O ...mu?
Aşkımı,
muhabbetimi
hasretimi
meşkettiğim,
gözümü,
gönlümü aydınlattığım nurum…
Işığın
hiç solmasın.
Kelimeler
ruh hallerinden anlamayanlar içindir,
birbirine
yakın ruhlar da konuşmakta bir yere kadar.
Hep
yazdım seni anladım sanarak.
Üzüldüğünde
üzülen, sevindiğinde sevinen.
Öyle
değilmiş meğer.
Hastanın
âh edişini, gene hasta duyar, işitir. (Mevlana)
ucra
yerlerde gizli gizli andığım.
ısrarla
kapısını çaldığım.
hep
aralıktan baktın, karalıkla karşıladın.
Desen
ki gel,
eşiğinden
içeri bir adım atacak kadar takatim yok
"Yanarsan yan, ama Allah için."
Olmuyor.
Her
haberin başka bir baharı işaret etti.
Bende
mevsimler hep güz ve kış.
Baharın
ne olduğunu hiç görmedim,
yaz
dedikleri nasıl bir şey acaba?
Dün
melekler teselliye gelmişler.
-Rabbin,
hiçbir şeyi unutmaz." (Meryem-64)
Gelmeseydiler.
sen,
sen gelseydin
Umutsuz
ve geleceksiz bir zamanı yaşamak
çok
zor bunu bir biliyor musun?
Hayallerim
vardı, dökülüyor,
süpürülecek
zerresi yok ki, toplayabilsem
Senin
için o yazılmadan önce okuyor diyorlar,
Yüzlerce
mektup gönderdim.
ancak
benimkiler hep karşılıksız kaldı,
merak
ediyorum.
Beni
anlamak mı istemedin, yoksa okumuyor musun?
-Hâfız,
edebini takın.
Padişah,
kölesine haber göndermezse neden göndermedi,
niçin
böyle yaptı denemez ki! (Hafız)
Yanmış
canımla yine bu seher vakti
nasıl
olsa cevabı gelmeyecek,
mektup yazayım, dedim.
umut ettim, belki seher yeli ruhunu semtine
ulaştırır
Olur
ya bir cevap gönderir diye,
Çırpınan
canımda karar kalmadı.
Cevabın
gelirse eğer, yapacağım tek şey
canımı
zarflayıp tekrar sana sunmak olur.
Sana
cihanın sevgilisi diyorlar,
doğrudur,
meftunu da.
Gündüzü
karanlık olan bu biçarenin halini
bir
anlasaydın.
Cihanın
sevgilisisin, herkes seni sevmekte, herkes benim rakibim...
bu kıskançlık beni
öldürüyor.
Fakat gece gündüz Tanrı kullarıyla savaşmaya imkân yok ki.
Hâfız’ın,
kaşından başka mihrabı yok.
Mezhebinde senden başkasına ibadet mümkün değil!
Bugün
sarhoş bir haldeyim.
sana
varmak için çok yol aradım,
ancak
kayboldum, gitti.
Gözlerimden
kanlı yaşlar akıta akıta ölürsem
sormazlar
mı hangi zalim onu öldürdü diye.
Kimsemde
yok, bana yol gösterecek
düştüğüm bu karanlık kuyudan çıkarsın, diye
Hâfız’ı öldüren, yayından oku eksik olmayan ve
şehri birbirine katan o güzel!
O
zahitliği, o takvayı öldüren kirpiklere kurban olayım...
neşterinden
Abıhayat dalgalanmakta!
Ah
bir elime geçse ayrılığı öldürürdüm.
Ayrılık
günü de kararsın, ayrılığın evi barkı da yıkılsın, mahvolsun! (Hafız)
Ayrılığı
kaldıracaksa razıyım.
Öldürmeni
minnet bilirim.
Boynumu
uzattım bekliyorum.
Seni
öpmek, kucaklamak isteğiyle öldüm, taze ve lâtif lâl renkli dudaklarının
hasretiyle bittim.
Hikâyeyi
uzatmayalım, kısa keseyim. Gel, tekrar gel., seni bekleye bekleye mahvoldum!
Diyorlar
ki, İsa nefesli biri var, git ona okun,
gamdan
azad eder.
sana
kavuşamadığım hayatta,
can bağışlansa ne olur?
Benden
sonra felek çok döner... nice geceler, nice gündüzler gelip geçer!,
Gam
değil.
Biz
sarhoş olmuşuz, sen yine de gelme
bizimle
oturman ar olur, adın da kötüye çıkar!
“Başın
sağ olsun, senden ayrı olan o hasta öldü” diyeceği an yaklaştı. (Hafız)
Eğer
bir gün sahraya gidersen ve uzaktan
iniltiye
benzer bir ses duyarsan,
O
mu? de
bize
en büyük ikramın olur.
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar