Kudretin Yetmez ki
‘Ne
zamandan beri burada bulunuyorsun?’ diye sordu. Âbid
‘Yetmiş yıldır buradayım’ dedi. ‘İhtiyacım
olan tek bir şey istiyorum. Henüz istediğimi elde edemedim. Ey Rûhullah! Umulur
ki bu konuda benim şefaatçim olabilirsin. Onu bana belki sen getirebilirsin’
dedi. Hz. İsa
‘İhtiyacın
nedir?’ diye sordu. Âbid şöyle dedi:
‘Allah’tan
bana hâlis muhabbetin bir zerresini tattırmasını istedim’ Hz. İsa
‘Ben
senin için Allah’a dua edeyim’ dedi ve onun için Allah’a dua etti. Allah Teâlâ
ona şöyle vahyetti:
‘
Senin bu konudaki şefaatini kabul ettim ve duana icâbet ettim’
Hz.
İsa bir müddet sonra âbidin durumunu görmek için tekrar oraya geldiğinde bir de
ne görsün! Savmaaya olan olmuş, onun bulunduğu yerde büyük bir yarık meydana
gelmişti. Hz. İsa bu yarıktan aşağıya doğru indi. Yarık, fersah fersah uzayıp
gidiyordu. Âbidi bu dağın altındaki bir mağarada gözünü belertmiş, bakakalmış,
ağzı açık bir vaziyette gördü. Ona selam verdi fakat selamına karşılık alamadı.
Hz. İsa onun bu durumuna iyice şaştı. Hâtiften şöyle bir ses duydu:
‘Ey
İsa! Bu âbid bizden hâlis muhabbetten bir zerre istemişti. Onun bu duruma güç
yetiremeyeceğini biliyorduk. Bu sebeple ona bir zerrenin yetmişte birini verdik.
İşte o gördüğün gibi bu durumun şaşkınlığı içinde hayret halindedir. Şâyet biz
bundan daha fazlasını verseydik onun durumu nasıl olurdu?’”
N.
Bardakçı, Gönül Meclisleri, s. 121-122.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar