Keşke Sen de Onlar Gibi Uyusaydın!
Adamın biri çıkmış, gece uyanık kaldığında,
"Rabbim herkes uyurken ben senin kapına geldim bana rızalığını göster" diyerek, Hakk kapısını uğursuzca çalmaktadır.
O kapıdan bir ses geldi, ancak derdi başka olduğundan Zâttan mahrum kaldı.
"Ey biçare!
Uyanık kaldığını mı başa kakma!
İblis bu kapıdan hiç ayrılmadı.
Sevgilim aşkım, diyerek gözyaşlarıyla senden çok fazla beni anar. Aşıkların üstadı lakabını bile verdiler ona...ama kalbindeki hırs ve kin nedeniyle, bu rıza kapımı ona kapattım açmıyorum.
Hâlâ da vazgeçmiş değil?
Sen ise, rızamı benim yarattıklarımla arama, perde olarak koyuyorsun, Benim sevmemi değil, kendi sevgini İblis gibi öne çıkardın. Tövbe bile etsen ben kabul ederim belki, ancak hangi kulumdan razılık bulacaksın ki?"
Ebrarların iyilikleri Mukarrebler yanında heba olmuştur.
...
Şeyh Sâdî’nin Gülistan adlı eserinde anlattığı şu hâtırası da ibâdetleri kalbî galatlarla hebâ etmemek gerektiğini ne güzel ifâde etmektedir:
"KEŞKE SEN DE ONLAR GİBİ UYUSAYDIN"
“Çocukluğumda zühde, riyâzata, gece ibâdetine çok düşkündüm. Bir gece babamın yanında oturuyordum. Bütün gece gözümü yummamış, Kur’ân-ı Kerîm’i elimden bırakmamıştım. Birtakım kimselerse etrâfımızda uyuyorlardı. Babama:
«–Şunların bir tanesi bile başını kaldırıp iki rekât teheccüd namazı kılmıyor; sanki ölü gibi uyuyorlar.» dedim. Bu sözüm üzerine babam kaşlarını çattı ve:
«–Oğlum Sâdî! Başkalarının dedikodusunu edeceğine, keşke sen de onlar gibi uyusaydın! (Zîrâ senin hor gördüklerin, şu andaki ilâhî rahmetten mahrûmiyet içindelerse de, onlara Kirâmen Kâtibîn melekleri menfî bir şey yazmıyor. Senin amel defterine ise din kardeşlerini küçük görme ve gıybet günâhı yazıldı.)»
karşılığını verdi.”
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar