Print Friendly and PDF

SİMİTÇİ DEDE

Bunlarada Bakarsınız





03.07.2024

Bir simitçi dedem vardı. Görsen, görmezden gelirsin, gariptir. Eskiden geleceğe uzanan bir melamet yolu, dedelerinden akan feyzi hala devam eder gelir. Hakk perdesini ona açmış, o da dostu İsmail’ine haber verir.

Ey sabahın erkeninde, sıcak simit başında, şehitlerin kucağında, kalbi Hakk’ıya dayanmış halinle bakan duruşunu, seyredenlere sırrını bildirmeden geçip gidersin. Somuncubaba Bursa’da ekmek satarken, bir garib derviş, birazda itilmiş haliyle devrana hükmederdi. Soğuk fırında pişirdiği ekmeklerini halk yedi. Fakat sırlı kalbini epeyce incittiler. Emir Sultan sırrını ifşa ettiğinde, olan olmuş pişmanlık başa gelmişti. Bursalının Dua Ağacını unutmaları mümkün müdür? Dönmeseydi, bakmasaydı geriye,  etmeseydi dua, Keşiş dağı kararır diye korkudan titrerlerdi.

Ey Simitçi Dede! simitlerin bir bir, senin elinden halka  halka dağılır, Bilselerdi, geçmişten bugüne getirdiğin zinciri. Söylemez dilin, yazmaz ki kalemin, halini kim bilir.

Hafız Meyhaneden çıkar gelir, sevgilisine aşk terennüm eder. Sarhoş derler dilindeki söze. Kim ne bilir, içi kan akan, arşta devran eden halini. Ayaklarında bukağılar varolanın, neyzen sesiyle gönlü titreyen niyazi dillerini kırıp geçirenler, Belhi’nin ayaklarına düşerler.

Sırrı dök diye uğraşırlar, sır dökülürse felaket de dökülür. Dökeyim de gel gör dediler. Dervişler gönlü kırık gezer. Simit satarlar, simit başında dururlar. Kırma gönlünü Simitçide olsa, belki o simitler boğaza dolanır, kurtaramazsın kendini.

Ey Simitçi Dede, bize dua et. Canlarımıza karalar bulaştı. Sen parlat, nurlar bize gelsin. Geçmişinin hatırına gizli yerlerde döktüğün gözyaşından bizede bir pay ver. Nede olsa İsmail kurbanlık koyun gibidir. Gelen vurur giden vurur. O, Allah Teâlânın her kul kapısında Kulun olmuştur. O kulun kulundan diye gezer. Kulun deyince herkes kul/köle olmuş sanır. Ne gezer. Hayır “kulun” demek eşekçiğiz [Altı aylığa kadar olan at veya eşek yavrusu ]demektir.

Kim acır ki?

Yürümeye aciz kulun üzerine yük yükler.

Ey İsmail, “varim” “varim” dersen melâmet senden uzaklaşır gider. Sen yine kulun, kulun diye seyret ki, büyüklerin himmeti sağnak sağnak yağsın  üzerine gelsin .

Ey Allah’ım harabattan bir dostunu bana yakın kıldığın için sonsuz şükranlarım vardır. Onlar da olmasa kalbi derunumu kim teskin eder.

Simitçi Dede  seni ben bildim, bilmeyenlerde  bilsinler, Bu senin kaderin, istesem de bilemezler.

Allah Rahmet Eyledi. Amin Amin Amin Amin

İsmail Hakkı Altuntaş



Gittiğinde ardın sıra bakakaldım
O günden beri çok zaman geçti
Sensizliğin hasretiyle inleyen ruhum
Anar kendi kendine seni zamansız

Ah, dokunanmam senden kalan resmine bile
Yanacak diye, yanacak diye korkar ellerim
Yanacak diye, yanacak diye korkar ellerim
Büyülü bir dokunuştu hazan gözlerin

Ruhumu saran hale gözlerin
Nasıl oldu nasıl gittin bırakıp beni
Ah yapayalnız sensiz sedasız
Ah, çılgın poyrazlar yoruldu şıvgınlar sustu

Ağladı bulutlar tutuştu yağmurlar
Bir şehir sustu
Ağladı bulutlar tutuştu yağmurlar
Bir yürek sustu

Ağladı bulutlar tutuştu yağmurlar
Bir adam sustu
Bir adam sustu






Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar