SABETAYCI ÇILGINLIĞI VE 'ONOMASTİK'
Türkiye'de
isimlere dair en görünür organize merak komplocu ve ulusalcı bir hevesle ortaya
çıktı ve ilgi gördü. 1990'larla beraber İs- lami kesime özgü Sabetay avcılığı
bir takım entelektüel girişimciler aracılığıyla seküler cenaha taşındı. Özellikle 28 Şubat,
yükselen PKK ve Kürt siyasi mobilizasyonu yeni ve Batı'ya güvensiz katı bir
milliyetçiliği yaygınlaştırmıştı. Bu zenofobik ortam gözle görülmez iç hainler
veya en hafifinde n güvenilmezler kategorisi olarak Sabetaycılığı keşfederek
bir Sabetaycı çılgınlığını tetikledi. Sabetaycılar sözde-müslüman ve sözde-Türk olarak belki
kendilerini kamufle edebilirler ama her katil gibi en azından bir tane açık
verirler. O da isimleri, daha doğnısu isimlerinde gömülü, saklanmış Yahudi
sembolizmidir. Sabetaycı-avcılarına göre bir Sabetaycıyı isminden kıskıvrak yakalarsınız.
Yalçın Küçük bu süreçte
Sabetaycı dedektörlüğü için bilimsel bir ölçüt getirdi. Onomastik biliminin
imkanlarından faydalanan Küçük'e ve Sabetaymetresine göre doğru metodolojiyle
bir Sabetaycıyı ad ve
soyadından şaşmaz bir şekilde tanıyabiliriz. İlk bakışta gayet tipik bir Türk
ismi gözüken isim ve soyadı onomastik biliminin metod ve çözümlemeleriyle analiz
edildiğinde Sabetaycı alarmı verecektir. Bunun için etimoloji bilgisini engin genel
kültürüyle harmaniayan Küçük büyük bir özgüvenle ortaya koyar ki; birçok Türkçe
gözüken isim, şifreleri çözüldüğünde İbranice kelimelerin Türkçe tercümesidir.
Yine isim ve soyadiara gelen belli önek ve so- nekler de belli kodlardır:
Emre... o zamanlarda çok moda olup dünyada Yahudiler ve bizde
sabetayistlerde çok kullanılıyor. Doğru, her "Emre" adını taşıyanın
İbrani asıllı olduğunu asla söyleyemeyiz, ancak içlerinde sabetayistler
çoktur... Emre sözcüğü, konson olarak, "mr." olmakla, bu çalışmadaki
adı geçen Golda Meir ve Meir Amit ile, "mr." ayniyeti gösteriyor.
Demek ki, Emre'ye bu kadar fazla yönelişi "Yunus Hemrah" veya
"Tapduk Emre" misallerine bagIayamayız... Son nokta başta "alef"
olabiliyor. İzellEzeki veya İrgun/Ergun ve şimdi de İmre/Emre çiftlerini biliyoruz ki bizde de
"İmre" biliniyor ve taşınıyor. Macar Yahudilerinden İmre Kertesz'i
Emre Kerteç okuyabiliriz. Nobel kazanmış olduğunu cia hurada not ediyoruz. İmre/Emre her yerde
tutuluyor?
Aslında yukanda uzun
uzun alıntıladıgimız pasajda Emre'yle ilgili Sabetay avcılannın ilk aklına
gelen isim Emre Gönensay'dır. Babası bir dönem Feyz-i Ati okulunun müdürlügünü
de yapmış ögretmen ve edebiyat tarihçisi Hıfzı Tevfik Gönensay olan Emre
Gönensay, Çiller'in danışmanlıginı da üstlendiginden, 1990'lardan itibaren
Sabetaycı avcılarının en popüler hedeflerinden olmuştur. Ancak Küçük burada
Emre vurgusuyla bambaşka birinin Sabetay- cılıgını ifşa etmektedir. Zira bu Emre,
Abdullah Gül'ün ogludur.
Küçük'ün radarına
yakalanan isimleri sayınakla bitmez: "'Ebru' gördügümüzde önemli olan 'br'
olup 'eber' Fransızca 'hebreu' veya İngilizce 'hebrew' ve ilaveten Rusça
"evrey" ile özdeştirler. 'Ebru' adına teveccühün bir sebebini burada
buluyoruz." Özgür ismi de şüphelidir:
'Özgür' Türkçenin en saçma ve en ithal sözcüklerinden birisidir, ü'lemeyi veya
ö'lemeyi terk edersek oz-gur oluyor ki, İbrani, genç aslanın gücü demektir, o halde, bizde
bir isim ve sözcük olması[nı), sadece tuhaf bir güç gösterisi saymak
durumundayız. Lafzi alırak, 'öz-gür' yapımının 'hürriyet' ile hiçbir bagını
kuramıyoruz; hürriyet eninde sonunda bir serbestileştirme, liberer etme işi
olup, 'Öz-
1 Yalçın Küçük, Fitne, İstanbul: Mızrak,
2010, s. 456. gür', ya da 'Öztürk' ya da 'Özyurt' a la İsrael
yapımlandır, zorlanan anlamların dışında sanki bir şifre halleri var.
[Bu
gizlenmiş Sabetaycı) İsimlerden aynı zamanda bürokratik terfi ve yükselişlerin
de perde arkalarındaki gerçek dinamikler de ortaya serilebilir: "Namık
Tan, İsrael büyükelçisi iken bütün basamakları atlayarak Washington
büyükelçisi gönderilmesini, soyadının "Tan" olmasına borçludur. "2 Yalçın Küçük
ardı ardına verdiği röportajlarda ünlülerin isimlerinden Sabetaycı kökenierini
deşifre etmekte ve tanınırlıklarını da 'Yahudi' olmalarına ve Yahudi şebekesinin
tezgahına bağlamaktadır.
Bir başka
Sabetaycı avcısı Soner Yalçın da aynı kanaattedir: "Türkiye'de özeladbilim
(onomastik) konusunda yapılan çalışmalar genellikle küçümsenerek izlenir. Oysa
Yahudi kültüründe isim- Ierin önemi büyüktür. Kabalaya göre her harfin bir sıra
numarası, temsil ettiği bir gücü bulunmaktadır. Yani, harflerin kendi aralarında
gizemli bir ilişkisi ve bunun mistik bir açıklaması vardır. Bu nedenle gerek
Yahudiler ve gerekse Sabetayistler sanılanın aksine isim koyma konusunda son
derece özenlidirler. "3 Yalçın da gizli Sabetaycıları başta 21. yüzyılın
ilk on yılının iki fenomenal ulusalcı best-seller'ı Efendi: Beyaz Türklerin Büyük Sım ve
devam kitabı Efendi 2: Beyaz Müslümantann Sım kitabında onomastik
ilminin izinde ortaya çıkarır? Tarihçi Hakan Erdem'in Küçük ve Yalçın'ın
onomastik bilimlerini Argun Afaki ve yeğeni Tankut Argun karakterleriyle istihzaya
aldığı alaycı romanı Unomastica Alla Turca ise bu ruh hali üzerinden o
dönemin yükselen ulusalcı zihnine karşı da bir poJemik arayışıdır? Zira
onomastik bu dönemde adeta ulusalcı bir pseudo-bilimin en temel unsurlanndandır. Onomastik ile
neredeyse her özel ismin İbranice kökenini ortaya çıkam1a sapiantısı bir
taraftan 1930'ların her kelimenin aslen Türkçe olduğunu kanıtlayan Türk Tarih
Tezi'ni (tersinden) anıştırmaktadır; bir taraftan da
2
Yalçın Küçük. Fitne, s. 455.
3
Soner Yalçın. Efendi: Beyaz Türklerin
Büyük Sım. İstanbul: Doğan Kitap. 2004. s. 40. ' Soner Yalçın. Efendi2: Beyaz Müslümaniann
Büyük Sım,
İstanbul: Doğan Kitap. 2006. • Y. Hakan Erdem, Unomastica Alla Turca, İstanbul: Kanat Kitap.
2004.
Küçük ve
Yalçın'ın bu şekilde herkesi gizli-Yahudi ilan etmesine karşı isiınierin
Türklüğünü ispat eden aynı tarihseki kavrayıştan yoksun polemikleri de
tetikler. Oyuncu Beren Saat'in Yahudiliğini Beren isminin İbraniceliğiyle
kanıtlayan Küçük'e karşı bir ulusal- cı-içi polemikte Perinçek "Attila'nın
Yedinci Göbekten Atası Beren" köşe yazısında Beren'i öztürkçe ilan eder:
Vermek, armağan etmek, adamak, sadakat, özveri, fedakarlık
anlamlarına gelen yüzlerce sözcük, Türkçenin hemen her ağzında BeriVer kökünden
türemiştir. Beren de onlardan biridir. Berin, Perin, Perinçek de öyle. Hepsi ta
Kutadgu Bilig' e ve Divan-ı Lügat-it Türk' e kadar uzanıyor.
Kutadgu Bilig'i de Yahudiler yazdıysa, onu henüz öğrenemedik. .. İlk b
harfinde ara sıra görülen b-r>p-r sırasındaki değişiklik neredeyse her Türk dilinde rastlanan bir olaydır
(örneğin Osmanlıca parmak, barmak'tan gelir). Peren aslında Türkçe beren'i
anlatmaktadır. Modem Kazakça'da bunun damak ile ilgili bağlantısı vardır
(örneğin beren =b'er'en). Peren-li şekli de Beren-di deki /di/'nin de- nominal-nominal eklentinin alafonu olduğunu işaretlemektedir: /li. Tüm Türk dillerinin
içinde yalnızca Kazakça ve Kırgızca /beren/ - Iberani kelimesini bir kabile
ismi ve özel isim (Bereny =Beren-ay) olarak korumuştur.'
Orta sınıf modası
olarak kızlara yeni nesil yeni zarif isim verme arayışında çok yeni türetilmiş Beren ismi
üzerindeki bu sözde etimalajik tartışmanın ve ona Orta Asya'ya kadar giden bir
kök uydurmanın tamamen fuzuli
olduğu aşikardır. İsimler sadece isimdir. isimlere yakıştırılan etimolojiler
kökü yüzyıllara uzanan çok az sayıdaki isim dışında tamamen hayalidir. Ancak
isimlerde bu saflık ve köken tarihsel kavrayıştan yoksun geniş kitleler
tarafından olduğu gibi aynı zamanda pseudo-bilimciler tarafından da ısrarla
aranmaktadır.
Kaynak:Doğan Gürpınar, Türkiye'de Ozel isimlerin Tarihi. Baskı, 1Nisan 2021
Not: Bazen Büyük Dosyaları tarayıcı açmayabilir...İndirerek okumaya Çalışınız.
Yorumlar