Lâ’l Dudaklarından Utandı da Taşlar Bile Eridi
Dokuz gök de kul köle olsun âşıklara; âşıkların şu devleti ebedî
olsun.
Âşıkların bahçesi yemyeşil, terütaze kalsın; âşıkların güneşi
parlasın dursun.
Ebedî aşk sâkîsi kıyamete dek elinde kadeh, bize gelsin hep.
Gönül bülbülü ebedî sarhoş olsun; can dudusu boyuna şekerler
yesin.
Can memesi daima sütlerle dolsun; devlet anası hep neşe doğursun.
Sevgilinin nazları, cilveleri, âşıkı aldatışları azalmasın, her an
çoğalsın dursun.
Lâ’l dudakları için inciler saçıyor göz; lâ’l dudakları bu
incileri övsün.
Sarhoş gözleri gözlerimizi açtı; dileyenlerin, isteyenlerin de
gözlerini açsın.
O güzelin güzelliği gönlümüzü kaptı; çevik olsun, avlasın, kapsın.
Can kuşum aşka doğru uçmazsa, kolu kanadı kopsun, yolunsun.
Aşk, beni ağlar gördü de güldü; dilerim bütün dünya o gülüş
yüzünden gülüşlerle dolsun.
Lâ’l dudaklarından utandı da taşlar bile eridi, su oldu; dilerim
bu utanmalar onun utancından utansın.
Sustum ben, sözümün meyvesini ancak şarap olgunlaştırır,
güzelleştirir; dilerim arttıkça artsın.
Kaynak: Cilt 4
Mevlânâ
Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar