Print Friendly and PDF

Bir Gün Âlemden Gidersem Toprağımdan Yeşil Ot Yerine Kızıl Güller Biter

Bunlarada Bakarsınız

 


Translation:
Wholesome is the ambergris-scented, fragrant breeze
that arose, longing for you at dawn
O bird of good omen, be my guide
My eye melted in yearning for the dust of that door
To recall my ailing body, drowned in my heart’s blood
look at the crescent moon in the evening twilight
It is I who breathe without you. What a shame!
Unless you forgive me, I have no excuse for my sin
The way of love, the dawn learned from your lovers
to tear its black garment at daybreak
When I am gone from this world with the love of your face
Instead of grass, the red rose will bloom from my dust
Do not allow your sensitive heart to be hurt by me
For your Hafez has just said “Bismillāh.”

 

 

Ne kutludur gönlün dilediği amber kokulu rüzgâr ki senin havanla seher çağı erkenden esip tozdu.

Ey vuslatı mübarek kuş, yola kılavuz ol. O kapının toprağına iştiyakımdan gözlerim eridi, su oldu.

Gönül kanma garkolan bu zayıfı hatırlayarak ufuktaki hilâle bakın!

Sensiz yaşıyorum, bu ne utanılacak şey. Meğer ki sen affedesin, yoksa bu günahın özrü ne olabilir?

Sabah rüzgârı seher çağında aşka düşerek kara elbisesini yırtıp atmayı âşıklarından öğrendi.

Yüzünün aşkıyle bir gün âlemden gidersem toprağımdan yeşil ot yerine kızıl güller biter.

Senden uzağım. Bundan dolayı şikâyet etmekteyim, nazik hatırın incinmesin. Dur bakalım, Hâfız’ın şikâyete daha yeni başladı.

Hunuk nesim-i mu'anber şemâme-i dilhâh
 Ki derhevâ-yı tu berhâst bâmdâd begâh

416‏

Original:

خنک نسیم معنبر شمامه‌ای دلخواه            که در هوای تو برخاست بامداد پگاه
دلیل راه شو ای طایر خجسته لقا          که دیده آب شد از شوق خاک آن درگاه
به یاد شخص نزارم که غرق خون دل است                     هلال را ز کنار افق کنید نگاه
منم که بی تو نفس می‌کشم زهی خجلت         مگر تو عفو کنی ور نه چیست عذر گناه
ز دوستان تو آموخت در طریقت مهر             سپیده دم که صبا چاک زد شعار سیاه
به عشق روی تو روزی که از جهان بروم                ز تربتم بدمد سرخ گل به جای گیاه
مده به خاطر نازک ملالت از من زود           که حافظ تو خود این لحظه گفت بسم الله

 

 

2.

Sâki, kadehimizi şarabın nuruyle parlat. Çalgıcı, sen de çal. Çünkü âlem tam istediğimiz hale geldi, bize uydu.

Ey şaraptan aldığımız lezzetten haberi olmayan! Biz, kadehte sevgilinin yüzünün aksini görmüşüz.

Uzun boylu güzellerin işveleri, nazları, salına salına yürüyen selvi boylumuzun cilvelerle gelişine kadar sürer.

Gönlü aşkla diri olan asla ölmez. Biz de âşıkız, şu halde ebediliğimiz âlem ceridesine kaydedilmiştir.

Korkarım, hesap gününde şeyhin helâl ekmeği, bizim haram suyumuzdan fazla bir işe yaramayacak, ikisi de bir tutulacak!

Ey rüzgâr, yolun dostların bahçesine uğrarsa sevgiliye selâmımızı arz et, sakın unutma ve tarafımızdan

De ki: Adımızı neye anmıyor, neden bizi kasten hatırdan çıkarıyorsun ?

Zaten anılmayacağımız bir zaman gelecek!

Gönlümüzü alan sevgilimizin gözlerine sarhoşluk ne de güzel yaraşıyor. O cihetten bizim de irade ve ihtiyarımızı sarhoşluğa teslim etmişler.

Hâfız, gözünden gözyaşı tanelerini saç dur, belki vuslat kuşu tuzağımıza gelip konar, olur ya!

Yeşil felek deniziyle hilâl kayığı bile Hacı Kıvam’ımızın nimetine gark olmuştur.

Sâki benür-ı bade berefrüz câm-ı ma

Mutrib bigü ki kâr-ı cihan şud bekâm-ı ma

10‏

 

ساقی به نور باده برافروز جام ما

مطرب بگو که کار جهان شد به کام ما

 

ما در پياله عکس رخ يار ديده‌ايم

ای بی‌خبر ز لذت شرب مدام ما

هرگز نميرد آن که دلش زنده شد به عشق

ثبت است بر جريده عالم دوام ما

 

چندان بود کرشمه و ناز سهی قدان

کايد به جلوه سرو صنوبرخرام ما

 

ای باد اگر به گلشن احباب بگذری

زنهار عرضه ده بر جانان پيام ما

 

گو نام ما ز ياد به عمدا چه می‌بری

خود آيد آن که ياد نياری ز نام ما

مستی به چشم شاهد دلبند ما خوش است

زان رو سپرده‌اند به مستی زمام ما

ترسم که صرفه‌ای نبرد روز بازخواست

نان حلال شيخ ز آب حرام ما

 

حافظ ز ديده دانه اشکی همی‌فشان

باشد که مرغ وصل کند قصد دام ما

 

دريای اخضر فلک و کشتی هلال

هستند غرق نعمت حاجی قوام ما




Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.

Benzer Yazılar

Yorumlar