarak gördüğünü, zira
üniversitedeki delilik cirit atan ortamda delirmemek için bu yolu
seçtiğini itiraf eder.
- Polislerin Kaçışı: Polis memuru Devlin Rourke, "gerçek çılgınlık ve
gerçek ölüm" / real madness and real death hakkındaki
mesleki okumalarının yanında, yorgun gözleriyle çizgi romanları okumayı
tek profesyonel olmayan edebi uğraş olarak görür (örneğin Peanuts,
Doonesbury, The Phantom, Spiderman’da Kraven the Hunter’ın New Yorklulara
kendisini uzaylı sanması).
II. Gizli Örgütler ve
Mankurtlaştırılmış İnsanlar Hakkındaki Görüşler
Grady'nin komploları, büyük
ölçüde gizli örgütlerin iç operasyonlarına ve bu örgütlerin bireyler üzerindeki
psikolojik kontrolüne dayanır. Gizli Örgütler önceki yazılarımızda
detaylıca ele alınmıştır; burada odak, bu örgütlerin Mankurtlaştırma / Zihin
Kontrolü yöntemleridir.
1. Mankurtlaştırma / Bireysel
İradenin Kontrolü
Grady, karakterlerin yüksek
düzeyli stres altındaki davranışlarını ve psikolojik zayıflıklarını manipüle
etme çabalarını sürekli olarak işler.
- Davranışsal Prognostik / Prognosis
of Behavior: CIA'nın psikiyatri
ekibinin başı olan Dr. Lofts gibi uzmanlar, bir kişinin belirli bir
durumda ne yapacağını (örneğin Malcolm'un işbirliği yapmaya hazır olup
olmadığını) öngörme konusunda uzmanlaşmıştır. Bu, bireysel psikolojinin
bir silah olarak kullanılmasıdır.
- Gönüllü Kölelik ve İtaat: Totaliter bir rejim bağlamında, bir askeri
yetkili, "Boyun eğme / Submission hizmet etmenin anahtarıdır.
Bazı insanlar yüce liderimize hizmet etmeleri gerektiğini anlamazlar...
Karşılaştığımız zorluk, üretkenliği azaltmadan cehaleti / ignorance
ortadan kaldırmaktır" der. Bu, mankurtlaştırmanın temel amacını, yani
potansiyel olarak üretken vatandaşları sorgulamayan kölelere dönüştürmeyi
açıkça ortaya koyar.
- Psikolojik Olarak
Programlanmış Paranoyaklar: Grady, bazı ajanları
"eğitimli, deneyimli, bir Şey Yapmak üzere programlanmış profesyonel
paranoyaklar" olarak tanımlar. Bu kişiler, travmatik deneyimlerle
"iyileşme olasılığının ötesinde damgalanmış" / marked beyond
any possibility of cure olsalar da, bir zamanlar bir güçtüler. Bu,
mankurtlaştırmanın, bireyin yeteneklerini koruyarak, ancak tamamen kontrol
altında tutarak gerçekleştiği fikrini destekler.
- Beyin Yıkama ve İlaçlı
Sorgulama: Malcolm'un yakalanıp
sorgulandığı sahnede, damarına Sodyum Pentotal gibi "hakikat
serumları" / truth serums enjekte edilir. Bu ilaç, bilinci
kapatmak yerine zihinsel direnci kırarak kişiyi konuşturmayı amaçlar.
Malcolm’un zihninde ördüğü "tuğla duvarı" / wall of bricks
bile ilaç, sorularla birlikte yıkarak bireysel iradeyi tamamen yok eder.
2. Algı Yönetimi ve Sürekli
Şüphe
Grady, casusluk mesleğinin
özünün, bireyin asla tam olarak bilinçli olamaması olduğu fikri
üzerinden, algısal kontrolün sürekli bir tehlike olduğunu belirtir.
- Henry James’in Dersi: Bir karakterin babası, yazar Henry James'in
romanından yola çıkarak, aşırı algılamanın / perception (Strether
gibi) kişinin felaketine yol açabileceğini öğretir. Grady'ye göre casusluk
mesleğinin özü şudur: "Bir şeyden mutlak emin olduğun gün, ondan
şüphe duymaya başlaman gereken gün olacaktır. Casusluk mesleğinin özü,
asla yeterince algılı / perspicacious olamaman, hiçbir zaman her
şeyin yeterince farkında olamaman; çünkü düşmanın senden daha fazlası
olmaya kararlıdır".
3. Gizli Örgütler
Grady'nin eserlerindeki gizli
örgütler, önceki yazışmalarımızda ayrıntılandırdığımız gibi, CIA, KGB
gibi istihbarat teşkilatlarının içindeki yozlaşmış alt birimlerdir
("Devlet İçinde Devlet" ve "54/12 Topluluğu"). Bu yapılar,
dış güçlerden ziyade, Amerikan bürokrasisinin kendi kendini besleyen ve
yozlaşmış kısımlarıdır.
III. Zenginlerin Sapıkça İşleri
/ Yüksek Finans ve Ahlaki Çöküş
Grady, zenginliği ve gücü,
genellikle ahlaki çöküş, hırs ve yasa dışı faaliyetlerle ilişkilendirir; bu
faaliyetler çoğu zaman gizli servis operasyonlarını finanse etmeye hizmet eder.
1. Suç ve Yüksek Finansın
Kesişimi
- Bankacı Görünümlü
Figürler: Condor romanında,
komplonun finansal yöneticisi, Maronick ile işbirliği yapan, giyimiyle "bir
bankacı olduğu sanılabilecek" ancak gözlerinden bankacı olmadığı
anlaşılan bir adamdır. Bu figür, mali gücün ve suçun Washington'ın
merkezinde nasıl birleştiğini gösterir.
- Uyuşturucu Kaçakçılığı: Grady'nin erken dönem romanlarında (önceki
yazılarımızda detaylandırıldığı gibi), CIA’nın 1968’de Laos’ta Komünizm
karşıtı yerel kabilelere yardım etme bahanesiyle eroin / heroin
üretimine geçmesi ve bu eroini uçaklarla dünya ticaret merkezlerine
taşıması anlatılır. Bu, ulusal güvenlik adına başlayan bir operasyonun,
kişisel zenginleşme ve yasa dışı sermaye akışı için nasıl suistimal
edildiğinin en büyük örneğidir.
- Modern Finansal Kötülük: Grady’nin daha yeni eserlerinden This Train
(Bu Tren) romanında, tren yolcuları arasında "altın çocuk
finansçı" / golden boy of finance ve **"kibirli ve
ırkçı bir bankacı"**nın yer alması, yüksek finans çevrelerinin etik
dışı veya itiraf edilemez projelerin parçası olduğu varsayımını
sürdürmektedir.
- Şöhret ve Hırsın Cinayet
Motivasyonu: J. Emmett Sloan gibi
karakterler, saf politik güçten ziyade "hayranlık, ün ve tanınmış
bir kişi olma" arzusuyla hareket eder. Bu motivasyon, onu yasa
dışı faaliyetlere sürükleyen ve cinayetle ilişkilendiren temel itici
güçtür.
2. Yozlaşmış Şirketleşme
Devlet gücü sadece parayı
değil, aynı zamanda operasyonları da satmaktadır:
- Özel Güvenlik Şirketleri: Kaynaklar, FBI ve CIA'dan yetenekli tetikçilerin / gunmen
istifa ederek, aynı işi devletin iki katı maaşla yapan hükümete hizmet
sunan özel şirketler için çalıştığını gösterir. Bu durum, ulusal
güvenliğin gelecekte Küresel Sermayenin kontrolündeki şirketlere
devredileceği varsayımını taşır.
IV. Teknolojinin Geleceği
Hakkındaki Görüşler
Grady, teknolojiyi genellikle
istihbarat ve manipülasyon araçları olarak kullanır, hem mevcut durumdaki
uygulamaları hem de gelecekteki olası tehlikeleri vurgular.
1. İleri Düzey Veri Analizi ve
Takip
- Büyük Veri ile Cinayet
Çözümü: Polis prosedürel / police procedural
romanlarında, polis laboratuvarlarının, iki milyon civarında ismi ve şehri
seri katilin / serial killer yolculuklarıyla ilişkilendirerek
kritik bağlantıları bulmak için bilgisayarları kullandığı gösterilir. Bu,
cinayet araştırmalarının gelecekte büyük ölçüde veri analizine dayanacağı
fikrini destekler.
- Gizli Teknolojik
Tehditler: Bir karaktere göre,
düşmanın yüksek teknoloji ve el bombalarından oluşan yepyeni bir ordu inşa
ettiği belirtilir. Ayrıca, bir evin kapısına yerleştirilen ve içerideki
hareketliliği izleyen mikro-vericilerin / micro-transmitters
Pentagon veya FBI depolarından çalınmış olabileceği belirtilmektedir. Bu,
yüksek teknolojinin kolayca yeraltı dünyasına sızdığı ve izinsiz gözetleme
için kullanılabileceği varsayımını öne sürer.
2. Uzak Gelecekteki Toplumsal
Değişim
Grady'nin bazı eserleri,
teknolojinin toplumu kökten değiştirdiği, distopik / dystopian bir
geleceğe işaret eder:
- Antika Kalan Teknoloji: Üçüncü Milenyum'un / Third Millennium
sonundaki bir hikâye, geçmiş çağın (bizim çağımızın) teknolojik
eserlerinin (rudimenter / rudimentary bilgisayarlar, korkunç tıbbi
aletler, görsel ve işitsel imajları yayan makineler) artık "Orta
Çağ teknolojik eserleri" olarak görüldüğünü ve bir sanayi kültürü
müzesinden çalındığını anlatır. Bu, günümüz teknolojisinin gelecekteki
ileri medeniyetler için nasıl ilkel, ama değerli koleksiyon parçaları
haline geleceğine dair bir varsayımdır.
Kadınlar Hakkında
I. Kadınların Zayıflıklarının
ve Statülerinin Sömürülmesi
Grady’nin romanlarında
kadınlar, casusluk ağlarından organize suçlara kadar geniş bir yelpazede,
duygusal, ekonomik ya da cinsel açıdan savunmasız bırakılarak manipülasyonun
hedefi haline gelirler.
1. Ekonomik ve Cinsel Sömürü Ağları
Grady'nin eserlerinde, fuhuş / prostitution
mesleği ve casusluk dünyasındaki tuzaklar, kadınların ekonomik ihtiyaçlarının
ve kırılganlıklarının nasıl sömürüldüğünü gösterir:
- Tuzak Kurucular / Trap-Setters: Bir anlatıda, George adlı bir karakteri tuzağa
düşüren kadın, fuhuş mesleğinin eskisi gibi olmadığını ve kendisinin "benim gibi
adamlara tuzak kurmak" için para aldığını belirtir. Kadın, bu
işin ideolojik değil, finansal bir meslek olduğunu vurgular: "Komünist değilim. Bu
bir iş. Bunun için bana para ödüyorlar".
- Seri Cinayet Kurbanları: De Maaiende Engel (Jilet Oyunu / Razor
Game) romanının ana gerilimi, bir fahişe ve bir çocuğu hedef
alan dini fanatik bir seri katilin (Il Mietitore / Biçen Melek)
peşine düşülmesidir. Polisin katili, "hoş kadını (fahişeyi)
soğutmadan" yakalaması gerekmektedir. Bu, toplumun en kırılgan
kesimlerinin nasıl hedef alındığını gösterir.
2. Kurumsal ve Kariyer Temelli Sömürü
Kadınların kariyerlerindeki
ilerlemeleri ve profesyonel çabaları bile, erkek egemen sistem tarafından
nesneleştirme / objectification veya manipülasyon yoluyla baltalanır:
- Sinema ve Medya Sömürüsü: Bir hikâyede, Deep Throat filmindeki
kadın kahramanın, şöhret yolunda "tecavüze uğradığını, dövüldüğünü,
aşağılandığını ve vahşileştirildiğini" / violée, battue,
avilie et abrutie Kongre önünde gözyaşları içinde anlattığı bir
analoji sunulur. Bu, görünürdeki şöhretin ve başarının ardındaki korkunç
sömürüyü ortaya koyar.
- Teknolojide Dışlanma
(Feminizm Perspektifi): Yeni Dünya Düzeni'ne dair yapılan bir gözlemde,
bir programcı, ilk programcıların kadınlar olduğunu ve onlarca yıl bu
alana hâkim olduklarını belirtir. Ancak "erkekler para kazanılacağını
fark edinceye kadar" bu böyle sürmüştür; daha sonra programlama,
"basit kadınların" yetenekli olamayacağı bir iş haline gelmiş ve
bu durum kadınların ilerlemesini engellemiştir. Bu durum, kadınların kendi
iradeleri dışında ilerlemenin dışına itilmesini gösteren, güçlü bir
feminist eleştiridir.
II. Feminizm, Moda ve
Kadınların İşlenişi
Grady, kadınların toplumsal ve
profesyonel rollerini, beklentilerin ve görünüşün yarattığı baskıyı
vurgulayarak işlemektedir.
1. Moda ve Görünüş Baskısı Altındaki Kimlik Kaybı
Kadın karakterler, toplumsal ve
mesleki beklentilere uyum sağlamaya çalışırken kendi kimliklerini kaybetme
riskiyle karşı karşıya kalırlar.
- Mannequin Parçaları: Bir kadın karakter, oyunculuk yeteneğinin
yeterli olmadığını fark edince, modellik kariyerine yönelir ve yirmi
beşten fazla televizyon reklamında rol alır. Ancak bu süreçte, ajansı onu
üç ayrı katalogda tutar: bacaklar, eller, dudaklar. Bu durumu, "kendimi mankenler
için yedek parça kutusu gibi hissettim" / boîte de pièces
de rechange pour mannequins diyerek açıklar. Vücut parçalarına
indirgenmiş olma durumu, nesneleştirmenin / objectification en açık
ifadesidir.
- Bitmiş Bir Hayatın
Alternatifleri: Bir kadının geçmişi
incelenirken, onun bir "mükemmelleştirme okulunda" / école de
perfectionnement (yüksek eğitim veren bir okul) okuduğu, ancak bu okulların temelde
kadınları ya sekreter ya da eş olmaya hazırladığını anlatır.
Yazar, "her iki durumda da hayatın bitmişti" ifadesini kullanır
ve kadının, hayatının geri kalanının şansa bağlı bir "pazarda satılık
bir ürün" / article sul mercato olduğunu düşünür.
2. Başarı ve Cinsel Çekicilik Arasındaki Çatışma
Kadınlar ne kadar başarılı
olurlarsa olsunlar, cinsel çekicilikleri ticari veya manipülatif bir araç
olarak kullanılır.
- Sporcu Pazarlaması: Bir tenis yıldızının (Julie), başarısının
doruklarına ulaşması, hem saha içindeki zaferleriyle hem de "gönüllü
hayranlar" tarafından oluşturulan sitelerdeki fotoğraflarıyla
ilişkilendirilir. Babası, kızının başarılarının "cinsel çekicilik / sensualité
halesi" ile yükseldiğini, gonnellino / skirt (etek) havalanmış
fotoğraflarının gelecek başarısı üzerinde zaferleri kadar etkili olacağını
düşünür. Baba, bu durumu kontrol edemese de, bu "star" olmanın
gerekliliği olarak kabul eder.
- Casusluktaki Cazibe: Hükümet için çalışan veya casusluk faaliyeti
gösteren yetenekli kadınlar bile, fiziksel özellikleriyle tanımlanır.
Örneğin, OSS / Office of Strategic Services (Stratejik Hizmetler
Bürosu) için çalışan zeki Millie Beeman, herkesin onun zarifliğine,
süzülen sigara içiş biçimine ve her şeyi delebilen bakışındaki
"uyuşuk ışıltıya" hayran olduğunu belirtir, ancak aynı zamanda
"sonu yokmuş gibi görünen bacakları ve mükemmel bilekleri" / chevilles
parfaites ile de hatırlanır.
- Kendine Yeterlilik ve Güç: Bazı kadın karakterler, bu toplumsal baskıya
karşı koyar. Örneğin, bir karakter (Biz/Barbara), yaşı ilerledikçe
güzelleşen, kendinden emin bir figürdür ve Devlin Rourke'a göre "bir
sürü etkileyici profesyonel başarı"ya sahiptir. Başka bir kadın
karakter (Nora), kendi kararlarını yaşamayı seçer: "Kararlarını
yaşamak zorundasın" / Tu dois vivre tes décisions.
III. Freud ve Edward Bernays
Hakkında Analizler
Grady’nin romanları,
karakterlerin psikolojik motivasyonlarına ve gizli zihin kontrolü tekniklerine
odaklanmasına rağmen, Edward Bernays (Freud'un yeğeni ve halkla
ilişkiler / public relations alanının kurucusu) hakkında kaynaklarda herhangi
bir bilgiye rastlanmamıştır.
Ancak, Freud'a dair
doğrudan bir aforizma / aphorism mevcuttur:
- Freud ve Şakaların
Ardındaki Suç Teorisi: Bir karakter, başka bir
karaktere, Freud’u okuyup okumadığını sorar ve şöyle bir görüşü aktarır:
"Freud bize her
şakanın arkasında yanlış bir şeyler olduğunu, bir tür suçluluk ya da acı
olduğunu söyler. Bazılarının arkasında ise, Oscar, bir suç vardır.
Hepsinin arkasında değil, ama bazılarının arkasında bir suç vardır".
- Analiz: Bu ifade, Grady'nin polisiye/casusluk dünyasında
sıklıkla kullandığı psikolojik değerlendirme yöntemlerine teorik bir zemin
sağlar. Casusluk ve suç çözme bağlamında, bu aforizma, görünüşte masum
veya komik olan eylemlerin bile, bireyin bilinçaltındaki / subconscious
derin suçluluk duygusunun veya gizli bir eylemin dışavurumu olabileceği
fikrini destekler. Bu, Grady'nin karakterleri analiz ederken ve
komploların ardındaki insani motivasyonları ararken başvurduğu temel
psikolojik lenslerden biridir. (Önceki yazışmalarımızda bahsettiğimiz
gibi, yazarın eserlerinde kurumsal sorgulama tekniklerinin ve davranışsal
prognostiklerin / prognosis of behavior kullanılması bu bakış
açısıyla paralellik taşır.)
Dolayısıyla, Freud'a atıf,
karakter analizinde ve suçun kökenini anlamada bir araç olarak kullanılırken,
modern manipülasyonun kurucusu Bernays'a dair bir atıf bulunmamaktadır.
Dolaylı Olarak Ahlaki /
Moral Ve Yapısal Çözümler
James Grady'nin eserleri,
ABD’nin politik / political ve istihbarat / intelligence
kurumlarının içindeki çürümeyi ve yozlaşmayı / corruption mercek altına
alırken, bir gazeteci ve yazar olarak edindiği derin bilgilerle bu sistemin
kendisini nasıl kurtarabileceğine dair doğrudan teklifler sunmak yerine,
dolaylı olarak ahlaki / moral ve yapısal çözümlere işaret eder.
Eserlerinde yer alan olay
örgüsü, bürokrasi, dürüstlük ve dış dünya hakkındaki görüşleri üzerinden,
ABD'nin batmasını engellemek için gerekli olduğu varsayılan eylemler ve
İngilizler hakkındaki düşünceleri aşağıda kapsamlı ve detaylı bir şekilde
incelenmiştir:
I. ABD’nin Batmasını
Engellemeye Yönelik Dolaylı Teklifler ve Çözüm Yolları
Grady'nin eserlerinde, sistemin
kurtuluşu genellikle bireysel dürüstlük, kurumsal reformların kaçınılmazlığı ve
şeffaflık / transparency ihtiyacında yatmaktadır. Bu teklifler,
romanlardaki kahramanların hayatta kalma mücadeleleri ve üst düzey yetkililerin
konuşmaları aracılığıyla ima edilir.
1. Dürüstlük ve Ahlaki
Yenilenme (John Rankin Örneği)
Washington D.C./DC, entrika,
yolsuzluk ve acımasız mücadelelerin merkezi olarak tanımlanır. Bu ortamda,
sistemin bekası, ahlaki pusulasını kaybetmemiş bireylerin varlığına bağlıdır.
- John Rankin'in Rolü: Grady'nin bir dedektif figürü olan John Rankin,
bu çürümüş ortamda nadir bulunan bir figürdür. Rankin "insanlığa / humanity
sahip, dürüst ve her şeyden önce inatçı / stubborn" bir
karakterdir. O, başkaları bırakıp gitmek isterken bile çözülmez gibi
görünen labirentte yürümeye devam eder. Sistemin batmasını engellemek
için, kurumsal çıkar ve güç mücadelesinin ötesinde, dürüstlük ilkesine
bağlı, "fazla zeki olmayan, ancak zeki, iyi ve sert" (yani
ahlaki olarak güçlü) kahramanlara ihtiyaç vardır.
- İllüzyonlardan Kurtulma: Bir karakter, Malcolm'a, "etrafına bak,
John. Sevdiğini söylediğin bu şehre bak: burası bu dünyadaki Emmett'ler
için yapıldı" der. Malcolm'un cevabı ise "Saçmalık! Onu biz
yaptık!" olur. Bu diyalog, sistemin yozlaşmasına rağmen, onu kuranların
yine dürüst ve inatçı bireyler olduğu ve dolayısıyla sistemi yine onların
kurtarabileceği fikrini savunur.
2. Kurumsal Sınırların ve
İşbirliğinin Yeniden Tanımlanması
Grady, ABD’nin batmasını
engellemek için istihbarat örgütleri arasındaki karmaşık yetki savaşlarının / jurisdictional
wars sona ermesi gerektiğini, aksi takdirde kurumların kendi varlıklarını
tehlikeye attığını gösterir.
- Bürokratik Dağınıklığın
Çözümü: Yaşlı ve deneyimli bir yetkili (yaşlı adam),
istihbarat örgütlerinin en sakat / crippled yanının "çok
dağınık olmaları" olduğunu belirtir. Bu dağınıklık,
"bavul anahtarını bulmak için yüz adamı seferber edebilecek"
kadar büyük bir gücün, içerideki sızıntıları veya komploları çözememesine
yol açar. Grady'nin teklifi, bu dağınıklığa bir çare bulmak ve örgütler
arasındaki dengeyi ve işbirliğini sağlamaktır.
- Kontrolsüz Gücün Denetimi: Merkezi Haber Alma Teşkilatı'nın / CIA
Ulusal Güvenlik Yasası sayesinde "dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir
haber alma örgütüne verilmeyen bir güç kazandığı" vurgulanmıştır. Bu
kontrolsüz güç, Weatherby gibi yozlaşmış figürlerin ortaya çıkmasına zemin
hazırlar. Sistemin kendisini sürdürmesi için bu gücün sınırlandırılması ya
da yozlaşmış unsurların sürekli temizlenmesi gerekmektedir.
- "Karga" Projesi: Yaşlı adamın nihai stratejisi, Malcolm'u bir
"kilit" olarak kullanmaktır. Malcolm'un hayatta kalmasını
sağlamak ve düşmanların dikkatini onun üzerine çekmek (Maronick ve
tayfasını). Böylece komplonun merkezi olan iç ajanların, Malcolm'u yakalamak
veya öldürmek için yapacakları hatalar üzerinden tespit edileceği
öngörülür. Bu, sistemin
kendini tedavi etmesi için bir şok terapi / shock therapy
yöntemidir.
3. Baskı ve Manipülasyon
Merkezlerinin İfşa Edilmesi
ABD'nin batmaması için,
sistemin üzerindeki tehditlerin adının konması gerekir. Grady, bu tehditleri
kurumsal, finansal ve bireysel sapkınlık / deviancy olarak
sınıflandırır.
- Sermayenin Yolsuzluğu: This Train romanında, trende seyahat eden
"altın çocuk finansçı" / golden boy of finance ve
"kibirli ve ırkçı bir bankacı" gibi figürlerin, "itiraf
edilemez projeler" yürüttüğü varsayılır. ABD'nin batmaması için, bu
yozlaşmış sermaye gücünün ve lobi faaliyetlerinin / lobbying ifşa
edilmesi gerekmektedir.
- Zayıflıkların Silah Olarak
Kullanılması: Grady'nin eserlerinde katiller, masum
insanların zayıflıklarını kullanır (önceki yazışmalarımızda bahsedildiği
gibi). Sistemin ayakta kalması için, dürüst insanların manipülasyon
tekniklerine karşı uyanık olması zorunludur. Malcolm'un, kendisine
enjekte edilen hakikat serumuna / truth serums karşı zihninde bir
tuğla duvar oluşturmaya çalışması, mankurtlaşmaya karşı bireysel direnişi
sembolize eder.
II. İngilizler Hakkındaki
Düşünceler
James Grady’nin romanlarında İngiltere ve İngilizler, genellikle casusluk
ve entrika bağlamında, spesifik olay örgülerinde işlevsel roller üstlenen
aktörler olarak yer alırlar.
1. İngiliz İstihbaratının
Tarihi Rolü ve Gücü
İngiliz istihbarat kurumları,
Grady'nin casusluk dünyasında tecrübeli, bazen taktiksel açıdan üstün görülen
aktörler olarak yer alırlar:
- Susturucu ve Makineli
Tüfek Uzmanlığı: Six Days of the Condor
romanındaki katliamda kullanılan silahlar hakkında teknik bir referans
vardır. Otto Skorzeny’nin, İngiliz yapımı hafif makineli tüfeğin / mitrailleuse
légère de fabrication anglaise ağzına susturucu takarak ne kadar
etkili bir silah elde edilebileceğini yıllar önce ispat ettiği
belirtilmiştir. Bu referans, İngiliz teknolojisinin veya uygulamalarının
casusluk ve suikast yöntemlerinde kritik bir rol oynadığını gösterir.
- Operasyonel İşbirliği: Kiralık katil Vincent Maronick (Levine),
kariyeri boyunca birçok ülke için çalışmıştır; bu ülkeler arasında zaman
zaman İngiltere de bulunmaktadır. Bu durum, İngiliz istihbaratının, gerektiğinde
Maronick gibi bağımsız ancak yetenekli casuslarla operasyonel işbirlikleri
kurduğunu göstermektedir.
- Dosya Paylaşımı: ABD'deki komplonun çözümünde İngiliz
kaynaklarına başvurulmuştur. Maronick'in dosyasının kaybolmasının
ardından, Genel Müdür Yardımcısı, İngiltere'den dosyanın kopyasını rica
ettiklerini ve bir uçakla geleceğini belirtir. Bu, kritik istihbarat
konularında İngilizlerin önemli ve güvenilir arşivlere sahip olduğunu ve
bu bilgileri ABD ile paylaştığını gösterir.
2. Bireysel İngiliz Figürleri
- KGB Ajanının İngiliz
Kimliği: Robert Atwood'un
(yozlaşmış bir ABD istihbarat görevlisi) karısı Elaine Atwood'un,
kendisinden yaşça küçük, genç bir İngiliz üniversite öğrencisiyle (Adrian
Queens) ilişkisi vardır. Atwood'un bilgisine göre, bu öğrencinin
gerçek adı Alexy Ivan Podgovich'tir ve bir KGB ajanı / espion du
KGB’dir. Rus casusu, kariyerinde ilerlemek için ünlü bir Amerikalı
istihbarat görevlisinin karısını elde etmiştir. Bu durum, İngiliz
kimliğinin, düşman ajanlar tarafından Amerikan elitlerine sızmak için bir
paravan / façade olarak kullanıldığını gösteren ilginç bir
detaydır. Bu bağlamda, İngiliz kimliği sömürülmektedir.
Sonuç olarak, Grady'nin eserlerinde İngilizler, küresel casusluk ve
istihbarat sahnesinin köklü ve önemli aktörleri olarak yer almakta, ABD'deki
komploların çözümünde teknik ve bilgisel olarak destek sağlamaktadırlar.
Hollywood Hakkındaki
Çarpıcı Görüşleri
James Grady'nin eserleri ve
edebi kişiliği, onu kurgu ile Washington D.C./DC'nin acımasız gerçekleri
arasında köprü kuran bir yazar olarak konumlandırmıştır. Kendisi bir yandan
uluslararası alanda ödüller kazanmış bir romancı iken, diğer yandan ABD Senatosu’nda
yasama danışmanlığı / legislative aide yapmış ve Pulitzer ödüllü
gazeteci Jack Anderson için araştırmacı muhabirlik / investigative
journalist yapmıştır. Bu ikili kariyer, Grady’nin Hollywood ve edebiyat
dünyasındaki meslektaşlarının gerçekçi olmayan tavırlarına dair keskin ve
eleştirel görüşler geliştirmesine olanak tanımıştır.
Aşağıda, James Grady'nin
Hollywood hakkındaki çarpıcı görüşleri ile edebiyat ve gazetecilik alanındaki
gerçekçi olmayan tavırlara dair analizleri sunulmuştur:
I. Hollywood Hakkındaki Çarpıcı
Görüşleri (İllüzyon, Şöhret ve Ahlaki Çöküş)
Grady, Washington D.C./DC'nin
politik entrikalarını anlatırken Hollywood'u, gerçeklikten kopuk, cazibesiyle
bireyleri yoldan çıkaran ve ahlaki çöküntüyü barındıran bir illüzyon makinesi
olarak ele alır.
1. Hollywood'un Cazibesi ve
Kırık Hayaller
Grady, Los Angeles/LA'yi ve
Hollywood'u, cazibenin ve gerçekleşmesi düşük hayallerin merkezi olarak
resmeder.
- Ruh Emici Melekler Şehri: Los Angeles/LA, karakter Nick tarafından
"tatlı, ruh emici melekler şehri" / sweet soul-sucking city
of the angels olarak anılmaktadır. Bu ifade, şehrin dışarıdan parlak görünümünün
altında yatan karanlık gerçeğe dikkat çeker.
- İllüzyon Bileti / Ticket-Punching: Senaryo yazarlığı / screenwriting deneyimine
sahip olan Nick, bir senaryo işi için LA'e uçtuğunda, hiçbir filmin yapılmayacağını
baştan bilmektedir. O, anlaşmayı sadece para için, "senaryo yazarı statüsünü
kazandıran bileti almak" / ticket-punching için sürdürür. Bu, Hollywood'un
asıl işinin sanat üretmekten ziyade, insanlara statü ve görünüş
sağlamak olduğunu ima eder.
- Güzellik ve Güç İllüzyonu: Nick, Hollywood'un parıltısının / glitz "filmler
yaratma ve güzel sarışınlar tarafından sevilme cazibesiyle" / allure
of creating movies and being loved by beautiful blondes kendisini baştan
çıkardığını, ancak bunlardan çok azını elde edebileceğini bildiğini ifade eder.
2. Zenginlik, Sapkınlık ve Yozlaşmış
Çevreler
Hollywood'un zengin ve güçlü çevreleri,
ahlaki disiplinden yoksun, yıkıcı davranışlarıyla öne çıkarılır.
- Uyuşturucu ve Sahte
Vaatler: Karakter Jud Stuart, LA'de
restoranda olay çıkaran, sokaklarda yarış yapan ve mağaza çalışanlarına pahalı
hediyeler alıp haftalarca flört eden, ancak daha sonra onları yüzüstü bırakan
"vahşi bir adam" / wild man haline gelmiştir. Jud, diskoteklerde
"sadece ağızlarıyla gülen, ölü bakışlı adamlarla" dolaşır. Bu çevrede,
kokain / cocaine seven ünlü bir Hollywood yönetmeni de bulunur, ancak
bu yönetmenin "kurtarıcı anlaşma vaatleri" / promises of
redemptive deals asla gerçekleşmez.
- Gerçekliğin Yansıması: Jud’ı tanıyanlar, onun bir efsane olduğuna inanır,
her şeyi bir şekilde "dizginlediğini" / had it all wired ve
bu dizginin kendi boyunlarına dolanmayacağına güvenirler. Bu, Hollywood çevrelerinin,
kendilerini hukukun ve ahlakın üstünde gören sapkın zengin figürlere karşı
bile bir tür hayranlık ve kabul gösterdiğini belirtir.
- Errol Flynn ve Nazi
Casusu: İlginç bir tarihsel dipnotta, 20. yüzyılın ünlü
Hollywood yıldızı Errol Flynn'in yakın arkadaşı olan Dr. Hermann F. Erben'den
bahsedilir. Erben’in 1941’de ABD vatandaşlığının iptal edilmesinin resmi sebebi
bir şekil hatası olsa da, asıl sebebin Nazi Partisi üyeliği ve Alman
askeri istihbaratı / Abwehr için casusluk yapması olduğu belirtilmiştir.
Bu durum, Hollywood'un zirvesinin bile uluslararası gizli siyaset ve casuslukla
örtüşebileceğini, parıltının arkasında tehlikeli sırlar barındırabileceğini
ima eder.
3. Klişeler ve Gerçekçilikten Kaçış
Grady, Hollywood filmlerinin sunduğu
basitleştirilmiş ve dramatik gerçeklikten rahatsızdır.
- Klişeleşmiş Sinema
Anlatıları: Grady, Hollywood filmlerini
eleştirirken, genellikle alışveriş merkezlerindeki posterler aracılığıyla şu
klişeleri listeler: "Güzel aktörler aşkı bulmak için zorluklara meydan
okuyor. Sadece kalbi kırık bir çocuğun büyüsünün kötülüğün zaferini durdurabileceği
volkanik bir dünya. Kanunların erişemediği zeki kötü adamlara tiyatral bir
şekilde silah doğrultan asi polisler". Bu, Grady’nin kendi eserlerindeki
karmaşık, ahlaki açıdan muğlak / ambiguous ve kurumsal komplolarla dolu
gerçekçiliğin tam tersidir.
- Rol Yapma Sanatı: Grady, gerçek casusluk ve suç dünyasında bile insanların
Hollywood'daki gibi davrandığını gösterir. Örneğin, polisler ve muhabirler,
Robert Redford ve Dustin Hoffman'ı Başkanın Bütün Adamları filminde
kopyalama yanılsamasıyla ceket ve kravatla dolaşmaktadırlar. Benzer şekilde,
boksörler "aktör
gibi görünen boksörler ve boksör gibi davranan aktörler" / attori
che si danno arie da pugili e pugili che sembrano attori haline gelir.
II. Edebiyat ve Gazetecilik Alanında
Gerçekçi Olmayan Tavırlar
James Grady'nin Washington'daki
siyasi muhabirlik deneyimi, onu mesleğinde dürüstlük ve gerçeklikle ilgilenmeyenleri
eleştirmeye iter.
1. Yeni Nesil Gazetecilerin Yüzeyselliği
Grady, genç gazetecilerin ham gerçeklikten
kopuşunu eleştirir:
- Robert Redford/Dustin
Hoffman Taklitçiliği: Baltimore Sun ve New York
Daily News gibi gazetelerde çalıştığı dönemdeki gözlemlerine göre, yeni mezun
gazeteciler (özellikle Columbia Üniversitesi'nden mezun olanlar) "halkoyu
analizi / analysis of public opinion" hakkında saatlerce konuşabilmekte
ve doğrudan matbaaya / tipografia bağlı bilgisayarları kullanmayı bilmektedirler.
Ancak bu gençler, All the President's Men filmindeki Robert Redford
ve Dustin Hoffman'ı taklit etme yanılsamasıyla "sürekli takım elbiseyle
gezerler".
- "Kirlenmeyen"
Muhabirler: Bu yeni tip gazeteciler, "barda
bile kirlenmeyen gazetecilerdir" / giornalisti che non si sporcano
mai, neppure al bar. Grady, aksine, kendi romanları için organize suçu
araştırmak, DC cinayet ve fuhuş ekipleriyle / prostitution squads zaman
geçirmek zorunda kalmıştır. Bu durum, Grady'nin, gazeteciliğin masa başı teorilerden
ziyade, sokaktaki ham gerçeği araştırmayı gerektirdiğine dair görüşünü pekiştirir.
2. Şöhret Peşindeki Yazarlar ve
Siyasetçiler
Grady'nin karakterleri, edebi veya
siyasi başarıyı ahlaki değerlerin önüne koyanları eleştirir:
- Satılabilir Olanı
Yüceltmek: Bir kadın gazeteci, gazete
kartını bir "merdiven" / scala olarak kullanmış ve "insan
zayıflıklarına karşı klinik bir göz ve satılamayacak her şeye karşı mutlak
bir küçümseme" / assoluto disdegno per tutto ciò che non si poteva
vendere geliştirmiştir. Bu kişi, zekâsını ve güzelliğini kapıları açmak
için kullanmış, sonunda "kendi içinde bir ünlü / celebrity"
haline gelerek, kitlelerin neye "imrenmesi gerektiğini belirleyen hakem"
/ arbitro di ciò che le masse dovrebbero aspirare a essere olmuştur.
Bu, şöhretin ve görünürdeki başarının, etik veya edebi gerçeklikten ne kadar
uzaklaştığını gösteren bir eleştiridir.
3. Aşırı Güvenin Edebi Tehlikesi
Grady, Satranç Ustası Fred Reinfeld'e
atıfta bulunarak, yazarların veya herhangi bir profesyonelin sanata/işe karşı geliştirdiği
aşırı güvenin ne kadar tehlikeli olabileceğini vurgular (önceki yazışmalarımızda
bu aforizmaların casusluk bağlamında kullanıldığı belirtilmiştir):
- "Oyunun olağan bir biçimde süreceği sanısına
kapılarak, kendimize olan güvenimizi arttırıp, kazanacağımızı 'şah mat' demeden
kabul edersek, yeniliriz!".
- Analiz: Bu, edebi veya sanatsal alanda, bir yazarın başarısının
devam edeceğine dair duyduğu aşırı güvenin, onu beklenmedik eleştiri veya
yeni gerçeklikler karşısında hazırlıksız yakalayabileceğini ve kariyerini
alt üst edebileceğini ima eder. Sanatsal alanda bile, en iyi savunma sürekli
bir saldırı (yani yenilenme ve kendini sorgulama) olmalıdır.
Din Ve İnanç Sistemlerine Bakışı
James Grady'nin eserleri, ABD’nin politik / political
ve istihbarat / intelligence dünyasının karanlık dehlizlerine
odaklanırken, din ve inanç sistemlerine doğrudan bir teolojik / theological
eleştiri veya kapsamlı bir analiz sunmamaktadır. Ancak, yazarın olaylara
yaklaşımı, dürüstlük ve kurumsal ahlak / institutional morality arayışı
üzerine kurulu, derin bir seküler / secular (laik) ve pragmatik
/ pragmatic bakış açısını yansıtmaktadır.
Grady, genellikle bireysel inançları, kurumsal
gücün başarısızlıkları ve suçun psikolojik kökenleri üzerinden dolaylı yoldan
ele alır.
I. Suçun Kaynağı Olarak Bireysel Dini Fanatizm
Grady’nin din hakkındaki en belirgin ve çarpıcı
intibaları, kurumsal elitlerden ziyade, bireysel psikopatolojinin / psychopathology
dini referanslarla birleştiği suç olaylarında ortaya çıkar.
1. "De
Maaiende Engel" / "Orakçı" Örneği
Razor Game (Colpo di rasoio / De Maaiende
Engel) romanının merkezinde, Birleşik Devletler / ABD genelinde panik
yayan dini motifli bir seri katil / serial killer yer almaktadır.
- Dini Referansların Kullanımı: Katil, cinayetlerini
önceden yerel gazetelere İncil / Bible (Özellikle Vahiy
Kitabı / Openbaringen) referanslı ilanlarla duyurur ve kendine "Il
Mietitore" / "De Maaiende Engel" (Orakçı / Biçen Melek)
adını verir. Bu, katilin eylemlerini kutsal metinlere dayandırarak kendine
bir tür yıkıcı misyon / destructive mission atfettiğini gösterir.
- Kurban Seçimi:
Cinayetlerin kurbanları da semboliktir: her zaman bir çocuk ve bir
fahişe. Katilin bu seçimi, yozlaşmış / corrupt bulduğu dünyayı
dini bir arınma / purification motivasyonuyla temizleme isteğini
gösterir.
- Ahlaki Karşıtlık: Bu
hikâyede, katilin sapkın dini fanatizmi, Baltimore’un en iyi dedektifi
Devlin Rourke’un (çok ortodoks / orthodox olmayan, kokain kullanan
ama özünde inatçı / stubborn ve dürüst bir polis) seküler / secular
ahlak anlayışıyla karşı karşıya getirilir. Grady, bu durumda çözümü mistik
/ mystical bir inançta değil, Rourke’un zekâsında, inatçılığında
ve polislik becerisinde bulur.
Bu örnekler, Grady’nin eserlerinde dinin, bir
komplo aracı olmaktan çok, bireysel deliliğin ve şiddetin kendini
meşrulaştırdığı / legitimize bir örtü olarak kullanıldığını gösterir.
II. Seküler / Laik Bir Perspektif: Olaylara
Ateist Gibi Bakış
Grady'nin karakterleri ve anlatıcının sesi, kriz
anlarında veya kurumsal çöküşleri analiz ederken doğaüstü / supernatural
açıklamalara değil, tamamen mantık, psikoloji ve bürokrasiye dayanır. Bu,
olaylara 'ateist gibi' yaklaşımın temelini oluşturur.
1. Gerçeğin
Yemini ve Rasyonel / Rational Araştırma
Eserlerde aranan gerçek, ilahi / divine
bir aydınlanma değil, somut, kanıtlanabilir bilgidir.
- Geleneksel Yemin:
Geleneksel hukuk sisteminden / legal system alınan ve kaynaklarda
kullanılan aforizma / aphorism, "Gerçek, bütün gerçek,
sadece gerçek..." ifadesidir. Bu, yargı / judiciary ve
istihbaratın temelini oluşturan, doğruluk arayışının seküler/laik bir
taahhüdü olduğunu gösterir.
- Cinayetlerin Rasyonel Analizi: Condor
(Richard Malcolm), arkadaşlarının öldürüldüğü katliamın ardından ne
yapacağını düşünürken, aklına gelen dört tahmini sıralar: düşman
casusların sızması, kurumun önemsenerek saldırıya uğraması, Heidegger’in
ikili ajan / double agent olarak gösterilmek istenmesi ve
katillerin onu da öldürme arzusu. Bu dört tahminin hiçbiri dini veya
mistik bir gücün etkisine dayanmaz; hepsi casusluk ve kurumsal
motivasyonlara indirgenmiştir.
2. Psikolojik
Açıklamaların Önceliği (Freud Etkisi)
Suç ve yozlaşmanın kaynağı dinsel günah / sin
veya ceza / punishment değil, psikolojik travma ve sosyal etkilerdir.
- Freud ve Şaka Teorisi:
Grady'nin bir karakteri, Freud'un teorisine atıfta bulunarak, her şakanın
ardında bir suçluluk / guilt veya acı olduğunu; bazen de arkasında
gerçek bir suç olduğunu öne sürer. Bu durum, yazarın insan
davranışlarını ve ahlaki muğlaklığı / moral ambiguity anlamak için
dini dogmalar yerine psikanalitik / psychoanalytical çerçeveyi
kullandığını gösterir.
- Travma ve Delilik: Grady, Mad
Dogs serisinde yer alan karakterleri "eğitimli, deneyimli, bir
Şey Yapmak üzere programlanmış profesyonel paranoyaklar" olarak
tanımlar. Bu kişilerin delirmelerinin nedeni travma, kötü genler veya
çocuklukta yaşananlar olarak açıklanır. Dini bir kurtuluş / salvation
veya şeytani / demonic bir etki yerine, bilimsel/psikolojik
açıklamalar temel alınır.
3. Güç ve
Ahlakın Seküler Çatışması
James Grady'nin eserlerindeki ahlaki çatışma,
cennet-cehennem / heaven-hell ikileminden değil, kişisel hırsın (önceki
yazışmalarımızda bahsedildiği gibi Para, İdeoloji, Uzlaşma ve Ego / MICE)
kurumsal yapılarla çarpışmasından doğar.
- Maronick’in Profesyonel Soğukkanlılığı: En
tehlikeli suikastçı Vincent Maronick (Levine), cinayetleri sadece bir iş
olarak görür. Malcolm’u öldürmekten vazgeçtiğinde, bunu ahlaki bir
pişmanlıkla değil, kendi profesyonel çıkarlarını koruma amacıyla
yapar ve Orta Doğu’da yeteneklerine uygun iş bulabileceğini düşünür.
Maronick'in tamamen profesyonel ve duygusuz motivasyonu, ateist veya en
azından ahlaki olarak tamamen seküler / secular bir figür
çizmektedir.
- Kurumsal Delilik: Hükümet
bürokratları (Weatherby, Atwood), cinayet işlemeye veya masumları tuzağa
düşürmeye iten şey, dini inanç değil, güç, mevki ve egodur.
III. Batı Dini Yapılarına Dair Yüzeysel Algılar
Grady'nin eserlerinde, Batı kültürünün
dini/mezhepsel yapısına dair farkındalık mevcuttur, ancak bu, derin bir
eleştiriye dönüşmez.
- WASP
Sınıfı:
Kaynaklarda, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki egemen sınıfı tanımlayan WASP
(White Anglo-Saxon Protestant / Beyaz Anglosakson Protestan)
kısaltmasının kullanılması, yazarın mezhepsel/dini kimliklerin ABD'deki
sosyal hiyerarşi üzerindeki etkisini bildiğini göstermektedir.
- İngiliz Kilisesi: Önceki
yazılarımızda bahsedilen, bir KGB ajanının sızma için kullandığı İngiliz
kimliği, kurumsal dinin veya inancın değil, ulusal/etnik kimliklerin
casusluk için araçsallaştırıldığını gösterir. İngilizler hakkında yapılan
tek çarpıcı yorum, onların casusluk teknolojisi ve uzmanlıkları
hakkındadır.
Özetlemek gerekirse, James Grady'nin olaylara ve
dünyaya bakışı, ağırlıklı olarak seküler / secular ve psikolojik
gerçekçiliğe dayanmaktadır. Dini inançlar, en fazla bireysel suç
motivasyonu olarak veya toplumsal yapının bir parçası olarak yüzeysel bir
düzeyde ele alınır. Olayların ardındaki nedenleri ararken, yazar, ilahi bir
müdahaleden ziyade, insan doğasının ve politik kurumların mantıksal, ancak
ahlaki olmayan / unethical hatalarına odaklanır.
Grady’nin Nihai
Duruşu
James
Grady'nin yirmi yılı aşkın gazetecilik ve yazarlık kariyeri boyunca edindiği
birikim, onun son romanını kurgularken sadece bir casusluk hikâyesinden öte,
Amerikan siyasi gücünün ve modern toplumun ruhsal / spiritual çöküşünün
nihai / ultimate bir muhasebesini / accounting sunmasını
gerektirirdi. Bu final romanı, Grady'nin en güçlü temalarını
(kurumsal yozlaşma, yüksek finansın gücü, psikolojik manipülasyon ve bireysel
direniş) tek bir büyük olay örgüsünde birleştiren, "Washington D.C./DC Dörtlemesinin
Finali" niteliğinde bir eser olurdu.
Bu kurgusal final romanı, önceki yazılarımızda
defalarca vurgulanan Grady felsefesini en ince detaylarıyla öğretici bir dille
işleyecek ve kaçınılmaz olarak seküler / secular bir ahlak felsefesiyle
sona erecektir.
SON ROMANI : GERÇEĞİN SON ZAMANI (THE LAST DAYS OF TRUTH)
I. Konu ve Yapısal Çerçeve (Komplonun Yeniden
Doğuşu)
Roman, 1970'lerde Condor (Richard Malcolm)
tarafından ifşa edilen yozlaşmış sistemin, "Karanlık Nehri"
üzerinde seyreden Devlet Gemisinin 21. yüzyılda nasıl "Global İş
Dünyası Kurumsal Samurayı" tarafından tamamen ele geçirildiğini
gösteren bir panorama sunardı.
1. Nihai
Düşman: Büyüklük Kompleksi ve Finans
Romanın düşmanı, artık sadece eski CIA/KGB
ajanları değil; önceki yazılarımızda bahsettiğimiz, "kibirli ve ırkçı
bir bankacı" ya da Condor serisindeki "bankacıya
benzeyen adam" figürünün kurumsal ve teknolojik olarak evrimleşmiş
halidir.
Bu figür, eski 54/12 Topluluğu'nun
finansal kanadının yeni, şeffaf olmayan bir lideridir. Amacı ulusal güvenlik
değil, mutlak finansal kontroldür. Bu figür, ABD'nin batmasını
engellemeyi değil, ABD'nin ekonomik gücünü, kendi yasadışı
"projeleri" / projets için kullanmayı hedeflemektedir.
2. Kriz
Noktası (Bunalım Anı)
Fred Reinfeld’in satranç teorisine atıfla, roman,
ABD'nin ulusal güvenliğini tehdit eden kritik bir bunalım noktası / crisis
point ile başlardı. Bu, eski bir istihbarat projesinin (örneğin, önceki
yazılarımızda değindiğimiz gibi, Güneydoğu Asya'daki eroin / heroin
ticareti veya olağanüstü iade / extraditions extraordinaires
programları) modern finansal piyasaları çökertme potansiyeline sahip bir
açığının ortaya çıkması olurdu.
3. Kahramanın
Yükselişi
Richard Malcolm (Condor), artık yaşlanmış ve
Washington'un banliyölerinde (DC's Beltway) yazarlık yaparak veya kütüphane
işleri yaparak sakin bir hayat süren, ancak hala paranoyası ve mesleki
becerileri keskin bir figürdür. Malcolm, tesadüfen bu finansal komplonun izine
düşer ve "ne
yapacağını bilmeyen binlerce memur" karşısında tek başına
eyleme geçmeye zorlanır.
II. Kullanılacak Temel Unsurlar ve Analizler
Final romanı, önceki analizlerde yer alan
Grady'nin temel eleştiri noktalarını keskinleştirerek kullanacaktır:
1. Manevi
Çöküntü ve Hollywood İllüzyonu
Eser, Washington'un entrika, yolsuzluk ve
acımasız mücadele merkezi olma kimliğini korurken, Hollywood'un sahte şöhret / fame
ve cazibe / allure arayışının bu politik çürümeyi nasıl yansıttığını
gösterirdi. Finansal komplonun arkasındaki yöneticilerin, gücü "hayranlık,
ün ve tanınmış bir kişi olma" amacıyla kullanması, Hollywood
yıldızlarının peşinde koştuğu yüzeysel statü / statü ile paralellik
kurardı.
2.
Mankurtlaştırma / Zihinsel Kontrolün İmkansızlığı
Roman, kahramanın, mankurtlaştırma tekniklerine
karşı verdiği mücadeleyi merkeze alırdı. Malcolm, sorgulama sırasında zihnine
yerleştirilen zehirli bilginin, iradesini kırmaktan ziyade, ona "bunalım
anında" nasıl davranması gerektiğini öğreten bir ders olduğunu fark
eder.
Finaldeki en önemli tema, bireyin zihinsel
gücünün, kurumsal manipülasyonu aşabilme yeteneğidir. Malcolm'un eski sevgilisi
Wendy'nin bile, zorla cinsel sömürü vaadiyle başlayan ilişkide kendi iradesiyle
hareket edebilmesi (Malcolm'u kurtarmak için bıçağa sarılması), kadınların
üzerindeki sosyal baskı ve zayıflıkların bile nihayetinde bireysel cesaretle
aşılabileceğini gösteren bir anti-sömürü anlatısı sunardı.
3. Medya ve
Gerçeğin Kontrolü
Finalin en kritik parçası, komplonun ifşa
edilmesi olurdu. Önceki yazılarımızda değinildiği gibi, gazeteciliğin nasıl "kirlenmeyen"
ve Robert Redford/Dustin Hoffman kopyası gençlerin yüzeysel bir çaba gösterdiği
bir meslek haline geldiği eleştirilirdi.
Malcolm, ifşaatını, güvendiği dürüst bir gazeteci
(belki de önceki yazılarımızda bahsedilen kirli işlerde uzmanlaşmış
muhabirlerden biri) aracılığıyla değil, doğrudan sisteme karşı bir "Sonuçları
Önceden Kestirilmiş Risk" alarak yapardı. Bu, Heidedegger'in mektubu
posta çantasına kendi eliyle atması gibi, bilginin çarpıtılmış kanallardan bile
sızabileceğini gösteren bir eylem olurdu.
III. Gizli Örgütler ve Masonlar
Grady'nin son romanı, Masonlar gibi
geleneksel ezoterik / esoteric örgütlere doğrudan atıfta
bulunmazdı, zira onun
odağı her zaman Amerikan bürokratik komploları olmuştur. Ancak, Rusya ve
uluslararası sermaye arasındaki ilişkilerin gizliliğini vurgulayan bir gönderme
yapabilirdi (Örneğin, Gregory Jance'in Rusya ve Nazi döneminden kalma Bizans
ikonlarını dolarlar karşılığında takas etme söylentileri gibi).
Gizli Örgütler, en son haliyle, ABD
hükümetinin gücünü ve parasını yasadışı projeler için kullanan, eski
casuslardan ve finansörlerden oluşan, hiyerarşideki en üst düzey (Devlet İçinde
Devlet) yozlaşmış çekirdek olurdu.
IV. Son Sözü (Grady’nin Nihai Duruşu)
James Grady’nin romanları, dürüstlük ve kötülük
arasındaki bitmeyen çatışmayı konu alır; bu çatışma, genellikle kötülüğün
sistem tarafından korunmasıyla sonuçlanır, ancak kahraman yine de eyleme
geçmekten vazgeçmez.
Goethe'den
alınan aforizma ("Çok ışık olduğunda mutlak çok da gölge vardır")
veya Fred Reinfeld'ın "bunalım noktası" teorisi, Grady'nin temel
felsefesini yansıtır.
Son sözü, bir yazar ve eski bir muhabir olarak
sistemin değişmez doğasına dair acı bir kabulleniş, ancak eylemin gerekliliğine
dair seküler bir inanç taşırdı.
Bu didaktik final romanının kapanış cümlesi, CIA
Müdür Yardımcısı General William Cochran'ın karanlık aforizmasını almalı ve
Malcolm'un direniş ruhuyla birleştirmeliydi:
"Tüm
Devlet Gemileri Karanlık Nehri üzerinde seyretmektedir; ve Fred Reinfeld'ın da
dediği gibi, yenilgiden kaçınmanın tek yolu, küreği asla elden
bırakmamaktır."
James Grady’nin Muhtemel Son Sözleri:
I. Rasyonel
Gerçeğe ve Riske Dair Nihai Söz
Grady'nin eserlerinde sıklıkla atıfta bulunulan
satranç ustası Fred Reinfeld’in teorisini kullanarak, kriz yönetiminin temel
kuralını hatırlatır:
"Her bunalım noktasında, sonucu önceden
kestirilmiş risklerin dürüstçe kabulü, kendini aldatmanın sahte güvenliğinden
daha değerlidir. Zira yenilgi, her zaman, 'şah mat' demeden önce zafer
sanrısına kapıldığın o an başlar."
II. Kurumsal
Yolsuzluğun Değişmez Doğasına Dair Seküler İntiba
Washington D.C./DC'nin ahlaki muğlaklığını ve
gücün daimi karanlığını yansıtan, Gözlem üzerine kurulu bir kapanış
olurdu:
"Karanlık Nehri üzerinde seyreden devlet
gemileri, ahlaki pusulasını kaybetmiş olabilir; ancak unutmayın ki,
düşmanınızın asla yeterince perspicacious / uyanık olamayacağınız
konusundaki kararlılığı, bu mesleğin özüdür."
III. Bireysel
Eyleme ve Direnişe Dair Çağrı
Romanlarının kahramanları Richard Malcolm
(Condor) ve Devlin Rourke’un sisteme karşı bireysel direnişini kutsayan bir
ifadeyle bitirirdi:
"Sonunda, etrafınızdaki kargaşanın kaynağı,
ne politik ne de dini bir güçtür; aradığınız suç, her şakanın arkasındaki
suçluluk gibi, sizin kendi içinizdedir. Ve onu yenmenin tek yolu, 'kirlenmeyen'
bir gazeteci / journaliste qui ne se salit pas olmak değil, sadece ve
sadece inatçı / testardo olmaktır."
Bu ifadeler, Grady’nin eserlerinin temelindeki
seküler ahlakı ve rasyonel bakış açısını yansıtırken, okuyucuyu daima uyanık
olmaya davet eden bir final görevi görürdü.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Yorumlar
Yorum Gönder