Print Friendly and PDF

Lâ’l Dudaklarından Utandı da Taşlar Bile Eridi

 


XLIII

Dokuz gök de kul köle olsun âşıklara; âşıkların şu devleti ebedî olsun.

Âşıkların bahçesi yemyeşil, terütaze kalsın; âşıkların güneşi parlasın dursun.

Ebedî aşk sâkîsi kıyamete dek elinde kadeh, bize gelsin hep.

Gönül bülbülü ebedî sarhoş olsun; can dudusu boyuna şekerler yesin.

Can memesi daima sütlerle dolsun; devlet anası hep neşe doğursun.

Sevgilinin nazları, cilveleri, âşıkı aldatışları azalmasın, her an çoğalsın dursun.

Lâ’l dudakları için inciler saçıyor göz; lâ’l dudakları bu incileri övsün.

Sarhoş gözleri gözlerimizi açtı; dileyenlerin, isteyenlerin de gözlerini açsın.

O güzelin güzelliği gönlümüzü kaptı; çevik olsun, avlasın, kapsın.

Can kuşum aşka doğru uçmazsa, kolu kanadı kopsun, yolunsun.

Aşk, beni ağlar gördü de güldü; dilerim bütün dünya o gülüş yüzünden gülüşlerle dolsun.

Lâ’l dudaklarından utandı da taşlar bile eridi, su oldu; dilerim bu utanmalar onun utancından utansın.

Sustum ben, sözümün meyvesini ancak şarap olgunlaştırır, güzelleştirir; dilerim arttıkça artsın.

 

Kaynak: Cilt 4

Mevlânâ Celâleddin-Divân-ı Kebîr-Hazırlayan : Abdülbâkiy GÖLPINARLI

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar