Print Friendly and PDF

B.Sıtkı Erdoğan

Hancı

Gurbetten gelmişim, yorgunum hancı
Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş
Aman karanlığı görmesin gözüm
Beyaz perdeleri, ger yavaş yavaş
Sıla burcu burcu... İlle ocağım
Çoluk çocuk hasretinde kucağım
Sana her şeyimi anlatacağım,
Otur baş ucuma, sor yavaş yavaş
Güç bela bir bilet aldım gişeden
Yolculuk başladı Haydarpaşa'dan
Hancı n'olur, elindeki şişeden
Birkaç yudum daha ver yavaş yavaş
Ben o gece, hem ağladım, hem içtim
İki gün, diyardan diyara uçtum
Kayseri yolundan, Niğde'yi geçtim
Uzaktan göründü, Bor yavaş yavaş
Garibim, her taraf bana yabancı,
Dertliyim; çekinme, doldur be hancı
İlk önce kımıldar hafif bir sancı
Ayrılık sonradan kor yavaş yavaş
Bende bir resmi var, yarısı yırtık
On yıldır evimin kapısı örtük
Garip bir de sarhoş oldu mu artık
Bütün sırlarını der yavaş yavaş
İşte hancı ben, her zaman böyleyim
Öteyi ne sen sor, ne ben söyleyim
Kaldır artık, boş kadehi neyleyim
Şu bizim hesabı, gör yavaş yavaş
Bekir Sıtkı Erdoğan








Marya

Sustu another life gazinosu
Sustu şarkılar
Paletimde renk sustu fırçamda şekil
Ve bu gece ilk defa
şimal körfezinde
Sustu paramos'un mazgallarından
Şehre pancur pancur dökülen arya,
Artık ne tayfalar mevcut,
ne komondoslar,
No o kor tenli,
kızıl saçlı kanarya.
Bu medar ikliminin tenha gecesinde
Sardı bambu kamışlarını pişman bir sukut
Sardı bu sızı
Hani birdenbire bazen etrafımızı
Sapsarı bir şüphe sarar ya
İşte öylesine
berbat bir hal var
Hiçbir şey düşünmek istemiyorum,
hiçbir şey
Ama dördüncü tarassut kulesinde
Bir şüpheli sinyal var
Hayır, hayır yalan bütün bunlar
Artık ne kadere inanıyorum ne fala
Yalan söylüyor o falcı kadın
O hintli parya
Ben yalnız sana inanıyorum
Yalnız sana marya
Beni kahrediyor böyle geçen her gece
Bu hoyrat yıldızlar,
bu su,
bu okyanus, bu yer
Ve gökyüzünde emanet duran
Şu asma fener
İnan ki sevgili marya
Ne varsa hepsi yalan
hepsi keder
Ve hepsi omuzumuzun üstünde
çaresiz bir yük
Ve hepsi angarya
Biliyorum bu sabah güneşle beraber
biliyorum
Bir vapur demirleyecek
bu nankör limanda
Pol'ün ebedi matemine rağmen
Virjini olabilirdi bu vapurda
Ama sen yoksun biliyorum
sen yoksun
Baharda geleceğim diyordun hani
İşte mevsim bahar ya
Fırçam neden böyle titrer bilir misin
Ve neden resimlerde fon sapsarı
Anlıyorsun değil mi yavrum
Bütün kağıtlara sinmiş anlıyorsun
Bu tropikal zehir
Bu müzmin malarya,
Sensiz nasıl da boş iskele
Sensiz nasıl da tenha şehir
Müfreze nöbetçilerinin gözü önünde
Koydan yıldızları çalmışlar
bir bir,
Yine birkaç çımacı,
birkaç palikarya
Ama kim düşünür yıldızları
Yüzbaşı Arnold'u vurmuş yerliler
Matemler içinde
tekmil batarya.
Bu insanlar,
bu gök bu deniz, bu yer
Birer birer kaybolmaya mahküm,
birer birer
Biz ki çoktan bu sapsarı hasret içinde
susuz
Biz ki çoktan beri kaybolmuşuz
Nasıl, ağlıyor musun marya
Sil gözlerini
sil yavrum
Bizim yokluğumuzdan ne çıkar
Aşkımız var ya...
Bekir Sıtkı Erdoğan

Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar