Bana Sevgilinin Zat Cilvesi, O Aynada Göründü
Translation:
Last night, at the moment of dawn, they saved me from sorrow
And in the darkness of night, they gave me the water of life
By the rays of the light of the Essence they made me selfless
They gave me wine from the cup of the radiance of the Attributes
What a blessed dawn it was, and what an auspicious night
That night of destiny, when they gave me a new fate
From now on, it’s just my face and the mirror, reflecting beauty
Since on that night they brought me news from the unveiling of the Essence
It’s no wonder that I achieved my desire and my heart became happy
I was a beggar, and they gave me this as alms
That day, the secret voice gave me the good news of this kingdom
that gave me patience and steadiness in the face of pain and suffering
All this honey and sugar which comes from my speech
is the reward of my patience in [the trials of love] that they gave me in the form of my Beloved (Shakh Nabat)
It was because of Hafez’s zeal and the breath of those who rise at dawn
that they saved me from the chains of the sorrows of fate
Dün gece seher çağı, beni gamdan kurtardılar. O, gece karanlığında bana
abıhayat sundular.
Zat ziyasının parıltısıyle kendimden geçtim, bana Sıfât tecellisinden
şarap verdiler.
Ne mübarek seherdi o seher... ne kutlu bir geceydi o Kadir gecesi. O
gece bana bu yepyeni beratı ihsan ettiler.
Bundan böyle yüzümü sevgilinin güzelliği aynasından ayırmam. Çünkü bana
sevgilinin Zat cilvesi, o aynada göründü.
Muradım olduysa, gönlüm neşelendiyse şaşılacak ne var? Ben zaten
bunlara müstahaktım; bunları bana zekât olarak verdiler.
O cevre, cefaya sabır ve sebat etme kabiliyetini verdikleri gün hatif, bana
bu devletin de müjdesini vermişti,
* Sözlerimden damlayan bütün bu ballar, şekerler yok mu? Sabrıma
karşılık olarak verdikleri kamış kalemindendir hep.
Zamanenin gam bağlarından beni kurtardılar ya., bu kurtuluş, Hâfız’ın
himmetiyle ve seher çağlarında uyanık bulunanların nefeslerinin feyziyledir.
Düş vakt-i seher ez ğussa necâtem dâdend
Vanderan zulmet-i şeb Âb-ı Hayâtem dâdend
183
دوش وقت سحر از غصه نجاتم دادند
واندر آن ظلمت شب آب حياتم دادند
بيخود از شعشعه پرتو ذاتم کردند
باده از جام تجلی صفاتم دادند
چه مبارک سحری بود و چه فرخنده شبی
آن شب قدر که اين تازه براتم دادند
بعد از اين روی من و آينه وصف جمال
که در آن جا خبر از جلوه ذاتم دادند
من اگر کامروا گشتم و خوشدل چه عجب
مستحق بودم و اينها به زکاتم دادند
هاتف آن روز به من مژده اين دولت داد
که بدان جور و جفا صبر و ثباتم دادند
اين همه شهد و شکر کز سخنم میريزد
اجر صبريست کز آن شاخ نباتم دادند
همت حافظ و انفاس سحرخيزان بود
که ز بند غم ايام نجاتم دادند
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar