Gölge Oyunu: ABD Siyasetinde Kara Para, Rüşvet ve Kitle Manipülasyonu Üzerine Bir Rapor
1.0 Giriş: Görünmez Tehdit
Amerika
Birleşik Devletleri demokrasisinin temellerini aşındıran sinsi bir zehir,
siyasi süreçleri yavaş yavaş ele geçiriyor: "kara para". Bu, zengin
bireylerin, şirketlerin ve çıkar gruplarının, kimliklerini gizleyerek siyasi
kampanyalara ve hareketlere sınırsız miktarda para akıtmasını sağlayan, izi
sürülemez fonlar sistemidir. Bu rapor, yasal boşlukların, kurumsal açgözlülüğün
ve ideolojik fanatizmin kesişim noktasında durarak, gölgelerde yürütülen bir
etki oyununun anatomisini ortaya koymaktadır. Yüksek Mahkeme'nin Citizens United kararıyla
açılan Pandora'nın kutusundan, Ohio'daki nükleer santral rüşvet skandalı gibi
somut yolsuzluk vakalarına ve hatta halkı doğrudan hedef alan sofistike
psikolojik manipülasyon operasyonlarına kadar uzanan gizli bir etki ağını
deşifre edeceğiz.
Bu analiz, sadece finansal yolsuzluğun
mekaniklerini değil, aynı zamanda bu mekanizmaların nasıl daha karanlık ve
cüretkâr toplumsal kaos planlarına zemin hazırladığını da inceleyecektir.
Rüşvetle satın alınan bir yasa ile hipnozla intihara sürüklenmek istenen bir
kitle arasındaki görünmez bağ, gücün doğası ve onun yozlaşmaya ne kadar açık
olduğu hakkında rahatsız edici gerçekleri gözler önüne sermektedir. Bu oyunun
kurallarını anlamak, oyuncularını tanımak ve nihai hedeflerini kavramak,
demokrasinin ne kadar kırılgan bir zeminde durduğunu anlamak için atılacak ilk
adımdır. Şimdi, bu gölge oyununu mümkün kılan yasal ve örgümsel mimariye daha
yakından bakalım.
2.0 Etki Mimarisi: ABD Siyasetinde Kara Para
Sistemleri
ABD siyasetindeki yolsuzluk ağını anlamak için
öncelikle bu ağı besleyen finansal kanalları, yani kara paranın akışını
sağlayan yasal ve örgüsel yapıları deşifre etmek gerekir. Bu yapılar, siyasi
rüşvet ve manipülasyonun sadece birer anomali değil, sistemin bir özelliği
haline gelmesine olanak tanıyan bir "etki mimarisi" oluşturur. Bu
mimarinin temelleri, on yıllardır süren bir yasal aşınma sürecinin sonucudur ve
siyasi gücü satın almak isteyenlere neredeyse kusursuz bir kalkan sunmaktadır.
Alex Gibney'nin The Dark Money Game
belgesel serisi ve Jane Mayer'in çığır açan kitabı Dark Money'de
belgelendiği üzere, ABD kampanya finansmanı sisteminin çöküşü birkaç kilit
dönüm noktasından geçmiştir:
- Federal Seçim Komisyonu (1975): Siyasi
kampanyalara yapılan bağışları düzenlemek ve şeffaflığı artırmak amacıyla
kurulan bu komisyon, zamanla gücünü ve etkisini yitirmiş, siyasi baskılar
ve yetersiz kaynaklar nedeniyle etkisiz hale getirilmiştir.
- McCain-Feingold Kampanya Finansmanı Reformu
(2002): Siyasi partilere yapılan "yumuşak
para" bağışlarını yasaklayarak ve siyasi reklamlar üzerinde bazı
kısıtlamalar getirerek sistemi onarmaya yönelik önemli bir girişimde
bulunmuştur. Ancak bu reform, sistemin kalbine inmek üzere olan ve
siyaseti geri dönülmez bir şekilde paranın oyuncağı haline getirecek yasal
bir tsunaminin öncü sarsıntılarından başka bir şey değildi.
- Citizens United Kararı (2010): ABD
Yüksek Mahkemesi'nin bu dönüm noktası niteliğindeki kararı, oyunun
kurallarını tamamen değiştirmiştir. Mahkeme, şirketlerin ve sendikaların
siyasi harcamalarının "ifade özgürlüğü" kapsamında olduğuna
hükmederek, bu kuruluşların seçimlere sınırsız para akıtmasının
önündeki neredeyse tüm engelleri kaldırmıştır. Bu karar, siyaseti satın
almak isteyenler için adeta bir kapı aralamıştır.
Bu yasal çerçeve, zengin elitlerin siyaseti bir
gölge tiyatrosu gibi yönetmelerini sağlayan Süper PAC'ler (siyasi eylem
komiteleri) ve paravan sivil toplum kuruluşları (501(c)4'ler olarak da bilinir)
gibi silahları doğurdu. Bu yapılar, zengin bağışçılardan ve şirketlerden gelen
milyonlarca dolarlık izi sürülemez fonları toplamak ve bunları belirli adayları
desteklemek ya da karalamak için kullanmak üzere tasarlanmıştır. Federalist
Society gibi gruplar ise bu sistemi ideolojik olarak besleyerek, yargı sisteminin
en üst kademelerine kadar uzanan ve kara para akışını yasal kılan bir yargıçlar
nesli yetiştirmiştir. Bu finansal mimari, bir sonraki bölümde inceleyeceğimiz
gibi, teorik bir sorundan çok daha fazlasıdır; yasama süreçlerinin doğrudan
satın alındığı somut yolsuzluk eylemlerine zemin hazırlayan bir kuluçka
makinesidir.
3.0 Vaka İncelemesi: Ohio Nükleer Rüşvet Skandalı
Teorik çerçeveler ve yasal analizler, kara
paranın gerçek dünyadaki etkisini tam olarak kavratmakta yetersiz kalabilir. Bu
sistemin nasıl işlediğini, siyasi gücü nasıl yozlaştırdığını ve yasaları nasıl
satın aldığını anlamak için somut bir örneğe odaklanmak gerekir. Alex
Gibney'nin Ohio Confidential belgeselinde detaylandırılan Ohio nükleer
rüşvet skandalı, kara para mekanizmalarının pratikte nasıl bir silah haline
geldiğinin sarsıcı bir kanıtıdır. Bu vaka, eyalet tarihindeki en büyük siyasi
yolsuzluk olarak kayıtlara geçmiştir.
Olayların kronolojik dökümü, bir entrika filmini
aratmayacak kadar karmaşık ve karanlıktır:
- Olayın Merkezi: Ohio
merkezli bir enerji şirketi, iflasın eşiğindeki nükleer santralleri için
bir milyar dolarlık bir kurtarma paketini yasalaştırmak amacıyla 61 milyon
dolarlık devasa bir rüşvet fonu oluşturdu. Amaç, seçilmiş yetkilileri
kullanarak halkın iradesini baypas etmek ve özel bir şirket çıkarını kamu
politikası haline getirmekti.
- Ana Aktörler:
Skandalın merkezinde, gücü ve hırsıyla tanınan Ohio Temsilciler Meclisi
Başkanı Larry Householder bulunuyordu. Householder, bu parayı hem kendi
siyasi gücünü pekiştirmek hem de kurtarma yasasını geçirmek için kullandı.
Bir diğer kilit figür ise lobici Neil Clark'tı. Clark, FBI soruşturması
sırasında intihar etmeden önce, ardında her şeyi ifşa etme niyetini
taşıyan video günlükleri bıraktı. Bu kayıtlarda sarf ettiği "Bir
Sicilyalı asla unutmaz" sözü, olayın karanlık doğasını özetler
nitelikteydi.
- Yöntem: Rüşvet
fonu, Citizens United kararının yarattığı yasal boşluklardan
faydalanılarak, "Generation Now" gibi kâr amacı gütmeyen bir
kuruluş üzerinden aklandı. Bu yapı, paranın kaynağını gizleyerek
Householder'ın kontrolündeki siyasi operasyonlara aktarılmasını sağladı.
Para sadece yasayı geçirmek için değil, aynı zamanda yasayı iptal etmek
için başlatılan bir halk referandumunu engellemek amacıyla acımasız bir
dezenformasyon ve karalama kampanyası yürütmek için de kullanıldı.
- Ortaya Çıkış:
Komplonun büyüklüğüne rağmen, skandalın ortaya çıkışı büyük ölçde şansa
bağlıydı. FBI, tamamen başka bir yolsuzluk davasını araştırırken yaptığı
telefon dinlemeleri ve güvendiği muhbirler sayesinde bu devasa rüşvet
ağını "tesadüfen" keşfetti. Bu durum, benzer ne kadar çok
komplonun hala gölgelerde işlemeye devam ettiği sorusunu akıllara
getirmektedir.
Ohio skandalı, kara para ağlarının sadece seçim
sonuçlarını etkilemekle kalmayıp, aynı zamanda yasama süreçlerini doğrudan
satın alarak bir şirketin bilançosunu kurtarmak için kullanılabileceğinin en
net kanıtıdır. Ancak daha da önemlisi, bu olay, halkın fikrini manipüle etme
yöntemlerinin bir sonraki aşamaya nasıl evrileceğinin de bir habercisidir.
Referandumu engellemek için kullanılan dezenformasyon kampanyaları, kitle
kontrol teknikleri için bir deneme sahasıydı. Bu, kamuoyunu şekillendirme
çabasından, zihinleri doğrudan kontrol etme planına giden yolda atılmış bir ilk
adımdı.
4.0 Toplumsal Kontrol Silahı: Hipnoz Yoluyla
Kitleleri İntihara Sürükleme Planı
Finansal yolsuzluğun ötesinde, bu gizli
operasyonların halkı doğrudan manipüle etmeyi amaçlayan daha tehlikeli planlara
nasıl evrildiğini gösteren vaka dosyaları, kamuoyundan dikkatle gizlenmektedir.
Sızdırılmış bir Gotham
Emniyet Müdürlüğü transkripti, "Tetch Komplosu" olarak bilinen ve
bütün bir şehri hedef alan şok edici bir psikolojik terör eylemini ortaya
koymaktadır. Bu olay, gücün en saf ve en korkunç hali olan zihin
kontrolüne ulaşıldığında ortaya çıkabilecek kâbus senaryolarını gözler önüne
sermektedir.
Ele geçirilen
WZPZ yayın kayıtları ve tanık ifadelerine dayanan transkript, Jervis Tetch
adında bir suçlu tarafından yönetilen ve tüm şehir halkını hedef alan bir
psikolojik terör eylemini deşifre ediyor. Tetch, WZPZ adlı bir yayın aracılığıyla hipnotik
bir sinyal göndererek binlerce insanı intiharın eşiğine getirmiştir. Planın
işleyişi ve sonuçları, dehşet verici sahnelerle ortaya konmaktadır:
- Hipnozun Etkisi: Tetch'in
emriyle, şehrin dört bir yanındaki insanlar bilinçsiz bir şekilde
binaların çatılarına çıkmış, gece yarısı kendilerini boşluğa bırakmaya
hazırlanmaktadır. Bu, bireysel iradenin tamamen ortadan kaldırıldığı ve
bir tiranın sesinin mutlak kontrolü ele geçirdiği bir toplumsal çöküş
anıdır.
- Kaptan Gordon'un Müdahalesi: Kaptan
James Gordon ve ortağı Harvey Bullock, bu kitlesel cinneti durdurmak için
çaresizce mücadele eder. Tetch, yayın üzerinden "Duyduğunuz bir
sonraki sese uyun!" gibi hipnotik komutlar vererek kurbanlarını ölüme
bir adım daha yaklaştırır. Gordon ise bu psikolojik savaşa karşı koymak
için kendi emrini verir: "Dinlemeyi bırak. Bu bir emirdir." Bu,
iki zıt iradenin, kontrol ve özgürlüğün, kitlelerin zihni üzerinde verdiği
bir savaştır.
- Tetch'in Motivasyonu: Tetch'in
bu dehşet verici eyleminin arkasında kişisel bir intikam arzusu
yatmaktadır. Kız kardeşi Alice'in ölümünden Gordon'u sorumlu tutan Tetch,
ona "Bana başka seçenek vermedin! Yani artık seçenek yok sizin için
de. Artık tasarruf yok" diyerek, kurtuluş umudunu ortadan
kaldırdığını ilan eder. Bu, kişisel trajedinin nasıl kitlesel bir yıkım
silahına dönüştürülebileceğinin bir göstergesidir.
Bu komplo, tek bir delinin anlık bir hezeyanı
değildir. Tetch'in eylemleri, Jerome Valeska gibi diğer kaos ajanlarının
planlarıyla eş zamanlı yürütülmektedir. Crane'in korku gazı gibi diğer
unsurlar, şehrin kontrolünü ele geçirmeye yönelik daha büyük ve karmaşık bir
stratejinin parçalarıdır. Bu sokak seviyesindeki terör, aslında çok daha
organize, ideolojik ve köklü bir gücün gölgesinde gerçekleşen bir piyestir. Bu
da bizi komplonun bir sonraki ve son katmanına götürmektedir.
5.0 Komplonun Zirvesi: Gölgeler Birliği (League
of Shadows) ve Nihai Hedef
Önceki bölümlerde incelenen finansal yolsuzluk ve
kitle manipülasyonu eylemleri, tekil olaylar gibi görünse de, daha geniş ve
küresel bir komplonun sadece görünen yüzüdür. Bu bölümde, bu parçaları bir
araya getirerek, her şeyi yöneten gizli bir organizasyonun varlığını ve nihai
hedeflerini analiz edeceğiz. Ohio'daki rüşvet çarkı ve Tetch'in hipnotik
terörü, bu büyük planın yalnızca birer aracı, daha büyük bir hedefe giden yolda
kullanılan piyonlardır. Sızdırılmış Gotham Emniyet Müdürlüğü transkripti, bu
gölge organizasyonun, yani Gölgeler Birliği'nin (League of Shadows) ve onun
gizemli lideri Ra's al Ghul'un felsefesini ortaya koymaktadır.
Gölgeler Birliği, yüzyıllardır medeniyetleri
gölgelerden şekillendirdiğine inanılan, ideolojik temellere dayalı bir
örgüttür. Amaçları, kendi adalet anlayışlarına göre dünyayı yeniden
yaratmaktır. Bu süreçte, zayıf ve yozlaşmış olarak gördükleri toplumları yok
etmekten çekinmezler. Birliğin felsefesi ve yöntemleri şu şekilde
özetlenebilir:
|
Felsefe ve Amaç |
Yöntem ve Uygulama |
|
"Gölgeler Birliği'nin misyonu zayıflığı
azaltmaktır." |
Zayıf ve "uygun olmayan" üyelerin
acımasızca öldürülmesi. |
|
Yeni bir "İblis'in Başı" (Demon's
Head) atayarak liderliği sürdürmek. |
Ra's al Ghul tarafından seçilen adayın, gücü
devralması ve birliğin misyonunu devam ettirmesi. |
|
Değişimden ve bir kadından emir almaktan korkan
üyelerin tasfiyesi. |
Liderliğe mutlak sadakat ve sorgusuz sualsiz
itaat talep edilmesi. |
Bu bağlamda, Jervis Tetch ve Jerome Valeska gibi
"sokak seviyesi" suçlular, Birliğin elinde birer piyondan farksızdır.
Onların yarattığı kaos, şehrin siyasi ve ekonomik sistemlerini
istikrarsızlaştırır, halk arasında korku ve güvensizlik yayar. Bu
istikrarsızlık, toplumda güçlü bir elin gelip düzeni yeniden sağlamasına
yönelik bir özlem yaratır – tam da Gölgeler Birliği'nin kendi şartlarıyla
sunmayı planladığı türden bir düzen. Bu strateji, onların gizli gündemini
ilerletmesi için mükemmel bir zemin hazırlar.
Bu örgüt, Ohio'daki rüşvet skandalı gibi olayları
nihai hedeflerine ulaşmak için kullanılan önemsiz araçlar olarak görmekle
kalmaz; aynı zamanda bu tür bir yozlaşmayı, toplumsal yapıları içeriden
zayıflatmak için aktif olarak teşvik edebilir. Kara para sistemi sadece bir
araç değil, aynı zamanda Gölgeler Birliği'nin yıkım yoluyla
"iyileştirmeyi" amaçladığı toplumsal çürümenin bir semptomudur. Bu
küresel komplonun varlığı, modern demokrasilerin karşı karşıya olduğu
tehditlerin ne kadar karmaşık ve çok katmanlı olduğunu göstermektedir.
6.0 Sonuç: Demokrasinin Kırılganlığı
Bu rapor, Amerika Birleşik Devletleri
demokrasisinin görünürdeki sağlam yapısının ardında yatan derin çatlakları ve
bu çatlaklardan sızan karanlık güçleri gözler önüne sermiştir. Temel
bulgularımız, Citizens United kararıyla yasal hale getirilen kara para
akışının, sadece siyasi yozlaşmanın bir aracı olmakla kalmayıp, aynı zamanda
daha tehlikeli ve yıkıcı planlar için bir zemin hazırladığını göstermektedir.
Ohio'daki nükleer rüşvet skandalı gibi sıradan görünen yolsuzluklardan,
Tetch'in hipnotik terörüne ve nihayetinde Gölgeler Birliği'nin küresel
komplolarına kadar her türlü tehdit, bu denetimsiz güç ve para sisteminden
beslenmektedir.
Vardığımız en önemli sonuç, finansal çıkar amaçlı
siyasi manipülasyon ile ideolojik kontrol amaçlı psikolojik savaş arasındaki
çizginin tehlikeli bir şekilde bulanıklaşmış olmasıdır. Bir enerji şirketinin
kârını korumak için yasa satın almasıyla, bir suç dehasının intikam için bir
şehri yok etmeye çalışması veya gizli bir birliğin dünyayı kendi suretinde
yeniden şekillendirme arzusu, aynı temel sorunun farklı tezahürleridir: gücün
hesap vermezliği.
Nihayetinde, gölgelerde faaliyet gösteren,
kimseye karşı sorumlu olmayan gizli güçlerin ve izi sürülemeyen paranın siyasi
ve toplumsal süreçleri zehirlemesine izin veren bir demokrasinin ne kadar
savunmasız kaldığı acı bir gerçektir. Oyun devam ediyor ve sahnenin arkasındaki
oyuncular her zamankinden daha güçlü.
Filmler,
konularına göre tasnif edilerek detaylı olarak sunulmuştur.
I. Siyasi Finansman, Rüşvet ve Kara Para / Dark
Money Üzerine Belgeseller
Bu kategori, Citizens United davasının
yarattığı yasal boşlukları ve siyasi nüfuzun satın alınmasının nasıl yasal bir
zemine oturtulduğunu inceleyen eserleri içermektedir.
|
Adı ve Yapım Yılı |
Konu Özeti |
|
The Dark Money Game (2025 –
Mini Dizi) |
Alex Gibney'in yönettiği, gazeteci Jane
Mayer’in Dark Money kitabından ilham alan bu iki bölümlük mini dizi,
ABD siyasetindeki gizli kampanya finansmanının / campaign finance ve
kara paranın orantısız etkisini araştırmaktadır. Belgesel, gerrymandering
(seçim bölgelerinin sınırlarının siyasi amaçla yeniden çizilmesi) ve tek
parti hakimiyetinin politikacıların halkın iradesini görmezden gelmesini
nasıl kolaylaştırdığını kanıtlayan güçlü bir argüman sunar. |
|
— Ohio Confidential (Bölüm 1) |
Ohio eyaletinin tarihindeki en büyük nükleer
rüşvet skandalını ve bu süreçte gizli fonların ve karanlık aracıların nasıl
kullanıldığını ele almaktadır. |
|
— Wealth of the Wicked (Bölüm
2) |
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki kampanya
finansmanı yasasının tarihini izler; Süper PAC'ler / Super PACs ve
dini grupların siyaset üzerindeki etkisine odaklanır ve siyasi süreçte rüşvet
ile bağışlar arasındaki ince çizgiyi inceler. |
|
Casino Jack and the United States of Money (2010) |
Washington, D.C. lobicisi, iş adamı ve
dolandırıcı Jack Abramoff'un kariyerine ve kendisinin ve iki Bush Beyaz Saray
yetkilisinin mahkumiyetiyle sonuçlanan büyük bir yolsuzluk skandalına nasıl
karıştığını inceler. |
|
Park Avenue: Money, Power and the American
Dream (2012) |
ABD'deki servet farkını / wealth gap ele
alan bu film, New York’taki Park Avenue'nun zengin (Upper East Side) ve
yoksul (South Bronx) bölgelerindeki sakinlerin fırsatlara erişimini
karşılaştırır. Ayrıca, David Koch ve Steven Schwartzman gibi milyarderlerin
ekonomik kazanımları için siyasetçilere nasıl büyük bağışlar yaparak
lobicilik yaptığını gösterir. |
|
Client 9: The Rise and Fall of Eliot Spitzer (2010) |
New York'un eski valisi Eliot Spitzer'ın
kariyerindeki yükselişi ve seks skandalı nedeniyle düşüşünü konu alır. Film,
siyasi gücün ve etik çürümenin karmaşık doğasını mercek altına almaktadır. |
|
The Looming Tower (2018 –
Mini Dizi / TV Drama) |
Alex Gibney'in yönetici yapımcılığını yaptığı
ve ilk bölümünü yönettiği, Lawrence Wright’ın kitabından uyarlanan bu on
bölümlük drama mini dizisi, 11 Eylül saldırılarına yol açan olayları ve CIA
ile FBI arasındaki iletişim kopukluklarını anlatmaktadır. Doğrudan kara para
konusu olmasa da, siyasi ve istihbarat alanındaki sistemik başarısızlıkları
ve çatışmaları inceler. |
II. Kurumsal Yolsuzluk, Ekonomik Suiistimal ve
Büyük Veri Suçları
Bu kategori, Gibney’in kurumsal ve teknolojik
devlerin etik dışı davranışlarını ve mali manipülasyonları ele aldığı filmleri
içermektedir.
|
Adı ve Yapım Yılı |
Konu Özeti |
|
Enron: The Smartest Guys in the Room (2005) |
Bethany McLean ve Peter Elkind’in çok satan
kitabına dayanan bu film, Enron Corporation'ın 2001'deki büyük çöküşünü, üst
düzey yöneticilerin kurumsal suiistimallerini ve Kaliforniya elektrik
krizindeki rollerini incelemektedir. |
|
The Crime of the Century (2021 –
Mini Dizi) |
ABD'deki opioid salgınının korkunç boyutlarını,
bu salgını mümkün kılan siyasi görevlilerin, hükümet düzenlemelerinin ve
özellikle Sackler ailesi ile Purdue Pharma gibi büyük ilaç şirketlerinin
rollerini araştıran iki bölümlük bir belgeseldir. |
|
The Inventor: Out for Blood in Silicon Valley (2019) |
Silikon Vadisi / Silicon Valley
girişimcilik kültüründeki sahtekârlığı ele alan bu belgesel, Elizabeth Holmes
ve kurucusu olduğu kan testi şirketi Theranos'un yükselişini ve kitlesel
dolandırıcılıkla sonuçlanan fiyaskosunu anlatır. |
|
Zero Days (2016) |
ABD ve İsrail'in İran'ın nükleer programına
yönelik gizli siber saldırısını hedef alan Stuxnet bilgisayar
virüsünün geliştirilme, yayılma ve keşfedilme hikayesini detaylı olarak
aktarır. Belgesel, siber savaşın / cyberwarfare yeni ve gizli
tehlikelerini inceler. |
|
We Steal Secrets: The Story of WikiLeaks (2013) |
Julian Assange ve kurduğu WikiLeaks
platformunun hikayesini anlatır. Film, ABD istihbarat sızıntılarını ve
Assange’ın bu sızıntılar sonucu yaşadığı hukuki ve kişisel mücadeleyi konu
edinir. |
III. Sosyal ve Kurumsal Etik Krizi Belgeselleri
Bu filmler, kurumların ahlaki çöküşünü ve
bireysel suçluların psikolojisini incelemektedir.
|
Adı ve Yapım Yılı |
Konu Özeti |
|
Mea Maxima Culpa: Silence in the House of God (2012) |
Katolik Kilisesi'ndeki cinsel istismar
skandallarını, ABD'deki din adamları tarafından yapılan istismara karşı
bilinen ilk protestoyu gerçekleştiren dört sağır adamın yaşadıkları üzerinden
detaylandırmaktadır. |
|
Going Clear: Scientology and the Prison of
Belief (2015) |
Lawrence Wright'ın kitabına dayanarak,
Scientology / Scientoloji tarikatının perde arkasını, üst düzey yöneticilerin
hapsedildiği "The Hole" gibi tesislerdeki tacizleri ve kurumsal
suiistimalleri ortaya koyar. |
|
Crazy, Not Insane (2020) |
Psikiyatrist Dr. Dorothy Otnow Lewis'in,
cinayet işleyen kişilerin (seri katiller dahil) psikolojisi üzerine yaptığı
araştırmaları konu alır. |
|
No Stone Unturned (2017) |
Kuzey İrlanda'daki Loughinisland katliamını ve
polisin soruşturmayı adil bir şekilde yürütme sözüne rağmen, adaletin
sağlanamamasını incelemektedir. Film, adaletsizliği ve mağdurların kalıcı
hafızasını temsil eder. |
|
Taxi to the Dark Side (2007) |
ABD'nin teröre karşı savaş / War on Terror
kapsamında uyguladığı işkence ve sorgulama politikalarını inceler. Özellikle
CIA'in işkence kullanımı ve Cenevre Sözleşmesi'nin ihlalleri konularına
odaklanır. |
IV. Biyografi, Spor ve Kültür Belgeselleri
Bu filmler, bireysel başarı, düşüş ve kültürel
fenomenler üzerinden etik konulara değinmektedir.
|
Adı ve Yapım Yılı |
Konu Özeti |
|
Boom! Boom! The World vs. Boris Becker (2023) |
Ünlü tenis şampiyonu Boris Becker'ın sıkıntılı
hayatını, kariyerindeki iniş çıkışları ve Birleşik Krallık’ta hapsedilmesine
kadar olan dönemi özel erişimle anlatan iki bölümlük bir belgeseldir. |
|
The Armstrong Lie (2013) |
Bisikletçi Lance Armstrong’un yedi Tour de
France zaferi etrafındaki yalanı ve doping skandalını, itirafından sonraki
süreci de kapsayacak şekilde mercek altına alır. |
|
Sinatra: All or Nothing at All (2015) |
Şarkıcı ve aktör Frank Sinatra’nın hayatını,
kariyerini ve sanatçının kişisel hikayesini anlatan iki bölümlük bir
belgeseldir. |
|
Gonzo: The Life and Work of Dr. Hunter S.
Thompson (2008) |
"Gonzo gazeteciliği" / Gonzo
journalism türünün yaratıcısı, yazar Hunter S. Thompson’ın hayatını ve
eserlerini konu edinir. |
|
Freakonomics (2010) |
Steven D. Levitt ve Stephen J. Dubner'ın
kitabına dayanan antoloji filmlerinden biridir. Alex Gibney'in yönettiği
kısım (Pure Corruption), Japonya'daki sumo güreşindeki yaochō
(şike) kavramını araştırmaktadır. |
|
Magic Trip (2011) |
Yazar Ken Kesey, Neal Cassady ve Merry
Pranksters'ın, 1964 yılında Furthur otobüsüyle Amerika'yı baştan sona
kat eden psychedelic / psikedelik yolculuğunu anlatan bir belgeseldir. |
|
Finding Fela (2014) |
Nijeryalı müzisyen, politik aktivist ve
Afrobeat türünün kurucusu Fela Kuti'nin hayatını ve kültürel etkisini konu
edinir. |
|
Wise Guy: David Chase and the Sopranos (2024) |
HBO’nun kült dizisi The Sopranos’un
yaratıcısı David Chase’in hayatına ve dizinin yaratım sürecine odaklanan bir
belgeseldir. |
"Kara Para" / Dark Money Konusundaki
Başarısızlığın Temel Nedeni,
Amerika Birleşik Devletleri'nde vergi
yükümlülükleri konusunda uygulanan titizlik ve yasa dışı mali işlemlere karşı
gösterilen hassasiyete rağmen, siyasi süreçlerdeki "kara para" / dark
money konusundaki başarısızlığın temel nedeni, sistemin kendisinde yatan ve
yasal kılıf bularak siyasi finansman üzerindeki sınırlamaları ortadan kaldıran
yargısal ve yapısal değişikliklerdir. Bu durum, kirli paranın halkın gözünden
kolayca gizlenmesine yol açan bir "kara para çığı" / avalanche of
dark money yaratmıştır.
Bu yapısal başarısızlığın ana nedenini ve
etkilerini, Alex Gibney’in iki bölümlük belgesel mini dizisi The Dark Money
Game ve ilgili kaynaklar çerçevesinde detaylı olarak incelemek
gerekmektedir.
1. Kara Para Konusundaki Başarısızlığın Temel
Yasal Kaynağı
ABD'deki siyasi finansmanın denetimi, geleneksel
vergi denetim mekanizmalarından farklı bir hukuki alanda yer almakta ve
buradaki en kritik dönüm noktası, Yüksek Mahkeme'nin (Supreme Court) aldığı
kararlarla ilgilidir.
A. Citizens
United Kararının Rolü
Amerikan
demokrasisindeki siyasi finansman denetiminin çöküşünün merkezinde, 2010
yılında Yüksek Mahkeme’nin aldığı ve kurumsal ile sendikal yapıların seçim
kampanyalarına sınırsız fon sağlamasının önünü açan Citizens United
kararı bulunmaktadır.
Bu karar, siyasi finansman üzerindeki
kısıtlamaları kaldıran ve fonların kaynağının gizlenmesine imkân tanıyan bir
dizi uygulamayı yasal hale getirmiştir. Kaynaklara göre:
- Sınırsız ve Gizli Harcama: Citizens
United kararının on beş yıl sonrasında, belgesel bu kararın görünmez
kaynaklardan gelen sınırsız harcamaları nasıl mümkün kıldığını
araştırmaktadır. Bu kararın uzun vadeli sonuçları, siyasetteki her düzeyi
domine eden bilinmeyen bağışçılardan gelen sınırsız paranın yol açtığı
"uzun vadeli feci sonuçlar" / long-term catastrophic
consequences olarak nitelendirilmektedir.
- Rüşvetin Yasal Kılıfı: Yüksek
Mahkeme, artan felaketlerle dolu modern dünyamızda, rüşveti "bahşişler" / gratuities
biçiminde yasallaştırmış ve başkanın resmi görevleri kapsamında yaptığı
hiçbir şeyin yasa dışı olamayacağını belirtmiştir. Bu durum, etik açıdan
rüşvet olarak kabul edilen eylemlerin yasal süreç içerisinde kendine yer
bulmasına imkân tanımıştır.
- Süper PAC'ler ve Gizli Bağışlar: Bu yeni
sistem, zengin bireyler ve iş çevreleri veya dini grupların temsilcisi
olan şirketlerden gelen, takip edilemeyen bir para ağının, kâr amacı
gütmeyen kuruluşlar ve Süper Siyasi Eylem Komiteleri (Super PAC'ler /
Political Action Committees) aracılığıyla adayları ve siyasi hareketleri
desteklemesini sağlamaktadır.
Bu bağlamda, sorun vergi kaçakçılığı gibi klasik
bir suçtan ziyade, siyasi nüfuzun satın alınmasının yasallaştırılması
olarak ortaya çıkmaktadır.
B. Siyasi
Yolsuzluğun Sistemik Hale Gelmesi
Bu yapısal değişiklik, siyasi gücün, halkın
iradesinden ziyade, zenginlerin ve oligarkların sadakatine dönüşmesine neden
olmaktadır. Yönetmen Alex Gibney, ABD'nin bu durumla birlikte otoriter yönetime
doğru kaydığı konusunda uyarıda bulunmuş ve bu durumu crony capitalism /
kronizm kapitalizmi (adam kayırmacı kapitalizm) olarak tanımlamıştır.
- Ahlaki Çürüme:
Belgeselin odaklandığı konulardan biri rüşvettir. Gibney, rüşvetin ahlaki
açıdan derin bir yanlış eylem olduğunu, zenginlerin parayla avuçları
yağlayarak geri kalanımızın sahip olmadığı avantajları elde etmesi
anlamına geldiğini vurgulamaktadır.
2. Kara Paranın Siyasetteki Somut Etkileri (Örnek
Olay: Ohio Skandalı)
Kara paranın siyasete olan yıkıcı etkisi, yerel
düzeydeki yozlaşma skandallarında somutlaşmaktadır. Alex Gibney'in mini
dizisinin bir bölümü olan Ohio Confidential, bu durumu detaylıca
ele almaktadır.
Ohio Confidential**, Ohio
eyaletinin tarihindeki en büyük siyasi rüşvet davasını konu edinmektedir. Bu
skandal, enerji şirketleriyle yapılan yozlaşmış anlaşmaları, karanlık aracılar
ve eyaletin en güçlü seçilmiş yetkililerinden bazılarını içermiştir.
- Tek Parti Hakimiyeti ve Yanıltıcı Sınırlar:
Ohio'daki Cumhuriyetçi Parti'nin (GOP) uyguladığı gerrymandering
(seçim bölgelerinin sınırlarının siyasi amaçla yeniden çizilmesi) ve tek
parti hakimiyeti, politikacıların halkın iradesini görmezden gelmesini
kolaylaştırmıştır. Bu durum, sorunun kökenini, halkın gözünden kolayca
gizlenen kara paranın çığ gibi büyümesine dayandırmaktadır.
- Seçilmiş Yetkililerin Cezalandırılmaması: Ohio
Temsilciler Meclisi Başkanı, eyalet tarihinin en büyük rüşvet skandalından
tüm suçlamalardan suçlu bulunmasına ve 20 yıl hapis cezası çekmesine
rağmen, kendi seçim bölgesinde tekrar seçilmeyi başarmış (ancak daha sonra
Meclis'ten atılmıştır). Bu olay, kara para akışının siyasi hesap
verebilirliği / accountability nasıl yok ettiğini göstermektedir.
- "Kutsal Olmayan İttifak": Eski bir kürtaj karşıtı lobici olan
Evanjelik papaz Robert Schenck’in tanıklığı, büyük iş çevreleri ile dini
muhafazakârlar arasında kurulan bir ittifakı ortaya koymaktadır. Bu
ittifakta, dini gruplar haçlı seferlerini yürütmek için para alırken, iş
çevreleri daha fazla para kazanmak için ekonomik düzenlemeleri / economic
regulations ortadan kaldırmakta, karşılığında dini grupların siyasi
desteğini almaktadır. Bu, siyasi sonuçları etkilemek için para harcamanın
ötesinde, hükümet yapısını kendi çıkarları doğrultusunda tahrip etme
çabasıdır.
Sonuç
ABD'nin vergi sistemlerindeki genel ciddiyetine
rağmen, kara para konusunda yaşanan başarısızlığın ana nedeni, 2010 Citizens
United kararıyla (ve ilgili diğer kararlar ve düzenlemelerle) sınırsız
ve kaynağı gizli siyasi bağışların meşrulaştırılmasıdır. Bu, ABD siyasi
finansman yasasının / campaign finance law rüşvet ve bağışlar arasındaki
ince çizgiyi bulanıklaştırmasına izin vermesiyle ortaya çıkan bir sistemik
başarısızlık olarak kabul edilmektedir. Bu durum, Alex Gibney’in de belirttiği
gibi, Amerikan demokrasisinin "bıçak sırtında" / knife edge
olduğunu gösteren, oligarkların yönetimi ele geçirdiği bir
"öde-ve-oyna" / pay-to-play sistemini teşvik etmiştir.
Amerika
Birleşik Devletleri siyasi sisteminde vergi konusunda uygulanan titizliğe
rağmen "kara para" / dark money sorununun çözülememesinin
temelinde yatan en önemli yapısal sorunlardan biri, siyasetçilerin ve büyük
sermaye gruplarının sosyal muhafazakâr (kürtaj karşıtı) lobicileri stratejik
bir araç olarak kullanmasıdır. Bu kullanım, ekonomik ve siyasi iktidarın
(oligarşinin) çıkarları ile sosyal politikaların (dini grupların) taleplerinin
kesiştiği, kutsal olmayan bir ittifak / unholy alliance
kurulmasıyla gerçekleşmektedir.
Bu mekanizma, Alex Gibney'in HBO tarafından
hazırlanan ve ABD siyasetindeki kara paranın kullanımını araştıran iki bölümlük
belgesel mini dizisi The Dark Money Game'in (Ohio Confidential ve
Wealth of the Wicked filmlerinden oluşur) ana konularından biridir.
Aşağıda, kürtaj karşıtı lobicilerin ve dini
grupların siyasiler tarafından nasıl kullanıldığının detaylı bir analizi
sunulmuştur:
1. Kara Para Sisteminde Yasal Meşrulaştırılmış
Yolsuzluğun Rolü
Öncelikle, siyasilerin bu tür lobicileri
kullanabilmesi için uygun bir finansal zeminin oluşması gerekmektedir. Önceki
yazılarımızda da belirttiğimiz gibi, ABD'de siyasi finansman denetiminin
çöküşünün merkezinde 2010 yılında Yüksek Mahkeme’nin (Supreme Court) aldığı Citizens
United kararı bulunmaktadır. Bu karar, görünmez kaynaklardan gelen ve
halkın gözünden kolayca gizlenen sınırsız harcamalara olanak tanımıştır.
Bu ortam, zengin bireylerin ve iş çevrelerinin,
kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve Süper Siyasi Eylem Komiteleri (Super PAC’ler /
Political Action Committees) aracılığıyla adayları destekleyen takip edilemeyen
bir para ağı kurmasını sağlamıştır. Lobiciler ve dini gruplar, bu sistem
içerisinde siyasete nüfuz etmenin ve destek sağlamanın birincil araçları haline
gelmektedir.
2. Kutsal Olmayan İttifak: Amaç ve Araçlar
Siyasiler (ve onları finanse eden zengin
oligarklar) ile kürtaj karşıtı lobiciler arasındaki ilişki, kronizm
kapitalizmi / crony capitalism olarak adlandırılan ve zenginlerin
istedikleri sonuçları parayla satın alabildiği bir sistem yaratmaktadır. Bu
ilişkinin temelini, her iki tarafın da elde edeceği karşılıklı çıkar / quid
pro quo oluşturur.
A. Büyük İş
Çevrelerinin (Siyasileri Finanse Edenlerin) Çıkarı
Büyük iş
çevreleri ve zengin bağışçılar, hükümet üzerinde ekonomik düzenlemelerin / economic
regulations ortadan kaldırılması veya kendi çıkarlarına uygun yasaların
çıkarılması gibi hedeflere ulaşmak isterler. Bu hedeflere ulaşmanın en etkili
yolu ise, sosyal muhafazakâr grupların büyük ve mobilize seçmen tabanını
kullanarak siyasi zaferler elde etmektir.
B. Kürtaj
Karşıtı Lobicilerin ve Dini Grupların Çıkarı
Kürtaj karşıtı hareketin ve genel olarak dini
muhafazakârların en büyük siyasi hedefi, sosyal gündemlerini ilerletecek,
özellikle de kürtaj hakkını kısıtlayacak ya da ortadan kaldıracak Yüksek
Mahkeme yargıçlarının ve federal yargıçların atanmasını sağlamaktır. Bu,
siyasilerden istenen en somut ve değerli "ödeme" / payoff
biçimidir.
3. İttifakın İşleyiş Şekli ve Somut Kanıtı
Bu ittifakın nasıl çalıştığına dair en çarpıcı ve
ilginç detay, eski bir kürtaj karşıtı lobici olan Evanjelik papaz Robert
Schenck’in tanıklığıyla ortaya konulmuştur:
- Dini Gruplar Fonlanır (Lobiciler Yürütür): Büyük iş
çevreleri, lobicileri ve dini muhafazakâr grupları, sosyal kampanyalarını
(haçlı seferlerini) yürütmeleri için fon / money sağlar.
- Siyasi Destek Sağlanır: Dini
gruplar da bu fonlarla birlikte, adayların seçilmesini garantilemek için
tabanlarını harekete geçirir.
- Hükümet Yapısının Tahribatı: Bu
ittifak, siyasi sonuçları etkilemek için para harcamanın ötesine geçerek,
hükümet yapısını kendi çıkarları doğrultusunda tahrip etme çabası olarak
nitelendirilmektedir.
Örnek Olay:
Yüksek Mahkeme Hedefi (2016)
Bu kullanımın zirvesi, 2016 yılında Donald
Trump'ın Cumhuriyetçi Parti başkan adayı olduğu dönemde yaşanmıştır. Robert
Schenck, Cleveland, Ohio’daki Cumhuriyetçi başkan adayı belirleme kongresinde
(Republican presidential nomination) tanık olduğu bir anıyı aktarmıştır:
- Schenck, Trump’ın
inançlarına aykırı biri olmasına rağmen, bir diğer Evanjelik liderin "Ne
kadar kötü olursa olsun umurumda değil. O bize ihtiyacımız olan mahkemeyi
sağlayacak" cevabını verdiğini belirtmiştir.
Bu ifade, kürtaj karşıtı lobicilerin siyasiler
tarafından nasıl kullanıldığını netleştirmektedir: Lobiciler, politikacının
ahlaki veya kişisel uygunluğunu göz ardı ederek, kendilerine tek bir hedef
(Yüksek Mahkeme’de kendilerine uygun yargıçların atanması ve böylece Roe v.
Wade gibi emsal kararların değiştirilmesi) karşılığında geniş bir siyasi
destek sağlamaktadır. Bu durum, Gibney'e göre, rüşvetin ahlaki açıdan derin bir
yanlış eylem olduğu düşünülse de, modern dünyada rüşvetin yasal kılıflarla
"bahşişler" / gratuities biçiminde yasallaştırılmasıyla mümkün
olmuştur.
4. Sonuç: Ahlaki Çürüme ve Hesap Verebilirliğin
Yok Oluşu
Siyasiler,
kürtaj karşıtı lobicileri kullanarak hem finansman sağlayan büyük sermayenin
ekonomik hedeflerine hizmet etmekte hem de kendi siyasi kariyerleri için kilit
bir seçmen grubunun desteğini almaktadırlar.
Bu mekanizmanın en önemli sonucu, siyasi hesap
verebilirliğin / accountability ortadan kalkmasıdır. Çünkü sistem,
zenginlerin parayla nüfuz satın alarak geri kalan vatandaşların sahip olmadığı
avantajları elde etmesini sağlamaktadır. Siyasiler, halkın iradesinden çok,
zenginlerin ve oligarkların sadakatine dönüşmek zorunda kalmaktadırlar.
Bu yapı, Alex Gibney’in de uyardığı gibi,
Amerikan demokrasisinin "bıçak sırtında" / knife edge olduğunu
gösteren, siyasi nüfuzun satın alınmasının yasallaştırılmasıdır.
Kaynakça
[10] Excerpts from "ABD Siyasetinde Kara
Para: Citizens United ve Yolsuzluk". [11] Excerpts from "ABD
Siyasetinde Kara Para: Citizens United ve Yolsuzluk"; Excerpts from
"Alex Gibney Talks HBO's 'The Dark Money Game' and Upcoming 'Musk'
Doc". [12] Excerpts from "ABD Siyasetinde Kara Para: Citizens United
ve Yolsuzluk". [13] Excerpts from "ABD Siyasetinde Kara Para:
Citizens United ve Yolsuzluk". [14] Excerpts from "ABD Siyasetinde
Kara Para: Citizens United ve Yolsuzluk". [24] Excerpts from "Alex
Gibney Talks HBO's 'The Dark Money Game' and Upcoming 'Musk' Doc". [80]
Excerpts from "Karanlık Para Oyunu.pdf". [183] Excerpts from
"The Dark Money Game - Wikipedia". [184] Excerpts from "The Dark
Money Game - Wikipedia". [185] Excerpts from "The Dark Money Game -
Wikipedia". [186] Excerpts from "The Dark Money Game -
Wikipedia". [187] Excerpts from "The Dark Money Game -
Wikipedia". [188] Excerpts from "The Dark Money Game -
Wikipedia". [189] Excerpts from "The Dark Money Game -
Wikipedia". [259] Excerpts from "What’s on TV: ‘The Dark Money Game,’
‘The Rehearsal,’ and ‘Ransom Canyon’ : NPR". [269] Excerpts from
"‘We’re on a knife edge’: Alex Gibney warns about the dangers of dark
money | Documentary | The Guardian". [270] Excerpts from "‘We’re on a
knife edge’: Alex Gibney warns about the dangers of dark money | Documentary |
The Guardian".
Bu tarz sosyal
ve psikolojik çöküş dönemlerinin, yani bilinçaltını etkileyen, toplumu
yanlışa sürükleyen ve intihar edenlerin sayısının arttığı süreçlerin temel
nedenleri, kaynaklarımızda doğrudan psikolojik terimlerle ifade edilmese de,
modern Amerikan toplumunun kurumsal ve siyasi ahlaki temellerinin çöküşü
ve bu çöküşün bireyler üzerindeki güvensizlik, umutsuzluk ve sistemik ihanet
yaratma biçiminde yatmaktadır. Bu durum, kişisel başarısızlıklar yerine,
toplumsal ve ekonomik iktidarın kasıtlı olarak yarattığı yapısal bir çürümenin
sonucudur.
Kaynağımızdaki Alex Gibney’in belgeselleri ve
ilgili analizler, bu tür toplumsal yıkımlara neden olan temel mekanizmaları üç
ana başlıkta toplamaktadır:
1. Siyasi Sürecin Yasal Yolsuzlukla Yıkılması ve
Halkın İradesinin İptali
Toplumsal umutsuzluğun ve yanlış eylemlere
sürüklenmenin en temel nedeni, bireylerin kaderlerini tayin etme gücünü
kaybettiklerine dair derin bilinçaltı inancıdır. Bu, siyasi sistemin "kara
para" / dark money ve yasal rüşvet yoluyla ele geçirilmesiyle
tetiklenmiştir.
A. Sınırsız Kara Para Çığının Etkisi
Amerika Birleşik Devletleri'nde vergi
yükümlülükleri konusunda uygulanan titizliğe rağmen, siyasi süreçlerdeki
"kara para" konusundaki başarısızlığın temel nedeni, siyasi finansman
üzerindeki sınırlamaları ortadan kaldıran yargısal değişikliklerdir. Bu durum,
kirli paranın halkın gözünden kolayca gizlenmesine yol açan bir "kara
para çığı" / avalanche of dark money yaratmıştır.
- Sınırsız Harcamalar ve Feci Sonuçlar: 2010 yılındaki Citizens
United kararı, kurumsal ve sendikal yapıların seçim kampanyalarına
sınırsız fon sağlamasının önünü açmış. Bu kararın uzun vadeli
sonucu, siyasetteki her düzeyi domine eden bilinmeyen bağışçılardan gelen
sınırsız paranın yol açtığı "uzun vadeli feci sonuçlar" /
long-term catastrophic consequences olarak nitelendirilmektedir.
- Rüşvetin Yasal Kılıfı: Yüksek Mahkeme kararları,
etik açıdan rüşvet olarak kabul edilen eylemleri, "bahşişler" / gratuities
biçiminde yasallaştırmıştır. Yönetmen Alex Gibney, rüşvetin ahlaki
açıdan derin bir yanlış eylem olduğunu, zenginlerin parayla avuçları
yağlayarak geri kalanımızın sahip olmadığı avantajları elde etmesi
anlamına geldiğini vurgulamaktadır. Bu durum, ahlaki çürümeyi
sistemin bir parçası haline getirerek, toplumun temel adalet duygusunu
derinden sarsar.
- Halkın İradesinin Görmezden Gelinmesi: Kara
para akışı, siyasi gücün halkın iradesinden ziyade, zenginlerin ve
oligarkların sadakatine dönüşmesine neden olmaktadır. Ohio skandalı
gibi olaylar, tek parti hakimiyetinin ve seçim bölgelerinin sınırlarının
siyasi amaçla yeniden çizilmesinin (gerrymandering) politikacıların
halkın iradesini nasıl görmezden gelmesini kolaylaştırdığını
göstermektedir. Bu sistemik başarısızlık, vatandaşlarda otoriteye ve
geleceğe dair kontrol kaybı hissi yaratır.
B. Kronizm Kapitalizmi / Crony Capitalism
Gibney, ABD'nin bu durumla birlikte otoriter
yönetime doğru kaydığı konusunda uyarıda bulunmuş ve bu durumu "kronizm
kapitalizmi" / crony capitalism (adam kayırmacı kapitalizm)
olarak tanımlamıştır. Bu, zenginlerin parayla istedikleri sonuçları satın
alabildiği bir "öde-ve-oyna" / pay-to-play sistemini
teşvik etmektedir. Toplum, adaletin değil, paranın hüküm sürdüğünü gördükçe,
hem bireysel hem de kolektif eylemlerde umutsuzluk ve ahlaki gevşeme yaşanır.
2. Kurumsal ve Dinsel Yapıların İhaneti
Toplumsal güveni yıkan ve bireyleri derin bir
travmaya sürükleyen bir diğer temel neden, güvendiği kurumların (iş dünyası,
tıp, din) kasıtlı olarak kâr veya gücü maksimize etmek için halka zarar
vermesidir.
A. Opioid Salgını ve Kurumsal Suç (The Crime
of the Century)
Alex Gibney’in The Crime of the Century
belgeseli, bu durumu en çarpıcı şekilde ortaya koymaktadır.
- Kasıtlı Bağımlılık Yaratma:
Belgesel, opioid salgınının arkasındaki multi-milyar dolarlık
endüstrinin iç işleyişini araştırmaktadır. Kaynaklara göre, bazı ilaç
şirketlerinin yöneticileri, OxyContin adlı opioidin etiket metnini
yazmak üzere 1995 yılında gizlice toplanarak, ilacın neredeyse bağımlılık
yapmadığı algısını yaratmaya çalışmışlardır.
- Kâr Odaklı Tahribat: Opioidler, başlangıçta ölüme yakın kanser
hastalarının "ani ağrısını" / breakthrough pain yönetmek
için tasarlanmışken, bu ilaçların piyasaya sürülme ve dağıtım şekli
salgına yol açmıştır. Eski FDA çalışanlarının ilaç endüstrisi
lehine lobi faaliyetleri yürütmekle suçlanması, siyasi süreçteki kara para
ve kurumsal güç arasındaki ilişkinin doğrudan bireysel yaşamları nasıl yok
ettiğini göstermektedir. Bu, kurumsal güvenin tahrip olması ve toplumu
yanlışa sürükleyen bir sağlık krizinin kasıtlı olarak yaratılmasıdır.
B. Dini Kurumların Suiistimali (Mea Maxima
Culpa)
Bireylerin en savunmasız olduğu alanlardan biri
olan dini kurumların ihaneti, toplumsal çürümenin derinliğini göstermektedir.
- Mea Maxima Culpa: Silence in the House of
God: Bu belgesel, Katolik Kilisesi sistemi içerisindeki gücün kötüye
kullanılması temasını, 1960’ların ortalarında istismara uğrayan ve
faşist rahibi ifşa etmeye çalışan dört sağır adamın hikayesi üzerinden
incelemektedir. Film, cinsel istismar skandalının (Lawrence Murphy davası)
Milwaukee’deki olaylardan Vatikan’ın en yüksek makamına kadar uzanan bir örtbas
etme sürecini gözler önüne sermektedir.
Bu tür olaylar, yalnızca bireyleri travmatize
etmekle kalmaz, aynı zamanda toplumun en temel ahlaki ve manevi dayanaklarının
da güvenilmez olduğunu kanıtlayarak, çaresizlik ve yalnızlık duygularını
artırır.
3. Devlet Güvenliğinin Etik Çöküşü ve Bireysel
Şiddetin Normalleşmesi
Toplumun şiddet ve yıkıma sürüklenmesinde etkili
olan bir diğer faktör ise, devletin güvenlik adına ahlaki sınırları aşması ve
psikolojik çöküşü tetiklemesidir.
A. İşkencenin Yasallaşması (Taxi to the Dark
Side)
ABD’nin teröre karşı savaş / War on Terror
politikalarını inceleyen Taxi to the Dark Side belgeseli, işkence ve
sorgulama politikalarının etik çöküşünü ele almıştır.
- Etik Sınırların Aşılması:
Belgesel, ABD’nin işkence ve sorgulama politikalarını, özellikle CIA’in
işkence kullanımını ve Cenevre Sözleşmesi’nin ihlalini incelemektedir.
Belgeselin merkezindeki Afgan taksi şoförü Dilawar’ın Bagram Hava Üssü’nde
tutulması ve işkence sonucu öldürülmesinin resmi ölüm belgesinde
"cinayet" / homicide yazması, sistemik şiddetin ve hesap
verebilirliğin yok oluşunun çarpıcı bir örneğidir.
Bu tür eylemler, devletin bile ahlaki pusulasını
kaybettiğini göstererek, toplumsal düzende bir güvenlik ve etik erozyonu
yaratır, bu da bilinçaltında toplumu yanlış davranışlara ve şiddet eğilimine
sürükleyebilir.
B. Toplumsal Çılgınlık ve Akıl Sağlığı Üzerindeki
Etkiler
Siyasi ve kurumsal yozlaşmanın yaygınlaşmasıyla,
bireysel suç ve çılgınlığa olan odak da artmaktadır. Alex Gibney'in Crazy,
Not Insane belgeseli, seri katillerin psikolojisine odaklanarak, toplumsal
patolojinin en uç noktalarına ışık tutmaktadır. Siyasetin ve ticaretin ahlaki
çürümesi, toplumsal normları parçalayarak, bireyleri aşırı uçlarda davranışlara
yönlendirecek bir zemin hazırlar.
Sonuç olarak, kaynaklarımızdaki bu
derinlemesine incelemeler, intihar oranlarının artışı ve toplumsal yozlaşma
gibi ciddi sosyal patolojilerin temel nedenlerini, siyasi nüfuzun satın
alınmasının yasallaşması, kurumsal açgözlülüğün cezasız kalması ve ahlaki
standartların sistemli bir şekilde bulanıklaştırılması olarak tanımlanan ve
halkın gözünden gizlenen bir "kara para" / dark money
sisteminde görmektedir. Bu sistem, bireyin kontrolsüz ve çaresiz hissetmesine
yol açan bir ortam yaratmaktadır.
Bilinçaltını Etkileme Yoluyla Toplumsal Kararları
İstenen Yöne Çekme
Sorguladığınız konu, modern demokrasilerde ve
ekonomik sistemlerde şeffaflık maskesi altında yürütülen, bilinçaltını
etkileme yoluyla toplumsal kararları istenen yöne çekme çabasını
derinlemesine incelemektedir. "Haberlerin yönlendirilmesi" / news
guidance veya daha geniş anlamıyla bilgi manipülasyonu üzerindeki
etkileri incelediğimizde, bu durumun temelinde siyasi, kurumsal ve hatta medya
alanındaki etik dışı uygulamaların yattığını görmekteyiz.
Kaynaklarımız, bu yönlendirmenin siyasi
kararlardan bireysel tüketici tercihlerine kadar geniş bir alanda nasıl
belirleyici olduğunu, özellikle Alex Gibney’in belgeselleri ve ilgili
skandallar aracılığıyla göstermektedir.
İşte bilinçli ya da bilinçsiz kararlar üzerindeki
yönlendirici etkiyi araştıran temel alanlar:
1. Siyasi ve Yargısal Kararların Yasal Kılıf
Altında Yönlendirilmesi
Bu alandaki en güçlü yönlendirme, paranın siyasi
sistemi ele geçirmesi ve böylece yasa yapıcıların ve yargıçların kararlarını
halkın iradesinden / will of the people uzaklaştırmasıdır.
A. Kara Para / Dark Money ile Yasama ve Yürütme
Kararlarının İptali
Daha önce de (önceki yazılarımızda)
detaylandırdığımız üzere, ABD siyasi finansmanının denetiminin çöküşünün
merkezinde Citizens United kararı yatmaktadır. Bu karar, siyasi fonların
kaynağının gizlenmesine imkân tanıyarak, zengin bireyler ve iş çevrelerinden
gelen takip edilemeyen bir "kara para çığının" / avalanche of dark
money oluşmasına neden olmuştur.
Bu para, siyasi kararları şu şekilde yönlendirir:
- Ekonomik Çıkarların Yasal Hale Gelmesi: Siyasi
nüfuzun satın alınmasının yasallaştırılması / legalization of buying
political influence, zenginlerin parayla avuçları yağlayarak yasal
süreç içinde rüşveti "bahşişler" / gratuities biçiminde
kendine yer bulmasına olanak tanır. Bu durum, etik olarak yanlış olan
eylemlerin meşrulaşmasıyla toplumsal ahlaki pusulanın şaşmasına yol açar.
- Kutsal Olmayan İttifak ile Gündem Belirleme: Büyük iş
çevreleri, kendilerine siyasi destek sağlayan dini muhafazakârları ve
kürtaj karşıtı lobicileri fonlayarak bu ittifakı kurar. Bu ittifak, dini
grupların haçlı seferlerini yürütmek için para almasını sağlarken, iş
çevreleri de karşılığında ekonomik düzenlemelerin / economic
regulations ortadan kaldırılması gibi önemli yasama kararlarını kendi
lehlerine yönlendirir. Bu, siyasi sonuçları etkilemekten öte, hükümet
yapısını kendi çıkarları doğrultusunda tahrip etme çabasıdır.
- Yargı Kararlarının Yönlendirilmesi:
Belgeselde ele alınan bir iddiaya göre, Federal Toplum / Federalist
Society gibi aşırı sağcı grupların, Yüksek Mahkeme / Supreme Court
yargıçlarına ve diğer yargı mercilerine yakınlık ve nüfuz sağlama
reklamları yayınlayan belgelerle, yargıçların kararlarının büyük
bağışçılar lehine yönlendirilmesi amaçlanmıştır. Yargıç Clarence Thomas’a
yapılan "rüşvet ödemeleri" gibi olayların gösterilmesi, yargı
kararları üzerindeki dışsal, gizli yönlendirmenin somut örnekleridir.
B. Yerel Skandallarda Karar Çarpıtması (Ohio
Örneği)
The Dark Money Game mini
dizisinin bir bölümü olan Ohio Confidential, kara paranın yerel
yönetim kararlarını nasıl çarpıttığını gösterir.
- Ohio'nun en büyük siyasi rüşvet davası, yerel yasa yapıcıların enerji
şirketleriyle yolsuzluk anlaşmaları yaparak bir referandumu engelleme
planını içerir. Bu, siyasetçilerin halkın iradesini (will of the people)
göz ardı etmelerini kolaylaştıran gerrymandering (seçim
bölgelerinin siyasi amaçla yeniden çizilmesi) ve tek parti hakimiyeti
ortamında gerçekleşmiştir. Bu durumda, yasamaya dair kararlar, tamamen
rüşvet ve gizli fonlar tarafından yönlendirilmiştir.
2. Kurumsal Bilgi Manipülasyonu ve Halk Sağlığı
Üzerindeki Kararlar
Bu kategori, büyük şirketlerin kararlarını
maksimize etmek için gerçeği kasıtlı olarak saptırarak toplumu yanlış eylemlere
ve kararlara sürüklemesini içermektedir.
A. Opioid Salgını: Yanlış Bilgiyle Tıbbi
Kararların Yönlendirilmesi
Alex Gibney’in The Crime of the Century
belgeseli, ilaç şirketlerinin (Purdue Pharma) kâr amacı güderek halk sağlığı
kararlarını nasıl manipüle ettiğini ortaya koyar.
- Kasıtlı Etiket Yönlendirmesi: Film yapımcıları tarafından
elde edilen kayıtlara göre, Purdue Pharma yöneticileri, OxyContin’in
neredeyse bağımlılık yapmadığı algısını yaratmak için etiket
metnini gizlice yazmak üzere toplanmıştır.
- Sonuç: Bu
yanlış bilgi, doktorların reçete yazma kararlarını ve hastaların ilacı
kullanma kararlarını doğrudan etkilemiş ve ABD’de büyük bir opioid
salgınına yol açmıştır.
B. Finansal Bilgilerde Yönlendirme (Enron)
Enron: The Smartest Guys in the Room belgeseli,
kurumsal yolsuzluğun ve yanlış bilginin finansal kararları nasıl
yönlendirdiğini göstermiştir.
- Mark-to-Market Muhasebesi: Şirketin potansiyel
kârları, sözleşmeler imzalandıktan hemen sonra kaydedilmesine izin veren
bu muhasebe yöntemi, şirketin gerçekte olduğundan çok daha kârlı
görünmesini sağlamıştır. Bu kasıtlı bilgi akışı, yatırımcıların ve
finansal piyasaların Enron hakkındaki kararlarını (yatırım yapma ve hisse
senedi alım satımı) yanıltmıştır.
3. Medya ve Eleştiri Mekanizmalarının
Yönlendirilmesi
Bireylerin kültürel ve tüketim kararları
üzerindeki yönlendirme, bilgi akışının kendisinin manipülasyonuyla
gerçekleşmektedir.
A. Rotten
Tomatoes Üzerinden Tüketici Kararlarının Yönlendirilmesi
Film eleştiri
toplayıcısı / review aggregator Rotten Tomatoes platformu
hakkındaki eleştiriler, medya şirketlerinin karar verme süreçlerini nasıl
etkilediğini göstermektedir:
- Puan
Manipülasyonu:
Bazı halkla ilişkiler / publicity şirketlerinin (örneğin Bunker
15), düşük puanlı filmlerin eleştirmen notlarını yükseltmek için
bilinmeyen, genellikle kendi yayınını yapan eleştirmenleri işe alarak
puanları manipüle ettiği ve eleştirmenlere uygun eleştirmenleri seçerek
erken gösterimler düzenlediği iddia edilmiştir. Bu taktikler,
izleyicilerin hangi filmleri izleyeceğine dair kararlarını belirleyen
"Taze" (Fresh) ve "Çürük" (Rotten)
ikiliği üzerinden dolaylı olarak yönlendirmektedir.
B. Aktivist Gazetecilikle Seçmen Kararlarını
Yönlendirme
The Guardian gazetesinin editoryal kararları da siyasi yönlendirme
çabalarına örnek teşkil etmiştir:
- Operation Clark County: 2004 ABD başkanlık seçimi
öncesinde The Guardian, Ohio'daki kararsız seçmenlere okuyucuları
tarafından mektup yazılmasını içeren deneysel bir kampanya yürütmüştür.
Amaç, seçmenleri George W. Bush aleyhine oy kullanmaya ikna etmekti.
- Etkisi: Bu yönlendirme çabası büyük
ölçüde tepki görmüş ve gazetenin kampanyayı durdurmasına neden olmuştur,
hatta bazı yorumcular halkın bu girişime duyduğu hoşnutsuzluğun Bush'un
Clark County'deki zaferine katkıda bulunduğunu öne sürmüştür. Bu, bir
haber kuruluşunun doğrudan siyasi kararları yönlendirme çabasının
başarısız olduğu ilginç bir örnektir.
Tüm bu örnekler, bilinçaltını etkileyen ve
intihar edenlerin sayısının artışına yol açan toplumsal umutsuzluk dönemlerinin
temel nedenlerinin, bireyin kendi hayatı üzerindeki kontrolünü kaybetmesine
neden olan sistematik ve gizlenmiş bilgi ihanetinden kaynaklandığını
göstermektedir. Kararlar, artık gerçeklikten ziyade, siyasi veya ekonomik
çıkarlar için manipüle edilen bir bilgi akışına göre alınmaktadır.
Kaynakça
[9] Excerpts from "ABD Siyasetinde Kara
Para: Citizens United ve Yolsuzluk". [11] Excerpts from "ABD
Siyasetinde Kara Para: Citizens United ve Yolsuzluk". [12] Excerpts from
"ABD Siyasetinde Kara Para: Citizens United ve Yolsuzluk". [13]
Excerpts from "ABD Siyasetinde Kara Para: Citizens United ve
Yolsuzluk". [14] Excerpts from "ABD Siyasetinde Kara Para: Citizens
United ve Yolsuzluk". [52] Excerpts from "Enron: The Smartest Guys in
the Room - Wikipedia". [140] Excerpts from "Rotten Tomatoes -
Wikipedia". [145] Excerpts from "Rotten Tomatoes - Wikipedia".
[146] Excerpts from "Rotten Tomatoes - Wikipedia". [171] Excerpts
from "The Crime of the Century (2021 film) - Wikipedia". [176]
Excerpts from "The Dark Money Game (TV Mini Series 2025) - IMDb".
[194] Excerpts from "The Guardian - Wikipedia". [207] Excerpts from
"The Guardian - Wikipedia". [260] Excerpts from "What’s on TV:
‘The Dark Money Game,’ ‘The Rehearsal,’ and ‘Ransom Canyon’ : NPR". [269]
Excerpts from "‘We’re on a knife edge’: Alex Gibney warns about the
dangers of dark money | Documentary | The Guardian".
Seçimlerde Oyların Yönünü Değiştiren Veya Halkın
İradesini Etkisiz Kılan "Hileler"
Siyaset mekanizması üzerindeki kararları,
dolayısıyla seçimlerde kullanılmış olan oyların yönünü değiştiren veya
halkın iradesini etkisiz kılan "hileler" / frauds veya
sistematik manipülasyonlar, kaynaklarımızda belirtildiği üzere, geleneksel
sandık hilesi / ballot stuffing yöntemlerinden ziyade, siyasi süreç
finansmanının yasal olarak çürütülmesi ve yapısal mekanizmaların
kasıtlı olarak çarpıtılması yoluyla gerçekleşmektedir.
Gündemdeki büyük olayların ve toplumsal
sonuçların basit birer tesadüf/rastlantı olmadığını, aksine güçlü aktörler
tarafından uzun vadeli ve sistematik bir plan dahilinde uygulandığını
gösteren çok sayıda kanıt bulunmaktadır. Bu planlar, genellikle halkın gözünden
uzak tutulmuş yasal boşluklar ve siyasi süreçlerin manipülasyonu yoluyla,
ekonomik ve siyasi iktidarı / oligarchy sağlamlaştırmayı amaçlamaktadır.
Alex Gibney’in
belgesel çalışmaları ve ilgili kaynaklar, bu planlı uygulamaların nasıl hayata
geçirildiğini ve oyların yönünü değiştiren en büyük hilelerin, geleneksel
sandık hilesinden ziyade, sistemik yozlaşmanın yasallaştırılması
olduğunu göstermektedir.
Aşağıda, kaynaklarımız ışığında, olayların
tesadüfi olmayıp bir planın parçası olduğunu kanıtlayan temel stratejiler ve
örnekler detaylandırılmıştır:
1. Siyasi ve Yargısal Yapının Düşünülmüş
Stratejilerle Ele Geçirilmesi
Güncel siyasi sonuçların tesadüf olmamasının en
net kanıtı, yargı ve siyaset üzerindeki uzun soluklu, gizli planların
varlığıdır.
A. Kurumsal Gücü Yeniden Tesis Etme Planı (Powell
Memorandumu)
Mevcut siyasi çürümenin temeli, on yıllar
öncesine dayanan bir stratejik plana dayanmaktadır. Bu plan, hükümeti ve
düzenleyici devleti parça parça ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır.
- Powell Memorandumu’nun Amacı:
Virginia’da 1950’ler ve 1960’larda kurumsal avukat olarak görev yapan
Lewis Powell tarafından, ABD Ticaret Odası (US Chamber of Commerce)
adına hazırlanan bu gizli plan, kurumsal gücü ve muhafazakâr gündemi, çok
liberal algılanan siyasi alan üzerinde yeniden tesis etmek için stratejik
bir çerçeve sunmuştur.
- Yargısal Eylemin Kullanımı:
Powell’ın gizli planının bir bölümü, "yargısal eylemi
sömürmeyi" / exploiting judicial action "muazzam
fırsat alanı" / area of vast opportunity olarak
tanımlamıştır. Bu, yasa koyucu ve yürütücü kararların, planlı bir şekilde,
mahkemeler aracılığıyla şirketlerin lehine yönlendirilmesi gerektiği
anlamına gelmektedir. Belgesel serisinin yapımcıları, bu planın amacının,
yasal düzenleyici devleti tuğla tuğla sökerek "hükümeti yok etmeye
çalışmak" olduğunu ileri sürmektedir.
B. Yüksek Mahkeme’nin Gasp Edilmesi Planı
(Federalist Toplum)
Bu uzun vadeli planın en somut uygulaması,
ABD'nin anayasal kararlarını belirleyen en üst merci olan Yüksek Mahkeme’nin
siyasi amaçlar doğrultusunda ele geçirilmesi şemasıdır.
- 30 Yıllık Şema: Alex
Gibney’in belgeselinde incelenen ikinci bölüm (Wealth of the Wicked),
aşırı sağcı / far right-wingers grupların, özellikle Federalist
Toplum'un (Federalist Society), Yüksek Mahkeme’yi gasp etme
/ usurp çabalarının, otuz yıllık bir şema olduğunu ve Merrick
Garland fiyaskosuyla zirveye ulaştığını belirtmektedir.
- Nüfuz Satın Alma: Bu şema,
zengin bağışçılar ve şirket çıkarları için çalışan gizli grupların,
yargıçların kararları üzerinde nüfuz ve yakınlık elde etme arayışını
içermektedir. Örneğin, Yargıç Clarence Thomas’a yapılan ve gelecekteki
iyilikler beklentisiyle "nüfuz parasıyla" / influencer money
alındığı bilinen rüşvet ödemeleri / bribes paid, mahkeme
kararlarının tesadüf değil, kasıtlı yönlendirmenin sonucu olduğunu açıkça
göstermektedir.
2. Seçim Süreçlerinin Finansal Manipülasyonu
Seçim sonuçlarının yönünü değiştiren hileler,
büyük oranda paranın gizlenmesi ve sınırsız harcama planları üzerinden
işlemektedir.
A. Sınırsız Kara Para ile Halkın İradesinin
Etkisiz Kılınması
Önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi, Citizens
United kararı, siyasi kampanyalara sınırsız fon sağlanmasını yasal hale
getirmiştir. Bu durum, oylama sonuçlarını değiştirmek yerine, bizzat oy verme
motivasyonunu ve seçim gündemini değiştirmeyi amaçlayan planlı bir
manipülasyon yoludur.
- Gizleme Kastı: Gibney,
siyasi süreçteki paranın teknik ve sıkıcı hale getirilmesinin ardında bir "kasıt"
/ intent olduğunu ileri sürmektedir. Parayla uğraşan insanların, bu
kafa karıştırıcı süreçleri (501(c)(4)ler, Süper PAC’ler gibi) bilerek
kullandığını, böylece vatandaşların, politikacılara belirli sonuçlar
karşılığında rüşvet verildiğini bilmesi durumunda ortaya çıkacak "öfkeyi
dağıtmayı" / dissipate the outrage amaçladıklarını
belirtmektedir. Bu, yolsuzluğun bilinçli bir plan dahilinde gizlendiğini
kanıtlar niteliktedir.
B. Somut Rüşvet Planları: Ohio Nükleer Skandalı
The Dark Money Game mini
dizisinin ilk filmi (Ohio Confidential), yerel düzeyde uygulanan bu
planların somut bir örneğini sunar:
- Planlı Rüşvet Şeması: Ohio eyaletinin tarihindeki
en büyük siyasi rüşvet davası, bir enerji şirketinin, kâr amacı gütmeyen
bir grup (Generation Now) aracılığıyla 61 milyon doları rüşvet fonu
/ slush fund olarak kullanmasını içermiştir.
- Sonuçları Yönlendirme: Bu fon,
bir politikacının Ohio Temsilciler Meclisi Başkanı olmasını sağlamak, iflas
etmiş bir nükleer santral için milyar dolarlık vergi mükellefi tarafından
finanse edilen bir kurtarma paketini / taxpayer-funded bailout
geçirmek ve bu kurtarma paketini iptal etmeyi amaçlayan bir referandumu
engellemek için kullanılmıştır. Bu, seçim sonuçlarını değil,
seçimlerin temelini oluşturan yasama kararlarını doğrudan parayla satın
alma planıdır. Bu olay, kara para akışının siyasi hesap verebilirliği / accountability
nasıl yok ettiğini göstermektedir.
3. Kurumsal Çıkar İçin Halk Sağlığı Kararlarının
Önceden Planlanmış Manipülasyonu
Tesadüfi olmayan planlar sadece siyasetle sınırlı
değildir; toplumsal kararları etkileyen büyük krizler de kâr amacı güden
şirketlerin kasıtlı eylemlerinin sonucudur.
- Opioid İhaneti Planı: The Crime of the Century belgeselinde ortaya konan
detaylar, Purdue Pharma yöneticilerinin, OxyContin adlı opioidin
etiket metnini yazmak üzere 1995 yılında gizlice bir otel odasında
toplandığını göstermektedir.
- Yalanın Amacı: Bu toplantının amacı, ilacı
neredeyse bağımlılık yapmayacak / virtually non-addictive
şekilde pazarlamaktı. Bu, halkın sağlığına ve bireysel kararlarına yönelik
kasıtlı bir bilgi manipülasyonu planıdır; bu plan sonucunda on binlerce
insanın hayatını mahveden opioid salgını ortaya çıkmıştır.
Tüm bu örnekler, gündemdeki olayların ve
toplumsal sonuçların, güçlü aktörlerin çıkarlarına hizmet eden sistemik,
gizli ve yasal kılıf bulmuş yapısal değişiklikler ve manipülasyon planlarının
doğrudan bir sonucu olduğunu açıkça göstermektedir. Bu, Gibney’in ifadesiyle, "öde-ve-oyna"
/ pay-to-play kronizm kapitalizmi / crony capitalism sisteminin
doğal işleyişidir.
Gündemdeki
olayların ve seçim sonuçlarının belirlenmesinde, geleneksel sandık hilelerine /
ballot stuffing başvurmaya gerek kalmadan, halkın karar alma
süreçlerinin manipülasyonu yoluyla sonuca ulaşılması teziniz, kaynaklarımızdaki
detaylı incelemelerle birebir örtüşmektedir. Bu durum, siyasi ve kurumsal alandaki etik dışı
eylemlerin gizlenmesi ve meşrulaştırılmasıyla hayata geçirilen sistematik
yasal yolsuzluk / systemic legal corruption olarak adlandırılmakta
ve bilinçaltını etkileyerek toplumsal kararların önceden güçlü aktörler
tarafından tayin edilmesini sağlamaktadır.
Bu planlı yönlendirme, üç ana mekanizma üzerinden
uygulanmaktadır:
1. Siyasi Finansmanın Yasal Manipülasyonu ve
Propaganda ile Kararların Önceden Belirlenmesi
Seçim
sonuçlarının tesadüfi olmamasının en temel yapısal nedeni, siyasi sistemin
"kara para" / dark money ile kuşatılmasıdır; bu, adayların
kimin çıkarına karar vereceğini halktan gizleyen bir plandır.
A. Sınırsız ve Gizli Fonlarla Kampanyaların
Yönlendirilmesi
Önceki yazılarımızda detaylandırdığımız üzere,
Amerikan demokrasisindeki siyasi finansman denetiminin çöküşü, 2010 yılında
Yüksek Mahkeme’nin aldığı Citizens United kararına dayanmaktadır. Bu
karar, kurumsal ve sendikal yapıların seçim kampanyalarına sınırsız fon sağlama
yetkisi vererek, siyasi harcamaların kaynağının gizlenmesine imkân tanımıştır.
- Uzun Vadeli Feci Sonuçlar: Bu kararın on beş yıl
sonrasında, belgesel mini dizi The Dark Money Game, bilinmeyen
bağışçılardan gelen sınırsız paranın siyasetteki her düzeyi domine
ettiğini ve bunun "uzun vadeli feci sonuçlar" / long-term
catastrophic consequences yarattığını vurgulamaktadır. Bu fonlar, doğrudan oy
sayımını etkilemek yerine, seçmenlerin karar verme süreçlerini yönlendiren
propaganda ve reklam kampanyalarını finanse etmede kullanılmaktadır.
- Gizlenen Yolsuzluk Planı: Bu
sistem, zengin bağışçıların, şirketlerin ve özel çıkar gruplarının, Süper
Siyasi Eylem Komiteleri (Super PAC'ler) aracılığıyla adaya sınırsız para
harcamasına olanak tanımaktadır. Yönetmen Alex Gibney, bu durumun, rüşveti yasal bir
kılıfa sokan "göz kırpma ve baş sallama sohbetleri" / wink-and-nod
conversations yoluyla yolsuzluğa izin veren bir araç olduğunu
belirtmektedir: "Eğer bana bu parayı verirseniz, ben de sizin
için şunu yaparım" mesajının dolaylı yoldan iletilmesini
sağlamaktadır. Bu, yolsuzluğun bilinçli bir plan dahilinde gizlendiğini
gösteren bir mekanizmadır.
B. Yargı Kararlarının Planlı Gasp Edilmesi
Seçimle gelen yasama ve yürütme süreçlerinin
ötesinde, hukuki kararların da önceden planlanmış bir stratejiyle
yönlendirilmesi, gündemdeki olayların tesadüf olmaktan çıktığını
göstermektedir.
- 30 Yıllık Şema:
Kaynaklar, aşırı sağcı / far right-wingers grupların, özellikle Federalist
Toplum’un (Federalist Society), Yüksek Mahkeme’yi gasp etmeye /
usurp yönelik otuz yıllık bir şema / 30 year scheme
yürüttüğünü belirtmektedir. Bu plan, hukuki kararları, dolayısıyla tüm
ülkenin yasal ve anayasal yönünü, kendi siyasi ve ekonomik çıkarları
doğrultusunda kalıcı olarak değiştirmeyi amaçlamaktadır.
- Nüfuz Satın Alma: Bu şema,
yargıçlara yakınlık ve nüfuz sağlama reklamları yayınlanmasını ve Yargıç
Clarence Thomas gibi yüksek profilli figürlere "rüşvet
ödemeleri" / bribes paid yapılmasını içermektedir. Bu
ödemeler, gelecekteki iyilikler beklentisiyle yapılmış "nüfuz
parası" / influencer money olarak nitelendirilmektedir. Bu tür
planlı finansal hareketler, halkın güvenebileceği en üst düzey yargı
kararlarının bile önceden belirlenebileceğini göstermektedir.
2. Yapısal Mekanizmalarla Oyların Etkisiz
Kılınması
Seçmen davranışını manipüle etmenin yanı sıra,
oyların değerini ve gücünü azaltan yapısal hileler de gündemdeki olayların
planlı sonuçlar doğurmasına neden olmaktadır.
A. Seçim Bölgesi Manipülasyonu (Gerrymandering)
Ohio'da yaşanan büyük siyasi rüşvet davası,
seçimlerde kullanılan oyların yönünü değiştiren temel bir yapısal hilenin
varlığını kanıtlamıştır:
- Halkın İradesini Görmezden Gelme:
Ohio'daki Cumhuriyetçi Parti'nin (GOP) uyguladığı gerrymandering
(seçim bölgelerinin sınırlarının siyasi amaçla yeniden çizilmesi) ve
eyaletteki tek parti hakimiyeti, politikacıların halkın iradesini
görmezden gelmesini kolaylaştıran bir ortam yaratmıştır. Bu, oyların
yönünü sayısal olarak değiştirmek yerine, coğrafi dağılımı manipüle
ederek etkisiz kılan bir hiledir.
- Somut Hile Örneği: Yerel
yasa yapıcılar, enerji şirketlerinden aldıkları büyük rüşvetler
karşılığında, iflas etmiş bir nükleer santral için kurtarma paketini
geçirmek gibi yasama kararlarını yönlendirmişler ve bu kararı iptal etmeyi
amaçlayan bir referandumu engellemeyi planlamışlardır. Yani, halkın
oy kullanma hakkını kullanması engellenerek sonuç planlı bir şekilde tayin
edilmiştir.
3. Bilgi Manipülasyonu ile Toplumsal ve Bireysel
Kararların Yönlendirilmesi
Kurumsal ve medya alanındaki manipülasyonlar,
bireylerin kendi yaşamları ve toplumsal sorunlar hakkındaki kararlarını, yani
bilinçaltlarını etkileyerek, olayların istenen yöne ilerlemesini sağlamaktadır.
A. Halk Sağlığı Alanındaki Kasıtlı Yönlendirme
The Crime of the Century belgeseli,
opioid salgınının tesadüfi olmadığını, büyük bir ilaç şirketinin (Purdue
Pharma) kârı maksimize etmek için uyguladığı planlı bir bilgi manipülasyonunun
sonucu olduğunu ortaya koymuştur:
- Bağımlılık Yaratma Planı:
Kaynaklara göre, Purdue Pharma yöneticileri 1995 yılında gizlice
toplanarak, OxyContin adlı opioidin neredeyse bağımlılık
yapmayacak / virtually non-addictive şekilde pazarlanmasını
sağlayacak etiket metnini yazmıştır. Bu kasıtlı yanlış bilgilendirme,
doktorların ve hastaların tıbbi kararlarını yönlendirmiş ve yüz binlerce
insanın hayatını etkileyen bir toplumsal felakete yol açmıştır.
B. Medya Aracılığıyla Kamuoyu Algısının
Manipülasyonu
- Puan Yönlendirmesi: Film
eleştirisi toplama sitesi Rotten Tomatoes üzerindeki eleştiriler,
halkla ilişkiler şirketlerinin / publicity companies düşük puanlı
filmlerin eleştirmen notlarını yükseltmek için bilinmeyen eleştirmenleri
işe aldığı ve bu yolla tüketici kararlarını manipüle ettiğini iddia eden
raporlarla gündeme gelmiştir. Bu, kültürel tüketim tercihlerinin bile
planlı bir şekilde yönlendirilebildiğini gösterir.
- Aktivist Gazetecilik Çabası: The
Guardian gazetesi tarafından 2004 ABD başkanlık seçimi öncesinde
Ohio’daki kararsız seçmenlere okuyucular tarafından mektup yazılmasını
içeren bir kampanya düzenlenmesi de, haberin tesadüfi aktarımı yerine,
doğrudan siyasi kararları etkileme çabasının (her ne kadar başarısız olsa
da) varlığını kanıtlamaktadır.
Sonuç olarak, gündemdeki önemli olayların ve
seçim sonuçlarının plan dahilinde yürümesi, kara para çığının / avalanche
of dark money yarattığı, yasal kılıflı yolsuzluk sisteminin, siyasi ve
kurumsal aktörlere, geleneksel hilelere gerek kalmadan, halkın karar
mekanizmalarını ve toplumsal gündemi kontrol etme gücü vermesinden
kaynaklanmaktadır.
Daha önceki
detaylı analizlerimizde, seçim sonuçlarının ve gündemdeki olayların
belirlenmesi için artık doğrudan sayısal hilelere / numerical fraud
gerek kalmadığı, bunun yerine sistemik manipülasyonun bir plan dahilinde
uygulandığı sonucuna varmıştık.
Konu üzerinde sormayı unuttuğunuz, ancak tüm bu
karmaşık yapının neden başarılı olduğunu ve halkın neden çaresiz kaldığını
gösteren en can alıcı husus, bu yasal yolsuzluk sisteminin yarattığı
nihai sonuçtur:
Siyasi hesap Verebilirliğin (Accountability)
Tamamen Yok Edilmesi.
Sayısal hileye
ihtiyaç duyulmamasının temel nedeni, "kara para" / dark money
sisteminin, politikacının halka karşı olan sorumluluğunu tamamen ortadan
kaldırmasıdır. Bu durum, seçmenlerin öfkesinin ve tepkisinin bile seçim
sonuçlarını değiştiremeyeceği bir yapısal bağışıklık / immunity
yaratmaktadır.
Hile: Suç
İşleyenin Cezalandırılamaz Hale Gelmesi
Siyasi yolsuzluğun planlı bir stratejiyle
meşrulaştırılmasının en çarpıcı ve ilginç kanıtı, bir siyasetçinin büyük bir
rüşvet skandalından hüküm giymesine rağmen, temsil ettiği halk tarafından
seçimle tekrar göreve getirilmesi denemesidir.
A. Ohio Skandalı Örneği: Suçun Hesaba Çekilememesi
Alex Gibney’in The Dark Money Game mini
dizisinin bir bölümü olan Ohio Confidential, bu hesap
verebilirliğin yok oluşunu somutlaştırmaktadır:
- Yozlaşmış Anlaşmalar: Ohio
eyaletinin tarihindeki en büyük siyasi rüşvet davası, enerji şirketleriyle
yapılan yozlaşmış anlaşmaları, karanlık aracıları ve eyaletin en güçlü
seçilmiş yetkililerinden bazılarını içermiştir. Bu dava, bir enerji
şirketinin, bir referandumu engellemek için Siyasi Eylem Komitesine (PAC)
61 milyon dolarlık bir slush fund (kayıt dışı fon) akıtarak, eyalet
Meclisi Başkanı'nın nükleer santral için milyar dolarlık vergi mükellefi
tarafından finanse edilen bir kurtarma paketini / taxpayer-funded
bailout geçirmesini sağlamıştır.
- Hesap
Verebilirliğin İptali:
Bu skandalda adı geçen Ohio Temsilciler Meclisi Başkanı, eyalet tarihinin
en büyük rüşvet skandalından tüm suçlamalardan suçlu bulunmasına ve 20
yıl hapis cezası çekmesine rağmen, kendi seçim bölgesinde tekrar
seçilmeyi başarmıştır. (Kendisi daha sonra Meclis'ten atılmıştır).
- Bilinçaltı Etki: Bu olay,
kara para akışının siyasi hesap verebilirliği / accountability
nasıl tamamen yok ettiğini göstermektedir. Seçmenler yozlaşmayı
bilmelerine rağmen, ya uygulanan gerrymandering (seçim bölgelerinin
siyasi amaçla yeniden çizilmesi) ve tek parti hakimiyeti nedeniyle ya da
yoğun propaganda ve umutsuzluk sonucu, siyasi iradeleri üzerindeki
kontrolü kaybetmişlerdir. Halkın oyu, yolsuzluğa karşı tepki gösterme
işlevini yitirmiştir.
B. Planın
Nihai Başarısı: Ahlaki Çürümenin Normalleşmesi
Bu durum,
gündemdeki olayların ve siyasi kararların bir tesadüf değil, uzun soluklu bir
planın sonucu olduğunu gösteren en güçlü bağdır: Plan, sadece adayları
seçtirmek değil, aynı zamanda halkın tepkisinin sistem açısından bir tehdit
olmaktan çıkmasını sağlamaktır.
Yönetmen Alex Gibney’in de vurguladığı gibi,
Yüksek Mahkeme’nin rüşveti "bahşişler" / gratuities biçiminde
yasallaştırması, zenginlerin parayla siyasi nüfuz satın almasının
yasallaştırılmasına / legalization of buying political influence yol
açmıştır. Bu sistemde, zenginler parayla avuçları yağlayarak geri kalan
vatandaşların sahip olmadığı avantajları elde etmekte.
Sonuç olarak, sayısal hile yapmak zahmetli ve
riskliyken, kara paranın sınırsızca akmasını yasal hale getiren (Citizens
United) yargı kararları ve yolsuzluğu açığa çıksa bile
cezalandırılamayan bir siyasi sınıf yaratmak, oyların yönünü fiziksel
olarak değiştirmekten çok daha kalıcı ve etkili bir hiledir. Bu, siyasi gücün,
halkın iradesinden ziyade, zenginlerin ve oligarkların sadakatine dönüştüğü
"kronizm kapitalizmi" / crony capitalism sisteminin en temel
özelliğidir.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Yorumlar
Yorum Gönder