Aşk Çölü
Translation:
Lions turn to foxes in the desert of your love
What a road! there is no danger which does not lurk there.
Original:
شیر در بادیه عشق تو روباه شود
آه از این راه که در وی خطری نیست که نیست
Translation:
The ups and downs of the desert of love are a net of affliction
Where is the lion-hearted man who does not flee from affliction?
Original:
فراز و شيب بيابان عشق دام بلاست
كجاست شير دلي كز بلانپرهيزد
Translation:
In the desert of seeking, there is danger on all sides
But Hafez, the lover, walks on, happy with your friendship
Original:
در بيابان طلب گرچه ز هر سو خطريست
مي رود حافظ بيدل ز تولاى تو خوش
Yüzünün ziyasından aydınlanmayan bir göz, bir görüş yok. Kapının
toprağını, gözüne minnetle çekmeyen bir göz olsun... imkânı mı var?
Nazar ehli, yüzüne bakmada... doğru, fakat bir baş olsun dâ onda senin
zülfünün havası olmasın... buna imkân yok.
Sırrını gizleyemeyen gözyaşlarım kanlarla bulanık akarsa şaşılacak şey
mi? Sırrını faş edenin utanmaması, yaptığına nadim olmaması mümkün mü?
* Rüzgârdan eteğine bir toz konmasın diye geçeceği hiç bir yol yok ki
göz yaşlarımın seliyle sulanmasın!
Zülfünün gecesinden her yerde dem vurmasın diye hiç bir sabah yok ki
seher yeliyle konuşup çekişmiyeyim.
Ben talihimden incinmekteyim... yoksa zaten senin civarından muradına
erişen kişi yok!
Ey ballar, şekerler kaynağı, âlemde bir şeker yok ki tatlı dudağından
utanmasın; suya, tere gark olup erimesin!
* Sırrın açığa vurulması doğru değil... yoksa rintler meclisinde
duyulmayan bir şey mi var?
* Arslan bile senin aşk yolunda tilkileşir.
Ah bu yoldan... Hiç bir tehlike tasavvur edilemez ki bu yolda
bulunmasın!
* Gözyaşlarım, kapının
toprağına akmakta... o yüzden sana minnettar. Fakat hiç bir kapı toprağı yok ki
orayı suladığı için göz yaşlanma yüzlerce defa minnettar olmasın!
* Varlıktan şu kadar bir
ad san var ki var denmekte... yoksa zayıflıktan bir eseri bile yok mu, yok.
Baştan başa vücudunda hiç bir hüner yoktur ki olmasın. Yalnız cefacı
sevgili, şu kadarcık bir şey var: Hâfız, senden razı değil-
Ruşen ez pertev-i rûyet nazari nist ki nist
Minnet-i hâk-i deret ber basari nist ki nist
73
روشن از پرتو رويت نظری نيست که نيست
منت خاک درت بر بصری نيست که نيست
ناظر روی تو صاحب نظرانند آری
سر گيسوی تو در هيچ سری نيست که نيست
اشک غماز من ار سرخ برآمد چه عجب
خجل از کرده خود پرده دری نيست که نيست
تا به دامن ننشيند ز نسيمش گردی
سيل خيز از نظرم رهگذری نيست که نيست
تا دم از شام سر زلف تو هر جا نزنند
با صبا گفت و شنيدم سحری نيست که نيست
من از اين طالع شوريده برنجم ور نی
بهره مند از سر کويت دگری نيست که نيست
از حيای لب شيرين تو ای چشمه نوش
غرق آب و عرق اکنون شکری نيست که نيست
مصلحت نيست که از پرده برون افتد راز
ور نه در مجلس رندان خبری نيست که نيست
شير در باديه عشق تو روباه شود
آه از اين راه که در وی خطری نيست که نيست
آب چشمم که بر او منت خاک در توست
زير صد منت او خاک دری نيست که نيست
از وجودم قدری نام و نشان هست که هست
ور نه از ضعف در آن جا اثری نيست که نيست
غير از اين نکته که حافظ ز تو ناخشنود است
در سراپای وجودت هنری نيست که نيست
Translation:
O friend, there are many wonders on the road of love
The doe of this desert makes the lion flee
Original:
عجايب ره عشق اى رفيق بسيار است
زتيش آهوى اين دشت شير نز بدويد
Translation:
Morning wind, speak kindly to that elegant gazelle, say,
“It was you who made me wander in mountains and deserts”
Original:
صبا به لطف بگو آن غزال رعنا را
که سر به کوه و بیابان تو دادهای ما را
Translation:
The Ka’abah’s beauty owes an apology to its travelers
For the souls of lovers consumed in its desert
Original:
جمال کعبه مگر عذر ره روان خواهد
که جان زنده دلان سوخت در بیابانش
Translation:
I say again that Hafez is not alone in this adventure
Many others have also been lost in this desert
Original:
باز گويم نه درين واقعه حافظ تنهاست
غرقه گشتند درين باديه بسياردگر
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar